Liberalizm nedir Muharriri: Emile Faguet Akalliyetlerin hakkı On dördüncü fasıl Akallijetlerin haki adam haklarına ve memleketin umumi menfaatine o müstenittir. o 1793 Adam Hakları beyannamesi bu- nu sarahaten kabul etmiş Zira bu beyanname, 1789 Be- yannamesi gibi haklı olarak “Kanun umumi arzunun ifadesi- dir.,, demekle beraber arzudan maksadı akalliyetin © ekseriyet tarafından tazyiki değildir. Umu- mi arzndan © maksat ekseriyet tarafından izhar edilen arzüdur, fakat bu diğer arzuları da, bir çok reylere istinat ettikleri tak- dirde nazarı dikkate alır. Me- ğer ki aksi için mutlak bir za- ruret olsun. Meselâ bir kulübün » azasısı- nız. Bu cemiyetin teşkilât ve fa: aliyetinde zaruri mahiyette ol- mıyan bir tebeddül teklif edili- yor. Bu teklif 90 reye karşı 100 rey kazanıyor. Bunu tatbik mev kiine vazetmiyorsunuz. Umumi arzunun kendini göstermediğine kani oluyorsunuz. Daha doğrusu güzel bir psikolok ve akli selim sahibi bir adam sıfatile umumi arzunun mütemevviç olduğuna hükmediyorsunur. Ancak iki tak e buna ehemmiyet vermiye- bilirsiniz: Karar vermek zaruri ve müstacel olursa, yahut siz, yüzler, ihtiraslı iseniz. Ertesi hergün herkes «bu işe ihtiras karıştığını söyliyecek ve filhaki- ka hakkı da olacaktır. İşte umumi arzu meselesini böyle anlamak lâzımdır ve 1793 beyannamesi de onu böyle anlı- yordu. Bundan hiç şüphe edile- mezi Zira “kanun umumi arzunun ifadesidir., dediği gibi, 26 ncı maddesinde de “Milletin hiç bi kısmı bütün milletin kadretii istimal edemez.,, diyor. o Bunu teemmül etmek lâzımdır. Be- yannâme “Bir akalliyet bütün millete ait olan kudreti istimal etmiyor,» demiyor. Bunu söyle- mek sadece oligarsiyi, grup ve zümre © hakimiyetini o mahküm etmek olurdu. Hiç bir diyor, ve bu kısım en o büyük kısım da. olabilir. İşte (o bunun için beyanname ekseriyete ken- dini bütün millet yerine koy- mak hakkını vermemektedir. ii, buna bakarak kanunun kı ara ile yapılabile: ceği iddia edilemez. Bu metni aklıselim ile “ve pratik bir fikirle mütalâa etmek lâzımdir. Fakat manası şudur ki, alelâde bir ek- seriyet, belki zaif bir ekseriyet birinin ır intihabata iştirâk et- nazarı dikkate alınırsa, belki de akalliyet olan bir ekse- riyet, yani milletin — alelade bir kısmı bütün millet imiş gibi ha- reket ederse, müstebit bir ekse- riyet olur. Evet, 1793 beyanna mesi bunu oböyle' anlatmakta, zira 34 üncü maddasinde şunu da ilâve etmektedir. “ İçtimai vücuda karşı, azalarından tek birisi de tazyike uğrasa, tazyik vardır. İçtimai vücut tazyike uğradığı zaman ise, her azaya karşı tazyik mevcuttur. “Akalliyetlerin hakkı bundan daha yüksek sesle ve daha kuv- vetli olarak ilân edilemez. Akal- liyetlerin hakkı 1793 Beyanna- mesinde harfi harfine yazılmış" tır. Akalliyetlerin eyi muamele görmeğe, hürmet görmeğe, bi kümet tarafından tazyik edile- ceğine himaye görmeğe hakları olduğu ilân edildiği zaman Be- yanname kendi lehinde olarak tefsir edilmiş olmaz, bilâkis bu- nun vazettiği hududun gerisinde bile kalmış olur. M. Henri Maret tarafından söylenen şu sözü ha- tırlayinız. , Akalliyetler ne kadar “az temsil edilirse, işlerin cere- ii az işkâl edilmiş kısmı, olur, Henri Maret istipdat ruhuna maliktir. : On beşinci fasıl Hurriyetin düşmanları Hurrivetin iki nevi düşman ları vardır. Hatta hurriyet düş- manlarının envat sayısızdır. Zira onu sevenler yalnız, ne tazyik edilmekten, ne de tazyik etmek- ten hoşlanmıyanlardır. Birincileri oldukça kalabalık iseler de ikin- cileri çok nadirdirler. Binaen- aleyh hurriyetin düşmanları alay alaydır. Fikir sahasında kalmak şartile bunlarin başlıcaları /mo- harşizm ( hükümdarcilık ), Aris- tokratizm, sosyalizm, müsavat, milli hakimiyet ve parlemanta- rizm'dir. 4 < Hükümdarcılık Monarşizm hürriyetten tabi- atile nefret eder. Zira onun esa si herkesin bir kişi tarafından lidaresi, ve temâyülü 'de'bu bir kişi hâkimiyetinin mümkün ol- duğu kadar uzağa sevkidir. Hükümdar, tesadüf sevkile bir milletin başına geçerek onu frensiz, hudutsuz idare (oOeden adamdir. Bu adam, mistik ruh- lu ise, kolayca şunu © tahayyül edecektir ki, yer yüzünde Alla- bın mümessili olduğundan bü- tün milleti hesabına” düşünmek, bütün milleti hesabına hareket etmek ve milletinden kimsenin kendi kendine “düşünmesine ve hareket etmesine müsaade eyle- mek hakkına, yalniz (o hakkına değil ayni zamanda “ vazifesine malik olduğunu farzâdecektir. Sadece büyük azım ve idare sahibi bir adamsa tamâmen ayni Sürette düşünecektir. Bir ailede idaresi kuvvetli olan efkek veya kâdinların ne vaziyet tâkındık- larına tabii dikkat etmişinizdir. Çok zeki bir adamsa, devle- ti dahilinde kendisinden başka- larının düşünüp müzaköre etme- lerinden ve meseleleri halleyle- melerinden mustarip olacak, zira bunların ekseriya saçma” sapan kararlar ittihaz ettiklerini göre- cektir, Nihayet bir aptalsa, o vakıt daha berbat olacaktır. Zira o zaman bir aptal gibi mağrur ola- cak ve fikirlerine muhalefet ve iktidarının tahdidi onu kudurta caktır. Bütün bu sebeplerle müstebit veya 'nim-müstebit bir hükümda- rın liberal olması, bir iğnenin de- liğinden bir halat geçirmek ka- dar müşküldür. Bununla — beraber. müstebit dahi olsa, bir kralın zeki olduğu- nu farzedersek, ve ne çok ifade sahibi, ne de fazla mağrur olma” dığını tasavvur edersek, liberal olması daha makuldur. Bir kral liberalizme alışabilir ve libera- lizm de krala alışabilir. Bir kral kendi kendine şu muhakemeyi yürütebilir ve yürütmelidir. “Mukadderat veya tarih, hâ- disatın teselsülü beni bu mem- lekette asayiş ve intizâmı hü- kümran kılmıya ve niemleketi peşinen diplomesi vasıtasile ve hini hacette silâh kuvvetile ya- bancılara karşı müdafaa etmiye memur etmiştir. Zaten bundan bambaşka bir işte yapabilirim. Fakat meşgalemi ve düşüncele- rimi buna hasredersem hiç şüp- hesiz vazifemi ifa etmiş olurum. Üzerime yeni vazifeler almaktan ap ederim. Böylece onu belki de hafif- letmiş ve kolaylaştırmış olurum. Maarifle uğraşmak benim neyi- me gerek; babalar çocuklarını büyütsünler. . ve: astediklerine Serbes Cümhuriyet < i Tamil vetahliye şirketi Deniz amelesini alıyor. Bakalım Tahmil ve tahliye (şirketi şimdiye kadar limanımıza gelen vapurların dahilindeki tahmil ve tahliye. işlerine karışmayor yalnız şat üzerinde malları tes lim alıyor ve şat üzerinde tes- lim ediyordu. Acentalar vapür” dan Şşata, şâttan vapura istif amelesini kendileri. tedarik ey- ledikleri ameleye ( yaptırıyorlar- dı. Deniz amelesi (o başlarında bir usta başı bulunmak üzere muhtelif o kısımlara ayrılmışlar ve muayyen bir yevmiye ile çalışıyorlardı. Şimdi haber alıyoruz ki tâh- mil ve tahliye şirketi amelenin bir çalışma serbestisini'de çok görmüş oraya da burnunü sök- mıya karar vermişti Bu inhisar idaresinin maha- sızlığı ileri sürülür ve kaldırıl- ması istenirken. o" mesaisini tev si yollarında doymak bilmiyen bir hırsla çalışıyor. Zavallı ame le bu inhisar idaresinin emrinde çalışanların © akibetini © hergün görmekte olduğundan tiril tiril titriyor. Dört beş yüz deniz melesi müthiş bir endişe İçeri- sinde bulunuyor. Dün muharrirlerimizden biri- ni şirketin salâhiyettar bir zatı nezdine göndererek izahat iste- dik. Mumaileyh kulaktan kulağa dağılan bu haberi teyit ederek demiştir ki; “Liman şirketinin imtiyazna- mesi ve kabotaj hakkı | İlman Yeni M .Peşte 13 (A.A) — Gazete- cileri kabul eden yeni hariciye nazırı Kont Kardiyi demiştirki : “ Kont” Bethlen ile *selefim M. Valko tarafından muvaffakı- yetle takip olunan siyasete 'de- vam. etmek niyetindeyim. Mâta- ristan ; gayelerine musi sait ile erişmek istiyor. Mâca- ristan ecnebi” hükümetlerle sulh dairesinde geçinmek arzusunda olduğu için : müsalemeti; tehdit edebilecek her hangi teşebbüste bulünmâktin gerek “umumi sulh namına gerek kendi menfaat namına içtinap eylemektedik. ane ve ve her tarafta hüküm, süren memnuniyetsizliğin sebeple den biri sulh muahedelerindeki istihfafkâr maddenin mevcudi- yetinden ileri geliyor. Bundan fenalığın © menbamı kurutmâk lâzım geldiği neticei mantıkıye- sini çıkarmak lâzımdır. Müşterek iktisadi vücuda getirmek ve * hükümetler | arasında teşkilat muhtelif iktisadi bir mukarenet tesis etmek su- retile umumi vaziyet biraz islah edilebilir. Fakat mütekabil bir anlaşma ve mütekabil bir itimat ir esasına müstenit dostane okutsunlar. Ben tab'amın babasi değilim. Sadece tahsil evlerinin sefahet ocağı olmamasınadikkat edersem kâfidir. Bu suretle ha- reket edersem, profesörler ara- sındaki kavgalara karışmak zâ- ruretinde kalmıyacağım. Bu “da bir kârdır. Dinle uğraşmak benim neyi- me gerek ? Ben bir papa deği- lim. İnsan kurban eden veya askerliği meneden bir dine mü- saade etmiyeceğim; Tabit bu iş- ler maddi şeylerdir ve milli mü- dafaaya . taalluk eder. — Bitmedi — kâmilen emrine bu yüzden yine kaç zavallı işsiz kalacaktır? dahilindeki bütün işleri bize ver- miştir. Biz liman işlerini ikiye ayırmıştık. Vapur dahili ve va- pur harici, Vapur dahili olanları şimdiye kâdar acenteler ameleye iki bu- çuk lira yevmiye verir ve yedi sekiz amelenini başında birer usta bulundururdu. Fakat bu ustabaşılar oObazan (diledikleri ameleye iş verir, dilediklerine vermezlerdi. Zaman zaman ame- le hakımızı yiyor diye feryat eder grev yapardı. Şirket bu şikâyetlerin önüne geçmek için vapur dahili olan işi de üzerine alacak ayni yevmiyelerle' amele- yi istihdam eyliyecek sıra ile işiverecektir. Şirkât * binasiriin yanındaki arsaya da bir kahve bir lokanta yaptırarak 'amelenin “toplu ve ucuz Yemek yimesini temin ede- cektir. Yalnız acentalar hin tehire uğramasından korka rak tereddüt ediyorlar. Onlarla müzakeredeyiz. Tehir vuku bul- mayacağına dair teahhütte bu- lunacağiz, Görülüyorki işleri- amele. yine in- hisâr idaresinin emrine giriyor. İnhisar altına alınan her işin so nunu gördüğümüz bildiğimiz için yaldızlı vaitler bizi tatmine kâfi gelmeyor. Bakalim bu yüzden kaç ame- le işsiz kalacak ve Fethi bey lehine yapılan nümayişlerin inti- Cihanşümul iktisadi buhranın |) kamı kaç ameleden alınacak? acar nazırı Gazetelere :I eyanatında sulh muahedeleri yeniden tetkik edilmelidir diyor teşriki mesai husule getirilme- dikçe umumi © vaziyette esaslı bir selah* husulünü'* beklemek abestir. Bunun ilk şartları muahedelerin muslihahe tarzda — islahi ile © akalli- yetlerin yaşadıkları ahval ve şe- raitin hak ve adle muvafık bir surette tebdil ve tanzimi ve ter- ki teslihat sahasında devletler ârasında hiç bir'fark gözetilme- miştir. Şimdiki gayri tabit ve marazi “vaziyetin idamesi orta” daki berbatlığı ve umumi hoş- nutsuzluğu ziyadeleştirmekten başka bir şeye yaramıyacaktır. Hâlihazır vaziyetin bu tatzda devamının dünyayı hercümerç ne * sokmak gayesine" matuf olan ihtilâlkâr fikirler lehine en müessir propaganda teşkil ede- ceğinden korkmağa mahal var- dır. Bu tehlikenin tahakkuku il timaline var kuvvetle mani ol- mağa çalışmak ve bu muhatara bertaraf edildikten sonra şifa çarelerini bulmak ve bu çare- leri ortalığı sarsmaksızin tatbik etmek yalınız milli değil aynı zamanda insani bir vazifadir. Mesaimiz muahedelerin tadi- lini hedef ittihaz edecek her hangi bir şekilde bir devletler manzumesinin teşkiline mütevec- ih değildir. Avrupa milletleri biri muahedeleri; tadili taraftarı diğeri aleyhtarı iki übayin or- dugâha ayrılması son derece şa- yanı esef muzir ve hatta tehli- keli bir şey olur. İstiyoruz ki, bütün devleller gerek umumi ve gerekse hususi menfaatları namına muslihane bir anlaşma yoluna girsinler. Ve bu yolda Avrupanın hayatını ze- hirleyen ve bu kadar felâketler ve . ıstıraplar doğuran. marazi âmilleri bertaraf etmek niyet ve «bu olmalıdır. fikrile yürüsünler. . Maksadımız| bir) fi den öğleye, Borç için hapis İcra ve İflâs kanunu etrafin- daki tadilât tetkikleri bitmiştir. Verilen haber doğru ise, borç için hapis cezasının iadesi ta- savvur ediliyormuş. Liberal dü- şünceli | hiçbir ferdin maziye doğru rucuu memnuniyetle te- lâkki etmeyeceği | şüphesizdir. Bunun için, öyle ümit etmek is- teyoruz ki bu haber. doğru de- ğildir. Çünkü borç. için hapis, fakirliğin, işte talisizliğin tecrü- besi demektir. Böyle manasız ve kötü bir zihniyetin ihyasın- dan ne fayda umulduğunu an- layamıyoruz. — Fakat icra ve iflas kanu- nu aleyhindeki tenkitleri, kendi tenkitlerinizi unuttunuz mu ? — Unutmuyoruz. Yalniz bi- zim tenkitlerimiz hiç bir zaman para borcunu hapis cezasile ö- demek; gayesini istihdaf etme- miştir. Zaten bu, ödemek bile olmaz, Medyun hapse giriyor, fakat yine borçlu: kalıyor. Yani sadece tecziye ediliyor. Fakat cezaya müstehak olan nedir ? Eğer borçlu, ödemek iktidarında iken suiniyetle hareket etmiş ve alacaklıya ait olan parayı israf etmiş veya haczedilemiyedek şök- le sokmuşsa, bu suiniyetin bu emniyeti suiistimal filinin teczi- yesini anlayabiliriz. Hakikatte, tediye edilmiyen borçlarda suiniyet kaide değil, istisna olsa gerektir. Ekseriyetle işsizlik veya işlerin fenalığı, fak- rü zaruret, talisizlik ödenmek niyetile yapılmiş bir börcün te- diye © kabiliyetini ( serdetmiştir. Bundan dolayı borçlunun teczi yesinde insaf ve hakaniyet ola: maz. Borcunu ödemek için na- mus dairesinde çalışan fakat muvaffak olamıyan medyun ce- zaya müstahak bir cürüm işle- memiştir. Onu çalıştırmak, ona kazanmak. ve taahhüdünü ifa et- mek kudretini vermek lâzımdir. — Fakat borç için hapis ce- zasının kalkması ikraz - istikraz muamelâtına sed. çekmiştir. İk- tısadıyatimiz bundan mütezarrır olmuştur. — Hapisin iadesinden iktı- diyatımızın “ne şekilde müste- ni tetkik edelim: Müs- imalki altından çıka- mıyacağı bir yük altına girmek istemiyecekti; arkasında hapis tehlik; Suiniyet tediye çaresini arayacaklardır, çünki arkasından hapis vardır. Yani © asıl cezaya (o müstahak olanlar, hapsa . girmiyecek Şe- kilde hareket edeceklerdir. Buna mukabil ödömek niye- tile borç yapan, fakat (kendi iradesinin fevkinde sebeplerle ödemekten aciz. kalan * namüslu mustakrizler hapsa girecekler- dir. Hapıs korkusu tediye vası tasini ancak suiniyet sahipler, in icat edebilir; “Bunların gizli paraları vardır. Şimdiki şekilde borçlari için bu parayı vermez- ler. Hapis tehdidi: olursa vere- ceklerdir. Fakat namuslu borçlü hak- kında böyle bir mülâhaza vari deği Haciz tehdidi haricin- de gizli parası olsa, (borcunu verirdi. Vermiyorsa, verecek ve- recek vasıtası olmadığı “içindir. Bu hapise girecektir. Yani ka- nun, namuslu borçluyu boş yere eden bir 'kanün olacaktır. Hapise girenler, her halde pa rası olmıyanlar, fakirler, taahhü- dünü ifa için servetihi son. pa- rasına kadar sarfedip borcunu tamaman ödeyemiyenler, işlerin: de talisizliğe uğrayanlar, hülâsa himayeye şayan namuslu. borç- lular olacaktır. i — Peki amma, devlet alacak- ları için İcra ve iflâs kanununa rağmen, hapis cezası pekâlâ de vam: ediyordu. — Devam «etmesi hata idi. 'Devlet-alacağının imtiyazı: yok. —————— Bir Sovyet heye İtalyan tersane. lerini ve filosu- nu ziyaret - ediyor Roma: 14 ( S.C ) — Milânağ, İtalyan hariciye nazırı M. Gran, di ile Sovyetler hariciye komi seri M. Litvinof arasında vukı, bulan mülâkatı müteakip İtalya. da bulunan Sovyetler bahri, heyetinin * faaliyeti şayanı dik, kattır. Geçen Kânünüsanide bi, Sovyet bahriye heyeti: muhtelif deniz inşaat destgâhlarını ;. yaret etmiştir. İkinci bir heye temmuzda bu ziyaretini tekrap etmiş bulunuyordu. Halen İli yada bulunan heyeti bahriye is üçüncü defa olarak gelmiş bı. lunuyor, Bu heyete *Sovyetler bahriyesi teknik şubesi reii amiral Sikof riyaset etmektedir. Hayet bir çok. mütahassısları ik. tiva ediyor. Şimdiye kadar İt yan şibih ceziresinin bütün mi him limanlarını ve tersanelerin; gezmiştir. Livernada > Orlando bâbriye destgâhlarında hali inşada bı. lünan harp sefinelerini ve b meyanda Goriçya kruvazörün ziyaret ettikten sonra Rus hej. eti faşist bahriye kumandanlığı tarafından kabul edilmiş, şeref. lerine bir ziyafet verilmiştir. Bı ziyafette İtalyan - Rus dostluğu şerefine idarei akdah olunmuş. tür. Viyarecyo da heyet -endaht poligonunu gezmiştir. Specyadı tayyare endahtlarında ve tahtel bahirlerin denize dalma maner ralarında hazır bulunmuşlardır. Burada tersaneyi ve torpil inal eden fabikayı gezdiler. Tirenyen denizi İtalyan üstü bahrisine kumanda eden İtalyan âmiralı Şerefine bir ziyafet ver diler. İtalyan bahriyesi Şerefine idarei akdah eden Rus amiri fen teşkilâtının inkişaf seviyesine hayran olduklarini ve müşahe delerinden istifade edecekleri söylemiştir. Bu “ ziyaretlerde sonra Cenevaya hareket eder) Rus bahriyelileri deniz. sanayi müesseselerinde ; tetkikatta bu lunmuşlardır. Badema: «Romaya ** hareke ederek İtalyan payıtahtında kısı bir “ikametten sonra Napoli gitmişler ve birinci! İtalyan fil sunun talimlerinde bulunmuşlar; dır. Sön “haberlere göre beye şimdi Tarantta bulunuyor. Bı faaliyetler” İtalya * Rusya arasır| da son mülâkatlarda Hâsıl olu mukarenetin © kuvvetine — de aten vergi girenler de, vergisini ödemekte cidden aciz kalan namuslu » zavallı vatandaşlardır. Devleti hakkını çalmak istiyenler, hap*t girmemek için, şüphesiz başbı| yollardan hareket ederler. — Yani fikrinizce İcra ve i lâs kanununun tadiline ihtiya yok mu? — Elbet vardır. İkraz ve is tikraz muamelâtına emniyet | rici tedbirler düşünülsün. Mü pet suiniyetler tecziye | edilsin Fakat fakirlik ve talisizlik tee ziye edilmesin, felâket üzeri felâket” yığılmasın. Vergi iti vatandaş hapsedilmesin. Hapis cezasının ( iadesi,” müstakrizleri daha namuslu," mulrizleri daha insaflı yapabilir Maksat sui niyeti, tüccari mu) melâtta namussuzluğu tecziye i*) düşünülen tetbir bunun aksi »”) tice verecektir. Borç için hapis ne mad) neticeleri. âHbarile, e. prensi noktai © nazarından © müdafi! edilemez. Kanun islah edilmeli fakat başka şekilde islah edi” melidir. Biz hürriyetlerin. 1 didine değil, teyidine | çalı) yoruz. e