, veti kendilerine mevdu bulunan 'a takdimi hakkıli * letin hakları: — derler. Diğerleri de hürriyetin Madde 31 — Millet vekille- rinin ve mürahhaslarının cürüm- leri hiç bir zaman cezasız kal- mamalıdır. Kimse, diğer vatan- daşlardan daha fazla şahsi ma- suniyet iddiasında bulunamaz. Madde 32 — Hükümet kuv- kimselere istit" hiç bir suretle tahdit edilemez. Madde 33 — Zulüm ve taz- yike mukavemet diğer adam hukukunun neticesidir. Madde 34 — İçtimai heyete karşı, efradından tek bir kişi zulüm ve tazyike uğradığı zaman, zulüm ve tazyik vardır. İçtimai heyet zulüm ve tazyike uğradığı zaman da her azasına karşı zu- Tüm ve tazyik vardır. Madde 35 — Hükümet mil- ihlâl ettiği zaman, isyan millet için ve milletin her kısmı için hakların en mukaddesi ve vazifelerin en elzemidir. . : Liberalizm Birinci fasıl Adam hal “ İnsan hür doğar, buna rağmen her tarafta zencirler altındadır.,, “Koyun et yemek ü- zere doğar, fakat buna rağmen her tarafta ot yer, hükmü ka- dar doğru olan yukardaki hü- küm, malüm olduğu üzere insa- nın hür olduğunu ispata, hiç bir tarafta hür olmadığını göster- meğe, tekrar kür olması lâzım- geldiğini temine ve Türkiyeden daha fazla zulüm altında olaca- ğı bir cemiyeti teşkile matuf bir. eser olan “ İçtimai mukavele ,, nin birinci satırıdır. (1) Ben, hiç te ayni prensiptea hareket etmiyeceğim. Bence in- san cemiyet halinde doğmuştur, zira hiç bir zaman ona başka bir vaziyette tesadüf edilmemiş- tir. Karınca ve arılara kıyas edile- bilir. Cemiyette doğduğu için esirdir, veya hiç olmazsa çok mutidir. Ne kadar evvele çikilirsa çı- kılsın, tesadüf edilen cemiyet- lerde bir adam emreder ve di- erleri itaat eylerler. Ormanları yarmak, yırtıcı hayvanlarla mü- cadele etmek ve kendi arala- rında muharebe eylemek için bu kat'iyen elzemdir. de, Daha evveli hakkında bir şey denemez, zira bir şey bilin- diği yoktur. Bu, tariht metafi- #ik yapmak olur. Eğlenceli, fa: kat tehlikeli bir oyundur. Yani insan esir olarak doğ- muştur ve istibdat, insan cemi- yetlerinin tabit şeklidir. , Elzem şeklidir “demek istemi- yorum. Terakkiye inanmam, zira ispat edilmemiştir. ve edilemez. Bununla beraber insanlar arasın- da tebeddüle ve tebeddül aşkı- na inanırım, Zaten onları diğer hayvanlardan ayıran mümeyyiz hi da budur. Bilhassa onların istibdat vaziyetinden . çıkarak mümkün olduğu kadar büyük ferdi hürriyet yekünunu fethet- mek hususundaki ebedi iştiyak- larına inanırım; Her devirde, tabii hükümet sürenler istisna edilirse, insanlar adamların itaate mecbur olmasını isterler. Bazıları, bu maksatla binefis cemiyetin ilgasını te- menniye kadar varırlar zira onu şu veya bu şekilde istibdadı is- tilzam eden bir teşekkül adde- men, talik ve bir mevkii ve en büyük birmev- kii olan bir cemiyet şekli arar- lar. Vakıt vakit buna muvaffak olurlar da. İstibdat cemiyetlerin ör... Jan Jak Ruso'nun mütal, (0) — . eseri hakkındaki Türkiyeye dair karışan Muharriri : Emile Faguet tabii şeklidir; fakat bazen, mu- vakkat bir zaman için ondan kurtulmak mümkündür. Sonra tekrar onun içine © yuve Janmak kaydü şartile. Bu bir ırk, muhit ve zaman meselesidir. Ne fethe- dilmiş; ne de çok fazla fütuhatçı , enerji. muhakeme ve in tam inkişaf devresinde pek fazla tehdidede maruz bu- lunmıyan azim — sahibi bir ark, Devletin, hükümet süren şeyin,- ister fert, ister grup, ister sınıf ve ister ekseriyet olsun- cemi- yetin bakasi namına daima ken- disine tam surette. kapalı gözle, bir neferin zabitine | itaati gibi itaat edilmesine ihtiyacı olup olmadığını düşünebilir. Ve bunu hiçte elzem olmadığını müşahede eder, ve kendi teşkil ettiği ce- miyette kanunuesasinin ve ka- nunların teminatı altında âzami bir hürriyet yekünu tesis eyler. Daha kesretle tesadüf edilen diğer bir vaziyet vardır. Bu vazi- yette ırk ve dolayısile hükümet zaiftir, Burada o kanunuesası ve kanunların sarih teminatı olmak- sızın kendi kendine bazı hurriyet- ler teessüs etmiştir. Ürfü âdat ve © merkezi kuvvetin zâfı buna sebep olmuş- tur. Fakat bu hurriyetler inhitat delili ve yakın bir ölüm işareti olan gevşekliklerdir. Bunun için, bu eserde, cemiyetin bu vazi- yeti ile hiç meşgul olmıyacağız. Kendilerini temamen Dev- lete tahsis etmemek, şahsi veya İmüşterek bir faaliyet için kendi kendilerine tâbi olmak iddiasın- da olan bu kuvvetler meşru mu- dur, baka hakları var mıdır, da- imi bir sıfata istinat edebirler mi, bozulmaz ve inkâr edilmez mülkiyet midirler? Bir çok- ları bunu. zannetmişlerdir. Tabii Ruso değil, Volter değil, fakat Monteskyö ve iki “Adam huku- ku beyannamesi, nit muharrir- leri. Onlar için, bu hurriyetler birer haktı, İnsan taciz, takip ve ıstievap edilmeden gidip gel- mek “hak,, kını haizdir, kanu- nun sarahaten tayin ettiği bir cürmü. işlemedikçe tevkif edil- memek “hak,, kını haizdir, sözle ve kalemle fikrini, kimse tara- fından menedilmeden ifade et- mek “hak, kını haizdir; istedi- ği dine intihap etmekve ona itikat eylemek “hak,, kını haizdir, ders vermek “hak,, kını haizdir, ahlâka mugayir veya caniyane olmıyan her iş için cemiyet teşkil et- mek “hak,,kını haizdir. Bir şey- lere malik olmak “hak,, kinı ha- izdir, ve bütün bu “hak, lara Devlet yalnız riayet etmekle de- gil, fakat onların tatbikini hi- maye etmekle ve onların tatbiki esnasında vatandaşları himaye eylemekle mükellefti; Ğörülecektir ki, filiyat iti rile, ben de temamen bu fikir- deyim, Yalnız ferdi veya maşeri hurriyet ve faaliyetlerin birer hak olduğunu zannetmem. Şu kanaatteyim ki bu suretle me- sele yanlış bir mecraya sokul- muş olur. ve bu mecra bizi çok yanlış ve tehlikeli olması müm- kün neticelere isal edebilir. Bence insanın hakkı yoktur. Hiç bir hakkı, kat'iyyen hiç bir hakkı yoktur. Hatta bir “adam hakkı, nın demek istediğini bi- le anlıyamam. Neye müstenit bir hak? Doğan çocuk kendisi- le beraber bir hak getirir mi? Tatmin edilen ihtiyaçlar getirir. Öyle bir cemiyete girer ki bu cemiyet iptida onu ölümden kurtararak: işe başlar, ve böy- lece devam eder. O bu cemiye- te karşı borçludur. Zannetmi- yorum ki, hangi mülâhaza ve muhakeme ile olursa olsun, ce- Abdülhamit istibdi mem- leketimiz de hükümran olduğu zamana aittir, miyet ona karşı borçlu gösteri- lebilsin. 'Yavuz,, umuz Cuma günü İzmirde olacak. İzmir hi kı, hatta mülhakattan yetişen- ler kahraman Dritnavutumuzu göğüsleri kabara kabara ziyare- te şitap edecekler. “Yavuz, u gezmekten geri kalacak tek bir vatandaşımız tasavvur ol zira “Yavuz , denizcil mefahir kalesi, deniz hudutları- mızın yenilmez bekçisidir. Gönül isterki bu ziyaret yal- nız sevinç, yalnız gurur olsün yazık ki son seylâp felâketi vuz,, umuzun millete geireceği neş'e üzerine elem ve matem bulutları germiştir.Bir taraftan va tan sevgisi hislerimiz,“ Yavuz,un çelik © kütlesi | karşısında ka- barırken, diğer cihetten kardeş- lik” hislerimizin de, ölenlerin açıkta kalanların, betbaht olan- ların hatırasile ağladığıni düya- cağız. Bu iki hissi birleştirmek, va- tan o muhabbetinden * kardeşlik muhabbeti içi tiane “etmek mümkündür.“ Yavuz ,uon binlerce İzmirli -ziyaret edecek- tir. Bu ziyaret için meselâ 20 kuruş gibi bir para vermekten en fakir vatandaş bile çekinmez. Fakat bu (20) kuruşlar birleşti- rilirse, felâketzedeler için bin- lerce lira toplanmış olur. Acı bir ses, Maznunlar Dün sabahleyin; mahkemesinin «mtb: kadir efendi; #alön kapısınldaği tıktan: sonra bağırdı. «Bursalı Hamdi efendi; Behçet efendi;Ke- mal efendi! Üçü de giyinmiş olaü bu efen diler; mahkeme; huzuruna | gel dikten sonra; her şeyleri tesbit edildi ve huzurunda tanzim edi: len, kararname okundu. Hâdise nadir: Okunan evraka göre; Behçet ve Kemal efendiler; bundan bir müddet ovel; Değirmendağında kasap, Mehmedin kasap dülekâ- nına giderek; orada bulunan kâ- sabın kardeşi Sadık ile rakı ip mekte olan Bursalı Hamdi efen- diye rastlıyorlar! kendilerine bi ror rakı ikram ediliyor; ve içili yor. Fakat Hamdi efendi; bu misafirlere «biraz yan bakmış olmalı “ki; Behçet ve Kömal efendiler; kendisine hitaben «neye yan bakıyorsun! bizim de rakı bulunabilir» © diyörlar; bu daha eveleo rakı başına otu- ran Hamdi efendiyi kızdırmış, fakat hiddetini mübafaşa etmnişe Şuradan, buradan görüşülür. ken; misafirlerden birisi işi ik- tısadiyata dökmüş ve. «no olacak bu hal; ortalıkta para: yok, “iş yok> filân gibi sözler söylemeğe başlamış, fakat “© ceroyan eden mahkemeye nazaran | bu sözün kimin tarafından #öy- lendiği, anlaşılamamışı ve arala- rında birdenbire bir münazaa gıkmış;: zaten: kavga kasap dük- kânında zuhur ettiği için; her kes eline geçirdiği kasap bıçak- larinı* yakaladığı gibi, dışarıya fırlanıış “ve köroğlu” oyutuna benzer “bir surettö sokak orta- sında kalkımağı başlamışlardır. Acı bir ses: Oynanan bu köroğlu oyunu nihayet bulmuş olacak ki; oyun- sulardan Hamdi efendi. yattığı yerden; yandım. anne ah ah de- meğe başlamış; fakkt diğerleri gözden nihan olmuşlazdır. Yalnız; kasap Sadık dükkân miz Yavuz» u ziyaret ederken Seylâp nm da düşün elim Bu para “Yavuz, un İzmir felâketzedelerine hediy: i olacak ve sevgili zırhlımızın buraya. gelişi, açılmış yaralar üzerine merhem dağıtmış ola- caktır. Bu teklifimizi alâkadar ma- kamların dikkatine arzediyoruz. İzmirlilerin bu vesile ile felâket- zedelere yardım etmekten mem- nun olacakları muhakkaktır. Sa- lâhiyettar askeri makamatın da bunu seve seve kabul edecekle- rinden eminiz. Bu itibarla hilâ- Wiahmer, vilâyet ve belediye şim- diden Ankaradan buna müsaade istihsal ederler ve bir “Yavuz iane komisyonu ,, teşkil eylerlerse fe- lâkete uğramış kardaşlarımızın, zavallı âilelerin yüzü gülecek ve şanlı “ Yavuzu , mnz da şeref- lerle dolu olan tarihine, doğru: dan doğruya İzmir felâketzede- lerine yardım gibi bir şeref sa- hifesi daha ilâve etmiş olacak- tır. İzmir “Yavuz, u en parlak bir şekilde istikbal edecektir. Bu istikbale insani ve milli bir gaye daha karıştırmış olmakla, onun büyüklüğünü (yükseltmiş olacağız. Yavuz,,da İzmir felâket- muhakeme çin ianeyei ştirak etsin! rn plan ee manyak ea Bir kör oğlu oyunu bir cinayetle neticelenmişti şimdi ediliyorlar işidenler; hâdise mahalline koş «muş bir & raftan zabıta gelerek tahkikâtu büşlürinğ” ve'mâznun- ları öğrenerek yakalamış ve tan yiv edilen evrakla” beraber ci heti: adliyeye teslim edilmiştir. Vak'anın başlarıgıcı va'niha yeti budur: Dünkü. celsede; müddei; maznunlar; yazdığımız şekil hâdiseyi anlatmışlar; fakat Ha, dinin kimin tarafından yaralan dığımı suçlular anlıyamadıkları mı söylemişlerdir. Bu devanın bir şahidi bü- lunduğu igin; belki bundan; vak'a hükkinda icabeden tafsilât alın- mak ümit“ edilmiş ise de; şahit top “ademi: malümat “boya ey- lemiştir. Huzürü mahkemeye *çağir- lan Sadık mamndaki şahide re- is bey evvelâ şunu #ordut — Sadık, oğlum dalin sar. höğ musun, yoksa ayıldın mi? Şahit — Sarhoş değilim efen- dim., — Öyle görünüyor da onun igin sördüm; eğer; 'sarhoğ isen seni istirahate göndereyim? — Hayır değilim efendim... — O halde şu işi hatıra, gö- nüle bakmıyarak anlat bakalım. —Ne anlatayım, ben kardeşimle! #abahleyin kavga ettiğim için daha sabahtan rakıya başlamış» tım, Çok sarhoştum; ne oldü- gundan; ne, gittiğinden haberim bile yok! — O kadar da içilir mi yaf Mahkeme reisi; şahitten; güç hâl ile; çu ifadeyi almağa mu- vaffak oldu. — Bfendim biz oturuyorduk. Bunlar geldiler; dışarıda biribir- lerine girdiler, ama kim kimi vurdu ve ne sebepten bu işoldu vallahi bilmiyorum. Sadığın bu kadarlık gabkdeki kâfi görüldü. Bir müddet mii- zakereden sonra; suçlu Kemal ve Behçet efendilerin sarhoşluk esbab müşeddede addedilerek yedişer ay mahkümiyetlerine ka- ve da sızmış, kalmıştır. —Mabadı var — | Hamdinin acı acı. feryadını rar verildi. Bayramın ikinci. günü Mene) Seylâp felâketinin ilk da kikasından beri, umumi efkâ- rın kanaatine terceman ola- — Mes'uliyetler vardır! İÜ Dedik ve bunu gine tek- Ül var ediyoruz. Vatandaşların hayatı mevzubahis olduğu zaman fırka düşünceleri ha- tıra gelemez. İş başında olan hangi fırka olursa olsun, 0- en mukaddes vazifesi tek bir Türkün dahi kurban olmaması için vaktın- da her şeyi yapmak, en kü- çük bir tedbiri bile ihmal etmemekti — Mes'uliyetler vardır! Dediğimiz zaman, “Firka- cilik' yapıyorlar, deye muka- bele edenler, fırkacılığı asıl- kendileri yapmaktadırlar. Z ra, böyle bir ithama verile- cek basit bir cevap vardır. O da şudur: © — Cumartesi sabahı, felâ- ket bulutları afakı sardığı, şehrin yarısı zaten su altında bulunduğu ve müthiş bir seylâbın izleri meydanda bu- lunduğu zaman, basık ve su istilâsına maruz mahallerde, yıkılmağa o mahküm harap kulelerde ve barakalarda otu- ran zavallı aileleri kurtarmak için vilâyet, belediye, hilâli- ahmer şu ve şu tedbirleri almışlardır. Çocukları mek- teplerinden evlerine gönder- mek için bu vebu vasıtalara müracaat edilmiştir. Nakliye yesaitini. mümkün mertebe temin için alınmış olan fevr, kalâde tedbirler şunlardır | Maatecssüf ne vilâyet, ne belediye, ne Hilâliahmer, ne fonların mes'uliyetini kapamak mahut kötü fırkacılık zihniyetile hareket eden ga- zeteler bize vaktinde alın- mış tek bir tedbir, sarfedil- miş güçük bir gayret, göste- rilmiş iptidai bir basiret zik- redemiyorlar. Edemezler de, çünki bun- lardan seser yoktur. - Bilâkis, biz ““biliyoruz' ki * Cumartesi sabahi, şehrin bir çok mahal- leleri su altında iken, gök mütl süretle bulutlu “iken rasat merkezleri müthiş bir yağmur fırtınasını: haber ve- rirlerken, > İzmirdeki: “bütün evler betondan . inşa edilmiş gibi, kimse yerinden kimil- damamış, tehlikeye o maruz öldüğü göz göre belli olan mahallelerde hiç bir tahliye teşebbüsü vaki olmamıştır. Biz biliyoruz ki, mektep- lerdeki masum yavrucukları- mızı düşünen bir merci ol mamiş, ana baba Sular içine girerek çoçuklarını aramağa koyulmuş ve ancak bir çok vatandaşların yardım eli sev- gili mekteplerimize mıştır. Biz biliyoruz ki, münaka- Iât tamamen inkitaa uğradık- tan sonra bile, deniz tarikile olsun gidip gelmeyi temin için hiç bir şey yapılmamış, raöur seferlerinetek bir sefe iş,binlerce vatadaş- e edilmemi menden arkadaşlarını gelen Kör Gomali tabanca kur Şunu ile öldürmekten suçlu Flo rineli Hafsz Mehmet efendinin Bir müddetten beri. ağır ceza mahkemesinde | devam eden mu- hakemeri hitam bulmuş ve kararı verilmiştir. Tethim edilen karara Mes'uliyetler vardır | Yardım teşkilâtı ne felâket ge- bırakılmışlardır. ruz ki, felâket bütün dehşeti tidai ve ihtiyacın reye kaç amele gönderilmiş, han; edilmiştir de semeresiz kalmış-| tır, Seylâbın sinde bile az çok münakalâtı tomin etmek, az çok yardım- lerimiz bütün tel belediyeye ilhak edilmiş olan © net kesbettikten sonra sarfe- ,duğu, gibi, durmaktadır. rumak için ne yapılmıştır; söylesinler | ziyarele (rakı şişesini çıkatıp (Senin ger fineson olarak içiyorumeP... karışma! Ben erkek oğlu “erke gim) demesi esbabı muhfefei kw nuniye görülerek maznunun if konulmasına ve vereseye bin lir tazminat itasına hükmolunm ber, yollarda, sağnak altında Biz . biliyı ile tecelli ettikten sonra bi alınan tedbirler tamamen ii yüz dununde kalmıştır. sabahı imdat için ne yapıl- mıştır. Cumartesi günü hn. vasıtalara o müra azami devre- da bulunmak mümkündü. Bu- nu biliyoruz, çünki muhabir- ikeleri göze alarak şehirde dolaşabilm iyoruz, çünki su altında olan Göztepe cat desinden, biz Cumartesi. ge- cesi çok güçlükle geçebildik. Fakat her halde geçtik. Öte Fi tarafta, vilâyet raporları neşr- (ii etmekle iktifa etti, Belediye suların . çekilmesini. bekledi Belediye reisinin şahsında Hilâliahmer de tam manasile 5 uyudu. / Vaziyet bir derece sükü- dilen gayretlerde; o derece yavaş, o derece alâkasızdırki şedit bir iş seferberliği ile bir günde bitirilmesi mümkün olan tathir ameliyatı hâlâ ol- dım ve muayenet. teşkilatın. dan hiç bahsetmiyelim, çok acıklı şeyler söylemeğe mec- bur oluruz. Hulâsa ciddi, şey yapılmamıştır. Bu yüzden & muhakkaktır. ki verdiğimiz kurbanların adedi daha fazla pi olmuştur, Vaktinde kurtarıl bilecek olan vatandaşlar var- dır ki kurtarılamamıştır. İşte bu sebeple; ve bize vaki olan müracaatları da tercüman olarak haykıyıyoruzt — Mes'uliyetler vardır! Zaten ne hacet! Kaza ve felâket kurbanı olan her va- tandaşın ölümüne sebep olan vaziyetler Adli tahkikata tâbi değil midirler? Bu tahkikatın yapılmasını, bu ölümlerin Ç mes'uliyetinin. araştırılmasını Gi istiyoruz. İste Vali paşa, İşte belediye ve hilâliahmer Feisi beyler ! Kendilerini müdafaa etsinler, Şunu, şunu yaptık ta muvaffak olamadık desinler! Biz kimseyi afetten mesul B tutmayoruz. Biz gelmekte ol- duğu “belli olan bir afete karşı en iptidai tahaffuz ted- birlerinin alınmadığını yâzı- yoruz. Evet, mes'uliyetler var- | dır | diyoruz. Vatandaşların E hayatı bizim nazarımızda her | şeyden kıymetlidir. Onu ko- esasli bir Bi çok ene 9 ay müddetle ağır hap* göre maktulün, maznura “Karşı | für.