Cilt 1, Sayı 2 dilecek programlarla okutulacak .kitaplarm | islâm dininin mezhep ve tarikatler üstünde müşterek olan akidelerini tanıyıp telkin eder mahıyette olmasına dikkat olunacaktır.» i bu kitabın bir tarikat şeyhine yaz- dırılmasının ve içine Şah İsmaili Safavi'ye, varıncaya kadar tarikat <1ırlerıle doldurul - ( masınımn hikmet ve gayesı açıkça anlasılmış olüyor ya?.. Bu kitap, yalnız ehli sünnetin değil, alevilerin ve dıger tarikatlerin de il- mihali olacaktı. Binaenaleyh onların da aki- delerini okşayan m ilmek lâzımdı. Yoksa bu şiirler, öyle ge- ']_ışı güzel Konulmuş şeyler değildir. Nitekim Akşam gazetesi muharrirlerinden « Vâ - Nün bunun farkıma varmış ve tenkitlerinde bilhas- isa bu noktayı tebarüz ettirmiştir. Ne kitabm muharrirleri, ne de Bakan- hk, buna bir cevap vermemiş, sükütla işi örtbas etmek istemisler, fakat Mecliste Mil - letvekilleri arasında sele patlak vermiş, bazı Milletvekilleri, eserin bilhâssa bu. tari- katçilik akidesi noktasında durmuş, Başba- kan bile asabileşerek bu eserin oku]larda okutulamıyacaOmı söylemiştir. M İkinci noktaya gelelim. Mük Eğitim Bakanı «Müslüman gocuğunun -kitabı» ad- l1 bu eserin ükokullarda okutulmıyaca hak - lacak din kitaplari, boyle gelişi cuzel ohm-x . yacak, lâyıkile tetkik olunacak ve sa].ahıyet— : 1i makamin, yâni Diyanet Riyasetinin muta— lâa ve muvafakati de alınacaktır, diyor. i Demek ki, Milli Eğitim Bakanı da bu ! 51— tabın ilkokullarda okutulmağa lâyık bir e B ser olmadığını itiraf ediyor ve bunu millete'. açıkça bildiriyor. - Peki, neden bu kitan 1]_k0ku]laıda oku- tulmağa lâyık bir eser değildir?. Eser haddi - zatinde yanlışsız, hurafat ve tarikatçilikten âridir, ama ilk okullardaki çocuklar bu ba- hisleri kaldıramaz, anlayamaz mı demek is- tiyor?. Yoksa, bu eserin dini bir: çok yanlış- ları, hurafat ve tarikatçilik akidelerini ihti- va ettiği anlaşılmış, bu sebeple ilkokulları okutulması mahzurlu gorulmuştur, mü de mek istiyor?. Beyanatın sonunda «Bü kıtap, deha mü- tekâmil eserlerin hazırlanabilmesi için bir de- nemedir» dediğine göre, Bakanlıkça da eserin mutasavvıfane şeyler ilâve “SEBİLÜRREŞAD . . <2 birçok dini yanlışları, hurafat ve tarikatçilik 'akidelerini ihtiva ettiği tahakkuk etmiş oldü- ğunu anlatmak 1sted1g1 daha kuvvetle anlasıl- : maktadır. . Böyle olunca, böyle bir eseri plyasaya sürmekte mâna nedir? Bile bile böyle dini yanlışlarla, hurafatla, tarikat akidelerile do- u, mütalâası mahzurlu bir kitabı memlek ev- lâdına sürmek, Milli Eğitim Bakanlığı gibi bir ilim müessesesine yakışır mi?. ” Talimi kıymeti haiz o]_madıgı müsellem olan bu kitabın hiç olmazsa bir mütalâa kıta-_ bı olabilmesi için yine dini hatalardan ve hu— rafattan âri olması iktiza etmez mi? Bakanlık, kıtabm üzerine resmi damga— sını basmakla bu eserin hatadan ve mahzur- * dan.salim olduğu hakkında millete teminat veriniş oluyor. Halbuki eseı'm hatalı ve'mah- zurlü olduğu r'ıeydanda Görülüyor ki Milli Eğitim Bakanlığı bü- yük bir hata“ve gaflet çukuruna düşmüştür. Buradan çıkmak için bocalayıp durmakta - (dır. Eserin lâyıkile tetkik edilmiyerek. ya- pıkdığımlı, — okullarda okutulmağa salih- bir kitap olmadığını. itiraf ediyor; -ama hatayı tamir ve ıslah yoluna gitmiyor. Eseri toplatıp. sayısız yanlışları birer birer tashihe imkân yok. Eseri büsbütün ortadan kaldırırsa, mad- di zararın tazmin ettirilmesi korkusu var. O- nun için hâdiseyi izâm edilmiş şekilde göste- rerek işi örtbas etmek ciheti kalıyor. - Fakat memleketin mastum evlatlarmı duşunmek lâ-. zım değil mi? * Mesul bir Bakan, yaptığı bir hatayı, «Bu bir denemedirı diye nasıl mazur gösterebi - Jir? Devlet, milet işinde deneme olur. mu? Tetkik ve tasvipten geçmediğini, * makam olan Diyanet Diyasetine eseri tetkik ettirip muvafakatini almadığını itiraf ediyor. Demek ki gizli kapakh tetkiksiz, tasvyipsiz bu iş yapılmış. Deneme olabilir. Ama bu deneme müs- veddeler üzerinde yapıhr İcap'eden mütehas- sıslara, salâhiyetli makamlara gösterilir. Yok- sa 25 bin nüsha basıldıktan ve piyasaya çıka-' rıldıktan sonra, tenkitler başlayıp da hakikat ortaya çıkmca, «Evet, öyle ama hiz bu. €seri bir deneme olarak yazdırıp neşrettik!n 'de- mek mlunc o]maz mı? (Devamı 32 nci sah_ıede)