28 . — SEBİLÜRREŞAD Cilt 1, Sayı 2 Hint Müslümanları istiklâllerini nasıl kazandılar? Şan ve şeref, Hürfiyet ve İstiklâl kolay' kazanılmaz * Hindistan müslümanları hüriyet ve istik- lâl uğurunda çarpıştıkları sırada, Hindistan mMmüslümanlarının iki fedakâr mücahidi, Meh- |: met Ali ve Şevket Ali biraderlerin annesi olan kahraman kadının Seylân adasında kadınlara hitaben iradettiği mühim nutku. Kalkütada in- t1Şar eden El'Camia refikimizden aynen nak - lediyoruz. Şercaat ve şehametin bir şahese «Hanımlar! Bu buhranlı zamanda vazife- hizin neden ibaret olduğunu izah edecegım Hepiniz emin olmalısınız ki vazifeniz erkeklere himmet ve şehamet ruhunu nefhetmektir. Dünyada ne kadar mühim hâdisat vukubul - muş, ne kadar büyük işler yapılmışsa bunla- rım vukuunda kadınların hüyük bir iştirâk his- şesi vardır. Kadınların en büyük vazifesi ev- lerine hâkim olmaktır Hanımlar! Ben hemşırenız ihtiyar bir ka- dınım. Siyasi ve içtimaf büyük inkılâplar gör- “düm. Çocukluğum esnasında gördüğüm âlem ile bugünkü âlemi arasında büyük bir fark var- dır. Sizin telâkkilerinize göre benim telâkkile- rim eskidir. Yeni fikirler, yeni tavırlar, tabii- dir ki, benim hoşuma gitmiyor. mumıyetle zaaf ile tavsif olunurlar. Benim fik- rimce bu doğru değildir. Tetkikatım, Hind ka- dınlarının, Hind erkeklerinden daha cessur ol— duğunu gösteriyor. Bugün: oğullarımla iftihar ediyorum. Fakat size temin ederim ki oğullarım, benim terbiyemin eseridir. Zevcimin irtihalinde og— lum Şevket Ali altı yaşında idi. Mehmet Ali ise iki yaşını ikmal etmemişti. Zevcimin irti- hah uzerıne 'tabii ilk vazifem, zevcimin met- ettim. Hindistan ve AvrupaxDarulfununlarma gönderdim. Tahsil hayatlarını tamamlayınca çocuklarımı karsıma alarak kendilerine dedim ki: «Pehlivanları yenmek şecaat değildir. Çün- kü bu iş ancak behimi kuvvet vasıtasile olur. Secaat, mazlumlara, felâketdidelere” yardım u- ğurunda fedakârlıktır. Şan ve şeret, fedakar— lıkla, başkaları uğurunda felâkete göğüs ger - mekle kazanmağa çalışmız.» ri o-| an bu muazzam hitabeyi dikkatle okumalıdır. Kadınlar, u- Eyvlâtlarım bu hattı hareketi takip ettiler. kendileri hapse mahküm edilerek zindaha atıl- arı zaman, hükümet bana - bir mektup gön- dererek, çocuklarıma nasihat ve tuttukları yol- dan vaz geçmeleri için kendisine yardım et - mekliğimi istemiş ve melfufen gönderdiği ta- ahhütnameye evlâtlarımın imza etmeleri için istemişti. Evlatlarım hapıshaneye gittim. Evlâtlarıma mülâki ol- m. Kendilerine dedim ki: «Benim için eri buyuk saadet; sizin hüriyet ve serbestinizdir.. Binaenaleyh serbestinizi bütün kudretinizle muhafaza ediniz. Sakın hükümete satmayınız. Evet, sizi alıp götürmek isterim. Fakat siz hü- riyetinizi seviyorsamz dininize, vatanınıza merbut olmalısınız. Bu merbutiyeti ihlâl etti- ğiniz takdırde emin olunuz ki sızden teberrı eder, sizi kendi elimle boğar: Hapıshaneye gidiyorkeri, yolda bmlerce— n Hayatına dua ettiğini gör- düm. Bunlara demiştim ki: «Çocuklarımın ha- yatı için dua edeceğinize, insanlığı esaret zin- zırlerınden kurtarmak için kımıldasanız al..» r çokları bana diyorlar ki: «Evlâtlarımı niçin bu tehlikeli yola sevkettin?» Ben de bun- lara diyorum ki: «Bivlâtlarımın gıttıklerı yoL, tehlike ve helâk yolu değil, hurıyet ve necai yoludur.» Bir çok akraba ve doştlarımız da bana di- yorlar ki: şEvlâtlarının hayatını niçin 'felâke- te sevkettin? Bu koca hükümete karşı senin evlâtların ne yapabıhr"ıı Bunlara cevaben- di- yorum ki: «Bvet, Cenabı Hak bana bir smanet tevdi buyurdu. Ve bunu ancak kendine iade et- mekliğimi emretti. Bu emanet, benim evlâtla- rımdır. Ben de onları Allah, yoluna sevkettim. Böyle yapmasam Hakkın emanetine hiyanet etmiş olurum. Evlâtlarım benim değil, onları yaratan Hak Celle ve a'lânındır. Onları kendi nefsim için saklayacak ve hissiyatıma inkiyad edecek olursam, günah işlemiş olurum. Eivet, evlâtlarım, yalnız başlarına bu zalim hüküme- te bir şey yapamazlar: Fakat biliyorsunuz ki, üzüm üzüme bakarak kızarır. Görüyoruz ki bu iki vatan evlâdına bakarak binlerce vatan ev-