MILLIYET CUMA 29 MART 1935 ( 1 — İngiltere kendi başına yürüyor. ik harptenberi beynelmilel B münasebetler bu derece ka - tışmamıştır. Almanyanın Versay mua « hedesimi yrtm atması bu münasebetleri Bayli karıştırmıştır. Fakat vaziyeti ka - miştirem diğer âmil, İngiltere'nin takip etmeğe başladığı yaldur. Bunu izah ede- bilmek için Almanya'nın Versay andını yapmış ve cevabını da almış, Fransa bu- mun üzerine şaşırıyor. Üç taraflı konfe - ransın ileri sürüyor. Gene öğreniyor ki Ke Berlin görüşme - İma önce, böyle bir konferansa iştirik etmek istemiyor. Fransızlar daha çok şaşırıyorlar ve Almanya'nın Versailles senda mahzur olmadığı cevabını aldığı için İngiltere dış bakanı Berlini ziyaret edecektir. Fransa ve İtalya bunun üzerine köyü” vüyorlar. ütalya, müstakil baçeket le Teli peolana Ole. Mal. solümü"; de iş edebilmesi için İtajl- yin bir al sami si masını iltizam etmiyor. Fakat bu kon - ferans üzerinde görüşmek (için İtalya eğri fe ag e diyorlar, Burada Fransız dış bakanı ile gm İngiliz bakanı Fona ve talya'ya caktır. 2 — Bu görüşmelerden sonra Streza'da bir konferansa İngiltere iştirâk edecektir. Bu, bir dereceye kadar Fransa ve İtal. ya'yı tatmin ediyor. / 2 — Fransa kendi başına yürüyor. âmin ediyor ama, o ancakbir dereceye kadar. Çünkü Alman- ya'nın son hareketine İngilterenin, Fransa ve imar etaımd temediği © ve müstakil hareket edeceği anlaşılıyor, İngiltere müşterek protesto- ya razı olmamıştır. Almanyayı Ülüslar gelmeğe razı olması Fransa için büyük bir teselli değildir. e e menin ket etmeğe karar ye e İyi 1 many çel Br peta “Milli tefrika: 142 — İstemez... ben kendim taşıya- cağım. — Size zahmet olur beyim... Ben Müziç bir hamal peşine yapış- Muş söylenip duruyordu. Kurtul- mak için başka çare bulamamıştı; ön uzattı: — AL,, kır boynunu! Bir O kunduracı dükkânınmö- Dünde koca göbekli ve bastonlu bir efendi “olmaz efendim.. git efen- 'dim.,, diye bağırarak süklüm pük- Tüm ellerini uğuşturan ve galiba bir şeyler söyliyen bir adamı ko- vüyordu; fakat bu adem yengeç gibi bir şeydi. Bir türlü efendinin üm ayrılıyordu. Nazminin on kuruş verip (o savdığımı ö e hemen koca göbekliden Nazmiye rampa citi: fiaftanın Sıyasası miyor. Belki de anlaşılmasını Almanlar da istemez, Uluslar derneği şikâyetine gelince; anlaşılıyor ki bu, Streza konferansından sonra yapılacalıtır. Fransanın. davası © kadar açıktır ki Almanya da münakaşa etmiyor. Fakat eğer dava Uluslar derne- ğinde sonuna kadar görüşülecek olursa, derneğe üza olen bütün devletler Alman- ya'yı silâhlanmaktan menetmek için harp yapmalıdırlar. Böyle bir şeyi düşünmek bile gülünçtür. Fransanın dış bakanmı o Moskovaya göndermeğe karar vermesi izaha lüzum göztermiyecek derecede aşikâr bir tsro- tir, 3 — Fransa - Rusya ilbal'ka Avrupa siyasasının en mühim © dönüm © noktala - rından o biri o Fransanın o bu sonün- cu (o hareketindedir. £ Protestodum ve Almanyayı © Uluslar Derneğine şi- kâyetten bir netice çıkmaz. Artık dün ya bilir ki Almanyanın silâhlanması bir emsivâkidir. Geri gidilmesi mevzuubahis değildir. Fakat Laval dış bakanı olalı, Fransız harici siyaseti, kâh Rusya ile uz- laşarak Almanya'yı yola getirmek, kâh İngiltere'nin kanalı ile Almanya ile wz- laşmak yollarından birimi takip ediyordu. Ötedenberi bu iki siyaset Fransada çar- pişiyor, Barthou birinci siyaset üzerinde yürürken öldürülmüştü. Laval de şimdi- ye kadar iki siyasetten birini tercih et- memişti, Fakat Fransa için artık tercih edecek iki şık kalmamıştır. Fransa - Rus- ya ittifakı şimdiden bir emrivâki sayıla- bilir, e ittifakta İtalya'nın rolü ne ola- 4— İtalyanın yolu i “İŞ tniya ili türlü siyanet takip edebilse, harpten evvel ve harp- ten sonra Dollfus öldürülünceye kadar yaptığı gibi, kâh birini kâh diğerini ta- kip ederek bu yolda istifade etmeğe ça- hşacaktır, İki taraflı siyaset İtalya'nın ananesidir. Fakat İtalya artık gelmiş duvara dayanmıştır. Buzün Almanya'nın kuvvetlenmesi her devletten — Fransa da dahil — ziyado İtalya için tehlike ol- mağa başladı. Hitler Avusturyayı ilhak etmek istiyor. Milli birlik bakımından bu noktada Alman davasınm kuvveti inkâr edilmemelidir. Avusturya'nın ilhala üze- rine büyük Almanya İtalya'ya komşu o- lacaktır. Böyle bir Almanya için Manş denizine gıkmeğa çalışıp ta karğisnda ransa ve İngiltereyi görmeleten ise, Ad- riyatik denizine inmek elbette daha ko - çok zorlaştı. — Beş ali ya ta. tı ay önce Baldwin İngiltere'nin hududu Ren neh- ridir dememiş mi idi? Almanya şimdilik garp bahsini kapamış, © cenup ve şarka doğru genişlemek © siyasasını gütmeğe başlamıştır. Bu da kendisini evvelâ İtal- ya, sonm Rusya ve sonra da Fransa ile karşı karşıya getiriyor, Bumun için İ ya'nın Avrupa muvazenesindeki me mi tayin eden Mussolini değ, Hile 5 — Avusturya, Macaristan, Bul- A ye 'nın Versay andını yırt- ması münasebetile harp sonum- da silâhsızlanan diğer devletlerin de si- lâhlanmaları mevzuubahis olmuştur, Bu devletler St. Germen muahedesile silâh- ilân etmiş değillerdir. Bilâkis Avustur - ya, müzalere'yolu ile silâhlanacağını ilân etmiştir. Fakat Macaristan ve Bulgaris- tanın Bir emrivâkü ile karşılaşmaktan korkan Küçük İtilâf, böyle bir vaziyeti kabul edemiyeceğini şimdiden ilân aran dr pyaar magara malıdır ki gerek ve gerek Bulgaristan bugün filen silâhlanmış bir alran Müeilik.: Nazmi Şahab Halbuki Bebeğe (acele gitmeğe mecburum. Evde ölüm döşeğinde bir hastam var. Bendenize bir o- mobil parası lâtfetmez misiniz? Nazmi durdu, bu çenesinin yay» ları gevşemiş adama şöyle bir bak- tı. Yüzünde bir hayret belirdi! Ö- bürü gözlerini yere dikmiş nefes al- madan söyleniyordu: — Vallahi beni ihya buyuracak- sınız efendim. Tabit bu borç ola- caktır, efendim. Yarm sabah er - kenden iade ederim efendim. Nazmi sakalını sıvazladı. Sonra onu omuzundan dürttü: — Alay mı ediyorsun? — Aman efondim.. Estağfurul- leh, efendimizle istihza haddimiz mi? Üstü başı temizce idi. Yalnız yakalı çok kirliydi ve ağzı pis rakı kokuyordu. Onu bir daha EE, GE Oz dilimize | Bir Berberle konuştum Berberimle konuşuyordum. Çe- nemi İtraş ederken, birdenbire us- tarayı elinden bıraktı: — Ah, bayım, nerde o eski ka- zançlar? Dedim ki: — Peki ama, şihâyetinizin se- bebini anlayamıyorum. Eski za- manda sakal | Bırakmak modası vardı. Bu yüzden pek çok kimse- ler; ayda bir, sakallarını kırktır. mak için berbere gelirlerdi. Şimdi ise, ne sakal kaldı, ne bı- yık... Üstelik kadınlar da saçları- iriyorlar. nı Ğ — Hakkınız var. Yalnız, masra- fhmız çoğaldı. Bir okka Ayoalık sabunu, İngiliz çeliği üç dört us- tura, biraz da hacıyağı... berberin Bütün demirbaş eşyası bu kadardı. Şimdiki gibi çeşitli briyantinler, kolonyalar, losyonlar, şampuvan- lar falan yoktu. Güldüm: — Canım, tıraş, gene o tıraş de- gil mi? Yüzler, büyümedi ya.. Başını salladı: — Yüzler büyümedi ama, ba. yım, iki yüzlüler çoğaldı!. . Kulakmisafiri —— mam haldedirler, 6 — Simon'un seyahati di. Bu beyannamede tesbit edilen nokta” Jarı hatırlatalım: 1 — Silâhazlanma meselesi. 2 — Garpte bir hava Lokarnosu ya - pılması, 3 — Almanya'nın Uluslar Derneğine geri dönmesi, 4 — Orta Avrupa meselesi, 5 — Şark meselesi, tsi nazarın ne olduğu söylenmiyor. Si- mon da Londraya dönünce; gazetecilere siye De ei olm lm b 7 — Rusya - İngiltere iğer taraftan Eden Berlinden Moskovaya © gitmiş, oradan Varşovaya ve Prag'a da uğri « yacaktır. Bir İngiliz dış bakanı ilk defa- dır ki Sovyet Rusyayı ziyaret ediyor. 8 —İtalya - Habeşistan adaki karışık vaziyetten i bilistifade olacak, Habeşistan talyayı tekrar Uluslar Şak He le la bep esdi ile, Bu maddeye göre bir devlet şikâyet edince, umumi kâtiplik tahlekat yapar, ececliz davaya vazıyok dar. Tlk taraf di: lenir, Bir sureti tesviye bulunur ve her ili tarafa da tavsiye edilir. Kabul etmi- — Artık şakayı bırak ta suratı- ma bak Hüsnü! Ağabeyin nerede? Sarhoş, baldırı cımbızlanmış gi- bi oldu, bir adım geriledi. — Beni nereden tanıyorsunuz? Ben sizi tanıyamadım. — Canım sen bizim Bulgarya- Ir Hilminin kardeşi değil misin? — Eeeevet... — Mükemmel... o Ben de Naz- miyim, — Nazmi... Nazmi... hatırlaya- mıyorum, — Sakalım fazla galiba... ne i- se. Otomobil kaça gider Bebeğe? — İki üç liraya... — Ben sana ihtiyaten beş kâğıt vereyim de.. Sarhoş ona inanmayan gözlerle bakıyordu. Nazminin o hakikaten beşlik bir kayme uzattığını görün. ye titreyen elile pârayı ir. — Şimdi tanıdım sizi... — de- di — ağabeyim Allah rahmet eyle- sin... sizlere ömür. v » Bulgaryada bir ibtilâlde kurşuna dizildi. — Mk başını, bizii gospodin yedi. | Öz dilimizle l Dış Siyasada Dün ve bugün Vaktile bizde çok #öz söyl az iş görülürdü. Söz ayağa d. günler da ulmayta. Bâ, savaşın başladığı sırada, gazetele- rimiz, ateş kusan, lâvlar püsküren birer volkan ağzı gibi açıktı. Da- a, he yana döneteğimiz öelli de- öilken Almanları öçikçe alkışla: mağa başlamıştık. Kendi kendimi- ze, ülkeler alıyor, bayrağımıza ye- ni yeni sınırlar çiziyorduk. Bu harma karışık gidişin sonu, korkunç bir bozgunla bitti. Böy- le olacağı da belli idi. Çünkü, her kes kendi başına buyruk kesilmiş- ti. Dış sıyasada tutumumuz ne ol- duğunu en ileri gelenlerimiz bile kestiremiyorlardı. e Görgülü; ğin, de öngin bir “bay,ın yokluğu, acı acı sezilmekte o idi. Böyle bir baş olsaydı, ulus o korkunç savaş selinin içine girmezdi. Biz de ola- nı biteni uzaklardan gözetlemiş olurduk. Bugün; ne mutlu bize ki, önünü ardım gören, nereye gittiğini bi. len; en büyük bir başın elindeyiz. O baş, ve o başa bağlı olan öteki başlar, yardun ince işlerini, öyle güzel çeviriyorlar ki, çıt olmıyor. Her çağda kendini gösteren kahve ile bile arkası kesil. in Çünkü / başımızdakiler, doğra: yolu, seçmişler; sendelemeden yü- rüyorlar. Bizden istenilen ise bu yolda, onların arkası sıra yürü- mektir. Salâhaddin GÜNGÖR TEPEBAŞINDA ŞEHİR TEYATROSUNDA rebel Posün gündüz Ma GehirTiyatrosu “çe sert 1400 da | iy UNUTULAN Nine m Hikmet Yalnız bir hafta işine Fransız iu irodaniz Bugün matine 14,30 da Gece saat 20 de UÇ SAAT Brirde Yazan : Ekrem Reşit. Besteli- yen: Cemal Reşit, 2 Nisan salı günü akşamı mevsimin son temsili 1784 Milliyet bu sütunda iş ve işçi isti- ye, tavassut ediyor. İş ve işçi östiyenler bir maktapla iş bürs - muza müracaat etmelidirler. İş arayanlar 26 yaşındayım. Türkçe, fransızca okurup yazarın ber hangi bir işe vi - masip bir maaşla çalışmak arzusunda « yam. Galata Şişhane karakolu İtfaiye kar. | şusmda No, 64 Jak Levi 2 4» hafif işlerde isterim. Taşraya da yazılmıştı. Nazmi bu sözleri büyük bir azap ile dinlerken yanlarında otuz otuz Fakat bu, sevgilisinden bir haber gelmediğini öğrenince gözleri he- men yaşaran çiçek bozuğu surat- Iı küçük Nebildi. — Nebil! Beni tanıyamadın mı? — İyi bak! Gözlerima bak! — Hayır... Tanıyamadım. — Sakalım olmadığını farzet... — Ben Nazmiyim be! — Vay Nazmi ağabey... sen mi- sin? Seni gökte ararken yerde bul. | dum. Aman Allahını seversen ba- na bir lira ver... Al şunu! Al şunu!- Rehin kalsın sende, Kalın kitabı koltuğundan çekip | uzatmıştı, o Nazmi bu sefer ona dikkatle baktı: 5 aye lke yüzünün lerileri porsumuştu. En az üç gün- denberi bu surata ustura demğedi- ği berker. rikmresiine pisli- bil. | MARTHA VİYANA Halkımızın en çok tufanı SOKAK i PEK filminde TEEN program ISTANBUL: plâklar. ile 20,10: Bayan Bedriye Tüzin (yan) De mirçaz., 21,18: Son haberler. Borsalar. 2130: Stüdyo orkestrası, 22: Sütdyo car ve tango orkantraları 175 Kiy, MOSKOVA 1724 m. 18,30; Popoler orkestra konseri (Opara inin iştirekile), 20,30: Edebiyat, Zi: konser. 22: Almanca yayım. 2806: nik komser, 22 24: İspanyol. ca yayım, 223 Kiy. VARŞOVA 1045 m. | ek a 1646: Popüler konser, » Sözler. | 1745: 16,10: Yeni plüklar, 1850: Kiy. LELPZIG 382 m. 19: Yani lügat, 19,1: Konferans. 19,351 Plâk, 20,35: Tarih bahisleri, Zi: Duyumlar, 31,10: Güyük radyo varyetesi. 231 Duyum. lar. 23,20: Oskar Joost orkestrası. 145 Kiy. BUDAPEŞTE 550 m. 1830: Cazbund. 19,40: Sözler. © 2040: Popüler Macar havaları. 2150: Duyumlar. 22,10 Opera orkestram, 23,15: Trio kem sor, 24,151 Orkestra konseri, Ki #İTMEMİŞ SENFONİ'nin ÇARDAŞ FÜRSTİN'in GÜZELYILDIZI En son yarattığı, en nefis, on gözel şaheseri olan sevdiği kıymelii * şen ve güzel FRANZISKA GAAL “Pek yakında baştan başa bir kalıkaha ve güzel şarkılar Kn elimi çel yielini Kuartet konseri. 21,30: Öperet | popürileri 22: Duyumlar, 23,15: Plâk. 23,30: Hafif mu. siki konseri. 1195 FRANKFURT 251 m. 19,50: Asker murıkası, 205 | Duyumlar, ztAği Börk karışık yayüm. İs Stuttgarttan as kiz. GRESLAV 316 19; Aktüalite, sözler. tanım yayımlarma dair izahat duyumları; 21/10: (Ein V. ndir musikil skeç, 23. Dı Dans musikisi. Yarınki program ISTANBUL: dü eğe 3; Plâk meşriyatı. 18: ! Tokatli maki ay santi - telsiz caz, ii <2) ... ati » hikâyeler - Mesut Cemi Haberler. 20: Kaman solo « Nejat » in ie > Havsyan kitar Siret ve solan, Çimbaline, kailof solo (plâk). itin Son haberler, 21,50 İyo orkestrası, 2: Radyo one ve tango orkestrası, ISTANBUL OTOMOBİL Türk Anonim Şirketinin Tasfiyesi hunusatmnı konuşmak ve bir karara bağlamak üzere 20 nisan 935 cumartesi günü saat 11 de şirketin mer kezi idaresinde fevkalâde surette akdi içtima eyfiyeceği ilân olunur. bir lira çıkardı. — AL. rehine lüzum yok. Sen bir lirayı her zaman verebil Sonra, valizini yorulan sol elim- den sağ eline aktarma ederken; — Be çocuklar... — dedi rafı, derhal, bir bakışta anlayıver- di: Bunlar müthiş bir sefalet içine düşmüşe benziyorlardı. Hele Hüs- nü de beş lirayı yirmi dört saatte iade edebilecek bir kudret göreme- di. Fakat onları kırmış için lâfı bir başka tarafa saptırdı: — Kuzum eski (o arkadaşlarne yapıyorlar? Hüsnü, garsonun önüne bırak- tığı bir muhallebi o tabağma, çok tan hasret çekmiş gibi saldırmıştı. Nazmiye Nebil cevap verdi: — Çoğumuzun hali berbat... Ö- merof hapisten yeni çıktı. Hüsnü dersen hakeza, — Hangi Hüsnü? — İşte bu... hapishaneye girdi- ğini bilmiyor muydun? du. Yüksek tahsil beşi yedi sekiz sene içinde ne kö- > Çünkü yüksek EGGERTH BÜLBÜLÜ olan ÇİÇEĞİ sinemasında öugün İPEK sinemasında 1935 senesinin BEN-HURu VİVA - VİLLA “İstiklâl Uğrunda,, Senenin en muazzam - en müt- hiş şaheseri Fransızca sözlüdür Baş rollerde: WALACE BERRY FAY VRAY 100 bin figüran Milyonlara mal olmuş büyü film DİKKAT: bugün seanslar saat 1de başlar Tarafından temsil edilen ÇALINMIŞ AŞK Fransızca sözlü film Bütün halkı memnun etmek- tedir, Ayrıca: Paramount dünya haberleri ve renkli iki kısımlık Revü Bagün' matineler sent 11'de askerlik olduğum terhis Yenisini yakar zayi etim. i alacağım. Asrın umdesi “MİLLİYE T” tr. ABONE ÜCRETLERİ : Krş ri LENA EK kat kabahat onda değil, Merinos'- un yüzünden başı belâya girdi. O- nun hesabına çalışıyordu. — lere ne yapıyordu? satıyordu canım... Bağl ze a »e yapacak? “ne yapacak ?,, o kadar tabi- i He tavırla çılemıştı bozuldu. — 721. bakmak istemedi, tım. Kızdı. Şimdi bana da mal ver. Nazmi kendini rüyada sanıyor” tü âkibetlere uğramışlardı. Fena halde sinirlenmişti. Onlara “böy. le olmak için mi “ m Ye zı sarfetmiştiniz?,, diyecekti. mektepler