SOHBET 1905 — Yazan: B. Cahit Köroğlu — Geçirdiğimiz gecenin yarısr, iki yılım paylaşma ve bölüm geçidi ol- du. Cebimizde, duvarlarımızdaki saatlerin yelkovanla skrebi (12) nin üstünde kavuştuğu vakit 1934 dün denilen o derin karanlığa sö- müldü ve yarının aydmlığı 1935 in üzerine doğdu. Her yılın dönüm gecesi çin taze umutların beslendiği bir ışık, çiçek ve gönül avutma gece- sidir. Sanırız ki acılarımız, zorlukları- mız bu göçen bayat yılm sırtına yüklenip (gidecektir. Ve sanırız ki gelen yılın taze günleri yorgun yüreklerimize can katacak, kırık gönüllerimize sevinç aşılayacaktır. Bütün bu istekler ve arzular bu ge- cenin çiçek ve alkol kokulu göğ- »ünde bize bir yudum umut sunarak gelip geçecek, gülmeye,eğlenmeye çalışacağız. Fakat yarın, gene bir gün evvel bıraktığı yerde kulağımı- za yapışıp bizi sürükleyecek. İçtiğimiz bir kadeh şarap, kokla- dığımız bir konca çiçek dinledi miz bir parça müzik bu gece bizi belki de avutacaktır. Fakat kim söyleyebilir ki yarın daha yenilmez güçlükler, daha da- yanılmaz acılar bizi beklemiyor. Büyük savaş dünyayı kasıp kavu- rurken bütün umutlar bir yere top- lanmıştı: — Bir savaş bitse! Evet, savaş bitse, dünya cennet olacak. Meşe dallarında güller aça- cak, Deniz suları limonata olacak ve insanlar gökten yere inmiş melâ- ikeler gibi esiri birer mahlâk ola- caklar. Savaş biteli tamam on altı yıl oldu. Ve insanlar hâlâ o rüya- yı görmektedirler. Bugün yeryüzün de kavga yok, kan yok sayılır. Fa- kat insanların gene kendi elleri ve kendi kafalarile bir zehir çanağa bir yang yerine | çevirdikleri şu dünyanın hangi- köşesinde rahat var. En uyanık, en ileri, en keskin ka- faların içinde parlayan zekâ ışığı yalnız bir ülküyü (o aydınlatıyor: Yenmek, yenilmemek. Milyonlarca insan yenilmemek için didişiyor. Hem bu yenmek ve yenilmek eski (o kelimelerle gâlip zelmek, mağlüp olmamak mânâ. sında değil. Tam türkçe mânâsı i- le yenmemek ve yemek... Çünkü dünyanın yeni bir karışması sonun- da y-nik,düşecekler tıpkı yenenle- rin r izında abur cubur gibi yenip yutulacaklardır. On altı yrldır bu içli savaş sürüp gid'yor. Her yıldönümünün gecesi mejeniyet dünyasına giren insan- lar yeni gelen yıla gönül bağlayıp bu tükenmez içli savaşm sonu gel- sin diye bekliyorlar. o Bunun için şenlik yapıyor, gülmeğe çalışıyor. Fakat artık gökten gelecek mucize. ler kalmamıştır. Yarım bu savaş da. ha hızlı, daha korkunç bir kâbus gibi karşımıza çıkacaktır. Yarma bel bağlayıp bir gecenin sarhoşlu- ğuile kendilerinden geçenlere bunu hatırlatmak ve: — Yarm, dünden daha karanlık- tir. Demek isterim, Yoksa bütün yıl acı, ağrı ve ıstırap çeken insanlara bu bir gecenin zevkini, hattâ çıl. gınlığnı neden çök görmeli? B. Cahit KÖROĞLU Milli tefrika: 56 Döri beş adım ötede uzun boytu, endamı fevkalâde güzel, kara kaş- hı, büyük karı pözleri abanoz ka- rası uzun kirpiklerinin arasından insana yiyecekmiş gibi bakan bir kız, omuzundan sarı meşin kılıflı — bir fotoğraf makinesinin ka- yışı sarkan açık kahve rengi kos- *ümlü bir ele konuşuyordu. Onlara doğru kalabalığı ya- rip ilerlemek istedi. e Fakat buna imkân bulamadı. Bir elile bacaya yakın bir tente demirini tutmuş o- lan gencin arkası Nazmiye dönük: tü. 3 a Etem mi? Yoksa o mu? dei Faki gördüm gibi geliyor ba- «ma. el'un bir daha dönsen e bu © tarafa! Bu beyhude bir intizar o oldu. Vapur Büyükada iskelesine yana- şıp adam akıllı boşanıncava kadar ii m ie e. | dan bu kapıya koşan bir hademe- Kutlu ol 935 Yılı!... 935 yılının günlüğünden (tak- vim) bugün ilk yaprağı koparıyo- ruz, Fransız arpağ (kâhin) leri, &- çine girdiğimiz yılda, neler olaca- ğını anlata anlata bitiremiyorlar. Ben bir arpağ olmadan da söy- leyebilirim: Bu yıl, Türkiye bayındırlık yo- lunda; en verimli adımlarını ata- cak. Başkanlarımız, geceyi gün- düze katarak ülkemizde bollu- ğun artması, darlığın ortadan kalk- ması için ellerinden geleni yapa- caklar, Yarını gözümle görmüş gibi bi- liyorum: 935 yılı sona erdiği gün, yurdun, ötesinde berisinde yeniden bir çok fabrika bacaları yüksele- cek. Erganiye işliyecek trenin düdü- günü işitir gibi oluyorum. Yollarda, dağ gibi yığılmış bakır külçeleri var. Katar katar yüklenip yola dizi- liyorlar. Ba yıl içinde (o Erzuram - Sıvas demiryolunu epeyce ilerlemiş bu- lacağız. Nice kentlerin elektrik 1- şığına kav: > it, susuz kasa- balarda gü ü sular aktığım, yeniden yeniye v İmani kuruldu- ğunu, ekim işlerinin arttığını, or- manların ürediğini göreceğiz. Gençler için bu yıl, çalışma yılı olacak. Yeryer, yeniden okulalar açılacak, bir çok gençler,Avrapa- ya gidip orada kafalarındaki boş- luğu dolduracaklar, Sözün kısası yeni yıl, bizi biraz daha aydınlığa, çıkaracak, Bakım- lılığa götürecek, verimliliğe ka- vuşturacak. Kutlu ol 935 yılı!... M. Salâhaddin GÜNGÖR Yılbaşı ve bir bektaşı fıkrası — Yılbaşında ne yapacaksınız? Kaç gündenberi, bunu herkes bi- ribirine soruyor. Bir aralık bana da soracak oldulardı. Önce ben on- lara sordum. — Siz ne yapacaksınız? Birisi, falan barda masa tuttağu- nu, sabaha kadar eğleneceğini söy- ledi, Öteki, eşi dostu evine çağırdı. | ğım, bir başkası, otomobille, Be. yoğlunda dolaşacağım anlattı. Nihayet sıra bana geldi — Sen yılbaşı için ne düşünüyor sun? Güldüm: Dedim ki: — Müsaadenizle budalalığınızı.. Sonra gülerek devam ettim: — Durun da size bir fıkra anlata yım. Vaktile, Bektaşının birine sormuzlar ; — Baba, oruçla musun? Demiş ki: — Allahın bildiğini kuldan ne saklayım? değilim evlât... — Ya, Ramazan olduğunu unat- tun mu? — Unutmadım ama, evlât, de- miş, Ramazan, her yıl gelir. Fakir ise dünyaya bir kere gelirim. — Peki, şimdi bu Bektaşi fıkrası ran yılbası ile münasebeti? Dedim ki: — Yılbaşı, yılbaşı, o deyip avaç dolusu masraf ediyorsunuz. Yılba- $t, her yılın başında gelir. Bizim gi- bi fakirlerin O bütçesi ise bir kere sarsıldı mı, bir daha yerine gel- Kulakmisafi iri Nişanlanma Sıvas saylavı ve Akşam arkadaşımızın başyazıcısı Bay Necmeddin Sadık'ın kı- zı Bayan Neclâ ile Üsküdar ceza reisli- ğinden mütekait Bay Mazhar'm oğlu ” Bay Velid'in nişanlanması gelecek cu- imartesi günü yapılacaktır, Bu nişanlan- manın kutlu olmasını dileriz. OSMANLI BANKASINDAN: Osmanlı Bankasmm Galta, Yeni- cami ve Beyoğlu daireleri, Şeker bayra- ünasebetile ikincikâmunun 6, 7 ve 8 inci günleri kapalı bulunacaktır. ESEFLİ BİR İRTİHAL Selânik eşrafından Bay Hafız Ali müb. belâ olduğu hastalıkdan kurtulamıyarak Fatih'de Lâstik Şirketi arkasındaki ha nesinde vefat etmiştir. Cenazesi bugün- kü Salı günü öyle namazında hanesin- den kaldırılarak Eyüpde aile kabrine defnedilecekti, TEŞEKKÜR Sevgili aziz babamız tüccardan Ke- maliyeli Bay Hacı Mustafanın cenaze- sinde bulunarak unulmaz teessür ve ke- derlerimizi paylaşan çok değerli ve muh- terem dostlarımıza candan şükran ve saygılarımızın kabulünü rica ederiz. Merhumun bütün ailesi Istanbul Beşinci Icra Memurluğun- dan: Bir alacağın temini için evvelce haciz edilip ve bu kere satışma karar verilen hane eşyası 5-1-935 tarihine müsadif cumartesi günü saat 9 buçuk ta Beşiktaşta Cihannüma mahallesin- de Bostancıbaşı sokak 2 No, hanede açık arttırma ile satılacağından talip- lerin mahalli mezkürda hazır bulun- maları lüzumu ilân olunur, (6475) mi Nazmi Şehap lir kıza ne diller döküyordu! Nazmi bütün gayretine rağmen Müsli: yerinde duramamış, merdivenler. den akan insan selinin anaforuna tutularak, itile kakıla iskeleye çık- mıştı. Oradan üst güverteye bak- tı. O zaman; — Eyi dedi — çıkası göz- lerim iyi görmüşler meğer... o imiş. Fakat bu mel'un nasıl (oluyorda kendisine verilen nasihatleri dinle- memezlik ediyor? Yukardaki çift şimdi yavaş ya- | vaş merdivene doğruluyordu. Kah- rengi elbiseli © genç çok $iktı. im derdi ki bu bir hanın dar ve yarı karanlık koridorunda o kapı- dir. Hademe Ali... Evet, uzun şılık fesi, esmer yüzü ve her halile bir Mısırlı zenginini Bugünkü program ISTANBUL « 18 Almanca ders, 18,30 Jimnastik Bar yan Azade, 18,50 Dans musikisi, plâk, 19,30 Haberler, 19,40 Ses musikisi plak, 20 (Yurdumuzu bilelim) Bay Selim Sır. rı Tarcan, 20,30 Gotama Caz, 21,15 Son haberler, Borsalar, 21,30 Radyo orkestra 41, 22 Radyo caz ve tango orkestralar. 223 Kh VARŞOVA Him 8, 20: Plik. — Haberler. — Mü Radyo orkestrası. 2180: Rek yo piyesi, — Haberler, 23,30: K, Te Ke MON LR S8 m 9; Sk 2330 Hermann Sek 178 Khz MOSKOVA,ITIA m 17,30: Parti programı. 18,30: Kızılordu meş” 9,30: Kalker © neşriyatı. 22: Almanca yat, 23,05: Pransizen. Z40Sı Felemenke (Stalin) 361 m. ir opera temsilini makil, 22.20: Dans ve karışık komser, 24: İspan- dil neşriyat Kir. LEİPZİG, 328. XT: Senfonik komser. o 18,20: Şarkılar, 101 Vas Ewch gefaslit,. isimli skeç. 215 Yeni sene Edebiyat, 23: Haberler, spot. , (Kuma dalga) 19 m. 68 1: Konser mali. 15: Haberler. — Ingilizes andıran bu şık genc, komisyon ha- demesi Aliden başkası değildi Nazmi bir taraftan onun, bir gö- zile de annesinin çıkışını bekliyor- du. Nihayet anuesi yanına geliver- — Haydi evlâdım... — Haydi anne... yalnız... — Ne oldu gene bir şey mi var? -- Yook.. Ben bir arkadaşla üç dakika kadar konuşacağım. Seni arabaya bindireyim, git... Arkan- dan geleceğim. Valide hanımın herhalde iyi da- marı tutmuş olacaktı bir şey deme- di. Nazmi onu bir arabaya atınca, hemen Yat kulübe doğru yokuşu çı- kanlara karıştı. Hademe Ali ile gü- zel kız bu kafilenin ai Hem yürüyor, hem düşi — Ne yapmalı? ne yapıp yapıp bu kızı kurtarma. Bu herifin hastalığını söyle- âfi...... Hem © giyinişinden, konuşuşundan kızın iyi bir aileden olduğu da anlaşılıyor... Vapurda bu kız çarşaflı idi di başı açık... Nasıl olmuş bu iş? an ladırm... Pelerinini çıkarmış ola- ik... Nereden çatmış bu pis, has- herife? Vah yavrum vah... Taliin varmış ki ben rastladım si- Öz Türkçeti ile Bilmecemiz Geçen delaki bilmecemizi doğru hal edenler birinciliği Ür ,, Cevizlik No, 7 Bay Hasan, ikinciliği Malla Bayer No, 13 Bayan Nermin Kaman kazanruışlardar. Ceçen defaki bilmecemi- zin halledilmiş şekli 1234567891011 Yeni Bilmecemiz SODAN SAGA 1 — Hesusk (4), Matbuat (5). 2 — Camiyet (3). Dem (5) 3 — Hendek, tal, zaman, (2). Esp (2). 4 — Başına (0) sonuna Cum) uzar (2). Çevik (4), mani, di 8 — Bir meyva (5). gift değil (3). 6 — Bal yapar (3) 7 — Tek değil (2). Gi ye yuvası (2). 8 — Kuvvet (3). 9 — Valide (3) mek (2), 10 — Akal (2). Aktörüm yaptığı (3), L revvet (Bİ, As Ahbap, Akal (2). Ye at (8, YÜKKRDAN AŞAGI in erkeği (4). Kütip (0). ingene çalgı (8), lafkam (2): e (3). 1 — Lexnet (3), Yokuş değil (4). Mü Umumi Merkezi Paris'de kendisinin tavassutu ile dikkate alınmayacağı görülen lüzum üzerine ilân olunur. Bu sırada Ali ile kız yolun sağın- dan soluna geçmişlerdi. — İsplandide mi girecek acaba? demek pelerinini o bunun için çı- kardı. Evet evet... Otelde orkestra bir Viyana valsi çalıyordu. Kabak kafalı Alman za- bitleri, tek gözlüklerini çıkarıp ta karak, buzlu ayran içen şişman ve yorgun Bulgarlar gibi ikide bir; — Yonh! Yanah! — Deyerek sazlarla (limonata içiyorlardı. Saçlarının taranma $e- killerinden yeni yeni fırça tarak sahibi oldukları anlaşılan bazı mü- barek zevat ta çalgıyı dinleyecek- lerine avaz avaz bağrışıp “menih- tikâr,, komisyonunun hiç bir şey ya | pamıyacağından bahsediyorlardı. Anlaşılan, bunlar bir takım tüccar. | cıklardı ki bu komisyon kurulurken hakikaten ihtikârla mücadele edile ceğinden korkmuşlar, ve şimdi iş tavsaymca sevinclerinden Adaya hep birlikte eğlenmeğe gelmişler- dir. Ali ile kız, sağ taraftaki terasa- da oturanların arasından geçerek büyük salona girdiler. Na: h men sol tarasadan yemek salonuna daldı. Burada bir garsondan baş- ze. . . . Yoksa, Ada,çam- lar, ay ışığı ve... gençlik... oh yav. rum yanacaktın.. ka kimse yoktu; — Pist! — dedi — gel buraya... Ve defterinden kopardığı bir kâ. bi Mİ Yalnız en büyük filmleri göstermekie şöhret kazanan: MELEK sinemasında Yarın akşamdan itibaren: 3 milyan lira sarfile yapılan ve sesli sinemanın hakiki şaheseri: ALTINI Fransızca sözlü büyük U. F. A. sülperfilmi. Başlıca rollerde BRİGİTTE HELM-PİERRE BLANCHAR Bu Perşemb: akşamı Sinemanm en fazla eğlendirici SARAY sinemasında artisti EDDIE CANTOR tarafımdan temsil edilen ve Fransa'da Altı aydanberi bütün hasılat rekorunu kırmış olan ER MEYDANI Gayet neşeli ve canlı büyük film başlıyor. Bu filmde muhteşem bir çerçeve içersinde dünyanın en güzel 100 kadını vı EM UYAR mükemmel bir buğa güreşi sahnesi | görecek: İttihadı Milli Türk Sigorta Şirketi Herik ve hayat üzerine sigorta muameleleri icra eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir Merkezi idaresi : Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. Telefon £ > “YENİ NEŞRİYAT Varlık Ankarada 15 günde bir çıkan sa- nat ve fikir mecmuası VARLIK'ın 1 kânunusani 1935 tarihli 36 ıncı sayısı çıkmıştır. Bu sayıda birçok kıymetli yazarların makale ve şiirleri vardır. Camiyelin asılları Meşhur Engele'in eseridir. Eski Tanin başmuharrirlerinden Bay Muhit- $n tarafından dilimize büyük bir muaf. fakiyetle çevrilmiştir. Okonomide, işti atta yeni ufuklar açmış bir eserdir. r dillere bir çok şahsiyetler tarafın- dan defaatla çevrilmiştir. Tavsiye ede » riz. Hükümdar millet Rosel'in en canlı eseridir. Bu zat hü- kümetimizce Kanuâu Medeni ve Borç - lar kanunu hakkındaki eserleri tercüme ettirilerek mahkemelerimizde dağıtıl - muş olan Roseldir ki, İsviçrede temyiz reisliği ve başvekâlet o yapmıştır. Eski Moskova elçisi Bay Galip Kemalinin çok muvaffakıyetli kalemile tercüme edil - miştir. EEE EEE Sümer Bank Ümum rlüğünden: “32 Rue deLisbonne,,de lunan “ Sociâtö Alsacienne de Construction Mâcanigues ,, Mües- sesesinin vekili olduğunu söyliyen İstanbulda : Türk Makine Yurdu Firması sahibi Bahaettin Molla Zade nin, Bankamızla badema hiç bir alâka ve irtibatı kalmadığı ve aki cak müracaat ve tekliflerin nazarı bu- (8880) Beraber geldiğiniz genç erkek- lerden kadınlara ve kadınlardan er keklere sirayet £ eden en korkunç hastalığa — maalesef — bir hafta- danberi tutulmuş bulunuyor. Bu- rası Adadır. Sakın kendisile çam- lara gideyim, sandala bineyim de- meyiniz... yanarsınız. Sözlerime e - min olmak isterseniz alt dudağını açıp bakınız; orada bir takım çı- bancıklar göreceksiniz ki bunlar. dan ük delil olamaz.,, hiç tanımayan ve tanımak istemeyen biri,, Garsona bir beş liralık toka etti, Sonra eline mektubu arak kulağına bir şeyler söyledi. Öbür salonda bir hasır koltuğa oturan kızı ve fesi ile fotoğraf makinesini sol elinde tutarak bir garsona bir şeyler söyleyen Aliyi gösterdi. İki üç dakika sonra karşıda ce- reyan eden sahneyi bir pandomina gibi seyrediyordu: 1 — Garson âçinde bir limona- ta bardağı bulunan bir tepsi ile A- İlinin masasına yanaştı. 2 — Garson Alinin kulağına me- rasimli bir eğilişle bir şeyler fısıl- dadı. 3 — Ali yüzünde bir hayret be- lirerek yerinden kalktı. Kıza biri... 4.4887 | İ — 7 TEPEBAŞINDA ŞEHİR TİYATROSU Yetene Beliğ Bu akşam ŞehirTiyatrosu < Saat (20) de | UM e İLİ Yazan: W. ŞEKSPER Tercüme eden: Ertuğrul Muhsin Kğ, yağ Eskı rransız Tiyatrosunda Şehir Tiyatrosu Öperet kımı 1212.934 tarihte çarşamba günü ale gamı saat 20 de cuma günü gündüz saat 14,30 da DELİ DOLU Operet 3 perde Yazan Ekrem Reşit, besteleyen Ce- mak Reşit. 10104 OZAN OPERETİ (Eski Süreyya) Şef Muhlis Sa- bahattin Şehzade- başı Ferah tiyatro- sunda bu gece ÇARESAZ *Operet 3 perde Fahri Gülünç, Is - mail Dümbüllü, ia ilk opera Kırmızı Ay Asrın umdesi “ MİLLİYET” tir. ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye için Hariç için LK LK at edilir. Tiyetini kabul ota ki kelime söyledi ve masaların ara» sından geçerek uzaklaştı. 4 — Garson Alinin arkasmdan baktı; ve onun iyice uzaklaştığını, artık kendisini göremiyeceğini hiş- »5 — Genç kızın eline tutuşturuverdi. 6 — Garson süratle uzaklaşırken kız, Alinin gittiği tarafa doğru çe- kingen bir bakış attıktan sonra pu- sulayı acele acele açtı, okudu, yü- zünde evvelâ bir hayret, sonra bir kızgınlık, daha sonra bir korku be- lirdi. Ve pusulayı koynuna soktu, 7 — Ali yavaş adımlarla geldi! omuzlarını kaldırarak kıza gene bir kaç kelime söyledi, Bu sırada ilk garson masa- anaşmıştı. Önlerine bir bira ? ekmek ve bir kaşerpeyniri tabağı ile ik çatal iki peçete ve kırılmış buzla dolu uzun. ca bir üçüncü bardak bıraktı. Bunun üzerine Nazmi, derin bir rahatlık duyarak; — Ooh! — dedi — bundan ötesi kendi bileceği iş.. Artık deli değil ya bu kız! ne ise, bir gencin haya- tını kurtardım. Ve... Seri adımlarla otelden u- zaklağtı. Li —Bitmedi — pusulayı