Okullarımızda Türkçe ve Edebiyat ö bu mevzu Jül önce gene bare löğünden şikâyet (ediyor, ve yazımı şöyle bitiriyordum: e m «Genç ve gürbüz dımağlar için lü- zunmuz ve faydasız yere dilim saatlerin kıymetini ve see ölçerek, yeni yetiştireceğimiz mesilleri de edebiyata ve sanate karşı lâkayit ve hattâ düşman olarak yetiştirmek is“ temiyorsak, yanlış olduğunu kabulde, sanırsam pek azımızın tereddüt ettiği bir yolda yürümekten vaz geçmeli ve mazinin hatalarını tamire çalışmalı. yiz» n Bu düşüncenin & doğruluğu, bugün Kültür. Bakanlığında, okullarmnm i lersi ". taplarında devrim DE ılması için bir komisyonun işe başlar m olani önüne Gabi edilmiştir; Komisyon şimdi bu yolda gereken ted- birleri almak için toplantılarma de- vam ediyor. z Edebiyat programında (kökten yerimi değişiklik yapmak esası kabul edildik tan sonra bu değişikliğin ne olamsı ve nasıl yapılması gerekdiği üzerinde bir kaç söz söylemek istiyorum. İlk önce, ilemektebin ilk srnafındam başlayarak lise son smıflarının anto- lojilerine varmcayadek bütün kıraat kitapları yeniden hazırl ir ve'bu hazırlanış için şöyle hareket olunma- ladır: 1 — İlkmektep kıraat kitapları tes bit edilecek muayyen mevzular üzerin- de en iyi ve en temiz © yazanlarımız arasından seçilecek bir heyete yazdır malıdır. Bu kitaplar için ünlü yazıcı- larımızın son zamanlarda çıkan temiz türkçe ve öz türkçe yazılarından da is- tifade edilebilir ve edilmelidir de, 2 — Uselerin ilk sınıfmdan başlaya- rak son smıfmda © bitecek yedi ciltiik bir antoloji serisi yapılmalı ve bu an» toloji yazılmamalı, ancak öeçme yazı ların toplanması suretile vücude geti- rümelidir.Bu antolojiler için divan edebi- yatile edebiyatı cedideden, dil eskiki- ği yüzünden, doğrudan doğruya meta vererek istifadeye imkân göremiyo- rum, Ancak, bu devreler edebiyatımı- Zin en güzel parçı an tercüme e dilecek örneklerin . antolojilere alın- masında da bir mahzur yoktur, Türk edebiyatmdan doğrudan doğruya veri- lecek metinler Yunus Emre de dahil olmak üzere eski halk şairlerimizle bu- günkü yazıcılarmızın eserleri arasın- dan seçilmeli fakat bu yazılar hiç bir Zaman kitapların yarı hacminden faz- lasımı işgal etmemelidir. Antolojilerde €n geniş yer, acun edebiyatı örnekle- rine ayrılmalı, en iyi | edebiyatçılar. mızdan mürekkep bir heyet ölmez klâ- s#klerden nümuneler seçerek bunları en temiz bir dille türkçeye çevirmeli- dirler. Lisenin ikinci devresinde okutulan edebi bilgiler dersleri için, Batr okul- larınca kabul edilmiş kitaplar esas tu- tulrak ir eser © vücude gelir suretile bi mel, buna divan edebiyatının hususi kalem hünerleri ile aruz vezni hakkın. d- kısa malümat katılmalıdır. Bu eser. de verilecek örneklerin, iyetle Bastı edebiyatlarından seçilmesi daha faydalıdır. Diselerin ikinci devresinde okutulan edebiyat tarihine (gelince bu kitap (acım edebiyatı tarihinin ana hatları) vi ihtiva etmelidir. Adımı, mektepten çıktıktan sonra bir daha hiç bir zaman işitmeyoceği, eserile hiç bir yerde karşılaşmayaca. Kı ile'nci derecede bir divan şairi hal. kındaki bir sayfalık malümatı ezber bilmediği için bir talebenin sınıfta kal. ması ne kadar hazinse, Ömer, Şekspir veya Göte hakkında, sathi de olsa, bir Fikir edinmeden lise mezunu olan gen- cin vaziyeti de o kadar acıklıdır. Bu. mun içindir ki kiselerimize, Yunan ede» üyük ünlerini öğretecek bir edebiyat tarihi lâzımdır. Bu kitabı içinde en eski devirlerinden dtibaren son devre kadar Türk edebiyatına da, tabiidir ki, © hususi bir yer verilmek gereki Şimdiki edebiyat öğretme tarzımız faydal: olmak şöyle dursun, hattâ bir uzandı, gözlerini, Refika hanıme- fendinin eski sevgililerine daldır dı. Nazminin sokağa çıktığını kimse görmemişti. Kapıdan © yirmi otuz adım uzaklaşınca başmı geriye çe- virip yalınm geceleyin bir kat da- ha büyükleşen gövdesine baktı: — Sen! — diye (o mırıldandı — bu sonuncudur. Bir daha bu yalıya ayak basmayacağım. Ve bir köşeyi kıvrılıp tramvay yoluna çıktıktan sonra, rayların ortasmda dalgın dalgın yürümeğe , içine üşüşen bin bir dü- ğırlığna dayanamıyor. muş gibi önüne eğilmisti. Vakit e- pey ilerlemiş olacaktı. Sokakta bek — 8 | Öz dilimizle İşin kolayına gideceğiz Bakıyorum: dil işi, lk günlerin hazile gidiyor, Gerileme değil, iler- leme var. Sözlerin akışı, daha kro- rak, daha alımlı... Aksaklıklar, git gide azalıyor. Konuşma dili ile ya- zı dili ağrı boşluk, böylelik- le pek çabuk dolacak. Çünkâ, konuşur gibi yazanlar ço- ğaldı. Dileklerini anlatmakta güç- lük çekenler bile, şimdi kendi ken- dilerine: — Ne güzel yazılabiliyormuş. Ne kolay yazılabiliyormaş... diyorlar. İlk günlerde sıyasal işleri ortaya döken bir baş yazı yazmak için, üç saat çalışan yazarlarımız, yarım sa- at içinde, yazılarını çırpıştırmağa başladılar. Ahmet Şükrü Esmer, geçen gün bir Sayyazazn benim yanımda oku- yordu. Yazının bir yerinde “savaşı ka- zançsızlandırmak,, sözü geçti. Da- ha başka yerinde de “yalanlandır. mak,, sözü vardı. Bunların ikisi de, Türk dilinin türelerine uydurula- rak, yapılmış sözlerdi. Birincisi a , ikincisi de tekzip etmek anlamına geliyordır. İkisi de bize yabancı sözler değil- di. Yadıryamayarak dinledik. De mek oluyor ki, karşılığı olmadığı sanılan sözleri de, biz kendiliğimiz- den yapabileceğiz. Nitekim, işte ya- ptyoruz da... Yeni dili, yaymak işini eksiksiz başaracağımız güne kadar, kolayı- na gitmekten başka çıkar yolumuz yoktur. Eski Arap dilinin “yekulü | kale,si ile yürümeğe kalkışırsak, | vay bize, Dilimiz için yeni “gramer, yapıl. | masını beklemeden, kafamızın için- dekileri kâğıda koyabilmek için böyle kulağa aykırı gelmeyen, an- layışı yormayan küçük sözler uy- urmanın yararlığına, inanmamaz- | lık edemeyiz. Bu sözler, gramer ya- pılınca, nasıl olsa bir düzene gire- cek; bir türeye bağlanacaktır. M. Salâhaddin GÜNGÖR — —— — Konferanslar HALKEVİNDEN: 1— 27 -12 - 934 perşembe günü sa- at (17) de Evimiz merkez inin Dil, Edebiyat ve Tarih komitemiz âza- amdan © Bay İsmail Habip tarafından “Türkçenin ilerleme tarihçesi) haldan. da bir konferans Ve bu O konferanstan sonra sanatkirlermmız tarafından bir kon ser verilecektir. Bu konferans ve konser yurtdaşlara açıktır. 2 —Gene27-12-934 perşembe günü saat (17.30) da Gülhane parkı i- çindeki Alayköşkünde İçtimai yardım komilemiz üzasmdan Dr. Bay Galip Hak kı tarafından (İçtimai yardımın bizde başlarıgıcı ve halkın vazifesi) hakkında bir konferans ve Temsil şubemiz tara- fmdan bir temsil verilecektir. Bu kon ferans ve temsilin davetiyeleri her gün den sonra Alayköşkünden alınabilir. ————— bakıma © muzmrdır da. Bir sürü aruz | vezni kalıpları, bir sürü kelâm hü- nerlerini, beğenmedilderi ve sevme. dikleri ve battâ dilinden anlamadık. ları şairler hakkımda bir sürü malü- matr ezberlemeye mecbur olmak, ta- lebeleri edebiyattan soğutuyor. alâ | kasmı arttıracak tarzda ders vermesi. ne imkân hazırlanmalıdır. Edebiyatta ezberolik aklın almayacağı, edebiyat | İİ derslerinden beklenen #macla taban tabana zrd bir şeydir. Bu köhne usul kökünden « kaldırılmalı ve yapılacak devriminin esası olmasına, ileride ye. ni düzenlemelere ihtiyaç göstermeye. cek kadar kökel ve bütün olmasına özenilmelidir. Yasar Nebi NAYIR hüsulifi: Nazmi Şehap çilerle polislerden başka kimse yok- tu, Hem yürüyor, hem de yüksek sesle söyleniyordu: — Bir hafta içinde ne büyük de- Bişiklil! Ne büyük değişiklik! Es- ki Calibe nerede; bu nerede? Fa- kat şu Refika teyze dedikleri de kim oluyor. Bütün bu muammanın anahtarı bu kadında olacak. Ne is- tiyor bu kadın benden? Acaba ona bilmeyerek bir zararım mı dokun- du? Herbalde © geçen gece kızm sandalda bana söylediği fikirler bu hanımefendiden öğrendiği şerier olacak... O koleksiyon da ne ko- leksiyordu ya... Gençliğinde pek rahat durmadığı anlaşılıyor. Eğer Çalibenin söylediği gibi eski sevgi. lileririn yardımı ile geçiniyorsa bu yardım, kolav kolay biteceğe ger o devirlerde bakkal makkal gi- bi, manav gibi bir şey idise, şimdi mutlaka Karun Okadar zengin ol. muştur. Desenize ki bizim Refika hanımefendi de çift, çubuk, han ha- mam hepsi a yi Fakat nerede oturuyor, ne yapıyor, nasıl yaşıyor bu kadın? Herhalde Cavidin ölümünde Calibenin hisse- sini arayıp bulan ve kıza ulaştıran da o olsa gerek... Kafasma bir yumruk vurarak de- vam etti: — Nah eşşek kafası!.. Neye sor- mazsın? adresini kadı iyi enteresan bir mahlâk... Fakat garip şey! Cavidin ölümüne isminin karışmasından ben ne ka- dar korkuyorsam Calibe de o kadar istiyor ki Cavidin kendisi için öldü- günü herkes duysun! m BIR TELEFON KAFIDIR Yirmi sene evvelki şa- | ir, ömrü vefa etmişse, şimdi herhal- de bir dâhidir. O hasır planlı sim istanbolinli pe tamam. almazsın... Bu | Mi dikkatli baktım.Bu bizim bildiği Yandım!.. Ah yandım!. Tramvay Sirkeciye gelince, yarı- dan yarıya boşalmıştı. Açılan sıra- lardan birine henüz yerleşmiştim ki, arkamdan korkunç bir feryat yükseldi: — Aman.. Yandım! Ah yan. | dım... yaktılar beni... yandım! Bu yananın kim olduğunu merak ederek başımı çevirdim. Bir de ne göreyim, biletçi, eline on liralık bir Râğrt almış, — sahanlıktar sahanlı- | ğa koşarak: — Yandım... diye haykırıyor. Adamcağızı teselli etmek arzusi- le sordum: — Ne oldu? yırtık para m ver- iler? Cevap vermedi, yalnız elinde. ki onluk lirayı gösterdi; herif: — Yandım... diyor, bir daha de- miyor, Ayağa kalkıp on liralığa, dikkat | | miz, her yerde vızır on liralıkların en yenil idi. Numaraları biri yan yapışık lira olmasın diye bak- tım. O da değil. Gülümseyerek sokuldum: — Azacık sakin ol canım... Orta- da yanmak için sebep yok! — Nasıl yok bayım... Nah, işte eski on liralık... — Eski değil, yeni para 0... ; Sevincinden çıldıracak gibi ol- > — Ne diyorsun? — Doğrasunu diyorum. — Hah Allah senden razı olsun! — Âmin... cümlemizden!.. Meğerse, zavallı biletçi, tanıma dığı bir yolcunun verdiği bu para- zerine Ârap — harfli yazıları görünce, eski Osmanlı parası san- muş! — Korkma, yenidir!.. Deyince, | yatıştı, kendine geldi. | — Nasıl olda da farkına varama. | dın? diye soranlara gülerek şu ce-| vabı verdi: — Nasıl farkına varacağız. On an birarada gördüğümüz yok | Yosi Kulakmisafiri | 20,30: Mösyö Goldenbi yeti. 215 Konuşma: Bayan p madolu ajansı - bersalar, 21,30 Radyo orkestrası. 22; Radyo caz ve tango orkestrası. 823 Kha BÜKRES 3m. lâkları. 13: Haberler 12,30; Noel pi kestra konseri, dervamt, VAÇİB: kostrası, Ie Radyo Radyo tazı. 20; Noel konferans. 20; — Konferans, 2105: Noel şarkıları, ferans. 221 Romen” musikisi, 23; H 75: Fanika Luca orkestrası. SSK. BUDAPEŞ 1735: Kuruna çingene orka ferans, 19,15; Çay damsız. re konu musikili ço- Morarten e- en şarkılı konser. 23: Saar, 2315: Ha Spar. 23/30: Şen halk musikisi, 5 Ki. VARŞOVA, 145 18: Dana musikisi, 1850: Sözler, 18,06; Skeç. 1,38: Pl Viyana memsilüniden Dans sadyosu caz. Hanry Hallun Ki. LEİPZIĞ i 18: Hafif musiki, 18: Milli meş şam konseri, 224 Mill neşriyat. 22.20; Neseli kı Karşıdan bir tramvay geliyordu. Kenara çekilmek istedi. Âz kalsın arkasmdan gelen bir arabanm al- tında kalıyordu. Birdenbire gemle- ri kasan arabacı; — Dikkatli ol be adam! Bu ne dalgınlık! — diye bağırdı — var. da, varda demekten sesim kısıldı. Çan sıkmtisiyle kim bilir ne sun- turlu bir küfür savuracaktı ve bu- yüzden kim bilir nasıl bir kavga başlayacaktı. Bereket versin, ara- banm boş olduğu gözüne ilişti ve hemen içine atladı: — Çek bakalım... — dedi — Saatine baktı... Henüz on buçu- ğa gelmemişti, — İnsan sokakların tenhalığıma bakınca, geceyarısmı geçmiş zan- nediyor — diye homurdandı — Bir sigara yaktı ve bu sigarayı pek ender kullandığı küçük bir keh ribar ağızlığa taktıktan sonra, ge- ne hülyalarına daldı. Araba Bebekten uzaklaştıkça Re fika hanım da yavaş yavaş kafasın- dan silinmeğe başlamıştı. Şimdi Ca. libe ile Aliye, büyük'bir moda mü. essesesinin elbiselerini teşhir eden mankenler gibi, kıyafetlerini ikide bir değiştirerek, hayalinde dolası- BU PERŞEMBE AKŞAMI Saray sinemasında Müstesna Bir temaşa Sahne arkadaşları : (AŞK ŞATOSU) Büyük aşk ve ihtiras filminde MARLA AUDER GAST ve OLGA TCHEKOVA Noel ve senebaşı tatilleri münasebetile İ PE K sineması gin | iki gün evvel değiştirerek BUĞÜN matinelerden itibaren SİNE İl MANIN BİR HARİKASI, ancak 10 senede bir meydana getirilebile” | Tar zan| VE SEVGİLİSİ l Hakiki Tarzan rolünde: Dünya yüzme şampiyonu? JOHNNY WE Sesli ve sessiz sinemanın bugüne kadar yarattığı en büyük eseri, Bu filmi BÜ görem muhakkak 10 kişiye tavsiye edecekiir. İSSMÜLLER Bugün matineler saat 2,30 - 4,30 6,30da, gece saat 9 dadır. md elman, ln .. e em meş d Yarın akşam SÜMER sinemasında Büyük Gala olarak lâtif ve sevimli bir film gösüzriliyee. KAFESTE AŞK Taklidi kabil olmyam şen, şuh artist ANNY ONDRA ile ( Mösyö Madam ve Bibi) filminin mükemmel jön prömye'ğ kime RENE LEFEVRE ile beraber b Yerleri Acentası bulunmayan şehir! Telefon * İdiş ve kısır yapma (| Türk fizik ve tabii ilimleri cemiyetin den» Fizik ve tabii ilimleri cemiyeti tarafm- dan ayda bir verilmekte olan konferans. lardan biride 1 inci kânunun 26 sina müsadif bu çarşamba günü saat 17,5 de akıl hastalıkları ordinarins Prof, Uzman tarafından verilecektir. Konferans mevzuu (ırkın wlahında i- diş ve kasır yapma) der. Arzu edenlerin çarşamba günü saat 17,5 de İstanbul Üniversite fen falrülte- sinin büyük konferans salonuna teşrifle ri. TEPEBAŞINDA ŞEHİR | TİYATROSU öl Şeh Bu akşam ehir Tiyatrosu Saat (20) de | HAMLET | Hayy “Er © Yazanı | | İl İV. ŞEKSPER | Tercüme eden: | ver Estuğrul Muhsin | 9778 | 1 Eski Fransız Tiyatrosunda ehir Tiyatrosu Öperet kısmı 12.İ2934 tarihte çarşamba günü ak #nat 20 de cura günü gündüz saat 14,30 da DELİ DOLU Operet 3 per: Yazan Ekrem Reşit, besteleyen Ce- be Rez 10104 . yorlardı. Onları kâh sandalda, kâh bir odada, kâh sokakta görür gibi oluyordu. Sonra Calibe de yavaş yavaş silindi; Aliye kafasını baştan başa kapladi. Onu ilk önce nerede görmüştü? Hatırlayordu: Bir sene evvel... bir gün, çok sr- cak bir yaz günü Bahçekapıda bir ere girmişti. Traş oluyordu. Bu berber gevezenin biriydi. Eline us- turayı aldı mı, bir usturada da di- line takıyordu. Dır dırdır söyleni- yordu. Ve galiba eğlenceli bir şey- ler söylüyordu ki ara sıra usturayı Nazminin yanağından çekiyor, şak rak kahkahalar © atıyordu. Fakat Nazmi, bu durmadan işleyen dilin dırdırlarmı tavanda dönen vanti- latörün vırıllısından ayırt edemi- yordu, O kadar onunla alâkadar de ğildi ki bazan sesini bile işitmiyor- lu. Gözlerini sokağa çevirmişti. Ve kumaş satan bir mağaza ile bir mu- hallebicinin önünden geçenlere dal dırmıştı kendini... — İşte bu sırada kumaş satan mağazanm üstünde. ki üç katlı binanın pencerelerinden eğlence ve fantezi bir komedi. evvelden aldirilması Tea olüntir. . İttihadı Milli Türk Sigorta Şirketi Herik ve hayat üzerine sigorta muameleleri icra eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir Merkezi idaresi * Galatada 4.4887 M.G.M iperfilmi temsil ettikleri neşe, gençlik, Unyon Hanında lerde acenta aranmaktadır, v562. Tayyare Cemiyeti evinize yan- lışlıkla zarf bırakmamış olsa bile, siz ulak bir emekle fitre ve zekâtınızı Tayyare Şubesine verebilirsiniz. Ulusal işlerde ne” lerden çekinilir ki 2... OZAN OPERETİ (Eski Süreyya) Şef Muhlis Sabah tin, Şehzadebaşı F” rah tiyatı Fahri Gülünç, İ” mail Dünbüllü, b“ gece si PERDE ARKA: Operet 3 perde Pek yakında: AYŞE (Sailliyet Asrın umdesi “ MİLLİYET * &£ ABONE ÜCRETLERİ * Türkiye içim Hariçiçi” es oni 3 aylığı .— ge » 750 ga, LR LE e > Gelen evrak geri verilmez — Müddl esya süsbalar 10 kuruktar.—.. Gare mal ya mit işler için iyete | Gazetemiz ilânlerım mes zün kendisine doğru baktığını müştü, ği Acaba bu gözler kendisine, bakıyorlardı? Evvelâ bunu zan! ei memişti. Yalnız bu gözlerin eP güzel olduklarını ve... bu pek yabancı kalamadığını duy tu. Berberden çıkınca, iki adım öl” de, bir kunduracı dükkünmen önü” de durmuştu. Perde gene kımıldfı. mış ve bu sefer, berbere doğrü kan kadın yüzü, toplarını döndü. bir taret gibi yavaş yavaş tikametine çevrilmişti. O zaman içinde o kadar bir ü”. belirmiş ve perdeyi kımuldal yah çarşallı pencereden çekilin ye kadar; ve o binanm kapıma siyah çarşaflı bir genç kız sokak'i.. geçenlere karışıncaya kadar bek” mişti, Sonra o, ileride, bir tram ya binince, erkekler tarafında yer olmadığı için, arkasından, #İZ, açık bakakalmıştı.. Hoş... bir “iy baya atlayıp tramvayı ko: desi aklından geçmemiş değildi. Favg aksi tesadüf! annesiyle karşıt, live annesiyle o mağaza birinde, yarım bir tül perdenin iki. de bir aralandığını ve bir çift gö. bu mağaza benim saatlerce delef mağja seökbur ölmek. r: İZ « Uzi dük için e beli güz hati Düny inde dmdi ün 1 aj da sı ve s ve b olu İzüm aldimi ord Son ç hal ildir. En Ğİ lin ha E bunl uza yü i ih 8 olı Yüze Li Hiz â FE PİŞEYEREŞİE— z ©