Türk “Tutum yedigünü bakımından, Her iyilik, her doğruluk ve her güzel tk gibi, “Ulusal ölememi”, «Ulusal tu- tum» düşünceleri de bize Cumurluk ile beraber geldi.. Cumurluğun o son dört yılı içinde, gerçekten hızmı aldı, kamu- mun yüreğine kök salmağa başladı... Bilirsiniz ki dört yıl önce patlak vere- rek bütün yeryüzünü kaplamağa başla.- yan ökonemi varlığının yurdumuza da dokunması yüzünden ulusal paramızı değeri tutunamaz bir inişe kapılmış. Yurtdaşları derin bir korkudur almıştı. Bunun üzerine Cumurluk törüsü, he- men işe el attı. Ulusal paramızın değerini korumak yöndemlerini buldu. Bunun en dokunak- İ: tutamakları olan: “denk bütçe”, #düz- gün ödemen temellerini pekiştirdi. (/ ün) biriltirdi. Kamunun yürej pa ramızın değeri üzerinde sarsılan gövem- leri, yerine get i bir paranın de- ğeri için yurtdaşların göveni kadar, do- kunaklı bir nesne yoktur. Sonra dış alış verişlerimizi düzenledi... Uluslar arası a- Lişverişlerde, dışa sattığımız ürünlerimi- zin değerinden üstün değerde yabancı malı almamak kurallarını kurdu. O denlü ki, cumürluk o #örümüzün tuttuğu bu yol, yabancı ülkeler için de bir örnek oldu diye öğünürsek, hiç te yersiz bir övünç olmaz... Netekim biz değil Avrupa ökonami er. lerinden bir o çoğunun yazıları bile, “Türk Başbakanı Ismet İnönü'nün da- ba önceden aldığı bu ökonami yöndem- lerinin doğruluğunu gösterdi", diye ister istemez, övüyorlardı.. Diri Bu kısa başlangıcı uzatmıyarak asd rilmesi yolları da aranmağa ilce alınan ökonemik yöndemler, ve tutulan tutum yolları ne denli doğru ve De dek verimli olursa olsun, tek yurt - daşların da bu yolda yetişmesi ve yürü- mesi ile elele veri istenen ama- <a, istenen kısa yoldan, ve az bir (Uz) içinde varılamazdı. Onun içindir ki gene dört yıl önce idi... Başbakan General 1s- met İnönü'nün ,(Büyük ulus kurultayı) nda söylediği bir söylev ile, (Büyük U- has Kurultayı) Başkanı o General Kâ- zum —zalp'mm başkanlığı altında (Ulusal ökonemi ve tutum kurumu) kuruldu. Bu kurumun güttüğü ülkü: a — Kamuyu, yersiz para savurmak» tan korunmak, tutumlu yaşamak yolun- çalışmasını övütlemek... Bu kurumun, bu üç ana tutum yolum- da bugüne kadar, yaptığı işler, gerçek- dönümünde ise (70) milyonu bulmuştu Demek ki ların ulusal bankar lardaki küçük tutumlarmm tutarı yılda aşağı yukarı 9.5 milyon birer artış ile ka- barmaktadır. Milli tefrika: 47 — Peki ağabey... — Terzi getirmedi mi elbiseleri- ni? — Hayır... . sarfedersin. Kimseye göstermeden kardeşinin cebine iki lira atmıştı. Bakkaldan gazete alıp Binbirdi- reğe saparken çocukları durdukla- rı yerde bulamadı. Gülerek; * — Piç kurul, — dedi — pa- rayı ezmeğe gittiler. Ayşede surat bir karıştı. Gensin doğru üst kala çıktığını görünce is- temeye istemeye seslendi — Yemek yiyecek misiniz küçük bey? — Yukarı çıkar... Valde hanım öğle uykusundan onomi ve tutumluluğu — Oz türkçe ile — Zanarak arttırmak... işte güdülecek art- trma yöndemi bence, budur... Bu yolda çalışan çiftçi, bir ayak satıcısı, bir düldkâncı, bir mağaza- & ve bir alış verişçi ve bir aylıkçı, gün- delik, aykk veya yıllık gelirinin, kazan- Cinn onda birini, “Ak akçe kara gün İ- çindir” ata sözünü tutarak, arttırmazsa, © tutumlu değil demektir. Hele bötütn emeğini verdikten sonra eline geçen para nın daha çoğunu harcarsa, ona tutumsuz demek te az gelir. Ona (savuruk) demek daha yerinde olur. Şimdi yurtdaşın, bu yolda arttırdığı parayı ne yapsın? Yalnız kendi yanında, kendi çıkmında, veya eskiden olduğu gi- bi bir küple mi saklasın? Böyle yapılırsa, gene tutumluluk yap- mış olmaz... Bu yoldaki biriktirişin baş- ka bir kötülüğü de vardır... Bir kez, bu yartdaş hem kendi çıkarı- nx bilmiyor demektir, hem de ulusal gü- cümüzden, kendi payına düşeni esir'giyor | demektir. Kendi çıkarını bilmiyor demekti dik. Çünkü kendi yanında, kasasını kımında ve küpündeki para, hiç bir İç lik getiremez, auğ gelirmez, üremez. Donuk ve kısır kalmış bir paradır. Ulu- sal gücümüzden üstüne düşen payı esir- | giyor demektir, dedik. Çünkü bir ulusal a koysa veya (bir iç ödüncü ve- ya bir Ergani ödüncü alsa, hem kendisi, verdiği paranın “44 - 5 ine yakın asığ alacak, bem de © para ulusal ökonomi ; de ve değerli olacak kaynaklara, hiç olmaz- sa, ulusal bankalarımızdan birine yatır- mak gerektir. Şunu iyi bellemeli ki: Türk yurtdaşı, Türk kamusunun gü- Günü, kendi gücünden, Türk ulusunun çıkarımı kendi çıkarından üstün tatar bir erginliğe ulaşmadıkça; Türk yurtda- şı, Türk yurdu içinde türk ulusunun bir teki olarak kendine düşen ulusal borcu yetişmedikçe: ulu- sunuz, kendine yaraşan yüksek ve en gin ökonomi genliğine ve genişliğine, İs- tenilen kısa bir uz içinde, varamaz. Onun için, (o çocuklarımıza, (o yurt dinlenme- den (o vereceğimiz öğüt OOkono- mice zengin, sıyasaca zorlu bir Türk v- lusa arasında, baymdır ve bezeli bir Türk yurdu içinde göğsü gergin, alnı yüksek, gövdesi gürbüz, karnı tok, sırtı olarak yaşamak için, ökö- alanımda bilgili, çalışkan, olmak ül- pek bir Türk Yeşilköy: A, RIZA ISTNBUL 10; Almanca ders, 18,30: Tatanbal konser. vatuvarı konseri: Fransiz Gyatrosundan trene- misyon. 10,30: Dünya haberleri. 19/40: Jimmas- tik: Bayam Azade. 119,50: Şür (Necat Cemil) 20: Maliye bakanlığı namma konferans. 20,0: Tasarruf ve yerli mallar haftası, konferans. 20,50: Madam Volina Mösyö Arsamanaf tara» fından şan. 2115: Anadolu ajansı - borsalar. 21,30: Örkestrm. 523 Khz. BUKR EĞ 64 m W 31,05. serin devamı. 22,30; Haberler, 23,15: Kahve- hane koneeri. 223 Khz, VARŞOVA, 1345 m. 18 Şarkılar. — Konferans. 18,38: Salon me- siki plâkları, — Sözler. 19,18; Morartm ever. , 2i: “Beyaz Ma- operet, 23,154 konsezli veklâmlar. 23,30: Plâk. 2345: Leh musikisi, 2405: Piyano - Keman konseri, Toprağıma düşen gün ışığı! Öz dil, gönüllerde yerini yapı yor. Eski sarsaklıklar, eski bocala- malar gitgide yazanlı azaldı. En ağdalı umazda bile, bir yazış kısa- kavrayış inceliği, bir anla- ikliği var. Eski dilden, yeni dile doğru baş- layan bu yürüyüş, bir kızak yarışı: nt andırıyor. Kaymağa alışanlar, a- yaklarına kayağı geçirdikleri gibi, keyorlar. ğa çalışanlar, biraz şersek korkusile tu- iki yanlarına bakına- lar. Kızak yarışına, en biri de ben ol. i, bir aralık yolun varmadan geri dönmek kafamdan geçiyordu. — Bu iş yürümezi,. Boşuna uğra şiyorsun! diyenlere karşılık verme- nin güçlüğü de bir o yandan beni uğraştırıyordu. Gazetede “öz dili- mizle,, oncak sekiz on yazım çık- mıştı. Bir gün o başyazarımız Bay Mahmut, beni çağırdı: — Öz dille aran nasıl? seniyorum.. dedim. Gülümseyen yüzünde tatlı ve 8 cak bir gölge vardı: — Yaz, dedi, Ankarada yazıla- rını beğeniyorlar!.. 1 ortasında yapyalmz giden yolcu, bir su kaynağının şırıltısını duyunca, "nasıl bütün yorgunluğu- nu unutursa, ben de bu bir kâç $öz- le, çektiğim bütün > güçlüğü unat- tum. O gün, bagün, daha özençli, da- ha candan, hepsi bir yana; daha ko- laylıkla yazıyorum. Arada bir; tanıdıklar arasında: — Gerçek, güzel < yazıyorsun! diyenler, eksik değil. Onlara; — Hayır! demek istiyorum, yan- lışınız var, güzel yazan ben deği- lim. Toprak kadar değersiz olan varlığıma Ankara güneşinden bir damla düştü de ondan... Yazılarımda benim değil, o “öz damla,,nın ışığım görüyorsunuz! Yoksa güneş görmemiş toprakta ne biter? M. Salâhaddin GÜNGÖR yarısına Gedikpaşada cami sokağında (Evkaf müdürlüğü) altmdaki sokakta 48 Bume- ru HANE ACELE KİRA” LIKTIR 4 oda, 1 mutfak ve küçük bahçe ile terkos, elektriği mevcut olup görmek için Sirkeci'de ecraer Ak Ri- za Bey eczanesine müracaatı ROMA-NAPOLİ-BARI 18,10:Karışılık kanser. 18,55: Sözler ve plük 2145: Fantazi klâsik musiki 23: Radyo piyesi. *İl sorrisa ehe verra, 24: San haberler. Kh. LEİPZİG, Siz, 18,20: Piyane konseri 18,80: Ökenemi 19 Fenlandya hakkında sözler. 19,20: “Ahal, ad- li skeç, 20,35: Porselmerlik, 2055: Ki propagandası. Zi: Haberler, 21,15: Münihten nakil, 22: Şarkılı konser. 23; Haberler. 23,201 Dana ve hafif parçalar. Kh, PRAG, 470 m. 18,06: Plâk. 1815: Sözler, 18,25, Piğk. Vi Almanca ders. W 18,35 Şarkılar. 19,101 Ziraat. MİLLİYET SALI 18 KANUNEVVEL o 1934 Öz Türkçe ile Bilmecemiz ler çekilen kurada birincil sesinden 2 ire balledem- Şisli Terakki lie Malik Mlomduh, ederek hediyele- rini Ceçen defaki bilmecemi- zin halledilmiş şekli 2345678091011 & 4 yat, ruh 3, Nezaket 3. 5 — Edat 2. Şeyin 6 — Bal nmelesi 3. İnkiraf etmiş 5 inefir 5. Bir mubarririmiz 3, 10 — Cenk, harp $ 1 — Enmuzeş 5. Derakap 3 YUKARDAN AŞAĞI 4 — Asır 3 Kalde, kanun 4 Sada 2. im 4. İstanbul Harici Askeri Kıtaat ilânları. 3000 kilo Beyaz Peynir a - çık eksiltme ile alınacaktır. Ek siltme günü 22 - 12 - 934 Cu- martesi günü saat 14 tedir. Bağlantıları öğrenmek iste- yenlerin her gün, eksiltmeye gireceklerin belli gün ve saat- te birinci pey paralariyle Çor- ludaki satınalma komisyonuna gelmeleri. (667) 23). — ——— — Istanbul yedinci icra memurluğundan: Bir borçtan dolayı mahçuz olup paraya çevrilmesine karar verilen somyalı kar yolalar, lavemanlar vesaire 19 - 12 - 934 —— ———— - Bu Perşembe akşamı Büyük artist z SARA Y RONALD COLMAN | im sinemasında ve dilber yıldız LORETTA YOUNG POR ENS. AHM E.E United Artist'in Fransızc mükâlemeli filminde GR en mütbişi Sinemanın keşfedildiği gündenberi yapılan filinlerin en muazzamı - Akıllara hayret veren bir film : Hakiki TARZAN. ve BŞ :k Bu filmin kuvvetini anlatabilecek cümleler bulmaktan aciziz. Erer ep BİTMEMİŞ SENFONİ YILDIZ mm» Sinemasında se Evvelee Beyoğlunda Kamer hatun 89 hallesinin Fakır sokağında 12 No, b 95 'de oturmakta iken bugün nerede bulW” duğu bilinemeyen Melpomeni Akste | İstanbal ikinci icra Memurluğunda”* Je Amaliya Angelopulonun iss olup Be” İn oğlu Birinci Noterliğinden tastik | Bİ nan 259-933 tarihli kira mukavelenMi” sile şahsiniza kiralamış olduğu Be” oğlunda Kamer mahallesinin Fakir #ö$”” ğında 12 No.lı eveait mezkür zir uz'un bitmesi ve kiralanan yerin maması hasebile icraen boşatılması remize gelen kiralıyan avukatı taraf” dan istenilmiş olması üzerine icra İİ kanununun 272 inci maddesinin iki fıkrasma tevfikan tarafımıza tebliği zım gelen boşatma emri bu günki duğunuz yerin bilinememesinden tebii” ğatın bir ay halkı itiraz tayin d suretile ilânen tebliğine karar verili. olmakla ilân gününden itibaren İstanbul İlinei icra memurluğundan: Mahcuz ve paraya çevrilmesi mukar- ver (Fotoğraflı karton mukavvaları ile mamul İtriyat kutulari) 20-12.934 tari- hine müsadif perşembe gü 10,30 za kadar Galatada Hüdavendiğör dd Mühürlü bulun çık arttırma suretile hanında ilginci dukları yazıhanı satılacaktır. Ayni borçtan dolayi mah- cuz bulunan Bir adet elektrikle müte- harrik Pedal Biriyant Matbaa maki; ile veszir eşyalar dahi 20-12-5934 tarihi. | ne mssadif perşembe © günü saat 11.30 dan itibaren 12,30 za kadar Sirkecide Antalya nakliye anbarı | deposunda a- çile arttırma suretile | satılacaktır. Ta- Bplerin öynı gün ve saatte mahallinde hazır bulunacak memuruna müracaat ları ilân olunur. (5967) Istanbul üçi memurluğundan: Mahcuz ve paraya çevrilmesi mukar- ver bir adet yol halısı, bir adet zemini kırmızı bali, dokuz parçadan ibaret oda talermı, bir adet taban halısı, bir büfe, na- kışlı bir konsol bir gardrop vesair ev eş- yası 24-12-934 tarihine müsadif pazar. tesi günü saat 10 denlle kadar bi- | rinci açık artırma suretile Nişahtaşın- da Rumeli caddesinde ahşap Afitap a- parlımanın birinci katında satılacağından taliplerin yevm ve mahalli mezkürda ha- zır bulunacak memura müracaatları ilân olunur. (5946) uz içinde ve 934-7548 dosya mumarsf,. ——— | ürarın'dermesı haklanda söz veya yeli TEPEBAŞINDA ŞEHİR “| üc kanünlu bir itirazda b iğ TİYATROSU takdirde mezkür uz'un bitmesinden fitanbet Nİ Bu akşam ra istek dairesinde yapılması icap ode” ŞehirTiyatrosu Saat (20) de | | kanuni muxmeleye başlanacağı mali! Tİ NN SAMLET müz olmak ve bolgaltma emrinin ve mıza ebliğti yerin kaim bulunmak ii keyfiyet ilinen tebliğ olunur. (8919) <5 İL . ŞEKSPER i Tercüme eden: Satılık İ yy erer Me | Ber çrnanda en m ... arazi ya everişli, Eski Fransız Tiyatrosunda | 7.” si i vi her iki sokağa nazır büyük li on odalı ve mobilyalı bir Villâs Şişlide terkos havuzu duvar Şehir Tiyatrosu Operet kısmı 12-12-934 tarihte çarşamba günü ak- pamı saat 20 de cuma günü gündüz saat 14,30 da da cephesi ili sokağa nazır 2250 s€ | DELİ DOLU relik bir arsa kısmen veya Sİ Yazan Ekmen Reş besteleyen Ce. | so0lddir. 42238 mmaraya telefon. mal Reşit, d| | > İttihadı Milli Türk Sigorta Şirketi 5 Plâk. Zi; Karışık şarkılar, 21,30: Belgrad filharmonisi tarafından konser, 23: Haberler, 23,30: Plâk. 545 Kir. BUDAPEŞTE, 5508. 1830: Piyano yardımile popüler şarkılar. 19: Sözler, 19,30: Plâk. 29: Sözler 20,30: Kore A, Müsilifi: Nazmi Şehap rinde bir karyola gıcırdadı: — Nazmi! Nazmi oğlum! — Ne var anne? — Gel bak ne diyeceğim... Maamafih Valde (o hanım, onun AR ERİ ve kapıyı a- $ıp sofaya çıkmıştı. Şişkin gözka- paklarını oğuşturarak; — Yavrum... — dedi — Cuma günü için kimseye söz vereyim de- me. Neye anne? — Sadun beylere gideceğiz, ha- nım bugün uşağını göndermiş per- şembe günü akşamı gideceğiz, pa- zar günü sabahleyin döneceğiz. -— Ya mektebi ne yapacağız an- ne? — Artık iki gün asıverirsin.... ne olur? — Söz veremem... — Ne demek istiyorsun? Kadını gene yüzüstü mü bırakacaksın? 20,10: Kumrtet konseri. 20,35: Edebiyat, 21488 23; Son haberler. 23,15: Plâk. e. 2 592 Kha. VİYANA BÖ? mt 18,25 Piyano konseri, sözler, 193 Ders, 20 Haberler, 20,10 Mülli meşriyat, v gününe müsadif Çarşamba saat 12 den 13 e kadar Galatada Mumhane caddesim- de 35 nummralı Yaldız hanım önünde ha- 205 rşık mesikili program, 22.15 Orvald Kabas- ta'nım idaresinde Umumi © Avrupa konseri ÇSanfe faruns, 2355 Plâk, 1 Kuartet konseri. — Yook. Perşembe akşamı gi- deriz. Fakat ben nihayet cumar- tesi sabahı ilk vapurla... Valide hanım oğlünun sözünü keserek şiddetle haykırdı — Olmaz... Serkeşliğin bu kada- rına tahammül edemem. Ne söylü- yorsam o olacak!.. Unutma! Per- Nazmi ilerisine varmadı: — Peki anne.. Peki anne — de- di — senin dediğin olsun, Odaya girerken annesi hâlâ ho- murdanıyordu. Az sonra onun ah- çıkadma avaz avaz bağırdığını duyau: — Gene mi sirke? hanım kendi- ne gel! On gündenberi . belki üç yüz okka sirke aldırdın bana...aaa.. delirdin mi kadın? Ayşe yemek tepsisini o gene bir karış suratla getirmişti. Fakat o- dadan çabuk çabuk çıkmadı. Per- delerin inik olması, bir pantalo- nun halı üstünde Nazminin ayağın- dan çıktığı gibi kalmış bulunması havlının pi: gardirop aynası- nin üstünd. karış toz, galiba hep şimdi gözüne ilişmişti ki, per- deleri açtı, havlıyı değiştirdi, ayna- yı sildi... mik), 23,08 sözler, haberler, 23,40 kon- er bulunacak memur tarafından açık arttırma suretile satılacağı ilân olamar. hep genci süzüyordu. Fakat o bü- tün bunların hiç (o farkma varmı. yormuş. gibi tepsinin başma geç- miş, iştihalı iştihalı atıştırıyordu. Bir taraftandakim bilir hangi kızın sapsarı bir kâğıda üzene bü- Mei âşıkane cümleleri o- hu, Nihayet Ayşe dayanamadı; — Tabii... — diye O homurdan- dı — bizim pabucumuz artık dama atıldı! Ve... devşirmek üzere eline al- sdığı pantalonu karyolanın üstüne fırlatarak, kapıyı vurdu, pa Eğer, arkasından Nazminin kıs kıs güldüğünü ve sonra bu gülüşün birden şiddetlendiğini, gencin az kalsın boğulur gibi olduğunu gör- müş olsaydı kim bilir daha ne küp- lere binecekti.! i Nazmi güldü, güldü güldü. Sonra öksürerek, tıksırarak doğruldu. Bir kaç yudum su içti. Bu sefer de hıç- kırığa tutulmuştu. Arkasını yumruk layarak bir aşağı bir yukarı dolaş- tı. Neden sonra rahat bir nefes al- i | | Acentası bulunmayan şehirlerde acehta aranmaktadır. z 4.4887 Telefon : ca bir iki saniye durakaldı. — Annem Sadun beylere bu ya- kınlarda fazla ısımmağa başladı. — diye mırıldandı.— Bir keramet var bunda biz onlara (geçen yaz- danberi gitmedik. Haydi diyelim bu kış bir defa Beyoğluna gitmiş olsun... gitmedi ya! Hanım da bize gelmedi. Anlaşılan iki ailenin mu- habbaki yitdlN yüke Lei Sonra gene tepsiye saldırdı, Git- tikçe artan bir iştiha ile tabakları silip süpürdü. Tabakasını çıkarır. ken bir pencereye yanaştı, ıslık ça larak etraftaki evlere bir göz att: — Hiç kimse yok... Şu tatilde bir türlü gelmedi. Bu saatlerde hepsi mekteplerinde... Maamafih ....... neden demin, annem, Sadun beyle- re gideceğimizi söylerken hiç bir heyecan duymadım? Ama hiç mi hiç... Halbuki geçen gece kendimi tutamamış, ağlayacak gibi olmuş- tum... Tuhaf! Bende bir fevkalâ- delik var ama... Bir kenarda dar fakat uzunca bir yazı masası vardı. Sigarasını yaktı- dı. Tekrar tepsinin başma © geçer. | gı kibriti üfleyerek ona yaklaştı. ken; Bir gözünü çekti. Ciltsiz bir kita- — Oooh be! — dedi — boğulu- | bın altında bir pergâr kutusu duru- yordum. Ne kadar da güleceğim tut | yordu. Onu aldı. Yavaş yavaş bir tu? Azıttıkça azıtıyor.. Nasıl kurtu. | iskemleye otururken açtı. Pergâr lacağız bundan? parçalarmı birer birer masanın Üs- Bu işleri görürken gözucundan | ( Bir et parçasma çatalı balırm- tüne aktardı. Sonra bu parçaların | Herik ve hayat üzerine sigorta muameleleri icra eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir Merkezi idaresi : Galatada Ünyon Hanında . yerleştirildikleri katife yastığı kaldırınca odaya > v6 Su “v3 bir helyotrop 4 su yayıldı. Boş kutuyu burnuna yadı. Gözlerini kapadı, derim kokladı: —Ooohi”. . ları... Gözlerini sigarasınm dumanl#” na daldırarak; — O gün nasıl da titremişti rim?.. — diye mırıldandı — Y? ateş? Biran kavrulur gibi olm tum. Sonra o kahkaha? Ne gü?” el mi yordu. ne şakrak gülüyor. Aaah ah mi... âşık mz oluyorsun yoksa? Bu çiçeğin şu kutuda | sızaman zaman hatırlanması P. Nazminin helyotrop kullan bu kuru, kirli yeşil helyotrop ©. ları arasında bir bağ olsa & ti. Kadife yastığı kutuya yerl hayra delâlet etmiyordu. Acabt parıldığı babçe mi yoksa di. Pergür takımını yerliyerin& * du. . / #4 / 24