TARİHİ TEFRİKA: 28 İttihad ve Terakki! (BAHAEDDIN ŞAKIR BEYİN BIRAKTIGI VESİKALARA GORE) Her hakkı mahfuzdur. Yazan: A.C. Bir kızın Parise gitmesi üzerine kaplarına sığamıyanlar vardı yet meşrutiyet ve hürriyet dev- teldi, her biçareyi sevindirdi ve i mümkün olduğu kadarı ğa vesile oldu. Fakat dev- İtin ve m milletin fazla meşguliyeti ns . ında terbiyesiz mürebbiyeler- # sütü bozuk süt analarla ve ter- ba iT. maddeler bir kaç gündenberi i- ipleri gazetelerde yazılan rezile- tarafından mukaddes dinimize Sn bir taaıruz olarak gösteril halde bunlar sükütla geçi K Bu sükütu onlar vir kabul ; iü tssdik münâsma alarak istedik i gibi cahil ve fâsit olan kalem- vini, ifadelerini neticeyi takdir yen veya etmek istemeyen ba- iy Bözete muharrirlerine | veriyor- iç Bunla:mn ortaya attıkları fikir. iris madde üzerine istinat e 1 — İslâmiyete tesettürden mak erkeklerin © kadınlarına olan iyetsizliklerinden ibarettir. Te- ilre riayet etmeyen diğer kom- larımız acaba fuhşiyat ile mi me- | Mturlar? 2 — Bir kaç kadın almak ne olu- Yor? Bir ekek bir kaç kadın alı- in hattâ gayri meşru münasebet- de bulunuyor da fena bir nam İs yadedilmiyor. Halbuki bir ka- dm böyle bir şey yapsa fahişe di- İsmi çıkıyor, neden ? 3 — Kadınlar İslâmiyette erkek- ie bülüiev işlerila meşgul bir 6- Midir. Devlet hizmetinde onların da iş görmeleri muvafık bulunmu- Yor. Niçin? BY, dinimübinimizin allâmesil bütün Müslümanlar hâmisi! Bu üç maddeden cesaret alarak ca- üne fikirlerile dinlerini ecnebi- İere karşı küçük düşüren, Türklü- ü hamakat diye telâkki ettiren bu #ibi deni kadınlara şeran bir cevap Verilmiyecek mi? Recmedilmeğe lâ- Yik olan bu gibilerin vücutları or- tadan kaldırılmayacak ve İslâmiye- tin bunlara bahşeylediği pek vâsi Ve namuskârane hürriyeti inkâr &- den o dilleri kesilmiyecek mi? Her ne kadar kanunu esasimiz İakiciyle şer'i bir hürriyet değilse milliyetimizin esasını payidar e- ve her bir umurumuzu hakkiy- le sevk ve idare eden o mukaddes iinimize karşı böyle taarruz eden kaç mütaleasız, o malümatsız, Melatan, açık meşrep | kadınların zuna imkân olduğu kadar ta- Yafı meşihatpenahilerinden şer'an bir ceza, velev ibreti engiz bir mü- tertip olunsa, sizleri ey muh- dini mübin © üstadı, sizleri hangi kanım, hangi millet protesto Mecektir? Sairlerine ibret olmak üzere hu- *ulünü istediğimiz bu ceza, emin 'unuz ki o alafranga şapka tarzm- i hotozları, korseli çarşafları, Sak kolları, evlerdeki terbiyesiz iyeleri, hasılı şeriate muga- Yirolan ve şehveti calip bulunan İer şeyi kendiliğinden meneyliye- ram Bu mütearrız alçak kadmla- Nin ifadelerini gazetelerden bazıla- Y iftihar ederek yazıyorlar, Bum- ecnebileri, o tebaayive hattâ | Mekteplerde bulunan ve dünyayı, | konyayı anlayamamış o genç şeh- rest, er kuşkulandırmaz mı? Bu itirazlar ecnebileri ve ruhani reislerini bir takım fena fikirlere düşürmez mi? demezler mi ki: — “İslâm kadınları dinlerinden hoşnut değil, hıristiyan olmak isti- yorlar,,, Eyvahlar olsun,olsun ki 1300 bu kadar senedenberi bir banii islâmi yet ve bir şerefi refahiyet olan mu- kaddes mezhebimize karşı milliye- tini bilmeyen bizlerden bir takım nâehil rezileler — şüphesiz ki ko- caları ve ailesi de müşterek — envai hakaretlerde bulun da islâmiyetin o üle- mai obenamı âdi nasihatler. le vakit geçirsinler, öyle mi ? Bu şer'i şerife muvafık mıdır ? Allah aşkına lâtfen söyleyiniz efendim. Fatih dersiamlarından, talebele- rinden vesair bazıları bu gibi itiraz- larm gazetelerle yazılmaması ilti- zam eyledikleri halde hâlâ bazı ga- zetelerin böyle makaleleri yazmala- rı hangi kanun, hangi şer'i şerifte yazılı bulunuyor? Mill: ve mem- leketin menafiine hâdim olacak ga- zetelerin sütunları bu gibi itirazlar la mı dolacak? Evet, kad ulardan bahsedilsin, dinlerinin müsait olduğu terakkiyi elde etmeleri için lâzım olan vası- talara dair makaleler yazılsın. Bu- na İtiraz etmek kabil değildir. Fa- kat garibi şurası ki kulağımıza hiç inanamayacağımız bir haber fısıl- dandı. Bu haberi bize getirmek id- diasını şiddetle reddettik. Fakat o zat inat ve ısrarla diyordu ki: — “Şeyhislâim efendi hazretleri- nin devlethanelerinde Fransız ve emsilt mürebbiyeler vardır.Acaba bunların Şeyhislâm efendi hazret. lerinin devlethanelerinde mevcudi- yeti İslâmiyet ahlâkının Fransadan alındığına mı delâlet eder?,, Her ne kadar bu sözleri red ve ceihe kalkıştıksa da affı âli rahi- manenize binaen diyebiliriz ki bu haber bir kaç mevsuk yerden daha teyit edildi. Bizim buna inanmamız pek te muhtemel değilse de bu mü- him keyfiyet sizlere aittir. Velhasıl sizlerden istirham ve istirca eyleriz ki bütün mütedeyyin İslâmları teessüfe düşüren ve zahi- ren bir takımlarınca pek âdi görü- len bu mesele, şer'i şerif üzere iyi bir suretle bitirilsin. Bitirilsin de birkaç günden beri gözyaşları dö- &en ve anlar anlamaz hıristiyanla- rın dillerine düşen o sözlerin sahi- beleri ortadan kaldırılsın. Masum ve mahzun islâm ahali de mesrur olsun!” — Bitmedi — Kari mektupları Sn Bu telgraf nerede kalmış? 410 - 11 - 934 cumartesi saat 13.20 de Beyazıt postahanesinden 413 mersule Bumarasın taşıyan makbuzla İzmite sağ liğmı ve başanımı bildiren bir telyaziar çekmiştim. Aradan bir ay geçtikten son- ra haberin yerine varmadığını öğrendim. Bundan ötürü uğradığın sağlı sürmeyi daha iyi buldum. Dertleri, dilek» İleri dinleyen ve yazan, yerlerine ulaştıran gizetenizin bu kez bana yardım etmesi- "si İstanbul Hukuk Fakültesi son smıftan 4308 Ahmet Hamdi ERİM — ğa Leminatıdır. B at mücadelesinde muvaHlakiyetin en iyi Bromural -Knoli- İle küvetlendiriniz, bunun müsekkin ve mukavvi tesiri ber işle görülün Hiç bur zara yoktur ve alışıklık vermez, höreprimeyi kavi öp evde ecümneberde peçete ie salı Knoll A-G., kimyevi madöeler fabrikaları, Ludwigshafen s/Rhl Çorumda hergün Bir düğün var Çorumlular güzün evlen- meği uğur sayarlar ÇORUM, (Milliyet) — Köse ve Eğerci Dağlarınm doruklarında aklar belirdi ; kandil çalı, Melik şah, yaydığın sırtları, buğulanıb buğulanıb, duruy: Güneşin tat- hı, ılık ışıkları görünmez, yayıl maz oldu... Sert, harçın bir esin var... Paltolar, eldivenler, eşarplar, hele, o, batmanlık lâstikler yine, mızda kışladı. ldaşlar; içlerini çeke çeke: — Kış geldi, g yorlar... Kışm gözümüzde karalaşan ak- lıklarını seçerken, sayısı eksilme yib, artan kahveler tıklım tıklım, dolmağa başladı. Papazın Kızma gönül verenler, hınçlarını tavlanın şaklayan pullarmdan alıyorlar. Galatanm artıklarından bir kaç yosma töredi ; akşamdan akşama: Yetmez mi artık çektiklerim, Şu, iki günlük ömrüm için... diye, sızlana sızlana “lcrayı luü- biyat,, ediyor, türlü türlü, roller (2) başarıyorlar. Bes belli, yı- İrt yapılı, Çorum, £ delikanlarıma abayı zorlu yakmış olmalılar ki, aylardır, gediklendiler, kaldılar. Bu, günlerde bakıyorum; sıra sıra, otomobiller, sira, sira, yay- liler geçiyor. Tükeli, allı, yeşilli, morlu bezlere bezenmiş. — Ne, var? diye, çıdamsızlanı- yorum. : — Ne olacak? diye, yanıt veri- | yorlar: — Düğün var... — Ya... öyle mis. ne ekliyorum: — Tanrı, dirlik, düzenlik ver- sine. Diyorlar, ki Güz gelince Çorum- da düğünler başlar, davullar, zur- Balar yanık ötermiş... Eskiden ge- linin başma kat, kat, kasnaklar geçirilir, güveyinin eline kmalar yakılırmış. Şimdi bunlar yapılmı yormuş ama, gel gör ki, bay damat, yavuklusunun kara gözlerini, an cak, zifaf odasında muş... seçebiliyor. ... Kışın perdesi açılmasiyle, de- lik deşik, Çorum, sokakları bir ça- mur Denizine dönüverdi. Vilâyet sınırlarını bir birine u- laştıran yol özençle perçinle- şir, genel bir kıvanç doğururken, kültür ve ökonomi verimi günden güne, artan Çorumda, şar yolları- nın düzenlenmesini, onarılmasını ne dek umardık. Duyuyorum ki, kentin Hekim başkanı, elektrik ve su işini bir çır- pıda çıkarmak dileyormuş. Bun- dan ötürü sayğı ve söyünçleniriz. Yalnız ötünmek ve eklemek iste- riz ki, bu, güzel yaratılmış diyar. da, bitirilmesi önceleşen işlerin başında yol gelir... e Evelki akşam, Çorumun seçgin elgünü, spor kurumunun (Kasır. ga) sma tutuldular, ATA TÜRKÜN çocukları, Ço- rum, kıranmda parlak, anlamlı bir müsamere ve öğüt sundular. Kendilerini sevgilene sevgilene, orunçlana orunçlana alkışlarken, ne denlü kıvançlı ve umutlarımız yüce idi... Cevdet ERDOĞAN Aydında mandolin kursu AYDIN, (Milliyet) — Halkevi güzelsanatlar şubesi son teşrin a- yında mandolin kursu da açmış ve dersle başlamıştır. Daktilo kursu da açılmıştır. Samsun şehir işleri SAMSUN, 10 (A.A.) — Şehir Meclisi, eytam ve emlâk bankası - na olan borçlarm on yıl içinde ö - denmesini sağlamlayan bir formü lü onaylamıştır. Meclis su, elek - trik fabrikalarınm çevirme işlerin deki bozukluğu gideren bir karar almıtşır. Fitre ve zekâtını- zı Tayyare Cemiyetine veriniz. Bunlar Hilâli- ahmer cemiyeti ile Ço- cuk esirgeme kuru - mu arasında kardeşçe paylaşılır. Çatalca spor birliği ÇATALCA, (Milliyet) — Çatal- cada sevinçle yazılacak iki çalış- hareketi daha var: Spor ve sıhhat memleketin heyecanları ortamek- tep müdürü Hüseyin beyin teşviki ve fırka reisi Naci beyin yardımile bir spor bi yapmışlar ve güzel bir binaya sahip olmuşlardır. Bir taraftan 9 parçadan ibaret bando- mızıkalarınn notalarma çalışırlar» ken öteyandan da, daha çokçası, kendi ellerile ve kendi alın terlerile Yuvalarını onarmağa, iki yüz kişiyi alacak geniş bir salon ve bu salona cidden uygun düşen mükemmel bir sahne yapmağa muvaffak olmuş- lardır. Spor birliği bir sene zarfmda 12 temsil ve müsamere vermiş, halkın- müşterek heyecanlarında daima ön derlik etmiştir. Çocuklarımızın kah velerde ve oyun başlarında vakit öldürmelerinin önüne geçmek için her türlü çareye başvurmuş memur lara da kapılarını açık bulundur. mak suretile halk ile memur ara- sındaki bağlantıyı kuvvetlendirme- ğe çalışmış, muvaffak ta olmuştur. Kazanın sıhhi teşkilâtını da ha- kikaten beğenilmeğe lâyık gör. düm: Hususi mı dayanan dört dispanserin dördü de dörder yataklıdır. Biri merkezde, ötekile- ri Çekmecede, Karacaköy ve Is- AYDIN, (Müiliyet) — Halkevimi- zin dil, tarih ve edebiyat kolunun Sul tanhisardaki (Niza) harabelerine bir gezinti tasarladığını bir kaç gün önce yazmıştım, Bu gezinti yapıldı. Çok iyi ye eğlenceli geçti, Gezintiye kumandan zabitler, fırka ve halkevliler, kadın erkek muallim. ler katıldılar. Aydından kamyonlarla ayrıldı. Köşklüler gezgincileri ko - nukladılar. Çay kahve verdiler. Sul tanbisara vardığımızda nahiyo çevir. geni Şit, fırka başkanı Ali Zühtü Drik ve muhtar Bahri başlarında olduğu halle karşıladılar, Fırkaya götürdüler, si- | gara ve kahve sundular, Portakal bah gelerini dolaştırdılar. Oğle yemeğin- | den sonra harabelerin olduğu yere gi- derken her köyün çevresine girince “Hoşgeldniz” yazılı askılar gördük. Harabelerin yanmda toplanmış olan köylü kardeşlerin öncülüğü ile dışa çıkarılmış olan eski yapıların hepsini | gezdik. Halkevimiz tarih o kolunun başkanı Hulusi Erdoğan ile arkadaşı Şölenin elbirliği ik | Çatalcada spor, sihhat Gençler çalışıaorlar. Spora, temsile ve musikiye “âzım gelen ehemmiyeti veriyorlar idare heyeti azaları trancadadır. Her birinde birer dok- tor, birer sıhhat memuru, birer de ebe mevcuttur. Istanbulun 40 kilometre garbinde ve Büyükçekmece gölünün 10 kilo- metre imali garbisinde olan Ça- ı da güzeldir; suyu münbit ve mahsuldar- ire ve hububat yetiştirme- ğe müsait ve geniş araziyi muh, le iskan etmek pek © ziyade müm. kündür. Şimalinde Karadeniz, ce- nubunda Marmara denizi, şarkında İtsanbul, garbımda da Tekirdağ vi- lâyeti vardır. Şimdiki onüfusu 50 -60 bin arasındadır. a merkezinin 3500 - 3600 nüfusu mevcuttur. 77 köyü ile boyalık, Ka- racaköy ve Çekmece isimli 3 nahi- yesi vardır, Kasaba ile Çekmece gölü araşmda uzanan ve mimar Si- nanm şaheserlerinden ( biri olan 800 metre köprüsü de vardır. Köylerin hep- sinde birer mektep varsa da tam devreli mekteplerin sayısı 14 tür, Çatalcanın perşembe (| günleri muntazaman kurulan (pazarda meşhur ve kalabalıktır. İstanbul. | dan ve kaza köylerinden gelen alı- cı, satıcılar arasırlaki mübadele şayan memnuniyet neticeler ver- mektedir. Hasılı, Çatalca, heyecan- Ir ve şuurlu gençlerinin azimlerile yakm bir istikbalde iyi bir inkişafa erecektir, 7 Egede eski kentler Halkevcileri yeryer toplanarak eski e şehir harabelerini dolaşıyorlar Gezginciler tiyatro harabelerinde ve görülme gün batasıya kadar sürdü. Günbatarken Sultanhi- sardan ayrıldık. Yatsı okunurken Ay- dına döndük. Halkevimiz şimdiyedek vilâyetimiz ve bitişik vilâyeeler çevre- lerindeki saki eserlere gezintiler yap- tu. Fakat en iyi ve eğlencelisi dünkü | gezinti oldu. Ege mıntakası bugün, örününün bol luğu, alışverişinin ileriliği ve bundan ötürü bayındırlığı ile nasıl önde sayı lıyorsa günlemeşten önceki çağlarda da öyle ünlü bir yermiş, Böyle oldu- ğunu Ege çevresinde eskiden 103 bü- yük kent olması belli ediyor. Ben her gezdiğim eski kentler için edindiğim bilgileri yazarım. Niza için öğrendiklerimi de yazıyorum. Bunlar belki de yanlıştır. Bu yanlışlıkları bil. ginlerimiz düzeltirlerse bu da bir ka- zanç olur, Niza; Günlemeşten iki bin yıl önce Lükedemonyalı üç kardeş (İtmiros, uzunluğunda eski bir | > | Aydında | Yeni yollar Menderes üstünde yeni bir köprü yapılıyor AYDIN, (Milliyet) — Vilâyeti- miz çevresinde yol ve köprü yapı , İ işleri hızla yürümektedir. Kuyucak - Karacasu arasmdaki Menderes üstündeki köprü eyice o- İ nasılmıştır. Karapınarla Koçarlı a- rasında Menderse üstündeki köprü de bozulduğundan bunun onarılma sına başlanmak üzeredir. Bu köprü ve bu yol üstündeki bozuk yerler onarılırken yolcuları Menderes üstünden geçmeleri için köprü ya- nma bir sal getirilmiştir. Kamyon ve arabalar da Çine çayı üstündeki çiftlik köprüsünden geçeceklerdir, ' Bu köprünün de bir iki yeri onarık. mak istediğinden onarılmasına baş- lanmak üzeredir. Çine yolumun çiftlik burnundan ötedeki yeni yapılan kısmında gi- diş gelişe zorluk veren yerler ta- mamen onarılmıştır. Gargalı Burms na kadar müteahhide satılan kıs- mm şose döşenmesi ve silindiraj iş- leri hızla yürütülüyor. Söke - Bafa - Milâs yolu yapık makta, Köşk - Ödemiş yolunda da kalan beş kilometre üzerinde ça» lışılmaktadır. i Bunlardan başka Akçaydan Ye» nipazar ovasınm (sulanması için proje yapmak üzere vilâyet sular idaresinden bir mühendis İstemiş tir. Bu ova vilâyetin en iyi ve en çok pamuk yetiştiren bir yeridir. Sulanan pamukların dört beş kat çok ürün verdiği görülmektedin Bu yüzden bu ovada çalışan çiftçileri. miz çok kıvanç duymaktadır. ——— ———ma Ayıtmirades, İdraros) bugünkü Suk tanhisarımın yamaçlarında o üç'kent kurmuşlardır. Bunlardan Itmiros düm harabelerini gezdiğimiz Niza'yı kure muş. Bazıları bu kentin daha önce kurulduğunu söylerlerse de Şarltiskik ye bunun gerçek olmadığını yazıyor, Bu üç kenlin olduğu yerde çok salgın ca direk altına yerleştirilen ve Niza'e nın sembokü olan öküz başı ile incir üzüm ve palamut yaprakları da buna #olli ediyor. Niza iki yamaç üzerine sotiz çayı akardı. Sel suları Tiyatro alanlığının altımdan geçer ve kenti gü basımma karşı korurdu. a Bugün burada bir tiyatra, bir jim naz, bir ahali alanı, kütüphane ve Si- nato salonları yapıların durumu ve ae larm Tiyatro altından geçi rilmesi burasının da tıpkı Bergamadan ki anfiteatrlar benzerinden olduğumu gösteriyor. i Niza, en çok Roma imparatorların» dan Antonyos Piyos'un zamanmda , parlamıştar. Piyosu kızı oFostin Oba kenti bir edebiyat ocağı haline getim mişti, En ünlü bilginler ve edipler bur rada toplandılar. Unlü bilgin Aristi fena kokulu mağara diye anılan Bila tonyam mağarası vardı. Fakşt büyük zelzededen buraları yıkıldığı zamam bu mağara da kapandı gitti. Vilâyetimiz çevresindeki diğer ha» rabeler hemen hemen tamamen yüze çıkarıldığı halde Niza daha toprak altnda yatmaktadır. Yüze çıkarılan yerler pek azdır. Burada 1909 da Ah manlar ve 1921 de de Elenler çalış- muşlar. Ve bazı güzel eserleri yüze çe karmışlardır. Bunların bir kısmı Ele ne götürülmüş, bazıları da İzmir mö- zesine kaldırılmıştır. Sultanhisarmın Selçuk ve Osmanlı Türklerine ait gün İmecini önceden yazmıştım. Bu kez ondan ötürü tekrarlamıyorum. Yazıma son verirken Sultanh'sarln ların bir dileklerini yazacağım. Aydın demiryolu kumpanyasının götürme parasını çok alması Sultanhisarlıların başta gelen portakal ürününün sürü- üne ket veriyor. Sultanhisar porta- kallarını korumak için bu dileği tez ek den ole alınması çok yerinde olacale tır, Geçen seneki soğuklardan ötürü Sultanh'sar portakalcıları çok zarar gördüler, bu kez de en ( parasmın çokluğundan ürünlerini değer pahar sile satamazlarsa Sultanhisiy porta « kalcılığı sönecektir. *