Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
MİLLİYET SALI 11 KÂNUNEVVEL 1934 sSağlık ve esenlik Arıklamak «Düşündüklerimizin hep- si, bildiklerimizin hepsi, var- lığımızın hepsi, bağırsakları- mızda çürüyen azıklardan o- luyor.» (Moris Meterlen) sayru olsun, sağlam — olsun, semizlik : bi e u köstleri ten özge tutulacak bir yol yoktur. Şişman kişinin ilk önce tutacağı yol, kan dolanma kurumunun (11) ve soluk h (12) işletme b ikliklerine göre ölçülmüş — fizik bir kültürdür. llk önce kolların — eler boş sonra ellerde halter olarak argılanması (13) kişi sırtı ve şişi ğraş: Şi sayısı çoktur. Bunların içinde kimi gerçekten semizdir; kimi semizlikten korkar; lnml ince kalmak diler; kimi boyum, biçimim bozulacak diye tasalanır; kimi de doğru- dan doğruya esenliğim gidecek diye kor- kar. Bunların her birine karşı ayrı ayrı sözüm var... y Arıklamak (1) için yemek, içmek b turup kalkmak yöndemleri (2) yul dizdiklerim hep j : birden b bir yöndeme bağ- larım — hepsi ; şiş hepiniz bu yoldını gideceksiniz. — denemez; ve, şişmanların hepsi bu küı!ıeye lop)ın.a— maz. Şişmanlık türlü türlü .nlur. Şı|.- manlık vardır ki dışarıdan gelir; ç?k Yyi- yenlerde, oburlarda olduğu gibi. Şişman- hık vardır ki içerden gelir, iç düzenin bo- zulmasından... Azıkların (3) sinmesinde, emilme- sindeki bozukluklardan... Yenilen nesne- lerin bıraktıkları artıkların (4) dışarıya atılmasındaki bozukluktan... Bunların hepsi kişiyi — semirtir. Ve bunlar başlı başına sayruluk olur. Semiz kişiyi arıklatmak - için bunları seçip ayırmak gerektir. Bunlar ayrı ayrı olur, bir kişide hepsi birleşmiş bulunur. Kolay mı? bunları ayırt etmek... ilk ön- ce bunları kestirmeli. Ondan sonra bu işte ilişiği olana gereken öğütleri verme- Her arıklamak isteyenin dileğini yerine getirmeli mi? Adem oğlunun yapısı bir örneğe göre kurulmamıştır. Öyleleri var- dır ki tartıları, yağları, gövdelerine gö- re, ortadan üstündür. Öyle olmakla bera- ber sağlıkları, esenlikleri denktir. Onları arıklatmağa kalkıpta bu denk- leşme bozulursa sağlıkları, — esenlikleri önceki gibi iyi olmaz. Dirikleri tatlı geç- mez. Hekim her kişinin keyfine uymamalı. Biraz ayak diremeli. Yüz çizgilerinin, boyun bosun inceliğini değil, sağlığı gö- zetmeli. Bununla beraber şişmanlar vardır ki gerçekten sayru sayılırlar, Daha doğru terimle (5) öyle kişiler vardır ki gerçek- ten sayrudurlar. Ve onlarda — semizlik sayruluğun doğrudan doğruya ve açık- tan açığa dışarıya vuran kılığıdır. Kamu görmüştür, bilir, öyle kişiler — vardır ki önlerine konulan tabakları tez elden si- lerler, süpürürler. Keskin istekleri var- dır. Öyle ki, gene — arık ve cılızdırlar; Bir deri bir kemik denecek gibi... Oyle semizler de vardır ki bakılırsa yedikleri gövdelerine göre, devede kulak Bunu- TETRĞİR ve de:ı'ıı deıriı'ı' ıoh.k-ılmık; argılanma- ları. Kişi surtı üstü yamyassı yere yata- rak bacaklarını kalı ları yaparken terlemek te ayrıca arıkla- mağa yardım eder. göre sıkı özen ile (14) yapılırsa yağları eritir. Sporlar arasında kürek çekmek, yüzmek, tenis oynamak, futbol — genclere yarar. Şu var ki içleri sağlam olmalı; arada bir, yüreklerinin, böbreklerinin — işlemesini Pa yoklamalı... | Suya girmek, su dökünmek sanıldığı | kadar arıkl yor. ğu bany tartı- B yı düşürüyorsa da, bu — düşkünlük çok sürmüyor, Bir de yorgunluk veriyor. So- ğguk ve ılık su dökünmek ve dökündükten sonra teni kuru kuruya veya ispirto ile latılmış eldivenle ak, jimnas- | tikten sonra deride kanın — dolaşmasmı | ve derinin solumasını kolaylaştırmak i- çin yardım eder. Sürgüçleme (15) ancak gövdenin öte- sinde berisinde yer yer tümsemiş yağları düzeltiyor. Yoksa bir düzeye yağları e- ritmiyor, Yemek, içmek arıklama — yöndeminin köşetaşıdır. Bunun için burada genel bir iki kural söyleyeceğim .Semiz kişi arıkla- mak için şu veya bu kümeden olan azık- ları büsbütün kesmemeli. Ve azıkların tartılarını son kerteye indirmemeli. İşte örnek olarak, genel kural olarak değil, orta, çok yiyen, sağlam bir şişmana ya- rayacak yemekler : Sabah kahvaltısı bir fincan kahve, bir biskuvi, öğle yemeği : 50 gram et veya lık; 200 gram patats, yeşillik yahut haşlanmış salata; biraz peynir (kaşar ve Gravyer gibi pişmişleinden) yemiş, (çiy veya komposto), bir fincan ihlamur ve- ya sıcak su. * Ikindi kahvaltısı: Bi rfincan hafif çay | BŞ ) ve bir bisküvi, Akşam yemeği: Bir çor- ba, iki yumurta yahut 50 gram balık ve- ya et, 200 gram hamur. Yeşillik yahut salata veya unlu kuru taneler; ve ye- mişler. Bir fincan çay ve ufak bir bar- dak şarap... Tartısının artıp eksilmesine, tansiyo- nuna Metabolizm bazala göre kişman ki- şinin yemekleri arttırıır, eksiltilir. Dr. Rusçuklu HAKKI UZEL Bırakmayınız la beraber gene yağlıdırlar. Sürüde göze çarpan yoğon (6) şişman- lar bunların arasından çıkar. Bu şişman- lhık'arm çoğu çocuklukta başlar. Hemen hemen hepsi beynin içindeki hipofiz de- nilen ufacık bezin bozulmasından ileri gelirler, Bu bezin işi hormon adir nesne- leri kanın içine atmaktır. Bu hormonlar beslenmek, azıklanmak (7) işlerini yolu- na kovarlar. Bu Beze komşu düşen,beyin parçalarının sıkışması, baskı altında kal- İ ması da bu aşırı şişmanlığı yapar. . Fununla kalmaz. O bezciğizin bo- zulmasile döl döş getirme avadanlıkları (8) da büyümeden kalır.Bu yogon şişman ları, meraklarını e-cıldammak — için para ile k österirler. R. ışığı ile sinir cerrahlığı ile orilara yardım etmeli- dir. Yeme, içme — düzenin bunların Şiş- manlığı üzerine bir ilişiği olmaz. Bu iri ve yogon şişmanların daha ni- celeri de vardır ki onlarda, ileride kulla- nılmak üzere gövdelerinde birikmiş olan yağlara düzen veren sinir ve endokrin kurumu bozulmuştur. Şişmanlıkta Biragu (9) nun da eli vardır. Şişmanın anası, babası da şişmandır. Artritizm adı verilen yapılışm türlü türlü görünüşlerinden bi- ri de odur, şişmanlıktır. gerekli iş görmektedir. Şişmanlık yönünden gerekli iş görür- ler. Çok şişmanlar arıklamalıdırlar. Yağ- r yalnız gövdenin dış yüzünde birik- mez; derinlere de saldırır, yüreğin, böb- reld_m-'ı'n işlerini de işlemelerini bozar.On- lı-r_ıçın sonu yaman bir engel olur. Tez gelip gidici sayruluklar şişmanlarda kor- kunç olur. Çok.yoıon kişilerin arıklanması için (1) Arıklamak — zayiflamak, (2) yön- dem — usul, (3) Azık — gida;, (4) artıkbakıvye,(5) Terin—tabir, (6) Yo- gon — kalın, (7) Azıklamak — tagad- di, (8) Tenasül âletleri, (9) Biragu — miras, (10) Ülgü — âdet, (11) Systeme circulatoire- (12) S. respiratoire (13) hareket etmek (14) dikkat (15) Sür- güçleme — masaj. “TEPEBAŞINDA ŞEHİR — (Bl F*VATROSU İstonbul Betödiyösi Bu akşam ŞehirTiyafrosu — Saat (20) de BIR TELEFON KAFIDIR Sigortasız Yazan: W. ŞEKSPER Tercüme eden: 5 perde ) Ertuğrul Muhsin HL 9778 OZAN OPERETİ Şehzadebaşı Ferah Ti- : yatrosunda bu akşam X 20,30 da Muhlis Saba- hattin, Fahri Gülünç, İsmail Dünbüllü GÜL FATMA uuıııımıımı HAMLET Malınızı - <SÜPPE GİTTİ ZAYİ — 3552 sicil No, arabacılık ehli. yetnamemi zayi ettim. Yenisini — alaca- ğımdan eskisinin hükmü yoktur. Raşit yemeyi içmeyi, azıklanmayı düzeltmek- oğlu Şevket. (5706) kadaşma; Artık dışardakiler — fena halde sabrısızlanmışlar, bağrışıyorlardı. Kilit tekrar çıkırdadı. Ve bu sefer kapının iki kanadı birden arkası- na dayandı. Abidin beyin “Al;!,, diye seslendiği esmer genç avazı çıktığı kadar bağırdı: — Beyler! buyurun! Ve beyler, itişe kakışa saldırdı- lar, bir han katının dar koridoruna sıkışmağa çalıştılar. Arapkirli derhal Aliye yanaştı, Eline beş liralık bir kayme sıkıştır- dı; - — Beni unutma.. Burma bıyık'ı da onu taklit et- mişti. Top sakallı efendi de eline bir şeyler tutuşturdu. Cüce, birinin bacakların arasından geçerek A- — Şu Aliye Allah — artık yürü ya kulum!,, dedi, — diye homur- lr Öz dilimizle 1—1_ Bir delinin attığı taş... Geçende bir deli, Vilâyet kona- ğı önünde ortalığı kana boyadı. Bir polisi, iki çocuğu, bir avukatı yaraladıktan sonra, kendi de atı - lan bir kurşunla öldürüldü. Böyle apansız çıldırarak önleri- ne gelene saldıran zirzopların et- tikleri kötülük yanlarına kalır. Bu deli adam da öldürülmemiş olsaydı, tomruğa (hapishane) gi- recek değildi. Yeri olsa olsa timar- hane idi. Orada da, birkaç ay ka- lıp çıkacaktı. Töre (kanun) lerin suçlu say - madığı delileri başıboş bırakmak başımıza buna benzer olmadık iş- ler açabilir. İster ki böyleleri; sıkı sıkı göz altında bulundurulsunlar. Yalnız lerinde bir takım delileri, bunak - ları besliyenlerin kuşkuda bulun - maları gerektir. Bütün deliler sal- dırmaz. Ancak, saldırırlarsa, kötü saldırırlar. Ondan ötürüdür ki böy- çük bir sarkıntılığı görülünce po - lise koşmak ister. Yer yüzünün hiç bir yeri yoktur ki, orada delileri bizde olduğu gi- bi başıboş bıraksınlar. Tanınmış atalar sözlerimiz ara- sında şu söz de vardır: Bir deli, kuyuya bir taş atar, kırk uslu (a - kellı) çıkaramaz! Şimdi, bu sözü söylemenin sırası geldi. Bir deli, böyle gözümüz ö - münde dört cana kıyar; boş yere a- kıttığı kanı, bütün İstanbullular, bir araya toplansa yerine koya - mazlar. Delileri, usluların ar da do - laştırmıyalım... M. Salâhaddin GÜNGÖR Bucünkü program İSTANBUL: k&z ) : Bayan Âzade Selma 20,10: Mösyö Goldenberg koro. 20,40: Plâk, Neşeli musiki. 21,15: Anadolu ajansı - kestrası. 545 Khz. BUDAPEŞTE, 550 m, 22,15: Son haberler. — Şandor Bura çingene takımı 24: Cazband. . 68$ Khz. BELGRAT, 437 m 17,30.: Radyo orkestrası, 19,30: Ders 20: Plâk. 20,20: Haberler. 20,30: Milli neşriyat. 21 Konferans, 21,30: Reklâm- lar, 21,40: Senfonik konser sonra plâk. M | 223 Khz. VARŞOVA, 1345 m . 18: Eski fransız — dansları. 18,25: Sözler. ler. 19, Popüril, * Hafif musiki. 19,45: Edebiyat. 20: , şarkılar. — Sözler, 20,30; plâk va- saire. 20: Klâsik şarkılar. — Konserli reklâm- lar. 23, 15: Plâk. 23,45: Sözler. — 24,05: Dans usikisi, Khz. LEİPİG, 382 m. 18,20: Lante refakatile şarkılar, 18,50: Ha- berler. 19: konfersn. 19,15: Plâk. 20,35: Sözler, 21,10: “Halk ve iş,, isimli — radyo temsili. 22: Orkestra konseri. 23: Haberler ve spor. 23,20: Plâk, 24: Hafif parçalar, dans musikisi, Khz. PRAG, 470 m. 18, Plâk. 18,35: Almanca ders — Şiirler. — Zi a ili T5 (şarkılı — piyano). 19,56: — Haberler 20,10: Karışık şarkılı emsiyon. — 21,40: Hafif — Haberler. 22,28: Piyano - keman konseri, 23: Haberler, 23,15: Plâk. 23,30: la- gilizce baberler. Khz. MOSKOVA, (Stalin) 3861 m. 173 Senfonik konser, 18.30: Amele konseri. 19,30: Milli Okranya musikisi. 22: Dans ve kas rışık musiki parçaları. 2d: İspanyolca neşri- yat 18,30: Plâk. 19,30: Reportaj. 19,45: Popü- ler. konseri. 20,30: Kore konseri, 21: Sözler. 21,30: Radyo orkestrası, 22,15: Edebiyat . 23: Sözler 23: Şarkılar. ROMA, NAPOLİ, BARI 18,10: Karışık — konser, — Plâk. ve sözler. 21,45: Karışık konser. 22,30: “l1 Bindeste,, isim i bir perdelik musikili piyes, 23: Dans musi- kisi. 24: Haberl «re 592' Khz. BERLİN 357 m.: 18 H.ıfıf musiki, 19,30 Hafif musilâ, 20,30 Stukuki bahisler, 20,40 Aktüalite » haberler, 21,10 Lanf ins Glück öpereti, 22 Neş'eli mu- sikili program. 23 Haberler, 23,30 — Askeri musil 592 Kbz. VİYANA 507 m.: 18,30 Koro konseri, 19 Eski Avusturya ve- ihtiyacını temin ettikten sonra arta- cak eşyaya inhisar ettirmekten da- ba tabii ne olabilirdi? Bu komisyo- nu kuranlar hiç te yanlış düşü olarak bir yere bırakılmasınlar. Ev- lelerine karşı, tetik bulunmak, kü- Borsalar. 21,30: Orkestra, 22: Caz ve tango or- 18,30: Piyano yardımiyle şarkılar, 19: Ders. 19,30: Vagnerin “valküre,, operası, 20,40: Spor. 19,25: Haberler, 18,35: Piyano yardımıyla şarkılar. 18,50: Söz- Bu koridoru dolduran kalîılı- YARIN AKŞAM MELEK SİNEMASI Hiç bir filmde görülmemiş bir zenginlik ve ihtişamda binlerce dansözün, binlerce figüranın iştirakile ve Metro - Goldwyn - Ma- yer şirketinin 3 milyon dolar sarfile yapılan Dans rüyası Fransızca sözlü büyük süperfilmi takdim edecektir. Baş rollerde halkımızın çok sevdiği JOAN GRAWFORD-GLARK GABLE _ SISIMSIZ n Heyecan ve dehşet filmi?.. ıl D : M Merak ve korku filmi... # GÖRÜNMEYEN ADAM - fil- Ü minden daha kuvvetli; -daha sinemasının bu perşembe takdim edeceği muazzam Fransızca sözlü süperfilmdir . müthiş bir şaheser L İPEK İttihadı Milli Türk Sigorta Şirketi Herik ve hayat üzerine sigorta muameleleri icra eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir Merkezi idaresi : Galatada Ünyon Hanında Telefon : — 4.4887 — YENİ NESRİYAT T Faydalı neşriyat Deniz yo]lan ur ze kitaplardır. Basılışlarma çok dikkat e - | dilmiş, güzel resimlerle süslenmiş olan bu k li eserler hakil kütüph Ak: refikimiz «Faydalı Neşriyat» Tei gee kön İökela metlir. okarimğa lg_l_i.ETME_SI_ başladı. Bu eserler büyük küçük her ne- , Acent : Karaköy Köprübaşı vi ol vkle okuduğu güzel | iştir. Faydalı | Neşriyattan şimdiye kadar çıkanlar şun- ı.ldn : DON KIŞOT. — İspanya edebiyatı - nın ölmez şaheseri, 25 kuruş. ARZIN MERKEZİNE SEYAHAT.— Meşhur femni romanlar — müellifi Jül Vern'in çok meraklı bir eseri; 25 kuruş. HAYVANLAR ALEMİ, — Faik .Sdıl ri Duran'ın çok rağbet gören ve bize hayvanları tanrtan ve sevdiren çok re- simli güzel bir kitabı; 150 kuruş. Istanbuldan Londraya Şileple Bir Yolculuk. — Faik Sabri Duran'ın Al. a Kelle M:ma,c"'ı Sra e Yuzmlbram | İngi F talya ve anistan- | pek istifadeki kitabr: 75 kuruş. | RNEREDEN cauvoııuz;;k — Bize | nereden geldiğimizi öğreten meradklı bir kitap. Fransada Bourges Rasatha - I | | Han. Tel. 22740 KARADENİZ YOLU KARADENİZ vapuru 11 Bi- inci Kâ SALI günü ?aîîızou::îîize’ye =:.rw (8410) 10018 BARTİN YOLU Yalnız bir sefere mahsus ol- mak üzere BURSA vapuru l1 Birinci Kânun SALI günü saat 17 de Sirkeci rrhtimımdan kal- kacak gidişte Ereğli, Zongul- dak ve Filyosa uğrayarak Bar- tma kadar gidecek ve avdette Filyos hariç olmak üzere aynı iskelelere uğrayarak dönecek- tir. (8448) AYVAEIK YOLU NİLÜFER vapuru 12 Birinci nesi müdürü Abbee Th. Moreux'nun bir y aa Kânun ÇARŞAMBA günü ak- FYADA ILK ADIM. — Fa- ik Sabri Duran'ın çocuklar için yazdığı şamı saat 19 da Ayvalığa kadar. TARİH OGRENİYORUM. — Abmet_ Refik'in çocuklar için yazdığı tarih hi- Hyçıa:leğılî ve faydalı olan bu kitap- YURTTAŞ İ Çocuğunun sağlam ve kuv- vetli olmasımı istiyorsarı, ona ( bol, bol üzüm, incir, fındık, * fıstık, portakal elma, kayışı firl Herr August Kral tarafından Türkiye | ödir. Cumhuriyetinin kuruluşunun tarihi sebevleri, yedir. ntlı konferans, 19,28 Ders vesaire, 2010 Ha- berler, 20,40 Sergiye dair, 21 Don Karlos o- ları karilerimize tavsiye ederiz. Tevzi yeri: AKŞAM KITAPHANESİ. 121 Ankara caddesi. Milli İktisat ve Tasarruf SLESER .. perasmdan sahneler, 21,55 Sözler, 22,15 Is- panyol musikisi, 22,30 Haberler, 22,40 '?p.u- yel bavalarının devamı, 24,30 Dans musikisi. ğın içinde bir tane bile hakiki ih- racat tüccarı yoktu. Bunlar bir ta- kım kenlerdi ki aldıkları vesi- — Ortağımıza takılma... — Nazmininkiler razaki olsun mişlerdi. Fakat iş yürüdükçe tered- di etmiş, düzeni bozulmuştu. Evve- lâ sırf ticaret odasında kayıtlı bu- dandı — çocuk her Hste günü beş yüz İiraya para demiyor. — Evet ayda en azdan iki bin li- Ta vuruyor. — Bu bizim hesaplayabildiği- miz... Aslına bakarsan bir o kadar Müslif: Nazmi Şehap da vesikadan çıkarıyor. — Vesikada alabiliyor mu? İiyi dürttü: — Cebine attım... —dedi — — Peki Şakir bey ... peki... Asıl kalabalık, üzerine tebeşir- le rakamlar yazılmış iki kara tah- — Elbette... Odadan ikinci sı- nıf tüccar — şehadetnamesi aldık. Tavsiye edenlerden biri benim. Fa- kat doğrusm altında kalmadı, çok yardımını gördüm. tanın başına birikmişti. Heikesin e- İinde bir kalem, bir defter vardı. Bu tahtalara bakıp bir şeyler not ediyorlardı. Sonra kımisi cebinden bir beş li- ralık kimisi cüzdanından bir kaç tek lira çıkarıyor ve doğru koşuyor- lardı Alinin yanına... z :kat nasıl keramet vardı bu A- ide? Şivesinden Trabzonlu olduğu an ıl:ıı kırbıyıklı biri, aynaya ba- B lr b bi kıllarını ar- Merdivende saatlerce bekliyen- ler, bağrışanlar, dedikodu yapan - lar, para verenler, itişip k lar, umumi harbin dürüst kazanıl- mış hiç bir vefah bırakmadığı bu devirlerde, yüzlerce binlerce lira- ları kolaylıkla cebe indi in yos lunu bulmuş olanlardı. da memleketten mal ihraç etmek için ticaret odasında kayıtlı tüccarlara vesika dağıtan bir komisyon vardı. Bu açlık ve kıtlık günlerinde de ih- lundukları için, ihracat işini çok- tan bırakmış olan bazı tacirlere de vesika verilmişti. — Bunlar dürüst hareket edip; — Efendim biz artık ihracatla uğ raşmıyoruz. Diyerek bu vesikaları iade ede- ceklerine, istediği kadar çok mal ihraç etmesine müsaade edilmedi- ği için kıvranıp duran diğer tüccar- lara — satmışlardı. Bu epey kârlı bir iş olmuş ve gitgide bir nevi ha- va oyunudur. - başlamıştı. Büyük toptancılar ötede beride dolaşan bir takım serserileri bir yolunu bu- lup ticaret odasına kaydettirmişler, sonra bunlara üç beş vere- rek namlarına çıkan vesikaları el- lerinden almışlar, kullanmışlardı. Nihayet bir gün işe daha yukarda kiler el atmışlar ve komisyon dost- kaları doğru Abidin beyin yahut Rüstem beyin yazıhanesine getirip ucuz pahalı devrediyorlardı. Şüp- hesiz bu yüzden çok, ama pek çok kazanıyorlardı. Nazmi, işte bun- lardan biriydi. Kapıcı Ali onu kori- dorda seçince hemen yanma koş- tu: — Beyefendi sizi kâtibin odasın- da bekliyor... Ve gencin önüne düştü. Biribiri ne yapışmış gibi duran yetmiş sek- değil mi ? — Sen bilirsin... İkinci kalite için öbürlerininkilerden istifade &- deriz. e Kâtip sigara içiyordu. Derin bir nefes çekerek üfledi; — Baaaş üstüne! — dedi — * Hemen “aleme sarıldı. Penbe bir kâğıda bir şeyler yazıp imzaladı. Sönra yeşil bir kâğıda da bir imza kondurarak gence uzattı: — Biri üzümün, biri de incirin.. kapıdan içeriye soktu. Duvarlarda raf raf şişeler, kava- nozlar dizilmişti. Üstü camlı bir. amasanmım başında pos kara bıyıklı kalm kaşlı bir adam oturuyordu. Abidin bey bir iskemle gösterince genç oturdu. : Karakaşlı adam gülümseyerek sordu: — Bu kadar üzümü sevkedebile cek Nazmi bey? ların kayrıldığı bir i hali sesinden belliydi. Alay ettiği Bir sigara almaz — mısınız Nazmi Bey? — Teşekkür ederim efendim... O kadar uykusuzum ki ayakta du- ramıyorum. Gideceğim. Oturanlar ellerini uzattılar. Ka- pıya doğru yürürken Abidin bey yanına yaklaştı: — Mutabıkız değil mi? — Tabii.. k — Kâtip yazıhanede seni bekli- d (Bitmedi) 1L SBEHİT EESBTELE £EFETETEÇETETESE . B ; AAA LA L E -- F FEFT YA w - SEİATE f