Sağlık ve eseniik Sayruluklar w Artası &i Sayruluklarda arta düşüncesi en eski ve &n çapraşık düşüncelerdendir. Bunda bilgi miz yok gibidir. Karanlık içindeyiz. Şu var ki artaız arasız çalışmalar bu karan- lığın içinde benek benek (3) aşıldayor, tektük yerlerini sydnlatıyor. onlara ba- karak sayruluk artası için kestirme sözler söyleyebiliyoruz. Seçip kestiremedikleri- mizi de alaca karanlıklar içinde görebili- yoruz. Çocuğa, hemen doğarken anasından göçen sayruluklar için bir şey söylemiye- ceğim, Onlar dış bakıştan anadan doğma sisi görünürleree de içyüzü öyle değil- e ran bulaşık sayruluklar da vardır ki om lar da arta sayruluklardan sayılmaz. Onlar bir kerteyodek özel (4) bir bu- laşıklıktır. Anasındaki bulaşık sayruluk savuşunca çocukta da bir nesne (5) kalmaz; Sapsağlam doğar. Arada, sara» Soyadlarını seçerken Soyadı seçimleri başladı. Başla dı değil, aldı, yürüdü bile... Yalnız Bana, günde sekiz on kişi, başvura- yor: — Bize birer soyadı bulsana... diyem. İkide bir soruyorlar: — Göğem nasıl? — Aktağ koysam yaraşık alır m? i — Günışık yerinde düşüyor mu? Çoğunu başımdan savmak için: — Güzel? — Bundan iyisi bulanamaz... — İyi seçmişsin... diyip atlatıyo- ram, Yalnız, bir takımları var ki, türlü adların üstünde, bal emmek için çiçekten çiçeğe konan kelebekler gibi dolaşıp durayorlar da içlerin- da görülen veremler, sıtmalar, ve daha başkaları bu kümedendir. Sayruluk, arta kılığına bürünmek için daha ana, baba tohumlarmın birleştik” leri sırada çocuğa geçmiş olmalıdır. Ar- ta olarak çocuğa geçen sayruluklar, ço- cukla bile doğar. Çocuğun kurumunu (6) kuran tohumlar daha birleşirken bo- zuktur, Bir de şuraya bakmalı! Tohumu” yapanlar sağlam olurda bozukluk yalnız tohumlardadır. Bu tohum bozukluğu da arta olarak geçen sayrululdar saye - Çocuk kurumunun ilk yapı taşı olan selül jermine (7) daha kurulurken ana sım, babasının tektük betleri (8) ona geçiyor. Cocuk bu selül'ün fikizlenip sür- mesinden olur. Betler, belli başlı kural (9) lara bağlı olarak göbekten göbeğe geçiyor. Bu geçen nesneler, — Ananın, babanın bir bozukluğu (olmaksızın — soy (10) sop (11) un ve uluslar (12) damarlarının özel kurumlarını kuruyor. Bir de şu var: Analarmda, babaların- da olmayan bir bet günün birinde çocuk- larında beliriyor, Ve bu bet, arta törü ve kurallarına göre vonra gelenlerde de gö- rülüyor. Tıpkı arta sayruluklar gibi. Tuhafı neresi, bilir misiniz? Ergenlerde böyle beliren betler arta kılığı alarak on- Ya e : Arta kılığı aldıktan sonra ananm, baba tun betlerini çocuklar, torunlar nasıl pây- laşıyor.? Mendel adlı bir kimse bunu bir törüye bağladı. Burada o törüyü anlatmak u- zun sürecek. Sinir sayruluklarında (arta) büyük bir oyun oynar, Bir çalımına ge- örip bir başka yazıda da onu anlatırken arta törüsünü de söyleriz. Yalnız şu ka dar söyleyeyim bu arta törüleri henüz ka- ranlde ve karışdetır. Ne de olsa görülü- yor ki arta törüsü sayrulullarda gerekli bir oyun oynayor. Buna bakarak törü düzenlerden döl getirme işleklikle- yı ortaya sürdüler. Bu pa- tarralsızca bör aaldarış, körlemeden atı. Mışter. Dirlik işlerinde ivgenlik (13) ge rekmez. Dedim ya, sayruluklarda arta Gele Köye dağlar a vii en; liklar içindedir. Umalım ki her yandan yapılan araştırmalarla biraz daha ışık görelim, (Göte) nin dediği gibi: * Aydınlık, aydınlık, biraz daha... Dr. Rusçukku HAKKI (1) Sayruluk — hastalık, (2) Arta — miras, (3) benek — nokta, (4) özel — hususi, (5) nesne — şey, (6) Kurum — teşekkülâr, (7) cellule germinde, (8) bet — evsaf, (9) kural — kaide, (10) soy » nesil, (11) sop-erk, (12) Ukus — millet (13) ivgenlik — acelecilik. Milis tefrik 29 den bir tanesini beğenemiyorlar. Bence soyadını alırken bu ka- dar üzüntüye kapılmak doğra de gil. İnsan, gönlüne ne doğdu ise, diline hangisi kolay geliyorsa, onu çekip alıvermeli! Bugün seçtiği adı, yarın beğen- meyip değiştirmeğe kalkışanlar gö- rüyoruz. Bunlara: — Koyduğun addan niçin vaz geçtin? diye sorunuz, alacağınız karşılık şu olurdu: — Bana yaraşmazdı da ondan! Ad, sırta giyilecek çaput (elbi- se) değildir ki yaraşıp yaraşmadı- ğı bir bakışta anlaşılsın. İlk seçilen adı olduğu gibi bırak- mak, en doğrusu, en kestirmesidir. Gelen, gideni arattığı gibi son- radan bulunan “ad,,da, önceki adı aratabilir. Ad seçiminde bocalamalar yap- mayalım!.. M. Salâhaddin GÜNGÖR YENİ NEŞRİYAT 1. Rasin külliyatı Dün ve yarın tercüme kütüphanesi a- dı altın da Bay Haydar Rifat ve arka daşları tarafından Avrupa kılasiklerin- den yapılan tercümelerin meyrine devam edilmektedir. J. Rasin külliyatmı çüncüsü de neşredilmiştir. e Müte Bay Ahmet Reşit (H. Nazım). Tavsiye ederiz. Yeni adam (Yeni Adam) 48 inci saymı güzel resimli bir ioapakla ve dol- gun münderecatla çıkmıştır. Fotoğraf hakerleri Bugün çıkan beşinci sayımda bir hafta içinde olup biten yerli, harici bü- #ön hâdiselerin hiç bir yerde çıkma- mış en canlı fotoğraflarını © yazılarile beraber bulacaksmız . (Fotoğraf Haberleri) o mecmuasm- da spor, sinema ve modaya mit bir çok © ile amatörler arasında fotoğraf mü- sabakası da berip etmiştir. Tavsiye e deriz. SÜREYYA OPERETİ Cuma matine 15 de Beyoğlu Mulen- rujda ve cuma akşamı 20,30 da Usküdar Hale Tiyatrosunda KARIM NAMUSLUDUR O kadar gürültü ediyorlardı ki tramvaycılar kahvesinde yirmi se- ne, altı kol iskambil oynamış bir a- damın kulağı bile buna tahammül £ demezdi. Oraya doğru giderlerken Haydar, ehemmiyetli ehemmiyetli sordu: z bea Nazmi! Nimetin sen- en ba: ir konuştuğu var mı? tahkik etmedim ama... Zannetmem. Zaten benimle olan macerası da suya tirittir. Merhaba Nimet, merhaba Nazmi! işte bu kadar. Eğer birisi bir ukalâlık eder- se inanma... Bu sırada, bilardo Oynayanlar. dan biri nasırına basılmış gibi su- ratmı buruşturarak; Eyvah! — diye bağırdı — Bu lir mıydı be birader? kömü- sün? Bu ne iska gi N Fakat o anda Nazmi gözüne İli- şince, bilardoyu da, hiddetini unu- o Gülmeli Ş Mübllifi: Nazmi Şehap tarak yanma koştu; — Aman be Bacanak! gökte a- rarken yerde buldum seni... — Emret cayım... ne istiyorsun? — Dur bir parça... Asım! Al şu | İstakayı benim yerime oyna... Elindeki değneği ve ucuna âsa- bi asabi sürttüğü tebesiri göğsü bağ rı, açık, kolları sıvalı, kahve garso- nu tavırlı bir gence verdikten son- ra; Şimdi... — dedi — beni dinle... — Peki dinleyeyim.. ama evvelâ sizi tanıştırayım. Ulvi bey... İhtiyat zabiti... Üç defa yaralandı. Son ya- radan daha elli gün tebdili havası var. Haydar bey . ticaret kaptan mektebi son sınıf. Ve iki genç selâmlaşırken Ulvi- ye sordu: — Mühim mi, hususi mi ahlata- cağın sey? — Eh... biraz... MIL İYET PERŞEMBE gana | ME Dram Başvartanik ! Bizim Fransızca La Turgüle'de | çalışan Mehmet adlı bir çocuk var. Geçen gün bana dert yandı: — (Elâziz) in Çemişkezek kaza- sında Başvartanik diye bir köy var. Ben o köydenim. Haritada bir çok (yabancı adlı köyler değişti. Nedense, bizim Baş- vartanik, olduğu gibi daruyor. Herkes harırl harıl soyadı alır- ken, köyümüzün adı da değiştirilse olmaz mı? Mehmede hak verdim. Türkiyede Başvartanik adında bir köyün bulunmasına, bunca za- mandır, nasıl katlanabilmişiz? Ona! hep birlikte şaşalım. | Mehmet, benden karşılık bekliye! rek acıklı acıklı yüzüme bakıyor- du, dedim ki: — Korkma, Mehmet, Karabetle- rin, Vartanların adı değişirken s€- nin Başvartanik'e de bir soyadı bu., larlar?.. Kulakmisafiri Öz Türkçe ile Bilmecemiz Osmanlıca karşılıkları yazdığımız ke türkçe mukabillerini şekli- öz mizin boş hanelerine yerleştirerek ke - sip — (Milliyet bilmece memurluğuna) iniz. Doğru halledenler arasında kura çekiyor ve kazananlara hediyeler veriyoruz. Bilmecamiz 1234567891011 ——EAN 1 — Bitap (5) Lep ( 2 — Tir (2). asi (4). ir para adı (4). Çok değil (2). 4 — Geniş (4). 5 — Nihayet, netice (2). Bir ressa- mımazın maskâtı ve'si (3). Sada (2). 6 — Dem (3), davet, kıraat eyle 0). 7 — Bert (3). Beyaz (2). Bazu, K Nota feri (3). 8 — Çabuk yanan odun (4). (2) Büyük (3), 9 — Rabıt edatı (2) 10— e nekes (4) .Notm (2). Çok değil yı ak; vukuf (5). Yukardan aşağı 1 — Bereket (6) Nota (2). iü — Bir adet (3). Bir eşkiyanm adı 3 — Nota (2). Bir meyva (3). Ra edatı (2). 2). Nota e el (0. 10 — Aşikâr olmak (11). 11 — Bir kumes hayvan (3), Ma- yi (4). — Haydar (yavrum; sen biraz ED şan İT ÜRK sinemasında: 29 TEŞRİNİSANI o 1934 | K | Moskova operasının meşhur artistleri: KOUZMİNA - BOUGOLİOU- BOV-M. JAROV Sovyet sinema sanayiinin bir şaheseri: İlâveten: (İSTANBUL ) şehri mizin emsalsiz tabii gözellikler'ni i (Viyolonsel ve Ut ile) 4 Birinci Kânun saat 21 de, ŞEHİR (Eski Fransız ) tiyatrosunda Bugünkü program 1STNBUL; 181 Almanca ders. 18,30: Dans mı ile, 19,30: Dünya haberleri .19,453 zuunun anlatılması. 19,45: Şehir tiyatrosundan nakil (Madam sen jen komedi üç parda va bir başlangıç. Yasan Viktoriyen Sadu ve Emil Mora. Tercüme eden Seniha o Bedri Hana, (Hava müsait oldukça garp memleketleri meş” riyatı programımıza ilâve edilecektir. 223 Khz, O 1646: Hafif musiki, — Muhtelif, 19,15; Piyano konseri, — Musahabe. 20,305 Senfonik konser (Plâk ile) — Masahaha, 21: vusikisi, 21,45: Haberler. 22: Senfonik (Leh musikisi.) 22,45: Konferama. 23: konseri. 23,15: Dans dersi 23,35: Dans musikisi — Musahabe, 24,05: Dans masiki- . 1496 Kı. FRANKFURT, 251 m. 18,15: Neyeli musiki. 20,45; Günün haberleri | 2,0: Sar seşriyatı, 21,30: Ki ; Maberler. 2520: o Vaşingtondan mehlen haftanın mühim haberleri, 21,30: Alman halk sausikisi, 244 Gece musikisi. 1: Keza, 841 Khx, BERLİN, 357 m; 18,15: Puccininin ölümünün 10 uncu yıldönü mü münasebetile opera eserlerinden konser. 19: Muhtelif 19,3x Sözler. 20,40; Haberler. #işl0: Breslavdan sakil. 23: Haberler, 523 Kr. BÜKREŞ, 354 m. 13 - 18 Gündüz seyriyatı. 184 Salon örkertran:, 19: aHiberler, 19,15: Salon orkes- tranının devamı, 20: Konferans. 20,30: Romen wmakil, Zi: Haberler. ke neşriyat. -096 Kr, BELGRAT, 437 Radyo erkese 1A8r Mahtslif be- Reklâm ve plâk neşriyat. o 21: Müh ri, 22: Konferans 2230; Radye orkestra. 23: Radyo orkestrası, (Hafif musiki.) 345 Khz. BUDAPEŞTE, 550 m. 18,0: Piyano refakatile Macar şarkıları, 19: Plâk. 20,10: Puesiniye dair sözler. 2030: Oparada verilecek bir opera temsilini Çislm yoktur. nakil.) 23,30: Haberler, 24,30: Cazband ROMA - NAPOLİ - BARI 184 aHfi£ musiki . —Musababe, . — Plâk, Murahabe, 21,45: “La Gioconda,, isimli P. hiellinin opera temsili. 950 Kr. BRESLAU, 316 m. 176 Hafif musiki, — elif. 20: Keman konseri, 20,25: Skeç. 21: Kısa radyo haberleri. 21,10: Eski Berlini canlandıran meşriyat. Müderris Dr. Raşit Tahsin Bostancıda Tepe mahallesinde hasta- larını kabul ediyor. 6m) 9417 Eski Fransız Tiyatrosunda ŞEHİR TIYATROSU 'T KISMI Bu akşam saat 20 de BU BIR RUYA Operet 3 perde Yazan: Selma Muhtar H. Besteleyen Ferdi, 8924 li sl gari alarga dur, istersen bir kaç dakika | berim var, Ticaret kaptan mekte- şu pokeri seyret olmaz mı? Bahriyeli hemen sıvıştı. O kadar alâka ile oynadığı oyunu bırakıp binde bir çocukla konuşuyormuş. — Gördün mü? — Beni atlatırım sanma! O fa- Nazmiyi bir köşeye çeken bu gen- | safiso şey... bir gün iki gün konu- cin her halde mühim bir işi olacak- EY çi gün gen tı. Nitekim Uulvi, biç bir mukad- deme söze başladı: — Bizim mesele sarpa sardı a- nam... — Yeni bir haber mi var? — Bildiğin gibi. Babası, dün ge- ne birine “ben - inadımdan ayrıl mam, Kızın kanını içer, kızılcık | i şerbeti içtim (derim de gene ona | vermem,, demiş. Sonra kızdan bir | mektup aldım. “Bu iş ne olacaksa | olsun evde bin bir hakarete uğra» yorum, Canımdan bezdiriyorlar,, diyor. Vallahi ne yapacağımı şaşır- dım. — Peki ama Ulvi... ben ne yapa- bilirim? — Sen mi ne o yaparsın?.. Sen seninkini şöyle bir iskandil eder- Kıza evde hakaret ediyorlar mı si etmiyorlar mı? yalnız bunu anla, kâfi... — Nimet söyler mi bakalım, — Sana söyler. — Yanılıyorsun gibi geliyor ba- beni o asmağa na... Bugünlerde o başladı. başmdadır. — Yağma vardı. Kis ilkimin ha. valansın gene gelsin. — eri iki elim yakandadır. Ne yap yap bu akşam Nimetle ko- nuş... Bizim kızın halini mutlaka- öğrenmeliyim. Nazmi sustu. Saçlarını karıştıra» rak bir iki dakika kadar düşündü. ra; — Bana bak... — dedi — bu işi bıçak gibi kesip atmak ister misin? — Zannederim. — Kaçıralım şu kızı. — Gelir mi? O babasından çok korkuyor. Seni o herife vermem de- diği gündenberi sokağa çıkmıyor. — Seni istiyorsa gelir. Gelmez se istemiyor demektir, sen de onu istemiyorsun. Biter ( gider. Oldu mu? Ulvinin yüzünde biran bir te- reddüt dolaştı. Nazmi ısrar etti: Haydi çabuk. Çok düşünme! Bitirelim şu meseleyi. O zaman beri bir daha eline geçirsin kızı- nı da, artık kanımı kızılcık şerbeti niyetine mi içecek, koruk şerbeti ları okunuyordu. Anlaşılan hepsi dört gözle bekliyorlardı ki kapı a- | dense hatırlamıyordu. p çılınca, anasının, büyük anasınm, Fesini sofadaki mas ü kardeşinin merdivenden sarkarak | bıraktıktan sonra cek: m. düğ, bir ağızdan hizmetçiye seslendikle- emsalsiz bir msvzu... Muazzam bir vaz'ı sahne, GEESEEİ AINA “ge” EŞ : öster»n bir mliste: sinemasında Bu akşam SARAY Arthur Sehnitzler'in bir aşk bik, MAGDA SCHNEİDER Ji ağk ile hayatı ahenkdar kılmaktadır. | müessir, en hissi bir süperfilmidir. » İlâveten: FOX JURNAL JOSEPH SCHMİDT Bu hafta; ZSOKE ZSAKALL ile beraber SUMER. (Eski Artistik) sinemasında İLKBAHAR ŞARKISI filminde: MARTHA - CARMEN operaları ile mM TİRİTOMBA vesair bir çok şarkılar taganni ediyor. : İlâveten: FOX JURNAL Oynıyan: Bu fi (İKİ YÜZLÜ KADIN)İI Zu filmin kuvvet ve azamel'ni, tavsi; için kelime bulmaktan Buçün matinelerden itibarcn İ P E K sinemasında i Muhterem halkımızın NAZARI DİKKATİNE | Önümüzdeki kânunusamide soyadı kanımunun tatbikma başlanacaktır. Ber | Türk öz adından başka soyadını da taşımağı mecburdur. Soyatlarının l ve doğum kütüklerine geçirilmesi ve ellerdeki nüfus kâğıtlarma da Mi mast ve Gcaret erbabının unvanlarının değiştirilmesi için yapılacak bir tak etmek üzere yazıhanemiz bu resmi mua meleleri çok az bir zaman içinde pek küçük bir ücretle yapmağı taahhüt eder. Bundan başka öztürkçe atl | uzun araştırmalar neticesinde bulunmuş ve değerli halkımızın seçmeleri0” | arzedilmeğe l başlanmıştır. â Adres 1 Galatada İş Bankası karşımda Borkurt Hanmdall-iZNo.de YARDIM EVİ Mİ zili yalillaye$|| arm umdesi “MİLLİYET” | | ABONE ÜCRETLERİ j TEPEBAŞINDA ŞEHİR * TİYATROSU DRAM ve PİYES KISMI Bu alışam saat 20 de ğe A g — Halep orada ise arşm burada — Çabuk gel yukarıya... di Yarmdan tezi yok. Sen o saatala- | istiyor. | di | franga on bir dedi mi, Beyazıtta bir | (o “Baban istiyor, ... işte > araba çevir, camie yakın bir yer. | ürküten yegâne şey bu idi! ws de bekle, Babasmın istemesi. . / Ulvi sevinele elini uzattı: Babası tarafından çağrılıp 19 — Yaşa be Bacanak!... Sende | lanmadan, azarlanmadan ik benden bir şey İste... kurtrdığını hiç bilmiyordu. — Ben de mi bir şey isteyeyim... | efendi mutlaka yanlış (o gördüz., diye odalgm dalgın söylendi | kızdığı bir hareketini tenkit ! Nazmi — İsterim ama... bilmem ya- | oğlunu yanma çağırıyordu. a | par mısm? beddin beyin babalığı müthif Ti, | — Erkek sözü... dile benden ne | diktatörlüktü. Keskin bir "re | dilersin... daha sert olan bu adam sir Ayağa kalmışlardı. Nazminin | muşak olduğu zamanlarda da z| yüzünde acı bir gülümseme belir. | disile karşı a oturup | mişti, Dudaklarını arkadaşının kus | mak tenezzülünde bulunsayd” 9 , lağına yapıştırarak hafif bir sesle; | man arada bir nevi gönle ei — Artık... —dedi —Bana ba- | etmiş olacağı için İkizce şeyi, : canak deme! doğru değil. Nimet o ar hakaretler çuvaldız gibi çocukla evleniyor. ye etine tahammül © > Eve döndüğü zaman yata ezan. | İccekti. Fakat peder efendi e” ke! günlerinde mahdum beyi her sini ilikleyip odaya girince “ beddin bey gözlerini gi den ayırdı, oğluna tenezzü b: i geldi? — Nazmi sen misin? — Huwu kız! gelen Nazmi mi?