İl TEFRİKA: 12 İttihat ve Terakki! İAEDDIN ŞAKIR BEYIN BIRAKTIĞI VESİKALARA GORE) hakkı mahfuzdur. Bitün İttihat ve Terakki klüpleri Kapatılacak gibi görünüyordu n kanlara bulanan kefenle , Gfde cennet şehitlerine iltihak İşe İsterim. Yetim kalacak ev. i, Syalimi milletin şefkat naza- di eder, adalet beklerim.,, dan Istanbulda İttihat ve ii, eki merkezine gönderilen ee i iDamede de sadaretten bir Üzerine cemiyet kulüplerinin dığı aşağıdaki surette haber ki İttihat ve Terakki takliden taşralarda ken- den teşekkül eden şubele- iş Sümet işlerine müdahaleleri- #ile her tarafta eskisi gibi va- a am olunmasını ve müli- n men'i için icap ederse as- hn Yardım istenilmesi ve bu- için Harbiye nezaretinden ku- ilg, alıklara talimat © verildiği “a sadaretten vilâyete tebliğ e lelgrafname mündericatı ye- Çün dülhamit devrine yol aç. valimiz bu telgrafı alır al Sâlanm selâmet ve eaadeti i- teşekkül etmiş olan ve dın temini yolunda çalış- hat başka müaheze edilecek İkaz görülmeyen cemiyetimizin İş nina artık mahal olmadığını at ile ihtar etti, ty Zam paşanın bu telgrafna- Ni maksada: çektiğini bilmi- ue Her halde o emir, milleti e em şi etmek ve istipdadı ye- iş X için verilmiş olsa gerektir. telgrafnamenin ilânı ve bu- hi Zerine cemiyetin dağılması İh da vali tarafından emir ve- ii, ahaliyi meyus etti, herta- İç detli bir hüzün ve endişeyi oldu. Efkârı teskin için cid- ler alınması elzemdir. Ce- nizin devamma mahal olma- tal da vilâyetten kanun hi- hş Verilen emrin tadili arzolu- İp edbirler cümlesindendir.,, Meseleye dair o bir çok tel âmeler yağıyordu. Sadrazam > Paşanın bir emrile bütün It- Ye Tefakki kulüpleri kapatı- ibi çö, k den birisinde deniliyordu- m İM: ve kavak zaf ete lerine münafi gören, hür- ve Sütman olan bir çok müste- wv etallibenin ve daha iki wo ci Vaaz kürsüsünde umumi Alin şer'i şerife mugayir ol- Aâvama telkin ettiren mel- ij) Merkezi bulunan şehrimiz. ve Terakki kulübünü da- değildir.,, Ri, Sereket'teri Selânik mer- yı 2önderilen bir telgrafname- istirhamda bulunulu- i igginız mutasarrıfı iken şeni ta yetttan olması hasebile azle- Mahmut Nedim infizal ettiği Sitmeyip hülâ memleketimiz. den 97 ve mabeyin iyele- iğ Faik beye mensup tahrirat Kat, 4 İlmi ile beraber bazı ha- N başlarına toplıyorlar bu ha- the ice ekmiş oldukla- umunun mahsulünü top- Ne yani ahaliyi yekdiğeri aley- bi, tik ile mukatele vukuuna i, vermektir.Mutasarrıf ve- muktedir bir zata tevdi tuğ! sabık mutasarrıfla tah- a md ve im vilâyetine e- v aman buyurmanızı istir- Ak MİR zulmet içindeyiz. Tel- e mektupçuluğundan an Bekir efendinin bire olup hafiye ve Antak- Müdürü Vasfi ve muzır ) iii sahte dava vekili ti ku, alel viii eyle- - töhmetler tertip ye Yalaner şahitler bularak ğa aralarımızı çekti, Bu kum: biç “Mükerrer ceraim erba Yok, gabsm mahkemedeki can, tirildi. Şimdi bu adam tag. var gibi üzerimize sal- Adır. Biz artık istipdat öl- * müdahale ile iktifa ediyordu. Hal. nüyordu. Bu telgraf. | Yazan: A.C. dü diye tekrar mahkemeye müra- caat ettik. Fakat istipdadın henüz ölmediğini anladık. Çünkü mücrim | olan o adam bu gece saat dörtte tevkifhaneden çıkarıldı; Adalet nu- runun intişarına canını feda ederek çalışan mukaddes cemiyet bize de bakım. İstipdat devrinin zulmün- den dolayı yavrularını terkederek ecnebi diyarma gidip alın terile ka»! zandıkları parayı bir zarf o içinde çek olarak ailelerine gönderen va- tandaşlarımızm © mektupları, mu- zır evrak diye açılarak içindelsi pa- ralar alınıp hep sarfedilmiştir. Merhamet ve vicdani (o muavenet bekliyoruz., 4 Bu şikâyet telgrafları (o yalnız istipdat idaresinin devam etmekte olduğunu anlatmıyor, ayni zaman- da yeni idarenin, meşrutiyetin ve kanunu esasinin adalet, hürriyet ve müsayvat temin edemiyeceği hakkın da halka yavaş yavaş kanaat gel- mekte olduğunu da isbat ediyordu- ki İttihat ve Terakki cemiyetinin en ziyade nazarı dikkate alması lâ- | zım olan cihet bu idi. Bir çok'yer- lerde polis komiserleri, polis me- murları eski zihniyette muamele yapmaktan hiç oçekinmiyorlardı. Bunların hep birden azledilmele- rine imkân yoktu. Yerlerine kim- ler getirilecekti ve idari | işlerde tecrübesi olmakla beraber meşru- fiyete sadık kaç kişi bulunabile - cekti? Bunları yapmak mümkün olmadığı için devlet işlerini demir elle idare etmek lâzımdı. Halbuki bütün işler başta Sad- razam Kâmil Paşa olmak üzere hep istibdat adamlarına bırakıl - mıştı. Cemiyet yalnız (o uzaktan buki bu müdahale, Kâmil Paşa - nın İttihat ve Terakki klüplerini kapatmak için vilâyetlere (o emir göndermesine bile mâni oluyor - du! Samsundan gelen bir mektupla bu vaziyete dair verilen tafsilâtta deniliyordu ki: “Samsun, Trabzon ve civarları- na diğer vilâyetler ahalisinden po- lis komiser tayini lâzım gelirken hürriyet ilân edildikten sonra iş- ten el çektirilen mutasarrıf Ce- mal Paşanm rüşvet vâsıtası olan komiserin yerine mülga | zaptiye nezareti muavini (ve hafiyelik mucitlerinden Ahmet efendi Sam- sun komiserliğine tayin ettirildi. Bereket versin ki vilâyet onu ka bul etmedi. Halbuki şimdi ondan * daha ahlâksız olan Çarşamba ko- miseri Çerkes M. tayin ediliyor. Teabzondan ahali tarafından kou- lan Hüseyin Ruhi hafiye nazır vekili Ziver Beyin himayesinden emin olduğu için Istanbula gitti. | AyasOİŞa , Tasarruf Haftası hazırlığı Dün yapılacak işlerin , esası görüşüldü toplantı daha yapılacak ve bütün işler bazırlanacaletır. Mozayikleri (Başı 1 inci sahifede) lümatı vermiştir: — Ayasofya camiinin mozayilde rindeki o çalışma her yıl olduğu gibi bu yıl da kış dolayısile sonraya bate- kıldı. Birincikânunun birimden başlıya- rak nisana kadar süren havalarda ve karanlık © günlerde camide çalışmak bem güç, hem de faydasız oluyor. Şim- diye kadar olduğu gibi senenin çalışı- lan ayları nisandan bu aym sonuna ka- dardır. Bu geçen sekiz ayda Narteksin To- noslarının son temizleme ve koruma işi bitirilmiştir. Narteksi kaplıyan mer merler temizlenmiş, bir çok yerleri ta- mir edilmiştir. Narteksin büyük yük- sek pencereleri yıkanmış ve bir çok kı vik camları takılmıştır. Şunu söylemek isterim ki mermer- İerin temizlenmesinde yapıma bir par- lakirk verilmeyip ancak asıllarmdaki zengin renk ve damarların görünmesi” ne ve korunmasına dikkat edilmiştir. 'Narteksin içeri girilen kapıların üs- tümdeki sekiz büyük haç şimdi bütün parlaklıklarile görünmektedir. k Hazreti Isa, Meryorn ana, Cebrsil, ve imparator altıncı Loou'un mozayik resimleri ayrıca dünyanın dikkatini ü- zerine çekmiştir. Narteks mermerleri, mozsyikleri, ıwozayikli vesimleri ve çi- çekli nakışlarile dünyanın en büyük altın sahasıdır. lik iskele ve her yere uzanan ve yürü- yen başka bir merdiven daima kulla nılmakta idi. ; Bunlar tonolara ve duvarlara yeti- tül ve sala İle zayik bulunup bulunma: du. Kable batıdaki vestibülde bulunan mozayik resim ni bu resmin ta- rifi yapılıp basılınca açılmak üzere ha- zer bulunacaktır... Yunanlılarla Dostluğumuz (Başı 1 inci sahifede) mma taziyette bul har, Mösyö Stamulis — Silivrilidir. Ve türkçeyi iyi konuşmaktadır. Dün kon- disini, misafir olduğu Londra otelin de ziyaret ederek bir müddet konüş- tuk. Mösyö Stamulis bize dedi ki: — Ankarada yeni yenin mer- kezi olarak güzel ve yeni bir şehir kurulduğunu ötedenberi işiti Fakat bu kadar güzel bir şehir karşı sında kalacağımı ümit etmiyordum. Her taraf güzel ve temiz... Ankarada Büyük Millet Meclisini ziyaret ettim. Yeni sergi binası ve müzeyi gezdim ve çok beğendim. Çankhyaya gide - yek bilvasıta Gazi Hazretlerine say - "Üç dört sene,sonra Ankaranın ta- mamen âari bir şehir haline geleceği anlaşılıyor.,, : Mösyö Stamulis Venizelisttir. As- karaya resmi bir vazife ile gitmediği için sıyasa işlerile uğraşmamış, yal - nız doştlarile görüşmüştür. Muhata- bımız, kendisine veda ederken bize de- di kit — Hele şu noktayı kaydetmeği unutmayınız. Türkiye İle ittifak ve dostluk siyaseti Yunanistanda bütün partilerce kabul edilmiş bir prensip - tir. Bütün parüler Türk | ittifakmı ve dostluğunu benimsemişlerdir. Halk arasında bundan memnun olmıyan yok gibidir | Başvekil Ankaraya dönüyor (Başı i inci sahifede) kece, Bilecik civarında ve Sakarya va- disinde pamuk ekimi ve hayvan yem. leri hakında izahat aldılar. Tayyare mektebinde yapılan yeni imşaatı gezdiler ve şeker fabrikasma giderek fabrika- ya ilâve edilen yeni kısımları, depoları ve vagonlara otomatik yükleme tertiba- miştir. Bu mekiler İsmet Paşa Hazretleri | tarafmdan ve İktisat Vekili Celâl Bey çok takdir edilmiş ve kendisi bu yoldaki ape bi arş İsmet Paşa Hazretleriyle refakat ve kröğirieii Bükme gereke 17de Konyaya hareket etmişler, , halkın yü. rekten gelen yaşa varol sesleriyle uğar- lanmışlardı m Kayseri ve Nazilli ile diğer mensucat fabrikalarına lâzım olan kola fabrikası da burada kurulacaktır. R Deniz görüşmele- rinin neticesi (Başı 1 inci sahifede) yasal ve sevkulceyşi maddelerinin ip- kası. Japonların söyledikleri LONDRA, 21-A.A. — Deniz müzake- relerine memur Japon murahhası amiral Yamomota İngiliz gazetecilerine demiş. &r ki : “Bizim yaptığımız tekliflere gö- re gemiler" sayı itibariyle âzallımazsa, başka hiç bir tahdidi kabul etmemize imkân yokfur.,. Umumi içtimaa doğru | LONDRA, 21.A.A, — Ingilic hariciye nazırı ile yapacağı yeni bir mülâkatta M. Matsudaira Japonyanm cevabı hale kında izahat verecektir. Ingiliz ve Ja- pon murahbaslarının bu hafta sonuna doğru umumi bir içtima yı muhtemel bulunmaktadır. Tahkimat yasağı ; LONDRA, 21. A.A. — Router ajan- sından « Japonlar, Vaşington muahedesinin tah» kimatı yasak eden ehkümun, tahdidat meselesinde uyuşulmasa dahi, baki kal- masına taraftardırlar. Japonya, Frarma ile Italya'am da, kendisile birlikte Vaşington muahedesi- ni feshetmelerini hoş görecektir. Bu memleketlerin bu hususta henüz istimzaç edilip edilmedikleri malüm de- ğildir. li Anlaşma ihtimali LONDRA, 21.A.A. — Kemiyeten tah- dit hokkrnda uzlaşılmadığı takdirde, key fiyeten tahdit hakkında bir uzlaşma ih- timalini de Japonlar dün bertaraf etmiş- lerdir. Amiral Yamomoto demiştir ki: “Ke- miyeten tahdit imkânı hasıl olamazsa, Japonya, kendi ihtiyaçlarma — hassatan uygun, hususi iypte harp gemileri inşa ir, Başka milletlerin de kullandıkları muh telif tiplerde birçok gemiler inşa ederek, bir deniz silâhlanma yarışma giri: niyetinde değiliz. Bizim için tek çare, nsbeten az masraflı gemiler yapmaktır.,, M. Saito'nun söyledikleri his olarak, Boston'da çıkan “Christian Science Monitor,, gazetesinde naşrettiği bir makalede diyor ir e “ Japonyanm tecat sıyma gütmesi doğru değildir. Acunda hep bir arada yaşıyacağız. Kavgacı bir yaşayiş herkesin yükünü arttırmaktan başlca bir iş yapmaz, Londra konferansmın başa» Films küzamdar. Eyâ düşünen ani vakıt geçmeden anlamalılardır ki, sonu iflüsa varncak olan deniz silâblarını arte tama yarışı hiçbir işe yaremaz. | Müfrit milliyetperverliğe | böyle bir geri dönüşün sonu, medeniyeti gerilet- meğe ve kin ateşlerini körüklemeğe va» Tüf Bu yazıyı okuyan Amerika hükümeti erkâli buna çok alâka göstermişler, fa- kat hiçbir tefsir neşredilmemiştir. Amerikalılar Japonların tezini a) RAN BE Ri Sapanlar e ri sürdükleri tezi Amerikalılar kabal e- deceğe benzemiyorlar ve böyle birşeye ancak Vaşington'un hattı hâreketinde ka- ti bir değişiklik hasıl olduğu takdirde heyeti murahhasası, yeni talimat bel- lemekte, Japonların istediği beraberliği şeki olursa olsun reddetmektedir. Amerikan mahafili, Japon tekliflerinin Amerikayı resmi bir surette rette bulun- mağ sevketmek gayesini güttüğü dü- güncesindedir. bu yeni unsurun ne olduğuder, Ne istiyorlar? LONDRA, 21 (A.A.) — Japonlar * liği liği tesbit olunacak bir Çasusluğa karşı VAŞINGTON, 21 (A-A.) — Bah- riye nazırı M. Vuanson deniz müdafaa Galatasarayhların. ii Bugünkü toplantısı Alaturkacılar arasında Safiye Hanım, musiki değişimine seviniyor “Son zamanlarda geçinmekten âciz, bir çok kadınlar işi tür- kü okuyuculuğuna dökmüşlerdi!,, Apartımanının mini mini sale: | nunda Safiye hanımla başbaşayız. | Uzattığım sigarayı alırken: — Affedersiniz dedi, kullanma- dığım için sigara bulundurmuyo- rum, Göğsüme dokunuyor da... Sesinde öyle tatlı bir © ezgi var ki, saatlerce onu dinlesem bıkma- yacağım. Daha söze başlarken s€z- dim: >Safiye hanım, musiki değişimin- den, başkaları gibi endişeli değil dir, işte bana anlattıkları: muzun ifadesi olan musiki... Garp tekniği almakla öz musiki- mizin melodilerini değiştirecek de ğiliz. İtiraf etmeliyim: Alaturka adı altında © çalman bazı parçalar çok acıklı şeylerdi, Sebebi açık: Gerçekten artist olanlar,birer köşeye çekilerek meydanı, musiki ile bağlılığı olmayan kimselerin el- lerine bıraktılar. Bu değişim uyu- şup kalan kompozitörlerimizi yeni- den canlandıracaktır. Biz de, böy- lelikle okuyacak güzel eserler bu- lacağız. Musikide değişiklik yapmak za- rari idi, Son a, geçin- mekten âciz kalan ne kadar kadın varsa işi “hanendeliğe,, dökmeğe kalkmışlardı. İkide bir de radyoya baş vurur: — lokma ekmeğe muhtaç hale geldim. Aman bana (O biriş.. diye yalvarırlardı. Bir gün bana tanrmadığım bir hizmetçi gelmişti: — Ah, hanımcığım ,dedi, hasta- yım, dermansızım.Hizmetçilik ede- mez oldum. Radyoda şarkı söyle- sem de sayende beş on kuruş kazan sam... demez mi? Muziplik olsun diye, ( eline bir kâğıt tutuşturup, İrmail İsa beye gönderdim. Tabii, oradan kendisi- rey ettiği gibi cevap vermişler. , Diyeceğim i, SÖZ a) yn şu ki, yağa düş- arlist... Artist olabilmek için, aca- ba ses güzelliği kâfi mi? Bence de- ği. Çünkü, güzel bir ses, sahibini mahdut bir sahaya kadar götürüp orada bırakır. Okuyucu da, arana- cak başka şeyler de var: Görgü, zekâ, anlayış, duygu, hattâ biraz da cesaret!., Bunlardan biri eksik oldu mu, artistlik lâfta kalır. Kendi hesabı- ma, bana: — Artistsin, diyenlere hiddetle- nirim. Sanırım ki benimle alay edi- yorlar, Halbuki öte yanda, artist diye karşrma çıkanları gördükçe benim de pekâlâ bir artist olduğuma inan- dığım zamanlar olurdu. — Halk türkülerimizden nasıl is- tifade edebiliriz? Safiye hanrmın en du; ri- ne dokunmuştum, e — Ha... bakmız, halk türküleri, Bunlardaki temiz iyi, başka. larında bulamazsınız. Efendim, ne melodilerdir onlar!.. Halk türküle- rini, armonize ederken dikkat edi- lecek şey, onlarm özlerine dokun- mamaktır. Çünkü incelikleri elden kaçırı- lırsa bir daha ruhumuza ses ver- mez olurlar. Ben, istenildiği yerde, istenilen hizmeti, © yapmağa hele halk türkülerini candan okumağa hazırım. Yeter ki, bu Türk kökün. den gelme melodileri garp tekni- ğine uyduracak sanatkârlar bize okuyacak eser versinler! — Yeni musikimiz için ne dü- şünüyorsunuz? — Sözünüze cevap vermek güç.. Yalnız şu kadarını — söyleyim ki, şark kokusunu kaybetmeden, garp motiflerile eser hazırlamak işini, ancak her iki vadide yüksek ehli. yet göstermiş musiki bilirlerimiz " başarabilirler, o © Konya kız lisesinde okuduğum sıralarda Hasan Zühtü Bey-ismin- de bir musiki hocamız vardı. Garp tekniğile o kadar güzel şeyler, kom poze etmişti ki, dinlemesine doyul- ez Safiye Hanım mazdı, Şimdi kendisi o nerededir, bilmiyorum. İşte benim aradığım ve seve seve okuyabileceğim par- çalar, buna benzer olanlarıdır. Üç tango, dört fokstrotla, garp ahengine karışamayız. İçinde mil- li ezgiyi yaşatmayan eserler, yaşa- yamazlar. Onun için yeni musikiyi yaratacak olanlar ne tamamile Av. rupa kafalı, ne de tamamile şarklı olmamak lâzımdır. Bu büyük değişimi yâpacak olan büyük önderimiz, vazifeyi kimlere vermek lâzımgeleceğini şüphe yok ki, en salâhiyettar olanlardan da» ha iyi bilirler. J Benim samimi kanaatim Şu: iş" yürüyecektir. Bir takım sarhoşlar karşısında, şarkı okumaktan duye duğum azabı size tarif edemem. İÜ Küçükçiftlik parkında şarkı o- kürken düşüp bayıldığımı hatırla» ls ni Bütün duygularımı ortaya dök» tüğüm, kendimi şarkının ahengine kaptırmış olduğum sırada bir sar. hoş kavgası, beni öyle altüst etmiş ki, kendimden geçip yere düşmü- şüm, Kaldırmışlar, götürmüşler. Far. kmda bile değilim. Türk musikisini, yalnız meyhane de dinlenebilecek bir musiki olmak tan çıkarmağa çalışanlar varolsum Jar! Seviyesi biraz yüksek kimseler, bizi dinlemek © istedikleri halde | şarkı söylediğimiz gezinolara gire- mişorlar.iz. Cünkü muhit O yoktu, muhit... : Yeni musiki salon musikisi ola» caktır. Orada; türkülerimizin yarı» da kesilmiyeceğinden emin olarak M. Saiâteddin GÜNGÖR Gümrükler umum müdürü Mübadil bonosu alır, satar, satmak istemiyenlere ARZU ettikleri gibi 30 No. Ömer Lütfi, Tel. 24300. ZAYİ : 1115 sicil mümerolü arabacılık ehliyetnamem ile beygirlerimin 968,987 numaralı ruam ve Kumkapı nahiye as- keri muayene ve vesikalarını" zayi et- tim, Yenisini alacağımdan hükmü yok- tur, Unkapanı iskelesi 4797 Mehmet. (5010) ümre;