Üniversiteye devam Ben Hukuk mektebinin ilk se- nesi İstibdat dediğimiz Meşruti - Yetten evveixi devrin son senesin- de ve geri kalan üç senesini de Meşrutiyet devrinde geçirdim. 18 - tibdat devrinde Hukuk mektebine devam mecburi idi. Dersler öğle - ye kadardı. Ben hem Hukuk mek- tebine gider, hem de öğleden son- ra bir dairede çalışırdım. Meşruti- yetten sonra Hukuk mektebine de vam mecburiyeti kaldırıldı ve ismi Fakülte oldu. Ben gene ayni şekil- de hem işime, hem mektebe devam ettim ve Hukuku bitirdim. n Fransizca bilenler Fakültenin ne demek olduğunu anlarlar. Fa- külte ismi oraya devamın ihtiyari oluşundan getir... Bizde de Üniver site şubelerine devam hayli zaman dır ihtiyari idi. Bu sene t dimat . namede son yapılan bir € dilâda devam mecburi şekle soku makta- dır. Daha fikrimi ortaya dökme - den evvel söyliyeyim ki; ben bu- nun aleyhinde değilim. Çalışmak ve öğrenmek isteyen talebenin mektebe devam etmesi - hiç değil- se bizim için - lüzumlu bir şeydir. Lâkin bizde bir hususi vaziyet var: Bugüne kadar hem Üniversite - de taldbe, hem dışarıda iş sahibi olan bir kısım gençler var ki; ti matnamedeki yeni tadilâta göre bunlar ya dışarıdaki işini, yahut Üniversitedeki talebeliği bırakma- ecbur olacak... Olacak le e uğrayacaklar. Bu gençler Tl girerken devam mecbu - riyeti olmadığı için hayatlarını ve mesailerini ona göre âyâr etmiş - lerdi. Şimdi işin orta yerinde şar- tı değiştirince sınıf geçmek sure- tile kesbedilmiş haklarını zayi ede ceklerdir. Bunlardan birinin bana bir mektupta deniyor evam mecburiyeti tatbik edil diği takdirde fakültelerin ikinci ve üçüncü smıflarına terfi etmiş talebelerin vaziyeti ne olacaktır? Bunlar, geçirdikleri ciddi ve bita- raf imtihanlarda kazandıkları mu vaffakıyetlerle kendilerine top ye kün vurulmak istenen “muvaffakı yetsizlik,, damgasından nefislerini kurtarmışlardır. Mesleklerini inti- hap ederken devam e ie in hi vaziyet ve ie. dikeni vasusi vaziy. şart! şüphe olmıyan bu gençlere tahsil kapısı kapanacak mıdır?” Memleket gençliğinin ve milli maarifin en kıymetli hizmetkârla- rından olduğuna şüphem olmıyan Üniversite rektörünün bu işte bir haksızlık olmasından, bir gadir olmasından hepimizden fazla kork tuğuna eminim. Vaktile bu gibi ta lebeye ekalliyet ve ecnebi memle- ketlerinde muallimlik verdirmek ve bu suretle hem hayatlarını kaza - nıp hem de tahsilferini yapabil - mek imkânlarını hazırlayan bazı resmi himaye kararları bile oldu - ğu yani vaktile talebenin dışarıda iş bulmasına yardım bile edildiği söylenmektedir. Şu halde bu mecburiyet kara - rının eski şartlarla Üniversiteye girmiş olan talebeden imtihanlar- da muvaffak olup sınıf geçmiş © lanlarına tatbikından vazgeçilip bunu bu seneden ve birinci sınıf - tan itibaren tatbika başlamak, sa- nırım birçok genci ya işsiz kalmak ya tahsilini yarıda bırakmak gibi biribirinden beter iki âkıbetten kür taracaktır. — Delikli demir çıkalı kabada- ir ar, eniyet ilerledik - çe insanların cesaret, cüret ve €- nerjisini deneyecek ne kıyak şey- İer, ne dehşetli fırsatlar oluyor, iş. te bunlardan birisi (Londra - Mel- burn) tayyare yarışıdır. Sekiz ki - şinin canına malolan bu yarışa birçok milletler iştirak etti. İçle - rinden iki İngilizin bindği bir tay- yare bu dehşetl mesafeyi üç gün - den eksik bir zamanda katederek birinci geldi. İnsan ömründe bir kere ölür ve ölüm ister bir şeref, ister bir mu- sibet olsun insanların ergeç yaka- larım kurtaramıyacakları bir âkı- bet olduğuna göre mücerret hayatı tehlikeye atmakla bir kabadayı - hik yapmış olmak artık eskimiş bir usuldür. Hüner bu tehlikeyi ve o - nun altında gizli olan gayeyi iyi seçebilmektedi Babam merhum bana anlatırdı. Vaktile Bağdada telgraf hattı çe- kildiği zaman kahvede ihtiyarlara anlatırlarmış: izi Hacı Efendi! Buradan yazı» Yy yi | EKONOMİ Rapor nihayet Hazırlandı Pazartesi günü de odada görüşülecek Lâstik - deri meselesini tetkik eden komisyon dün ton toplantısı yapmış- tır. Bu toplantıda komisyon azasn - dan Hakkı Nezihi Bey tarafdan bu mesele hakkında hazırlanan ra - por olcunmuş ve üzerinde görüşülerek kabul edilmiştir. Rapor, bugün oda idare heyetine verilecek ve pazarte- si günkü içtimada görüşülecektir. Bu suretle aylardanberi süren bu tetkikat ta nihayet bulmuş olmaktadır. İngilterede kromlarımız , ix hükümetinin, memleketimiz 'den ithal edilecek kromlar için yedi gilin gümrük resmi alma; kararlaştır dığı haber verilmektedir. Fakat bu kaydın ihracatımıza tesir elmiyeceği muhakkak sayılmaktadır. 5 Zeytin ihraç nizamnamesi in tacir ve ihracatçıları bugün son defa toplanarak hazırlanan zey- &in ihraç nizamnamesini geçis ir. Bir haftalık fındık ihracatımız Son haft e ime poralalca Vi 7462, leriyeye ieryorka 2750 , Marsilyaya 2000 ki- lo iç, Yafaya 2800, Beruta 8000 kilo kabuklu fındık ihraç edilmiştir. Ev - lehimize bir Bir aylık liman faaliyeti Hazırlanan bir istatistiğe göre, tem muz ayı . Maaş ls lip geçmmiğiir. Bunların bir Me bir kısmı da mua- meleli şekilde limanımıza gelmişler - dir. Temmuz ayı zarfında 202 Yunan, 150 İtalyan, 130 İngiliz, 82 Rus, 52 Al man, 30 Fransız, 73 Norveç, 22 ya gemisi gelip gitmiştir... || | Yunanlılarla ticaretimiz Türk . Yunan Gcaret mukavelena- mesi kâmmuevvel sonuna kadar temdit edilmişir. Bulgaristanda bloke ala- cağı olanlar Türkofisinden: Bulgaristanda bleke alacağı olup ta şimdiye kadar matluba- tmı tahsil edememiş olan Türk tacirle- rinin bu matlabatı karşılığı olarak man ” Alâkadarların gümrük ve inhisarlar vekâletine müracaatı. İktikâr komisyonunun ikinci toplantısı Piyasada yeni ölçülerin tatbikinden mütevellit bir ihtikâr vaziyeti olup ol- madığını tetkik etmek” üzere teşekkül eden ihtikür komisyonu dün Ticaret ©- yapmıştır. z Se içinn komisyonun bütün aza- ları iştirâk etmişler ve bir hafta zarfın. da yaptıkları tetkökatın neticesini bildir- mişlerdir. Tetkikatın meticelerini tesbit için raporlar hazırlanmıştır. Dört teşrinisanide yapılacak üçüncü toplantıda eksik kalan raporlar da ta- mamlanacaktır. N fi Raporların hazırlanması için, istatis. töklerden istifade edilmektedir. Gelecek içtimada ihtikür olup olmadığı tamamen anlaşılacaktır. “Sovyet Rusyada staj gören talebe Sovyet Rusyada stajlarını bitiren talebelerin memleketimize gelmek ü- zere hareket ettiklerini ajans haberi olarak bildirmiştik. o Öğrendiğimize göre; talebeler cumartesi günü Ode- sadan limanımıza gelecekler, ve bir kaç gün içerisinde Kayseri fabrikası « na gönderi ir Nakit işleri umum müdürü geldi e Yugoslav sefiri Ankaraya | gitti Yugoslavyann Ankara" sefiri M. İ Yankoviç Ankaraya gitmiştir. M. Yan koviç Ankarayı ziyaret edecek olan Yugoslavya Hariciye nazmı M. Y. ırşılamak üzere cumartesi şehrimize gelecektir. alıyor... — İnanmayın evlâdım, gâvur icadıdır.. dermiş. Şimdi rahmeti olduğuna şüp - hem olmıyan bu Hacı Efendi, aca- ba dokuz saatte Londradan Bağ - dada gidildiğini öğrense ne diye- cekti?.. Insanlar sade fende, sade fena- lıkta, sade hırsta değil, bereket bersin ahluk, mertlik ve kahra- manlıkta da yükseliyorlar, Bu bü- yük bir tesellidir. : m dası meclis salonunda İlinci toplantısını | MİLLİYET “PERŞEMBE 5 TEŞRİNİEV VEL | İNHİSARLARDA | Ali Sami Bey Geldi Afyon fabrikası Anka- rada yapılacak | Metisat vekiletile muhtelif işler hale İ kında temasta bulunmak üzere An- İ karaya giden uyuşturucu maddeler in hisarı idaresi umum müdürü Ali Sa - mi Bey dün sabah şehrimize dönmüş. tür. Ankarada kurulacak Afyon fab « rikasna ait hazırlıklarla da meşgul o lan Ali Sami Bey, fabrikanın tesisin. den vazgeçildiği yolunda bir akşam gazetesinde çıkan haberi tekzip etmiş ve demiştir kit “Afyon -fabrikasınm * Ankarada kurulması uyuşturucu maddeler inhi hisarı kanunu icabatındandır. Fabrika ya ait hazırlıklar ilerlemektedir. Bu- nun tahakkukunu durduracak veya geciktirecek yeni bir karar verilmiş değildir. , Afyon karteli mamulâtı Aldığımız malümata göre; Avru » padaki Afyon fabrikaları karteli ile yapılan son temasların akamete uğ - ramasından sonra, afyon ihracatımızı sağlar tn mek gayesi matuf ba. 71 tetbirler alınması lüzumlu görülmüş tür. Uyuşturucu maddeler inhisar; i resile afyon alımı hususunda anlaş . mayan bu fabrikalar mamulâtınn Türkiyeye ithal edilmesi menediletek tir. Buna mukabil, ihtiyacımız olan müs tahzerat ve sair afyonlu maddelerin kartel haricinde kalan fabrikalardan tedariki takarrür etmiştir. Ankarada yapılacak fabrika işlemeğe başaldık - tan sonra bu ihtiyacın mühim bir kıs- mı dahilden temin edilecektir. Diğer taraftan Avrupada afyon fi- yatları yükselmeğe Son bir ay zarfında kilo hesabile 112 frank » tan 140 franka çıkmıştır. İnhisar ida- Temizin mühimce satışlar yaptığı ha - ber verilmektedir. Istanbul Ağır Ceza disenin ikisi de cı te ızırap veren ; ayrı faciadır, Karara bi nan bu facialarm isi de denize çı mak suçudur ve suçları da çocuklarını çocuklarını boğmak is- teyen ki bedbaht ana- dır. Facialar henüz L- tanbullı A rmdan | dir: | garırken bir kadın 3 ço İ cuğunu kucaklamış, Ha İ hesoğlu sahillerinden İ bir sandala binmiş, de- izin tam ortasına gel- -aman çocukları birer birer de in bulanık sularında İ boğmak istemişti. Musta de bir İ olan bu bedbaht kar 'dının ismi Lütfiyodir ve o zaman deli olduğu söylenmişti. Dün mahkemede de filhakika deli olduğu ve Bakırköy hastahanesinde Cedavi altına alınmış bulunduğu anlaşıldı. Bu vaziyet karşi swmda hâkimler Lütfiye hakkındaki ta kibatın durdurulmasma karar verdi- ler. İkinci vaka Kadıköy vapurunda ol- muştu. İnebolulu Ayşe isminde bir kadın Hâşim isminde bir tanıdığından İne - boluda bir çocuk kazanmış ve sonra bu çocuğu ile İstanbula gelmi Hi. şim Ayşeyi Kuruçeşmede kiraladığı bir odaya yerleştirmiş, orada gene be raber yaşamaya başlamışlardı. Fakat bir gün çocuğun ağlaması yüzünden aralarında kavga çıkmış, Ayşe çocu ğunu kapınca gene Kuruçeşmede otu- ran babasının yanma kaçmıştı Bir müddet sonra Kuruçeşmede bir çeşme başında Mehmet isminde bir sucu ile tesis eden Ayşe Mehmede teklif etmişti, Fakat Mehmet izdivaç ona: — Bu piç varken ben seninle evle- nemem, cevabını vermiş, Ayşe de nur Tem ortadan kaldırmak» tan şare bulamamış ve Mehmet ile evlenmek maksadile çocuğunu Mar maranın derinliklerine gömmüştü. AY 16 18 yaşındadır. Dilinin kabalığı is tisna edilirse yüzce ve vücutça güzel dir. Bu kadar güzel bir kadmın çocu- | ğunu denizde boğacak derecede kalp | siz oluşunu herkes hayretle karşıla - Mahker. »nin dünkü safhası id akamınn iddiasma ve mahke - menin kararını tefhimine tahsis edil- mişti, Mahkeme salonu nefes alınmi- İ yacak kadar kalabalıktı. İddia ma » kamını işgal eden Kâşif Bey emsalsiz. facianın içtimai ve ruhi tahlillerini ya parak hâdiseyi teşrih etmiş ve cinsi zaafları dolayısile evlâdımı boğmak kalpsizliğini gösteren bu ananın ida » ne tL AMA. gin 1934 BELEDİYEDE Çeşme ve Mezarlıklar Vakfiyelerin tetkiki için bir heyet seçildi Evkafla belediye arasında çeşme ve mezarlıklar yüzünden uzun sene- ler süren'türlü ihtilâflar vardır. Evka fın mezarlıklara ait vakfiye aylıkla- rı belediye tahsil edemiyordu. Bu - nun için belediye ile Evkaf arasında bir bal çaresi bulunmuş, vakfiyelerin lâyikile tetkiki için eski Evkaf me - murlarımdan mütehassıs bir heyet se- çilmiştir. Vesikasız torçümanlar Vesikasız tercümanların çoğaldı- ima dair belediyeye bazı şikâyetler yapılmıştır. Belediye ile Turing klübü bunlar hakkında şiddetli tetbirler ala 'caklardır. Seyyahlara tercümanlık ©- denlerin daha ziyade şehrin tarihi â- bidelerine dair malümat sahibi olma- ları arzu edilmektedir. Kaçık etlen sucuk Son zamanlarda yapılan sucuk ve pastırmaların kaçak etlerden imal edil diği ve bunların gayri sıhhi olduğu an Jaşılmıştır. Belediye sucuk ve pastırma imal edilen yerleri sıkı bir kontrol al. tına alacaktır. Maçka neresi? Belediye yerinin, Topçu mektebi önüne nakle- dilmesini istiyordu. Tramvay şirketi buna razı eme eee ri ise, asıl Maçkann açka mezarlığının bulunduğu yer olduğunu ileri sürmekte, tramvay İstasyonunun da burada ol - masını istemektedir. Şirket ise Maç- kanın şim, -amvay bekleme yeri olduğunu iddia etmektedir. Asıl maç- kanın neresi olduğunu tayin etmek ü- zere bir ehli vukufa müracaat edilme si takarrür elmiştir. Çocuğunu denize atan ana idama mahküm oldu Gene çocuklarını denize atan bir başka ananın deliliği anlaşıldı Deli olduğu anlaşılan — Çocuğu boğan ve 24 sene- Lütfiye Hanım ye mahküm olan Ayşe H. nun da nazarı dikkate alınması tale- bini ilâve etmiştir. Kâşif Beyin bir sa- at süren ve cidden hukuki kıymeti o- lan iddiasının serdinden sonra reis Aziz Bey suçlu kadına sormuştur: —— Hanım ne dersin? Bak müddei- umumi ceza verin diyor. Ayşe anlamadığı bu lisa ermediği bu talebin kendi zırladığı âkıbetten habersi; tarafı na bel bel bakmış, reisin il rarladığı bu suali ve mişti; — Salonu boşaltalım beyler, müza- Müzakere iki saatten fazla sürdü Adliye koridorlarında ağır cezanm ka rarını merakla bekleyenler dakikalar geçtikçe azalmıyor, çoğalıyordu. Bu meraklılar içinde hergün bir ayrı fa- cianın hikâyesini dinleyen adliye m. b 17 yi geçtiği halde gitmiyorlar, masaları başında oturuyorlar, ağır cezanm kararmı bek liyorlardı. Onlar bile böyle bir facia dinlediklerini hatırlamıyorlar: — Hiç ana evlâdın boğar mı? diye söyleniyorlardı. Nihayet ağır ceza mahkemesinin geniş kapıları açıldı ve Adliye koridorlarmı dolduran insan seli orada toplanmaya başladı. dar kalabalıktı ki jardarmı İs ki suçlu kadını salona müşkülâtla 80- kabildi. Koca salonda nefes alındığı bile hissedilemiyecek kadar sessizlik vardı. Zabıt kâtibi Mehmet Ali Efen- di suçlu kadından başka herkesin he- yecanla beklediği kararı okumaya baş İadı. Suçlu kadın o kadar hissizdi ki okunan kararı bile dinlemiyor ve: — Sanki neye gelmişler buraya... der gibi salonu dolduran kalabalığa bakıyordu. Kararda sübut delilleri, cürmün ma- hiyeti, Ayşenin haleti ruhiyeai, bi sa muhakeme safahatımın hâkimlere verdiği kanaatin ve bıraktığı intiba- m mükemmel bir hülâsası vardı. Ve hâkimler Ayşeyi idama mahküm et - mişlerdi. Fakat yaşı mütsit olmadığı YİLAYETTE Uzayıp giden İskân işleri Sene başında sonuna getirilmiş olacak Eski iskân işlerinin 31 birinci kâ- nun 1934 akşamına kadar © bitirilmesi hakkında Dahiliye vekâletinden vilâyet. lere tebligat yapılmıştır. Bu tebligatta deniliyor ki: «Yıllardanberi memleket içinde sü- rüklenen xwübadele, tefviz, harikzede, şark mültecisi ve âdi iskân işlerini 2510 numaralı kanumun © idare memurlarına vermiş olduğu — salâhiyet ve kuvvetle son bir hamle yaparak sona getirmek ve artık bu eski işleri tamamen kapar yıp müsbet sahada yeni iskân işlerine hazırlanmak zamanı gelmiştir. İskân işleri mamı altında toplanmış bulunan bu işler 31 birinci kânun 934 akşamına kadar tamamen bitirilecek ve 835 yılına eski işlerden tamamen kur - müsamaha gösterilmiyecektir.» Vergi itirazları «Toptancı» kelimesinden çıkan ibti- Aâf sürmektedir. İtirazlar çoktur. İtiraz- ların bir kısmı idare heyetine gelmiş- vr Batan iki kayıktan halâ haber yok Cuma günü Bandırma açıklarında liman idaresine malümat gelmiştir. Bildirildiğine göre, limanımızdan Mu danyaya boş olarak kalkan Zafer, İh- sanı Hüda, ve Ümit isminde üç yel. kenli kayık Bandırma Fener adası a- çığında fırtınaya tutulmuşlar ve Zafer ğulmuşlardır. Diğer iki yelkenliden haber alınamamış, vaziyet Bandırma liman reisliğince alâkadarlara bildi » rilmiştir. Bu iki yelkenli aranılmakta- du Nafia Vekâletinde başka bir vazi- feye tayin edilen Tramvay şirketi ko- miseri Civanşir Bey yeni vazifesine başlamak üzere Ankaraya gitmiştir. * Himayeietfal | Cemiyeli umumi * Polis mektebinde komiserler için açılmış olan ve dört buçuk aydanberi devam eden kurs nihayet bulmuş ve im. #ihanlara başlanmıştır. İmtihanlar ay ni heyetinde bitecektir. # Vilüyet merkez muayene baytar Fahri Bey Adapazarı muayene baytar » liğma tayin edilmiştir. * * Ruam mücadelesine devam edil. mektedir. 24 gün zarfında Fatih hay - van hastanesinde 4588 hayvanm kanı a. İınmaştır ve 1700 baş katır ve merkep te muayene edilmiştir. * Karacabey harasında açılmış olan baytar memurlarına sit mesleki kurs nihayet bulmuş ve İnanli aygır depo » su müdürü Mehmet Giray Beyle Çukur. ova harası müdürü Kenan Bey şehri » mize gelmişler ve mahalli memuriyet . lerine gitmişlerdir. 24T. Evvel 934 AKŞAM FİYATLARI YSTIKRAZLAR TAHVİLAT letikrazt dahili 98 İ Rehtem 1903 Erga Tramvay 375 Anadolu Hisse 27,50 Şir. Hayriye 10 Amsterdam 174 Solya 06 06 Banket ————— | duran halk sanki biribirlerile sözleş « işler gibi hap bir ağızdan fuldadı. ar: > Güle güle yat... baka baka, Gene kırtasiyecilik davası Müzmin kırtasiyecilik hastalı- ğina dair yazdığımız yazı, her yer de umduğumuz akisleri tevlit etti. Birçok okuyucularımızdan, ve bil- hassa kırtasiyecilikten çok bağrı yanık olan kimselerden hayli mek- tap aldık. Bu mektupları yazanlar bizi mücadelemizde sebat etmeğe ve kırtasiyeciliğin önünü alana ka- de yazı yazmağa teşvik ediyor - lar... Evet, biz yazıdan üşenmeyiz, fa kat sade yazmakla acaba bu işin ardı alınabilir mi? Bir defa yazı - lam okumak ve üzerinde durmak da lâzımdır. Ve durduktan sonra da derhal tatbikata geçilmelidir. İşi nazarı itibara alıp muameleyi ona göre tanzim etmelidir. |. H. imzasile bize mektup gönderen bir kariimiz kırtasiyeciliğin sebebi o- larak şunu gösteriyor: Dairelerde masa başında bulunan vatandaşlarımızın hemen beşte dördü mektep tabsillerini ikmal (eder etmez derhal iş başıma geçirilen kimselelerdir. Mekteplerde okunan dersler, serf naza- ri olduğu için bu vatandaşlarımız ameli çalışmanın usulünü pek bilemiyorlar, Onun için vaziyet icabı kırtasiyeciliğe , Filhakika ameli iş bilmemenin işlerin sürüncemede kalması husu sunda büyük tesirleri ir. Oku yucumuzun ileri sürdüğü bu nok - tayı biz de kabul ederiz. Ancak bir daireye ilk giren bir memur, o dairenin mekanizmasına uymak mecburiyetindedir. Binaenaleyh es ki memurlardan gördü, yapa cak, ve ona göre mesaisini tanzim edecektir. Sonra memurlar blok ha, linde bir daireye alınmaz, teker teker alınır. Bunun için yeni bir memur daima eskilerin tesiri altın dadır. , Kırtasiyecilikle mücadele etmek için evvelemirde memurlara mua * mele değil belki iş çıkarmak zev « kini aşılamak lâzımdır. | Diğer taraftan teşkilât mesele - sini de unutmamalıyız. İşte sürati, memtr değil teşkilât temin eder, Teşkilâtı bozuk veyahut dağınık müesseselerde işlerin daima sürün ' cemede kaldığı daima vâkidir. Ba Bunun ikisi de muzır « inin ortasını, haddi kifa- yesini bulmak gerektir. i Memur cihetinden mesele bu su retle temin edi'dikten sonra mua- meleyi düzeitmeği de düşünmek lâzımdır. Bazı yerler vardır ki heriüt 'töş- kilât tekniği buralara girem€hriş - tir, İşlerin nasıl yapılacağını, nasıl dosya tutulacağını, bu dosyalarda nasıl isim aranılacağını kimse bil- mez. Elde muamelelere dair ne gta fik, ne cetvel vardır. Geçenlerde bizzat bu işe şahit olduk. Bir yere müracaat etmemiz lâzımdı. Son gün gittik, ismimizi defterde aradılar, bulamadılar. — E,dediler. Defterde isminiz yok. Cezayi vereceksiniz... Onlar deftere ismimizi kaydet - memişler, cezayı biz verecektik!., Nihayet bize defterde ismimi ara- mağı söylediler. İş gecikmesin di- ye iki saat biz aradık. Bulamadık. — Çare yok. Cezayı vereceksi - niz! dediler... nizi tutmağ, Siz bulamadınızsa biz ne yapalım? Defterleri adamakıllı tuttursaydı- niz, Üstelik adamcağız bizi bir azar- ladı. Bunun üzerine şu cevabı verdik: — Bugün son gün! Biz müraca - at ediyoruz. Fakat katiyen ceza da veremeyiz. Buraya kayıt düşün. Eğer yapmazsanız biz on altı ku - vuşluk bir istida ile size müracaat eder, bir numara alır ve icabında lâzımgelen müddet zarfında mü - racaat ettiğimizi isbat ederiz. Bu misali kırtasiyeciliğin bazı yerlerde ne derece halkın zararı - na ilerlediğini göstermek için ya- zıyoruz. “iğ Bununla mücadele etmek için bir çare de teşkilâtları düzetmek ve alâkadarlara teşkilât ve idare dersi vermek lâzımdır. Teşkilât bil hassa en mühimidir. Evvelâ bu noktadan başlamalı. Ve bu teşkilâ hı asrın ihtiyaçlarına göre mükem- mel bir teknik dahilinde vücude