23 Ağustos 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

23 Ağustos 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Böyahat: indöbalaris 5 Otomobille Avrupada 9000 kilometro Karadağın kartal yuvasını andıran merkezinden Osmanlı imparatorluğu nasıl görünür?.. Nikolanın sarayında - Karadağda bir çocuk fab- rikası - Elpençe bir Sultan Hamit - Karadağ prensi, İmparatorluk ve Avrupa.. Otomobil ile Çetine'ye | gitmek belki de uzun bir zaman için turist- likidn ziyade bir spor olarak kala- caktır. Biz, gezmek, görmek, seya- hat etmek için yola çıkmıştık. İste- miyerek spor yapmış olduk. Maa- mafih gece Grand otelde rahat bir uykudan sonra eski Karadağın hü- kümet merkezi olan bu kartal yu- vasını bir defa görmek için ihtiyar eli ğimiz zahmetten dolayı pişman olmadık. Üç dört bin nüfuslu sur- larla ihata edilmiş bir köyden iba- ret olan Çetine Büyük harbe kadar Balkanların en gürültücü unsuru o- lan Karadağ devletinin hükümet merkezi idi. Kral Nikola'nın 1863 senesinde yapılmış iki katlı sarayı, ön beşinci asırda tesis edilen istih- kâmlı bir manastır, bir kilise, “Grand, ismi verilen bir otel, bir mahkeme binası, bir hükümet ko- © mağı, Çar ikinci Alexandre'ın iane- sile 'nşa edilen bir papas mektebi, Çariçenin yardimile yapılan bir kız mektebi ve birer ikişer katlı kireç- le beyazlanınış evlerden ibarettir. Grand otelin Oyemek sale - nunda kahvaltı o yaparken, otel (o garsonunun sekiz se ne Perpalas otelinde garsonluk etmiş bir adam olduğunu öğrendik. Mükemmel türkçe konuşan bu gar- son, İstanbulda garsonluk edip ede- m'yeceğini sordu. Yabancı memle- ket tebaası olduğundan kendisini Istanbula gelmeğe teşvik etmedik. Alaturka bir o kahve ısmarladık. Garson masanın © yanından içeri doğru bağırdı: — Bir Sırp kahvesi dedi, — Aman dedim. Türk kahvesi istiyoruz; Sırp kahvesi değil. Garson güldü: — Çetine'de Türk kahvesine Sırp kahvesi, Sırp o kahvesine de Türk kahvesi diyorlar dedi. Istanbuldan geleli uğraşıyorum, meram anlata- madım. — Sırp kahvesi nasıl şey? i — Sırp kahvesi diyince Türk kahvesi gibi şeker | içinde gelir. Türk kahvesi denince şeker ayrı geliyor. Türk kahvesi oldulunu bildiğimiz halde Sırp kahvesini içtik; sonra Çetine'yi gezmeğe çıktık, Çetine'de her şey eski Kral etrafında toplan- İstanbuldaki sefaret kavasla fet giymiş olan bir ter- nümüze düştü. Şehrin mey- danma geldik; elile sağr, solu, et- rafı göstererek, dakika içinde yazifesini bitir: — İşte Kralın sarayı, işte Kralın mahkesi, işte Kralm kilisesi, şu bü- yük ağaç ta Kralın hergün altına oturup kahve içtiği ve Karadağ hal- kırım dertli dinlediği ağaçtır.. Filhakika Çetine demek evvelâ Prens sonra da Kral olan (Nikola demekti. Karadağda mahsul yetiş- — Haklının ölüsünü öpeyim, — Haklının hayrını görmiyeyim ki “Bir şey yapmam beyamca! © Diye haykırdı. Bir gün polis bütün pansiyon- ları, otelleri, hanları o dolaştı ve sıkı fıkı tenbih etti. İsterse yarım gün için olsun kim geldi kim gitti . ise saati saatine haber verecekler. Gelenin gidenin adını, sanını, kılı mı, suratını yazıp bildirecekler. İhtiyar katoliğin evinde zabitten ve Sansarostan başka O kimse yoktu. Zabiti zaten yazdırıp bildirmişti. Bir emir daha çıkmca zabite Sansa- .rosu da yazdırdı. Zabitin evde (o bulunmadığı bir gün eve bir polis geldi, Sansarosu alınca götürdü. İhtiyar (o karıkoca © epeyce beklediler. Akşama kadar © gelmediğin” görünce zabite haber- verdi'er. Zabit hemen polis daire. Mehmet oğlu Velivi sor- âtlığı olduğunu o söyledi. adar telefonla karakollar Milliyet'in romanı: 60 mez, sanayi denilen şey yoktu. Bü- tün memleket halkı Kralın dünya hükümdarlarından aldığı tahsisat ile geçinirdi. Nikola, Rus Çarından maaş alıyordu. Abdülhamit kendi- sine tahsisat (o verirdi. Avusturya İmparatoru muntazam para gönee- rirdi. Bundan maada Kralın muh- telif hükümdarlar ve prensler ile evlenen evlâtları kendisine para yollardı. Nikolnın-sarayına girer. ken tercüman dedi ki: — Nikola Avrupa hanedanların. dan ekserisinin ya babası, ya ka- yın babası, ya büyük (babası, her rupa hanedanları silinip süprüldük ten sonra bile dugün hâlâ akrabası çoktur. İtalya kraliçesi kızıdır. Bul. gar kraliçesi torunudur. Yugoslav- Kralı kızımın oğlu, “yani torunu- dur. Ruslarla © evlenenlerin hepsi yandı. Bak şu karşıki eve... Yugos- lav Kralı Alexandre bu evde şu odada doğdu. Saraya girmekten vazgeçtik. Tercümanm gösterdiği iki katlı feçle badana edilmiş, küçük pen- cereli mütevazi bir eve doğru yü- rüdük. Filhakika o zaman saray yaverlerine mahsus iken şimdi aske ri kulüp olan bu küçücük evde Yu goslav Kralı Alexandre cenapları- nın 1888 senesinde doğduğunu bil. diren tunçtan bir plâka asılmıştı. Evi yakından tetkik ettikten sonra tekrar saraya döndük. Nikolanm sarayı şimdi bir müze idi. İçeri girer girmez dar bir holde Nikola ile on altı çocuğu doğuran anamu yağlı boya resimlerini ihti- ramla seyrettikten © sonra soldaki salona girdik. Burası Türklerle Ka- radağlılar arasındaki mücadeleler- de alınmış bir takım ganimetlerle dolu bir oda idi. En göze çarpan $ey bir Türk bayrağı içine sarılmış kesik bir baş idi. Tercüman, kol. tukları kabararak anlattı; — Mahmut paşanın başıdır. Mu- harebe ederken bir Karadağlı bu Paşanın başını keserek Çetine'ye ge tirdi. Derhal alçıya — alınarak baş kralın sarayma kondu. — Bir saray için çok iyi bir süs, dedik. — Su bayrak Karadağ bayrağı. dır. Türklerle muharebede bu bay- rağı taşıyan on bir kişi arkası sıra öldü, Bizim bütün tarihimiz Türk. lerle muharebeden ibarettir. — Parayı nerede bulurdumuz? — Kâh Avusturya, kâh Rusya verirdi. Merdiveni çıkarken Nikolanın kızı İtalya kraliçesinin mozayik bir resmini gördük, Yukarı katta bir yemek odası bir kaç (yatak odası vardır. Sorduk: — Bu kadar küçük bir saray on Yazan: AKA GÜNDÜZ düre çıktı. Müdür de aradı ve mü- dür de bulamadı. Nihayet jandar- ma harici bölüğüne gönderildiğ'ni anladı. Sansarosu bir ölü halinde buldu. Alıklaşmıştı. Beyamcasını görür. görmez çıldıracak gibi oldu. Elle- rine, boynuna atıldı. Derken iş anlaşıldı. Öteki vilâ- yetten etrafa tamim © gelmiş, bil- mem rerede elmaslar, altmlar ça- lanmış. Kıyafeti şöyle, şöyle bir ço- cukmuş. Bir adı Sansarosmuş, bir adı da Ali. Görülür görülmez ya- kalanmalı imiş. — Adliye mi istiyormuş.? — Hayır, vilâyet. — Bildirdikleri şekle uygun da- ha on çocuk bulunursa, yahut ben. zetilirse hepsi de mi oraya gönde- rilecek,? — Konyada da, Ankarada da fa- lan benzerler" çıkarsa ne olacak? MİILLIYET PERŞEMBE 23 AGUSTOS 1934 Tütün içenlerin bir dileği... Hergün birkaç kişi bana dert ya- nar; — Şu tütünlerden bir türlü yete- cek kadar kâğıt çıkmıyor. Ya tütü» nü büsbütün ortadan kaldırsınlar. Yahut ta kâğıdını bollatsınlar. — Köğut olmadığı için biriken tütünleri atıyoruz. Biz bunları es- ki çağdakilerin yaptığı gibi çubuk- la mi içelim? Gerçek, her nereye gidilse tü- tün içenlerden buna benzer | söz- ler işitilir. Sorabilir miyiz ki cıgara kâğıdı nı bu kadar azaltmaktan umulan iyilik nedir? Kimsenin tütün iç mesi isteniliyorsa tütün çeşi: tadan kaldırmak pek kolay. . Denilecek ki bol kâğıt verilirse bunlara kaçak tütün saracaklar bu- Tunar. İyi ama, elinde tütünü kalan kimseler, bunları almağa kıyamaz- lar da kaçak cıgara sarmağa kal karlarsa daha mi iyi olar? Tütün i- çenler cıgaralarını ince sarmasını severler. Diyelim, ba alışkanlıkla. rını bıraktılar da kalın cıgara sar. mağa başladılar. Eldeki tütünden ancak 10 - 12 cıgara sarılabilec: ne göre bu cıgaralar dolma kalın- lığında olmaz mı? Hem efendim herkes nasıl tü- tün içmeğe alışkansa öyle gider, “Cıgaranızı kalın içeceksiniz! ,, de- menin yeri yoktur. or- Tiryakiler ellerinde yığınla kalan. ! Hitünü ne yapsınlar? Koklasınlar mı, yoksa toz yapıp burunlarına mı çeksinler. Tütün işlerinin başçevirgeni (1) Hüsnü beyelendiye | tiryakilerin bu küçük dileğini saygı ile sunmağı üzerime alıyorum. M. SALAÂHATTIN (1) Çevirgen — müdür. ZEANYO) Bugünkü program ISTANBUL: 18,30: Plâk ne 1 18,20: Ajanı haberleri. iyatı. (Kemal Niyari | 2115: Salsburgtan ler, 23,28; Sigan musi kisi, 698 Khz. BELGRAT, 437 m. 21,15, Salsburgian nakil, 23: Haberler Va, Mütankiben kahvehane konseri. 24,15: Dans plükları, 223 Klas. VARŞOVA 1345 m. 873 Ke. Bülereş 364 im. 13 - 15 Gündüz neşriyatı. 19, kestra konseri. 20,15: Ü, kavalinnun “Palyas İsin Rusticana,, oparaları. 875 m. Khx, LEİPZİĞ SİZ m, 20,15: Kont 2 seli musikili karışık neşriyat, 71,20: Haberler. 713 Khz. ROMA, 421 m. # 'PRİMAROSA, isimli Pletrinin ope- 21,45: 200 Kir. Al ce musiki 171 Khe. MOSKOVA, 1714 m. ILS: Sabah konseri. — Musahaha. 18304 konar. 72: Muhtelif dillerde neşriyat. VİYANA SERGİSİ « 2.9 eylülde devam edecek Avru. panın merkez pazarıdır. Tafsilât ve ten- #ilâtlı biletler için Galatasaray ve Ka- raköydeki Natta seyahat acentalıklarma müracaat » (1976) 5281 | IRTIHAL Kadıköy belediyesi baş hekimi Tev- | fik Akif Beyin biraderi Istanbul Vi. | lâyeti muhasebe kalemi mümeyyizi Refik if Bey müptelâ olduğu hastalıktan kurtulamıyarak Bakırköy hastanesinde dün vefat etmiştir. Buyün cenâze nama» # (İstanbul) Yenicamide öğleyin kı lınarak Eyüpte ailemezarlığına defas- dilecektir. Allah rahmet eylesin. Mevlit İş Bankası memurlarından iken ge- genlerde vefat eden oğlum Rifat Hâşi- min ruhuna ithaf edilmek üzere Teşvi- kiyede Teşvikiye camiinde 24 ağustos altı çocuklu hanedanı nasi &derdi? — Bütün aile hiç bir zaman bir arada oturmamıştır. Çocuklar do- ğar doğmaz başka © hanedanların yanma tahsile gönderilirdi. Ekseri- ya Rusyaya, sonra evlenirlerdi. Ni- kolanın odasında kraliçe Viktorya- nın, eski Alman İmparatorunun, Rus Çarının ve diğer hükümdarla- rın imzalı resimleri (o vardı. Diğer bir resim de Nikolanın Istanbula zi- yaretini tasvir ediyordu. o Nikola malüm olan şalvarlı kıyafetini giy- miş, nişanlarını takmış, bacakları açık, sağ ayağı önde, sol ayağı san dalyenin altında, 80l elide belinde bir sandalyeye oturmuş. Arkasın- da da dört beş saray hademesi ih- tiramkâr bir tavırla elibağlı duru- yorlar, Tercüman bu manzaranın şururile sarhoş oldu. o Parmağile hademeden birini işaret ederek: — Abdülhamit, dedi. Hayatımda ilk defa olarak Ab- dülhamidi müdafaa etmek arzusu- nu duydum. Fakat tercümanın key- fini bozmak ta istemedim. Nikola- kalama emri olmadan nasıl olur. birader ? Ta Bir anadan on altı çocuğun MUESSİF BİR İRTIHAL Diş doktoru Mazhar Hüsnü Beyin pe- deri esbak Aydın mutasarrıfı ve sabık Niğde Valisi Hüsnü Bey irtihal etmiş- Gr, Cenazesi bugün saat onbirde Bey- oğlu'nda Imam sokağında Nuri Bey a- partımanından kaldırılacaleter. “rün Odasından kraliçenin odasına arkası sıra dünyaya gelmesini gö- ren yatağa hayran hayran baktık. Sonra da çocuklar için ayrılan tek bir yatak odasını ziyaret ettik. Bir yatak, bir dolap, bir ayna, o kadar. Kızlar, erkekler, (yandaki odada doğuyor, çocuk (o odasına geliyor. Yeni bir çocuk doğuncaya kadar burada yetişiyor. £ Yenisi gelince bu çocuk tahsil ve terbiye için Av- rupanın bir payitalhıtına gönderili- yor. Sonra evleniyor. Kral oluyor. Kraliçe oluyor, prens, prerises olu- yor. Burası bir ana baba yuvası de- gil, bir çocuk fabrikası. Kralın sarayını gördükten sonra Çetine'de her şeyi görmüş gibi idik. Bunun için saat dokuz buçukta ha- reket ettik. Kralın sarayına, Kralın ağacına, kilisesine, Çetine'ye sonun | cu bir defa daha bakarken, Os- manlhı İmparatorluğunun bu küçük devlet taslağı ile olan münasebetle- rinin tarih sayfaları birer birer çev- riliyor ve her biri bir | levha gibi gözlerimizin önünde canlanıyordu. A.Ş. | deon"” markalı salon 24 Ağustos 934 Cuma günü Yalı MUZAYEDE İLE SATIŞ 1934 Ağustosun 24 ncü cuma günü sa- bah sat 10 da Beyoğlu'nda — Ayazpaşa Alman sefareti karşısında Suzan Nicgo apartımanının 6 numaralı dairesinde mev cut ve Madam Blumberg”e ait gayet na- dide ve müzeyyen eşyalar müzayede su- retile satılacağı ilân olunur. Avrupa mamulâtı küçük Vitrinli ga- yet zarif yemek oda takımı, yünlü kadi- feden 3 parça kanape takımı, koltuklar, ve divan, yünlü kadife perdeler, mister ve istorlar, masif meşe ağacından güzel bir kütüphane, yazıhane ve kolluk, 8 parçadan mürekkep ceviz kökü ve aka- ju kaplamalı müzeyyen yatak oda ta- kamu, Küçüle Hanımlara mahsus lâke şik bir yatak odası, hakiki Ingiliz mamulâtr 2 kişilik bronz karyola, güzel bir Vene- dik aynası, Çin ve Japon vazoları, sema- ver elektrik avizeler, gümüşlü ve kristal ciyalar, dolap karyola ve divanlar, “O. gramofonu plâk- apartımanmın Dıuşambaları, emaye havagaz o- aranı, buz delal idaire” lektrikli emaye buzlu yeni haylı lüzumlu esyalar. ÇAPRAST TELLİ “IBACH” MAR- KALI ALMAN PİYANOSU, KIYMET. LI ACEM HALILARI VE SECCADE- LER. Pey sürenlerden yüzde 25 teminat alınır. Satış peşindir. larile, gayet yeni halde teki İstanbul 6 ıncı icra dairesinden: Bir borçtan dolayi mahcuz ve paraya çevrilmesine karar verilen 2900 lira mu- harmnen kıymetinde olan gayri mübadil bonoları 278-934 pazartesi 10 ilâ Vi ve kadar dördüncü Vakıf ha- nında kambiyo ve menkul günü saat kıymetler borsasında satılacağından taliplerin ma- hallinde hazır bulunacak O memuruna rr ilin olunur, (2043) Istanbul 6 mcı icra memurluğundan: Bir borçtan dolayı mahcuz ve pöra- ya çevrilmesi mukarrer bir adet kuyruk- lu piyano ve ev eşyası (Kanape takımı, balı büfe, kadife perde, masa, komodin ve saire) 28-8-934 tarihine müsadif sa- lı günü sabah sant 10 da Beyoğlunda Polonya sokağında Suzan apartımanı- 5m 2 No. İ: dairesinde açık artırma su- yetile satılacaktır. Taliplerin © yevm ve sazt mezkürde mahallinde hazar bulu" Bacak memuruna müracaatları ilân olu- pr) Devredilecek ihtira beratı “Gez yağı maraliar,, kakkındaki Bi- tira için istihsal edilmiş olan 8 Kânune- vel 1921 tarih ve 3275 numaralı ihtira beratının ihtiya ettiği hukuku bu kere başkasına devir veyahut icara verilmesi teklif edilmekte olduğundan bu hususa dair fazla malimat edinmek isteyen Ze- vatın İstanbul'da, Bahçekapu'da Taş hanında 43-48 numaralarla mürakkam idarehansye müracaat U eylemeleri ilân olunur. (2035) LISAN DERSİ Türkçe bilen bir genç madam Fran- #zçâ, almanca dersi veriyor. “La Tur- gis gazetesine H. M. rumuzu ile mü- racaat, 5360 stanbul TÜRK LİSELERİ TENEZZUH TERTİP HEYETİNDEN : ovaya tertip edilen gezintiye ait va purun programımızı tatmin edecek şekilde teminine imkân hasıl olama- dığından bizzarure 25 Eylül 934 Cuma gününe tehir edildiği ve bu gezinti için Akay idaresinin Kalamış vapura temin edilmiş terem davetlilerimize maalitizar ilân olunur. | fnda icrâ dairesine olduğu muh- YENİ NEŞRİYAT Holivut Holivut'un 22 ağustos nushası önü müzdeki mevsim göreceğimiz filmlet mevzu ve en mühim sahneleri ile son sinema haberlerini havi olmak İf sar etmiştir. Usküdar icra memurluğundan £ Beykoza tabi ömerli nahiyesinde & zinocu Hüseyin Ef. ye, Yusuf ef. ye lira 95 kuruş itasma borcunuzdan layi ikametgâhmızın meçhuliyetine deme emrinin zahrımdaki o mübaşir * nin şerhinden anlaşılmakla bir ay mü detle ilânen tebliğe karar | verilmişti Terihi mezkürdan itibaren ilâmsız öf me emri makama kaim olmak üzt bir ayı tecavüz eden 10 gün zarfındi asale veyahut tarafınızdan bir vekil $ dermediğiniz taktirde ödeme emri hi mü infaz edileceği ilân olunur. m Usküdar icra dairesinden : Tamamına ehlivukuf tarafından bö metro murabbama iki lira kıymet tâ tir olunan Beşiktaşta teşvikiye sinde eski bostan yeni Gülistan sokağ da 4 yeni 16-42-1 No.lu malumun dut 101 metro murabbamda müfrez İ kıta arsanm tamamı 2280 No.lu nuna tevfikan açık artırmaya vazedili tir. Satış peşindir Müterakim vergi € kaf borçları ve tanzifal ve tenviriye ? teriye aittir, Müşterilerin kıymeti © hamminenin yüzde yedi buçuk nisbel de pey akçeleri vermeleri icap ederA tırma şartnamesi 12.9.934 tari " sadif çarşamba günü divanhaneye taİ| edilecektir. Birinci arttırması 2 tarihine müsadif çarşamba günü saat) den 16 ya kadar Usküdar icra dairetil de icra edilecektir. Arttırma bedeli kt meti muhamminenin yüzde 75 şini b) duğu taktirde üstünde bırakılır, AN taktirde en son arttıranm taahhüdü b! kalmak üzere arttırma (15 gün dl temdit edilerek 11-10-934 tarihine sadif perşembe günü aynı saatte i dilecektir Arttırma bedeli kıymeti #8) hammenin yüzde 75 şini bulduğu tak) de üstünde bırakılır aksi taktirde No. lu kanunun mucinbe edilecektir. 2004 No. lu icra ve iflâs nun 126 cı maddesi mucibince alacaklılarla diğer alâkadaranın ve fak hakkı sahiplerinin gayri menkul zerindeki hakları ve hususiyle faiz masarife dair olan iddiaları evrakı mü piteleriyle birlilte nihayet 20 gün bildirilmeleri taktirde hakları tapu siciliyle sabit mayan alacaklılar sxtş bedelinin p malarından hariç kalırlar lâkdarnın ve iflâs K.nun mevadı mahsusasmA fikan harekte etmeleri ve daha fazla lümal almak istiyenlerin 934-12 No dosyaya müracaat etmeleri ilân olun z (2037) Fatih Sulh 3 üncü hukuk bâki den £ Kocamustafapaşada Canbaziye lesinde Yeniçeşme sokağında 45 nu” ralı henede mukim Fatma Memdun€ ” nrma ayni hâncde mukime övey Nevres hanımın 228-934 tarihinde baren vasi tayin edildiği ilân olunur” (2053) — Anlaşılan siz de benim fik- rimdesiniz, fakat emir emirdir di. ye yapmağı düşünüyorsunuz. Ben bu çocuğa kefilim. Yarına kadar bende dursun, yarın müddeiumu- mil'ğe, avukatlara gideriz, bunun kanuni şeklini sorarız. Ve jandarma zabitine kısaca an- lattı ki bu bir harp şehidinin kim- sesiz oğludur. — Öyle elmas altın çalacağa iyor. — Çala cebinde beş kuruşu o- K — Götürün de yarın bir çaresi- ne bakarız. Yatsıya doğru eve geldiler. So- kağın başma gelir gelmez Sansa- ros durakladı. Bir köpek aci acı — ulumuyordu — ağlıyordu. — Haklı ağlıyor! Beni arıyor! Dedi ve yıldırım gibi eve koştu. İhtiyar karı koca anlattılar: — Bu nasıl köpektir? Çocuğun yatağını kokladı kokladı ağladı. Ne kemik yedi ne su içti. Bu köpek değil, sözüm öteyana olsun, sanki bir insandır! Sansarosla Haklı kucak kucağa ve öpüe koklaşa lu miz var. — Beni götürecekler mi? — Hayır. Yanlışlık olmuş. Sansaros bu sefer korkmadı ama ne yemek yedi ne de sabaha kadar uyuyabildi. Ertesi günü bir avukat ahbabı söyle dliyenin hüküm sürdüğü de- virde değiliz. Bu işler hep idari ve keyfidir. Onun için gene idari bir yoldan halline çalışmalı. Sizin bu- İuşauz güzel, Delilsiz, isbatsız bir suçlu var. Hattâ maznun bile de- ğil. İnsan insana © benzemez mi? Demek her vilâyette böyle bir tip- te veya ona yakın kaç çocuk varsa hepsini yaka paça oraya göndere- ceğiz. Siz bu cihetten hareket edi- niz. Ve netekim de öyle oldu. Hem fevkalâde bir tesadüftü ki bu şehir- de müddeiumumi ile jandarma ku- mandanı, polis ve mülkiye biribirinin gözünü çıkarmıyor, ile pek iyi geçiniyor- lardı. Onun için mesele halledildi. Müddeiumuminin müdahalesi te- sir gösterdi. Yazılmasına çizilmesi- ne, sorulmasına, delil melil istenil- sene daha kimse arayıp sormazdı. Sansaros evden çıkmıyordu. E- vin toprak avlusu genişçe olduğu için Haklı ile akşama kadar bu av- luda oynıyorlardı. Zabit ona gaze- te, kitap falan da getiriyordu. Ihti- yar karı koca da Sansarosu sevi- yorlardı. Veli aşa Veli yukarı, var- sa Veli, yoksa Veli... Onun hatırı için de Haklı tıka basa geçiniyor- du. Hele köpeğe yaptırdığı oyun- lar bütün komşulara duyulmuştu. Bir gün ihtiyar kadın ahladı of- ladı. — Çarşıda şimdi bulunmuyor ki... — Ne oldu Takuhi dudu! — Pazarlık kara entarimin ya- kasındaki bütün karataş düğmeler kopmuş. Ne ettim ki kopmuş ola- cak. Acap pencere ( kenara falan sürtündüm de koptular. Bahçede komşu çocuklarla oynı- yân Sansaros bunları işitmemez- likten gelmişti. Fakat içinde ustu- ralı bir heyecan vardı. Bursa yolculuğu çıkmcaya kadar evin başka kopmuşu, kaybolmuşu çıkmadı. Bursada Çekirgede büyük Çekirge palas oteli derli toplu bir zabitler nekahathanesi yapılmıştı Sıhhi teşkilâtı da vardı. Sakat, ya- ralı, hastalıktan henüz zabitleri perakendelikten kurtarıp bura; deri) dı, Si i sun beyamcası gibi ağır sakat 9 lar orada muayene edildikten * ra yapma ayak, kol takılmak i€ Viyanaya gönderileceklerdi. zabit te bu arada idi. Bursays © mek için Sansarosun masraf şey değil ama Haklıyı ne Irydı? Ona da bir çare (o buldu”| Sansaros: — Sakın kımıldama! Diye tenbih ettikten sonr8 diye forguna verdiler. Haklı köy istasyonuna © ininceye K arr gece istas 151 vede sepeti çıkımca..... ... — Hanım! ne iatiyoraas ti gündür sakırga gibi hepimiz? salat oldun! — Benim kendim için 8?“ bir istediğim yok evlâdım. cuğu.. . — Anladık efendim! Gene "gi la başlama! Oğlun | zabitmi$”. bacağı kesilmiş! Takma a) Jitihatçılar Viyanaya gönd ler! — Ne lttihatçıları müdür “Ee Onu Türk ordusu gönder namı etti? Li

Bu sayıdan diğer sayfalar: