29 Nisan 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

29 Nisan 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hiç bir devirde edebiyat dünya- la bugün olduğu kadar rağbetten lüşmemiş ve edebi esere karşı hal: kın alâkası hiç bir devirde bu de- © rece azalmamıştır. Bu alâkasızlık | ve bu rağbetten düşme yalnız mem Jeketimizin hudutları içine münha- İ sır bir hadise değil, bütün dünya- ya şamil umumi ve büyük bir geri- İeyiştir. Hayatın her sahasmı ka- sip kavuran buhran, onun husulün- de yegâne suçu © olmıyan unsura, © edebiyata karşı her sahadan fazla şiddetli ve insafsız davrandı. Ve © bunun da izahr basittir: şahsi men- faatlerinin maddi endişesile fert - ler o kadar dolu ve taşkındırlar ve © sırtlarında taşıdıkları istikbal kor- © kusu yükünden o kadar yorgundur- lar ki, yüklerini biraz hafifletmek için edebiyatı en o az lüzumlu bir safra gibi tutup atmaktan çekinmi- yorlar. Filhakika edebiyat halkın nazarında maddi fedakârlıklardan başka, zevk alınması için bir gay- ret sarfetme, bir çalışma icap etti- ren yorucu bir eğlencedir. İktısadi buhran kadar o büyük, belki sahası ve şümulü ondan fazla ve ondan ehemmiyetli olan bir ma- neviyat buhranmdan, bir ahlâk buhranından bahsediliyor. Ferdin şahsi menfaat endişesini her türlü © cemiyet, millet ve adalet mefhumr- — larının üstüne çıkaran, halkın eğ- lence iştihasını en az yorucu fakat en kısa zamanda en fazla ve en bu- ruk zevkler tattırıcı vasıtalara doğ- ru çeken bu maneviyat buhranının da edebiyatın bu kadar büyük bir ihmal ve lâkaydiye uğramasında elbette ki dahli vardır. Fakat bütün bunların üstünde, | ; bu manevi gerileyişte en mühim ro- lü oynıyan bir sebep daha vardır ki diğerlerinin hepsinden daha a- mansız ve daha müstebittir: O da bugün dünyanın, tıpkı 1914 te, Bü- yük harp arifesinde olduğu gibi korkunç bir sinir gerginliği devresi geçirmesidir. Bir harp felâketile neticelenmemiş buna benzer siyasi buhranlara tarihin hemen her saf- | hasında tesadüf etmek mümkün - Fakat böyle vatan megaloma- | demagojisinin milli hisleri bir ispirto gibi sarhoş ettiği zamanlar- da en küçük br kibrit alevinin ci- hanşümül iştiallere sebebi diği de her zaman İşte bunun içindir ki beşeriyet, ya- kın bir fertmanın. ırcileri gibi üzerine birikmiş kara bulutla: kararmış gözlerini kitapların mik- roskobik satırları üzerinde dolaştı- rabilecek vaziyette değildir. Bu bu- lutlar zararsız ve belâsız gelip ge- çebileceği gibi bir yıldırım ve dolu sağanağı halinde toprağa inebilir de. İşte başucuna | asılmış ve bir pamuk ipliğine bağlı bu kılı tmda insanlık şimdi ta bedbaht devirlerinden birini yaşa- maktadır. Bu itibarla onun can ve mal kaygusu arasında asil ve ulvi dediğimiz hisler ve fikirlerle meş- gal olamayışını mazur görmeliyiz. Beynelmilel kıymete bazı fikir ye sanat adamları dünyanın bu ha- line politikacıların hiç bir bilgi ve kültür mahsulü olmıyan fena ida- relerinin ve beşeriyeti yanlış yolla- 'a sevkedişlerinin sebebiyet verdiği ve insanlığı bu çıkmaz yoldan ve bu maneviyat buhranından ancak fikir ve edebiyatın, yüksek kültü - rün kurtarabileceği davasını büyük bir ısrarla müdafaa etmektedirler, Fakat daima olduğu gibi, fikir ve sanat adamlarının bu son fer - yatları da politika makinesinin ku- Milliyet'in edebi tefrikası: KANLI — Hayır. maksadımı anla - tamadım. Kimsenin karışıp karış- mıyacağı, bir şey demeğe hakkı ©- olup olmıyacağını düşünmüyorum. Ben yaşta bir insan, gülünç olmaz za? Sırrı Nevres, cigarasının du - manlarına bakıyordu: — Zengin olan bir adamın, gü- lünç olduğunu görmedim. Bu a- sırda, fakirlik gülünçtür.. Siz, bo- şuna üzülüyorsunuz, Hüsrev Bey! Güldü R — Üzülmüyorum. Aziz pi sıkan, budala mütecessislerin kör kör bakışları, iblisçe dedikoduları- dır. Sırrı Nevres, nefretle omuz - larını silktiz — Ehemmiyet verdiğiniz şeye PA eden? Bu, sizi sıkmaz mı? Sırrı Nevres, biran, trende ol- Muzunu unulmuş » gibiydi, ayağa Elimle susmasını işaret ettim: | İ hor filminde Ferdi Beyin yerine şarkı | receği temsillerle daha çok muvaf Bugünkü programi 9: Muhtelif bahis- Muhtelif rm a “WERTHER,, operası. BÜKREŞ, İm. en 7: Köylü ney orkeatrası (hafif mamsiki,). Orkestranın devamı, 20; Radyoda Üniversite . zi MOSKOVA,ITI4 m. 70: Sabah konseri. (Pİ 9,15: Çocuk Kor. vanikini. © 19,30: . 2005: Plâk, 20,15: Konfe- | rana, 20,30: Yeni senfonik | müsiki, (Radyo 33,20: Çekoslavak şarkıları, BRESLA kr, piyanoda Ort: dem parçalar, iehulhof) 21: Sesli filmler: ve operet parçalarından Yeni Türk sahnesi “Yeni Türk sahnesi, adiyle bir o - peret heyeti teşekkül etmiş ve ilk tem silini dün Fransiz tiyatrosunda ver miştir, Birinci temsil “Leblebici Hor. hor,, du; Heyette jon prömiyer rolü- Dü Âdem Bey almıştı. Leblebici Hor- söyliyen ve sesinin güzelliğile, hususi konserlerile tanman Adem Bey bu ro lünde sahneye ilk çıkmasına rağmen büyük bir muvaffakıyet gösterdi. | ve çok alkışlandı. Heyetin ileride ve - kıyet kazanacağına şimdiden hükmet mek yerinde olur. ZAYİ — 2683 numaralı soför sicil ehliyetnamemi, asker tezkeremi , nü- tus i, mektep şahadetname- mi muayene cüzdanmı zayi ettim. Yenisini alacağımdan hükmü yoktur. Ahmet oğlu Mahmut lakları tahriş edici gürültüsü ara - sında eriyip gidiyor ve madde devi | bir silindir gibi edebiyatı çiğniye- rek, menzili meçhül, yoluna devam | etmekten geri kalmıyor. Bugünkü siyaset ve edebiyat va- | ziyetlerinin mukayesesi bize, ede-| biyatın ancak sulh ve sükün zaman | larında inkişaf ettiği hakikatini bir kere daha anlatmış oluyor. Edebiyat ancak sakin ve güneş- li havalarda büyüyüp çiçek açan ve arzı kasıp kavuran fırtmalı gün lerde solarak (tekrar filizlenmek için yeni bir bahar, yeni bir sükün devresi bekliyen nadide ve narin bir nebattır. Yaşar NABİ SIR Yazan: Mahmut YESARİ — Param olduktan sonra etrafa ehemmiyet verir miyim? Dedikodu lara kulak asar mıyını? Bu kısa heyecanından utandı, hafifçe kızardı, yerine oturdu: — Programmız o ne, Hüsrev Bey? En nazik noktaya geldiğimi an- lryordum, dudak büktüm: — Daha bir programım yok.. Esasen programla hareket etmeği sevmem, Zuhurata tabi olacağım! Sırrı Nevres, beni tepeden tır- nağa kadar süzdü: — Siz, pek programsız hare - ket eder bir insana benzemiyorsu- nuz amma, açık konuştuğunuzu söylediğiniz için o bunu da kabul ediyoruni. Yalnız şunu (sorabilir miyim? Nasıl, ne gibi zuhurata ta- bi olacaksınız? Yahut olmak niye- tindesiniz? Kollarımı açtım, boynumu çar- pıttım, kurnaz kurnaz da gülü - yordum: — Zuhurat, kendini gösterir. | muşlardır. Memurlar bu fabrikanın izleri ü - zerinde bulunuyorlardı. Ki, geçen hafta gazetemiz kısmen bunu yaz- mış fakat tahkikatı işkâl etme - mek için fazla tafsilât vermekten içtinap etmiştik. Teşkilât, büyük bir muvaffa « kıyetle izler üzerinden yürüye - yet dün Beyoğlu Sakıza- ğacında 38 numaralı evde kuru - lan asri eroin fabrikasını meydana çıkarmış ve burayi işleten Arnıan- do ile oğlu Nikoyu da iş başında yakalamıştır, Armando kimdir ? Memurlar Armando ile Niko- dan haklı olarak şüpheleniyor - lardı; çünkü (O Armando meşhur bir kaçakçıdır. Kendisi İtalyan te- beasıdır ve eskiden İtalyan ihti - yat zabiti imiş. Oğlu Nikoyu da kaçakçılık işlerinde kullanmakta- dır. Armando şehrimizde serbest mühendislik te yaparmış. Armando, geçenlerde ihtisas mahkemesince mahküm olan be nelmilel (İhti; ilki) namile x ruf olan Vasilâki Gramardinin or- tağıdır. Fabrika nasıl çalışıyordu? Asri techizatı o muhtevi olan Sakızağacındaki fabrika, çok mun- tazam şekilde çalışmakta idi. Bu - rada yapılan eroin, bir takım eller vasıtasile satılıyordu, Ve ha- rice de çıkarıldığı oluyor- du. Harice, bilhassa Yunanista- na, kaçak satış Yervant isminde birisi vasıtasle yapılıyordu. Bunların da Yurvan isminde bir arkadaşları daha vardı, Bu da hariçle satışı temin (ediyordu. Bunlar şimdi Yunanistandadır. Fabrika basılıyor Muhafaza teşkilâtı bütün bun- ları etraflıca tesbit etmiştir. Fakat Armando ile oğlunun bundan ha- | Dala yoktu. Çalışıp duruyorlar- r Nihâyet dün saat 16,30 rad - delerinde muhafaza teşkilâtı me- murları Beyoğlunda Tarlabaşın - da Sakızağacı sokağında Arma: donun oturduğu 38 numaralı evi usuli dairesinde, basmışlardır. Memurlar, derhal yaptıkları araştırmalarda evde ve eroin fab- rikası vücuda getirilmiş olduğunu görmüşlerdi Fabrika evin ikinci katındadır. Gayet mahirane yapılmıştır. Bir ö- da tuğlalarla ikiye | ayrılmıştır. Ufak bir pencereden fabrikaya gi- rilmektedir. Fabrikada Armando ile “oğlü Nikola da çalışıyorlardı. “Bünlar cürmü meşhut halinde yakalan - Eroinler, alât ve ede- vat ve buna ait maddeler de mü- sadere edilmiştir. Bu fabrika şimdiye kadar mey- dana çıkarılmış olan fabrikaların en büyüğüdür, Suçlular, kaçak - çılığı bu vaziyet karşısında inkâr edememişlerdir. Kendileri ihtisas mahkemesine verilm: i Muhafaza teşkilâtı memurları bu işte de bi muvaffakıyet göstermişler ve bir zehir yuvasını daha söndürmüş - lerdir, Fabrikada bulunanlar 15 güven, hı s terazi, parçayi mütecaviz ilâç, ocak, ya- pılmış eroin 4 kilo, yapılmamış e- roin 5 kilo, bozulmuş eroin 10 ki- o, dereceler, balonlar , kâğıtlar ve sairedir. Nezaret altında bulunanlar Armando ile Nikoladan başka daha dört kişi nezaret al - ına alınmıştır. Her halde aşir okunacak, mevlüt dinliyecek değilim. Sırrı Nevres; keyifli bir kahka- ha attı: 2 — Orası malüm.. — O halde / zuhuratın şekil ve nevini anladınız , demek? — Niye pek anlayamadım. — Ne itibarla? Muayyen yerleriniz ve ya - hut itiyatlarınız olacaktır? Dudak bükerek gülümsedim: — Hayır, azizim. Benim, ne muayyen yerim, ne de itiyatlarım vardir. Tam manasile zuhurata ta- bidir, Sırrı Nevres, hâlâ şüphe eden bir gözle bakıyordu: — Bu, kendini veriş, çok gü - zel bir şey, Hüsrev Bey! Fakat siz den hiç ümit edilmez. İnsanın ina- nacağı gelmiyor. — Neden Sırrı Bey? Ben, o ka- dar mazbut, muntazam, kâmil bir adam mıyım? — Çok muntazam görünüyor- sunuz! — Ben burjuva değilimdir, Sır. rı Bey. Sırrı Nevres, benden böyle bir cevap beklemiyormuş gibi taac - cüple yüzünü buruşturmuştu: — Affedersiniz, o maksatla söy. lemedim, 200 | | sine gelerek tahlisiye rinleştirmişti Heyet dün alâkadar bazı ze - vatım da malümatına müracaat et- miş ve diğer bazı zevata da mek- tupla müracaat ederek malümat vermelerini istemiştir. Cemal Ziya Bey dün tetkika- tı hakkında demiştir ki: — Henüz tahkikata yeni baş - ladığımızdan söyliyecek hiç bir şey yoktur. Esasen beyanatta bu- lunmağa salâhiyettar değilim. Maa mafih heyet tahkikatını ilerleterek neticeler alınmağa £ başlandıkça bunlar Anadolu Ajansı vasıtasile efkârr umumiyeye arzedilecektir. Tahkikatın ne kadar devam &- deceği şimdiden kestirilemez., Müddeinmamiliğin faaliyeti Öğrendiğimize | göre Esnaf bankasının vaziyetini tahkik eden heyet asgari müddet içinde tahki- katını ikmal edecektir. Esnaf bankasının şimdiki mü- dürü Hamdi Rasih Bey dün sabah müddeiumumiliğe davet olunarak banka hakkında malümatına mü - racaat edilmiştir. Hamdi Rasih Beye müddeiumumi muavinlerin - den Halis bey tarafından banka - nın vaziyetine dair bir çok sual - ler sorulmuştur. Sorulan sualler meyanında bankanın sermayesi - nin ne kadar olduğu, belediyenin ne miktar hissesi bulunduğu, bu sermayenin nasıl işletildiği, takip edilen borçlular kimler ve bunlar. | da ne kadar para bulunduğu, ka bili takip olmıyan ne kadar cağı bulunduğu, bankanın kimle - re ve ne kadar borcu olduğu, pa - raların neye istinaden ve ne gibi teminat mukabilinde verildiği su- alleri vardır. Müdür Hamdi Rasih bey bu suallerden bir kısmına cevap ver - miş, bir kısmının mucibi tetkik ol duğunu söylemiştir. Kimler ne yaptılar ? Hamdi Rasih Bey bir kaç gün sonra tekrar müddelumumiliğe ge- lerek izahat verecektir. Müddeiumumilik, belediyeden istediği suallerin cevabını da dün akşam geç vakit almıştır. Müddei- umumilik, bankanın şimdiki mü- dürü Hamdi Rasih beyden ban - kada evvelce kimlerin müdürlük, mürakiplik, idare meclisi azalığı yaptıklarını sormuş ve bunların bir listesini istemiştir. Bu liste ban - ka tarafından tanzim edilerek müd- deiumumiliğe verilecektir. Her şey haciz altında.. Dün öğrendiğimize göre, Es - Baf bankasınm mühim bir kısım emval ve emlâki, senetleri o haciz altındadır. Haciz koyduran mües- sese tahlisiye idaresidir. Tahlisiye idaresi Esnaf bankasından 42 bin lira alacak talep etmektedir. Ha- ciz konan senetler meyanda es- ki İstanbul valisi Haydar Beyin de (6) bin liralık bir senedi vardır. Tahlisiye idaresinin 42 bin fi- rası Esnaf bankasına şu suretle intikal etmiştir: Esnaf bankası - nın meclisi idare reisi olan Hâkim Rıza Bey, bir gün tahlisiye idare - idaresinin paralarını Esnaf bankasına yatı - rılmasını tavsiye etmiş ve banka nm mali vaziyetinin çok iyi oldu ğunu, sermayesinin (500) bin li- raya çıkarıldığını söylemiştir. Tahlisiye de bunun üzerine ban- kaya peyderpey para vermiştir. Bundan iki sene evvel, ticaret ve sanayi bankasının iflâs ettiğine dair gazetemizde yazılan bir ya - zının sonunda Esnaf bankasının Onun, bu özür dileyişini mü - samahakâr bir tavırla karşılamış- um ; — Burjuva değilim, demek - ten maksadım, kuru bir adam ol- miadığımı anlatmaktı. £ Zevahir, insanları, çok defa ( olduklarının büsbütün aksine gösterir. — Bunda hakkımız var, Sırrı Nevresin son teredi dünü de kapamak için daha sami mi görünmek, daha açık konuş- mak mecburiyetini hissettim: — Size, niyetimi ( anlatayım, Sırrı Bey! İnsan, ne kadar zuhu - rata tabi olsa, gene bir niyet, bir maksatla hareket eder. Niyetim şu; evvelâ barları şöyle bir dolaş- mak! Sırrı Nevres, hemen kesti: — Şimdi barların mevsimi de- sözümü iyetimin mevsimsiz olduğu - nu ben de biliyordum, fakat her en gele rağmen sebat ediyordum. Ge- rilemek, Sırrı Nevresin zaten uya- nık olan şüphelerini daha perçin - lemek demekti. Bu, benim aleyhim- de idi; — Barlar, yazın kapanıyor mu? Sırrı Nevres, cahilliğime saffo- time görüyordu: — Bar, dediğiniz kaç bucuk İ "ahlisiye adaresı Du yanıyı gw- rünce , hemen Esnaf bi ma müracaat ederek parasını istemiş- tir. Fakat banka, parayi iade et « | mek imkânı olmadığını bildirmiş- tir. Belediye teminat veriyor Tahlisiye idaresi bunun üzeri- ne mahkemeye müracaat etmiş - tir, Fakat bu sırada belediye tah- lisiye idaresine müracaat ederek, iflâs talep (o edilmemesini söyle- miş, sermayenin tezyit edileceğini ilâve ederek, bankanın vaziyetinin düzeleceğini temin etmiştir. Tahlisiye idaresi belediyenin bu mülâhazasile ikna edilememiş ve idare bu sefer İktisat vekâle- tine müracaat etmiştir. İktisat vekâleti, tahlisiye ida- resine parasını Esnaf bankasın - dan çekmesi için derhal emir ver- miştir. Banka, tahlisiye idaresile yaptığı temas neticesinde ayda iki bin lira vermeğe razı olmuşsa da bilâhara bu parayı da ödeyeme - miştir. - Bunun üzerinedir ki tahlisiye i- daresi mahkemeye ve icraya müra- caat etmiş ve Esnaf bankası hak- kında haciz kararı almıştır. Şimdi, Esnaf bankası her şey- den evvel ti bin lir dedir. Banka, yapacı evvelâ tahlisiye idaresin cunu ödeyecek, ondan sonra di - ğer borçlarını ödeyebilecektir. Muhittin Bey ne zaman gelecek? | Vali ve belediye reisi Muhit- tin Beyin şehrimize avdeti bek - lenmektedir,. İstanbul umumi mec- lisinde, Muhittin Beyin vereceği izahata dair olan evrakın ihzarına dair belediyeye henüz bir tebligat yapılmamıştır. Maamafihı Muhittin Beyin per- şembe günü rimize o dönmesi si heklenmektedir. Şehir o umumi in de perşembe günü fev- kalâde içtima yapması çok o muh- temeldir; Muhsin Beyin mektubn Bazı gazetelerde ticaret mü - dürü Muhsin Beyin Esnaf banka- sı meselesi hakkında gazetelerin yazdığı yazılara dair bir beyanatı çıktı, ve bunu takip eden neşriyat yapıldı. Dün bu hususta Muhsin Beyden şu mektubu aldık: “Vakit yazetesinin 25-1V-934 tarih | nüshasmda Esnaf Bankası hakkın şahsıma atfen neşrolunan beyana- | Ni l d ,; | esası olmadığından mezkür gaze- | gazetesi ise bu beyanatı sahih adde- derek ve tekzip edildiğinden haber. | dar olmayarak bir takım yersiz mü -| tta ve neşriyatta bulunmuştur. | ında gazetelere lemediğim gibi hiç bir | lerde yazıların tasni © seri olduğu kanaatinde dahi bulun - | madığımdan keyfiyetin ....., | Harik Hayat Sigortalarmızı Galatada Kaza Buradaki tahlisiye ista: da, karaya oturan bir gemidi cuları kurtarma tecrübesi yap mıştır, Bu tecrübelerden bir kışmı radan. bir kaç yüz metre k çıkta batan bir gemideki kı deleri halat atmak suretile kufğ tarmak şeklinde olmuştur. Diğer bir tecrübe de 12 tarafmdan idare edilen tahlisif? sandalile yapılmıştır. Tahlisiye, dalı muhtelif manevraları sel le yapmıştır. Tecrübelerde tah lisiye efradı beklenen sürat ve hareti göstermişlerdir. Celâl B buradan, tahlisiye umum N rü Necmettin Beyle, Rumeli lisiye müdürü Osman Beye ve # ğer zabitan ve efrada memnüt yetlerini ifade ederek ayrılm tar. Vekil Bey bugün Denizyol$ rı idaresinde tetkikat yapacakla” dır. Ayni zamanda bugün Süml Bankın fabrikalarında da ziy! ler yapmaları muhtemeldir. Celâl Bey yarn saat 11 de Bankasının Galata şubesinin Kö şet resminde bulunacaklar ve günü saat 10 trenile Herekeye reket edeceklerdir. Vekil Bey reke fabrikasını ve İzmitteki fabrikası mahallini tetkik edece lerdir, Hereke ve İzmitte 24 saat dar kalacak olan İktısat vekili perşembe sabahı o Ankarada bi lunacaklardır. 1d Teşekkür Merhum Kemalettin Sami * şanm aile ve kardeşlerinden ğrmiz bir mektupta kendileri taziyet beyan edenlere ayrı #8 cevap vermek mümkün olmadığ| dan bu husus için gazetemizi sit etmekte oldukları bildirilm© tedir. | l Türkiye Iş Bankası Istan9”| Şubesinden : Bankamız Galata Şubesinin # i 30 Nisan ( 19345 ü öğleden “evvel İİ 11 de icra edilecektir. | * 9 | illiyet) Asrın umdesi “MİLLİYET” ©ğ ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için Haris LK. ve Gelen evrak geri verilmez — geçen müshalar 10 kuruştur matbaaya" ait işler igili cant edilir. Gazetemiz tini kabul etmez. Ma i Otomobil ve Ünyon Hanımda ÜNYON SİGORTASINA yaptırmız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan Kumpanyasma bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınıZ. Telefon : Beyoğlu 4.4888 1830 İl tane ki?.. Yarım saatin içindehep- | sini dolaşabiliriz. Fakat hepsinde esneyen garsonlardan, esneyen ka- dımlardan başka bir şeye tesadüf e- demiyeceğiz. Buna emin olun.. ,,, O Pisi görünce hepsi uyanır. ar, Sırrı Nevres, hoşnutsuz hoş - nutsuz başını geriye itti: — Bu uyanıklık, bizim zevki- mizi uyandırmaz, beyefendi. Onun bu cevabı , kalbimi geniş- letmişti. Sırrı Nevres, — istediğim | yola kendiliğinden yürümüşt — Bu uyanıklık, bizim zevkimi- zi uyandırmaz! Diyordu. Demek benimle be - raber gezmeğe, beraber dolaşma- a karar vermişti. Bu kararını, ken disi o kadar tabiü (buluyordu ki hissettirmek şeklinde değil, açık - ça ve katiyetle söylüyordu. Onu, biraz daha açmak lâzımdı: — Peki, Sırrı Bey, nereler, bi- zim zevkimizi uyandırabilir. — Sırrı Nevres , kolunu salla- dı: — Çooook.. o neresi yokki!.. | İnsanın parası olsun yalnız! Ben, keyifli keyifli gülüyor - dum: — Ondan yana yok.. Sırrı Nevres te gülüyordu: sıkıntımız. — O halde mesele yok! Eğildim ve gizli bir sesli dum: — Peki, ne yapalım? Sırrı Nevres, esrarlı bif cevap verdi: — Düşünelim. Zuhurati tabi olmak ta bir parça 78 lir. — Fakat © düşünmek slmyyeni hedefler bulunmal mi? — Bunda da haklısınıf! gi Durdu, ve çok bildiği A rare de zacşi SN rak söyledi: ul — Barlar, acemiler, 99 yabancılar" içindir. Serisi delim. e! | vi , — Dünyanın en galırakı “| Ik, en şirin kadını. — Hususi bir ev mi7 Hususiyetir. mahveder. g0 Bir cigara da ben yak” — Ben, bu sergüzeştt”” | tuy nuz.. Bu yaştan sonri

Bu sayıdan diğer sayfalar: