Üniversite Kemal yolundadır uGazi bu eserile şimdi- den memnun olabilir” Üniversite ıslahatı hakkında hü- kümete bir'rapor veren profesör M. Malche'in memleketi olan İs- viçreye avdet ettiğini yazmıştık. Profesör hareketi: evvel “Hâkimiyeti Milliye,, gazetesinin şehrimiz muhabirine üniversitenin bugünkü vaziyetinden bahseder - ken şunları söylemiştir: — “Bu eser bugünkü halinde bütün kusur ve noksanlarından kur tulmuş olmasa bile kanim ki za- man ilerledikçe memlekette üni « versite ıslahatının neticeleri inki- şaf edecek, bizzat üniversite en kısa zamanda en yüksek kemal Mn varacaktır. o Türk ve ecnebi hocalar arasında en tam bir dostluk ve karşılıklı bir emniyet vardır. Bunların ide büyük bir in çalıştıklar rını bilmektedirler. Milletleri biribirine bağlıyacak olan şey medeniyet ve irfan yolun- daki terakkilerdir. Üniversite in- kılâbını evvelden kararlaştıran ve yapan Gazi , eserile şimdiden mem- Bun olabilir. İnkılâbm istikbali bilhassa vazifelerini ifada bütün varlığı, azmi ve sevgisi ile çalışan Türk gençliği emindir. Umarım ki, hayır eminim ki bu Türk genç- liği bir gün memleketin yüksek mevkilerini ibraz ettiği zaman ü- ikleri şeylerden menfaatler te- min edeceklerdir. Gazi Hazretleri- ne ve daha geçen gün lütfettikleri bir mülâkat esnasmda öyrei t ne tayici için en cesaretbahş be: natta bulunan Başvekil İsmet Pe şa Hazretlerine ve mesaim esna- sında daima himaye ve alâkalarını gördüğüm Maarif Vekili Hikmet Beyefendiye teşekkürlerimi arze- derim. T. indeki yorgunluklarımı gördüğüm alâka ve himaye saye- sinde hiç hissetmediğim vazifem- der ayrılırken “Üniversitenin ve burada bulunduğum esnada ken- disini yakından tanıyıp sevmiş ol- duğum necip ve büyük Türk letinin terakki, saadet ve ikbali çin samimi ve hâr temennilerimi size söylemekle bahtiyarım, Tür- sndetler dilerim, Yaşasın üye,,, POLSTE << eva yu zemmzi Iki hırsız Tophanede Kafesçi sokağında 15 numarada oturan Hasanın oda- sma hırsızlık maksadile girdiği anlaşılan Arif Hikmet ve Naim is- minde iki kişi yakalanmıştır. Evde hırsızlar Yenişehirli kıpti Yaşar ve Mus tafa, Kasımpaşada kaptan mahal- lesinde Hamam sokağında 3 nu- maralı Rabia hanımın evinden bir yorgan, bir yatak çarşafı, bir ha- mam takımı çalarak kaçmak ister- lerken yakalanmışlardır. Gülhane müsamereleri Mütat Gülhane müsamereleri, 8 Nisan Pazar günü saat dört bu - çukta yapılacaktır. Arzu eden he- kimler iştirak edebilirler. Tarihi roman: 104 pe MAARIFTE İlmi Istılâhlar Her yünrsye ; ait komis- yonlar teşkil edildi Liselerde okunan derslerin il- mi ıstılahlarını tesbit için her züm- reye dair komisyonlar teşekkül et- miştir. Bu komisyonlar İstanbul erkek lisesinde içtimalarma başlamışlar- dır. : Dün de riyaziye ıstılahlarını tes- bit eden komisyon toplanmıştır. Üniversite talebesi kitap istiyor Üniversite talebesi, imtihanlar yaklaşmakta olduğu halde henüz ellerinde kitap bulunmadığından şikâyet ederek, üniversite rektör- lüğüne müracaat etmişlerdir. Bu sene hemen bütün ders pro- gramları değiştiği için eski kitap- lardan istifade edilememektedir. İmtihanlara (28) mayısta baş- lanacaktır. Üniversite rektörlüğü kitapsızlık meselesini tetkik etme- ğe başlamıştır. Okutulan dersler Maarif vekâleti mekteplere bir tamim göndererek derslerin şimdi- ye kadar ne kadar okutulduğu- nu, daha okunmamış hangi bahis- ler olduğunu sormuştur. Lise mu- allimleri bu hususta birer cetvel hazırlayarak vekâlete gönderecek- lerdir. Dişçi maktebi talebesinin çayı Dişçi mektebi talebesi dün To- katlıyan otelinde muallimleri ile arkadaşları şerefine bir çay Ziyafe- ti vermişlerdir. Yeşil Hilâl müsameresi Dün Yeşil Hilâl içki aleyhtar- cemiyeti tarafından Tepebaşı belediye tiyatrosunda bir müsame- re verilmiştir. Müsamereye istiklâl marşı ile başlanmıştır. Bundan sonra cemi- yet azasından doktor İbrahim Za- ti Bey içki aleyhtarlığı hakkında birkonferans vermiştir. Onu ta - kiben doktor Fahrettin Kerim B. de ayni mevzu etrafinda istifadeli bir konferans vermiştir. Bundan sonra bir genç tarafın- dan içkinin mazarratlarını izah e- den bir monolog söylenmiş, Tarık Arif Bey de bir tablo temsil et- miştir. Cümhuriyet gençler mahfeli ta- rafından “Beni yalnız bırakın, pi- yesi (Mahcupluk yarışı) ünvanlı bir komedi temsil edilmiştir. Genç- ler temsillerde çok muvaffak ol- muşlar ve alkışlanmışlardır. Müsamerenin nihayetinde ce- miyete yeni giren azanın ant içme merasimi yapılmıştır. Tiyatrolar Yeni bir operet heye Bestekâr Muhlis Sabahattin B. “Muhlsin çocukları büyük operet heyeti” namile bir operet heyeti vücude getirmiştir. Heyet ilk tem- sil olarak Beşiktaşta (Suat Park) tiyatrosunda “Gör ve dinle” ismi- le büyük bir operet revü temsil e- decektir. “Gör ve dinle” bestekâ - rm yeni ve fantazi bir eseridir. Güneşin Oğlu Diyerek, genç kızı (o kucakladı.. De saçlarında öptü. gisi gece yarısmdan son- ra buraya ne cesaretle gelebildin? Hamat dilberi yavaş yavaş anlat- tı: — Senin karargâh gerisine atıl- dığınfbaber almca, arkana adam koydum. Bulunduğun noktayı gün- düzden öğrenmiştim. Çalıların ara- sında sinerek ve kumların üstünde sürünerek, nöbetçilerinize görün- | meden geçtim.. Seni nefesinden ve boyundan tanımışlım.. Nihayet ara- ya araya buldum. Baykut'un kalbi tıkanacak, ko- pacak gibi çarpıyordu. Bu dakikada bu güzel kızı rüya- sında bile göremezken, şimdi karşı: sında, yanında.. Kolları arasında bulunuyordu. — Ben artık seni unutmuştum, Semira! Çünkü... Boğaya mağlüp olduğunu ima e- derek, sözlerini tamamlayamadı., Yutkundu.. Bu sözleri söylemeğe Yazan: İskender FAHREDDİN cesareti yoktu. Bir genç kıza, böyle bir arslanın i çok a- Fakat, Semira ince ruhlu ve ze- ki bir kızdı. Baykut bu yüzden ne kadar çok müteessir olduğunu, sı- kıldığı anlamıştı. — Sen ee koca arslan! Evvelâ galip gelen sensin! ç il delikanlıyı teselliye baş- adı. Baykut'a cesaret ve ümit yerdi. — Sen boğuşmasaydın, r. o azgın boğayı yenebilir miydi? O. nu sen sindirdin..- Ayaklarında ve boynundaki kuvveti kestin. O ku- durmuş fakat çok yorgun ve bitkin bir halde iken, Bora meydana atıl- dı.. Boğaya sarıldı. Ölmüş karganın leşini serçeler bile didikler... Be- gözümde galip olan sen, ayı sen yendin, Baykut! Seni teb- | rike geldim.. Seni, karanlıklar için- de selâmlamağa geldim! Baykutuniçine soğuk sular serpil e LİR ve emine | Himayei Etfalin Yardımları On beş, günde 2,059 çocuğa yardım edildi ANKARA, 5. A.A. — Himayei Etfal cemiyeti umumi merkezi,17 mart 934 tar'hinden İ Nisan 934 tarihine kadan 2.056. çocu çocuk ve kadın umumi merkezin polikliniklerinde muayene ve leda- vi edilmiştir. Diş muayenesinde 240 çocuğun dişleri muayene ve te- davi edilmiştir. 977 çocuk ve anne umumi merkezin banyolarından is- tifade etmiştir. Süt damlası kısmın da 228 çocuğa 827 kilo bedava süt tevzi edilmiştir. Yardım için mü- racaat eden fakir ailelerle çocukla- ra 384.000 kişiye para yardımı ya- pılmıştır. Fakır talebeler için açi- Jan aşhaneden her gün 145 çocuğa sıcak öğle yemeği ve ayrıca 43 fa- kir talebeye de hergün 43 sandoviç verilmiştir. Ana kuyağı müessese- sinde gece gündüz bakılan çocuk- larm yekünu 183 tü Çinin Bern sefiri Türkije ile Çin arasında akte- dilen dostluk muahedesini imza i- çin aya gitmiş olan Çinin Bern sefiri Mösyö Hoo dün An- karadan şehri mize gelmiştir . YENİ YENİ NEŞRİYAT © Açlık Norveç edebiyatının en kuvvetli eser- lerinden Müellifi Knut Hamsun olan bu eseri Peyami Sefa Bey (tarafından Türkçeye nakledilmiştir. Eserin mevzuu: Namus telâkkisi çok kuvvetli fakat hayatı daima hayal ve şiir zaviyesinden gören bir gencin izti- raplı hayatıdır. Günleri, haftalarla aç kalıyor. Fakat sukut etmiyor. Bir gün nihayet hakikat şiir ve hayale galebe ça- lıyor. Bu hayalperest genç bir gemiye çı- ral girerek hayat mücadelesine atlıyor. Resimli Ay matbaası tarafından bası- lan bu eseri tavsiye ederiz. Mülkiye mecmiyası tütler vardır. Ü, leket nı kazanan bu mecmuayı karilerimi - ze bilhassa tavsiye « ederiz. Gurbet yolcusu Tanınmış oromancılarımızdan Bürhan Cahit Bey "Gurbet Yol. Cusu,, isminde yeni bir roman da- ha yazarak neşretmiştir. Bürhan Cahit B. bu romanında şimdiki insanların bir tahlilini yap- makta, marazi verasctin insan ha- yatındaki rolümü teşrih etmekte- dir. Roman*bir aşk macerası de- ğildir, gönül buhranlarile doldurul- mamıştır. Fokat okuyucu bir ay- le heyeti ile teşekkül eden bu yeni trupa muvaffakıyetler dileriz. mişti, Genç li ren ame mr uyuşmuş EDE alıyor, kırı- lan ümitlerini anla adıyordu. — Seni şimdi eskisinden fazla seviyorum, Semira! genç kızm ellerine sa- rıldı. Genç kız daayni'sözleri tekrar- ladı: — Ben de öyle... — Beni, sırtım” yere geldikten e da seviyorsun demek.. Öyle- — Benim gözümde (Kuvvet ilâ- hı) olarak yalnız sen varsın, Bay- kut! Azgın böğaya bir kaç defa öy- le kuvvetli bir sarılışın var ki.. Re- isiniz hayvanın boynuzlarını kırdı ama, onu bir defa bile, içi dolu bir su tulumu gibi, yere vuramadı. Canr acıyınca ve başından silâhla- rı alınınca yere © yüvarlanan bir hayvan yenilmiş. sayılamaz. Boğa- yı yenen sensin, Baykut! — Fakat, halk (Kuvvet ilâhi) o larak onu tanıyor, değil mi? — Ziyanı yok. Öyle tanısınlar.. inün birinde hakikat anlaşılacak. | Bir döğüş daha yapılırsa, koç ye- gitler o vakit meydana çıkar. — Bana bu sözleri söylemek 5 için, | tuzağına düşmez. yarını neden beklemedin? — Fena-mr'yaptım? Cesaretini ği —— 1308 lardr, Memurlar bilhassa bir gen- ci göz hapsinde bulunduruyorlar- İk. Saz benizli bir delikanlı olan bu genç oturduğu masada sabırsızla- nıyor, sık, sık ayağa kalkarak vit- rinden dışarıya bakıyordu. Gencin bu hareketlerinden birisini bekle- Saat dokuza doğru pastahane- ye paltosunun yakası kalkık birisi girmişti. Masaya yaklaşan palto- lu adam gencin yanına gelince, et- rafına bir defa daha baktı ve ce- binden çıkardığı küçük bir paketi gencin eline sıkıştırdı. Tam bu st rada yan masada oturan memurlar atıldılar ve bu iki adamı kolların. dan yakaladılar, Polis haberdar ediliyor Melih isminde olan bu genç ve eroini veren Pesalti bu müda- haleden şaşalamışlardı. Melihin da ha cebine bile koyamadığı küçük paket avucunun içinden alındı. Pa- ketin içinde bulunan eroindi. Bu esnada bir muhafaza memu- ru polise haber vermişti. Gelen po- lis memurlarının da iştirakile cür- mü meşhut tesbit edilirken Pesal- ti arkadaşmın daha ismini ele ver- mişti. Pesaltinin eroinleri | aldı- ğmı iddia ettiği Dağıstanlı Musta- a da çok geçmeden ele | geçiril. Şebeke büyüktür. Devam etmekte olan tahkikata bakılırsa bu eroin satıcılığı mahi- yet itibarile diğerlerinden daha ge- niştir. Tahkikat emniyet müdürlü- ğü tarafından idare edilmektedir. Kaçakçılığı yapan şebekenin çok büyük olduğu alaşılmakta ii dır. Petrograt pastahanesi sahiple rinin bu işle derece alâkaları he- nüz anlaşılamamıştır. Dün emni- yet müdürlüğü tarafından bazı kim selerin ifadelerine müracaat edil- miştir. Nezaret altına alınanlar İşle birinci derecede alâkadar olan Melih, Pesalti ve Dağıstanlı şi nezaret altına alınmışlar- Fransızca “ Ankara ,, gazetesi Hâkimiyeti Milliye refikimizin Fransızca nüshası olan (Ankara) nın üçüncü nüshası bugün şehrimi ze gelmiş bulunmaktadır. Sekiz sahifesini dolgun münde- recatla çıkan hükümet merkezinin bu biricik fransızca gazetesi bü - tün müvezzilerde bulunur. (Anka ra) nın bilhassa resimli dünya vu- kuatı sahifeleri son hâdisatm ma- kesi vaziyetindedir. Kültür sahifesinde edebiyatı - mız hakkında şayanı dikkat bir ya zı bulunmaktadır. arttırdım. Yı rgunluğunu ğ iderdim. SiDaka badi; ii kide kıvranarak yatacaktın! Şim- di ciğerlerini şişirerek, rahat ve hu- zurla uyu; m — Sade bunun (için geldiğimi zannetme! Su uyur, düşman uyu- maz, derler. Malüm ya. Eskibir değiştirerek, EE çıkarmış. Kenln eki, akıllı ve ayni za- manda da çok güzel bir kadındır. Bir köylü kadını gibi, yol üstün- de reisinize rastlayacak.. Bunu giz- lice haber aldım, dek. ne olacakmış..? — Ne mi olacak?! Böyle güzel bir köylü kadının. yol üstünde bu- lar da bırakır mı? Elbette alıp sa- rayına getirecek. — Eyi ya... Sarayda kral karısını cariye diye kullanır. — Fakat, Oşaser'in zevcesi çok akıllı bir kadındır dedim ya.. — Güneş'in oğluna bir fenalık mı yapabilir demek istiyorsun? — Şüphesiz.. — İnanma, yavrum! Bora kadın — Sarayda yiyeceği yemeklere zehir yar da kimsenin haberi ol- Bir kaça Kaçakçı Şebekesi daha (Başi 1 inci sahifede) ha: du. Evvelki akşam Evvelki okşam Petrograt pas- tahanesinde bütün tertibat alın- muştı. Muhafaza istihbarat büro- sunun bu iş» tayin ettiği memur- lar muhtelif masalarda yer almış- (Başi 1 inci sahifede) tur. İnsull, tercümanı ile bir mu- vere esnasında Amerikada linç e dilmek ihtimalinden endişe ettiğini söylemiştir. Dün, öğleden sonra İnsull'ün avukatları Esat Beyle, M. Manko kendisini tevkifhanede ziyaret et- miş ve iki saat kadar yanında kal. mışlardır. İnsull'e, tevkifhanede fa kir mevkuflardan biri hizmet et- mektedir. Milyonerin buna yirmi beş ku- ruş gündelik vermeğe uzun bir pa- zarlıktan sonra muvafakat ettiği söyleniyor. Tevkif kararına itiraz Ö iğimize göre, İnsull hak kında istintak hâkimliği tarafın. dan verilen tevkif kararına karşı Ahmet Esat Beyin hazırladığı iti- raz istidasınm dünden itibaren ağır ceza mahkemesi tarafından tetki- kine başlanmıştır. İnsull'ün tahliye edileceği hak- kında bir rivayet çıkmışsa da, bu rivayet, teyil edilmemiştir. Esasen buna imkân da yoktur. İnsull'e ait dosya üzerinde ağır ceza mahkemesi tarafından yapı- MEİN şeş velite kadar e” mal edilmiş değildi. Bu tetkikat (neticesinde farzı mahal olarak İnsull'ün mevkufiyet halinin ref'ine karar verilmiş olsa bile İnsull, gene zabıta nezareti altında bulundurulacağı için bu mu vakkat hürriyetten müflis milyoner hiç bir istifade temin edemiye - cektir. Sefarethaneye teslim edilebilir mi? Diğer taraftan , bu ihtimaller haricinde İnsull Amerikadan yo- la çıkan memurları beklemeğe lü- zum kalmadığı ve kendinin daha evvel Amerika sefarethanesi emri- ne verilmesi de mümkün bulun- duğu da ileri sürülüyor. İnsul!, buradan her halde, ya bir Amerikan torpitosu aphut A- merikan bandıralı hususi bir va- purla iade edilecektir. İngiliz tebaası olabilir mi? Müflis bankerin İngiliz tabiiye- tine geçmek hususundaki teşeb - büslerden kendi lehine bir netice çıkmıyacağı muhakkaktır. Çünkü hakkında tatbik edilen ceza kanunumuzun 9 uncu madde- sinde “ecnebi,, kaydı vardır. Bu ecnebinin Amerikan, İngiliz veya her hangi bir devlet tabii- yetini haiz olması, vaziyeti üzerin- de tesir yapamaz. M. Insull'ün Türk tabiiyetine geçmesine de imkân olmadığı için, her hangi bir tabiiyet iddiası ile kendini kurta, İnsull'e dün Londradan bir tel- siz telgraf gelmiştir. Adresi şudur: İstanbul tevkif. hanesinde M. İnsull, Müflis bankere gelen bu tel - graf, İngiliz tabiiyetine * geçmek hakkınd aki yk alâkadar Türk gazelüleri ve İnsüll Amerikan sai hücu- muna maruz kalan İnsull, Türk gazetelerinin bitarafane vaziyetle - maz. Bir sabah herkes gözlerini aç- tığı zaman, Güneş'in oğlunu yata- ğında ölmüş bulurlar... Baykut karanlıkta kendi kendi- ne ayni sözleri tekrar eti — Bir sabah herkes gözlerini aç- tığı zaman, ra gene yata- ğında ölmüş bulur! Semira me sonra, — Başk başını yere koydu Düşünüyerdu: Her tehlikeyi göze alarak, gece ya- rısı karargâha kadar geldi.. Karan: buldu. Oşaser'ın zevcesi hakkında verdiği malümat ta yabana atılır bir haber değil. Acaba Bora'nın bu işlerden haberi var mı? Hamat kralmın karısı gerçek çok akıllı bir kadındır. Bize zincir vurduk- ları zaman, arkadaşlarımın kelle- leri birer birer yere düşerken, bu güzel kadın bana dik dik bakıyor ve içinden acır gibi Ölüm sırası bana geldiği, zaman cellâda elile: “Dur!,, diye işaret etmişti, Beni ölümden kurtaran o kadındır. Fakat, ben ona karşı hiç bir iylik yapamam. Ona yapaca- ğım mukabele, yurdum ve yurttaş- larım için büyük fenalıklar doğu- rur. Bora Sariz kral. oldu. Ben onun kölesi olarak kalacağım, yordu. çe İnsull tahliye edilebilir mi? rini muhafaza edişlerini n niyetle karşılamış ve terci — Türkiye gazeteleri kü bâzlık yapmıyorlar, demiştir. Henüz talimat gelmedi Samuel İnsull'ün Amerika işk hükümetlerine ne zaman suretle iade edileceğine dair; rika sefaretinin Vaşingtond. talimat elân gelmemişti faret bu hususta Amerika ye nezaretile muhabere etm dir. Anlaşıldığına göre bu tın gelmesi daha birkaç gün kecektir. Insull, Şikago adliş Amerika haric'ye Dezaretinil ye belen rin sureti iadesi h a sefarete lâzımgelen tali rebilmesi için bu mesele Amerika Adliye neazreti ve hükümeti ile muhaberede ması icap etmektedir. Bu, vakit ziyamı mucip olm İnsull'ü İstanbulda tesellü <e kolan memurlar da İllinoii meti tarafından tayin ediledi Insull'ün İstanbuldan Am ya bir harp gemisi ile gönd ği ihtimalinden bahsedilmi haber de doğru değildir. rikajı bankerin ne suretle ya şönderileceği ancak tesi memur edilen kimseler geli sonra anlaşılacaktır. Bunu ber İnsull'ün kara yolundı de doğrudan doğruya İstanl Niyork arasında sefer p yük Amerika şileplerinden gönderilmesi çok muhtı Karayolu, trenin muhtelif m ketler toprağından geçmesi ynile oldukça il görül dir ve o kadar ai add memektedir. Amerikan şilepleri, yolda telif flimanlara uğrayarak 20 günde Niyorka vâsıl ol Bu takdirde İnsull uzun bir tin arifesinde bulunuyor de! Bu meseleyi takip etmek üzet rimize gelmiş olan AÂmerik teciler, şimdiden İnsull ile purla seyahat edebilmek ii zırlânmaktadırlar, Bir konferans geriye Hukuk fakültesi, hukuku miyei düvel pfofesörü Karl dün Üniversitede İnsull'ün vaziyeti hakkında ilmi bir m şa yapacaktı. Talebeden b La birçok ta meraklılar Fakat profesör bu ilmi h tetkik etti. Karl Strupp dedi — Insull, bugün muhkime! diyesi haline gelmiş Halbuki mahkemenin kararı! raz edilmiştir. Devam kadiye kime olsaydı, burada ilmi bil leden bahsedemeyişime müti rim, İleride vaziyet tavazzuh <e tetkik ederiz.,, Yunan hükümetinden bir ATINA, 5 — M. Insull'ün M. Pop Başvekil M. galdarisi ret ederek M. İnsull'ün Yun purundan alındığını ve bin leyh Yunan hükümetinin meclisine müracaatla bu hakkında büküm istemesini miştir. M. Çaldaris Ankarad nan sefaretinden mütemmidi lümat beklediğinden bu hiç bir cevap vermemiştir. Boranın önün» çikan Baykut ertesi sabah gü. raber uyandı.. Kimseye den, yavaşça şehre indi ve nın evine gitti. Baykut, sevgilisinin gece ği haberi o gün Boraya üzere saraya gideceğini ve sadakatten başka bir şey dü diğini, ona bir köle gibi lacağını söyledi. Ş Semira: a — Yurdumuzu baştan b eden Türklere kölelik dedi, reise Oşaser'in karısı da malümat vermek : Ben de sana dün gece bul gelmiştim. Fakat seni hiç man kahramanlıktan kö miş bir yer görmek ii Baykut Onlar evde konuşurlark erkenden kalkarak, yanına B tar akıncı almış ve Hibar gitmişti. Semira'nm dedikleri ç Genç kız tam yerinden duymuştu. Yol üstünde duran genç, zel bir köylü kadını, Bora" diğini güne, birdenbire ayaklarıma atık