“ İzmirden Üzüm ihracatı ei >“ Tüccar, satış usullerini z tanzime karar verdi İZMİR (Milliyet) — Eğe mımtaka- sında yetişen iracat mahsülleri Arasında kiymet itibarile Gitünden sonra en mü bim mevkii üzüm işgal eder. Umumi Harpten evvel bu mıntaka vasati olarak kirk milyon kilo kuru üzüm istihasal e- diyordu. İstihsalüttan sonra bağlar bu dudu genişlemiş ve bağ yetiştirmeğe mü sait arazide yeniden yüzlerce dönüm bağ vücude getirilmiyir. Bu mesai ne- ücesi olarak son senelerdeki kuru ü- #üra rekoltesi 6 0- 65 milyon kiloya ba- İiğ olmuş ve ihracat kyrmeli 1927 se nesinde 20 milyon lirayı bulmuştur. Umumi buhranın tesirleri memleke- ömize sirayet ettikten sonra hariç mem eketlere gönderdiğimiz Gzümlerin kıy- meti yarı yanya tenezzğl eylemiştir. Hele 1933 senesindeki fiatler o derece sükut etmiştir ki, müstahsilin yaptığı İ masrafları bile etmesine görül. © memektedir. Bundan dolayı İzmirdeki İhracat tacirleri ve bilihare mutavas- stk rolünü yapan füccar mütemddit iç .Gmalar aktederek üzüm ticaretini tan- siz çarelerini taharri ve aralarında bir brük eşklini drpiş eylemleri, ür #ahsilin aleyhine olmamak Bin getirmeni olanı hn birilerder istifade temin edileceği tabii addolun- maktadır. Rakip memleketlerdeki müstahsil. ler, ilırmcat dacirleri bir çok senelerden beri bu işleri mükemmelen yoluna koy- dukları halde tüccarımızın buna ehem- miyet vermemeleri iktisadiyatımız için büyük bir noksanlık teşkil Fülhakika cihan krizi, rakip memleketler gin üferteleri, alıcı memleketlerdeki yir 'ni milyona yaklaşan iyçi adedi ile vasat tabaka ailelerdeki iştira kabiliyetinin azalması yüzünden diğer mahsuller olduğu gibi üzüm fistlerinde de na- zarı dikkati celbedecek derecede düşük lük bâsdl olmuştur. Buna bir de teşllitlik yüzümden memleketimizde henüz yeni hayata ati lan bazı tacirlerin bilâ Yüram yaptıkları fiat teklifleri ilâve edilirse üzüm ticare- Gindeki kararsızlığım sebepleri yeknazar da anlaşılır. Bu münasebetle ticaretin bütün imeelileine valf kezrübli dg aralarında bir birlik yaparak İN 5 keler, walket İçli çek fay» buluruz. İzmir üzüm ihracat tacirlerinin şim lantılarda Köylerde yatı mektepleri Hasim 29 (A.A) — Seyhi iz dershaneli , ii wesallim odasını ve miri müzeyi ihtiva eden yet- miş yataklı köy yatı mektebinin açıl- ma merasimi on iki köyden gele, #vw © yetlerinin, fırka ve ocak he- tlerile, maarif erkânınm ve köylü in huzurunda yapılmıştır. Merasimde 200 talebe istiklâl mar» şın söylemiştir. Köyün muhtarı açıl ma resminde bulunanlara köy namı- na bir ziyafet vermiştir. Tarihi roma, :14 i e SL EE 7 A EE “MEMLEKETT MI UIYET CUMARTESİ 30 KANUNUFVVEL 1933 2 ZETA e ie Gi Malatya imar ediliyor IBu tarihi şehir gün geçtikçe en güzel kasabalarımızdan olacak Yukarda Melatyada elektrik MALATYA, (Milliyet) — Malat- ya kuruluş itibarile epeyce eskidir. Son zamanlarda şehirde bir çok gü- zel eserlere tesadüf edilmekte ve her tarafında bir umran faaliyeti göze çarpmaktadır. Asıl Malatya şimdiki Malatyaya iki saat kadar uzak bir mahaldedir. Hicretten evvel Yunanlılardan (Ma- iatiyüz) isminde birisi tarafından bu- rasi tesis ve inşa olunmuş ve 93346 nesinde şimdiki Malatyaya naklolun- muştur. Şimdiki Malatya evvelce es- ki Malatyada bulunan kimselerin say fiyesi ittihaz olunmuş ve Ey İm gıki Malatyadaki kazı buraya getirtilmek suretile 3 rulmuştur. Malatyanın her evinde bir bahçe olmakla beraber şehrin etrafı da ta mamen bağ ve bahçelerle çevrilidir. Buranın başlıca ihracatını meyve teş kil etmektedir. Bilhassa kaysi, şefta- B, elma, armut, kızılcık külliyetle hâ- sıl ve bunlardan pek çok istifade o- Tunmaktadır. da son seneler içinde vü- istasyon i bilhassa zikre | şayandır. Şehrin bü- tün evlerinde eletrik tesisatı vardır. Su ile işliyen elektrik fabrikası şehre bir buçuk saat mesafededir. Şirket elektriğin beher kilovatı için 16 ku ruş almaktadı Mal sıhhi müesseselerden eli yataklı bir hastahane, bir trahum hastahane ve dispanseri, bir doğum evi mevcuttur, Malatyada yeni işe başlıyan Vali Etem Beyin şehrin daha ziyade leşmesi için büyük gayretler sarfede- ceği anlaşılmaktadır. Malatyada haftada iki defa çık- mak üzere Fırat gazetesi, isminde bir gazete intişar etmektedir. Bu ga- zetenin daha mükemmel bir şekilde yevmi olarak çıkması için çalışılmak» tadır. Malatyada geceeiri geç vakte ka- Güneşin Oğlu — Onu teziğe düşürüp yakalı yalım. Baş giderse, gövdenin de- ri kalmaz... Diyorda. © Akıncılar arasmda, Boranm çok © gövendiği bir arkadaşı vardı. S öyundasi keolayuyak gidiyor. — Sen geçen Yıl Fıratlılarla ko- muşmağa gitmiştin. - Onların âdet. lerini herkesten iyi bilirsin! Gece- > leri erken mi yatarlar, sabahları ne — vakit kalkarlar? Anlat bakalım! (Batıkuşu) alının odizginlerini çekmişti, g Yavaşladılar. ” — Fırat kabilesi güneş batınca yatar ve sabahleyin ortalık ağarma- dan kalkarlar. Besledikleri köpek- — ler, vzaktan düşmanın geldiğini / Gsezerler ve havlamağa başlarlar. — Attıkları okların uçları zehirlidir.. © İRurçük kardeşim geçen yıl böyle bir sekili oktan yaralanıp ölmüştü. arm oklarından sakın- i Yazan: İskender FAHREDDİN —- Fıratlılar evvelâ atlıların atı- na nişan alırlar,. Atından sonra da binicisini öldürmeğe savaşırlar. Bora, dudaklarının arasında İm köy türküsünün anlaşılmaz sözl: ni mırıldanırken, Batıkuşu nlar uz —Fıratlıların attıkları oklar hiç bir milletin okuna benzemez. Uçla- rı çok sivri ve boyları küçüktür. Bu oklardan biri kardeşimin ense- sine saplanmıştı.. Ben yanmda gi- diyordum.. Hemen yetiştim, o oku çektim. Kardeşimin canı bile yan- mamışlı, Gülüyordu. Okun ucu yarım parmak etin içine batmıştır. Bu kadar ufak bir yaradan küçü- cük bir gövercin bile ölmezdi. Fa- kat, zavallı kardeşim bir saat son- ra atın üstünden yere odevrildi.. Vücudu simsiyah olmuştu. Etrafı- mıza toplanan köylüler kardeşimin zehirlendiği anladılar ve: “Fıratlı- larla dövüşmüşsünüz. . Yiğitin ya- Tası meresinde?,, diye soruyorlar» dı. Ensesini gö lim: “Zehirlen-| i santralı, aşağıda eski Malatya dar dükkânlar açıktır. Şehirde eğlen me mahalli olarak çalgılı, çalınız bir çok kahvehane ve bir de sinema- vardır, Fakat sinema her gün çalış- mamaktadır. Gönderdiğim resimlerde eski Ma latyanın umumi manzarası ve elek- trik fabrikasmın dahili vaziyeti ile Malatyanın bir manzarası görülmek» tedir, Zonguldakta bir amele kudurarak öldü Zonguldaktan, aralarında bir dok- tor, yedi polis ve komiser ile iki Fran- ve a bulunan 30 kişilik bir kafile şah- rimize gelmiş ve Derülkelp tedaviha- nesince kismen ayakta, kısmen yatr- rılan tedavi altma alınmışlardır. Bünlar, kudurmuş bir adam tara- fından kısmen eileri isırılan , kısmen erine tükürülen ve onunla muh- telif vesilelerde temasta bulunan kim- selerdir. Kuduran adamın ismi Ahmettir. 35 yaşlarındadır. Ereğli şirketinin Gelik ocaklarında amele olan bu 8- dam, bir kaç ay evvel bir köpek ta- rafından ısırılmış İse de ehemmiyet vermemiş, 20 gün evvel ötekine beri- kine saldırmağa başlamış ve şirketin Zonguldak hastanesine gönderilmiş - tir. Ahmet, hastaneden don ve göm Tekle kaçmış ve Zonguldakta Ereğli şirketinin evleri bulman mahallesin. de sahile ingn caddede bağır ça» Kırmağa ve evleri taslamağa başlar mrstır. Bidayette deli sanılan bu dam, güç halle iskele karakohma gö- türülmüş ise de, tekrar kurtularak karakolun samlarmı kırmış, tekrar vakalanarıN sekiz kişinin yardımile bir otomebile konulup hastaneye kal- dırılmıstır. Kudurduğu orada tesbit edilen bicare Ahmet, 15 sant sonra hasta- nede feci surette ölmüntür. — öalarım attıkları oklar — ia «» diye bağrıştılar. o Düşman zi arkamızdan kovalıyordu. Kar- deyimin si oradaki köylüle- re bırakarak kaçtım. — O halde bizim yapacağımız ilk iş, onlar uyurken baskın O yap- maktır. — Ben de bundan başka (türlü düşünmedim. Fıratlılar gece bas- kınmdan çok yılarlar. Bora, arkadaşını denemek için sordu: — Reisin kızma (Dünya güzeli) diyorlar. . O kadar çok mu güzel bukız...? Batıkuşu içini çekti: —Mersâyı mı soruyorsun? dedi. Ben Fırat kıyılarında on yıldır do- laştığım halde, onun kadar güzel bir kıza rastlamadım... — Yakından gördün mü? — İki defa.. Hem de yıkanır. ken .. — Babası yüzünü kapatıyormuş.. Kızını yerlilerden birine kaptırmak istemiyormuş. . doğru mu? —- Doğru.. Ben Mersâyı suda yıkanırken gördüm. Yolda gidip gelirken yüzü daima kapalı (idi. “Buraya kadar gelmişken, bu aşif- ter yüzünü görmeden bir gili dedim. Su kenarma ineceği bir gün, sazlıkların arasma | Bu cesedi ağaca kim astı? Bartin gazetesinden : Müddei Umumi- ik garip e esrarlı bir hadise haber almış ve tahkikata başlamıştır. Hadise şudur: Kurucaşilenin Sarıdere köyünde Kadı oğlu Ahmet karısı Ayşe isminde bir ka- dın, köy mezarlığında bir ağaçta asılı olarak bulunmuştur. Ceset, otopsi yap- tırılmak üzere Müddei Urmumilikçe mer kez celbettirilmiş ve hastanede yapılan otopside, kadının asılmak suretiyle değil, her hangi bir uzvi hastalık neticesinde öldüğü ve ağaca sonradan asıldığı tes- bit olunmuştur Hastalktan ölmüş bir insanm cansız cesedini ağaca manrak iye bir intihar şek li verdirmek, her halde bir maksada ma- tuf olacağı için Müddei Umumilik bu işi bir intihar çeldi verdirmek, her halde bir maksad matuf olacağı için, Müddei U- mumilik bu işi yapan adam: bulmak ü- zere tahkikata devam etmektedir. Sultanhisar incir müslahsilleri SULTANHİSAR, (Milliyet) — Dün fırka salonunda incir müstah- sillerimiz bir toplantı yaptılar, top- lantıya nal fırka idare heyetin- den Ali Zühtü Bey açtı, Ve toplan- tıdan maksadı anlattı. Ayni zaman- da incirin yarınmı okorumakiçin müstahsilerin teşkilâtlanması zaru- | ri olduğunu söyliyerek Aydında fır ka salonunda yapılan toplantıdan bahsetti. Toplantıda bulunan müs- tahsiller, teşkilâtlanma lüzumunda ittifak ettiler, Yeni Malatya V. MALATYA, (Milliyet) — Yeni Valimiz İbrahim Etem Bey buraya gelir gelmez mesai arkadaşlarına bir tamim göndermiştir. Diğer taraftan Lise, © Halkevi (Oove o hastahane- lerle bütün hükümet devairini teftiş ve ziyaret etmiş ve dairelerin faali- yet, ve iş esasları üzerinde uzun ko- nuşmalar yapmıştır. Daire amirleri tarafmdan verilen izahatı © dinlemiş ve yapılması acele işler üzerinde not lar almıştır. Şehrimiz Milli iktisat ve tasarruf cemiyeti reisi İsmail Hakkı Bey vilâ- yet makamına istifasını (vermiştir. Vilâyet makamı cemiyet azaları ara sında yeni bir işe intihap edilinceye kadar Tasarruf haftasının yaklaşma» sı münasebetile Maarif müdürü Lüt- fullah Beyi reis vekilliğine e imei tir. Tasarruf haftası Halkevierinde konferanslar İNEBOLU, 29. A.A. — Halkevndei Türk tarhiinde Çanakkale müdafaaları” mevzuunda br konferans verilmişir, Bu konferanstan sonra eve mensup gençler ilkbaharda Çanakkale şehitliklerini ziya- yete karar vermi GİRESUN, 29 AA, — Halkevinde dün akşam bir toplantı yapılmış ve bu toplantıda Halkevi azasından Necati B. alâkadar çok rağbet © gördü perşembe alişamı devam olunacaktır. Bir kızcağız keyf kurşununa kurban gitti ;en perşembe günü Bartın tabi Kış- Kl dani Kİ Mk elli By şında — kız çocuğu kurşunla vurulup Harise şudur £ Karainler köyünden İsmail kızı 9 ya- sında Kezban, arkadaşlariyle ve diğer ka dınlarla beraber yakındaki Kışla köyün- de yapılan düğüne gitmişler Ayni köy- mil de, diğer köy delikanlılariyle beraber düğüne gitmiş, Düğün evinin önündeki kaabalığı içine karışa Kâmil, birdebire cuşa gelmiş ve tabancasını çıkararak bir ateş etmiştir. Fakat kurşun havaya gideceği yerde düğün evinin merdiven tarafma gitmiş, tahta perdeyi delerek i- geride, kadınlarla beraber merdiven ba- şında duran küsük Kezbanın tam şaka- gın isabet etmiştir. Kızcağız, bir kelime bile söyliyemeden merdivenden aşağı yuvarlamış, âni surette ölmüştür. alisi işe başladı kahve ve gazinolarla şehtin muhtelfi semtlerinde yerli mahsulât ve yerli mal lar ile istikrazı dahili B. tahvilleri ve faydaları üzerinde konferanslar ve- rilmiştir. Aynca da bütün çarşıda yer li mallar, kahve ve gazinoda yerli mahsuller verilmekte ve satılmakta» dır. Diğer taraftanHalkevi konser he yeti tarafından konserler verilmekte lir. Şehrimiz sporcu gençlerinden bir kısmı birleşerek “Frat Spor” adir bir mağa karar vermişler ve ku- Kışla caddesinde bir bina tut ve vilâyete de resmen müsaa- de için müracaat etmişlerdir. Beş ay evvel Muhasebei hususiye yi teftiş eden müfettiş Hikmet Bey tarafmdan zimmetinden dolayı İşten el çektirilen muhasebei hususiye tah sildarlarından Nuri ve aHkkı Efendi. lüp mişi kevinde Lise Türkçe muallimi Malâ- hat hanımın bir konferansile başlan» mıştır. Ayrıca Halkevinde bir yerli mallar sergisi açılmıştır. Vitrin müsa bakası yapılacaktır. Sinemada ve li- sede müsamereler verilecektir. Bütün saklandım, Mersâ gözümün önün- de soyundu.. Bir gövercin yavru- »u gibi suyun içine daldı.. Uzun saçlarını ve beyaz vücudunu gör- Güneşin oğlu, arkadaşının yüzü- ne bakarak: — Sık sık içini çekiyorsun, dedi, yoksa (Fırat incisi) ne gönül mü verdin? Batıkuşu elini yüzüne götürdü: — O günden beri gözlerimin ya- şını içime akıtıyorum, Bora! Ben. Mersâyı çok seviyorum. Onu bir defa daha suda tenha yıkanırken görsem. — Onu elde etmek senin güç bir iş a — Nasıl. — Marti babası bir Türk deli- kanlısı ile evlendirmek istiyor. . Batıkuşu biraz yürüdükten son- ra: — Fakat, ben onunla evlenmem, Bora! dedi, kabilem beni taşla öl- dürür... Bizim soyumuza şimdiye kadar yabancı kanı karışmadı.Mer- sâ, yurtsuz, ve bize düşman bir ka- bile reisinin kızıdır. Halbuki be- nim atalarım (Altındağ) yamaçla- rında büyük bir yurt kurmuş kahra- manlardır. Ben soyumun kanını kir etmekten korkarım. — Gönül dert dinler mü, için ler hakkında adii tahkikat kle Tahkikat sonunda Hanefi Nuri efendiler mevkufen m ye sevk: lerdir. Kararı müteakip Yer iki taballdar'da hapsedilmişlerdir. şu? Görüyorum ki için yanıktır.. ! Mersüyı çok seviyorsun. . Ona ka- vuşmalısın... ? (Ur) şehrinin yüksek sınırları u- zaktan görünmüştü, ğ Bir saat sonra şehre ulaşacaklar- ir. Güneşin oğlu, Batıkuşu ile en ön- de gidiyordu. Akıncıların atları açlıktan kişne- meğe başlamıştı. Ur önünde konaklıyacaklardı.A- kıncılar, sabahın gün doğuşundan beri at üstünden inmemişlerdi. Güneşin batmasına üç saat kal miştir. Bu sırada, Batıkuşu arkadan bir .. yaralandım... Dizginlerini çektiler.. | Atlarını durdurdular. Ve arkalarına bak- tılar. Yirmi beş yaşlarında bir delikan- mın ensesinden kanlar akıyordu. di Akıncılar yol üstünde durmuşlar- i, Yaralanan delikanlı biraz sonra attan yere yuvarlandı. Delikanlının başma üşüşürlerken biraz öteden bir ses daha.. — Ahhhhh.. vuruldum... Alageyiklerden bir akıncınn fer| ie berke şaşırtmıştı Aydın 7 Eylül Mektebinde Çocuk ana ve babalarına bir müsamere verildi AYDIN, (Milliyet) — Şehrimiz Yedi Eylül ilk mektebinde çocuk ans- babarala çok parlak bir müsamere ve- rildi. Müsamereye mektepte yazılı ta- lebelerin ana ve babalarının hepsi gel mişlerdi. Başmunallim Sabri Bey, toplantı 96 beplerini anlatırken muaşeret esaslar! na geçti ve çocukların bedeni, fili ilerlemeleri ve iyi muamelâtla teeviz edilerek yurda faydalı birer unsur ola* rak yetiştirilmeleri için mektep ve a“ ilenin müstakil vazifelerini anlattı ve gocuğun beş saatin mektepte geçirdi” ği halde 19 saatini aile bucağında ya" şadığı söyliyerek çocuğa mekepte ya- pılan telkinlerin evde tahkim edilme- si İüzümunu, ve bunda himaye çocuk” larının oynadığı mühim rolü izah et” vi: Himaye heyetine: Merzuka Necip Hanım, Tevfik Hı, Suat Akıl Hanım, Kaymakam Rasim, Binbaşı Remzi, Hâkim Cevdet, Avu- kat Süleyman Sırrı, Avukat Ahmet Ne sip Beyler seçi İntihaptan sonra yavruların müsa“ mereleri başladı. Çocuklarının parlak muavaffakiyetlerinden haklı gurur duyan ana ve babalar bu muvaffaki- yetlerin başlıca âmileri olan hocaları" na takdir ve teşekkürlerini sundular. Ve geç vakit irfan yurdundan ayrıldı" lar, Ben bu vesile ile bir noktaya temas edeceğim. Eski devirde ana ve baba larmız bizleri mektebe (verirken calarımıza eti senin kemiği benim diye teslim ederler, çocuklarının mek lerini tetkik etmeği bocala itimatsızlık ve saygısızlık sa“ yarlardı. Bunun mahzurlarını çok ac tecrübelerle gördük, öğrendik. Bunu takdir eden Cümhuriyet idaremiz, en meşhur terbiye âlimlerini getirerek fi kirlerini anladı. Ve en medeni millet“ lerin #rbiye usullarını kabul ederek on sene gibi kısa bir zamanda maari- fimizde büyük bir inkılâp yaptı. Cümhuriyet hocaları çocukları €v- lerinde de takip ederek ana ve bal larından muntazam notlar alıyorlar, dosyalarını ve çocukların mektep vaziyetleri hakkında onları daima aydmlatıyorlar, Güdecekleri yolu gösteriyorlar. İşte himaye cemi- yetleri de munilimle velinin beraber- ce çalışmaları ve yürümeleri için ku- rulmuştur. Başmuallim Sabri Bey, sözleri arâ sında geçen seneki toplantıda çocuk ların iyi su içmeleri için bir hayır se” bihi babamın mektebe bir merkep al mi gin & Minili anlattı. Gene öğrendik Ti geçen seneki himaye heyeti o toplan tulum da ğildikteni mira Gs ak dıkları ba işle hiç alâkadar olmamış” lar. Bunun yalnız Yedi Eylül mekte- binde değil, her mektepte böyle oldu ğunu bir çok muallimlerimizin çok haklı şikâyetlerinden öğrendim. Bu her yerde ve her mektepte böy ledir, demiyorum, fakat her mektepte öyle olmamasını temenni ettiğimden bu noktaya dokundum ve dün akşam reyimi verirken çok titiz davrandım. Umum. Türkiye mektepleri hima” ye cemiyetlerine muvaffakiyetler ve Yedi Eylül himaye heyetinin, mek” tep idaresinin mektebe bir kütüpha* ne kazandırmaları hususunda temen- nisi çabuk yerine getirmelerini diliyo” Tum, Bundan sonra ayni manen Giz sık işitilmeğe başladı. Ardı sıra sekiz delikanlı, nerden geldiği belli ol- mıyan yı yere yur varlanıyorlardı. İki tarafı ağaçlık bir yolun üstün deydiler. Bora etrafma bakınırken, uzun yapraklı (Cozi) ağaçlarının üstün- de baykuş gibi sinmiş olan Fıratlı" lardan bir kaçını görmüştü. anın Ânİ taarruzuna uğra- yan ve sekiz kurban veren Türk a- kımcıları (Cozi) ağaçlarmı tutuş turmağa başlamışlardı. Bu meş'um ağaçların yaprakları, arasında bir kaç insan saklanacak kadar sık ve büyüktü. — Fıratlılaı Türklerin be yoldan geçecekle, evvelce tahmin ederek ağaçların üs tüne saklanmışlardı. Güneşin oğlu: - memeli — Bütün ağaçları yakınız! vi Diye bağırıyordu. Fıratlılar, ağaçların yakılacağın! 'düşünmemişlerdi. o Mütemadiyen Türklere ok atıyorlardı. Balıkuşu, ağaca saklananlardan birini yaralıyarak yere düşürmüştür Yanma sokuldu.. Fıratlınm yar#” sı çok ağırdı. Başı ucunda dura” © Türk akımcısını tanıdı: (Bitmedi)