Tape © jansı bildiriyor: Vreme guzetesi, âhi- © Ten Yugoslavyayı ziyaret ederek mem © şulariyle olan © exdele açmışlardır. © zümler 2000 vagona çıkmak üzere - © dir. Dün deihraç edilen mikdarla Balkan haberleri Yugoslavyaya giden Bul- gar, Yunan gazetecileri BELGRAT, 25 (A.A.) — Avala A- Jeketlerine üş Yunanlı ve Bulgar gazetecilerin ne: sile bir makale neşretmiştir. Bulgar ve Yunan gazetecilerinin reşriyatı, son senelerde Yugoslavvanın elde etmiş ol ı göstermektedir. Bul Yegosluvyanın kom. vetlendirmesi hususundaki £. kabul ve terlim ve onun harici müna- sebetlerde taki pettiği uzlaşma zihni- yetini takdir eylemek istırarında kal mışlardır. Vereme gazetesi, Bulgar, gazetecilericin memleketi tenkit zih - niyeti ile ziyaret etiniş, yalnız meslek taşları iel ve münevverlerle değil ay» ni zamanda köylülerle txmasta bulun mak fırsatını elde eylemiş olduklarını yazmaktadır. Bulgur gazeteciler, her taraftan Balkan milletleri arasında bir itila ve mukarcnet vücude getirilmesi e öteden beri muarız can Sofyanın bazı yarı resmi mahafili şimdi de Yu- goslavyanm vaziyetini bitarafane tas vir eden gazeteciler aleyhine bir mü- Bu'garlar bir türkoloji müte- hassısı yetiştirecek SOFYA, 25 (Milliyet) — Bulgar Maarif nezareti, Osmanlılar zamanın dan kalma ferman, berat ve saire gibi evrakın ve taş eserlerin tetkik edilme- si ve bulgarcaya çevrilmesi için bir türkoloji mütehassısı yetiştirmeğe ka- rar vermiştir. Bu telebe, nezaret he - sabına evvelen Şumnudaki ekalliyet Türk o mekteplerinde o okuyacaktır. Mir gazetesi (Oisebu o talebe - nin Şumnu yerine İstanbul Türk mek- teplerinde okutulmasını tavsiye etmek tedir. Ayni zamandı İstanbulda türk- çeden maada az çok farisi ve arapça ya da vâkıf olacağı işaret edilmek - tedir, Gene ayni gazete, şimdiye ka- dar Bulgarlar arasmda eser tercüme edecek temiz okur, yazar ve konuşur bir türkeloji mütehassısı yetiştirileme diğine de tecssüf etmekledir. Bulgaristandan Uzüm ceviz ihracalı ç SOFYA, 25 (Milliyet) — Bulgaris tandan simdiye kadar ihraç edil ü 1919 vagonu bulmuştur. Praga ile Ber Jin Bulgar sefarethanelerinin bildir - diklerine göre oralarda, Bulg: 56 marka satılmaktadır. Dün de bura dan 2 vaşon ceviz ihraç edilmiştir. (Başı 1 inci sahifede) gelemiyeceğim, matbaada kalacağım, siz gidiniz dedim. Refikam kalmak iste- mekliğimden şüphelenir gibi oldu. Maa- mafih sesini çıkarmadı. Otomebilime bindirdim, Onu Kadıköy vapuruna ka- dar getirdim. Köprü üzerinde bırak- tım, O aşağı inince ben de otomobilim- Je Beyoğluna hareket ettim. Yemek yiyip matbaaya dönecek Yemeği Lala birahanesinde yemeği dü- şündüm. O zamanlar da Lela birahane sinin bulunduğu caddede inşaat var- di. Otomobiller oradan işlemiyordu. Ben de Glavani sokağından dolaşarak otomebilimi kazmirci Ali Rıza mağaza- sının önünde bıraktım. Kapısını kilitle- kalmış. Bu esnada saat 20,20 idi. Lala birahanesine gittim. Orada arkadaşları- ma rast geldim, bir iki bardak bira iç“ tik. Sant 9,445 veya 9,50 de birahane- den ayrılarak sokağa çıktım. Ameri- 'kan lokantasına kadar giderek yemek yı mek niyetinde idim. Caddede ilerler- ken bir kaç arkadaşıma rast geldim. On- Jarla konuşurken farkında olmadan A- merikan lokantasını geçmiş ve Taksim meydanına kadar gelmişim. O zaman refikamın Göztepeye gidip gitmediğini ye İstanbuldaki evde kalması ihtimalini düşündüm, belki gitmemiş , eve miştir diye bir tramvaya atlayıp Şişli- deki evime gil ii Miki yet'in romanı: 73 Yazan: VİCKİ BAUM Dontor Olafson uzun boylu, saçları in özleri â şeydi, zira gözlüğü» nün nısıf daire şeklindeki kalın camia. rı gözlerini tamamen örtüyordu; hu- lülkâr bir tavırla hastanm ta yanma yaklaştı. Mutat sualler, mutat muaye ne, Parmakları, sigara ile çocuk sabu nunu kokusundan müre«kep bir ko- ku kokuyordu. Drake istenilen izaha» tı veriyor. Sekiz sast devam eden bir sancı, kalp ağrısı, raşe ve sıkıntı buh Fanı geçirmişti. Sekiz saatlik ik insanı değişik bir hale getirir. İnsan, ber şeyi kendi haline bırakan bir cismi camii olur. Drake, omuzları hafifçe öns mütemayil, oturmuş başmdan ge genleri anlatıyor, Üstünde haif kah- ve rengi kostümü, yakasında, şelâlele — Pe son gidişinde topladığı ve solmuş Maslak faciası nasıl oldu Bununla bu sene umumi ceviz ihraca- tı 91 vazona çıkmıştır. Bulgar mekteplerinde komü- nist propağandası SOFYA, 25 (A.A.) — Bulgar Ma- arif nezareti Üniversite ve liselerde komünistlik yüzünden talebelerin hâ diseler çıkarmalarmı ve mekteplerde ki inzibatın gevşekliğine atfetmekte - dir. Bu sebeple, neraret müfettişleri- ne sıkı emirler verişi Propagan - da ve tahrikât yapınlar derhal mek - tepten tardedileceklir. Dün de akade mi heyefinin akdettiği bir içtimada 48 komünist talebe müebbeden Üniversi- teden tardedilmişlerdir. Gene talebe- İer arasında komünistik tahrikâtı yapmakla ittiham edilen Aytos bisesi müdürü Gançev ve muallime Kalpak- çiyeva ile bir muallim daha, azledil » mişlerdir. Solya metropoliti Bükreşe gidiyor BÜKREŞ, 25 (Milliyet) — Üniver- sul bildiriyor: Yakmda Sefya metro - Stefan Romanya petriği Miron ü, i aret etmek üzere Bük - Buradaki ruhani teşek yük bir ehemmi- yet vermektedirler. . Şüpheli adam BÜKREŞ, 25 (Milliyet) — Kösten ce sahiletrinde dolasan şüpheli bir şa his yakalanmıştır. İsticvabında, evv: len seyyah bir Bulgar, olduğunu bil hara da Protogerof taraftarı ve il ci olduğunu söylemiştir. İsmi de İvan Grigoriev'dir. Bir ay evveli Bulgari tandan kaçarak Romanyada seyyi gibi dolaşmaktadır. Köstence sahili de ise, İstanbula kaçmak için vapur etmekte olduğunu söylemiştir. Balkan başvekilleri Bükreşte toplanıyor BÜKREŞ, 25 (A.A.) — Romen rad unyevvel ayında Balkan mem Bulgar Başvekili M. Muşanov da işti. rak edeceklerdir. Bulgar artistleri SOFYA, 23 (Milliyet) — Sofyada ki (Artistler cemiyet Bulgar Maa- Hı ziyetinden bahsederek, memleket hilinde ecnebi artist gruplarının tem - siller vermesine müsaade edilmemesi için ricada bulunmuştur. Nazır bu ar zunun yerine getirileceğini vadetmiş tir, la Taksime geliyordum. Yolda aklıma arkadaşım İzzet beyle beraber bir oto- gezintisi yapmak geldi. Tram. vaydan inmedim, doğru Tepebaşına gi tim ve İzzet beyi apartımanında bul- dum. Yatmıştı, otomobil gezintisi tek- if ettim. Kabul etti, çıktık ve otomo- bilin bulunduğu yere geldik. Fakat o- tomobil bıraktığım yerde yoktu, Ne ya- pacağımızı düşündük. İzzet ise haber verelim dedi, Gittik polis mer- kezine haber verdik. Ben nihayet mat- banya döndüm. Aradan bir saat geç mişti ki komiser Mucip bey bana tele- fonla otomobilin bulunduğunu bildir. di ve beni Beyoğlu merkezine çağırdı. Ben saat bir vapurile Göztepeye gide ceğimi ve ertesi günü karakola uğra; cağımı bildirdim. — Aman şimdi geliniz, bir de vak'a var dedi. Kalktım, bir otomobile bin- dim, gittim, oradan beni Pangaltı mer- kezine gönderdiler. Pangaltı merkezin- de ifademi aldılar, sonra da jandarma ka- rakoluna gönderdiler, gece sant dörde kadar jandarma karakolunda kaldım. Vak'anın mahiyetini söylemiyorlar, sadece otomobilin parçalandığını bildi- riyorlardı. Nihayet saat. dörtte beni türmek istediler. Müd sefer memurları gelmeden vak'a mahalline gitmekte bir mana olmadığını söyledim. Müddeiumu- mi ve seyrü sefer memurları ertesi sa- vak'a mahalline gittik, ikuyu karakol: MİLLİYET PAZAR 26 Ergani hattı için (Başı 1 inci sahifede) nin işletilmesini temin için hem ikrami- yeli, bem yüzde (5) faizli 12 milyon li- ralık bir dahili istikrazın birinci olan 4 milyon liralık (A) tertibinin satışı geçen sene tamamen bitirilmişti. Milletin bu istikrazda gösterdiği a- lika her şeyde esas olan milli itimat nefsimizi kuvvetlendirmiş, milli tasar- ruflarin büyük işleri başarma küdretini de isbat eylemişti. Bu para ile şimeli demiryolu parça parça ihale edilmiş, hattın yapılmasına da başlanmıştır. İstikrazın bugünlerde ikinci tertibi- ne ait (B) tahvilleri 9 kânümuevvel 933 te satılmağa çıkarılacaktır. Kayıt müddeti 11 kânunusani 934 alışamına kadar sürecektir. Bu istik- razın faydalarını bütün Türk milleti da- ha geçen senedenberi bilmektedir, ki onun da hülüsası şudur: 1 — Bir kere istikrazın muvakkat veya kat'i tahvilleri, bunların küponları, bunların tediyelerine ait evrak ve #€- netler, faiz veya ikramiyeler ve bütün diğer muameleler istikrazın tamamen öfasma kadar her türlü vergiden affe- dilmiştir. 2 — Bu istikraz tahvilleri, wmumi ve mülhak bütçelerle idare daire ve müesseselerce ve vilâyetlerin hususi idareleri ile belediyelerce yapılacak mü- zayede, münakasa ve mukavelelerde te- iz olarak itibari kıymeti ü- bul edilirler. 4 — En küçük tahvilin bedeli, ge çen seneki birinci tertipte olduğu gibi gene 20 liradır. İşte tahvillerin hiç birinde bulunma- yan nişanelere malik ve her bakımdan pek kârlı olan bu istikrazm bu terti- binin satışıda da, birincisinde olduğu gibi, halkımızın alâkalanacağı ve bu suretle tasarruf edilmis milli paraları- mızın ödeyeceğini, mili iktısadımızm genişleyeceği, milli refah ve saadetin artacağı tabiidir. ——————— kaldım, Vak'anın ertesi günü ölen jam- darmanın zabiti geldi. Beni anadan doğ. ma çırçıplak soydu, cebinden bi- ver- tavsız çıkardı ve bütün vücudumu müa- yene etti, yara ve bere izi arıyordu, bit- tabi bir şey bulamadı. Reis Hikmet Bey, Alâettin beye sor- — Demek şu kararnamede okunan vak'adan haberiniz yok, Bu kazayı siz yapmadınız. > — Hayır efendim. Benim kazadan haberim yok. Otomobilim çalınmıştı. — Siz jandarmada ifadenizi bizzat kendiniz mi yazdınız? — Evet efendim. — Bu kendi elinizle yazdığınız ifa- de doğru mudur : — Yani indr etmiyorsunuz? — Hayır efendim. — Ve doğrudur diyorsünuz? — Evet efendim. - & — Peki... Pekâlâ. Alâetün Bey birden atıldı. — Yâlnız efendim dedi, Pangaltı merkezinde... a — Sise Pangaltı merkezindeki ifa- denizi değil, Jandarmada kendi eliniz- le yazdığınız ifadenizi soruyorum. , — Evet efendim gene oraya gelece- ğim... — Buyurunuz... — Efendim Pangaltı merkezinde sat- hi bir şekilde ifademin alındığını arzet- miştim. Orada ifade verirken sözü w- zatmamak için Lala birahanesinden çıkın ca Galavati sokağından çıkarak doğru etomebilimin bulunduğu yere geldiğimi söylemiştim. — Pangaltı merkezinde söylediğiniz bu cümle doğru değil öyle mi, jandar- madaki ve buradaki ifadeniz doğru, yani Lala birahanesinden Taksime gittiniz. — Evet efendim. Jandarmada ifa- de verirken ifadelerde mebaniyet ol- masın diye Pangaltıda verdiğim bu ifa- deyi düzeltmedim; orada'da ayni ifa- deyi verdim, jandarmadaki ifadenin yal niz bu noktası yanlıştır. — Peki sonra ifadenizi değiştirmeğe neden lüzum gördünüz? — Efendim, müddeitimumi bey ber şeyi dehillerile söyleyiniz diyince bu küçük yanlışlığı düzeltmekte ve gerek jandarmadaki , gerek Pangaltı merke- zindeki ifademi değiştirmekte mahzur görmedim. Reis Hikmet Bey müddelumumiye sorulacak başka bir şey olup olmadı- ğmr sordu. Müddelumumi sahitlerin celbini istedi, muhakeme şahitlerin mü zekkere ile celbi ve otomobilin kayboldu- ğu zaman Beyoğlu merkezinde tutulan etirilmmesi için 2 Yeni kararlar Kömür siyasetimiz (Başı 1 inci sahifede) takdirde memleket ilik senelerde sene de yarım milyona yaran bir gelir te - min edebilçeektir. Yı lekete giren ve ecnebi gemilere ihra- kiye olarak verilen yabancı kömürü - nün mikdarı yüz bin tonu bulmakta - dır. Bu şekilde memlekete hiç faydası olmadan dönen para dört yüz bin lira kadardır. Maamafih bu deporlardan imseler ecnebi urlara verilmesi mene - ecnebi vapurlarının Türk kömürünü kalörisi az olmasın - dan dolayı almıyacaklarını iddia et - mektedirler. Filhakika ecnebi lerinin 8000 e kadar yükselen kal sine mukabil irk kömürle ka - 6000 ile 7500 arasındadır. Fa sı görülmemektedir. Bilhassa İktısat vekületinin verilecek karar üzerinde uzun tetkikattan ve durduktan sonra en iyi ve faydalı şekli tercih edeceği muhakkaktır. Geçen sene havzadan 400 bin ton kömür ihraç edilmiş ve bu memlekete 3,784,000 lira bir para ge- tirmiştir. Alınacak ilk tedbirle bu ih- racatın yarım milyon tona i imektedir. Bugün Ere; ve Zonguldak limanları bilhassa va - purlara kömür vermek noktasından müsait ve emniyetli olmadığından va purların kömür alması için İstanbul İstanbul depolırında ecnebi kömürler en tabii bir yer olarak bulunmakta. Kömürlerimiz ihraç edilirken fi- yi seviyede bulunmaktadır. Bu bilhassa Akdeniz havzasında Türk kö mürü süratle şöhret almağa başlamış” tır. Dahilde bir ton kömür 9,8 liraya ol duğu halde ihraç edilen Türk kömürü 4 "Türk lirasından satılmaktadır. Bu satış kömür müstahsillerine ton başı - na Iâakal üç lira zorar görmektedir. Yeni verilec:k kararlar ayni zaman - 'da kömür siyasetimizin programını çi zecektir. Öz Türkçe (Başı 1 inci sahifede) lığımı, ne suretle kılavuzda göstermek sene sonra yapılmağa lan büyük Türk lüratinın esas keli - melerini teşkil edescktir. Encümen, kılavuzda basılacak keliraelerin, ba - sılmadan evvel gazetelerle nesrini de düşünmektedir, Kılavuzun birden yoksa forma forma mı nesredileceği de henü ztakarrür etmemistir. Dil kol larının mesaisi şimdiye kadar olduğu gibi. bundan sonra da her ay gayri mevkut olarak nesredilen bültende silâtile intisara devam edecektir. Ye- ni ıstılahların ve grameri mektepler de ne vakit tedrise başlanacağı henüz kativetle takarrür etmemintir. Fakat me- lecek sene nihayetine kadar gerek stılah ve gerek gramer işlerinin ta - mamen biteceği ve nihayet 1935 re - Bei tedrisivesinde mekteplerde okutu- Inca muhakkaktır. O vakte kadar kitaplar hazmlanmış olacak! Saraçoğlu Şükrü Bey Avrupaya gidecek Mugyene ve tedavi edilmek üzere şehrimize gelmiş olan Adliye Vekili Saraç oğlu Şükrü Beyi muayene e - den doktorlar dün tedavi hususunda kat'i okararlarını | vermişler ve Vekil Beye Avrupaya git i melerini tavsiye bu yurmuşlardır. Ve - kil Bey yarm veya öbür zün şehrimiz den Avrupaya ha- reket edeceklerdir. Sıbhatleri endişe e Hilecek bir derece- de olmamakla be - raber Avrupada tedavi zarureti kat'i görülmektedir. ” ANKARA, 25 (Milli ye Vekili Saraçoğlu tedavi için İstanbuldan Viyana; reket edecektir, Şükrü Beye kimi kâlet edeceği yarm anlaşılacaktır. Bir kısım Mektep binaları ( Başı I inci sahifede) Malche tetkikata başlamıştır. Tetki - kat şüratle ikmal edilecek ve bu bina- lar elverişli görüldüğü takdirde bu » r derhal yeni hastahaneler açı- lacaktır. Bu takdirde kız muallim ve İstanbul bisesile birleşmiş olan Erkek muallim mektepleri Haydarpaşadaki eski Tıp fakültesi binasma nakledile- cektir. İstanbul Erkek Jisesi için de şehrin merkezinde başka bir bina bu- İunacaktır. Yeni hastahanelerde bir çok enstitüler de tesis olunacaktır. Bu meyanda en mühim olarak kanser ens itü i için yapıla - i ŞUKRU BEY bu yeni tesisata sarfolunacaktır. Aldı- ğımız malümata göre gelecek sene Ü- niversiteye bazı kürsüler için daha birkaç ecnebi profesör getirilecektir. Evvelki gün Tıp fakültesinde bir ec - nebi profesör ders verirken şayanı dik kat bir hâdise olmuştur. Profesöre su- al sorap bir talebe almanca olarak su allerini sormuştur. Bunun üzerine €€ - nebi profesör: — Burası Türk Üniversitesidir. Türkçe sual sorunuz. Filvaki ben türk çe bilmiyorum. Fakat yanımda tercü- manim yardır. Söylediklerinizi tercü- me eder. Ben de yakında türkçe öğre- meceğim ve size tekerirlerimi | türkçe vereceğim.” demiştir. Bunun üzerine profesör alkışlanmış tır. Üniversite idare heyeti dün rek - tör Neşet Beyin riyasetinde top- lanarak dah'li talimatnamelerin ikma line çalışmıştır. Vali ve belediye reisi Muhittin Bey dün Ünivetsiteye gide - rek rektör Neşet Ömer Beyle görüş - müş ve şehir hastahanelerine ait bazı izahat vermiştir. Ecnebi profesörler - den Şuvatz, geçevlerde kendisinin hangi Türk profesörünü istihl†ettiği ni sormuştur. M. Şuvartz kendinden evvel ayni kürsüde Hamdi Suat Beyin ders okuttuğunu öğrenince: — Bu istihlâftan çok müteessir ol- dum, Hamdi Suat Beyin yanmda Al- manyada talebelik' yaptım, demiştir. spor Dünya kupası maçları etrafında 1934 senesinde İtalyada yapılacak bey- nelmilel futbol şampiyonasına | girecek takımları tesbit için, bu müsabakalara istirâk edecek milletler muhtelif grupla” ra taksim edilmişlerdi. Türkiyede bu me- yanda Türkiye-Mısır.Flistin'den müte- şekkil bir guruba tefrik edilmiş ve bu gurup komiserliğine de Türkiye futbol federasyonu reisi Hamdi Emin Bey inti- hap olunmuştu. eğ Hamdi Emin Beyin ilizar ve istifası üzerine bu gurubun komiserliğine Misir federasyonu umumi kâtibi seçilmiştir. Milli takımımızın bu müsabakalara iş #rük etmiyeceği etrafındaki neşriyat üze- rine Mısır federasyonu ehiren federasyo- numuza müracaat etmiş ve Flistin fede- rasyonile arasmda cereyan eden muhabe- vatı bildirerek bu müsabakaların icra tar- 21 helıkmda reyimizi sormuştur, Eğer bu müsabakalara iştirakimiz te- karrür ederse Mısır.Flietin ve Türkiye milli futbol takımlarının bir kısmının memleketimizde yapılması bir emrivaki olacaktır. AA, Aydın Aydınlanacak Elektrik kooperatifi faaliyete geçiyor AYDN, (Milliyet) — Aydın şehri elektrik kooperatifi faaliye* te geçmek üzeredir. Gerek idare heyeti ve gerekse müessis azalar ortak yazmak hususunda çok çalışi yorlar, ve ortak adedi her gün ka” barıyor. Aydındâ bugün mevcut olan elektrik tesisatı yurtta mevcut © lan tesisatm en kötüsüdür. Bu iti- barla Aydmlılar, Aydını aytınlar tacak elektrik kooperatifini faali" yete geçirmek hususunda sarsık maz bir azim ve imanla çalışıyor” lar ve ilerliyorlar. Ant gazelesi AYDIN, (Milliyet) — İki gün evvel neşriyatını tatil eden Ant ga zetesi bu gün yeniden çıkmağa başlamıştır. Ant gazetesi sahibi Vasfi Hilmi Bey yakmda bir de “Akgün,,, mecmuası çıkaracığını ilân etmistir. mim — — — z TI: Şimdilik iki Taraflı misaklar (Başı 1 inci sahifede) yarımadada sulhu tahtı zamana içim kâfi telikki edilmektedir. Yunan gazeteleri neler yaziyolar? ATINA, 25 (A.A.) — Atina ajan sındanı Gazeteler Tevfik Rüştü Beyin Ati nada bulunması münasebetile bir çok makaleler yazmakta devam etmektedir. Mess Ager d'Athenes bugünkü bat yazısında cümburiyetçi | Türkiyenin "Yurtta sulh, cihanda sulh, şeklinde tesbit ettiği resmi programı hakikatleş” örmek için Türkiye hariciye vekilinin sarfettiği parlak faaliyeti ehemmiyei* le kaydetmektedir. Messager d'Alhenes diyor kit Bu program Türk menfaatlerinin doğrudan doğruya veya dolayısile taah lk ettiği mıntakalar dahilindeki dev- etlerle bir çok anlaşmalar yapmak #& retile Gazi Mustafa Kemal hazretleri, İsmet paşa ve Tevfik Rüştü Bey tara" fından on senedenberi durup dinler” meden ve hiç bir gevşeklik gösterilme" den idare ve takip olunmaktadır. Bu gazete bütün Balkan memleket” erinin bir arada çalışmalarına müsait bir saha hazırlayan yani Türk — Yur goslavya arasmdaki münasebetlerin ke” Türk - Yugosli mumi balları itibarile mütesanit olan — Türk - Yunan menfaatlerine tesirli sw- rette faydaları dokunduğunu yazmak” tadır. J Tevfik Rüştü Bey bugün gazeteci leri kabul edecektir. İktısadiyatımızın Hariçten görünüşü (Başı 1 inci sahifede) başında gelir, demiştir. Son ticaret mu lesi politikamız hakkındaki suale ise: Bu politika yalnız ameli değil, n# zari ve ilmi noktadan da büyük bir ehemmiyeti ihtiva eder. Malümdur ki im noktasından milli iktisat demek, milli vaziyet ve ihtiyaca nazaran (do$ me) leri tesbit ve tedvin edilmiş ikti” sat demektir. Canlı ve gürbüz ve bü" tün sıhhat ve inkişaf şeraitini haiz © larak kalkınmaya başlamış olan Tür“ kiye milli iktısadiyatının (dogme) le” Ti tesbit edilirken ilim adamı bu poli” tikada ilmin esaslarma (o uyan, fakal taklit değil, ilmin temsil edilmiş olma sından ve milli ihtiyacın iyi den ve görülmesinden doğan ve milli hususiyetleri ihtiva eden bir (dogme) in esaslarmı görecektir. Hayat ve ti * caret adamı ise bu politikanın vücu- de getirdiği muknveleler sayesii azami teshilâtı elde etmiş oluyor. tem ilmidir, çalma veya tak Fakat ilmin milli hayata irçok milli hususiyetleri Kurdoğlu Faik Beyin nazari ve a * meli sahada vâsi görgü ve bilgisile t nınmış kıymetli memurlarımızdan bi- risi bulunduğu malümdur. ESRARSIZ HAYAT Hollywood'da sinema yıldızlarının romanı Tercsme: KAMRAN ŞERİF vahşi menekşeler vardı. Soyundu, gü- zel gövdesini gösterdi, aldı, eğildi, hicabı ha turdu ve bekledi. Doktor Hamm... dedi. Vaziyeti Winslow'daki doktordan daha ciddi görmüş olduğu anlaşılıyor du. Şayet hastanm kör bağırsağı ol- saydı, oradan şüphe edil-bilirdi, fa- kat maalesef kör bağırsağı yoktu. Doktor Olafson hastama o kadar dikkatli baktı ki, onu artık kendi de görmemeğe başladı. — Şimdi ne duyuyorsunuz? Hite » ie kli vi hi e çe zehirlenmişim gibi bir his var, Midemde bir say var... Şerada.. Şer an kurtulabilsem, bir şeyim kı ei şeyim kalmı- Konserve filân mı yediniz? — Hayır... daha ziyarle cin içtim. son gü ne zaman cin içsem böy le oluyor. tiğim saman bir şey yok. Fakat cin içer içmez... Doktor daha insani bir eda İle: — Yok canım, dedi. Bana kurt masalı anlatmayınız. Bütün Amerik da insanı zehirliyebilecek bir damla bile cin yoktur. Cinde tehlikeli olan kemiyettir, keyfiyet değil... ben sizin yerinizde olsam viski içerim, madem ki cine karşı iplilânız ver... ne dersi- niz? — Beni şu midemdeki dertten kurtalabilseniz, bir şeyim kalmıya- cak. Hasta değilim. lerine karşı nasıl gülümsenirse, öyle- ce terbiyeli terbiyeli gülümsedi. — Pekâlâ. evvelemirde kü- çök bir mide lkvajı yapalım. Çok eğ- lenceli bir şeydir. Sonra bu gece bu- | rada yatarsınız, yarın ne yapacağımı- | zı düşünürüz. Sizi ayağa kaldıraca- | &ız, merak etmeyin. Zaten hastahane | terketti, Ameliyat doktorun tarif etti- | yerinde de bulunduğunuz müddetçe cin içmi- yeceksiniz. Doktor Olason bu neticeye vasıl olduktan sonra elektrik ziline bastı. — Hemşire hazırlasın. Neşeli hemşire görürdü, hastayı doktor Olafoson'un hususi kli de bir odaya götürdü ve hazırlamağa başladı. Hasta denilen mahlük, iradesiz, karaktersiz, cinsiyetsiz bir şeydir. O- nun içindir ki, Edward U. Drake de- nilen insan 62 numara olmuştur. Neşeli hemşire, yolda, lâboratuar- 'dan çıkan, suratı çil içinde diğer bir hemşireye: — 62 Numara için bir mide lâvajı, E dedi. Suratı çilli hemşiye bitap bir hal dedir: Sertabibe bütün ameliyatların da yardım etti siniileri artık ta hammül edemez bir hale geliyor; saç ları eter ve sair uyku ilâçları koku yor. 62 numaralı hasta bu kokuyu ta- nıyor: Annesinin yatak odası böyle kokardı. Tübü uslu bir çocuk gibi yut tu ve mide lâvajı smeliyesine kendini #i kadar eğlenceli olmaktan çok u- zak, ayni zamanda çok yorucu. Son- ra 62 numaralı yatağına yatıp istira- hat etti; tekrar başlıyan ağrıları ar- tacak mı, yoksa eksilecek mi, diye kendini dinliyordu. Ağrılar azalıyor- du. Köpeğine haber verdi: i — Çek iyileştim. Tobias hemşirelere ilânaşk ede- rek odada kalmağa muvaffak olmuş- tu. Hattâ aç olduğunu, efendisinin kendisine yemek vermeği unuttuğunu hastabakıcılara anlatabileceğini bile ümit ediyordu. Hastaların pek büyük ve şifa bahş bir imtiyazları vardır: Hasta olmağa hakları vardır. talık onlarm tabii halleridir, kendisine yalışan bir hal- dir. Sinema yıldızı Oliver Dent biç bahane ile hastalanımazdı. Sine- ma yıldızı Oliver Dent'n kendinde hastalık tevehhüm ettiği duyulacak olursa, gazetelerin ve Müdüriyet Da- iresinin ne yayğara kopsracağını ta- savvur edersiniz. Hattâ tamüssıhha bir adam için hastalanmak pek yakt- gk alır bir hareket değildir. Sıhhati bir adam için üç saatlik tayya re yolculuğuna tahammül edememek ayıptır. Sıhhati yerinde bir insan ken- dini hastalığa karşı müdufan eder ve et melidir. di Bu onu şiddetli mücadelelere sev- kedebilir, Fakat hastanın hastalanması” na cevaz verilir ki, bu da onda hudut- suz derecede lâtif ve sükümetbahş bir intiba bırakır. Drake mustarip vücut” lar için sureti mahsusada yapılmış ma“ deni bir karyolada yatıyor. Üstünde, harikulâde hafif beyaz yünden bü var, komüdinin üzerinde yeşil abajür- la bir lâmba duruyor. Sağ elinin yetişe bileceği mesafede bir elektrik zili var. Bir hemşire onunla meşgul “ölüyor ve arasıra bir rahatsızlığı olup olmadığı" nı soruyor. Uyuyamadığı zamanlar hap s biraz acayip. Mobilyalar biraz acayip. Acayip duvarlar üzerine ayayip gölge“ leri aksediyor. Geceleri hizmet eden hastabakıcı içeriye giriyor; yaşlı bir kadın; onda bir anne hali var; yalnız potinleri gıcırdıyor. Yeni Senttle hasta hanesinde 62 numara. Pek vahim bir “Arkası var)