: Yazanı' 6. N. Sultanhamidin kırklara karışması! 3 b Abdülhamidin vehmini körükleyenler. — Köşk mü Meclis mi? tehdit eden tepe! Cülüstan evvel, Mitat Paşa arz ve rica etmiş, Veliaht Abdülhamit Efendi de kal ıl eylemişti: Başki-ı tabete Namık Kemal Bey, Başma- il ğe de Ziya Paşa getirile- cekti. Sulta Abdülhamit, Veliaht Abdülhamit Efendinin vafat ve a- hitlerini tanımamıştı. Başkitabete Ki Sait Bey ve Mabeyin Mü— şürlüğüne İngiliz Sait, diğer mabe- yin, saray memuriyet ve hidematı- na da sair zevat alınmışlardı. İngiliz Sait Paşa, Londrada top- çu mektebinde okumuş bir mühen- disli; tâbiye, topoğrafya fenlerine vâkıltı. Başmabeyincinin bu fen aşinalığı ve diğer mukarriplerin de ayni havaya (yelken açmaları, “Kırklara karışan,, Sultan Hami- di, az kalsın, “iyi saatte olsunlar,, a karıştıracaktı. Bir gün, Sultan Hamit, Başma- beyinci Ingiliz Sait Paşa ile birlik- te Topkapı sarayına gitmişler, o- raya arasıra teşrifişahane vukuun- da istirahat buyurulacak yerin ta- mir ve tanzimi hususunu müzakere etmişlerdi. Başmabeyinci İngiliz Sait Paşa; mezkür Bağdat köşkünün üstü ör- tülü teras ve gezinti mahallinin al- tı açık olması ve binanın asıl mü- bim kısmının kemerlere istinat et- tirilerek boş bırakılması mahzur- dan salim olamıyacağını ve keza- lik Karamustafapaşa köşkü ile Taş kule arasındaki istinat duvarının dahi kemerler ile bağlanmış bulun- ması ve bu mıntakanın tam Yıldız sarayına karşı pek tabii ve müsait bir endaht vaziyeti teşkil edip her ihtimale binaen mezkür boşlukla- rın kapatılması, mahzurların izale- si yolunda fikir ve mütalea derme- yan etmişti. Mesele, hakikaten çok mühim (I)di. Sarayburnu tepesi, demek ki Yıldız tepelerini tehdit ediyor- du? Buna, lâkayt kalmabilir mi i- di? Ama, tehdit edecek (kimdi? Hangi düşman oraya top yerleşti- recekti? Topçu mühendisi | İngiliz Sait Paşa gibi bir mütehassıs “ her ihti- male karşı” o noktada bir mah- zur ve tehlike gördükten — sonra, fazlasını düşünmek, itiraz etmek, © ilme, fenne, ihtisasa karşı hürmet- sizlikti. Topkapı sarayı mevkiinden Yıl- dız tepelerini kim tehdit edebilir- di? Dahili bir isyan, iğtişaş, ihtilâl — oluvöa, Yel ie güç miydi? suikast tertip edilirde, Topkapınn müsait noktalarına top irilik li yerleştirilir — ise? Fakat oraya, bataryalarla de- gil, bir tek top bile gizlice & mek, aklın kabul etmiyeceği | bir © seydi. Demek ki Sultan Hamit, bin Mar hakkı Çiiliyet) indir. Yıldız sarayını bir ihtimamla aldırdığı emniyet tertibatından da emin değildi. Memleketi ecnebi kuvvetleri iş gal edecek olsa, tehlike'yalnız Sa- rayburnu tepesinde mi idi? Fakat İngiliz Sait Paşanın fikir ve müta- lcası, Abdülhamidin vehmine, ves- vesesine pek uygundu. Böyle salâ- hiyet sahibi bir mühendisin müta- leasının kabulü zarüri idi. Sultan Hamit, fazla düşünmeğe, kendi de ayrı mütalea yürülmeğe lüzum ve ihtiyaç görmemiş, müte- hassısın mütaleasını aynen kabul ederek hemen muktezasının icrası- nı irade etmişti. Bunun üzerine o dillişin vaziyet, mimari şekil boz- durularak kemerlerin altları ikişer | üçer kat tuğlalarla muhkem suret- te ördürülmüştür. Bu, hazin tarihi vâkrayı, bu mi- mari cellâtlığını, “Gidiş Müdürü Hacı Mahmut Efendi, kendi selefi olan merhum Haydar Beyden nak- len hikâye etmişti. Böyle deliği deşiği kapamakla Abaüihamidin vehmi, vesvesesi ya tışmamıştı. Mimari sanatinin o ca- num inceliğine, zerafetine kıydık- tan sonra, kendisi için bir de mah- pes yaptırmıştı. Evet, Sultan Hamidin ruhu ka- ranlıktı. Kasrın üstü örtülü, altı örülü mahallinin küçük bir kısmı- nı böldürerek kendisi için ayrıca bir oda yaptırmıştı. Bu oda, Bağ- dat köşkünün İetafeti, nefaseti, te- | rahlığı içinde, ruh sıkan, karanlık bir mahpes gibi idi. Abdülhamit, | Topkapıya geldiği zamanlar, işte | hep bu odada otururdu. Yıldızı, kendine mahpes, zından | yapması, harice çıkmak mecburi- | yetinde kaldığı zaman, oralarda da birer mahpes yaptırması, Sultan Abdülhamidin güneşten, ferahtan, aydınlıktan, açıklıktan kaçtığını gösterir. Padişah, nereye gitse, te- melli veya muv. t, nerede otur- sa, hattâ ilişse, orayı kendine zın- dan ediyor, zından etmenin yolu- nu buluyordu. Onun hoşlandığı gizli, kapalı've kapanık, şüpheli, merak- | h şeylerdi. Hırkaisaadet hademe- | liğine girmesi, © yalnız ve sadece dindarlığından değil, ruhundaki, yaradılışımdaki bu marazi temayül | ve inhimakten ileri gel, de pek yabana atılacak bir iddia olamaz. Revan köşkü de, Bağdat köşkü- nün hemen hemen küçük bir nazi ri sayılabilir, her ikisi de birer be- dini sanattir, denilse sezadır. Fa- kat ne yazık ki padişahım vehmi- nin kurbanı; harikzede, felâketze- de gibi, — eğer tabir caizse — ve- himzede olmuşlardır. (Arkası var.) şa Dokuz Bulgar lokomotifi- | Almanya resmen çekildi- nin iadesine başlandı SOFYA, 21 (Milliyet) — 1918 se mesinde büyük harbi müteakıp Şarki Trakyada kalan 9 Bulgar lokomotifi - nin Bulgarlara iadesi hakkında Bul - gar demiryolları müdiriyetine hükü - “metimiz tarafından resmen malümat Lokomotiflerin tesellümü ik dünden itibaren başlamıştır. İlk io - © komotif, dün Svilengrad'da Bulgarla- © ra teslim edilmiştir. Lokomotifler ted- ricen teslim edileceğinden teslim müd “deti birkaç gün sürecektir; e t © Vâzelinin kâşifi öldü İ © Vazelini ' keşfeden kimyager M. Çelabari 96 yaşında Amerikanın New Ne hükümetinde ölmüştür. Müte- ye bu yüzden hayli zengin olmuş- | Mu. k .. . Hitlerci prens © VİYANA, 21 (A.A.) — Karenfi de Kiagensurt şehrinden alman bir © habere göre Pitzelstohten mıntaka - © gkda bir şato sahibi olan Prens Sax İningen Hitler taraftarlığı propagan - Ydamı yapmakla san oltma alnmiş ve sevildi olunmuştur. © İtalyada ordu ve milis k ROMA, 21 (A.A.) — Gönüllü Fa- Ü şist milis Kuvvetleri kumandanlığ “Hatbiye nezareti arasında bir irtibat “teşkilâtı vücude getirilmiştir. Ceneral Pizzarello tarafından idare edilecek “olan bu teşkili maksat ordu ile “milis kuvvetlerini filiyat ve tatbikat sahasında biribirine daha yakın bu - Tundurmaktır. : ğini bildirdi CENEVRE, 21 (A. A.) — Cenevre» bine resmi surette bildirmiştir. Bu teb- liğde hiç bir mütalea veya esbabı mu- cibe yoktur. Milletler Cemiyeti umu - i kâtip muavini M. Trendelenberg, bu tebliğ neticesi olarak, istifasını ver miştir. İngilterenin yeni İtalya sefiri LONDRA, 21 (A.A.) — İngiliz ga- zeteleri, M: Mac Dönald'ın Penel Rodd'a gönderdiği mektuba ve bu ya- ziyafete Sir John Simon'un söylediği nutka büyük bir ehemmiyet vermek - tedir. Bütün gazeteler, İngiliz Başve- kili ile Hariciye nazırının İtalya ve İn giltere arasındaki makül ve sağlam dostluğa verdikleri ehemmiyeti kay -- detmektedir. Sir Drummond, bü haf- ta içinde Romaya gidecektir. 29 Teşrinicvvel Cümhuriyet | Bayramı Verem Mücadelesine yardım günüdür. Rozetlerimizi hüsnü kabul e- diniz. Cemiyete âza yazılınız. İl 1934 senesi için hazırlanmakta | olan, çok zarif Davar Takvim- lerimizi tercih ediniz. Fiatı “50” Wi kuruştur. | mızda sadece büyük ve mühim bir dev- İ düşünceye göre bu cinayetten maksat İ niasebetleri MİLLİYET PAZAR 22 TI Alman intihabatı Mücâdele Goebbels'in bir | l nutku ile açıldı | BERLİN, 21 (A.A.) — Propaganda nazırı M. Goebbels'in söylediği nutuk başvekil Hitler tarafından geçen cumar- tesi günü söylenen mutkun esikunu tekrarından başka bir şey değildir. M. Goebbels, intihabat mücadelesine bir başlangıç olan bu nutkunda bilhas- sa demiştir kiz "Şimdiki halde büsbütün silâhsız bir halde bulunan Alman willeti sulha kuy- vetli surette bağlı bulunmaktadır. Al- man milleti diğer milletlerle müsavi hak | ve şartlar dairesinde hilasizce mesai iştirakinde bulunmayı istemektedir. Bil- hassa Almanya Fransa ile anlaşmak arzusundadır. Sare mntakası Alman- yaya iade edildiği dakikadan itibaren Al- imanyayı Fransadan hiç bir Şey ayara muyacaktır., Bu sözlerden sonra MM. Goebbele Mülletler Cemiyeti hakkında bazı ten- kitler yürütmüş, Milletler Cemiyetini vazifesinin ehli olmamakla muaheze etmiştir. M. Goebbels, Almanyanın Avrupa meselesinin gerçekten ve sağ- lam bir surette hallini istediğini bir de- fa daha bildirmiş ve demiştir ki: "Ban şu kanaatteyim ki, Alman ealleti Hit. İer hükümetinin arkasında bir cephe teşkil etmiş bir halde bulunmaktadır. Ve bunu ikinciteşrinin 12 inci günü yapılacak intihabat ta ispat edecektir... M. Titulescu Atinada.. Yunan Böşvekilinin ziya- fetinde söylenen nutuklar ATINA, 21 (A.A.) — Öğleden son- ra Madam ve M. Titulescu, Akvepolu ziyaret etmişlerdir. Başvekil M. Çaldaris, Büyük Bri- tanya otelinde saat 9 da M. Titulescu şerefine bir ziyafet verdi. Ziyafetten | sonra bir kabul resmi yapıldı. M. Çaldaris ziyafelte şu sözleri söy- lemiştir: — Hususi bir sevinçle hoş geldini: derken bütün Yunan milletinin bi kina tercüman olduğuma eminim. Şahst- | let adamını değil, her şeyden evvel ve bu kadar nazik bir zamanda, yakın şark-| ta geniş bir sulh faaliyetine teşebbüs &t-| miş olarak itimat ve sulh murahhasmı selâmlıyoruz. Bu itibarla vücudunuz, gayretlerimizin ılk lehine o tan zimins müsaade edecek olan ve müşterek menfaatler © karşısndi ey. ni siyaseti takip etmek hususunda dost iki milletin iradesinin timsalimi © töşkil etmektedir. Dostumuz Türkiye ile dar yanı dikkat bir takviye işi yaptık. Diğer devletlerle de dostluk bağlarım geniş- İettik. Daha geniş bir sahada siz sulb- Ça bir faaliyet gösterdiniz. Gayretler ve menfaatlerimiz hiç bir zaman ihtilâ- fa düşemez. Onları tanzim ederek Av- | rupanın bu kısmında inşa etmekte ok duğumuz emniyet şebekesini daha sikı- laştırırız. Ziyaretinizin müştereken ta- kip edilen çareler için çok faydalı ola- cağına kani olarak kadehimi, Romanya kralı hazretlerinin şerefine, büyük Ro- manya milletinin refahına kaldırıyor, Ma dam Titulescunun ve zatı âlinizin şere- fine ve refahına içiyorum. ,, | Bu nutka cevap vererek M. Titu- lescu demiştir kiz — Başvekil efendi, sözleriniz Yunan milletinin . hissiyatını ifade ediyorlarsa, benim minnettarlığıma Romanya mille- tinin de iştirak ettiğine İnanmız. Yu- nan — Romanya dostluğu yıkılmaz. Çün kü ne yenidir, ne de değişen bir şeydir. “ Balkanlarda sulhun tanziminde ne Ro- manya ne de Yunanistan egoist gaye- ler takip etmemektedir. S İstediğimiz şey, yaptığımız fedakâr- lıklardan dolayı artık ebediyyen en kat'i şeklini almış olan hudutlarımız içinde, emsali görülmetiş bir buhrandan kur. | tulmâğa, sakin bir halde çalışmaktır. | Hudutlarımız üzerinden bütün komşu devletlere kardeşçe bir &l uzatıyoruz. Türk — Yunan mi: bizim nazartımız- da Yunanistanı büyülten ve yolunu ga şırmış olan beşeriyeti selâmete götüren yegâne akıllı yolu gösteren bir feda- kârlik nümünesi ve bir akıl ve hikmet hareketidir. Sulh yolunda teşriki mesai- mizin bir çok setnereler vererek mad- di hareketlerle kendini göstereceğine kani olarak kadehimi reisicümhur haz- retlerinin şerefine ve büyük Yunan mil- letinin refahına ve zatığlinizin şahsi san- detine kaldırıyorum. Ziyaletten sonra parlak bir kabul reşmi yapılmıştır. Bütün Yunan nazır. ları ve şahsiyetleri, ecnebi sefirler hazır bulunmuştur. Şehirde misafir şerefine donatma yâ- pılmıştır. Siyasi bir cinayet VARŞOVA, 21 (A.A.) — Livow şeh rinde Ukraynalı olduğu ve Ukrayna tet- biş cemiyeti azasından bulunduğu zam- pedilen bir adam Sovyetler birliği kon. solosluğu kâtiplerinden birini öldürmüş tür, Resmi mahfillerin ileri sürdükleri Lehistan ile Rusya arasındaki iyi mü- arsmak ve bozmaktır. Mareşal Balbo hastalandı FERRARE, 21 (A.A.) — Mareşal Balbo şiddetli bir gripe tutulmuşter. Harareti çok yükselmiştir. Bununla be- l IM. Venizelos M. Çaldarise IHARICI HABERLER| Meçhul.sivil Reichstag yangını esrarını muhafaza ediyor BERLİN, 21 (A.A.) — Wolff Ajan İ sından; Reiştaz yangını muhakeme - sinde aralarında bir zabitin karısı da olan birçok şahitler Papoff'un 27-2 ta- rihinde Bavicrada olduğuna şahadet etmişlerdir. Celse tekrar açılınca Pa- poff aleyhindeki ittihamları istintak esnasında birçok noktada vazıh olan sahit Bozen dinlenmiş fakat yeni bir şey söylememiştir. Thaler isminde bir başka şahidin sözlerine temas eden Dimitroff yangının bir sır olarak k: makta olduğuna işaret ederek demi tir kiz “Yangını haber veren ne Reiştağ memurlarından, ne de polis memurla- , Yangını haber veren meçhul bir sivildir ve ol'an kim oldu- Zu bulunamamıştır.” BERLİN, 21 (A.A.) — Havas Ajan sı bildiriyor: Rayiştag yangını dava - ın bu sabahki celsesinde mahkeme bir söz söylediğini bildirm etmiştir. Hâlâ çok kuv ve bu - Dalmış bir vaziyette görünen Van der Lube bu şahidi tanımadığını söylemiş ve reisin sünlierine cevap verme | tememiştir. Bundan sonra celseye a - | ralık verilmiş, muhakeme heyeti Ra- | yiştaz binasını gezmek ve yangın ak- şamı Van der Lube'nin bina dabilinde geçtiği yolları tesbit etmek için mu - hakeme salonundan ayrılmıştır. ve temin | cevap verecek ATINA, 21 (Milliyet) — Başveki lin mecliste yaptığı beyanata ve bi hassa memleketin normal bir hale i muna cevap vere Muhalefetin gelerek cevabi nut- tir, ey Bulgar komitecileri ile bir musademe ATINA, 21 (Milliyet) — Üç Bul- gar komitecisinden mürekkep bir çe. te Yunan toprağına gi ile bir Yunan müfrezeai Bir yeni harp hazırlanmaktadır ATİNA, 21 (Milliyet) — “Dimok- iks Ağon" gazetesi ceneral Pias- tram © beyanatımı neşretmektedir. Mumaileyh ezcümle demiştir ki: “Bir yeni harp hazırlanmaktadır. | Lâkin muhakkaktır ki: Yunanistan, | Türkiye ve umum komşulara karşı İ çizmiş olduğu dostluk siyasetine de - vam edecekti .. Hergün bir yazı Bir derece terfi eden müfettişler EAA N a ANKARA, 2i (Telefonla) — Gümrük ve İnhisarlar vekâlet ci sınıf müfettişlerinden Tahsin Bey birinci sena, üçüncü sınıf mü- fettişlerden Şevkettin Bey ikinci sımfa, teftiş heyeti mümeyyizi Feri- dun Bey müfettişlik muavinliğine, tercüman Basri Bey teftiş heyeti mümeyyizliğine terfi etmişlerdir. Balkan kon feransı toplanıyor ANKARA, 19 (Telefonla) — Dördüncü Balkan konferansı ikinci teşrinde Selânikte toplanacaktır. Konferansa iştitak edecek heyeti - miz Hasan Beyin riyasetinde ikinci teşrinin ikinci gününde İstanbul - dan Selâniğe hareket edecektir. Sovyet ricalini karşılamak için İzmirde proğram hazırlandı İZMİR, 21 (Milliyet) — Şehrimizi şereflendirecek olan Sovyet ri- calini karşılamak için hazırlıklar yapılmıştır. Sovyet ricali Gazi kona- ğında maiyetleri erkânı Naim Palasta ikamet edeceklerdir. Misafirlerimiz ü ci teşrinin birinci günü gelecekler, şereflerine belediye tarafından bir öğle ziyafeti verilecektir. Halkevi tarafından bir çay ziyafeti ve akşam da Vali konağında mükellef bir ziyafet veri- lecek, ziyafeti bir süvare takip edecektir. Ertesi gün Ticaret odası bir öğle ziyafet'., Ziraat mektebinde de bir çay ziyafeti verilecektir. Misafirler fabrikaları ve bazı müesseseleri ceklerdir. | gezdikten sonra saat yirmi birde İzmir vapurile İstanbula hareket ede. IM. Titulescu'nun Ismet Pş. ile Tevfik Rüştü Beye gönderdiği telgraflar ANKARA, 21, A.A, — Romanya hariciye nazırı M. Titulescu iz terkederken Uzunköprüden Başvekil İsmet Paşa Haz- retlerile Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Beyfendiye asağıdaki telgraf. darı göndermiştir : İsmet Paşa Hazretlerine Hüsnükabülünüzden dolayı kür eder ve zati devletlerile tanışmağa muvaffak olduğum Ankara, bir kere daha bütün kalbimle teşek- in çok mesut olduğuma itamat buyurmanızı rica eylerim; en yüksek hislerimle. Titulescu Tevfik Rüştü Beyfendi Hazretlerine Ankara, Türkiyeden ayrılırken mazhar olduğum hüsnü “kabülden dolayı memleketim ve şahsım namına zati devlerine derin minnettarlığımı ifade etmek isterim. Hakkımda gösterilen sayısız dostluk nişanelerin- den ziyadesile mütehassis oldum. Ve mü: miş olan Türk-Romen dostluğunun ahedei resmiye ile tahtim edil bundan elbette kuvvet bulacağına itimat buyurmanızı rica ederim. Gazi Mustafa Kemal Hazretleri nez dinde hayranlık ve saygı veddetli dostluğuma inanınız. slerime terceman almanızı rica eylerim. Me- Titulescu Ölçüler kanunu tatbik ediliyor ANKARA, 21. A. A. — Ölçüler kanunu ile bu kanunun tatbiki İ hakkındaki ölçüler nizamnamesinde yazılı aşari metre sistemi ölçüle- rin 31 birinci kânun 1933 tarihinde temamen ve memleketin her ta. rafında mecburi olarak tatbiki icra muştar. Bu tarihten s0” nana ve nizamnan vekilleri heyetince kararlaştırıl metre sistemine uygun olmıyan ve ölçüler ka- se göre muayene ettiril İmiş miyan ölçüler kullanılması ve yapılıp satılması yasaktır. Halkın ve Tâkalı olanların son dakikada metre sistemine uygun ölçüler tedarik e- dememek veya ellerindeki ölçüleri muayene ettirip damgalatmak için vakıl bulamamak yüzünden sıkıntı İ den hazırlığa başlamaları lâzımdır. .esieerenesasseseseeseseesepeeeeeeeesesasitesessaseasesezeemeseedı Küfe içinde İstanbulu dolaşan asaletmeap! Galiba biz gene yaya kalacak, o bir gün otomobilli haşmetmeap olacak! Bazı zanaatlar ölüyor, bazı zana | atlar ölmiyecek derecede kıt kanaat Bu inkişaf eden zanaatlardan biri si de küfecilik olduğumu söylersem i- Banır mısınız?. Küfecilik amma, küfe yapıcılığı değil, Hani şu, her sokak başımda: — Götürelim mi efendi? © — Götürelim mi amen bey? Teklifsizliğiyle karşımıza dil küfeci çocukları var ya... Ben, bura- da onları geçindiren zanaattan bah- sediyorum. Evet... Muhakkak ki küfecilik in- kişaf ediyor. Küfeciler, çalışma saha- amı gitgide genişletiyorlar. Epeyce zaman var ki, güpegündüz küfe içinde a sallana giden bazı adamlar gör Bunlar, küfe'ik olmuş sarhoşlar mar? Diye merak edip yanlarına sokul dum. Hayir, hiç birinde sarhoş hali yoktu. Tramvay, yahut otomobil, altımda kalmış insanlar desem, bunların dı üstü başı kan içinde olması lâzmm. Halbuki, bunlarm ne yüzünde'en u- fak bir istırap nişanesi, ne vaziyetle- ie bir kırık döküldük, ne de bir ka ıklarına delâlet edecek u- yüz buruşturması ! Hat üstelik, gururla | etraflarına şöyle bir bakışları var. Küçücük dünyaları bem yarattım. Der gibi bir şey... Sonra bu bakışlar» da, otomobile kurulmuş insanların ize tihzalı hitabı seziliyor: — Hele şunlara bakın:.. Vah zaval fak ig ül laliiğinm Mili Ular.. Küfeye binecek paraları olma- mal ki, yayan yürüyorlar! : Önümden geçen küfeciler çoğalm- ca ben de merak arttı. Nihayet dün, bu içi dolu küfelerden birini çevirdim. Küfeci, genç bir çocuktu. Fakat çıp” dak ayaklariyle iki i üstünde kayan bir otomobil gibi sağına, solu- na bakmadan, koşa koşa gidiyordu. İşaret edince durdu. Sordum: Oğlum, bu' küfenin içindeki kim Hafifçe bozuldu: — Ayakları tutmaz da zavallının. fe ile götürüyoruz. — Peki amima, kim bu? Küfenin içindeki adanın yolun- dan alıkonulduğuna canı sıkılmıştı. im olursam olayım. Sana ne?.” hiddetli hiddetli yüzüme ba- kıyordu. Küfeci çocuk, nihayet anlatmağa razı oldu; fakat doğrusunu söyleme ğe yanaşmadı: Allah rizasi için bakıyorum. evde yatıp kalkıyor. — Senin akraban falan mı? — Yok.. Akral para verir. Geceliği: "İş, Gündüz de aldığı parayı yarı- yarıya paylaşırız.. — Ya?l.. Demek para da kaza nıyor? : Eh.. Üç, beşi; Çıkatır nal ve güçlük çekmemesi için şimdi. BANGKOK, 21 (A.A.) — Ayın on fakat sansürden do- layı geç kalan bir habere göre âsile - rin hareketi bir vilâyete inhisar et » mektedir. Uzun süreceğe benzemiyor. Hükümet âsilerin çekilirken yıktıkları köprüleri yenidem tamir ettirmekte - dir. BANGKOK, 21 (A.A.) — Prens Bevardej'in kardeşi ve zirmi şürosunun müdürü olan nin tevkifleri için beş yüz İngiliz lira- sına yakm para mükâfatı vadedilmiş olan iki zabitin Bengkok civarmda dıkları bir mabette tevkif edil. rılmazdan evvel, asiler bütün erzakı ve su membalarını zehirlemişlerdir. ——— ——- leniyor. amma, çoğaldılar. Balat tarafında, Yenicamide, var böyle seki Küte içindeki adam, bizim konuş tuklarımızı can kulağiyle dinliyor, fa kat hiç konuşmiyordu. Küfeciye: — Dili söylemez mi? Diye dum. Hafifçe gülümsedir — Ne söyler, ne söylemez. Ek- mek, su, para,. Böyle lâfları toparlar, Dedim #ını öğrenip ne olacak? Küfe ile bütün şehri dolaşıp para kırmak dururken, çeneyi niçin yor. malı? “Sözüm İeisntir Küfe içinde dilencilik, dehşetli ve vaçta., Bu gidişle, küfeyi de beğen- mez, ve günün birinde hep birden o tomabillere kurulup dilenciliğe baş- larlarsa, bilmem ne yaparız? Biz yayan, onlar otomobilde... Sa- wük önümüzü ilikli Fazla. yerine getirip hâki im etmekten başka ça M. SALÂHATTİN