<A Ankaralının Defteri Padişah Meclisi tanımalıdır! Padişah aleyhinde alenen söz söylenir mi? — Padişah Meclisi tanımazsa ne olacak? Ankara, 30. K. sani. 1921 İtilaf devletleri Türkiyeyi Lon- drada toplanacak konferansa da- vet ediyorlar. Fakat Türkiye na- mına kim gidecek? Ankara vr, İs- tanbul mu, yoksa her ikisi mi? An- karanın kanaatine göre Tü nin yegâne, meşru ve hakiki mü- messili Büyük Millet Meclisidir. Büyük Millet Meclisi Reisi Mus- tafa Kemal Paşa; İstanbulda Sad. | 7 razam Tevfik Paşaya mühim bir telgraf yazmış... Bu telgrafta her şeyden evvel zatı şahanenin Tür. | kiye Büyük Millet Meclisini tastik etmesini istiyor. Ondan O sonra Londra konferansına iştirakimizin şekli hakkında bir karar verilir. Tevfik Paşaya çekilen telgraf- namenin esasları şudur: 3 — mn bir Hattı ümayun ile me, meşruiyetini tastik ve ilân edecek, 2 — Bu cihet ilân edildikten sonra saltanat hanedanının işleri de şöylece tanzim edilir: Padişah gene İstanbul- da kalacak... Her türlü salâhiyet ve kudretin sahibi olan o Büyük Millet iusaradadır. İstanbulda ha- bine namile bir heyete Küzem yoktur. Padişahın yanında Büyük Milet Mec- | lisinden vazife ve salâhiyeti haiz bir heyet bulundarulacak. . 3 — İstanbul şehrinin ve havalisi- #li sonra düşünülür. 4 — Büyük Millet Mecliri — bu şe- rait padişah tarafından kabul edildik- ten sonra — ten sonra >— esasen bütçemizde yeri lan saltanat ve bütün me- murlar tahsisatını ödeyecektir. Padişahlık ve hilâfet hakkında söz söylemek, mütalea beyan et- mek, sanki, günah bir şey oluyor. Asırların yüreğimize yerleştirdiği iman tesirile olacak, iş bu raddeye gelince, hiç olmazsa susmayı ter- cih ediyoruz. Padişaha, Büyük Millet Meclisinin meşruiyetini ka- bul et, diyoruz. Ya kabul etmez- se, bizim vaziyetimiz, onun vazi- yeti ne olacak?.. İşte ananevi te- vekkülden, körü körüne bir inan- dan bir türlü ayrılamıyan (bazı meb'uslar endişe ile bu suali sor- dular... Bu endişelere cevap ve- . | kendi rızasile ecnebi esaretine bı- | kat'i, fakat yumuşak ifadeli nut- recek meb'uslar, bereket versin ki, Iş Bankası kumbara ikramiyelerini bir artık ekseriyeti teşkil ediyor, İzmit meb'usu Sırrı Bey hepsinden evvel atıldı: «Eğer padişah teklifimi- ze karşı süküt eder, yahut aksini terviç ederse, o vakit © tebeasın zahan, askerini ecnebilere tevdi eden. kalelerini düşmanlara teslim | İzmit meb'usu Sırrı, Trabzon meb'usa Hüsrev Beyler eden, tebeası üzerindeki hakkı har | zasından feragat eden İmamülmüs liminin ne olacağını ülemadan s0- rarız. Verecekleri fetvaya göre a- mel ederiz!,, Trabzon meb'usu Hüsrev Beyin (şimdi Tahran Büyük Elçisi) izah- ları daha şümüllü, daha kuvvetli oldu. En nihayete söz alan Mus- tafa Kemal Paşa; söylediği uzun, ku; meclisteki bütün o endişeleri teskin etti. ..> Düşüncelerde kolaylıkla sezilen bir ilerileyiş var: Padişaha en çok taraftar olan- lar bile vaziyeti şöyle muhakeme ediyorlar: İngilizler vaktile Mısırda, Efga- nistanda, sonra da Hicazda yap- mak istediklerini, şimdi de İstan bulda tatbik etmek istiyorlar. Ha- Mfeyi bir alet, bir oyuncak yapmı- ya karar verdiler. Hilâfet maka- mında bulunan zat nüfuzu nazar sahibi değildi. Kuvveti kendi mil- letinin sinesinde değil, düşmanla- rın ağuşunda sandı. Onların kolla- rr arasına atıldı. o Milletinde, memleketinde (başka bir kuvvet tasavvur etmediği için nefsinin ve hanedanmın hayatını kurtarmak sevdasına düştü. İngilizlerin açtığı himaye kucağı; toplarla, zırhlılar- la mücehhezdi. o Hattâ veda işin padişahım huzuruna çıktığı zaman, Mustafa Kemal Paşaya da pence- reden İngiliz zırhlılarınm saraya döndürülmüş olan toplarını gös- termişti! Padişah o vakit teveh- hüm etti, korktu. Fakat böyle bir mazeret şimdi mevzuubahis olur mu? Millet, yeni misallerle kudre- tini yeniden gösterdi. Eğer bun- dan sonra da padişah eski inat ve kararında sebat ederse, neticeleri- nin mes'uliyeti yalnız kendi omuz- larmda kalır! ... Padişahın hakiki vaziyetini, haki ki fikrini anlamak için onu böy le bir imtihandan geçirmek lâ. Fakat padişahm muvafa- kat cevabı vereceği hakkında ümit besliyenlerin sayısı pek azdır. E zımdı. ğer tarihi hâdiseler hesap ve man. | tık mülâhazalarile idare edilsey. di, bir çok tarihi neticeler ve hü- kümler büsbütün başka türlü olur- du. Bu işte padişahlık £ tahtmda bulunan OVahdeddinin karakte. rini, tiynetini, mazisini de hesaba katmak lâzımdır. MİLLİCİ e Ziraat enstitüleri “we ANKARA, 29 — Yüksek ziraat ensti- tüleri teşkilâtı hakkındaki lâyiha ziraat encümenince kabul edildi. Lâyihaya gö- re enstitü Ziraat Vekiletinin mürakabe- Tedris ve idare uzuvları devlet am ları hukukuna malik bulunacaktır. En- stitüler tabü ilimler, ziraat, baytar ve ziraat sınıfları namile dört fakülteden aa akademik bir müessese olacak ınisli çoğaltarak 10,000 liraya çıkardı Bundan sonra her keşidede 5000 lira ikramiye verilecektir alacaktır. Mükâfatlar | Her keşidede | Birinci mükâfat 1000 L. İkinci » 250 , 10 kişiye ( 100 erden) 1000 ,, 20 , (50 şerden) 1000 ,; 175 . 110ardan) 1750, 5000 L. | Kuranlar eskisi gibi 1 ni- san ve İ teşrinievvel ta- rihlerinde çekilecektir.| Her keşidede “ 207 ,, kumbara sahibi ikramiye artisti seviyor? 2 Talebe en çok hangi i Ankarada dikkate şayan bir istatistik.. Bir senede Hükümet Merkezinde nekadar kız ve erkek talebe sinemaya gitti? ANKARA, 25 (Milliyet) — Anka- gibidir. Bir ailenin efradile m temiz ve nezih bir şekilde tatil rd | devam eeiği va haftanm müayyen Kalüp Sinemasından çıkış birkaç saatine inhisar eden bir Anka- ra Palas çayından başka Ankarada böyle bir yer gösterilemez. Binacna- | leyh sinemalara hücum bir zaruret bugün nihayet yetmiş bin nüfuslu bir | ihtiyaç şeklinde neticelenmiştir. Cu- ma, pazar günleri ve diğer günler ak- şamları ve bilhassa geceleri şehrin iki sineması dolup dolup boşalır. Ankara bugün nihayet yetmiş bi n nüfuslu bir | şehirdir, Buna rağmen sinemaya de- vam edenlerin adedi bu nüfusa naza- ran mühim bir yekün teşkil etmekte. dir, Sinemanın müsbet ve menfi tesir- eri hakkında terbiye doktoru Hilmi Malik Beyin hazırladığı eseri gördük ve ileyhin tetkikatından çıkan neticeleri merakla okuduk. Yapılan tetkikata göre sinema bilhassa mek- tep talebeleri üzerinde mücasir olmak tadır. Bin beş yüz ilk, orta ve lise ta- ebesi arasında yapılan bir anket ne- öcesinde görülmüştür ki; Ankarada bir metkep talebesi doksan dokuz film görmüştür. Bu filmlerin üçü türkçe, yirmi yedisi almanca, otuz ikisi ingi- lizce, onu da fransızcadır. Erkek tale- beler kızlardan ziyade sinemaya de- vam etmişlerdir. Bunların yüzde elli yedisi yalrız başlarına, veyahut arka- daşlarile, kızların yüzde sekseni aile- lerile ve yüzde beşi de arkadaşlarile sinemaya gitmişlerdir. İlk mektep ta- lebeleri arasmda sinema yıldızlarma benzemek isteyenlerin nisbeti yüzde iki, orta ve lise müdavimleri arasında da yüzde on dokuzdur.. Gerek kız, gerek erkek talebenin tercih ettikleri filmler çok defa komedi, komik, dün- ya havadisleri, ve sonra, hayata te- mas eden ciddi filmlerdir. Talebelerin Ankarada Yeni Sinema önünde kalabalık zayedeye vazedilecektir. EV İDARESİ SERGİSİ Ankarada Şehir Lokantası Salonlarında ALMA EM aka 1 Hazirandan 9 Hazirana kadar. Görmeğe gidiniz. Istanbul Gümrükleri Başmüdürlüğünden: 10-5-933 tarihli ilân muüci bince 27-5-933 tarihinde müza yedeye konacağı bildirilen 928 senesi o nihayetine kadar | Gümrüklerde toplanıp satılı ğa çıkarılan eşyalardan mülga tarifenin 4 üncü faslma ait 455 lira 80 kuruş kıymeti muham meneli 81 kap muhtelif meyv a ve sebze konserveleri talip zu hur etmemesine binaen 8-6-9 33 perşembe günü tekrar mü- Taliplerin kıymeti muha mmçnenin yüzde yedi buçuğu nisbetinde pey akçesini hamil en yevmi mezkürda saat 14 te Başmüdürlükte müteşekkil satış komisyonuna müracaatla rı. (2443) Ham Manyezit nakliyatına tenzilât 1-6-933 tarihinden Ağustos 933 nihayetine kadar Derince veya Mersin istasyonlarma mürettep olmak ve ton başına almacak ücret 500 kuruştan ax olmamak /46 numaralı taril hangi bir istasyondan D.D. her şartları dahilinde yapılacak manyezit nakliyatıma C baremi O üzerin- den yüzde 40 tenzilât yapılaca ktır. İstenilen tafsilât istasyon | lardan öğrenilebilir . (2471) müfettişi Mürsel Paşa ile bir arada, ö börü de bir zabiti mâni atlarken göt” termektedi. ölme ye sinema #llnieni pek çoktur. İsimleri verilen yıldızların yü? de elli ikisi Amerikalı, yüzde on ali Alman, yüzde on üçü Fransız, yü; on üçü de Türktür. Bu yıldızlar içind: isimleri en ziyade söylenenler; Grets İğ Garbo, Lilyan Harvey, Çarli Çaplin, Maurice Chevalier, Damita, Anitapaj, Fairbanks'tır. Bu yıldızlardan kadın lar kızlarımız, erkekler de delikanlı larımız üzerinde tesir yapmışlardır. Tavırlar, hareketler, yürüyüşler, sa$ İ ve bıyıklarda hep onlar taklit edilmek $İ | tedir. Kaba, sert ve şiddetli filmler hiharen büzük yarınlar üzerisie müj essir olmakta, onları geceleri rahatsi# yapmaktadır. o Anlaşılıyor ki sinema en müessir bir propaganda vasıtası" dır. Amerika, Rusya, Almanya, Fran- »a, Danimarka ve hatt Yunanistanda | sinem bir mektep haline, getirilmiş” sinemaların sında çok kuvvetli bir psikoloji var” dır. İnkılâbımızı harici tesirlerden ko" İs rumak, halka iyi Fikirler aşılamak için sinema kadar kudretli propaganda va sıtası olamaz. .. MECCANEN İncili Şerif kitabını göndermek için adresimize yazınız? Maison de ia Bible Dpt T.2. GENEVE (SUİSSE) 2894 mmm 13332) 47 derecelik İstafilina RAKISI Memleketin en nefis içkisidir. Çünkü fıçılarda dinlendi- rilmektedir. (3492) İ e "ya htira ilânı “ Serenler” hakkında istihsal olunan 30 Mayıs 1931 tarih v* 1189 numaralı ihtira beratı bu de" fn mevkii fiile konmak üzre aher? hi devrüferağ veya icar edileceği den talip olanların Galata'da Çi niki Rıhtım Hanmda Robert Fe” riye müracaatları ilân olunur. (3899) Umumi Neşriyat ve Yazı İşleri | | Müdürü ETEM İZZET | $ Gazetecilik ve Matbaacılık T. A: