İtalyan sınırlarınd Belli bir şeydir, Avrupadaki Pran- Owz - İtalyan surları dağlık bir par çadır. Fransa, kendi tini yalnız siyasi lama ağları tbyalar, Pramsz dağ ramı İtalyan ovalarma doj lacak bir ilde il top- ların atıkları (5), İtalyan toprağı i- çindeki geçitleri tesirli bir ateş altına ve #iverişlidir. Bu toplar, yarım Fransa, son yıllarda, sınır garnizonlarmı iki ve hattâ üç misli pekleştirdi. Bir çok yeni yaya birlikler, topçu kuvvetleri, 'uçku savma topları gönderdi. Son iki yılda yapılan Fransız (o manevraları, dağlık çevrede, büyük ölçülü bir sal- dırım savaşının temellerini araştırıp bulmak için yapılmış £ sınamalardır. Fransızlar bu manevralarda çevik bir- likler kullanmışlardır, ki bunlar mü- dafandan ziyade saldırım aracıdırlar. Hele o, yeni Fransız sınrr kumandanı Ceneral Dosse'nin nasıl enteresan bir adam olduğunu bilmiyor değiliz. Ya- # elli yediyi geçtiği halde bile zama- nımızın yüksek bir sporcusu, tanm- mış bir skicisi (ayak kızakçısı) olarak yaşıyan ve Alp spor klüplerinin ikin- ci reisliğini yapan ve evvelce 1918 de Fransız şark ordusunda, 1926 du Me- rakeş'te dağ döğüşlerinde güç dağ saldırımlarını gütmekle (6) kendini gösteren bu adam, (Grenövil) deki dağ- talimgâhı çevirgenliğinden (7) alma- rak buraya süs için mi getirildi?,, göre haklı çıkacakları bellidir. Biz, şimdi bu Fransız tahkimatından biraz bahsedelim: oC MAKE in > : : $ 7 : i 3 E : ; 8 2 : i | i e Fehim güzel kıza yaklaştıkça yaklaşı- © yordu. Nihayet kolunu boynuna dolıya- rak krvrık bıyıklı ağzını kızın çıplak ©- muzlarma deydiriverdi. O anda kızılca bir kıyamet kopmuştu. Dağlı kız eline geçen bir saksıyı kaldır. a Fransız berkileri « Milliyelin edebi Homanı: 418 ei DONYA hk, suyu üzerinde Tournour tabyası ve di- gerlerile donatılmıştır. İşte bu ilk tabyalar çiziği, 400 kilo- metre uzunluğunda ve on on beş ki- genişliğinde bir kır şerdir İkinci müdafaa çiziği, başlıca noble, Sisteron ve Toulon mevkilerin- da bir çok i Bu yüredeki (10) yollar, si Fransızlarca yenileri yapıl- nı $ olup, bütün bu hamaratlıklar da, (Stampa) ya göre, saldırım düşünce- sini ortaya koyan alâmetlermiş. İşte, İtalyan sınırlarındaki Fransız müdafaa tedbirleri. (Stampa), bunu Fransız saldırım düşüncesi olarak tav- sif ediyor. Biz ise, kara topkrakları- mızdan birisini teşkil eden (Kastelle- rizo| italyaya on para- lık faydası olmıyan bu yerleri ağzımı- za bile almıyoruz. CİNOĞLU (1) Berki — Tahkimat (2) Kanat — Cenah (3) Bulunak — Mevzi (4) Salık vermek — Tarif, izah et- mek, (5) Atık — Mermi (5) Gütmek — Sevk ve idare et- mek (7) Çevirgen — Müdür (8) Çizek — Hat (9) Yönüm — İstikamet (10) Yüre — Mıntaka Cemiyetlerde Tababeti akliye ve asabiye cemiyetinde yeli mayı küme Bayoğlamda Sıla nda aktedmiştir. Tel.: Beyoğ Politika, ve Kan.. Müellifi: Nizamettiı Nazif aereamamemesasasesesasearez şekilde , Bir kabahatim varsa ka- nun cezasını verir, Biter gider. — Ne de şakrak şakrak konuşuyorsun. Beyim var benim?Hiç te çirkin bir adam değilim. Neye iltifat etmiyor. Ittihadı Milli Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta munmel; il Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir Merkezi idaresi: Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta — Ya, nedir? Büyük bir filozof edasile, başını salla- di: — Dünya, bir aynadır, azizim... — Nasıl ayna bu? Cevap verdi: — Esrarlı, tılsımlı bir ayna. Çünkü bu aynaya bakanlar, orada | kendilerini görmezler; ler; Hep başkalarını görürler... İşi şakaya buluşturdular; birisi güle- — Anladım dedi, bu bizim evdeki kenarı kırık ayna olacak! — Nereden bildin? — Ne zaman baksam içinde kendimi göremiyorum birader... O zamana kadar söze karışmıyan bir — Boş yere münakaşa etmeyin!"Dün- ya, belki sizin dediğiniz gibi aynadır a iy 3079 yarar ki dyan işe ayn M. SALAHADDIN büşünkü program ISTANBUL 18,00 den 1900 kadar Gramofon. 180, 1000 kadar Fransızca dere (leş lemiş olanlara). i 1900, 1945 kadar Alatirka sex (Makbu. | le Hanım). MAS, 2030 kadar Alaturka sar (Hikmet Riza hanım). 2030 , 21,09 kadar Alaturka saz (Üstü. ya sar heyeti). 2100 , 21430 kadar Alaturka saz (Necmi ye Hamam). 41,30, 7200 kadar Gramofon. ! 2200 |, itibaren Ajanı, Borsa haberleri, saat ayar. VARŞOVA, 1411 m. 13,15; Plâk 10,45: Plâk 18:Senfonik konser 19: hafif musiki 20,50: haberler Zis şarkılı konseri 23.201 Şobert o Püçini ve lerinden solist konseri 2d: dane musi BUDAPEŞTE, 550 m. Şarkılı komser 20,10: karışık nasriyat 21, perileri ve (o rapsodiler. 22,45: kiben Semplen © kahvesinden 19; 15: 18301 Şarkılı pir komssri 19,10: yözler 20: halk konseri (marş ve poperiler.) 20,30: haberler 20/10: konseri im devamı ve dat bar. 21,45: (Bosehas Toskanada) isimli opet. BÜKREŞ, 394 m. 13: Plâk 14,15: keza Wi ders : pâk 20,48: 38: radyo orkestrası 22,15: dev, Şişli, Meşrutiyet ocağı toplantısı C.H. F. Şişli nahiyesi o meşrutiyet Ocağı İdare heyetinden ; â 'l Ocağımızın aylık toplantısı 30 Mayıs 1933 salı günü akşamı saat 21 ile 22 8- rasında yapılacağından Ocağımılı ya- zıt olan Fırka arkadaşlarımızın bu top * lantıda bulunmaları lüzumu ilân olunur. nameyi ve i yapmak üzere intihabatımızı bilümum eczacı kalfa arkadaşlarımızın lerini riem ederi; K il icra eyleriz a maktadır!» lu 44887“ 2362 — Yoksa mi sevi — Bu da sizin bileceğiniz iş — Eceh.. Artık çok oldun be? Fehim iriyarı bir adamdı. Öyle ani bir hücum ile saldırdi ki kız, Lübinska ha- reketten kaldı, sadece bağırdı: — Yetiş. Yetişin.. Ooooof.. Ölüye rum. Bir şangırtı işidildi. İşte tam bu sıra- da idi ki bir şangırdı işidildi.. — Lübinska! MAYIS 1933 Hikâye © Galâ gecesi Zavallı dostum, onu ne zaman dü- günsem güzel kaşlarının altında uzun kirpiklerinin gölgelediği büyük siyah - ve mânalı gözlerini değil de gülmeğe neşe ve şetaret program- larını çizmeğe karşı bir zaaf duyan tuhaf ve çocukça tabiatini hatırlarım. Ben onun için âdeta mezürsüz yaşa- masını bilmiyen bir adamdır diyebili- rim. Herşey ölçülü. Her şey propagan da tahtında, Meselâ: ata ve üç iske- fevkalâdeden de yedi buçuk kuruşluk fıstık kebabı, Her gün tam öğle yemeğinden on yakın siyara ğe düştüğü günden beri de mümkün mertebe arkadaşlarma sigara ikramm dan çekinir. Zavallı dostum diyip ve- gemezdim.. Size bu izahatı vermeli. yim ki onun (Galâ gecesi) ni lâyikile anlatmış olabileyim, Efendim. Bu zavallı dostum! » ki bilâhara niçin zavallı olduğunu siz de anlayacaksınız - kendine sus tır, güler, güldürür. Ne buhran, ne hâdisat, hiç bir şey onu irkiltmez. O Ekmek fiyatları yükselmiş. Ev kiraları halılaşmış. Ona vız gelir. Fakat me selâ bir gün onu Çin - Japon harbin- den hararetle veya Halkidikyadaki zelzeleden bahsettiğini hay retle görürsünüz. ve Jah Allah dersiniz bu ne ta- ahu buna ns oldu? Ciddileş- miş filin demenize kalmadan o kah- kahayı basar , derhal ardından msse- lâ şöyle bir beyit olur. Şapkamı atıp dalayım. Üç pirinç yok ki alayım. Ona hissiz diyemezsiniz. Zira hem seriülinfinldir, hem de memleket me- kalâde hassas bir | ilmeniz için bu izahata ihti- yaç vardı omma uzun lâfın kısası izi dost kederini pek dışarı | verip yarü ağyarı mütecllim etmemek | için olacak, daima neşeli ve bu meşesi ni gayet tartılı kullanan ve asla prog- ramsız hareket etmiyen bir adamcağız dır. Allah selâmet versin. Geçen gün gene pür neşe ve pür toravet daireden içeri girdi. — Çocuklar, dedi, yarın akşam ha» #sr olun! Hep birden merak ettik. — Ne var yarm akşam? — Galâ gecesi, — Ne demek 07. Güldü ve cebinden gayet düzgün bir kaligrafi ile yazılmış bir program çıkardı. — Yarın akşam eğleneceğiz. eğlencenin programı. — Yahu, eğlence de programla o- lur mu? Eğlence demek programsız iş demektir, filin dedikse de para ot- İşte medi. — Yoooook. Programsız iş olmaz. Eğlence de bir işse mutlaka programı vardır demektir. N — E neyse. dedik. Şu programı bir Kâğıdı uzattı, Okuduk ve güldük. Bilmem siz de okuyunca güler misi- niz? Aynen programı yazıyorum: Büyük Gala gecesi ri — Sünt 8,30 da daireden çıkıla- cak. 2— “VW birahanesinde 9.30 a ka- dar içilecek. 3 — Otomabille (Ikırmızı yelpaze) barma gidilerek ikişer kadeh bira içi- lerek biraz çalgı dinlenecek. 4 — Bir işkembeci dükkânında bi- Programı okuyan arkadaşlardan ağa gediz karak — Ayol dedi: er akşam avni iyi duruyoruz. Bu- sı nerede? iti programsız Yapıp Bun fevkalâdeliği, (galâ) Sİ Hr Ali Lübinskaya baktı: Liste: (71) Makul; düşünceye » yakın, doğrü. Mağrur: kendisi beyenen. Mehabet: beceriklilik. Makale: uzunca yazı, Ma- kar: durak. Makbul: alınan, beyenilen Maksat: Maktu: kesilmiş, götürü. Ma- niur: sürülüp işlenmiş. Mana: iç, Öz. Mam görünüş. Masum: suçsuz. İstanbul 32 inci ilk mektep muallimleri ».. Liste: (71) Mağrur: kendini beğenmiş. Mahabet: korkunçluk. Maharet: ustalık, Makale: uzun yazı. Makam: oturulan yer. Ma- kar: durak. Makbul: beğenilmiş. Mak- | sat: İstek, dilek. Maktu; kesilmiş. Ma- mur: yapıb, işlenmiş. Mana, Makul: uygun. - Manzara: görünüş. Masum ? suçsuz. İstanbul 25 inci ilkmektep muallimleri s.. (Liste (74) Mefahir: öğünmeler, öğünüşler, ö- ğüntüler, Mefhum: Anlaşılan, gösteri- len, kancılan, yapılan, gizbelirti. Mef- tun: Düşkün, tutkun, içten sevilen, şa şırıp kalan, Mefcur: uzaklaşılan, bıra- görüşülmiyen, © konuşulmıyan. ay aydınlığı, yazma, oku- kıldı. Tam B,5 ta daireden çıktık. Saat elinde âdeta koşarcasına (V.) biraha i ik. Orada birkaç arkadaş Oturduk. Bir iki hoş beş- ten sonra orada mülâki olduğumuz arkadaşlardan biri refikasınm hasta. | hanede olduğundan, diğeri kız karde şinin tifoya tutulduğundan, bir öteki gün evinin eşyasının hacze- inden bahsettiler, Bittabi key- çit. Bununla beraber tam 9,5 ta birahaneden çıktık ve otomobile ka k.. Biraz keyiflenelim ve bu ertlerinden mütevellit tecssürlerimizi tadil etmeğe çalışa" lm diye otomobilin içinde şarkı söy- lemeğe başladık. Şoför geriye dördü ve: — Beyler, dedi, biliyor musunuz? Siz şarkı söylüyor eğleniyorsunuz am ma , biz yarın mahkemeye gidiyoruz. — Yal... dedik.. ve şarkıyı kestik. İçimizden biri sordu: yamadım.. Önümüze bir siyah gölye çıktı, ezivermişiz. — Ne?. öldü mü?. — Hayır. Makinenin altından çı- kardıkları zaman sağdı. Sonra hasta- haneye giderken yolda eceli gelmiş ölmüş. Biz donduk kaldık.. (Kırmızı yelpa ze) barının önünde durduk. Adımları” mız isteksiz, çarnaçar programa uy- mak için yürüdük. Bir masaya iliştik.. Hepimiz susu- yorduk. Bu (Galâ gecesi) şeametin- den doğrusunu İsterseniz hepimize hir ürkümü gelmişti. Biralarımızı getiren garsona: , lg yok mu bu gece? dedik. — Var, efendim, fakat şarkı söyli- balık kılçığı kalmış, smeliyat olacak ta. Hani onun için böyle biraz aralık veriyorlar. Biribirimize bakıştık, İkinci biraları da güçlükle yulkuna yutkuna mabza programa uymuş olmak için içtik ve derhal: Caddeye çıktığımız zaman zavallı dostum hâlâ elinde program: — Hangi işkembeciyi isterseniz? di yordu. Siz, herhalde artık bizim işkembe- ciye gitmiyeceğimizi ve bu kadar Vu- kuatın seral artık vazgeçip zı tahmin ediyorsanız ! merkezde ki biz işkembeciye gittik. Fakat sizi inandırmak mümkün olma dığı için orada geçen hâdiseyi anlat- Yalnız şu kadarma sureti katiyede emin olun ki, bu masal de- gil, — Fehim Paşa. — Ne? O mü? Desene armut piş, ağzıma düş... — Vazifemi yapacağım.. Bunu öldür mem lâzım, Buraya kadar onun için gel dim. — Yazan... Lübinska büyük bir tesssürle mırıl- dandı; — Ne tesadüf. Eğer gelmeseydin. ğ in. &: ga Dil anketi © 76imci liste ve gelen karşılıklar ” 76 ıncı Liste ANKARA, 28 A.A, — T, DT. Ge iş mi : Karğılıkları aranacak kelimelerin 76 1— İNHİSAR İN) 2—iNKkiLâp 3—İNİKAT 4—İNTİBA 85 —İNTİHAR İNTİKAM İNTİSAP 8 — İNTİŞAR 9-—-İNZİBAT 10 — İNZİVA 7 zöl, gözalıcı, benlikli, çok sevimli v8 isk, aydın uçuşlu, gön doğuşlu sevgili. gök parıltılı kumru, göklere yarat biricikler, gönüller ecesi, içi, dişi ef” din, uçucu güzellik, güzeller, inci pırıltılı yücel genler, yıldız gülü seyişli, yaratışlar, ayten, Melfuf: içini, konulan, giz gönderilti, Melhuz: düşü nülen, umulan, olabilen. Menfaat; kat zanç, kazantı, yarartı. Menfur: örkü len, kaçılan, çekinilen, iğrenilen, Meni yaşaklamak, geriletmek, vermemek, © sirgemek, Menşe: çıktığı yer, kök, t mel, Filorinalı Nâzım s3 Liste: (72) Taamü!: Alışıklık, Taarruz; Çatma Taciz: Üzmek. Tadil; değiştirme. TE sarruf » biriktirme, kısma, düşünerek harcama, Tasavvur: Tasarlama, Tasdiki Doğru bulma. Tasmim: Kurmak. 78 Dil: Sıralamak, ayırmak, Tasvir: gileme. Tatbik: yapma. Tatmi. dırma, inandırma. Zazammü. gizli. Taziye: Acıma. 18 inci ilk mektep muallim <i (Liste (74) Mefahir: öğünekler övünmeler, eyi lıklar, Mefhum: dinki, deyiş , ani mış, Meftun: şaşırıp kalan, aşik. Mel cur: bakımsız, bir tarafa berakıler! terkedil a ayişiği, ayaydınlığı, ay gibi parla; bir nevi fişenk, mahtap etmek, mabtf” ba almak, istihza etmek, eğlenmek de” mektir. Mektep: okumak yeri, yazı yâ” zacak yer, öğretenek. Mektup: yi muş, kâğıt yazı. Melek doğru er, eren. Mejfi İn likte. Melhuz: olabi, IŞ, i haza edilmiş, gözücünü çekmik, deri düşünülmüş. Menfaat: asi, asılanma! kâr etmek, kazanmak, kazanç, mef Menfur: iğrenilmiş. iğrenç, ürkülmül tiksinmekten, tiksinilmiş, — kaçınılmeğı çırkın. Menetmek: bıralımamak, — ğ durdurmak, yaptırmamak, o yasak mek. Menşe: çıkan yör, çıkılan yer, bil şeyin neşet ettiği, zuhurc, egldiği ye! öncesi, “5S Böğüpe Haznedar oğlu. /| Baba “»# Liste: (72) Taamül; Taarruz: sataşma, saldır Taciz: Baş ağırtma. Tadil: doğr Tasarruf; biriktirme, Tasavyur: düşü mekten, düşünük. Zesdik: gerçel dirme, Tasmim:. Tasnif: ayırma, 7: vir:: örneğine uydurma, Tatbik: zetme, karplaştırmak. Tatmin: do ma. Tazammum: içine alma. | Tar Baş sağlama, 30 uncu ilk mektep i sak emecektir. Yağmur ihtirünli ardan,“ 295833 tarihinde hava tazyiki milimetre, en farla srcaklık 18 em er t : ; | i : çip Hk, FİMO tokat aşketmişti, l Fehim gibi südü bozuk efendid ka ne mükâfat beklenebilirdi. (Devami ©