peteği! Benzeri olmıyan meclis. Şahıs istibdadı mı, zümre istibdadı mı, hangisi ehven? ANKARA Haziran 1921 > Büyük Millet Meclisi, dünyada benzeri olmıyan bir meclistir. Ta- ül nedir, bilmez. İstirahat nedir, bilmez. Hem tatil ve istirahat za- manlarında meb'uslar nereye git- sin? Cepheye gitmek lâzım... Bu- nu zaten payanlar var. Meb'usla- rın bazısı cephelerde — çalışıyor- lar. Kimisi filen kıt'aların başında kumandan. Kimi cephe gerilerin- de yine cephenin takviyesi için muhtelif vazifelerle meşguldür. Dün kıt'asının başda, ateş içinde çarpışan, bir zabiti, iki gün sonra meb'uslar arasında Millet Meclisinde millet kürsüsünde gö- rürsünüz. İstanbul kapalı. İşgal altında... Onun için yüreklerde ber an yanan, uyanan İstanbul hasretini dindirmeğe maddeten imkân yok.. İntihap dairelerine gitsinler... Fakat bu dairelerin de bir kısmı işgal altında, bir kısmı isyan içinde... Sonra her şeyden evvel ve mühim olarak meclisin daimi vazifeleri var. Bir memle- ketin icrai ve teşrii bütün vazife ve mes'uliyetlerini omuzlarma a- lan bir meclis için mukadder olan şey; yalnız çalışmaktır. İşler de bir türlü bitmiyor. Çünkü hayat durmuyor, ihtiyaç durmuyor, her aa ml eğ lere istiyor. Sonra şeriatin, diyanetin de bir çok icapları var. Bir çok hoca mes'uslar; “asırlardan beri sarı kâğıtlı kitaplarda yazılı kal- mış olan ahkâmı Fıkhiyeyi kanun haline getirerek hayata tatbik et- mek istiyorlar, Şeriatçılarm mec- listeki sayısı; belki de yeni zihni- yet taşıyanlardan daha azdır. Fa- kat onların sindirici bir tahakküm- leri var, 5 kanaatlerini, dileklerini ortaya atmak, onları herkese kabul ettirmek için hiç bir mevzuu, hiç bir fırsatı kaçır mıyorlar, Serbest düşünenlerin bir müsamaha politikası var. Bun- lar, daha Ziyade Mustafa Kemal Paşadan ilham alıyorlar, Öyle yal Paşanın telâkkileri, zihniyeti ma- lâm olduğu halde hocalara bu ka- dar müsamahakâr davranmasmın elbette bir sebebi, bir faydası var. Bir gece evvel sofrasında bulu. nanlar, yarm taassubun, taassu- bu ve yobazlığı temsil © edenlerin başlarına lânet ve dehşet yağdırı- lacağı ümidile oradan ayrılırlar; fakat ertesi günü Mustafa Kemal Paşanın yine onlarla, tatlı tatlı görü , okşadığını iş Büyük işler görmeğe karar veren adamlarda, her şeyden ziyade si. nir hâkimiyeti lâzım... .. . Büyük Millet Meclisi Ankara- ya toplandığı zaman, Avrupada Ankara SİNEMALARI Veni MEYE EEE Üstat rejisör Herni Roussel'in fevkalâde bir eseri ŞAHANE MENEKŞELER Raoul Miller'in mestedici şarkı larını ancak bu Filmde dinliyecek. siniz. İlâveten dünya havadisleri, Fevka.âde odalar 3 Liradan itibaren olsun, bizim memlekette olsun, herkes diyordu ki: —“Mustafa Kemal Paşanın bu meclisi Ankarada toplamaktan maksadı, kendi hâkimiyetini, ken- di saltanatmı kurmaktır. Mecli- sin hiç bir salâhiyeti olmuyacak; onun kuklası olacaktır!” Halbuki hakikat büsbütün bu- nun aksine idi. Mustafa Kemal Paşanın biricik hedefi, memleke- ti kurtarmak, ona tam bir istiklâl vermekti. Sahsi saltanat ve hâki- miyet peşinde olsaydı, onun için daha kolay yollar açıktı. O sami- mi olarak istedi ki, bütün hâkimi- yet, idare hâkimiyeti meclisin ma nevi şahsiyetinde toplansın. Onun için yaptığı ve daima müdafaa et- tiği Teşkilâtı Esasiye Kanununa göre bütün salâhiyetleri meclise bıraktı. Meclis, bu salâhiyetlerini iyi kullanıyor mu, suiistimal edi- yor mu? Vakıa meclisin bu yolda bazı müfrit hareketleri var; fakat memleketin müdafaası,memleketin halâsı için verdiği kararların ya- nında bunlarm ehemmiyeti kalmı- yor. Bu noktadan tetkik edilince muhakkak ki, Türkiye Büyük Mil noksan bulduğu şey; fikri seviye- dir. Meb'uslar, ahkâmı şer'iyeyi tatbik ile her şeyin halledilebile- ceğini, ahkâmı şer'iye önünde Av- rupalıların da diz çökeceğini zan- nediyorlar. Meb'us hocaların na- zarında her şey hilâfet ve saltanat içindir. Onlar, sanki milletin ve- kileri değil, halife ve sultanın ve- killeridir. Halife ve sultan hari- cinde memleketin her kuvveti meb'usların önünde ' iğilmelidir. gidişlerindeki eda budur. Teşkilâtı esasiyemize (göre; Türkiyede biricik kudret yalnız meclistir. Her meb'us, kendisinde mevcut olmıyan bir çok kuvvet- ler tevehhüm ediyor. Sanki gök- te melekler, yerde de yalnız An- karada toplanan Büyük Millet Meclisin azası vardır! Öyle dem- ler oluyor ki, en hür geçinen a- damların kafasında acaba bir zümrenin istipdadı mıdaha za- , yoksa bir tek şahsın mı? gi- mülâhazalar dolaşmağa başla- dı. Mustafa Kemalin muhtemel istibdadından korkanlar, şimdi Büyük Millet meclisinin bazan siyasete, ilme, tekniğe uymayan ve yalnız Şeriati Ahmediyeyi tat- min eden şu ileri salâhiyetinden ürkerek: — Bari, münevver bir istibdadın €siri olsaydık! Diyorlar. MİLLİCİ Besin Kulün arma ra Vatan sevgisinin en büyük bir nü- YORK Bir Millet Yaratan Adam şaheseri muhakkak görünü; İâveten: Köpeklerin IV komedisi BRODVAY REVUSU Halkev'nde' Bir mecmua çıkarıl- masina karar veri ANKARA, 31 (Telefonla) Halkevi dil, edebiyat, tarih şubesi azaları on beş gün evvelki umumi toplantının devamı olarak ikinci. toplantılarmı yapmışlardır. Dil ü- zerinde uzun konuşmalar yapıl- mış, bilhassa Halil Vedat Bey di- lin tekâmülünden bahsetmiş, . Al- manyada edebiyat Jisanmın geçir- diği tekâmül safhalarmı izah et miştir. Uzun münakaşalardan sonra, | toplantının gayesi olan fikirleri ve alize etmek maksatları etrafında söz söylenmiş ve şubenin kati ye. kilde faaliyete geçmesi için bir or. | gan temin edilmesi kararlaştırıl. mıştır. 8 Şube yakında bir mecmua Çıka racaktır. Orijinal monoloslar ANKARA, 3i (Telefonla) Yarın akşam Halkevi salonu.da Karındaş Mahmut Bey tarafmdan inkılâbımız hakkında orijini mo- neloğlar, türküler söylenecek ve milli oyunlar oynanacaktır. Halkevinde konferans ANKARA, 31 (Telefonla) — Hilmi Malik Bey bugün Halkevin- de bir konferans vermiştir. Konfe ransın mevzuu yeni ile eski neslin, yeni düşünce ile eski düşüncenin arasında açılmış olan uçurumlarla bu uçurumlara bulunatak çareler teşkil ediyordu. İhtilâstan mahkümiyet ANKARA, 31 (Telefonla) — Eski Ankara mektepler muha- sibi mesulü Hüsamettin! Beyle sa- bık veznedar Ali Naim've başkâ. tip Hacı Mehmet Efendilerin Ağır ceza mahkemesindeki muhakeme- leri bitmiş ve mahkeşme: kararı kendilerine bildirilmiştir. Bu karara göre, Hüksimettin Beyle Ali Naim Efendi altışar s€- ne, üçer ay ve Hacı Mehmet Efen- di yalnız dört bin liralık ihtilâsta iştiraki olduğu için iki buçuk sene ağır hapse ve ihtilâs ettikleri pa- ralarla bu paralar kadar ağır pa- ra cezasının kendilerinden tahsili ne karar verilmiştir. Gayri mevkuf olarak muhake- me edilmekte olan Hacı Mehmet Efendi tevkif edilmiştir. Tayyare postaları ANKARA, 31. (Telefonla). — Tayya- re postaları hakkındaki Iyiba Milli Mü- dafa encümeninden çıktı. Dütçe ve Ma- liye encümenlerinden de geçtikten son- ra, heyeti umumiyeye sevkedilecektir. Bu servis Milli Müdafaa Vekileti emrin- de sivil mahiyette bir umum müdürlü- #ün emrinde bulunacaktır. Ankara Halkevi idare heyeti ko- mita azalarmın iştirâkile Ev Reisi Nafi Atuf Beyin Reisliği altında bir toplantı yaparak evin faaliyet ANKARA'DA A Ankaradan mektup Bir avukat Bir muhabirin on sekiz | Mahküm oldu saatlık hayatı!.. Havadis Nasıl Toplanır? ANKARA, 31 (Milliyet) — Hâdi. seler bellidir. Çünkü takip ediyorsunuz. Gayri muntazır havadise zaten idman- lısınız,böyle şeyler size hiç bir zaman fevkalâde görünmez, Evden yahut öğle yemeğine davetli olduğunuz dostanu- Zun yanından çıklığınız zaman behemhâl saat iki olmuştur. Muhtıranıza şöyle bir göz atarsınız; hâttâ bir de sıra numarası korsunuz. «Eh göyle arkadaşlara birer. uğramak hatır sormak lâzımdır, onlariz © saatte bula- | bileceğiniz muayyeş'yerlerinde ayak ü- zeri bir iskandil gır: geçersiniz. Bunların hepsi ber muhabirin bemen | hemen behemhâl mudadıdır. İlk numa yalı giderken tenfia koridorda bir mü- nadi sösile karşılaşırsınız: — Devrek kazasının İkea nahiyesinin Sovancılar mevkiindeki . ..kilo metre sa halık meşe ormanınin on senelik kat'iye- sine ... bin lira talip var mı?, talip var mı?, talip var mı? ' Ne gezer koridorda in, cin yok. Ta- bii talip de yok. Vehleten size bu kori- dorun iki tarafındaki odalarda da kimse- ler yok vehmi gelir. Haydi canım gel- işken kapıdan şöyle bir bakayım; y burada mısmız? Girerim gire- rim amma soracağıma covap verirden.. İçerden ssrarlar tevâli eder. Zaten gi- receksiniz ya nazi... — Vallahi işim çok kardeşim. . Mak- sat ziyareti amma hadi biraz da ticaret yapalım. Seninki ne zaman gidiyor. Ve- kilden evvel mi? hummm., anladım, de- mek., Berlinde yine bir ictima.. Mesele- nin esasında anlaştılar öyle mi?, Dostum, bir ricam var.. Yan gözle görünen bir kâğıttaki ya zlar onun aradığı projedir. Görmemez- likten gelerek, — Şu proje ne oldu? Yaza yaza biz bik tık i merakta...Şöyle ana hatları na dair., Neden olmasın yahu, bak ben sana bildiklerimi anlatayım, Zaten bir hafta evvel yazmıştık, sen görmemişsin. Tahmin kuvvetimin burada yeri var dır. Esas meseleyi de biliyorsunuz yö. takribi bir şeyler yumurilanır.. Öteki | i” — Canım Vekil Bey söylemedi amma biz, yerinden aldık. Diye bir de takkim edilir. Artık o belli dir. Filân madde doğrudur, fakat filin şöyledir der. Arada bir, — Amma rica ederim yazma... , Tenbihile de havadisi tamamlar,proje- nin ana hatlarını, anlaşma esaslarını Ve- kilin ge zaman, Müsteşarın ne günü ha- reket edeceklerini çoktan öğrenmişsiniz- dir.Şimdi; beleşcilik damarınız kabarmış tar. Başka vekâlette müdürü umumiye telefon etmek lâzimdır, makineyi çevir- meğe başlarsınız; vallahi; gelemiyorum, racaktım da son töyinler tasdikten çık dı mı? Akşama mı geleyim. Canım beyin simdi ben size gelmek için hazırlanmış- tm, emin olunuz akşama işim var, — Peki peki, Şimdi. Teşekkür Hemen vedâ eder, oraya (o koşarsınız. Vedâ ederken de bu meseleyi sırası gel- meden yazmıyacağınızı, mahrem tutaca- ğınızı, meselenin ehemmiyeti olduğunu, başka arkadaşların kendiniz gibi olmadı- ğını, hemen ne işitirlerse yazı N onun için onlara bir şey aç yin listesinin başma oturmuş yazıyorsu- nuz. Vay canına. Ammada uzun ha. programı üzerinde müdaveleyi ef- kârda bulunmuştu. Resmimiz evin şark salonunda bu toplantı esnasin- da çekilmiştir. müdürü unumi Bey telefonla konuşuyor. Eliniz yazıda, kulaklarınız > telefonda” dur.. Çünkü konuştukları mühim şeyler» dir, Üç, dört havasisi de bu telefon ihti. yatsızlığından kazanırsınız. Bunlar da şı- Dın işi kâğıdın bir tarafına bir kaç keli- me ile not edilmişlerdir. Fakat aksi şeytan. Tam son satırında ikön başka gazeteci gelmiştir. Hiç kaçır- maz. Vallah merhaba demeden o da yaz- mağa başlar. Fakat tejefondakileri işit- | medi ya... Tam kapıdan çıkar, caddeye doğrulur- sunuz. Hindi bir başkası data. Oradan çılıdığınızı çaktırmağa gelmez. Bari o at lasın.. O seni, sen.onu kurcalar, söylet- meğe,, Diplomatlığa başlarsınız. O şarka idecekse şi mecburen yarp tarafına sapar tabii siz de gitliğinizin aksine yollanır. siniz iki dakika sonra karşılaştı” ğmuz vakidir.. Manalı gülümsemeler de olabilir, . , Vekâlette koridorda gezenlerden, ki- min hangi odaya girişinden, vekâletin faaliyet tarzından, odaların kokusundan bile havadis çıkarıldığı vakidir. Falan banka mümessili, filân vekâlete gelmiş, otomobili vekâlet kapısında duruyör.Bu taraftaki yarısının ön sıraları onlara tah sis olunur.Şöyle yalancıktan mebus olup onların yerlerine kurularak haris damar- lardaki galeyanımız biraz sükünet bulur, Koridorda mebüslarla samimi konuş- malar, onlaar kavadis veriyor gibi hava dis almalar. Nihayet meclis koridorunun havası.. İşte karilerin hergün öku- yaset haberlerinin masl der- gösteren tarzlardır. Ondan sonra büronuzda, telefon başı- na oturup eksikleri itü cmdan, başlamasından şüpbe ettiğiniz işleri tanıdıklarınızdan sormak, tahmin ettiğiniz hareketlerin günlük vaziyetle- rini tevsik etmek kalır.. Bunları sormak şelcilerinin de kendilerine mahsus tarz- ları vardır. Meselâ Vekil Bey yarm sa- bah gidiyorlar! bunu anlamak lizemdir, telefon vasitasile Vekil Beyle şöyle görü- şürsünüz; Bu muhavereler de yarım saat rer. Arada bir, muhitiniz olan lr erden, bu saatte telefonda olduğu- muzu (bilenlerden havadisler © gel meğe başlar. İş tamamdır. Hemen oturur, bunları keser, biçer, kâh iata- tistik yıllıklarına, kâh meclis zabıtla: rma, kâh kanunlara, kâh yeni lâyiha notlarmıza, kât eski gazete kolleksi- yonlarına bakarak pişirir , düzeltir yazarımız. Hi ielefona. İstanbul” ilen tahrir telefon başında- — Allo, sen misin yahu, merhaba. Nasılız bugün! Ötekilerden (o yüklü müyüz? Estağfurullah. Yaz. Bir kısmı da telgrafla, icap eden- ler de posta ile gönderilir. Artık şöyle bir yemek yemek lâzım- dır, İyi bir yere çıkmak iş icabidr. Za- ten büyük lokantalar gezetecilere artistler gibi mühim tenzilât yapar. lar. Orada o gece, büyük zevatın ma- salurma birer vesile ile temas edile. rek epey mevzu ve haberler toplanır. Bunlar öyle hasbihal tarzında ve sa mâmi yapılır ki kimse farkına var. maz.. Sonradan farkma varanlar da; — Gazeteci değil misin? Yine hık sızdırdın. Derler ve gülerler. ANKARA, 31 (Telefonla) — Asliye Ceza mahkemesinde icr dairesi dosyalarında evrak mak ve müvekkilleri namına icrs vasıtasıyla tahsil ettiği binlerce İi- rayı onlara vermeyip ihtilâs et | Çare yok başlarsınız. Başlarsınız amma, | mekten suçlu Avukat Cevdet D& mir Alp Beyin muhakemesi neti celenmiş ve iki buçuk sene hapis cezasına mahküm edilmiştir. Cevdet Bey Sivrihisarda hâkim liği “amanında emanet eşyayı ak mak ve sair yolsuz işler yapmak” tan dolayı mahküm olup halen An kara hapishanesinde bu cezasm! çekmekte e —— sini süzer, haberlerin hangisinde at- İattiğmız: ve hangisinde atladı zı tetkik eder, yeni yeni mevzular nol edersiniz. Yataktan kalkar kalkmaz masaya Oturur, geçikmelerinde mah” zur olmayan bazı sütunluk yazıları" öğleden sonra Bızı yazarsınız ve yine toplanacak havadisleri; tanzim edersiniz ve gün tekerrür eder. ... Havadisle hürriyetin birleştiği nokta vardır; Havadis te hürriyet gi” bi verilmez alınır. Havadisin birinci sermayesi takiptir; sonra tetkik ve zekâ Bin bir havadis üzerinde babanız da olda gazete” diz olduğunu bilmez. Onu sizsiniz. Onu söyletmek için de mu- habirin dolu olması lâzımdır. Ayni zamanda bir muhabir behe- mehal muhit yapmalı ve bel bir psikolog (olmalıdır. Antipatik 8- dam bu işte kat'iyen tutunamaz. İyi bir muhabir; kuvvetlice ansiklopedik malümatı olan sempatik, pisikolog ve tecrübeli, takipte inatçı bir adamdır. o, — Aman yazma! Diyene güler. Memleketin menfa: atine mugayir olmayan her işittiğini behemehal tekemmül ettirerek yaza” caktır. Ona, yazma! denir mi? Onun sermayesi yazmaktır. Böyle ii i yazmamak şöyle dursun, bilâkis nice evhamları her gün bülbül eder. Onda öyle çene vardır. dayanamaz. O ne yaptırır. Filân müdürün ğer vekâletteki falan müdüre kini de daha öbürüne gördürür. lara gördürdüğü bu mütekabil işlerin komisyonunu kendisi alır. ©, bazan; — Yahu siz de gazeteci misiniz? | Şurada şimdi bir otomobil bir ç0“ cuğfa çarptı, senin hâlâ haberin yol. ne duruyorsun. . .« 7 mahallede tek fener yok, korkarımız, yazamazsınız ki... Gibi sözlere de muhatap olur. Mu” den bu işten muhabir kuvvei ilensiye sahibidir... mü gazete İsteyenleri, bedavâ i le hele hergün müteyemmin (anlayamam ki ilk günü bu aktin sa” adeti nereden bilinir?) Yahut mes'at bir tevellât havadislerini getirenleri de tatlılıkla her gün böyle atlatır. Bütün bu kadar meziyetlere hep o, yani gazeteci maliktir, Zaten malik değilse gazeteci değildir. Buna rağ” men neye ©, meçhul © as” keridir, neye bu meziyetleri vardır d8 başka bir işe girmez. Kari bunu belki merak eder. Onuda cevapsız bırak” mayalım: Bu işi kendine meslek edinmiş ge” zeteci, işimin âşıkıdır. Çünkü; gaze” tecilik her yerde itibar gören (bir mes ektir. Gazeteci her yerde sevilir, hür” met ve teveccüh görür. SR VERNER Ankaranın en lüks TÜOVALET salonu Bankal Dİ Sabahleyin ğmızda İstanbul | postasının getirdiği gazetelerin höp- Fiatlarda Çok Büyük Tenzilât Şarkın En Muhteşem Oteli 1057 merikan bar . Lokanta . Oyun salonu . Danslı çay - Husüsi salonlar . Kalton . Band orkestrası daimi 7 a GE LZ AM EA EEE A