TEE Defteri Ankarahükümetmerkezi Çamur deryaları, vekiller ara. baya binmeli mi? ANKARA 24 Kânunuevvel 1920 Artık Büyük Millet Meclisi hü- İkümeti teşekkül etti. Ankara yeni hükümet merkezidir. Vekâletlerin hemen hepsi Ankara hükümet ko- nağında, birer ikişer oda işgal et- miş. Tımtıkiz, yerleşmişler. Esa- sen vekâlet denilen nesnenin kad- rosu da vekil ile bir kaç müdür, kütip ve odacıdan ibaret bir şey. İş için taştan adam arandığı şu sıralarda İstanbuldan gelen okur, yazar her gençten en büyük ma- kamlar, vazifeler esirgenmiyor. İİ İstanbuldan yeni gelenlere ilk İ günlerde biraz yan yan bakılır, | Ankara cemiyetinde yakm tanı- (i dıkları yoksa bir kaç gün şüphe ve tereddüt nazarları altnda ezi- © lir. Ondan sonra ona da alışılır. Hayata ve cemiyete karışır. Za- man ile, işler ilerledikçe vekâlet İİ lerin kadroları elbette geni iye- cek. Fakat yeni işe başlarken a- |, caba bürokrasiden büsbütün âza- X de, Babrâlinin tesiri karışmamış bir idare kurabilecek miyiz? Yok- sa kendimizi yine eski çarklara mı kaptıracağız? ... Ankara kahveleri ağzma ka dar dolu.. Buralarda oyun oyna yanlardan ziyade konuşan ve dü- şünenler var. Merkez kıraathane- si, Kuyulu kahve daha ziyade ki- barlarm (toplandığı © yerlerdir. Meb'usları, büyük memurları bu- rada bulursunuz. Günün, hemen hiç bir saatinde peykelerde yer bulunmaz. Bu yerleri vaktinde kapmak lâzımdır! Cepheden gel- saçları sakalları bi rışmış zabitlerin ve kuvvayı mil. jiyeci efradm başında mutlaka bir' kalabalık var. Herkes bir soruyor. Lloyd George'un, Veni zelos'un yeni tasavvurları hakkın- da cepheden gelenlerden malö- © mat isteyenler var.. Buraları ze- birli bir hava, boğucu bir sigara X dumanı içindedir. İçeri girince in- sanm yüzüne şiddetli bir şamar gibi çarpıyor. Fakat besbelli kim- Wİ seyi müteessir etmiyor. Anlaşılan, insanlar mücadeleye, mahrumi- yete katlanmak kararmı verince yücutlarmmn da mukavemeti artı- yor! Sokaklar, sanki bir bakatlık.. Öyleleri var ki çizmeli bile olsa, dizine kadar batınadan hiç bir kah raman sökemez. Ankaranm geceleri, esrar ile, Mİİ korku ile dolu karanlık bir man zara arzediyor. Eskiden mevcut W8 olan ölü gözlü petrol kandilleri İÜ şimdi yoktur. Onun için geceleri rine ka» | fenersiz gezmek tehlikelidir. Bu tehlikeyi hırsız ve haydutlar de- gil, karanlık, çamur ve bataklık doğuruyor. (e Geceleri; içlerinde kirli renkli mum yanan teneke veya muşamba fenerlerle gezmek mecburidir. Bu fenerler, mehtap- k geceler de bile elde bulunduru- lur. Çünkü Ankaranın gece haya- ti için an'anevi bir şey olmuş... Karanlık sokaklarda, sönük ışıklı mumların gözlerini nasıl açıp ka- padıklarını temaşada, garplılar için müstesna bir şiir mevzuu var- dır. Pierre Loti'nin fırçası; kim bilir Ankaranın yeni hayatından ne levhalar yaratabilirdi! Burada komşudan komşuya misafirliğe gitmek âdetine her- kes uymaktadır. Her gece bir ev- de toplantı var. Bu toplantılar ol- masa çıldırmak işten değil... Bir araya gelenler yeni görgüleri- le, duygularile, bunlar yoksa, es- ki hikâye ve maceralarile biribir- lerini teselli ediyorlar. ... Mustafa Kemal Paşanın; on gün çalışabilen, on günde tamirde kalan benz bir otomobili var. Tâ, Samsundan beraber getirdiği bir otomobil... Bundan başka bir çift yağız beygirli bir faytonu var. irkiye Büyük Millet Meclisi Re- isinin gidiş ve gezişte bütün deb- debe ve saltanatı bundan ibaret Sokaklarda sık sık (o faytonla- ra tesadüf edilir, Bu arabalar, en çok bağlarda oturanlara aittir. Lâğır bir çift beygir tarafından sürüklenen eski bir arabanın için. de ekseriya vekillerden biri bulu- nur. Her hangi bir vekilin ara- ba ile geçtiğini gören —bilhassa meb'uslardan— bazı zevat: — “Bu ne saltanat, bu ne ku- rum?.. Sanki yaya gezseler kıya- met mi kopacak? Bu vatanı böyle mi kurtaracağız?” Diye manasız, manasız söylenmekten geri kalmı- yorlar. Bunlar, Keçiörende, veya Çankayada oturan vekillerin va- kit kazanmalarını değil, yarada- Ba sığınarak tabanlarma güven- melerini odileyen kısa görüşlü mahlüklardır... Onlarda zaman mefhumu, sür'at mefhumu yok- tur. Eğer bu mücadelede hâkim olan hakiki kudret ve iradeye iti- madı olmasa, insan bu gibi adam- larla beraber ayni endişeli suali kendi kendine soracak: — Evet, vatanı böyle mi kur- taracağız? Böyle geri, kıskanç ve medeni telâkkilere uymayan ka- Halkevi okuma salonunda kitap dairesi hazırlanıyor Halkevi kütüphanesi ANKARA, 30. (Milliyet) — Hal çılacaktır. Kütüphanenin yeni ısmar- Yolculuğu Yarından itibaren mnn tazam servis başlıyor Ankara ile İstanbul arasnda mun- tazam hava seferleri yarından itiba- ren başlıyacaktır. Bu seferler de üc- retli yolcu taşınacaktır. Şimdiye ka- dar yapılan tecrübe seferleri muvaf- fakyetli neticeler vermiş, büyük bir rağbet uyandırmıştır. En çok kadın- lar Hava yolculuğunda derin ve eğ- lenceli bir zevk bulmaktadırlar, Hemen her gün gelip giden postada kadın yolcu vardır. Dün de bir muharrir ve fotoğrafçımızı Ankaradan getiren Tahir Beyin idaresindeki Yünkers tayyare ile hanımlar gelmiştir. Yu- karıda dercettiğimiz resimler dünkü hava yolculuğu esnasmda çekilmiş” tir. Birinci resim tayyarenin yolcula” rını, ikinci resim bulutlar arasında yolculuğu, 3 üncü resim de Bileciğin Mei görünüşünü göstermek- Spor ANKARA, 30 (Telefonla) — Bu. gün mektepler lik maçı Gazi Ensti- tüsü ile sanatlar mektebi arasında Fakat Gazi Emstitğsü ta- b . yaparak galip ilân edilmiştir. kitapların tasnifi ilerilemiştir. Küt tanzim edilmektedir. Bu İtibaria An- kara nevi şahima münhasır kıymetli ve modern usullerle işliyen bir kütüp haneye sahip oluyor demektir. Bu kü- tüphanede kadim edebiyat, falsef: ve tarih üzerinde Avrupadaki 'âmsa. line mümasil olabilecek şekilde oriji nal tetkikler yapmak mümkün ola- caktır. Edebiyat kitapları arasında eski Yunan ve Fransız edebiyatı mühim bir yekün tutar, İkinci (Oderecede Ak man ve İngiliz edebiyatı gelir. Ho- Lesing ve şayanı dikattir, mevcudu dalma zenginleştirilecek Türk neşriyatı ol- duğu kadar, garp neşriyatı da adım adım takip olunarak mühim eserle- rin kaçırılmamasına dikkat edilecek- tir. Bu sayede kütüphaneden eski kültür ve zinhiyet tarihini takip et- kevi o kitaphanesi yakında 4- | lanan mobilyesi yerlerine konmuş ve mek mümkün olduğu kadar muasır İ bat almaktadırlar. İ gösterilmesini mucip olmaktadır. İ gidecek ecnebileri aratmıyacak ma. Mektepler lik maçları ————— hane en asri usullere göre tertip ve | Cemiyetleri Türk işçiler ecnebileri| aratmıyacaklar İ ANKARA, 30 (Telefonla) — An- karada esnaf cemiyetleri arasmda 4 | cemiyet vardır ki bunların dördü de | inşaata müteallik işlerle uğraşmak: tadırlar, Bu cemiyette mukayyet aza - nm yekünu 1764 kişidir. Cemiyetler haricinde kalanlar 100 kadar tah- min edilmektedir. Türk tebaasına tahsis edilen kü- çük sanatlar kanunu 16 haziranda tatbık edileceğinden cemiyetler, şim- diden faaliyete geçerek 4 cemiyetin idare heyetlerinden birer ve heyeti w- mumiyelerinden de birer kişi seçerek 8 kişilik fevkalâde bir heyet teşkil et- mişlerdir. Bu heyet, on gündür topla- narak ecnebi işçilerin işi bıraktıkları gün yerlerini doldurmak için terti- İnşaat mevsiminin yaklaşmış ol- ması da almacak tedbirlerde istical Gerek esnaf cemiyeti umumi kâti- bi Hilmi B. gerek bu heyet inşant işlerinde çalışan iççilerimizin, azaları haret ve kabiliyette olduklarına ka- midirler. Heyet, bilhassa şimdiden bina yap- tıracaklarla işçiler arasındaki muka- velelerde mutavasart . mekte ve tavsiye ettiği işçiler hak- kmda teminat verdiği gibi inşaat sa- hipleri ile de zuhura gelecek ihtilâf ları da hal için merci vazifesini gör- meği taahut eylemektedir. Ankaranın İmarı için ANKARA, 30 (Telefonla) — Hü- kümet, Meclise Ankara şehri imar müdürlüğünün 932 senesi bütçesi fa- sıl ve maddeleri arasında 5700 lira- isle müm: icrasına ve istikşaf be- dellerine verilmek üzere 15 bin lira- lık bono ihracna dair bir kanun lâ- yihası tevdi etmiştir. Bu lâyiha ile karşılığının müdürlü ün 1933 senesi bütçesine konulacak istimlâk tahsisatımdan tesviye edil. | mek ve munhasıran tahakkuk etmiş | istimlâk bedelleri mukabilinde hak sahiplerine verilmek üzere azami 6 ay vadeli 15 bin liralık bone ihracı na mezuniyet verilmesi istenmekte- dir. Her yerde Mürekepli dolma kalemini arayınız İ sarımı, birde ciğerlerini alırlar. Tayfur ustanın | tavukçu dükköne Tavukçular kralı! Binlerce tavuklu çiftlik ve hergün yüz tavuk sarfeden lokanta?.. ANKARA (Milliyet) — Dükkân bü- yük cadde üzerinde değildir. Hâttâ ya- pı itibarile de güzel bir bina sayılamaz. Fakat önünden geçerken behemhâl sizi bir lâhza bakmağa mecbur eder. Sap sarı yağlar içinde bir suru pişmemiş ta- vuğun üst üste duruşları nazarı dikka- tinizi çeker, Ankara pasta salonunun yanındaki sokakta bulunan bu dükkün Ankara'nın münhasıran tavuk yemekleri yapan bi- ricik lokantasıdır. Evvelce İstanbul'da herkesin tanıdığı güler yüzlü, dev cüsseli Tayfur usta bir kaç senedir Ankara'nın da şayanı dikkat bir tpi oldu. Herkes ona tavukçular kı- ralı ismini takmış, tavukçular kıralı yu- karı, tavukçular kıralı aşağı... Burası da pasta salonu gibi devamlı müşterilere malik bir köşedir. Akşam yo7meğimi yer- ken meraklı tarafları bulunan bu lokanta- yı yazmak aklımdan geçti. ... Müessesenin iki sahibi var; Tayfur usta ihtisasını, ortağı Bayram Efendi de çalışkanlığını ortaya koymuş, biraz da sermaye yatırmışlar, bu dükkân böylece meydana gelmiş, gelmiş amıma müşteri de tutmuş... Öyleya sap sarı yağlı, besli tavuklar. dan yapılan nefis yemeklere kim rağbet etmez! Şimdi bana ili ortak anlatıyorlar; — Günde altmıştan yüze kadar tavuk işleriz. Müşteri hamdolsun tutmuştur. Eh biz de elimizden geldiği kadar onları memnun etmeğe uğraşıyoruz. Sefaretha- neler de devamlı müşterilerimizdendir. Bunlar tabii, çiy tavuk alıyorlar. Öteki lokantalardan çiy tavuk isteyen çok arm ma vermeyiz. Sefarethaneler hergün bilhasn bizden tavuğun katı denilen taşlığı ile bunun İnsana çok yararmış, bazı hastalıklara bire bir- | miş, Biz tâ Adliye serayından tutta, Ban- kalar caddesinde Evkaf aparımanma kadar yemek yollarız. Günde yalnız dı- şarıya yüz tepsimiz vardır. İş Bankacı ları, Hariciyeciler, Dabiliyeciler Adliye erkânı başlıca müşterilerimizdir... Bunları bana anlatırken Tayfur usta ara sera kalkıyor masalardaki müşterilere elile hizmet ediyor, aşçıya koşuyor emir- İk zina veriyor, yine geliyor. Bu tavukları Anadolu'da perakendeci aranıyor; Bütün Şark umumi depoziteri m. de TOLEDO Istanbul, Sultan Hamam Hacopulo Han No. 36 Telefon : 20020 PİLOT'u Kullanan DÜNYAYI dinler T.S.F, RADYO Mağazası: Galata Şehsuvar 72 $ğ 1081 ; böyle fevkalâde yağlı şekle nasıl soktuk- larını sordum. Sef adamlar, ser ilân sak- Indıkları yok: — İncesu'da bir çiftliğimiz var. Orada her daim için binden aşağı dü mezbahadan aldığımız kanı kepekle ka- rıştırarak besleriz, bir de küçük darı ye- diririz, bunlar çok yarar, yağ yapar. Çiftliğimizde tavuk yetiştirmez, tavuk besleriz. Tavukları bize civar vilâyetler- den madrabazlar o getirirler. Bu tavuk bolluğunda bile elli kuruştan aşağı tavuk almayız... ... Tayfur ustanın kendisi de yemeklerine iyireklimdir. Tartmadım arma en aşağı yüz yirmi kilo var.. Bana elile bir kalkan tava yapmış getirdi, hakikaten enfesti. Burası balık ta işler. Hiç bir yerde ba- hunmayan taze balıklar bu lokantada bu- lanur. Fakat buranın asıl işi İstanbul'un “Yordan”ı gibi münhasıran tavukçulule- tur, Sakım burayı Tayfur usta bana balık ikram etti diye bu kadar methettiğimi zannetmeyin, onun hakkında az bile yazdım. ... Kapudan çıkarken Bayram “Efendi bir demet menekşe hediye etti, Tayfur usta da kulağıma fısıldadı: —Yarın tavuk başından paça yapacağım, ağzınıza lâyık, inşallah buyurunuz,bek- lerim... Yi Kurban deri ve barsakların: Tayyare Cemi AKA GUNDÜUZ”'ün Yeni 5 Romanı: 1: UVEY ANA, * ONLARIN ROMANI, * BEN ÖLDÜRMEDİM, : UÇ KIZIN HİKAYESİ, $* AYSEL, Her kitapçıda bulursunuz ama acele ederseniz Fena olmaz. Çünkü pek ez kaldı. | Ankara SİNEMALARI Yeni Bugün bugece EE TELAŞ NORM”, SCHERER - CLARK GABEL tarafından temsil edilen Metro-Gol- dwin-Mayer'in en büyük fihmi SERBEST RUHLAR Kad istiklâline ve ihtiraslarına ait €n güzel sahneleri ancak bu eserde göre bilirsiniz. İlâveteni Dünya Haberleri. Bugün Kulüp YORK Bir Millet Yaratan Adam M. Werner Krans Almanya tarihine ait bu muazzam i muhakkak görünüz İlâveten: Köpeklerin IV komedisi BRODVAY REVÜSU Fevkaiâde odalar 3 Liradan itibaren ATD ZAMLAR Şarkın En Muhteşem Oteli Amerikan bar . Lokanta . Oyun salonu - Danslı çay . Hususi salonlar . Kalton . Band orkestrası daimi isma” Bış) Fiatlarda Çok Büyük Tenzilât 1057 ANKARA'DA 2.)