Mili ei Asrın umdesi «MİLLİYET» tr. 17 T.SANİ 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon Numareları: Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbam 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için o Hariç için Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku- ruğtur. Gazete ve matbaaya ait işler işin müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların me #'uliyetini kabul etmez. 3UGÜNKÜ HAVA Yeşilköy rasat merkezinden verilen malümata göre bugün hava bulutlu ve karayelden mü tedil kuvvette rüzgârle olarak devam edecektir. 189-1132 tarihinde hava taz- yıki 789 milimetre en çok si- 16, enaz 6 santigrat dır, Belediye bir yeri açar, bir yolu genişletir. | orada bulu- | ,ğön evlerden şerefiye alınır... is e ksim meydanını tanzim etti çin de belediyemiz oradaki durduphiplerinden binlerle lira Kanuni şeye ne diye- — Ot Yalnız bir tek sual be- Ne var, ni verdiği herhangi bir yaptığı herhangi bir işle Bir sokağın şerefi kaçarsa oradaki emlâk sahiplerine bele diye para veriyor mu?.. Zanne- derim ki buna cevap veren bu: | lunmaz, Yıldız yağmuru Yağdı mı, yağmadı mı bil- miyoruz, Kandilli rasathanesi- | ne nazaran havai ve (o aydınlık hatlar hlinde ( görülüyormuş. örmedim.. Bir muharrir ia sordum. Bana şu ce- vabı verdi: “Bedbaht olanın bâğına bir kat rası düşmez Bârün yerine dürrü güher yağ- | Şapka hırsızı Geçende sıkı bir yıldız poy- râza karşı giden birisi Ayaspa” sanm ağız taraflarında şapka- sını uçurdu... Ve şapka oka dar hızlı uçtu ki; oldukça seri © Şapka bile sıkı tutulmazsa ka. | " İk İ adam Eğer i önleme “seydi, alıp başımı gidecekti. © çıyor.. Nerede kaldı baş tacı- “Milliyet, in romanı: 16 Bu GEORGE ALEXANDER MARTHA EGGERTH akşam MAJIK te: KALPTEN KALBE filmi başlıyor «m Bütün İstanbul'un beklediği, baştan başa zevk, neşe ve gençlik filmi. Müstesna bir eser. Güzel ve emsalsiz operet. İlâveten R.K.O. dünya havadisle mız olan zevcelerimiz (benim | yok yal) Dün de gazetelerde Vasil | minde birisinin, tenha sokak- İlarda gelen geçenin şapkasını ki; şapkaya dikkat etmezsek kâh rüzgüra kapılıp kaçar, kâh şırır.... Gene gazetelere ran Vasil ismindeki bu şap İ ka hırsızı yakalanmış ve polise verilmiş... Abdal herif! Şapka kapacağı yere külâh kapsaydı İ kimse bir şey demezdi... Hanım teyzenin sözleri.. (Son Posta) refikimizde Ha nım Teyze müstear ismile yazı yazan zat dün bir genç kıza bir İ nasihat veriyor.. Her şeyden evvel aşka, evliliğe velhasıl cin siyet meselelerine dair verilen cevapların altına (Yenge Ha- nım) imzasını atmak daha mü- nasip olâcağını (Hanım Tey- ze) mize hatırlattıktan sonra i- se girişeceğim. Mesele şü: | erkek sevmiş amma bütün kal bile sevmiş. Fâkat sonradan öğrenmiş ki; erkek evlidir. Şim | di ondan nefret ediyormuş, lâ- | kin unutamıyormuş. Hanım Teyzeye soruyor: o “Unutmak için ne yapayım?.. | o Hanım Teyzeye göre “Sevil- meğe lâyik olan erkek sevilir. bir katili sevmiyorsunuz? Ken disinden nefret edilen adam se vilmez.” Verdiği nasihati dinlemeden | İ evvel Hanım Teyzenin bu Fileri | Din yanlış olduğunu söylemek istecim: “Sevilmeye lâyik olan | erkek” diye bir tip yoktur. İn- san neden sever? Bu henüz keş | geneyi, bir katili, bir hırsızı se venler vardır ve çoktur... Bina İ enaleyh bu mütales tamamen yanlıştır. Hele nefret edilen a- ihanetine dair bir şey öğrenir- İ se nefret eder amma sevgisi b£ ir, Hanım Teyzeye göre: Bu aş kın unutulması için bir diğeri- ni sevmek lazımdır. Vakıa çivi çiviyi söker derler amma aşkta bu olmaz. Ve muhakkak olan bir şey varsa eğer bahsedilen ciddi bir aşk ise ilk sahi- | ie ölür gider, İkincisi artık | | gönül avutmak için bulunmuş | bir şey olur. Aşk yarasının en müessir ilâcı zamandır. nabilene göre... FELEK Yeni neşriyat Lehimsiz kuron iş i Halil İlyas Bey bu | ir kitap neşretmiştir. ahsi bütün teferrüatile ve resim | lerile izah eden eseri karilemize | i tavsiye ederiz. Bir genç kız bir | | Neye bir Çingeneyi, bir hırsızı, | Hep bilirsiniz; Bizde öteden | beri teessüs etmiş bir usul var- | fedilmiş bir sır değildir. Bir çin | dam sevilmez, sözü büsbütün | Daya | kapıp kaçtığı yazılı idi. Demek | Fransızcadan | Otelin holünde otura otura İ Suzy'nin canı sıkılmağa başla” dı. İki üç gündür kimse semti- ne uğramıyordu. İhtiyarlamış on çirkinleşmiş miydi?Yok | lış verişler gibi bunda İ da iktisadi buhranın İ vardı? Bir aralık yanıma metrdotel Albert geldi. Ona dert yandı: — Albert, dedi. şöyle aklı az parası çok insan yok mu? Nere de kaldı bunlar? Albert böyle (gönül işlerini halletmekte mahir bir insandı. Hususile Suzy gibi kadınlara yağlı parçaları tanıştırmak i- İ sin bire birdi. Başını kaşıdı: — Dur, dur, dedi, Robert ak | ima geldi. O da senin gibir şik, | güzel; çıtı pıtı bir kadın ara- yor. İ — Albert sen çok hiyanet in İ sanmışsın, Ben sormasam, bir | İ sey söylemeyeceksin. yle amma, başımdaki i İ şin de haddi hesabı var mı ya.. ... Bu Robert te amma iyi adam | mış ba! Suzy daha masasının başına oturur oturmaz yüzer franklık iki kâğıdı dizinin üstü J me bırakmıştı. Hem ikisi ne güzel bir çift | teşkil ediyorlardı. Robert uzun ca boylu, yağız bir delikanlı, Suzy de gösterişli bir kadındı. Ertesi gün akşam yemeğini Robert'in oturduğu oteldeki İ hususü dairede yemişlerdi. On dan sonra tiyatroya, dan sonra da bara gittiler, Fakat garip şey.. Bu Robert İ ne kadar başbaşa ve yalnız ka genç kadını ne okşa yor, ne öpüyordu. Suzy o ka- dar çirkin de ondan mı? Ma | demki bir defa almış, beğen- miş, neden uçsuz bucaksız mas raf edip duruyor? Sabah ortalık ağarırken ote- İ le döndükleri zaman, Robert genç kadına odasının kapısına kadar refakat etti ve “allaha 1s marladık” diyip ayrıldı. | Suzy hiddetli ve asabi karyo | Hiç te | v İlanın üzerine uzandı. | böylesini görmemişki, Artık her gün buluşuyorlar- İdr. Beraber çay içiyorlar, ye | mek yiyorlar, gezmeğe gidiyor lardı, İşte o kadar... | Fakat Suzyde de hiddet git- tikçe artıyordu. Ne soğuk kan | Is adam bu yahu! Vakıa büti Bu | muamelelerinde raz edilmesi icap eden hürmet- te ve zn kusur etmeyor- tesiri mi | tiyatro- | bir kademesi | | Vazifesi sanki bir arkadaş- | İ mış gibi, o huduttan ileri git: | | meyordu. | Tanıştıklarının on birinci gü | mü Robert genç kadını tekrar hususi dairesine davet etmişti. | Suzy'nin kalbinde bu sefer bir mit parladı, Kimbilir, belki!, Saat onu çalarken Suzy şaha İ ne bir dekolte ile, Robert te | | smokinle, süslü bir masanın | İ taşıma geçtiler, ; Sarp ve pm | pany ya. İ Demek ki Robert bütün he İ vesini bugüne * saklamış. İşte | ilk hareketinden belli, On gün İ dür birinci defa iyor. | Bir buçuk saat lâklakiyattan | sönüe; Robert gene genç kadı- | Bi odasının kapısı önüne getir İdi. O zaman Suzy artık dayana madı: — Bana baksan a, dedi, bin lerce frank sarfedip beni yanın da gezdiriyorsun, Sonra da böy | le oportada bırakıp gidiyorsun. | O zaman Robet: l — Kızım. dedi, bu işin iç yü | İ zünü sana söyleyeyim de, yüre İ ğin rahat etsin. Ben karımdan | İ ayrılmak istiyorum. Buna bir kulp bulmak lâzım.. Seninle cürmü meşhut halinde bir vazi İ yete düşmekten başka çare bu İ İamadım, Asıl meseleyi şimdi anladın mı? | Suzy güldü, hafifçe Robert- | in omuzuna vurdu: İ Korkma, dedi. senin böy le bir hileye “ihtiyacın yoktur. On gündür 'Bana gösterdiği: alâkasızlığı “hâkim huzurunda bat etmek,'3eni herhangi bir | kadından ayırmağa kâfi bir se- | beptir.. Yakılacak Kitap! Son hafta içinde Gözyaşları ro- manı kitap halinde © neşrolunan Etem İzzet Beyin ilk ve memleke- tin her tarafımda büyük bir alâka ve zevkle aranan ve okunan eseri olan “Yakılacak Ki harflerile tabedilmeye tar, Yakılacak kitap Türkiyede on ilen, okunan ve bir iki ee- Pek nl bir zaman zarfında bu İ eser de vehi şekli ile neşredilmiş olacaktır. bugün 3nat ikide Şişlide Boyacı sokağın. İda Meşrutiyet apartımanmdan ki makberi mahsusuna defnedile- cektir. . Allah gariki rahmet eylesin.. İ Yazan: Ekrem Bugünkü proğram 18 den 18,45 kadar Saz (Vedia Riza Hanım), 18,45 den 19,20 ka dar orkestra. 19,20 den 19,45 kadar İ Fransızca ders (ilerilemiş o olanlara İ mahsus), 19,45 den 20 kadar orkest ra, 20 den 20,30 kadar Darülbedayi artistleri tarafından bir temsil, 20,30 den 21,30 kadar Tanburu Refik B. ve arkadaşları, 2130 den 22 kadar Saz Seniy eHanım, 22 den 22.30 ka - Bugün MELEK sinemasında “EE Lilian Harvey ve meşhur komik ARMAND BERNARD tarafında temsil edilen PALYAÇO > büyük Filmini görmelisiniz “ARR dar Gramofon, ajans ve borsa haber | leri saat ayarı, VARŞOVA 1411 m. 15,15: Gramofon. - 13.40 Tale- konser. 16.55: Gramofon. 17.35: Gramofon, 18.05: Gramo- 19: Kahvehane musikisi. : Hafif musiki. 22.35: Meo- 550 m Sovanka Siyan takımı. 21,05: Venedig gecesi 22: Konferans. 22.20: Mr. ER- NEST DOHNANYİ'nin idaresin. senfonik konser. ni iştirakile ca zmusikisi, VİYANA 517 m. chard Strauss'un musi Ni PRAG 488 m. 20.25: Bando musiki (operet | ve-marşlar). 21.40: Keman sayde'den müreli p takımın par | İ çala, (Klüsi va'dan: RERN 20.10: (rramofon ile) parçalar. 2! Solist Kloos'un iştirakile Ma kilisesinden naklen orkestra kı seri. 22.50: Haberler. Müteakı- ben: Hafif musiki. ROMA 441 m. 21.50: Thomas'in eserlerinden “MİGNON” operası . BÜKREŞ 394 m. 13: Gramofon. 14:Keza 18.05: Karışık konser. devamı. 20.35: Bi dan naklen: Bori den “PRENS İGOR” isimli opera temi İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Darülbedayi Temsilleri Bu alışan ant 21,30 da (ÜÇ SAAT OPERETİ) Besteleyen Cemal Reşit Bey. Umuma 3 perde 27 tablo. Bu akşam Süreyya Opereti 50 kişilik böyük kadrosile ŞEN DUL FERAH sinemada 233.50: Tagan- | rİpekfilm Studyosu Muhterem halkımıza senenin şu en büyük sinema hadisesini n delemekle iftihar eder: Dahili ve harici bütün sahneleri Türkiyede & i ve sözlü olarak zırlanan ve mükemmel bir şekilde olabilmesi için hiç bir fedakâr tan geri kalınılmıyan büyük milli BİR M İLLET UYANIYO! Rejisö; ERTUGRUL MUHSİN Filmimizin bütün sahneleri ikmal edilmiştir. Filmin montajına | raretle çalışılmaktadır. Pek ve pek yakında İSTANBUL-ANKAR İZMİR'de müteakiben sesli makinası olan bütün şehirlerimizde mi, terem halkıma; za takdim edilecektir. SİNEMACILIK DÜNYASININ HARİKASI Sesli filmlerin en güzeli... MAVi TUNA Güzelliği takdir edenleri zevkten çıldırtacaktır. Baş rolde: ve dünyanın ZİGAN BRİGİTTE HELM en meşhur, hakiki orkestrası GLORY A'da PIERRE, BENOİT'nın şaheseri ve ilahi yıldız BRİGİTTE HELM'in Temsili muhteşemi ATLANTİ muazzam filmin gördüğü fevkalâde muvaffakiyet hasebile bir kaç güne daha iraesine devam olunacaktır Congorilla Siyah kıt'anın sesi ve kalbidir — En kuvvetli hayvanlar — — sergüzeşt ve ayni zamanda bir aşk macerası ve gülünçlü komik sahneler. Beşinci ira memurluğundar İ ılmasma karar verilen gard yola, ve sair ev eşyası 24-11-9: rihine müsadif perşembe günü İ 13 ten itibaren Kasımpaşada İl | farmı caddesinde 149 No. lu nünde açık arttırma ile sat dan isteyenlerin mezkür santa mahallin de bulunnalar olunur. ZAYİ — 2373 numerolu tek rabamın plâkası zayi olmuştu | misini alacağımdan hükmü kalıj Vitae, ÂDEM ve HAVVA saadetti ki! ve rahata kavuştum diye — bir şey değildi.. Yalnız eski kin eksilmiş dolu muhteris aşkın yerini şimdi .mes'ut ve tatlı hislerle dolu bir sev gi almıtşı. Bir akşam Süheylâ Kadıköyün- © de oturan anne anesine misafir git © miş ve kadıncağızın ısrarı üzerine bana telefon ederek o gece Kadıkö yönde kalmak için o müssade iste- o miyi © Bu, köşkteki odamda, yalnız yat uğım ilk geceydi. Vakit geceyarı- © sını geçmiş ve ben hâlâ uyuyama- & $ mıştım, Hep onu, Denizi düşünü- yordum. Muhayyelemi o dolduru— — yordu. Mir, Süheylâ ile son günlerde tama- çe mile iki arkadaş gibi idik. Hiç bir ik burakıma: zaman ködm nazarile bakamadr- ğım Süheylâ hâfızamda da bir yer imiştı. Şimdi, yalnız ya- Denizin n Send htira- —sükün | Yaşar Nabi Muhakkak vücudün tatmin edil diği zaman ruhun © aç kalmama: veya ruhun doyduğu zaman vücü- dün tatmin edilmemiş gibi kalma- sı mı İazımdı.? Paşa, ne de olsa artık ihtiyar bir adamdı, Deniz gibi genç bir kadın tarafından sevilemezdi. Birdenbire yavaşça kapının vu- dim. Bu vakitsiz ziyaretçi yi ola bilirdi? Onun olması ihtimalini dü şünerek kalbimin çatlıyacak gibi vurduğunu hissettim, Kapıyı aç- tım: O idi, Üzerinde ince bir dekolte vardı. Saçları darma dağınık, omuzlarına dökülüyordu. Bir ressam olsaydım | batıl kalan bu şekilden ne muhteşem hir tablo vücude getirir İ dim. Girdi ve kapıyı kapadı. | gözleri önünde, elimize fırsat düş- | te günahlı aşkımız bir gün meyda: ! fazla düşkün ve fazla mağrur olma | hammül edemezdi. Fakat bence a- | sıl tehlike paşaydı. O, Denizi sevi- | Sandetim okadar büyüktü ki o an için başka türlü düşünemezdimi. Bu geceden sonra Denize ve ba- na bütün safiyet ve itimatlarile ku caklarmı açmış olan bu ailenin ba- ba ve kızına, kendi evlerinde, adeta tükçe ihanet etmekten geri durma dık. Mütekabil ihtiraslarımızın bi“ zi, bir şeamete doğru sürüklemek: te olduğunu hissediyordum. Bu çif na çıkarsa bu, ne büyük bir rezalet olacaktı. Süheylâ beni sevmese. © bana sa bile gene onun kocası idim, Ve bir kadın, düşmanı gibi nefret et- tiği bir kocanın bile ihanetine ta- yordu, hem de sonsuz bir aşkla. . Sevgilisinin ihanetine uğramış bir âşık ayni zamanda karısı tarafın- dan aldatılmış bir koca olursa bu daha çok tehlikelidir. Fakat biz, ne Deniz venede irademize hâkim değildik.Rüz Kim bilir?, Denizin tuvalet ve güzelliği bü- tün Erenköyüne şöhret | salmıştı. Paşa onun için hiç bir masraftan çekinmiyordu. Ve, Deniz bir pren se gibi giyinebilmek için bir pren- se gibi para harcıyordu. Paşanın son zamanlarda dört beş bin lira kıymetinde bir mağazasını sattığı- nı haber almıştım. Şüphesiz ki bu kadar masrafa irat ve gelirleri yet- ez iban ruhu gibi tu- letleri de her gün iyordu. Ve, her gün karşımda yeni ir ma mak yaj ve yeni bir dekor altında çar. Eni lb e leliyonlmlki Şe nidir. Fakat bir müşahede bana yeni bir tehlikenin yaklaşmakta olduğu nu haber veriyordu. Paşa, günden güne neşesini kaybediyor, günden güne endişeli, mustarip bir adam hali alıyordu. Denize karşı tavırla- rında da daha büyük bir korku ve çekingenlik farkediliyordu. Acaba bir şeyden mi şüpheleniyordu. Şüp helense, diyordum, o asker bir a- damdır; hiddetini saklıy. 1 ee iie ğim, gülü koklıyan, dikenine kat” ; larmalıdır,, diyordu. o Fakatoda, Paşanın hallerinde son zamanlar- da, bir başkalık olduğunu itiraf e- diyordu. Aralarındaki . büyük yaş farkına rağmen Deniz gibi bir ka- dınla evlenmek (| ihtiyatsızlığında İ bulunmanın, sonunda fena netice ler vereceğini tahmin etmeli değil miydi?. Sonra nasıl seviyordu, ne yaşından umulmıyacak bir hara- retle seviyordu. Esasen Denizin, onu yakından tanımak saadet veya bedbahtlığına uğrayanlar tarafın- dan sevil havsalama sığdı ramıyordum, O pervanelerin bulun duğu yerde yakılan bir (ateş gibi idi. Etrafında bulunanlar bu ateş” te yanmağa mahkümdular. Bu, ö - nüne geçilmesi imkânsız bir şen- metti. Ve Deniz otrafma ıstırap ve keder saçmak için yaratılmış meş'- um bir kadındı.. Şeytanı boynuzlu ve çirkin şekli yerine (— resamların neden böyle muhteris ve güzel bir | kadın şeklinde tasavvur etmemiş olmalarma hayret ediyordum. Bazen maceramızm meydana çıkması üzerine hasıl olabilecek va- | ziyeti düşünüyordum. — Her halde yüzümden kaybetmiş olacağı r ve zenginliği sonra yüzüme vı yacak. benden nefret etmiyec: idi?. Onu alıştığı bu hayata de ettirmek benim elimde değildi buna tahammül edemez, hayatın hasreti onu bedbaht ef ede Hem esasen Paşa Deni: nlmıya razı olacak mı idi? de her şeye rağmen, o yalnız büsbütün kaybetmemek için İerini kapayacak ve görmem: ten gelecekti. Bu ihtimal ha ma geldikten sonra Paşanın günlerdeki halini gözlerimin de canlandırdım. Düşündü ihtimal belki de yimdiden bir katti. Paşa belki her şeyi | ö mişti de sesini çıkarmağa cesai iyordu. © Ya Süheyla öğrenirse ne o 117. Tabii babasına her şeyi an cak, kırılmış gururu ile ağlıy' çırpıncak ve ona fikir danı | Babası kızma ne cevap vere | Tahammül etmesini, o kendi yapmasını mı söyliyecekti?K7 önünde zâfını ve hodbinliğini b apaçık bir şekilde meydana »