Douglans Fairbanks Douglas Fairbanka'ın asıl | İsmini çok kimseler bilmez. A- sil ismi Ulmann'dır. 29 mayıs 1883 te Amerikada Colorado hükümeti dahilinde Denverd'- de doğmuştur. John isminde büyük bir kardeşi vardı. Altı #ene evvel vefat etti. Ortanca kardeşi film acentesidir. Doug lâs'ın babası ise bir şeker fab- rikasının müdürü idi. Küçük Doug daha iki yaşın da iken o kadar hafif uykusu Varmış ki. çocuğu uyandırmak İçin evde çıt çıkmazmış. İ Üç buçuk yaşında iken, bir gün babası ken: i Denverd Civarında bir maden ocağına götürmüş. Bir ambarın öni den geçiyorlarmış. Doug daha o zamandan şeytani fi- kirleri canlanmağa başlamış. Hemen ambarın tepesine çık- Mmak istemiş ve hakikaten uğra $a uğraşa da ambarın tepesine çıkmış. Fakat inerken nasıl ol Müş, olmuş. yuvarlanarak düş- müş ve yaralanmış. Doug hâ- lâ bu yarasının izlerini taşır. O zamanlar Amerikada al tın arayıcılar faaliyet halinde i diler, Onlarm haşin hayatı Doug üzerinde derin bir tesir bıraktı. Sonra mektebe gönder diler, Douglas sınıfının en tenbel talebesi olduğunu saklamaz. Bu. zeksmin kıtlığndan değil, Öğretilen şeylere Memesindendi, O daha beş ya- ında iken bilhassa evde kar- deşlerile tiyatro sahneleri ku- tar ve akıllarma göre piyesler uydurarak oynarlardı, Douglas'ın babası oğlunu bir maden ocağı işinin başma 3eçirmek isteyordu. Douglas'ı | Denverd'deki âli mektebi bitir diktem sonra madencilik mek: | tebine gönderdi. | O tarihlerde büyük Ameri- an tlerinden o Fredirick Vard şöhretin balâsında dola- #ıyordu. Douglas bu adamın klâsik piyeslerini seyrederken. birden bire kendi istiğadınm Derede tecelli edebileceğini an ladı ve bir gün Richlicu piye- sinde Frediriek Vard ile bera- | oynadı. O genç yaşında rol | lerinde muvaffak olmuş görün | meyordu. Sonra Nevyorkta Manrattan tiyatrosuna girdi (1902). Dört sene sonra doğ- duğu Denver şehrine geldi, o- Yada temsiller verdi. Douglas”- Mm şöhreti 1907 senesinde Bi- İou tiyatrosunda verdiği temsil rden sonra başlar. Ondan son Taki bütün piyeslerinde Doug- 8 aranmağa ve alkışlanmağa lndı. Douglas bu suretle | #ahne hayatnıda uzun müddet | kalmış ve ancak ondan sonra | dr ki sinemaya geçmiştir. Hollyvot'da Yaz tatili Paramount rejisörlerinden ax Marcin Japonya ve Çinde Yaptığı seyahatten © Holiy- Vood'a avdet etmiştir. Silvia Sidney tatil seyahati Me yeni çıkmıştır. Richard Arlen kendi yatile leksikaya gitmek niyetinde ir, Clive Brook piposunun du- Manlarile ha yet güzel alkalar yapabi için kendi > bir filmde baş rol verilmiş George Bancroft üç sinema Nin sahibidir. Gary Cooper yakında Helen '&r ila vani hir film casire. İ “ Sarışın mabude,, filminde Marlene Dietrich ile bir ihtilâf çıkmıştı.. Şimdi de bir mesele çıktı: Film için senaryo intihabı hakkıdır? kumpanyanın mı, yoksa rejisörün mü Madge Evans'ın mest eden bir bakışı Marlöne Dietrich'in son çe- virdiği fiimlerden “Sarışm ma bude” nin senaryosu (Von Sternberg ile Marlöne beraber yazmışlardır. Bir rejisör, biri mümessil, senaryoda mütabık bulunuyorlardı. Tam film veç- rilmeğe başlanacağı sırada Pa- ramount'un müdürleri bu ka- gayri ahlâki, fikirleri mih- verinden çıkaracak bir film çe- virmek doğru olmadığını söyle diler, Bir kabare şantözü. çocu ğu doğduktna sonr aayni haya tı takip edebili doğduktan sonra bu ka ki hayata nedamet etmesi İsa mantıki değil mi? Bir a nın kabare şantözlüğüne ned met etmesi senaryonun İâzımı rimüfariki olmak kadar ta- mi? Çocuğu | Von Sternberg müdürlerin bu itirazlarına karşı fikirlerini anlattı. onları iknaa çalıştı. Mu vaffak olamadı. Fakat senar- yoda talep edilen yapmadı. Onun fikrince yapıla cak tadilât senaryoyu manasız ve gülünç bırakacaktı. Lâkin Paramount ısrar etti. Ya iste- nilen tadilât yapılacak. yahut film çevrilmeyecek. & Stern- berg'e üç gün mühlet verdiler. Von Sternberg dedi ki: Hiç İ bir kanun bir rejisörü fena bul- duğu bir senaryoyu çevirmeğe mecbur tutamaz. Şapkasını giydi. vali pattı ve Nevyorka gitti. Stüdyo ise rejisörden yüz bin dolar za- rar ve ziyan istedi ve Marlöne Dietrich'in tadilât yapılarak se- naryoyu bir başka müdürle, İ Richard Wallace ile çevireceği tadilâtı da | | i ilân edildi. Bu defa da Marlöne çevir- miyeceğini söyledi. Çünkü Mar İöne her şeyi Von Sternberg'e medyundur. Kendisini bulan, meydana çıkaran. bütün dünya ya tanıtan odur. Bütün muvaf- fakıyetlerini ona medyundur. Binaenaleyh bu filmi ondan başkas tile çeviremez. Hollywood'da bir münaka- şadır aldı. iKmi stüdyo müdür- İerine kimi de artistle reji: hak veriyorlardı. Fakat ekseri- yet o Marlöne'in lehine idi. Grand Hotel filminin ilk defa gösterilemeği gece, tiyatronun önüne yığılan halk Marlöne'i alkışladı ve kendisini teşci et- ti, Her taraftan bağırıyorlardı: — Bravo Marlöne, sıkı tut! Sakın kararından dönme! Da. vayı kazanacaksın. Biz hepi- İ İkisini ayıracağınıza, bir de bu miz seninle beraberiz. O sırada yanında bulunan kocası Rudolph Seiber bir kaç kelime ile halkı teskin etmek istedi. Fakat halk polis kordo- nunu kolayca yararak, mabu- delerinin yanına kadar vardı- lar ve kendisini omuzda taşı- mak istediler. Bu nahif, zayıf vücudün. rejisörüne sadık kal- mak için dünyanın en kuvvetli bir firmasına karşı meydan o- kuması. hattâ karriyerini ve is- tikbalini tehlikeye atması, hal- kın üzerinde derin bir tesir bi- rakmıştı, Müteakıp günler dedikodu aldı. yürüdü. Diyorlardı ki: Paramount bunları ayırmak is teyor, Çünkü bütün filmleri bi- ribirine benzeyormuş. Bu se- bepten haylı tenkitler oluyor- muş. Rudolph Sieber de: — Niçin ayırıyorsunuz? Di- ye soruyordu. İkisi birlikte şim diye kadar muvaffak oldular, filmi tecrübe ediniz. Hayır! Muharebe devam &- diyor. Araya diplomasi de gi- riyor, Meselâ Marlöne'in koca- | sına daha yüksek teklifler vâki | oluyor, Fakat Sieber bilhassa | bu hâdiseden sonra tekliflerin | hiç birini kabul etmeyor. Artık | | Lisan bilen artistler Bu bilgileri sebebile uzun müddet işsiz kalmayorlar Hollyvot'da amerikanlaşmış iki fransız arti. Lily Damita ve Sesli film dünya dan bir çok şayanı dil sasın- Adolphe Menjou barile tabiaten lisan kumku- ır. Bunların en iyi mi- ne Von Sternberg. ne de Mar- | tistleri alıp götürdü. İsim söy- | sallerinden biri Adolphe Men- iâne baftalıklarını almayorlar. | lemeğe hacet yok. Hemen her- | jou'dur. Ailesinde Fransız bu. Fakat aktris ayak direyor. Sternberg diyor ki: — Eğer Marlöne beni haklı bulmazsa, tabii beni müdafaa etmez. Marlâne de diyor ki: — Sternberg haklı olsun olmasın. ben daima kendisile | beraber bulunacağım. Bugün | haklıdır ve emsalsiz rejisör- | dür. Eğer kocam beni ilk defa buldu, bana tiyatroyu ve ta- ganniyi öğretti ise Hollyvood'- da ben Sternbreg sayesinde mu | vafak oldum ve kazandım. | t bu israr karşısında bazn da Marlöne'in aleyhine sesler yükselmeyor £ değildi. | Marlöne bunlara şöyle cevap veriyordu: — Ben Hollyvood'da her za- man mes'ut olmadım. İlk gel- | diğim zaman o kadar yalnız dım ki.. Kimseyi tanımayor- dum. Lisanı o kadar iyi bilme- yordum ve her şey bana bu: da acaip görünüyordu. Fakat Sternberg beni yalnız bırakma du beni bekleyen nevresteni- den kurtardı. Avrupada bulu- nan kocamdan ve kızım Marya dan uzakta idim. Beni tiyatro- ya götürür, lokantaya götürür, can sıkıntılarıma mani olurdu. İ kes beyaz perdede artık görme | lunduğu diğimiz re kadar artistin ismi- ni ve rollerini hatırlayor. Sesli filmin en başlıca icap- larından biri konuşmasını ve oy namasını bilmektir. Bu sebep- tendir sesli film daha ziya- de sahne artistlerinin işine ya- ramıştır. Fakat yalnız bu kadi rı da kâfi gelmeyor. Meselâ bir komediyenin yalnız kendi lisa- nını bilmesi işini yürütmesine müsait değildir. Daha bir kaç lisan bilen artist için U vaziyet daha müsaittir. Yani her birisi lisan kumkuması olmak mec buriyetindedirler. Sesli filmden sonra bir çokları geceyi gündü- ze katarak lisan tahsil ettiler. Meselâ Alman yıldızları Lilian Harvey fransızca bilmeyordu. Şimdi mükemmelen © konuşu- yor, Francoise Rosay'ın de in- gilizcesi olgunlaştı. Bazı artistler var ki aldıkla- rı terbiye ve doğuş tarzları daha küçük yaş- 1 konuşuyordu. U mumi harpte İtalyan ordusun da hizmet ettiği için italyanca" yı bilir. Almanca ve ispanyolca ya da vâkıftır. Tabii bu kadar lisan bildiği içindir ki uzun müddet angajmansız kalmayor. Son defa Amerikada üç, İngil- terede iki film çevirdi. Şimdi de fransızca bir film çevirmek üzeredir. Geçenlerde Pariste Sacha Guitry ile hasneye çıkacağma dair bir rivayet dolaşmıştı. Fa. İ kat Adolphe diyor Ben sinemada o kendime mevki yapabilmek için çok ça- lıştım, Bu mevkiimi bir gece içinde terlikeye koymak gelmez. Çünkü (eğer Pariste ahneye yıkar da, muvaffak o- İ lamazsam. başıma gelecek bu- dur. Anlaşılıyor ki Adolphe Menjou'nun sahneye çıkması artık varit değildir. Fakat bugün kocam da yanım- da, kizim da yanımda. Her şey eski vaziyette değil. Ma- amafih hara ben yine AL manyaya dönmek ve orada ya- şamak emelindeyim. Benim bu rada Sternberg ile beraber kal- Yanınmış bir çok sinema yıldızları daha düne kadar ismi bile duyulmayan, köşe ve bucak tiyatrolarında, yahut müzik höllerde çalışan alelâde artisilerdi. Günün birinde yeni senaryosuna mümessil arayan bir rejisör bu müzih höllerden birine giriyor ve oynayan arlisilerden bir tanesi nazarı dikkatimi eslbetti mi, payesıne varıyor. * dim hilir hunlardın da eğer arfistin hakikaten san'at Tıslımlı şöhret ve servet kapusu da bu suretle açılıveriyor. Yukarıki rı hannisi yarının »ildız, 1 ve kabiliyeti varsa, daha birinci filminde yıldız esim meşhur Hol Poach komedi artistlerinden ) len maklığım kadar tabii bir şey o- lamaz. Onunla çevirdiğim bü- tün filmler muvaffakıyet ka zanmadı mı? Ben burada ben. den çok güzel ve benim kadar kabiliyetli bir çok yıldızlar gö- İrüyorum. fakat muvaffak ola- mayorlar, Çünkü şahsiyetlerini tebarüz ettirebilecek bir reji- sörleri yoktur. Benim de ihti- mal ki şahsiyetimi tebarüz et. tiremiyecek tanımadığım bir rejisörle film neden karriyerimi tehlil atayım?, Herkes nasıl halledileceğini merak ederken, nihayet neticeye varıldı. Stern- berg Nevyorktan geldi ve Pa- ramount sahipleri ile kısa bir müzakecrden sonra filmin çev- rilmeğe başlanacağını ilân et- ti. Diyor ki: Ben davamızı kazanaca- ğrmıza emin bulunuyordum. O kadar emin idim ki, hattâ Mar- lâne'i hareketsizliğe mahküm etmeği göze alarak mücadele. ye devam edecektim. Avukatlara nazaran, mali bir itilâfa bir seneden evvel va- rılamıyacaktı. Bu müddet zar- fmda Marlöne'i film çevirmek: İten menedebilir midim? İ © Bu kadar mknakaşalara yol açan “Sarışın mabude” yi bu sene İstanbulda da görmek mümkün olacaktır. zannediyo- ruz. İhtil†yüzünden Marlöne İbir kaç haftalıklarını alamadı. lar amma, kendilerine de iyi | bir reklâm oldu. Şimdi bir me- | sele daha çıkıyor. Senaryo im