Milliyet Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. 1 NİSAN 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 Ne. Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24919 İdare ve Matbaa 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için o Hariç için aylığı Gelen evrak geri verilmez üddeti geçen nüshalar 10 ku- iştur, Gazete ve matbaaya sit ler için müdiriyete müracaat .dilir. Gazetemiz İlânların mes'u- liyetini kabul etmez. BuuUNKU HAVA Felekten istimdat Benim müstear ismimi gö- venler - kaderimize hâkim telâk ki ettiğimiz - mevhum (Felek) le hiç münasebetim olmadığı halde ara sıra onun namma ba na müracaat ederler . Bu defa yine böyle bir mü. racaat karşısında kaldım. Ga- siayıntap o hapisanesinden bir "mahpus bütün hapisanedeki mahkümlarn affedilmeleri hak kında bir kaç satır yazmamı is tiyor, Hürriyeti elinden o alm- mış bir adamdan bu bir kaç sa tır esirgenemez. Ben de yazıyo rum, Bu satırların yegâne vazi fesi onları isteyeni memnun et mekten ibarettir . Ben bu satırları yazarken be şeriyetin ceza için araya tara- ya bulduğu (hapis) usulüne i- liştim. Bula bula nihayet Alla. hım adama verdiği hürriyeti e. linden almayı buluyoruz. Ken di verdiğimiz bir şeyi değil, ise bu bahse girişecek deği- im. Yalnız Gaziayıntap hapisa- “© nesinden gelen mektubun bir > kısmını şuraya yazacağım: “G. Ayıntap hapisanesinde- ki sekiz yüze yakın mahpus ar- kadaşlardan kısmı küllisi ma- sum ve bazı garaz ve iftirala” rin kurbanı olarak mağdur edil mi ve bir kısmı ise haksız tah 5 veya şedit elemlerin tesiri da irade ve ihtiyarlarına kim olamadıkları anlarda miş oldukları cürümlerin neti- celerini pek acı olarak seneler den beri hapishanenin mensi ve mukassi köşelerinde inleye inleye çekerek mütenebbih ol. muş, ıslahı enfsetmiş ve yap mış oldukları cürümlerden her !an, her saat izharı nedamet İve peşimani eylemekte ve çık- teklarında bir daha cürüm iş- İememeğe azmetmiş bulunmak ziyesini haklı bulmaz ve yine kimse iddia edemez ki; her ve rilen hüküm haklıdır. Onun için bu yazmın mana vehü- küm kısmına bakmayın. Yal. nız ifadenin ve uslübun temiz. Tiğine bakın! Vakıa bu bir şah eser değil amma, hücra bir ha- pishaneden gelişini düşünür. ini daha iyi tal i Ticaret odası ve fuka- ranın eşeği Bizim Ticaret odası bugün lerde küçük esnaf ile hastaha- ne mektep ve doktorlara mu- sallat oldu... Neden?.. Mese. le açık. Kaydiye namile para alıp iradını arttırmak için. Yoksa onların kırk para fazla kazanmasına çalışacak değil- dir. Bunu kendisi de iddia ede mez. Biz evvelâ Şehiremaneti ve Ticaret müdüriyeti emrile kü- çük esnafı bir takım cemiyet- lere kaydettirdik. Şimdi de Ticaret odasına kaydettirece- ğiz.. Doktorları Tababet oda- Bir de Ti. cü oda daha çıkıp ta bunları kayda teşebbüs etmiyeceği lâm değil. Çünkü mevcut odanın ikisinin de vücudü mah İ za nimet olduğu iddia edilmek tedir. Bu nimetlerin artması neden muhtemel olmasın.. Ken İdisine irat temini noktasından hareket edilince her hareke- tin mantıkla bir akrabalığı bu- lunabilir.. Yalnız bulunamıyan nokta, bu kaydedilen, adam, müessese, hastahane ve mekte bin kârını arttırmak yoludur. Bizde bir garip hal vardır. Hemen hemen her işimizde göze çarpar. Biz hiç akıl ve ha İ yale gelmiyen işler çıkarmak hususunda yektayız... Umul- madık zaman ve şekilde iş çı- karırız, müşkülât, çözülmez kör düğümler ihdas ederiz. İş- te hastahanelerin ve mektep- lerin, doktorların Ticaret oda- alınması hakkımdaki te te bunun bir nümünesi- Ticaret müdüriyeti, vilâyet, Ticaret vekâleti, Maarif vekâ- leti, Sıhhiye vekâleti hep bu mesele ile meşgul olacaktır. Belki altı ay, bir sene sonra bu iş hallolunca memnuniyet. le büyük bir nefes alırız ve, , —Bu iş te hallolundu... de- Tiren Allah fakiri sevindirmek is teyince eşeğini kaybettirir, ve tekrar buldururmuş. FELEK Itihal şirketi Kadıköy şubesi Beyin val iin Torik Bere 5 sai kia beyanı taziyet ederiz. © Milliyet'in Edebi Romanı: 56 GÖZYAŞLARI! zl olan ve Ne bileyim ben nın vaz gördüler mi sökülü- veriyorlar, — Kendi hesabına mı çalışı- Etem İZZET — Yok be. Çakalın işçisi! Arakçı mısm?, Hiç bir şey değildim. Düşüm düm, Fakat, bozmadım: — Ne iş olsa yapıyorum.. Devam ettik. — Kiminle berabersin?. — Yanlızım!, Ve.. ilâve ettim: — Hem işle, hem de anafor ver. Bana vız gelir!, Zibidinin hoşuna gitti. İçi- ni çekti, — Senden iyisi yok. İmanı na yandığım biz yakayı sıyıra madık. Çakal ses “ bile birinci işçi, ikinci işçi, ana sının işçisi babasının işçisi hep ü asilıyorlar. Zaten ne çıkarı. iyoruz ki De pay verelim?.. Uç! MILLIYET CUMA | i Mimar Yazan: Mimar O. Faruk Galip Bugün ölümünün 344 üncü yıl | dönümü münasebetile Türk vata- | İ minin her köşesinde hayatı ve eser İ leri yeniden hatırlanan Mimar Si- nan 1490 - 1588 seneleri arasm- daki bir asırlık ömrünü Türk san'- atına hasretmiş büyük bir san'at- kürdir. Sinan medeni seviyemizde yegâne varlığı teşkil eden, Türk san'atının yegâne ölmez eserleri” ni yaratan Türk mimarları arasın- da en çok tanıdığımızdır. Buna rağmen hâlâ; her köşede parla: | yan şaheserlerini görmek, tetkik | etmek, öğrenmek isteyenler yoll tıran Mimar Sinanı ruz. | Kayseriden neccarlıkta usta ola rak 23 yaşmda 1513 İstanbul len Mimar Sinan Acemi oğlan! kışlasına yerleşmiştir. Doğuşu: büyük bir san'at ruhu taşıdığına şüphe olmayan Koca Sinan hiç bir zaman gelişi güzel yetişmiş bir kalfa değildir. Bilâkis yaşadığı as rın en yüksek çalışmasını yapmış, küçükten büyüğe doğru mesleğini tahsil etmiş ve en büyük san'at İ merkezlerini gezerek, tetikik ede- rek san'atinda yükselmiştir. Sinan 1514 Çal- A , Yunan, Roma asari- ni yakından görerek ikmal etmiş. | Balkanları, Budapeşteye kadar örülüyor ki Sinan öğrenmek aşkıyla her gittiği yerden istifade ederek en esaslı bir tahsil yaparak yüksek miş Mimar olmuştur. | Hakikaten biz de 1538 de Sina- at eden Mimar Acem Ali- i*n yerinde - hassa Mimarlığında buluyoruz. Sinan tarihi vefatı olan 1588 senesi martının 31 ine kadar dur- madan dinlenmeden çalışmıştır. Bugün çoğu gaip olan camiler, sa- raylar, köprüler, hanlar, medrese ler, hastahaneler, kervansaraylar, hamamlar, sebiller, imaretler, çep #neler, su bentleri, çarşılar, evler, Teütüphnnaler yapmıştır Elimizde bir esaslı tetkiki koleksiyonu bu- İunmayan Sinanm asarı, her gün Halan kadar çoktur. İmparatorlu- ğun futuhat devirlerinde canlı| i her yer | de Sinanı görmek Her geçtiği yola, suya Türk deha- sının, Türk medeniyetinin buralar dan geçtiğini söylemiş, hakikata, sadeliğe, asalete olan ruhi yakın- Bı yalnız mimari şaheserlerimizle gösterirken bunda en büyük şere- fin Sinana ait olduğunu hatırlama İsyız. Sinanın kemale ermiş, tema men bazmolunmuş kompozisyonu olan bü le Türk san'atının hakiki güzell. ği göze çarpar. Sinan Bursadan başlayarak Edirne ve İstanbulda muhtelif tecrübeleri yapan Türk disiplin altında toplamış ve ona çan vermiştir. Sinanm e kütlelere, hacmlere ruh veren büyük san'- ati yakın ve uz fırtmalar yaratmış yetiş akları ta- rafından şarkta ve garpte yayıl- Mezar taşlarına tebinin ilk yolcularıdır. i Sinanin kısaca hayatından bah- settikten sonra bir az da bugi den konuşalim. Yaşadığımız günlerde Sinan en çok sevenlerden biri olduğuna | lanmadınmı yumruk © dir.. Amma, ne yaparsın! Ve.. yine hayretle sordu: — Peki amma moruk, sana nasıl diş geçiremiyorlar?: Soğuk kanlı cevap verdim: — Biz kaçın kur'asıyız be Zibidi. Afiye hiç gelmem. Ba- gırsağını döküveririm. Şimdi | değil ya. Çok eskiden, bir iki İde bana asıldılar, Raçonlarını başlarma indiriverdim! Hepsi .. Zibidi ile çarçabuk ahbap olmuştuk. Dilim başka, içim | başka söyliyordu. Kendi çikm- | rıma bakıyor, ben de bir ye-| re kapılanmak istiyordum, Fa- kat, düşkünlüğü belli etmemek lâzımdı. Onun için hep yüksek ten alıyordum. oTokatlıyan. dan beraber kalktık. Yolda da epeyce konuştuk. Tekrar ettim ve: a San'at hareketleri Sinan Ölümünün 344 üncü yıldönümü müsasebetile, hiş şüphem olmayan Edirnede mimar arkadaşım Kemalettin Bey de dahil olduğu halde bütün Türk mimarlarının bütün Türk san'at kürlarınm nihayet bütün o Türk münevverlerinin kalbindeki sön- mez, irişilmez bir hörmet ve sev- giden başka Büyük Sinana karşı imiz, hangi mimarımız vazifesini yapmıştır. Bir çok ek- sikliklerine rağmen hâlâ Sai Mus tafa celebinin Tezkeretülbünya- l muhibleri, a Refik gibi bazı tarıhcilerimiz bu yolda | İctym. adımlar atmışlarsn da Sinanı mi- mar olarak tanımak için bugün eserlerinin arasında en doğru yola girmiş olaca- yor. Türkiyenin her yerinde bu- gün Sinandan bahsolunuyor. Ya» zılar yazılıyor, nutuklar söyl yor, çelenkler konuyor. Bu büyük lerini tanıyan kadirşinas milletle rin bir nümayişi demektir. Çocuk: larımızı terbiye ederken, halkı yükseltirken Türk vatanma Türk medeniyetine hizmet edenlerin en ilerdekilerini tanımak ve Lanit- mak lâzımdır. Halk evi güzel san” atlar şubesi iyi bir görüşle Sinan gününü kendine başlangıç yaptı. Ondan bu yolda yürümesini iste- mek hakkimızdır. Sinan asarım toplatmak nef rettirmek daha evvel Akademinin vazifesi olmakiz beraber İstanbul Halkevini de ön safta yer almış göreceğimiz muhakkaktır. bir ilmi gaye için gian lan “Mimar” mecmuasının sayısı geçen sene olduğu gibi i “ME mar Sinan” e tahsis olunmuştur. Mimar mecmuasının hissesine dü- şen vazifeyi yaparken küçük mik- yasta bile olsa Sinan asarını top- laması sevinç verici bir hareket- ir. Bilbassa Sinan dini mimari- İe olduğu kadar İçtimai aivil, ve ri penvafiakiyek: Sinanın içtimai pm eserle ri: hanlar, kervansaraylar, köprü ler, su bentleri, hastahaneler, çar sılar, sebiller, hamamlar © beş yüzü geçer, ayrıca zamanın yüklerine yaptığı konak, saraylar tanbul kırk çeşme su yolları, Beşiktaş kasrı, eski yek köşkü, EREL Mİ Buğdan seferinde yapkığı - köprü Alpulkoda Sina li köprüsü, bilhassn Gebzede-baş ta çobanMustafapaşa camii olmak üzere öyle güzel ve canlı eserler var ki, hemen her yerinde Sinanın elinden ve yahut üslübundan Sinanm çıraklarından Hüsam kal fanın da Gebzede himmeti çok. tur - küçük evlere kadar şah eser lerle doludur. Nihayet vefatından bir sene evvel - 1587 - de yaptığı Fatih yangmından sonra bi büyük mi kendi malı ve en son eseridir. FARUK Dr. Celâl Tevfik Zübrevi ve idrar yolu hastalıklar: mütehassısı: Sirkeci Muradiye caddesi No. 36. Her gün saat 14-19. — Hepsini Dedim ve.. saydım: — Adam vurdüm. Hırsızlık ettim!, Kasa boşalttım. Adam soydum. Karmanyola, manita, pelcilik hepsini yaptım! Ve. ilâve ettim: — Yalnız yankesiciliği kı vıramam!, — Şimdi ne yapıyorsun?.. Dedi. Yalanın en büyüğü- nü kıvirdım; — Kodesten bu akşam çık- tım. Bir cerhlen sekiz senem vardı (o Dahane yapacağımı kestiremedim. Eğer — birisini düşürürsem soyacağım!. O zaman: — Hah şöyle söylesene be moruk. Onun için bu gece a- yazdasın.. Dedi ve.. sordu: — Delikte besleyicin yok muydu?. pa- — Beraber çalışalım. Dedim. — Nei ir ya yaparsın... | Diyor, bunu Ya Bi sy ark rar ediyordu. — Cılız Mustafa, Sırım Fer- hat... filân vardı amma onları da re Dışarıdayken rla ortaklama iş yapardık. | Bugünkü Program e (1200 m. 8 kilovat) 18 Gramafon, 1940 Vedin Riza He nım beyeti, 20,30 Habibe Molla, 21 İnel Hanım heyeti, 22 tango. BELGRAT (429,8 m.) — 18 Çek çe ders, 19,05 Viyana radyosu. BÜKREŞ (3942 m.) — 18 kom- ferans, © 19,40 gramofon, 20 şarkı, 20,30 konferans, 20,45 tiyatro,ZI,15 cazbant. BUDAPEŞTE (550,8) m.) — 18 konferans, 18,30 konser, | 19,40 bü- şük konser, 21,48 radyo Jurnal ROMA (441,2 m.) 20 radyo jur- nal, 20,45 operet, 22,55 son haber. ler, VARŞOVA (Alı m.) — 1946 radyo jurnal, 20 musiki mu: iç 20,15 konser, 22,30 radyo Jurnal, 22,50 dans havaları YIYANA radyo jurnal, 19,08 senfonik konser, 22,35 dans havaları. Sinema- Tiyatro Darülbedayi s0n temsilleri Bugün akşam“ İstenbui Belediyesi vat 2130 da ŞehirTiyateosup in UN Smei ii T Şişli idare he- İLAN 3 perde yeti v Son defa olarak Cumartesi, ve pazartesi RAŞİT RIZA TİYATROSU Şehzadebaşı b P saat 15 de gece saat 2130 da AFACAN Komadi 4 perde 'Nakleden : EN Ye ECONOMOU OPERET HEYETİ Fransız Tiyatrosunda Bugün birinci matine saat 14,30 te LES APACHES D'ATHENES. İlinci matine snat 18 de TRİS AGAPES. Akşam saat 21,30 te TO KORİTZİ TİS GİTONLAS Kadıköy icrai dairesinden: borçdan dolayı mahcuz olan iki reji inek 10-4-932 tarihine müsadif pa- zar günü saat 9 dan 12 kadar Üskü dar pazar mahallinde ihale pul ve. simleri dellâliye müşterisine ait ol. mak üzre talip olanların orada bu- lunacak memura müracaatları ilân olunur. Yelkenli Kotra Mükemmel bir halde (amaralı bir yelkenli kotra kelepir fiata sa- ilker. Taliplerin ÇA, M rumuzile Galata postenesi 230 No. kutu adre sine tahriren müracaatları. Istanbul ikinci iflâs memurluğun- dan: Müfliş Galatada perşembe pa- zarında Marikyan hanında 12 mu- marada Mukim Marikyan efendi Incaklılarına kongurtato teklif etmiş olduğu ilân olunur. nel daha piyasayı kolaçan etmedim! Dev, ».. Yürüye yürüye tünele kadar gelmiştik. Neredeyse sabah o- ği Hava alacalandı. Zibi — Ben tüyek.. Dedi. Kendi kendime: — Gözü tutmadı galiba?. Dedim, ona da söyledim: — Nereye?. İlani borber. Şalışacaktık?. Vaz mı geçtin?. Ve.. iknaa çalıştım: — Beraber işlemek lurdu be Zibidi! Sen daha benim ne meta olduğumu bilmezsin., Çok kazanırız! Ense yaparsın!. Zibidi kanmadı. İşi pişkin- liğe döktü: — Fena demiyorsun amma moruk, Çakal dünyayı başıma dar eder... (5172 m.) — 18,15 - Sevenlerin günahı a pi Douglas Fairbanks Ir. Rose Hobart Harp kadar heyecanlı bir aşkı, aşk kadar kuvveti bir harbi yaşatır! 10,000 kişilik bir ordu, - 10 batarya topçu kuvveti filminin meraklı mevzuuna iştirak etmişlerdir. İlâveten: P. D. C. dünya haberleri. Bugün 10,30 te tenzilâtlı matine.Duhuliye 25 kuruştur. Dün akşam ASR I SİNEMADA İlik defa olarak gösterilen HICRAN Ç:İ Gesigri (FLEUR DU VİCE) filminde. Sinemanın şayanı hayret İki MARY ASTOR bü; öyük san'atkârı, LLOYD HUGUES ve takdirler uyandırmışlardır. Fevkalâde güzel olan bu eserde hicran ile aşk her bir şekilde cereyan BU HARIKAYI Perde aralarında; Bugün sast etmektedir. HEPİNİZ GÖRÜNÜZ! 16,30 matinesinde ve suvarede ZENGİN VARYETE NUMARALARI. ALEMD SİNEMASINDA Mevsimin en şen komedisi ub BLENELİN Fernand Gravey Marguerite Moreno tarafından Fransrzça sözlüyşarkılı ve gülünçiü film. Ayrıca: Paramount bali hazır dünya havadisleri ve Mickey Mouse canlı resimler. Gündüz: 2-4 - 6, gece 930 a Satılık Hane Fatih kazası Malmüdürlü. günden: Edirnekapı Tekfur sarayın- da Çakırağa mahallesinin Han gerlikilise sokağında | iki tarafı arpacı Mustafa ve Remzi Ef, ar sası ve bir tarafı Koçonun kızı ve bir tarafı tarikiâm ile mah- dut atik 27 cedit 25 No. lu ha- ne 28 Mart 932 tarihinden 21 Nisan 932 tarihine kadar yirmi beş gün müddetle müzayedeye konmuştür. İştirasma talip o- lanların 21 Nisan 932 tarihine müsadif perşembe günü saat 10 da Fatih kazası Malmüdür- Tüğünde müteşekkil müzayede ve ihale komisyonuna müraca- (1146) atları. ME isap müsekkini ve münevvimdir. Bu müstahzar milyon larca vakada tecrübe lar tarafından tavsiye OPERA SİNEMASINDA ÇOBAN AŞKI (UAMANT DE LA BERGERE) Berlinde çevrilmiş rumca sözlü ve şarkih Kilim, Bugün saat 10,30 te tenzilâtli jmatine. Duhuliye 25 kuruştur. BİR TAVZİH * Son Posta gazetesinin 29 mart 32 ve 603 numaralı nushasında Boz candaya vapur oğramadığından dola yı halk vetöccarlarım sılamtı içinde olduklarını ve şekerin 65 ve 78 ku- ruşa satıldığını hayretle okudum hor halde bir maksadı mahsus üze rine Bozcaadadan yazıldığı anlaşı lan şu haberin temamen aslı olmadı. ğını ve adamıza her hafta munta- zaman Hantal zade Tayyar ve Sey- yar vapurları ile Selâmet | vapuru- nun oğradığı ve eşyai tücariyeleri nakil ve her hususta adanın ihtiya catını temin eylediği gibi şekerin 50 kuruştan fazlaya satılmadığını ve şa hakikatı hâlin gazetenizin bir kena- rna yazılmasını bürmetlerimle rica eylerim ef.” Bozcaada teceddut mahallesi muhtarı ve daimi abunenizden SOKRAT ari eğ Moli tabletleri dünyada en ziyade mütesmmim edilmiştir ve hergün binlerce doktor. olunmaktadır. Alındıktan 20 dakika geçer geçmez, şayanihayret olan müsekkin tesirini gösterir Uzun zaman alınsada hiç bir zararı yoktur. — Eczanelerde 10 veya 20 tabletlik cam tüplerde satılır. — Fabrikası Alman yada Rhein üzerinde Ludwigshafen, de KNOLL A-G. de — Ovvreeceyt!, ws Zibidi tüyünce tünel mey- danında yine yapayalnız, elim eye kaldım. Adeta içlen dim. o Gözümden acı bir yaş damlası indi. Kendi. kendime acındım; — Ne olucak senin bu ha- lin?. Bu kadar da yalan söyledin m bir Zibidiyi kandırama- Kimsenin gözü seni tutmu- yor! Bu koskoca serserilik âle- minde tek başına kaldın!. Yiyecek ekmek bile bulamı yacaksın galiba?. Ve., gözlerim birden daldı. Beynime kan bücum etti. Ka- fam birden bin bir hatırann ayaklandığı bir kıyamet yeri | bilirim. İ oldu. Yedi sekiz sene evvelki tünel ve hariciye şifre müdü. Ruhi Bey bakışlarımda dirildi. Naran'ın telefon edişi, be- Dedi ve., arkasından sahici | nim hemen daireden ii le pek meye kei birikime kato kata | dım, nunla bayi ve buradar irisi gidişim; ona kalbi. ve onun bir bakış a sürüyen, bağlayan, esir e. den, aya m gözleri göz lerimin önündeydi! Bir döndü, m . O zaman tek. rar ramen geldim. — Allah kahretsin!, Lânet olsun.. Dedim ve.. dişlerimi gıcırda ta gıcırdata sıktım. Bu diş sı- kış içimdeki kahrı sindirdi, ü, hırsı ve Yine biran evvelki miskinliğim üzerime geldi. — Her yer bana tekne.. Dedim. Ve.. ilâve ettim: |, 7 Daha bir iki saat uyuya. Tünel Tokatlıyan önünden daha mükemmeldi. Zaten ız garaların üzerine yatmış bir i- ki kopuk görünüyordu. Ben de