İİ eri Sağdan, soldan. Fukaralığa, gripe ve Briand'a dair skiden bu kadar para vardı, ne | oldu? - Gripten tahaffuz çareleri - | Politika hayatında bir rekor Bütün milletler fakirleşti, O de dünyanın eski paraları ne lere kayboldu diye insanı bir üşünce alıyor. Fertler gibi, iİletler de fukaralıktan dem ruyorlar, Almanya, © & Tansaya tamirat namma onpa İh veremiyeceğini açıkca söyle Amerika da fukaralaşmış. O Ra sefaletten bahsediyor. Geçen de Amerikada neşredilen bir tatistiğe bakılırsa, zavallılara lr.. Çünkü iki sene içinde merikalı milyonerlerin adedi rından aşağıya düşmüş. , Eskiden sermayesi en aşağı ir milyon dolar olan 43.184 imerikalı varmış, Halbuki bu bunlardan ancak 19.688 ki i kalmış. Yani iki sene içinde 3496 Amerikalı milyoner ol- Haktan çıkmış, Fakat milyoner kaybeden bu adamla” n milyonlarını kaybet heleri İâzım . değil ya.. Meselâ 'nlardan birinin 999.000 dola bulunabilir. Fakat bu adam ilyoner değildir. ahası var. f*vu kaybetse ile, gene bu ze it sokak ortasında ve köprü, tlarında bırakmıyorlar. Çün- ü Sanfransisko civarında sa- ik milyonerler için bir “darül- *Ze,, açılmış. Burası üç yüz İbik milyoneri istişp | edecek iyette imiş. Her türlü kon- İ* temin edilmiş. Mükemmel ** park, kabul salonları, otomo , hizmetçiler, her şey ha- ir. Hattâ evli milyonerlere iki ila bile veriyorlarmış. Her “der der” m önüne geçmek » Yeni zenginlerin modası "eti, Artık “yeni fakir” lerden hsediliyor. Ainerika malüm ya, istatis- diyarıdır. “Yeni fakir, *n bahsedince, istatistikler 8Y sahada, fakat başka cephe *n dile geliyorlar, Meselâ yal- > New-York şehrinde 1930 »esinde 750 kişi intihar et- 3. Fakat geçen sene bu mik e 1.470 i bulmuş. Hitler de manyada yalnız geçen sene har edenleri 1870 muharebe nde Fransız ve Alman ordula vn verdiği telefat mikdarm- n fazla gösteriyordu. ikada intihar etmek Yenler tabancaya, hava: gazı- al yahut nehre veya denize “mağa müracaat etmiyorlar- » En seri ve en emin bir u- < olarak, meselâ bir Gratte- in kırkıncı katına çıkıyor- Miş ve oradaki bir pencere- m “Hop?” aşağı! Amerikalıların meşhur bir Mediyeni vardır: Eddie Can- çi: Bu zat 1929 senesinde, ban ; ** caddesinde birbirini ta- gy, eden iflâslar arasında tam .000 İngiliz firası kaybet- 4 *. Parasız, pulsuz ve biraz « Bevmit kaldığı bir akşam, gun argın bir gitmiş... “A, Dindeki paranın kifayeti nis , inde bir odada yatmak lâ- » değil mi ya? Alt katlar pa üst katlar daha ucuz.. Yir katta bir oda istemiş. O- de şu suali sorma mı li “> Yatıp uyumak için mi ©- “tiyorsunuz, y. pencere N atlamak için mi? Grip, nezle Yalnız İstanbulda değil, grip yanın heryerinde düdüğünü ürüyor. Fakat bu grip, bun- ©, on iki sene evvel ortalı sehşete veren “İspanyol gri değil bereket versin. O se- “İspanyol gripi,, yepyeni e, talık gibi ortaya çıkmış iy” kolera gibi adamlai wi» Bötürüyordu. Hani mede- dünya, sanki vebası, teunu, veremi ve sairesi Y€- yormuş gibi; bir de uğ- İaylacak yeni bir dertle karşı- bg şaşırmıştı. Bu sene Yakalananlar çok amma, versin ,on, on iki sene ti gibi toptan insanları gö, | İ İ hal | rıyor, mafsallarınız ağrıyor. | | ir 2) Side i Her sene bu mevsimde dok- | gazeteler, gripe karşı | tahaffuz çareleri | s leri arasında şayan! İlanları da var, Meselâ işittikle- | rimizden bir ikisi: Bazı doktorlar yalnız gripe| karşı değil, her hangi bir hasta lığa karşı, manevi ve ruhi mu- kavemeti tavsiye ederler: ni sağlam tut, hastalık bir sey| yapmaz” derler, Bu tavsiye son | asırda değil, eskiden beri revaç | ta idi. : Meselâ on sekizinci asırdaki meşhur İtalyan doktorlarından Angelo Gatti der ki: — Bir adam hasta oldu mu, | hasta ile bastalık arasında bir mücadele başlar. Bu conada s8 len doktor mücsdeleye nihayet memu; gözü bağlı, eli amdan başka bir gey değildir. Sopayı kaldırıp ta | “hastalık” ın üstüne | vurursa,| “hastalık” mahvolur, hasta kur | tulur. Fakat kazara “hasta” ya varursa., Ne olacağını söyle: | meğe lüzum yok değil mi? sas vermeğe sopalı bir adı Bir İngiliz doktoru da gripe karşı başka tedavi usulü | bulmuş, Deriniş ki: | — Eğer benim “dört şapka usülü,, mü kullanırsanız, grip- ten korkmayın. -— Dört şapka usu diye sormuşlar, anlatmış: —— Gayet basit. Baktınız ki gripe yakalandınız, başınız ağ- lü de nedir | Burnunuzdan, gözünüzden yaş lar geliyor. Derhal iyi cinsten bir şişe rom veya konyak teda- | rik ediniz. Bir de şapkanızı al- dıktan sonra, derhal yatağa gi- | riniz, Şapkayı ayağımızın ucuna koyunuz, şişeyi de yatağmızın başına.. Şişeden zaman zaman ve yudum yudum içmeğe başla yınız. Ayni zamanda da ayağı- nızdaki şapkaya bakmız.. Rom veya konyak başınızı sardı mı, şapkayı iki görmeğe başlaya caksınız.. Devam.. Bir araftan devam, bir taraftan şapkaya na Zar,, Baktmız ki sapka üçleşti. Yine devam ve b nazar. ö: ti mi, ari şişe- Eye kabini Ertesi sa- izse, mutlaka Politikada rekor Fransızların meşhur Briand'ı artık ihtiyarladı ve politi çekildi. Bu adam, hakikaten po fitika hayatında bir rekor yap” sayılabilir. “1002 de Loire yi in tihap edilmişti. 1919 0ire Mm meb'us çitir. 1906 martından teşrinievveline kadar ilk defa Sarrien kabinesi ne maarif nazırı olarak girdi. Clemenceau'nun birinci kabine sinde de yine maarif nazırı, son ra adliye nazırı oldu. Bu kebine hayli sağlamdı: İki sene, do- kuz ay yaşadı... . le 1909 da ilk defa başvekil ve dahiliye nazırı oldu. Parlamen toda grev üzerine v > iddeti mi in da istifa etti, fa- kat tekrar başvekil oldu. 912 de Poincarö'nin ilk ka- esi adliye nazırlığına gel di. 1913 te Poincarâ reisicüm- hurluğa intihap edilince, Bri- and üçüncü defa | başvekâlete geldi. Fakat usul mucibince, Poincarö, riyaseticümhur sara- yı olan Elysöe'ye yerleşti.. O sr ralarda intihabatta nisbi temsil meselesine âyan muarızdı. Bri- and düştü. 1914 te Viviani'nin ikinci kabinesinde adliye nazırı 1915 te başvekil oldu, beşin ci kabinesini teşkil etti. Fukat | kabine tadilâtında beş nazır de; ğişince istifa ederek, altıncı ka binesini teşkil etti, (12 kânumu | evvel 1916 — 20 mart 1917) bu sıralarda harbiye nazırı ce- neral Lyantey, ordu başkuman | Gil içi rekkep bir film Bütün artistleri kadınlardan mü- Yeni teşekkül etmiş olan bir Alman film firması ilk defa olarak “Uniformalı kızlar, isminde bir film vücude getirmiştir. Bu filmin mevzuu Şimali Almanyada leyli bir kiz mektebinde cereyan etmektedir. Bu filmde hiç bir erkek artisi yoktur. haberleri * Monte Cristo filmi olarak çevrile bir mul alacaktır, * Ramon © Novatro “Mata Hari,, ismindeki filmi çevirmiş tir. Melümdur ki bu filmde Ramonun eşi Greta Garbo'dur. Ramon çalıştığı müessese ile mukavelesini tecdit o etmiştir. Hem aktör, hem rejisörlük e decektir, *Marlöne Dietrich Paris mü zikhollerinden birinde angaj- man almıştır. İki O hafta için 250,000 frank alacaktır. *Amerikada amatörlere tele viziyon âletleri yapılmaktadır.. 1932 senesinde günde dört bin âlet imal edilebilecektir. * Bu sene Hollivood'da ar- tistlere verilen haftalıklar ge çen senekine nazaran beş mil- yon dolar az olacaktır, Sigortalı kirpikler Loretta Young Loretta Young kendi güzelliği hakkında yüksek fikir sahibi © KİRİ ler. rı ile kirpik lerini beş yüz bin dolara sigor ta etmiştir. Lorötta'ya nâza- ran, onun kaşları ile kirpikle- ri dünyanın en güzel (kaş ve kirpikleridir. a mediği için istifa etmişti, Bri- and da istifa etti. Yedinci kabinesi (1921 — 1922) bir sene sürdü, Ayni za- manda hariciye nazırı idi. Cannes konferansı akim kalın- ca, çekildi. 1925 te Painleve ka binesinde hariciye nazırı. Ayni senenin teşrini sanisin de sekizinci Briand kabinesi. 1926 martında dokuzuncu Bri- and kabinesi.. Aynı sene hazi- ranında onuncu Briand kabine. si., Bundan sonra on birinci Briand kabinesi, birinci ve ikin ci Tardicu kabinesi, Eteeg ka- binesi ve sihayet 27 kânunusa- ni 1931 de Laval kabinesinde hariciye nazırı, Hesaplarsak: İki defa maa- rif nazırı, üç defa adliye nazırı dört defa dahiliye nazırı, 14 de fa hariciye nazırı, cem'an ye- kün yirmi üç defa nazır ve on bir defa vaşvekil. “Rekor sayıl: sesli | bir imza et-| İsciştir. Haftada yüz bin frank | Miriam “Şen Mülâzim,, de gördüğü- müz Miriam Hopkins yarının büyük yıldızlarından biri olma. ğa namzet görünüyor. Miriam cenupludur, O yani Müttehidei Amerikunın cenup hükümetlerinden * birinde doğ- mutşur, Büyük anası şiir kitap- ları çıkarırdı, Amcalarından bi ri gazeteci idi. Bir. hemşiresi Ruby ilânat işlerinde kalemin. den istifade etmektedir. Miri- ewların kepsi de kadındır. Bu filmin büyük bir rağbet kazanacağı ümit ediliyr. esermrerensamsesaseasesansasensasensasesassassesesesersssirasassesaeeReriraNR Sahneden filme geçenlerden Daha pek küçükken güzel san atler, musiki ve edebiyat ile uğ- raşırdı, Mektepte yazdığı bir piyesten mükâfat almıştı. Bu suretle rtmış ve New.Yorkta Brodwy tiyatrolarında birine | girmiş- ir, Oradan da Hollivut'a git- miş ve sinemaya intisap etmiş- tir, Marie Glory nasıl sinemaya girdi? mi “Artistliği tesadüfe medyunum” diyor Ben belki de hiç sinema ar- olacak değildim. Fakat te- sadüf hayatta çok şeyler yapı- yor. Filvaki ben, bütün diğer genç kızlar gibi, sinemayı son dere- cede seviyorum. Büyük artist- leri içimden benimsiyor ve ken di kendime bir çok hulyalar ku | ruyordum. Fakat o kadar çekin | gen idim ki, bu. tabiatimle bir iş yapabileceğime. Kani olmu- yordum. Bu şekilde mektepten çık- tim. Günün birinde beni büyük sahne vazılarmdan Marcel |- Herbier'ye takdim ettiler. O da “Para,, ismindeki yeni bir filmi için artist arayormuş. l Marcel VHerbier bana bir | kaç gün sonra rol verince hay- ret içinde kaldım. O kadarki bu teklifi adeta ciddi telâkki tediği tiple bir kız olduğumu söylüyordu. Tabii çekingenliğim ve kor- kaklığımdan olacak, adeta bü- tün vücudum titremeğe başla- dı. O kadar heyecan içindey- dim ki, kendi kendime “nerden bu işe girdim,, diye düşünüyor dum. Halbuki bütün emelim bu değil mi idi? Maamafih bana verilen film- de muhteriz, silik, masum bir kadın rolü oynıyacaktım, Fa- kat bütün filmin sıkleti omuz- İarımda idi. En küçük bir hata ile erişilmiş mukaddes bir eme- li parçalıyabilirdim. Çalışmağa başladım, ne ça- lişmak! Film bitince geniş bir nefes aldım. “Para,, filminin kazandığı muvaffakıyet, sessiz film devri nin parlak hüdiselerinden biri oldu. Hakkımda beslenilen ü- Tarihi Tefrika: 45 Mesihe do İ kunç şeyler görmi ilişmemesi kendisine kat'iyyen tembih edilmişti de ondanl... Bunlar hep Sabataym büyüklü ğünü isbat eden mucizeler di- ye ağızdan ağıza söyleniyordu. Halkın bu mucizelere itikadı © kadar artmıştı ki nihayet her- kes her gün bir çok fevkalâde liklere şahit oluyordu!. Mese lâ bir yahudi gün ortasında ce sim bir direk görmüş, bu dire- ğin alevler içinde tutuştuğuna şahit olmuştu!.. Diğer bir yah: di de böyle bir ateş sütunun geceleyin görmüştü!.. Bir ya- hudi de gök yüzünün açıldığı nı ve orada Sabatay Zevinin ba İşmda bir taç olduğu halde gö ründüğünü bildiriyordu!. Gökten bir yıldız. düşmüş, denize dalmış, sonunda gene çı karak gök yüzündeki yerini bul çok fevkalâdelikler her gün gö | rünüp söyleniyor, “Mesih” in| mucizesi diye ağızdan ağıza do | laşıyordu. İşte bütün rivayetler yahu- di kütlesi üzerinde ( pek derin bir intiba husule getirmekte ve Sabatay daha doğrusu “mesih, İ hareketi gittikçe ehemmiyetini İ arttırmakta idi, Bu anlatılan vak'alar hemen bir haftalık bir zaman dolduran hâdiselerdi. Musevi takviminin Tevet ayı- nın onuncu günü gelmişti. Bu- gün yahudiler için pek eski tırası olan bir gündür. Kudü- sün Babil ordusu tarafından muhasara edildiği günün hatı- klayan ö günde yahudi ler bir takım merasim yaparlar, O günün acı hatırasını tekrar yaşatan bir takım merasim ki elem ve matemden (ibarettir, göz yaşı akıtmak, yahudiliğin asırlarca süren ıztırabma ağla- maktas ibarettir. Yahudi salta nat ve ihtişamımın ve musevi di ninin merkezi olan Kudüs o gün yıkılmıştı. Kudüs'ün yı kılması, yahudiliğin perişan ol- masr o gün her yahudiyi ağla- tır, i Fakat Sabatay Kudüs'ün ya kılıp yıkılmasının bu acı yıl dö »ümünde ağlayıp feryat etme- ğe lüzum ve mahal görmüyor- du. Çünkü yıkılan Kudüs için ağlamak değil, şimdi bu mu- kaddes şehrin yeniden yapılma sı zamanı geldiği için buna ça- lışmak lâzımdı. Dünyanın bek- düs düşmanlar tarafından yıkıl dı diye ağlamağa şimdi ne lü- zum vardı?.. “Mesih, yahudili- Sabatay Zevi Nakleden: R. N. Kadı rüya görüyor ve kunmuyor Bütün rivayetler Yahudi kütlesi üzerinde derin bir intibah uyandırıyordu İ diyordu. An'anenin gösterdiğ yolları değiştirdi, Bundan kas tı yavaş yavaş yahudileri yen bir devir için (o hazırlamaktı. Musevi takvimindeki Tevet a yınin onuncu günü senede an cak bir gün gelir, Primo ise “mesih” ile bera Der daha kuvvetli ve o devami »ir kaide koymak istiyor, bunı 3er güne tatbik etmeği muva 1k buluyordu. Bu mühim deği iklik bilhassa İzmir yahudile- i arasında pek çabuk kabul e i ve yapıldı. Öyle ki yahu- liler her gün yeni bir” değişik ik olmasını bekliyorlar, eğe yeni bir değişiklik olmazsa sa: bırsızlanıyorlardı.. Sebatay Ze vinin açtığı bu inkılâp başlan gıcı her halde neticeye vârınce ya kadar iyi bir surette devam cek görünüyordu . Sabatay Zeviye verilen unvan “Hüküm. darlar hükümdarı” idi. Bu bü- ük hükümdar ise ber gün ker di aralarında bulunuyordu. Bu evi ie adamın büyüklüğünü her gün isbat etmesi içinyeni bir mucize göstermesi bekleni- yordu. Eğer bu mucizeler biri- birini takip etmezse yabudiler yenilerini istiyor, aksi takdirde sabırsızlanıyordu, Yahudi küt- lesiRi tatmin için belki şimdiye kadar tarihte görülmemiş fev- kalâdelikler göstermek lâzım geliyordu. Tevet ayının on bi- rinci ve yirmi ikinci günleri ya ni 1665 senesi kâ ili 19 ve 30 uncu günle: idi ki Sabat, Zevi kendi istediği gibi taksim etti ve dünyanm taç ve tahtlarını kendi kardeşlerine ve dostları- ma tevzi etti, Sabatay Zevi sene lerce evvel ilk defa Sinagogda cenabı hakkın en büyük nammı sikrederek yahudi an'anesine ni defa alenen muhalefet etti- belini ren İsak Silveira ye ini dostlarındandı, Mesih şimdi o- na mükâfat olarak “mesih” ön hükümdarlık payesini tevcih et miş ve “hükümdar Davut, un vanını vermişti. Sabatay'a çok hizmet etmiş olan Abraham Ca hini'ye ise Hazreti Süleymanın tacını verdi!.,, Abraham Cahini nin Sabatay Zeviye ettiği hiz- metin ne kadar mühim olduğu nu unutulmamıştır: eski birvesi ka bulunduğunu söyleyerek Sa batay Zevinin beklenen mesih olduğunu söyleyen o değil miy di?.. Onun akıl ve zekâsına hay i | ran olan Sabatay kendisine lâ- yık bir mükâfatta bulunmak i- çin ona ancak Hazreti Süley- manın tacını tevcih ediyordul.. Hazreti Süleyman akıl ve irfa- ğin bu mukaddes merkezini ye- niden yapmış — olmayacak mı idi?.. Mesih artık bu matem ve ağlama merasimini ilga edi- yordu!.. Sabatay Zevinin hususi kâti bi olan Primo unutulmaz bir si madır. Evvelce kendisinden bahsedilen bu o mühim adam şimdi gene büyük bir faaliyet göstererek Asya, Aftika ve Av rupada bulunan yahudi cemaat lerine beyannameler gönderi- yor, artık yahudilik için kurtu. İş günün gelmekte olduğunu ilân ederek her yahudinin bü: yük gün için hazırlanması lüzu munu tebliğ ediyordu!.. Primo kurtuluş gününe ha- zırlanan yahudilerin ibadet za- manlarını ve şekillerini tadil e- İm cak bu filmle kaldım, Hemen arkasından sesli film aldı, yü- rüdü, artfistler arasında mevzu derece ve kademeler altüst ol- du, Eniyi artistlerin yıldızı söndü, En silik artistler ön sa- fa geçtiler. Ben bu tebeddülün İ içinde pek biçare ve yalnız kal- idim. Maamafih sahne vazırmın İ gayretlerile “Sevda çocuğu, is i mindeki ilk sesli filmi çevirme- İ ğe başladım. İlk günlerin erk etmiyordum, Bana verilen rolü | mitler, intizarın fevkinde çık-! tıları alıştığım için, yavaş ya- yordu, L'Herbier benim tum is- izcelikle idare etmek icap edi- İ tı. Masmafih sessiz filmde an- | vaş sil oldu. En hoşuma giden film “Dağ süverileri,, dir Bı ile meşhurdur. İsrail oğula” rının en parlak devrini batırla- tan en büyük bir simadır. Sabatay kendisine pek bü- yük iyilikler eden Masırlr sar- rafbaşı Rafail çelebiyi de bu tevzintta unutmamıştı. Beniis- Tail tarihinin büyük hükümder- larından birinin unvanı da ona verildi. Sırasile diğer en yakın dostları da birer unvan sahibi olmuşlardı. Fakat © en şayanı dikkat olam Sabatayın kardeşi Elyas'ın aldığı unvandır: Hü- kümdarlar hükümdarının hü- kümdarı!.. Bunun manası Türkiye pa. dişahı demekti!.. Diğer karde. şi Jozef ise Yahuda hükümdar larının hükümdarı unvanını al- mıştı ki bunun manası Roma imparatoru demekti, (Devamı var) Davetler İhtisas mahkemeleri kâtiplikleri Müddeiumumilikten: 16 mıntaka-