18 Aralık 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

18 Aralık 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tarihi Tefrika : 4 Sabatay Zevi! Nakleden : R.N. 18 KANUNUEVYEL 1991 Birinci Sahifeden Geçen Yazılar asarruf Sabatayın doğuşu şayanı dikkat) Haftasının bir tesadüfü hatırlatır — —-o— — Dünyanın halası, Yahudiliğin necatı,.. İşte Mesihten beklenen bu idi.. işte “Kabal,, bu suale cevap vermek istiyordu. Halikin her şeyi mükemmel yaratan kudret ve kemali karşısında bugünkü hayatın noksanlarını o izahile bunu âhenktar bir şekle koy- mak için duyulan şiddetli ar- zu “Kabal,, da tamamile ken- ini hissettirmektedir. Kabal,, kâinatın muam- malarmı halletmeğe çalıştığı gibi yahudiliğin mukadderatı- nı da hallletmek istiyordu. Ki inat hâlikma rücu edeceği gibi yahudilik te asıl menşe'ine av det edecekti. Kâinat aslma ru cu ederek gayrisaf olan “mad- de,, den kurtulacağı gibi ya- dilik te kendi merkez ve mabe- dine rucu eyliyecekti, âr (o eserek İsrail oğullarını dünyanın dört köşesine dağıtmıştı. Yahudilik tekrar kendi yurduna dönerek hâlikma hizmet ve arzı ubudi- yet edecekti. Dünya bu suretle halâş bu- lacak, yahudilik mecata erişe cekti. İşte beklenen “Mesih, bunu yapacaktı. Her yahudi “Kabal,, m do- lambaçlı talimatını yerine ge- tiremezdi. Fakat her yahudi “Mesil bekliyordu. “Kabal,, taraftarları ile aleyhtarları ara sındaki mücadele her iki tara- fın birbirlerine husumeti ile devam etti. Fakat her iki ta- raf ta “Mesih, e inanıp onun sem beklemekte (o karar aldı. “Mesih,, sabırsızlıkla bekle niyordu. Bu hal yahudileri dün yanın diğer milletlerinden & yırdı. Bugün bile bu ümit ve intizar kaybolmakla yahudiliği dünya üzerindeki diğer insan- lardan tefrik etmektedir. İşte anlatacağımız macera yı dolduran vekayide âmil olan ruhi sebepler bu esasa istinat ediyordu. Sabatay Zevi Maceranın kahramanı olan Sabatay Zevi'nin doğması şa yanı dikkat bir tesadüfü hatır- Tatıyor. Yahudi takviminin A b ayı- nın dokuzuncu günü doğan Sabatay Zevi'nin doğduğu. ta- rih Beni İsrailin ikinci mabedi nin tahrip edildiği dönümüne tesadüf ediyordu. Sabatay Zevi milâdt 1626 sene- si temmuzunda (doğmuştur. Tavuk satarak ailesini geçin dirmeğe çalışan ihtiyar ve fa- kir babası ömrünün sonlarma doğru gittikçe zayif düşmüş, türlü türlü hastalıklardan muz tarip yaşıyan bir adamcağızdı. Fakat bu üç oğul babası olan bu adamcağız evlâtlarımı ken- disine bir lütuf ve ihsan gibi telâkki ederek fakirliğine rağ- men ailesile saadet ve iftihar duymaktan geri (o kalmıyordu. Bu onun için bir kuvvet ve hayat membar teşkil ediyordu. Oğulları büyüyordu. Bun- lardan ikisini, Jozef ile İlyası kendi alış verişine göre Yetiş- tirdi, Yani onlar da babaları gibi tavuk satıyorlardı. Fakat €n büyükleri olan ve bu mace- Fanın kahramanı Sabatayi oku tup yazdırmak, tahsil ve terbi- tiştirmek istedi: Buna verdi. Genç Sabatay ne tahsil ede- cek, nasıl bir talim ve terbiye İgörecekti?. Tahsil ve terbiye dediğimiz zaman bugün bizim hatırımıza gelen şeyi düşünmi yelim. Sabatay Zevi'nin baba- »ı böyle düşünmüyordu. Onun io zamanki (o telâkkisine göre genç Sabatay okur yazar ve ir adam olabilmek için mukaddes kitabı- ni, Telmudu okuyacak, öğre- mecekti. Bu bir insanım bütün ömrünce devam edecek bir şey di, Fakat bir meslek © sayıl mazdı. Belki kendine bü saye- de bir iş bulabilir, belki de bir Haham olabilirdi. Fakat her- kesin see edeceği derecede il Bu kabil tahsil ile meşgul olan gençlerin çoğu hayatta ameli bir iş ile iştigal edebilmekten uzak kalıyorlardı. O halde fakir O adamcağız büyük oğlunu ( böyle bir yola sevketmekle ne ona ne kendi- sine bir kâr temin etmiş olmu yordu. Bilâkis Sabatay bu tarz daki tahsil ile hayatta muvaf fak olmanın O yolunu öğren- mek şöyle dursun, geçinmek yük olacaktı, dır ki, sırf kendi arzusuna tâbi olarak oğluna bu yolda bir tah sil verebilsin., Sabatay'in babası bu cihet- leri ne dereceye kadar düşüne- biliyordu? Oğlunun istikbali üzerinde şiddetle tesirlerini gös terecek olan bu yoldaki kara- rından çıkan neticeleri hatırı- na getirse bile her halde tavuk satıcılığile ailesini geçindirme- ğe çalışan fakir adamcağız her şeyi etrafile (o düşünebilmekte pek uzaktı. Sabatay'in babası başka $€y düşünüyordu. Onun yaşadığı zaman ile bizi ayıran (ozaman arasmdaki fark o kadar büyük tür ki Sabatay'in (o babasının düşüncelerini ve hayatmı bu- gün bizim kendi düşünce tar- zımız ve bayatrmıza göre ölç- meğe kalkışmak pek te doğruol maz. Sabatay'in babası Morde- hay on yedinci asrın başlangi- cmda yaşamış bir adamdır. O zaman ile bu zaman arasım- da ne büyük fark var!.. O za- manın ruhiyatını gi geçi- rirken pek kahramanca ruhani gördüğümüz bir keyfiyet na- zarımıza çarpıyor. Bu bize böy le geliyor. Yani bugünkü biz- ler o zamanı kendimizden fark kı buluyoruz., Halbuki bizim o zamanki insanlarda gördü- ğümüz kahramanca, (ruhani ve gaye uğrunda yaşamak his- lerine merbutiyet gibi haller o vakitler alelâde şeylerden sa yılıyordu. O zamanki (heyat tarzmın esası şununla ifade e- dilebilir: Bugün yapılabilecek kadar ne yapmak mümkün ise onu yapmak, yarını düşünme- ğe lüzum görmemek, Babası, genç Sabatay Zevi- yi bu yolda tahsil için bir mek tebe gönderdi. Mektebin baş hocası Jozef Eskaya namında bir hahamdı. Doğrusunu söy- lemek lâzım gelirse Jozef Eska Sabatay da çok iyi idi, Şerefli bir yahudi çocuğu, Okuyup (yazmayı hiç bil miyordu. Zeki, her şeyi çabuk öğrenen bir çocuk ki bir kere öğrendiğini hiç unutmuyordu. Bu süretle pek geniş bir ma- lâmat hazinesi dilen Bipul olu- yordu. Fakat Sabatay bu su: retle birçok malümata (sahip olduktan sonra bu malümata saplanıp kalanlardan değildi. Genç Sabatay evvelâ öğrendi, sonra kendisinde uyanan ten- kit fikri sayesinde okuyup öğ- rendiklerini muhakeme etme ğe başladı. Bununla da kalma dı: Kendi muhakemesi netice- si elde ettiği kanaatler sayesin de kendisinden evvel gelenle- rin kitapl bulduğu yan- ie fikirleri de görmeğe başla- ia Sabatay, İbrani dilinin uğ- radığı değişiklikleri ve fazla o larak uğradığı türlü türlü yan lışlıkları gördü. o Yahudiliğin dili olan İbrani | İisanının ilk güzelliğini bir takım değişik- liklerle kaybetmiş olan bu lisa- le vi avam dili hali üyordu. Saba- çok seviyor. du. Folat milli İisanmın eski e kuvvetini kazanma- sını istiyordu. İsrail oğulla- rını eski kitaplarındaki lisan ile sondaki yazılar arasındaki büyük fark Sabatay'in gözün- den kaçmadı. Onunçin istiyor du ki tekrar eski lisanm sara- hat ve kudreti yerine gelsin. Son günü (Başı 1 inci sahifede) tan evvel Hukuk fakültesi umumi kâtibi müderris Etem Aki verdiği o ehemmiyetten bahsetmiş ve heyecanlı bir mukad. dime yapmıştır. Etem Akif ve İbra- him Fazıl Beyler şiddetle alkışlan- maşlardır. Vitrinler Vitrin müsabakasına iştirak ©- den mağazaların tetkikatını jüri he yeti ikmal ve neticeyi tesbit etmiş tir, rinciliği Olyon mağazası, Penti, İstanbul cihetinde birinciliği Hasan ği Orozdibak, Kadı. köy cihetinde birinciliği Asador, i- kinciliği şekerci Rasim B. kazanmış lardır. Birinci ve ikinci gelenlere madal ya ve vitrin müsabakasına (iştirak ede de diploma verilecektir. Pertev, i Müsamereler Dün akşam Galatasaray lisesinde kız ameli hayat mektebi talebesi ta- rafından bir müsamere verilmiş ve tasarruf ve yerli mallar piyesi tem- sil edilmiştir. Bugünkü geçit resmi Bugün öğleden evvel Halkevinde milli iktisat ve tasarruf cemiyeti ta- rafından büyük bir resmi kabul ya- pılacaktır. Öğleden sonra bir resmi geçit yapılacak ve askeri muzika, Darül Fünun, izciler, mektepler, © mehter takımı, halk ve esnaf teşkilâtı, şebir muzikası, sanayiciler, ve şoförler ce- miyeti iştirak edeceklerdir. Sant 12 de Darülfünun arkasmda ki meydanda toplanılacak ve burada bir konferans verilecektir. Saat bir. vay güzergâhmi takiben £ Taksime gidilecektir. Taksimde &bideye bir çelenk ko- nacak ve merasim burada (nihayet bulacaktır. Tasarruf haftası bu ald sam nihayet bulmaktadır. Bugünkü resmi geçide İş Ban- kası da bir büyük kumbara ile işti- rak edecektir. Doktorlar ve yerli malı Bu sabah saat onda Halkevinde Etibba odası reisi doktor Tevfik Sa- Tim Paşa milli tasarrufta hekimlerin ve eczacıların vazifesi ve yeni Türk kodeksi hakkımda münakaşalı bir konferans verecektir. Bu vesiyle ile de yerli müstahzerat teşhir edilecek tir. Konyada tasarraf haftası KONYA, 17 A.A. — Tasarref haftası hararetli bir surette devam etmektedir. Vali ve Hilâlishmer rei- si tarafından belediye sineması salo- munda halka tasarruf ve yerli malı hakkında konferanslar verilmiştir. Halk yerli malı giymek hususunda ahdetmişlerdir. Hafta münasebetiyle birçok yerli ticarethaneler tenzilât yapmışlardır. Yerli mallar | eergisi her gün binlerce halk tarafından ge- zilmektedir. Muğlada tasarruf haftası MUĞLA, 17 A. A. — Tasarruf ve yerli mallar haftası tertip olunan programı veçhile hararetli bir suret- te devam ediyor. Bütün mektepler. de malli tasarruf cemiyetinin piyesi temsil edilmiştir. Piyes, orta mektep talebesi tarafından sinema binasında umuma temsil edilmiş, tek tekmil halk #memurin ve kalabalık bir halk kütle. si hazır bulunmuştur. Temsili mü- teakip halk tarafından (tasarrufa dair bir konferans verilmiştir. Ya- rın haftanın nihayetlenmesi müna- sebetiyle tezahürat ya; Mardinde tasarruf haftası MARDİN, 17 A. A. — Merkez ve mülhakatta tasarruf haftası mil N bir bayram şeklinde tes'it | edil mekte ve her tarafta konferanslar ve müsamereler verilmektedir. Va- Binin riyasetinde toplanan milli ikte- sat ve tasarruf cemiyeti faaliyetini ye halkın yerli mallarımı- .. hı rağbetini artırmıştır. Yerli mallarımızın satışı yüzde yetmiş mis yükselmiştir. Orduda tasarruf haftası ORDU, 17. A.A. Tasarruf haftası şebrimizde büyük tezahürat ve fa- aliyetle geçmektedir. Haftanın ilk göçesinden itibaren şehrin muhtelif yerlerinde milli iktisat ve tasarruf ve yerli mallar hakkında konferanslar verilmektedir. Uşşakta tasarraf haftası UŞŞAK, 17. A.A. — Milli iletisat ve tasarruf haftası tertip olunan proşram dahilinde mektepliler ve balın iştirakiyle bir bayram (gibi tesit edilmektedir. Önümüzdeki 22 Kânunuev- vel Salı akşamı saat 21.30 te Fransız Tiyatrosunda Rona Konservatuarından mezun viyolonist Matmazel Lily d'Alpino elli (Başı 1 inci sahifede) çeye olduğu gibi konmamıştı ve bu gün de münakale sureti- le bu parayı temin etmek isti- yorlar, Likör ve konyak fabrikası Yine esbabı mucibe meyanın da Mecidiye köyünde yapılan likör ve konyak fabrikası için bazı makineler mübayaasına za ruret hâsıl “olmuştur, deniyor. Acaba bu fabrika yapılırken lâ lüm değil miydi. Heyeti celile- ( nizin insafıma müracaat ederim. Bunu düşünmeyen bir heyete nasıl emniyet edersiniz?. Hasan Reşit Bey (Muş) — Mütefekkir hükümet buyurdu- nuz?. İspirto Sırrı Bey (devamla) — Yu- ni ilmi malisini tanzim etmiş, daha dakik noktaj nazarlar bul mağa muvaffak olmuş bir hü- kömet, Esbabr mucibenin di- ğer bir maddesinde de Alpullu dan istihsal edilen ispirtolarm daha saf bir hale ifrağı şabahçede bir tasfiyehane inşa sna lüzum görülmüştür deni- yor, Acaba bu fabrikadan alhı- nan ispirtolarm saf hale ifrağı lüzumu bu iki ay zarfında mı taayyün etti, Umumi manzara da tezat vardır. Sonra yeni sebep, beledi- yece gösterilen lüzum üzerine fabrika ve depolar için bubarla müteharrik yangın tulumbaları ve siperi saikalar sipariş edil- miş.. Demek oluyor ki tahsisatı mevcut olmayan bir şey sipariş edi lebiliyon. İnhisar idaresinin teşkilâtı Bunları izah etmekten mak- sadım inhisar idaresinin hakika ten ihtiyaçtan fazla teşkilâtı bu lunduğunu ve bu günkü bütçe- mizin tahaminülü fevkinde mas raf ihtiyar edilmekte olduğu mu söylemektir. Yoksa şimdi ister kabul edilsin, ister edilme «in, teklifin reddini talep eder ve bir takrir verebilirdim, Fa- kat bunu yapmıyorum (hande- ler Yani bendenizi bu kadar dur endiş görmelisiniz değil mi? Bütçenin tanziminde müşkülât çekilirken beri tarafta i recesinde sarfiyat ic. müz görürken buna ime Tazı olmamalıdır. Şeref Beyin beyanatı Şeref Bey (Edirne) — Sırrı Beyin bütçe hakkımdaki mütale alarını iki noktadan şayanı dik. kat görüyorum, Birisi kendi memleketime taallâk ettiği için bu da Trakyada müskirat inhi sarmın yaptığı müesseseyi gör düğüm için söylüyorum, dedi ve Şeref Bey Trakyada üzüm bağlarınm geçirdikleri muhte- fabrikasınm yapı'masını feyiz- Ti bir iş olarak tavsif etti. Alpullu fabrikasının isti ettiği ispirtonun ini sine satıldığını, (fakat bunun mezkür idare tarafdan ıtriyat ta kullanıldığını söyledi. Ve mü nakalenin kabulü lehinde idareci kelâm etti, Müteakıben » Maliye Vekili Abdülhalik Bey Sırrı Beyin ten kitlerine cevap verdi “ Onlara inanmadık,, Bu sırada Süreyya Bey (Ak. saray) birden haykırdı — On- lara inarmadik, ki Maliye vekilinin izahalı Maliye Vekili izahatında ©z- cümle dedi ki; — Bir defa bütçe yapıldık- tan sonra sene bitinceye kadar hiç tebeddül “etmez (Habeşis- tonda (sesleri). tahsisatıfev kalâde, munzama ve mü rakale hiç bir hükümet- te kalkmamıştır. Kanunları. nı lütfen tetkik buyurunuz. Ta- | bif o mütefekkir hükümetler gi bi biz de meclisi âliye lüzum gördüğümüz zamanlar böyle eşi takdim ederiz (hande- Bütçe yapıldığı zamanda en | cümende her masraf didik, di dik didikleniyor, sene ortasın- i da bunun değişmesine sebep ne dir? Bunu izah edeyim. Bir ta İ kum masarifi gayri müsmire zım olan makinelerin cinsi ma İ nuz bundan ne kasdediyorsu- | bf devirleri izah etti ve konyak | di Mecliste hararetli münakaşalar | kem ihtiyaçlar için bütçeye ko | rı dikkati celbetmesin diye büt | nulan paralar tasarruf edilerek daha lüzumlu ihtiyaçlara sarfe | dilmek lâzım gelir. Şarap fabrikası O zaman bu münakale keyfi- yeti meydana geliyor. Şarap | fabrikası çok iyi bir fabrikadır. Mütehassıslar tarafından yapıl mıştır. Biz orasını bir milyon İ dört yüz bin kilo şarap yapabi- İlecek şekilde yaptık. Bu sene yalnız 600 bin kilo istihsal et- «Mütehassısların verdikleri nazaran orada me çin icap eden tedbirleri almak lâzımdır. Saf ispirto Kendi ispirtomuzu tamamile memlelaite çıkarıy” uz. Hazi- randan beri ispirto o idhalâtmı menettik. Memleket içinde saf ispirto sarfını istilzam eden bir İ çok yerler vardır. Mevcut fab- rikamıza bir iki makine ilâve e | derek bu saf ispirtoyu elde et- mek isteyoruz, Şunu da arzedeyim ki, müna kelenin, munzam (tahsisatım | bundan sonra men'ine dair bir kanun çıkarsa ahkâmma behe- mahal riayet ederiz, Süreyya Bey (Aksara' İhtiyacatı beşeriye dej (handeler) Ahmet İhsan Bey ne diyor? Ahmet İhsan Bey (Ordu) — Söylediğim şey ispirtoya ve memlekete hariçten gelen malı azaltmağa dairdir. Almanyada, İsviçrede ve diğer bazı memle- ketlerde otomobil nakliyatında benzinlere yüzde yirmi ispirto katıyorlar, im de benzinimiz. yoktur, Acaba ispirtoyu benzi- nin içine katacak olursak Şeref Bey biraderimizin söylediği gi bi Trakyada sökülmüş olan 50 milyon bağ kütüğü yerine gel- mez mi? Küzim Paşa (Diyarbekir) — Üzüm ispirtosu daha ucuz mu olur acaba? Ahmet İhsan Bey (devamla) — Belki, patatesten de, tahta parçasından da ispirto çıkar. mütehassıs değilim, Yalnız ben zine ispirto katmakla benzinin idhalâtını yüzde yirmi indirmiş oluruz. Maliye Vekili Beyin na zarı dikkatlerine arzediyorum. Molige vekili kürsüde e Vekili Bey cevaben — İspirto istihsalâtr- iyaçtan fazladır. Bunu behemahal bir yere sarfetmek mecburiyetindeyiz, Umarım ki, tetkikatımız — ispirtonun bir kısmını benzine karıştırmakla yağı da yarın idhal etmemek i-) | Ismarlama marş Millet malı Olamaz (Başı 1 imci sehifede) yapmamışlardır. hangi (Otarihi Obir (vak'a üzerine beyecan duyan bu vatanın her hangi bir fer- di, coşarak güftesile ve bestesi le ortaya bir marş çıkarabilir. Bu marş ta, eğer hakikaten hal km o heyecanlı zamanındaki ba İeti rghiyesini tasvir eden bir marş ise bütün millet tarafm- dan milli marş olarak kabul edi lir. Mili Hymme, halk eseri oldu ğuna göre, son derece basit söz ve nağmelerden mürekep bulun malıdır. Ancak basit kelimesini, sanat” tan mahrumiyet mânasına al- mamalıdır. Bilâkis marşımız, milletin ruh ve heyecanını ifa- dede azami kudreti göstermesi lâzımdır. Bir de, milli marş kendiliğin den doğmalıdır. Ismarlama bir marş, katiyyen millet malr ola- maz, “Milliyet” gazetesinin bu me sele etrafmda açtığı neşriyat, bazı kimselerde beyecan uyan- dırırsa, milli marş, günün birin de ansızın doğabilir. Ben, milli marşm, bir beste- kâr veya bir edip tarafmdan pılamayacağı iddiasında deği lim. Yapılabilir: Ancak, o bes- tekâr veya o edip, bu milletin hassas bir ferdi sıfatile o yük- sek heyecanı duymalı, ve hal- kın hissiyatma tercüman olabil melidir.,, Diğer taraftan orkestra şefi ve viyolonist Seyfeddin Asaf Bey, şu mütaleadadır: — Hymne, milletlerin geçir diği inkılâp beyecanmdan do- ğar. Fransızların (Marseyyez) yi gibi. Bir de, vatanperver bes tekârlara yaptırılan marşlar vardır. (Jozef Hayden) e yap- tırılan Avusturya marşı gibi, Bunlar, menbaları itibarile biri birlerinden ayrıldıklarmdan me selâ Fransızm £ (Marseyyez) den duyduğu bis ve heyecanı, bir Avusturyalı kendi Hymne inde hissedemez. Çünkü, evvelkinde his ve he yecan hâkimdir. Bizde ise “Ey Gazileri, “Si vastopoj,, “Plevne” gibi Hiym- ne'ler, zaman zaman, milletin duyduğu heyecan ve teessürle- ri le etmişler. Bunlar, bugün bile bizi tesirleri altnda bulun Her lar nı hayretlere düşüren büyük in | kılâbımızı ve kurtuluş hareket lerini ifade edecek henüz orta- da bir eser yok. Bunu yapmak neticelenecektir. Sırrı Bey ne diyor? Ahmet İhsan Bey Vekil Be- ye teşekkür etti. Sırrı Bey tekrar söz aldı, de — Ben hiç bir vakit düşün- medim ki memlekette fabrika yapılmasın. Diyorum ki bu fab rika ne için istilzam ettiği bü- tün teferrüatile vaktile düşi nülmedi ve masrafı tesbit edil. medi, 450 bin lira ile değil, Bü milyon tal koyarak karşı- gelebilirdi ve diye bilirdi — Bu parayı fazla görmeyi- niz. Bu para ile bizim kurumuş &tl kalmış, çürümüş bağları. mız tekrar hayat bulacaktır. Burdan memleket istifade ede cektir. Bu vaziyet karşısmda heyeti celileniz tahsisat kebul etmeyecek miydi. Elbet ederdi. Maliye vekilinin cevabi Maliye Vekili yeniden kürsü ye gelerek cevap verdi. — Bendeniz, dedi, orada iyi konyak olacağını yeni anlıyo- rüz dedim, Bu açık bir cevaptı, Müteakıben müzakere kâfi görüldü ve maddelere geçildi. Kanun kabul edilmiştir. Mec lis pazartesi günü toplanacak- tar, mm ml Vecihi B. bir konferans daha verecek Tayyareci Vecihi B. tarafından 20/12/93 pazar günü saat on altı buçukta Galatasaray lisesinin kon- ferane salonunda tayyarecilik hak” isteyenler ve bazan da ortaya koyanlar, maatteessüf gerek güfte ve gerek beste itibarile milletin en yüksek hissini te- rennüm edememiş ve bunu mil İete mal edememişlerdir. duruyorlar. Son senelerde ciha | Onbir aylık Ticaretimiz (Başı 1 inci sahifede) tstiklere nazaran 1931 ilk İl hik idhalâtımız 118,925, ihracatımız 112,164,167 Geçen sene ayni aylar mrfmda ki idhalâtmmız 132,153,932 ira ve ihracatımız ise 137,968,870 lira idi. Bu seneki 1) aylık idhalâtımız göçen senenin ayni aylarına nisbetle 13,228,397 lira noksandır. İhracatı- mız ise 1930 a nisbetle 25,504,703 Bira noksandır. Buna da sebep 1929 senesinde gümrük tarifesinde yapı lan tadilât dolayısile fazla (o idhalât olmasıdır. Bumun © neticesi olarak 1930 senesinde idhalâtmez a ol Elm 1929 senesinde ihracatımızın 126,311,819 Mira, o idbalâtımizm 241 242,159 lira olduğumu unutma mak lâzmder. 1931 de ihracatımız miktar itiba rile fazla olmakla beraber, kiymet itibarile idhalâtımıza misbetle 6,761, 368 lira noksandır ki, bana da se bep ihracat maddeleri | fiatlerinde dünya iktisadi buhranı sebebile hur sule gelen düşkünlüktür. 1931 sene si ilk İl ayı zarfında ihraç ve idhal edilen eşyanm kıymetleri ve aylara tasnifi şöyledir. Jthalât ay- ira radar. AYLAR K. Sani Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylğl 1931 M2,241,446 10,254,672 12,851,526 10,551,461 11,897,00$ 11,567,092 9388,141 11,285,864 11,128,149 10,364,169 7,396,007 lala 118,825,535 İhracat 1931 11,039,07 9,306,131 10,502,967 10,119,805 9817,032 5;715,528 6,528,649 6,708,26$ 12,801,943 14,050,659 15.583392 112,164,167 Çünkü bestekârm, cephane taşıyan kağni arabalarının gi- artısını, Sakaryada, Dumlupı- narda an topların sesini git mesi, şehre erzak ve €şya mesi ve onun heyecanını taşıma sı lâzımdır, Bu eser her sınıf halkımızın milli his ve heyecanmı hareke. te getirecek mahiyette olaca- İ ğindan şairlerimizin fazla edebi yat yapmalarma, bestekârların fazla san'at göstermelerine İü- zum yoktur. Bence, bu millet ve bu mille tin san'atkârları, mutlaka nu yapacaklar öz dilimizi, öz musikisi ile ifade etmek imkânı nı bize W lir Yeni yetişen kompozistörleri mizden bunu beklemekte kendi mizi haklı görüyoruz.,, Hervakit muvaffakiyetten eminim çünkü Bromural alarak sinirlerimi hösnüldare ediyorum. Bu ilacın hiç bir mahzuru yoktur, sinirlerimi kuvwetlendirir ve zihnimi açar. (Ludwigshafen a.Rh.,Almanya) Kngjl AG. Kumpanya» sının Bromural'ı çeyrek asırdanberi halkın ve heryerde muhtaç olduğu bir ilaçtır, 10 ve 20 komprimelik tüpler içerisindedin

Bu sayıdan diğer sayfalar: