Ruhi Bey didindi ve üzüldü. O- yan arka: inan *eliklarına tıkanık bir sesle cevap Mirdi. Bu ses, bugün yutkunurkon tıkandı ve sustu. Onu iztr- Ji boğdu. Onu mücadele öldürdü. haberin fecaatini, onu daima Salı bir mevzu üzerinde canlı bir İ girmiş görmeğe alışanlar ta- Ne Bu haberin focaatini, ailesi ka- — belkide biraz fazla — san'at Ykadaşları Biz biliriz. Kendi neslinin ihanetine kurban wn Ruhi Bey akciğerlerinin damar brinda dolaşan son hava yudumu- 9 teneffüs ederken bile haksızlığa yan halinde idi. vesmedilmiştir. mo mahalli mevzulardan çok hoş- meli Gergef işleyen hanim nine aysal altında uyuklayan kedi, ka- ardında tuvalet yapan şark dik berleri, “ Sarıkamış, Haliç velhasıl Şi bu toprağın ilhamın | ** boyanmış eserlerdi. Aziz karilerim! 4€ iyi biliizki başka memleketler Me san'atkkârların eserleri mü- Aziz iy » birli Ür ed, elim, O temiz bir adamdı. Öldü. Ha- yatında affetmedi, Şimdi artık bü a mücadelelerine ebedi bir müsa- Yor ie gözlerini yummuş bulunu- Ruhi Beyin ruhunu taziz edelim. Eli NACİ mİ i , Sofya da €sim Sergisi «ç Birkaç gün evvel Sofya'da Sociâte Soficetâ,, de Matma- Rouska Marinsva geçen ve hazırlamış olduğu portre ki (ni teşhir etti. Matmazel ii, “inava) ilhamları kuvvet- olan ressamlardandır. Bütün Yeri Yaşanmış, canlı birer öm aldir. Matmazel her sene valf! sergilerde tersim kuv- Yilmaz artmakta olduğu gö- ektedir. Matmazel Mari- hap hm eserlerinde kendine İn, sus orijinal bir ifade tarzı- Ve bilhassa porterelerinde Presyon kuvvetine tesadüf a, pektedir. Matmazel Mari ig Rm eserlerinde belki ha- gemi ihmal ettiği nazarı bi, şte çarpar. o Fakat bunu ' kusur olarak kabul etmek Şu değildir, . Zira kendine | hak, Zerafet ve inceliği bu Mışanlığı telâfi etmektedir. Sişiyzazelin portereleri gayet taş, iz€'dir . Çizgilerindeki ze- | “1 ve ekspresyonlarındaki a | Bim Matmazel Marinova'nın | Maggi inin en bariz ve karakte- | ik tecellisidir. uç Mevzuunu Stilize etmek su belki tabiata sadık kal- a mâni oluyorsa da tabi- | 'n uzaklaşmasına sebep te İn, ; Yetlerinin tebartizüne doğ Yürümek isteyişindendir . Velhasıl Matmazel Marino- Olgun ispirtüel | görüşlerile Sun bir portretisttir. Mat- | Marinova muasır san'at kilerine uygun elliden faz Portre teşhir etmiştir. li *y, ürk ressamları on İN a mişlerdir. Bu on iki eserle" Me güzel san'atlar birliğine Na ye diğer altısı da müstakil res taç eYkeltraşlar birliğine men atkârların eserleridir. #'Ürrille arkadaşlarıma tereken satın almağı zabitlerin 112,000 kuruşa kadar Gi kardı! Bu talep karşısında da Du kat köy! rünce, finti Fakat İstanbula geldiği zaman, meseleyi Fransız 'e las” lisanı münasiple Riviöre'in alâkasmı uyandırdı. Sefirin muvafakati ile Marce- Mus heykeli satın mensup Estafetie Melos adasına gitti. Adaya vardık- ları zaman, garip bir manzara karşı- sında kaldılar. Başta bir papas, et- rafta eli sopalı insanlar, ortada da sedyeye yatırılmış bir heykeli taşı yan beş altı adam kafile ilerliyor. Fransızlar sorup 80- ruşturdukları zam. halli makamat tarafından satm alın dığmı ve şimdi ada valisinin harem dairesine konulmak üzere, saraya götürülmekte olduğunu öğrendiler. Marcellus o dakikada, kuvvete mü- Venüs Dönilonun kolları heykeli teklif etti. Fa- alâkası gö mont d'Urville heykeli satın almak- tan vaz geçti. sefarothanesi ate anlattı. O da bir sefir Marguiu de almak filoya | gemisine rakiben dan mürekkep bir an, heykelin mar racaat edilmedikçe, heykeli ebediy-| yen kaybedeceklerini anladı ve der- bal gemi mürettebatından yirmi MÜSTAKİLLER | 5 inci resim sergisi “Müstakil yessam ve rinievvelin Türkocağı binasında sergisini açıyor. Bu lar birliği,, teş sar günü eski beşinci â ve birlik Ke zam Nurullah Cemal Beyle mülâkat yaptık. Bey suallerimize miştir. 1 — Birlik ne teşekkül etti? 1 — Müstakil keltraşlar i şekkül etti. Yani e in Avrupadan av-| yer ibi slm ge Ar! çi zin teşekkülüne maddi ve manevi birçok yebepleri birr beykeltraş- 25 inci pa- re bir Nurullah Cemal şu cevapları ver- zaman ve ne için ressamlar ve hey-| birliği 1929 senesinde gi birliğin müsssisle- bilhassa sebepler vardır. Bü birer izah etmeğe kal dü ezeli ci) mü- itvaki, toplanıp bir san'at birli Mim rinden biri, kabil hürmet ve san'at hakkındaki biri, biribirimize olan müte-| muhabbetimiz, ve | umumi i- Senelerce atelye rabbi hayat arkadaşlığı ya- pan bir saztatkdr istedik ve istiyoruz. — bu.! fikir bir-| inde | yiz. Bu sergide de bihakkın muvaffak olmak için toplu bir halde bulunmak, progra- ınızı vuzuhlu bir surette çizmek, ız olan eserlerimi-| tir : ç j | ehemeiyetlidi İ za, Türk sanatkrları tarafından ya- İ pılmış sağlam ve yeni bir san'atın sergi hakkında ne düşünüyorsunuz? İ mın alt kat salonlarında açılacaktır. ' Teşhir edilecek olan eserlerin nisbe v ren kafileye hücum ettiler. Şiddetli | bir mücadele oldu ve nihayet Fran- sızlar yerlilerin hakkından gelerek! itefi aldılar ve alelncele ka, yaların arasından kaçırarak, deniz | keonarmda bekleyen bir kayığa "e öt ler. Ancak müs'ün iki kolunun kopmuş olduğu-! rılırken veyahut kayığa kopmuştu. Belki de kollar düşmüştü. Ve Fransızlar haklı olarak, tekrar | denize adaya çıkıp bu kolları arayamadılar. Sefir hâdiseden memnun olmadı. Zira siyasi teşevvüşlere meydan ve | recek bir şekilde kuvvet istimal edil | mmişti, Efkâr teskin için ©pice bir parayı gözden çıkarmak lâzım geli yordu. | Melos' daki köylüye altı bin ku- ruş gönderdiler. Melos valisi, hey-| keli kaptırdıkları için adamlarını kır | baçlamış ve ayrıca hepsini yedi bin kuruş cezayi nakdiye mahküm et- mişti, Fransa ba adamlara da ver- dikleri cezayi nakdiyi inde etti. Bu suretle heykelin meşru | surette sa- tn alındığı şeklinde (bir protokol| yapıldı. Venns de Milo Fransada hara- retle karşılandı've Louvre müzesin de bugünkü yerine kondu. Bilâhare kolları bulunmak için yapılan tahar- riyat hiç bir netice vermedi. İstanbuldaki sefir Marguis de Riviğre ise, Fransaya böyle bir san at eseri kazandırdığından dolayı, da. ha yüksek bir makama alındı ve ün ani da “Dük,, e terfi edildi. halinde sergiler törtip Etmemiz lâ- zımdı. Müstakil ressamlar ve heykel traşlar birliğinin kuruluşu, müstak- bel mesaimizin sağlam bir temeli. dir. — Birinci, ikinci, üçüncü, ve dör- 'düncü sergilerimizden aldığınız 59- ticeler nedir, — Şimdiye kadar açmış olduğu- muz Ş 5 sergiden elde edilen meti- celer, tahminin fevkinde büyük ve . Evvelâ bu sergi lerle, Türkiy&de senede iki olan san at sergilerinin senede dörde çıkma- sını temin ettiler. Bu kabil nümayiş sanat hayatının zenginliğine birölçü lam teknik ve anlayış kaidelerine Ünat eden temiz bir san'at cereyanı mevcudiyetini tanıttı. Evvelâ hal. km, hattâ bazı münevver geçinenle- rin itirazı ve hayretlerini uyandı. ran sergiler, az zaman zarfında hakiki bir merak uyandırdılar. Müz takil ressam ve heykeltraşların s6- nede iki defa açtıkları sergiler, deni- iebilir ki, Türkiyenin | en kuvvetli, en canlı san'at mümayişleridir. Emi nim ki bir kaç söne zârfinda bu ser giler, memleketimizde, bütün varlr- İrnerla istihdaf ettiğimiz san'at ce- reyanını yaratmağa muvaffak ola-| caklardır. İ — Bu ayın sonunda (açacağınız — Beşinci serğimiz ayın 25 inci pazar günü caki Türkocağı binası. ın az olmalarına rağmen, keyfiyet barile çok zengin olacak olan bü sergiden çok şeyler ümit etmekte. il resim, bir çok desenler, krokiler ve heykeller | teşhir edilecektir. Serginin bilhassa | tezyini san'at kısmına O ehemmiyet verdik. Bu kısımda dekorasyona a-| it muhtelif eşya, enteriör ve ti ro elbiseleri projeleri teşhir edilecek ğ İ — Takip etmekte olduğunuz ga, | daha aşağı olam kimsedir. İlimde, , .. . San'atta disiplin Cemiyetin tekâmül ve terakkisi yoktur. Ferdin tarakki ve tekâmülü yardır, İnsan ayrı ayrı kültürize ise- ler cemiyet de dolgun ve müterakki dir. Hars derece ve seviyeleri pek cemiyet hayatımın ideği şeklini bu- lamazsınız. Biz aşağı yukarı, bepsi biribirine benzeyen insanlarız. Çok yükselmiş | gördüğümüz tip bizden biraz daha olgun bir adam, çok ipti- dai gördüğümüz tip te bizden biraz san'atta branşlar ayırarak, onları da tekrar ihtisaslara taksim etmek, de rece zümreleri tasavvur etmek biz henüz gayri varittir, Cemiyet, teşekkül, muntazam bir sai programı altında çalışmak iki kat semere verir. Bizde, cemiyetin, birliğin tekâmül seyri ve son ulaş- tığı merhale yine bizzat fert beynin- de müşahede ve tetkik edilebilir. Biz, hepimiz ayrı ayrı, henüz ideâl insanlar olmadık: ne san'atta, De ilimde. Şu halde cemiyetlerimiz de modern tam teşkilâtlı değildir. 'Tekâmül etmiş insan, cemiyet içinde yaşamağa ihtiyaç hisseder. Tekâmül etmemiş iptidai insanı Z0r- la cemiyete nz. San'at ta böyle: San'atkâr hakiki san'atkâr olduğu vakit kendi elile kurduğu bir çatı altında toplanmak, konuşmak (dertleşmek ister. San'at hüdayinabit değildir. Allahın güne- şi, havası ve suyu onu tatmin et- mez, San'at, birçok hassasiyetlerin bi- ribirlerine uzun senelerde öğrettik- leri binbir çeşit güzelliğin enmuzeci Gir. Muhit kendisine müsait olarak muhitte do- | ğer. Tek başma, ilham ile san'at eseri vücude getirmek hülyası artık yok- tur. San'at, zannettiğimiz gibi, ders bederlikle de doğmaz, | disiplin ve sistem lâzımdır. Dağda kaval çalan çoban, dağda yalnız kaldıkça, aynı nağmeyi tek- rar etmeğe mahkümdur. Muhtelif istidat ta, daha bir çok kaval üstat-| larmın toplandığı kasaba meydanı na geldiği gün yeni nağmeler öğre- nir., Bu en iptidai kulağı hitap © den sanatkâr © bu toplantılardan zevk duyduğu, beraber oturup san“ attan bahsetmeği faydalı (bulduğu gün, san'ata bağlıdır... e ri Bizde ne ressamların, ne edebi-! yatçıların, ne müzisiyenlerin, saklı altında hakikaten bir bir likleri yoktur. Aynı — telden çalan | san'atkârlar, biribirlerile | birleşerek teşekküller vücude Kİ rü iyorlar. Demek ki cemiyet halinde çalı sah'atkâr bir) Bir arada, disiplin altında çalış- mağı kabul ettiğimiz gün Türk san ati doğacaktır. Şimdi bizde, | böyle| gece gündüz çalışan san'at muhitle | ri yoksa, hakiki san'atkârlarmız da | yok, demektir. O halde... San'atkârın olmadığı yerde san'at eseri aramak gülünç olmaz mi? Roşat Feyzi Halk şairleri koruma derneği - Sivas'ta evvelce teşekkül eeğini haber verdiğimiz “Halk şair. leri koruma derneği, Mizamnamesi ni ve teşkilâtını yapmıştır. Dernek Sinci günü icra olunacaktır, ——-———— -—— leri meselesi ne oldu? sının inşası için g leti, gerek İstanbul belediyesi nez. dinde 1 -utelif teşebbüslerde bu. Tunduk, Bu teşebbüsler © manlesef simdiyç kadar müspet | bir metice vermediler. Birliğimizle alâkadar o. lan Halk fırkasının bu İşte bize yar- dım edeceğini ümit ediyorum. — Bu bususta Cevdet Kerim Beyefendi. nin kat'i telâkki etmek , istediğim stanbulu bir sergi | san'atlar müzesi Tazamdır. Bu, mübrem bir ihtiyaç. tar, ve, artık milli | bir izzeti nefis meselesi haline gelmiştir. Komşula- rımız Balkan devletlerinde, Atina. | da, Sofyada, Belgratta muhtelif gale | riler, sergi binaları vardır. Biz ise, sergimizi ötede'beride, — elverişsiz, | dar, karanlık binalarda açmaktayız. | Bu, Türk san'ati namına esefle kay dedilecek bir şeydir. İstanbul bele- diyesinin bu nokia üzerine alâlkasını celbetmek için elimizden #eleni ya- pacığız. €n mühim şeydir. San'at, | i Marlene Dietrich'e dâir... Basit bir aile hayatı yaşayan bu kadın birden bire Sinema âlemi, yütünde yeni bir hayat sistemi vücuda getirdi. Bu hayatın tefarrüatını tetkik için büyük sinama mer kezlerine gidenler, sinema artistlerinin hayatlarını en ince noktalarına kadar te tebbu edenler var. Bunlar tetkiklerinin mahenllerini kitap veya makale halinde ortaya da koyuyorlar. Fransız muharrirlerimden OM. Jean Lassorre, sinema somasında | yeni parlı” yan büyük alman yıldı Marlene Dist- rieh hakkında böyle bir kitap meşretapiz- tir. Bu kitaben ismi (Marlene Districhin yakıcı hayatı) der. Eserde Alman sinema yıldızının sinemaya girişi ve çalışışı hak- kıoda pek dikkate şayan tafsilât verildi” Ği gibi, hususi hayatı da noktası noktası” va tetkik olunmuştur. Dışardan bakılınca bir filim oysamak için akıllara bayret verecek kadar çok para kazanın ve dünyanın her tarafına şöhreti yayılan sinema ertistlerinin — ha yatı adeta gıpta edilecek bir yy gibi gö- sünür. Bu hayatım elemlerini, facinlarımı anlamak içim işim içine girmek lâzamder. de bir, nasıl ez yıldız oldu? # bile heves ettikleri bir muzafferiyeti da ha ilk adımda ibraz ederek | Sirenberg gibi bir sahne varım elinde çalışan bu genç ve parlak sinema yıldızının hayat nı tetkik edem fransız muhaı bunun bütün acılıklarını ne güzel canlandırıyor. inerse yıldızının Holiyvoodin yıldızların parlak alis ay iki hizmetçi, soför ve bir de gibi kabul resimleri mış, eğlenceye kendini vermemiş, yalma vazifesiyle meş gal olmuştur. Sirenberk günümüzün en parlak sah se vazılarından biridir. Fakat birçok ve ğisörlerde görüldüğü — Üzere sert, hakkim, cebbar bir adamalir. Çal ; 1 artinlere çok hükimene muamele eder ve en ciddi mazeretleri / pek güçlükle tanır. Marlene Dietrich, böyle bir salın m'ın elinde çalıştığı. için bazan gelmez ıstıraplara da tahammüle mec ber olmuştur. Feanuz reuharriri bunlardan bazıları nı hikeye ediyor. Meselâ yü vak'ya bakı Sanatkârin şöhretini birdenbire yük” seltem Marocco filmi içim çalıştığı ar, Dietriehi oyuna amade gok ehemmiyet vermişti. Gece biraz ge cikse, kesen? — Marlene, yarın bütün gün çalışa cağız. Artık uyumanız. lâzım. Yokan ya run şirkin ve zayif görünsceksiniz. Diye yatağına gönderirdi. Büyük Afrika sahrasının ortasında bir öam yeli eserken oynadığı bu rolde pek gok yorulan yıldır, oyumun son günü artık kurtulmak hevesiyle tkatinin fer. kinde çalışmış , bütün gün en ağır lar altnda rölünün ; korkunç hatımesini başa çıkarmıştı. Evine döndüğü zaman setmalı idi, Tütreyordu. Kendisine! ; — Neden rahatsızlığını söylemedin? Diye soranlara: CATHERİNE MOYLAN elinde gazetemizle çeki bu oyun bitsin için, vahat etmek we Dietrieh bir dok 4 tedavi ve istira- düşmüştü. Fakat, pm Allo! ben, Strenberg. Nedir bf duyduğum? Hastı ? ık, hayır, bir şey deği Yarım istirahat edeceğim. Öbür gün bir şeyim kalmaz. — Nasil yarın? yarım sise var, ihtiyacım Sanatkârın hayretini düşün! — Eyi ama, oyun bitti — Evet, Marocco bitti başka bir senariyo var. Burda pek gör sel bir gerirmeğe başlıyacağır. Yı hasedi önünde ekndini âdeta kürek mah- kümu sayabilecek kadar çalıştırıldı. Leon Belieres Ne Valentino, ne de Novar ro'nun güzelliğine malik olma dığı halde Leon Belieres sesli sinemanın keşfettiği artistlerin en sevimlisidir. Onu “Gece içinde bir ışık,, “Metro Golduin'in yeni yıldızlarından Janet Currie'nin ilmiş en yeni bir resmi “Kader,, “Levi ve Şsi,, filmle. rinde gördük ve bu hafta mev simin en muvaffakiyetli filmi olan “Sarı odanın esrarı,, fil. minde seyrediyoruz . Gelecek hafta da, çok olkol lü içkilere karşı zaaf sahibi şen ve lâkayt bir efendi rolünü tesmil ettiği Atlantik filminde seyredeceğiz. — eme — Jane Marnac Osso şirketi hesabına Au- gusto Genina'nın vücude getir miş olduğu Canım Paris fil. İ minde, sinemada ilk defa oyn. yan Jane Mernac, misilsiz bü- tün variyete numaralarını gös- termektedir . Bu mükemmel vücut hare- kâtımı vücude getirmek için, Jane Marnac tam altı ay ekser siz yapmıştır , neme ae | * Mac Murray Tiffany şirke ti aleyhine, mukavelenin feshin de ndolayı 7,600,000 frank za. Far ve ziyan davası açmıştır. ! * Osso şirketi, Gaston Lero- Ux'nun meşhur polis romanın- dan naklen filme aldığı Siyah k kadınım kokusu filmini ikmal etmiştir. e Huguette ex - Luf- los, Roland Toutam, Narcel, Vibert, Maxime Desjardin ve Leon Bellieres bu filmin mü- messilleri olup, bunun da Sarı odanın esrarı filmi (okadar ve İ hatt ondan büyük bir muvaf- fakıyete nail © olacağına emi- — —e.— Fransız meclisleri 12 | teşrinisanide açılacak PARIS, 15 A.A. — Echo de Pa- ris gazetesinin aldığı bir habere gö- re M. Laval Washington'da M. Ho overle' birlikte tetkik edeceği mü- him meselelerin ve cihan buhranımır ere keme geçir. rar açılması tarihini 12. teşrinisani olarak tesbit edecektir. A Bitlis Yılmaz kütüp- hanesi ve pazarı Türkçe Fransızca mec- mualaria gazeteler her nevi damga pulu, tütün ve siga- ra, kartpostallarla albüm- ler, mektep kitapları buhu- nur, Mülhakata yegâne he- defi sürat, intizam, ehveni- yettir. Teşrif veya sipariş memnun bırakacaktır.