İsi sahitede) ” b lar Md nin vu ğı gibi bir ldı da ondan Bu hususta zabıtanın çok beyak skoat tahtında bir wai yatelesini olması lâzımdır. beş sene sonra bir hâ- çıkarsa bu hainin “yakasını be- ayıp sorguya çe" meli, İzmir gazeteleri hterem £ arkadaşlarım; vaktinizi suiistimal etmedimse denizle İymiir gazetelerine geç dilli: istiyorum. vüdiler; İzmirde üç gazete var Bunlardan birisi Zeynel Besim cisi İsmail Hakkı üçüncüsü de 'namındeki adamlarınız. Zey? m denilen adamı bütün İzmir ül iti ve İzmir meb'usları bilirler. adama (Firldakzade Dönek) eler). Bu adam Kasn- bir zamanlar yiz alışta, şimdi İzzetim imi miş ve ondan ay kadar Yunanlılara hizmet et- ve fakat Yunanlılar da bu hai- forıldakçı olduğunu anlamışlar, ndan tutup sürüp atmuşlardı. litareke zamanma kadar kalmış m Sonra gelmiş fakat hain oldu bilmişler, derhal bir daha hiz fi devlette kullanılmamak üzere kkında evrak yapmuşlar, Fakat ev hey'eti miahsusada görülmeden üstü kalmış. (Neden sozleri). müsait değilmiş veya her gi Lir sebeple. Efendiler; bu a- son zamanlarda gazetesine çok > bir şey yazıyor, “Hemşirem değildir onun için aile meclisin- kovuyoruz,, diyor. Rica ederim kendi ailesinin namu aiezhinde bulunan bu adamlar: başkasının namusuna rinyet et- beklenir mi? (Bravo sesleri al Har), Efendiler; “Yeni Asır, ga- cine geçiyorum, Orada vektile akkiperver Fırkkasmzın maşiri ©i- « olan “Sadayi hak, gazetesini “ran İsmail Halk namında birisi *p Bu adam bazı yahudilere bir miş vu Kanberoğlu bilmem ne a- İda birbile birleşmiş, rejim alevhi Hwriyet aleyhine envai tür ylüyorlar. ran serseridir. Bu adam o'min- ada > İzmirli” arkadaşlarımız da gibilir ki - kirye derlermiş. Mazi bayrak Bu herif işgal zamanında “Koz 5, 4 aleyhimize nöşretmiş ve on aleyhimize envai yazılar yazmış. önrâ bu da kâfi değilmiş gibi “rmr- Bddes mav: bayrak dururken nasıl Hurda bu kirli Türk bayrağı burda rur,, demiş, ilç Ali B. (Gazi Antep) — Bua in m? Ali Saip B. (Devamla) — Bu ak bu yazıyı yazmış, hâli yazıyor ahrolsun sesleri) ). Efendiler; bunun gibi ve yine Wu a arkadaşı olan avukat Süreyya minda birisi o zam Timi iş faht bu haine dokunutmamış. Buna Yağıyor ve nasıl gazete çıkarıyor? dyret ediyorum, (İzmirlilerden 80- Enli sesleri), Onun için efendiler; imlerle mücadele ettiğimiz. Mmey- İandadır. Hâinlerle, dolandırıcılarla, alçak- la mücadele ediyoruz, Efendiler? â için hayatta iki türlü 5 kurşunla, birisi de Bu 'da kapı çalındı. Gelenler Kim- di? Kendisins bir fenalık mı ya pacaklardı? Bir torbaya koyup Boğaziçinde denize mi atacak- ardı”. Dışarıda tanıdığı bir ses duy du, Bir sual Soran bu ses ruhu- "Bu korku ile doldurdu. Şimdi ayak cesleri kendi bulunduğu odaya yaklaşıyordu. Geliyorlar Oda kapısı giddetle açıldı. dindar der gibi ba basının cansız parmeklarına sa rilde, Başını kaldırdığı zaman kocasını yanı başında ayakla gördü, , Kerime kocasının matem ve «lemine hürmet edeceğini bey- ude ummuştu. İbrahim Bey tehalükle karısına doğru ilerile di, Fakat dehşet içinde kalmış Gibi birdon geri geri kaçtı, Yw- n tarihi celsesi a Yunanlılar gelince Alaşebirde | yazıla, yazmış. Bunun a onlar, i bir hain olduğunu arkadaşları Asıl en reühimi “Halkın sesi, ni” ; illiyet'in (efril ası :78 ada birden bire dışarı: | tamamen unutulmaktır. İsimlerimiz. den bahsediknediğinden korkmuyo- ruz, Yeter ki hiyanet etm Düşmana hizmet etmesinler. Bütün istediğimiz budur, Hain dedim, tas- ttim.Şaki dedim, tasvip tim ; Büyük Millet Meclisi haindir, şakidir dediler ve karar kal dılar. O halde banların vaziyeti me- dir? Hangi mahkeme munları muha- keme edebilir. Hangi mahkeme bün- ların işine bakabilir. İşte biz bakımı ızdır. Kararımızı vermişiz. Artık kan dökülmeden ve bu gibi hainle- rin mülevves vücutlarına bakmaktan usandık, Bunlara madem ki haini vatan denmektedir, binaenaleyh bun lara yapılacak şey vatan dışına at- maktır, En son olarak Hey'eti celi- lenizden bunu isterim (Alkışlar). Reis — 15 dakika istirahat için cel sevi tatil ediyorum. Kapanma saati: 1735 Ikinci celse Açılma saati: 8 Reis: Kâzım Paşa Kütipler: Ruşen Eşref B. (Af- yonkarahiser) Haydar Rüştü B. (Denizli) Reis — Celse açılmıştır. Şeref B. (Edirne) — Efendi üç aziz arkadaşın matbuat hürriyeti ni setistimal edenler hekkında Mecli i ize takdim ettiği izah tak- dunuz. Bu memleketin kanayan bir yarasına kudretli parmağınızı bastı- ner, Bu Meclisi; en elemli günlerde, en düşkün dakikalarda, e, ezgin sa- atlerde bu milleti ne kadar çok ya: ralasını sarmış ve ümitsiz yaşanılan dakikalarda ümit m f Sırinizs ruşinadır ki aze Lal tera Elde ederler fakat fır atı icat ederek ondanistitade ile koca bir milleti kurtarmak ancak ve ancak bütün tarihin ve bütün in- sanlığın huzurunda hürmetle eğile- ceği Mustafa Kemal gibi dâhilere nasip olur. İşte o, bu tarihi yaratmış ve sarsılmaz bir varlık vücude getir bürrü- yetini sui istimal edenlere karşı bu- rada bütün rüfekanın söyledikleri sözler hakikat olmakla beraber ben, onları telrar edecek değilim. Yalnız ve yalnız bir noktaya temas edece- ken biz bütün ârayi umumiyeye mü- racaat ederek teker teker rey almış değiliz. Hayırt... Vatan düşman 2- altında çiğnenirken yedi bir. Yal bar yurtların sahibi olan bu yurdun üstünde ve altında hakkı o- ! fan türkün istiklâli ilin olunurken | artık geçmiş rejimle bu memleketin bu devletin yürüyemiyeceğine âli Medlisiniz kanaat getirmiş ve ondan sonra millet, kendisine bir devlet mefhumu aramıştır. İstibdadı mev: zuu bahs etmiyorum. Fakat biz ne sultani meşrutiyetten, ne meşvuli sultanlıktan beklediğimiz ve özledi- ğimiz istiklâl ve sandet bulamıyaca- zemızı anladık ve onu idrak ottik. Şu halde en haşin © Gazi Mustafa Kemal olduğu halde Meclisi âliniz tarihin materyalist cephesinden asil lete baktığı vakit bu millet bir re jim istiyor, bir şey istiyor. Onun bu istediği şey nedir? bütün Tür. kiyede #eallerin en sonunu teşkil e den cümhuriyet doğdu, Buru yapan Yüksek Meclistir. suf Pş. sanki kapalı göz kapak ları altından damadını tehdit etmişti. İbrahim Bey: — Karıcığım... Dedi, fakat alt tarafını geti- remedi. Kerime beti benzi kül gibi ayağa kalktı. Gözleri feci bir surette parlayordu. Kırmızı dudakları titriyordu. — | — Beni sevdiğinizi çok güzel isbat ettiniz. e Muhabbetinizin d şte karşınızda yatıyor!. Bari başladığınız işi tamam ©- din, öldürdünüz, beni de ö h Kerime bu sözleri söylerken bütün vücudü tirtir titriyordu. Öyle olmakla beraber kocasına parvasız gözlerile meydan okur gibi bakıyordu. ibrahim Bey karsisındakine Me , Yunanlı Ressaamlar Haberiniz var mı? Bir Yunan ar- Gst grupu hükümetimize müracaat ederek bizimle, Türk restamlarile birlikte Türkiyede bir resim sergisi yapmak istemişler. Atina elçiliğimiz vasıtasile Hariciye Vekâletine g derilen bu teklif, Heyeti Vekilede müzakere edilmiş, Maarif Vekâlâti vasıtasile Güzel San'atlar Birliğine ve akademiye tebliğ olunmuş. Bu teklif karşısında Türk ressa- mının alacağı vaziyetin çok ciddi ve mühim olacağı aşikirder #zannede- rim, Buyurunuz bakalım? Yazı yaz mak için kalemi elime aldığım gün- denberi belki bin defa yazdığım, biri defa şikâyet ettiğim “galeri, mese- | esi hakkındaki söylediklerime ku- | aklarını tıkayanlar acaba bu teklif karşısında ürpermediler mi? Bir ser- gi binasına sahip olamayışımızın hi- cahile kızarmak herhalde Türk ves- samına düşmez. Fakat onun da bu işte hissi mes'uliyetini kabul etmek ve tembel geçmiş günlerinin fecaa- tini hissetmek icap eder. Ben çalışmıyan meslektaşlarıma ka; defa bu sütunlarda sesimi yük- tim. Bina yok, eter yok. Bu na- si Sergi için, sergide satılmak izin sergi açılmazdan beş on gün ev vel alelâcele çırpıştırılmış iki üç levha ile daima karşımıza çıkan mü- barek arkadaşların bu teklif karşı sında nasıl vaziyet alacakları cidden merak edilecek bir mevzudur. Fa kat milli bir şerefin mevzun bahsol. | duğu bir işte müstakil ressam ve | heykeltraşları hiçe sayarak yalnız. Güzel San'atlar Birliğine yapılan müracantin eksik ve sakat olduğu kanaatindeyim, Çünkü Türkiyede ki resim cereyanı vardır. Biri vazi- fesini yapmış, ikmal etmiş hüküme ör yardımından müstefit olan düne ait fasıl, diğeri de dalma ihmal edi- len bugünün genç ve ateşli nesli. San'at kıymeti itibarile birinciye kı- | yas Kabul etiniöz bir faikiyetle üstün olan ikinci kısmın ihmali bilgisizli: İ ğin ve an'anaperverliğin büyük bir gülıdır. Milli şeref ve haysiyetimi- zin mevzuu bahsolduğu bu mescle- de bütün Türk ressamlarınm alâka da olmalarını, dünşünmelerini ve ça ışmalarını tavsiye ederim. Galeri meselesine gelince: Artık | i söylemekten usandım. Yalnız resim | için değil, her san'at şubemiz için lâzım olan ticaret sahasındaki bazı tezahürler için elzem olan bir sergi binamız maalesef yoktur” Bu yok. luğun ifede ettiği mânu pek fecidir, pek vahimdir. Yalnız ben kac defi yazdım. Müstakil ressam ve heykel. traşlar birliği Şehremanetine kaç iracaat etti, Ne çıktı? Hiç ! » Ne diyeyim? Boşlukta İdağilan sosime değil, * bana değil, komşu hir milletin teklifine kargı siz cevap veriniz bakalım efendiler; mes'ul efendiler! Akademide Akademi hakkında geçenlerde yaz | dığım bir yazıda dünkü akvdemi ile bugünkü akademiyi bir mukayese yapmış ve binmetice dünküne naza- l pay veren bir çocuğa söyler gi bi dedi ki: —— Elermin aklu muhakemeni perişan etmiş, cicim, Yemin e- derim ki benim bu işte hiç ka- bahatim yok. Haydi yürü bera: | ber Bursaya dönelim. Bu sözleri söylerken karısını “ ö Adil Bey “Moderns,, kelimesine pek sinir lenirim. Züppe bir tâbirdir. Sebebi de eski harfler yazıldığı zamanlar, bunu okuyanlardan, hat- tâ yazanlardan da bir çoğu “modi en,, diye söylerdi. şıma ya bir “asri perükâr,, ya “asri lokanta, çıkar. Gel seninle şuna istersen “Bugü nün, san'ati diyelim, olmaz mi? “Okuyucularım şaşırir,, “ diye bir endişe duyuyorsun galiba? Peki, öy le olsun, modern san'at diyelim. Bence imoderh sana't diye yeni bir şey yoktur. Sanat ötedenberi tabist ve ecdadımız tarafından esasla mış olan telâkkisini hiç değiştirme- miştir. Bize bugün rode'n salat dedirten şey sadece ifade vasıtaları- | nin, icra usullerinin getirdiği çekil- den ibarettir. Anlatayım: Umumi harbin uzum, sinirleri yıprandıran — inlizarından sonra, geri kalanlarda, çabuk yaşa mak için bir aksülâmel oldu. Fen ilerledi, otomobiller, trenler ve nihayet tayyareler mesafeleri kı- saltarak zamanı, uzaltmağa muvaf- ——— yı ran buğün pek çok geride olduğunu misallerle izah etmiştim. Büyük bir hakikat ve teessürü ihtiva eden bu hükmün doğruluğuna geçen gün #- kademide açılan ve hâli açık bulu- nan bir senelik talebe mesai sergisi- ni gezdikten sonra bir defa görmek istiyenlere bu sergiyi melerini tavsiye ederişi. gez- Mimari kısmını istisna edersek ğer resim, heykel ve tezyini kasan larında bir facia ile karşılaşırsınız. Resim kısmının bir senelik talebe mahisi olarak karşımıza üç yağlı bo- miyeceklerdir.. Peki Bu nasıl Avru- pa konkuru diyeceksiniz. Orasını bil mem. Bu hal üç senedir böyle te- kerrür etmektedir. “Vaziyet şaşılar cak ve acınacak bir haldedir. Tezyi- ni kısmındaki facia âftık fecaatten komikliğe doğru tar. Meselâ nl ri, smanikür var, ma bunlara ait işler © kadar çok ki dört beş salon bu acayip san'atla do- lu. Akademinin bu moda kısmına Afiş kasmı, gayritürk bir ifade ile konuşuyor. Talebe, hocalarının tesi- ri altında kalmış olacaklar. Heykel kısmı, herhalde bu şube lâğvedilmiş olacak galiba, Zira ser- gide heykele ait bir avuç çamur bile yoktur, Zavallı Sanayii mefise mektebi Hep senin çatın altında kıymetli kadaşlarımla beraber hummalı bir faaliyetle çalıştığın günleri haterlı. yorum, İnanır mısimız? Gözyaşı dö. küyorüm, Elf NACI Kerime bir adım ileriledi: — Yusuf Paşa katledildi. Katil de işte bu adamdır. Allah şahidimdir. Serkâtip | İbrahim Bey babamın sebebi “mevti ol. muştur. Ku — İbrahim Bey mi? e 1FA Modern san'at nedir? Modern san'at hakkında Fikret daha | mutlali oldur, Bu feçaati yakından | diyor ki: ; Nİ ENİ Kk Fikret Adi Bey Rassam Hale Hamımın bir kroki» fak oldular, Bir kelime ile bütün in- istiyen insanların en müstesmaları 0- lan artistler de san'at eserlerini ça- buk yapmak istediler, muharrir yar sam “tavigue,, hislerini üç beş çizgi, üç beş, hattâ siyah—be yaz. olarak iki renkle anlattı, beste- kâr bir “tböme,, in etrafını hesaplı ve basmakalıp lâhinlerle süsleyip şi- şirmadi, mimar mikâbın sade hatla- vena girintili, çık © A, karışıkbıklara İ tercih etti, Yani öz ayni kaldı. sulü “itade,, vasıtası değişti. Biz buna modern san'at “diyoruz, Elf Naci, Hattâ sana bir şey söylü- yeyim mi? Naciciğim, pek yakında, seni, elinden paletini ve boyalarını bırakmış, fevkalâde tekemmül et. miş, renkleri hem aynen, hem de se- nin fantezine göre biribirine —tıp- kı ezdiğin boyaları kariştırdığın gi- bi— karıştırabileceğin bir fotoğraf makinesile tablolar yaparken görece ğümi Fileret ADİL Galatasaray sergisi Güzel san'atler birliği ta- rafından her sene açılmakta olan resim sergisi ağustosun birinci © günü Galatasaray mektebinde bu sene de açı- lacaktır. Kongre Müstakil Ressam ve Hey- keltiraşlar birliği nizamnamesi mucibince temmuzun 20 nci pazartesi günü senelik kong- resini aktedecektir. —— Talebe sergisi Güzel san'atler akai:mi- sinde mimari ve tezyini san- atler talebesinin senelik ser- gileri on gün müddetle umu- ma açıktır. Ibrahim Bey Kadri Beyi kar şısmda görünce titredi ve bir an Kerimeye karşı duyduğu de rin meftuniyetle hasmına karşı olan gayzü nefreti arasında mütereddit kaldı. Karısının pür teravet güzelliği, o anda ruhun Zabit Kerimenin parmağile i | daki bütün hislere galebe çaldı. elinden tutmak ister gibi ileri doğru bir adım attı, Fakat Ke- rime kirli bir şeyden kaçar gibi geri geri gidip duvara yapıştı. İbrahim Bey bir şey söyleye- cekti, Fakat söylemeğe vakit bulmadan kapı birden bire açıl dı. başlarında zabitleri olduğu | halde bir müfreze asker geniş odaya doldu. Kerime şaşkın bir halde evve lâ babasının ölüsüne, sonra ko- casina, en sonra da genç zabite baktı, Zabit: — Sadraram Yusuf Paşa Hazretlerine Zatı Şahanenin iradeleri var. | Bu sözleri söylerek mumlu | bir zari bir irade uzattı, Fakat o sırada gözü Sadraza- | bu saydığımız kimselerden iba | ken müthiş * mın naşına ilişti. şaret ettiği adama döndü. Son | Ondan müebbeden ayrılmadı ra askerlere bir kumanda ver. | evvel dudaklarına ou bip dale di. Askerler serkâtibin etrafını aldılar. — Zatı âlinizi hemen tevkif için emir aldım!” Zatı böyle ferman buyurdular. İbrahim Bey iradeyi tebel. luğ ettiğine dair temas etmek, tatlı bir iki sözle karısmın gönlünü almak isti- yordu. Fakat ne çare ki İbra Şahane | him Beyin yapmak istediğini o Sırada bir başkası yapıyordu. Kadri Bey himayekâr bir ta- inr eğdi. | vurla sevgilisinin yanına sokul Kerimeyi elde etmek için son | muştu. Parmakları biribiri; kozunu oynamıştı. Şimdi oyu- ei Se ei ie nu kaybettiği anlaşılıyordu, | rahim Beyden zorla koparılmış Bundan sonra bir âkıbet beklediğini bil du. Padişahtan insaf ve mürüv iz beklemek te artık imkânsız idi. ini nasıl | ti. O artık bundan sonra bir iyor- başkasınm bahçeşinde uçacak- tr. Rakibinin bu saadeti İbra- him Beyin ruhunda bir hiddet Fettah ta orada şerikinin he- | ve gazap fırtması kopardı. zimetine şahit olmuştu, Fakat Kendisini karısından ayıran orada hazır bulunanlar yalnız | hasım ellerin zoru ile uzaklaşır ret değildi bir sesle bağırdı: — Fettah, E ; var, o da sadece yüzücülerimi- Bu günkü deniz yarışları Galatasaray bu yarış larada girmiyeck galiba! Darülfünun takımı 14 ağ Bugün Büyükderedeki yüz- me İ.avuzunda senenin ilk res - mi yüzme müsabakaları yapıla caktır. Yüzme havuzu memleketi- mizde daha yeni yapıldığı ülerimiz bunun icap ettir me sistemlerini henüz bu mi ğı fevkaldelik göstermeği, iyi neticeler almağı düşünmek bi- le zaittir. Bu gün yapılabilecek bir şey zin bu tarzlara alışabilmesini temin etmektir. Bu günkü müsabakalar yarış lardan ziyade bir teşvik olmak tan başka bir şey değildir ve olamaz.Çünkü aksins madetlen imkân yoktur. Maksat Türk de nizcilerinin beynelmilel tarzda yetiştirebilmek ve melhuz Av- rupa temaslarına da bilgili ve muvaffak olabilecek atlet hazır lamaktır, * Hususi istihbaratıma naza“ ran memleketimizde deniz spo ru ile en fazla meşgul olan Ga- latasaray kulübü bu müsabaka - ların bazı noktalarma itiraz ediyor ve bu itiraz mesmu ol- madığı takdirde iştirak etme- yor, İtirazın bir noktası da şudur. Diyorlar ki: Geçen seneki yüzme rekort- ustosta Rusyaya gidiyor runu runu öldürebilir, onun i- çin artık bu senelik benlik kav- galarını bırakalım da elele ve- rip bir az çalışalım bu bin kere daha iyi olur. Darülfünunluler gidiyor İstanbul Da n takımı ağustosun 14 veya 15 inci gü- nü 20 kişilik bir kadro ile ve Taip Servet Beyin riyaseti al- Rusyaya bir kaç maç yap mak üzere gidecektir. Seyahat 4 eylüle kadar sürecek ve kafi- le bu tarihde İstanbulda bulu- nacaktır. Bu hususta kafile | reisliğini yapacak olan Taip (Servet B. ile konuştuk bize dedi ki: “— Filvaki böyle bir spor se- yahati tertip ettik hükümetten de müsaade aldık ve gidece- öz, Diğer taraftan istihbaratını. za nözaran, gidecek olan spor- cular gitmeden evvel on gün ka dar bir kamp kurup çalışacak- lardır, Her halde bu temas yeni Rus fütbolünü görüp öğrenme. miz noktasından çok faideli ola caktır. M.Ö. İsyanı bastırırken İşlenen ef'al suç sayılmıyacak.. ANKARA, 16 — Şark isyamada memleket müdafaası için vuku bu- menleri bu seneki yeni eleman- larla eliminasyona girmeleri doğru değildir. Rekortmenler- den maada diğer yüzücüler yüz sünler, bir rekor tesbit etsinler ve bündan sonra yeni rekort- menler eskilerle ği ve bu yeni rekor tesbit edilmiş olsun. Buna da sebep olarak şunu gösteriyorlar: Eğer (o rekortmenlerimiz eliminasyona girerse kendini sıkmaz ve tesadüfen yeniyüzü- cülerden biri geçiverirse yüzü- cü boş yere elinden rekortmen- liğini kaybetmiş olur, yarın sabah ö Bu iddia ne dereceye kadar doğru olduğu cayi sualdir. Bir kere tesbit edilmiş olan rekorlar pisin rekoru değildir; bundan dolayı ortada rekort- men diye bir zümre yoktur, böyle bir (titre) olmadığına gö re yüzücüler neden eliminasyo- na girmiyorlar, Geçilmek meselesine gelir- sek her sporcu girdiği resmi müsabakaların hepsinde âzami eforunu sarfetmesi lâzımdır. O nun için Galatasarayın bu iddi ası ne dereceye kadar mesmu olur bilmem. Kendi fikrime göre ben bu işlerde bir az çekememezlik his sediyorum ki bu memleket spo hanet etti. Benim yapamadıkla rımı ben öldükten sonra sen yap. Hem benim intikamımı, hem de kendi intikamını al! Kadri Bey bir yıldırım sür'- atile Fettahın üzerine atıldı. Aym zamanda Kerimenin fena halde ürktüğünü görünce: Bahçeye git güzelim de di. Dostumuz seni orada bekli- yor... Kerime gayri ihtiyari olarak bu emre itaat etti, uzun koridor dan koşarak selâmlığa çıktı, ge cenin zulmeti içinde kayboldu. Kadri Bey var kuvvetile has- mini kavramıştı. Fakat bütün kuvveti Arabın çelik adeleleri- ni yenmeğe kâfi değildi. Fet- tah mezbuhane bir hamle ile “kendini Kadri Beyin kolların- dan kurtardı ve alabildiğine Ke rimenin peşi sıra ağa im koşmağa baş Sokakta askerlerden biri at- tan inmişti. Fettah bu fırsatı kaçırmı i lüyorum. Kendi karım bana & | lan cürümlerin affi için hükümetin meclise bir lâyiha verdiğini bildir. miştim. Bu lâyihada deniliyor ki: Naki Bey ANKARA, 16 — Ziraat umum müdürü Naki Bey İktısat vekâleti he yeti teftişiye riyasetine muavini Tev fik Bey ziraat umum müdürlüğüne tayin olunmuşlardır. Askeri terfiler. ANKARA, 16—Askeri terfi liste sinin hazırlıkları başlamıştır. Bu s€ ne epeyce teksüt muamelesi cere: ka arz 30 ağustos zafer bayramında da tebliğ olunacaktır. | sür'atle ilerileyordu. Ne yapıp ile kaçıyordu. Onu elden kaçı mamak lâzımdı. Arabacı atlar teşçi için haykırıyordu. Sokak- larda kimse yoktu. Kahveler çoktan kapanmıştı. Karanlıkta evlerine dönen tek tük yolcular kaldırım taşlarından kıvılcım rom sür'atile geçen bu siyah süvariye başlarını çevirip hay. retle bakıyorlardı. Fettahım arkasından da &yni sür'atle bir atlı daha geliyordu. Bu Kadri Beydi. Delikanlı böy le tehlikeli takiplere çok alışık tı, Şimdi bütün mesele Fettah- tan evvel Azapkapıya varmak. ta idi. Arap o zamana kadar başım bir kere olsun geriye çevirme mişti. Böyle olmakla bsrabu Kadri Bey bütün harekâtın Arap tarafından tetkik edildi ni biliyordu. z — Kerime! Kerime çıkartarak yanlarından yılde.