12 Temmuz 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 3

12 Temmuz 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(Başı 1 inci sahifede) İsi milliyeyi çok fena gören, bize dir diyen : bu adamlar bu gün ır. Bunlar çek büyük — .atanperverlere elleri vatan diyecekler. Aşkolsun! mt fendiler, bugün işte ay yıldız ırmızı bayrak'bu memlekete sa getiremez diyen alçaklar, müca iştirak edenlere serseri adam- , diyen nar en ür " dirler. Tes er şey on- dir. /i tenkit ede- imendifer yapar: simendifer Yapılır mı? Ecdadı- dan tevarüs ettiğimiz develer olur mu, kaçıncı asırdayız. yapalım Efendiler, ne yapalım İ gene bütün dünyada bir buhra: , tasarruf yapalım, me tasarrufu lim, biçare memurları ezyorsu- apmayalım, 5 toplamışsınız, millet bunlar bu parayı veremez. Pek iyi, me lum, Müsbet bir fikir yoktur €- diler; Efendim, İşte çalışıyoruz, da çare srayoruz. Bu tedbir de » derler. Tedbir nedir diye 80. iyetler gi taarruz etmekle tahdit edilmiş ardır, Hürriyeti matbaat vardır. İknt diğer hürriyetler gibi başkala in hürriyetine tecavüz & etmekle dit olunur. Meselâ Efendiler; be- hürriyeti şahsiye ve iktisadiyem dr, Ben ticaret yapabilirim. Lo- öta açabilirim; Fakat Efendiler aç ın lokantada mağşuş yağ ve kok yemek bulunduğu zaman hürrü ti .e mevzuu bahsolmaz. Ka- pençesini atar. Ya Efendiler; matbuata mekteptir diyoruz. Mü bidir, diyoruz. Demek ki matbwat ve ruhun gıdasım: veren bir va ider, Pekâlâ fikir ve ruhun gıdası İyle tağşiş edilmiş, kokmuş zehir mi olacaktır? Hürriyeti matbuat mudur? Efendiler biz mahvolduk tü matbunt yıkıldı, dünya ye- en oynadı. Efendiler; serbesti matbuat altın bir vatandaşın şan ve şeref ve İysiyeti ile uğraşırlar sonra bütün | bir makama yani, Gezimize ka: tanrruz edilir. Hürriyeti matbu» İbu mudur? “Kahrolsunlar sesleri, Evet hürriyeti şahsiyemiz vardır, demokratız, amma, bizim demok | iz başka bir demokrasidir. Ta- | hiç bir millete yazmadığı ban: İfeliketierden, bunca sstıraplardan « elemlerden sahte hürriyetin ci lerinden, en nihayet büyük har nürnin tecrübelerinden | istih- ettiğimiz bir demokrasiyi biliriz. vatanın sandet ın demokrasisini biliriz. ri, sürekli alkışlar. Efendiler; biz işte memleketi saa- vatndaşı refaha sevkeden bir n evlâtlarıyız. Bir mösleği İleriyiz. O mektep te Kemalimiz- Biz Kemalistiz efendiler; biz a ve ancak Kemalizim mektebini len dediği gibi sövsün yazsın fn. mahkeme huzurunda pek seri surette hakkını alsın, İstediğimiz r. İstarap gören vatandaşın bay- t ve şerefinin gayet seri bir su- adalet huzurunda müdafaa edil | istiyoruz. Biz diyoruz ki; mevcut kavanin adaletin seri te ine bizi isal ei si/orsa vekilleri. düçarı istırap ve tecayüz olan daşın halkını adalet huzurum serin alacak bir kanın getirsin . Yoksa hürriyeti matbuntı kaldı- iz, heriflerin boğazını tıkayın niyoruz, Mamafih Nasrettin Ho wn dediği gibi beni boğa- daha evvel ben onu boğarım). inlar eğer bu zehirli neşriyatları devam ederlerse şüphesiz İsi ceza- fini görürler. Bunlar ayni zamanda kabadayıır da, Bir tanesi diyor ki, (kslleyi ntalya) — Onu söy- (Hande- Rasih B, (A ın mutlaka yahudidir. ). Mazhar Müfit B. (Devamla)— ndiler, bu masa başı kabadayıla şok gördük, bunların yakın bir anda adalet huzurunda Ütreye- istiğfar ederek, yerlere kapana i aman biz yaptık siz yapmayın diklerini de gördük. Bizi tehdit et İ ları zaman bu #azıları yazan solan şu davada kürsiye çıkacağım gördüler. Binaenaleyh benim | tale- bim, ve zannederim cümlemizin ta- lebi, hiç bir zaman hürriyeti mat buatı boğmak, serbestii matbuatı öl- dürmek hatırımızdan geçmiyor. Yaz fakat tecavüz ediyorsa tecavüz edilen adam hakkını serian alsın, damki korkmuyorsun yaz, işte ada” let huzuru, belki haldı çıkarsam. Bir şey daha isteyoruz ey daha is- ubuat mürebbi ahlâktan bihaber bir takım der- ibaret olmasını. istemi- yoruz, Madamki bana fikir ve ruh veren matiuattır. Bu fikir ve ruhu bize verdiği gibi, evlâtalarımızı da ayni fikir ve rubu bize; verebilecek erbap adan istiyoruz. Dolandırıcılık. 'eden ve bir takım masumlar aleyhi ne küfürler savuran muharrir iste” miyoruz. Efendiler, bize bir terbiye | fikri verecek olan yazılarımızın behe mehal tahsil görmüş, ilim ve İrfana malik zevattan olmasını istiyoruz. Bizim istediğimiz efendiler namuslu, tahsil görmüş, muktedir insanlardır. Yoksa hapi: kaçmış, eline bir kalem alarak gelip masaya otur. muş insanlara mı muharrirlik vere Tim, Hulâsa efendiler; bizim istedi- ğimiz; gazetenin sahibi yani müdiri mesul diye bir şey çıkarmışlar böyle müdürü mesul diye zavallı bir ada- | inş getirirler. Sonra her hangi bir hâ dise karşısında bu zavallı adam mah kemeye gider ve hapiste yatar, Mu- harrir efendi yine mas: söğmekte devam eder. İşte yoruz ki; böyle mülürü mesul yani sahibi imtiyazı olan, bir baş muharriri ve yahut o gazeteye imzasını koyan muharrir kimse bun- gazetenin o mesul olsun, haklı ise beraet etsi değilse cezasını görsün, Bizim iste diğimiz kanun budur efendiler (çok doğru sesleri.). Yılan gibi Hulüsa efendiler; bu hainler —ha kinten haindirler — muntazaman 70 | birlerini saçmaktadırler, Banlar ye- lan gibi bir parça güneş görünce 70- birlerini saçarlar. Fakat bazan da öy le sinerler ki bunlar bir havaya be- karlar. Efendiler; bunun mirali de var: i , Menemendeki Kubi- i nedir? İşte bunlar bu gibi yılanların saç- tuğ zehirlerin neticesidir. Efendiler; milletime bu kürsiden inanmayınız, diye bağırıyorum, inan smayınız! Çünkü bizim hür haleti ruküyemiz vardır." yazar, biz onu okudu ğumuz gibi inanırız. Gazete mevsuk olduğuna itimadımız yoktur, dediği- halde biz yine inanırız. Vergiler kal kıyor diye yazdığı zama biz yine ina narız, Eh Hükümet devlet işlerini ne | ile yapacak? kim bilir. Hava ile. Bu | mu biç düşünmeyiz. İnanmiayınız Efendiler; büyük milletime bu kürsiden hitap ederek bağırıyorum: Her şeye inanmayınız yalandır, bir takım tezvirattan ibarettir. İnanma endiler; bugün İsviçrede mat buat serebstir. Fakat efendiler; ora- da böyle bir şey neşrolunursa okuyu cular onları ellerine aldıkları zaman güler atarlar. Bizde ise hakikat zannolunur. İs viçrede her okuyucu okuduğunu bi lir. Her yazıcı da yazacağını düşüne rek yazar efendiler; orada da pek | çok ağır cezalar vardır, Onları tat- | bk etmek içn hâdisat enderdir. Bu hainler hiyanetlerine devam. ederse, Hükümet tezenç neslin inki- lâbınr muhafaza edecek kanun ted- vin etmiyecek olursa o vakit bizden bekledikleri bir itimat olduğuna Hü- kümet te kani olsun. (Bravo sesleri, | alkışlar). Ziya Gevher Bey. kürsüde Ziya Gevher B, (Çanakkale) — muhterem arkadaşlarım; mevzubahs | evvelâ alıma gelmemişti. Ben bu muhalif matbunt denilen gazeteleri benim muhterem diğer arkadaşlarım gibi senelerce uğraşmış ve onlar fi- kirlerinin ve kabul ettikleri sistemin gömüldüğüne inanmış bir arkadaşı. nızdım tı ir müteessirim, vaktile Ali Kemal ve“ arkadaşlarının bize karşı olan bücumlarını göğü diğimiz zaman onların mağlübiyet- lerini görerek onlarmartık fikir ve maksatlarının, yeniden teessür eden yeni vatanda bir daha yer bulamıya cağına hakikaten kani idim. Maatte- f bu kanastimde ben o matbuat | minin bir müntesibi olarak çok al | dandığımı gördüm. Şimdiye kadar | kanunlarımızın ve kanunlara istinat eden mücascaatı mızın derhal harekete gelme: eden mülüm bir mesele, bu gün mi let kürsüsüne aksetmi; idi ile mücrimlerle karşı karşıya bulunmak mecburiye- tinde kalınmıştır. Arkadaşlarım; hir takım müerim- lerden bahsediyor » ». Karşınızda ha- kikaten bir takım mücrimler vardır. Ellerindeki hir takım baltaları, kaz maları, kargılar ile mütemadiyen Ni vicdanı, gençliğin ruhumu, âtinin istinatgâhı madiyen tahrip etmektedir. Bünlar, yalnız yapılan bir © yıkılmasını istiyen insanları deği bu eseri sırf kendilerine hasreti miz gençliğin üzerinde en tabripkâr tesirleri yapmak isteyen mücrimler- dir.Bütün bu tahribat bütün bu dava kutsi bir formül içerisinde devam ediyor: Hürriyeti matbaat! hürriyet. Bizim görüşümüz bu hürriyeti mat- buatın fena halde suüistimal edildiği ve mecut davadır. O suiistimal dava- sıdır. Eğer bu insanların yazdıkları nı, sarsilminz dimağımızı ve vicdanı- mizi muvakkaten susturmak imkânı olen da, susturarak dinleyebilsek tün yapılmış olan eserlerin, şanlı ta- rihine ve arkada bıraktığımız bunca zaferler mesulü olarak mevki almak vaziyette bulunyoruz. Adetâ vatanın ihyasından mesul addolunuyoruz. Akıl ve iz'nnın ne garip tecellisidir. Eser ve fikir isteyorur buat muhalefeti, muhalifi matbuat deniliyor. Muhalefet her hangi bir teyde muhalefet, gerek matbuatta gerek siyasette muhalefet, - bir esa #m, bir filerin bir eserin bize ortaya konmasıdır.Bize muhalif olan insanların eserleri, fikirleri, sözleri, umdeleri nedir ki, biz onları kendimi zin karşısında bir muhalefet mücs- sesesiolarak kabul edebilirim. Değil fikirleri, esasları, şuurları, vicdanları ahlâki seviyeleri bile olmıyan heze- yanlarını muhalefet ve bunların neş- rini matbuat muhalefetinin eseri ad- dolunacak. Bu sadece hürriyeti mat İ buattan istifade edilerek zehir saç- Biz maktan başka bir şeymi olur? hürriyet tbuatın en şiddetli raftarı olun bir müessese, yüksek milli bir ruh taşıyan bir müessese içerisinde bulunuyoruz. Burada hak- ki hürriyeti matbuatı ne takyit eden ve ne de ona engel olacak her han &i bir tedbirden bahsedebiliriz. Bu hürriyete mania teşkil eden ve hürrü yeti matbuat sözü arkasından tahrip ler yapan ve en kutsi hü | Jâl eden Başı boş bir hür, buat telikkisinden şikâyetçi 2im gördüğümüz manzarada hürriye ti matbuat formülünün üzerinde bir takm muzir haşeratın, hakikaten matbuat hürriyetini yıkan muzir ha şerelerin toplandığıdır. Bu gün hiç birimiz memleketi tahrip edecek en zevattan neden bu suretle bulaştırıcı | İ birmahiyet arzeden memlette kaldığını ve neden buna | bir karşı tedbir. alınmadığını sormak mecburiyetinde bulunyoruz. Arka- bizim istediğimiz bir bürriye. ti matbuat formülü üzerindeki sehir saçan ve gittikçe yayılan her şeye bir (anti şeptik) bulmaktır. O haşe- reyi itl†için bir formül istiyoruz. Çünkü o muhalefet matbuatının eser lerini ve sözlerini burada tekrar et- mek bir cinayet teşkil eder,çünkü om | ların yazıları için hususi bir “lügat yapınak 'âzımdır. Onlar bizim anla- | dığrmız lisanla yazmıyorlar; Külhan beylik ve şekavet mensubinin kullan dığı bir kullanıyorlar. Bir çok larımızın bu matbunt bizim işlerimi zin fena ve kendi düşüncelerinin i olduğumu söylerler. Arkadaşlar ma damki bukadar iyi düşünen ve ma- damki bu kadar zekâ sarfeden, ima- dam bu kadar milleti düşünen insan lardır, neden iki haftadan beri Millet Meclisinin mesaisini takip et- miyorlar ve bir kelime yazmıyorlar? Bir takım hüdisattan ve bunun etr | fundaki ıstıraplardan doğmuş bunca mesai sarfedilerek vücuda Tarı, dışarda bütün milleti etmiş gayet mühim kanunlar zakere ediliyor, hattâ bunlardan iki tanesi keabi kanımiyet ediyarda bu kadar yüksek ruhlu olan bu adam lar meden dolayı bu moktalarda zer- ve kadar alâka göstermiyorlar. Eğer zerre kada mlekete hizmet etmek emelinde olsaydılar, tan bir hafta içerisine girdiğimizi gö rerek bizden evvel kaleme sardarak yu veya bu noktadan bizi ikaz eder- lerdi. mü Kanunları neden tenkit elmeyorlar Arkadaşlarım; sizin günlerce göz- lerinizi yoran ve beni okumak! ran bukanunlar hakkında tek bir keli me gördünüzmü?Hayır.Yazmalar,on İar yazmazlar. Çünkü milli kaynak olan buradan çıkan veya © burada, kuvvet alan Hükümetin getirdiği lardanberi Undagizlenen levslere bakmaktadır. İzmirdeki facinların kokusunu an maktadırlar. Muhalefet matbuatının başımıza çıkardıkları gaile yalnız. yasi değildir, bunun bir de ahlâki kismi vardır. Siyasi eepheden daha mülevves bir hareketleri vardır ki daha muzir bunun hedefi me sizsiniz, nede ben, Hedefi doğrudan doğruya. namus, sile namusu, saf gençlikti arkadaşlar! Arkadaşlar; busüsi lügatlarla sn cak azlıyabileceğimiz yazılarla aile amusunu, aile bağlarını, evlilik ha- yakını, yetiştirdiğinize ve üzerinde titrediğimiz kızlarınızın haysiyetine çocuklarımızın şereflerini ihlâl ede- cek yabancı bir takun neşriyat ile doludur. Türkün en kıymetli fazileti nasam dimağları müte- | hastalığın | eclisin tarihi cels | mek istiyorlarsa, bu vadide bizi çok olan namusuna dokunan bir paçavra | haline gelmişlerdi. bat tıkları esnada bir yandan bizim hürriyeti matbuat bunundur? Muha İ B£ matbuat bunundur? Muhalif olan imatbunt bana gittiğim yolların fena lıklarını anlatmak, öğtetmek görter- mek değil midir? Biz muhalif matbu İ atı ancak tenkit ve inuahaze ile anla- İ riz, Bize samimi tenkit ve muhalefet edenlerin çok kerymetleri vardır. Fakat kendilerini asla bu yolda Arkadaşlar; aile bağlarımızın şemesine kadar tesir edebil bu girkinliklere ve bunları | yapanlara çelmemiş veidir? (Gelmiştir » sesleri). Bana kalırsa göktan gelmiştir, geçiyor bile. Bun İsra matbunt hürriyeti veya matbu atın muhalefeti değil Jeviskültürü- Çok sabreğtik Onun içindir ki arkadaşlarım, çok | sabrettik ve bu sabrımız son baddi- ni bülduğu kanaatindeyim. Bunun içindir ki “ Hülümetten sarabatın | | söylemesini istiyorum ki kendileri | İ de bu zamanın geldiğine kail mi- dirler? Kaildirlerde harekete geçmek | i de bir mani mi vardır? indeki kanunlar harekete | geçmelerine mami mi teşkil ediyor? | Şayet öyle ise zaman bizim üzerimi 7e ve vicdanımıza düşen vazifeler vardır, Biz bumu temine ve kendi- | lerine her zaman yardımcı olmağa hazır olan insanlarız, İşte bunu Hü. kümetten soruyorum: Bu güskü el de bulunan kanunlar ibtiy küfü gelmiyorsa bunların üzerinde çalış mak sırası gelmemiş midir? Arkadaşlarım; zaman zaman gâh kumandası altında, gâh takip etti siyasetin perestişkür, olarak ken: le beraber 11 senedir beraber çalış- | tığımız kıymetli bir Hükümet reisi- nin ve onun etrafında toplanmış kıymetli hükümet adamlı meselede battı hareketlerini mak ve biraz da onlara tenkitkâr bir lisanla bu kürsüden hitap etmek bi- 26 çok ağır bir iş olur, Fakat bu lev | sin o kadar ilerlediğine, kök saldığı na kailim ki, bu manevi ıztıraba ka: | pılarak bu tenkidi yapmağı ve netice almağı kendim için mecburiyet sa * yiyorum. İ İ Onların taktii İsmet Paşa ve onun hükümeti a çık alınla, temiz vicdanile her hangi | bir zaman, her hangi bir iş haklan. da hesap vermeğe âmadedir, bundan çekinmez, korkmaz, fakat Şut | mek lâzumder ki bünlarin ta hangi namurkâr bir zalın namuskâr | bir vatandaşa hesap vermek va: İ yakmakta kendilerindöki kuvvetin | kâfi olmadığını “görerek başka bir İ yola sapmak usulüdür. Onun içindir İki bu mesâle üzerinde tevakkuf ct- mek isterim. Onlar bilirler ki bu ese- ri yıkinak, hu eser üzerinde söz söy! lemek kendilerine dütmez. Bundan acizdirler. Çünkü bu eter üzerinde zerre kadar hakları, sâğleri, hattâ de hakları bile yoktur. Bunu bildikleri içindir ki doğru müessesey, i , Çünkü bilirler ki İ arkalarındaki halk çok sıkı surette | devlet dümhuriyetşii. a e | bul etti âne mersi Büyük Mec | ak na merbuttarlar, rey. leri oradadır. Bunun için taktikleri tamamile devlete höcem etmek de ğildir. Yukarıdan aşağıya; Başveki- İlinden küçük memuruna kadar dev. eti idare eden eşbasa muhtelif yol lardan hücum etmet, onlârı yıprat- Onları yıpratmak, ümüne vicdarit üzerinde velev ki ufacık bir acaba kondurmaktır. Bu vaziyet karşısın. da işte bu kadar kuvvetli ve bu ka dar şerefli bir hükümet dahi kendi doğruluğunu bir tarafa birakarak, bizim haricimizde yapacağı tesirleri göz önüne getirmek bizimle bera. | ber baş başa vermek ve noktai naza rını burada açıkça söylemek mecbu- riyetindedir. Temiz vicdanlar iztırap duyuyor ve tehlikeler hissediyor. Ne isterler? Arkadaşlar; bu muhalefet matbu atının namı altında çalışan insanla. rın memlekette ne yapacakları bir e | leri bir e- yiliği ortaya atmak fileri vardır. On- | İ lar her bahane ile civdana, temizli İ ğe, hücum ederek, yalnız hir şey el terler; para kazanmak! bir. ticaret meta gibi kullanıyorlar. Bütün gayeleri işte efendiler tekrar ediyorum, para ka- zanmaktır. Çünkü; onlar muvaffalsiyetlerini tabı adetlerinin bu o küfürlerinden sonra ne kadar arttırdığını ölçmekle anlarlar. Yoksa şu veya bu suretle vicdan üzerinde nasil bir tösir yap- tığımı ölçmekle değil. Gayeleri yal. miz salışı tezyit ve istedikleri parayı temin edip etmediklerini araştrmak tan ibarettir. Milli bayat ne bu gündön ibaret ne de yarıdan ibarettir. Hudutsuz bir hayattır. Binaenaleyh bu gün bi zim karşımıza çıkan ve bu kada trap veren bu mülevves neşriyatın bu günden ziyade yarın üzerinde na sıl müessir olacaklarını düşünmek #mecburiyetindeyiz.. Gerçi biz bu tahribatın çok seri ve hemen bir felâkete müncer olacağı- nı eslâ düşünmüş insanlar değiliz, bi esi zim kuvvetimiz, sarsılmaz İmanınız dadır. Biz öyle bir âlemiz ki ve ruh, ha rat, ziya ve hararet saçan bir güne- şin etrafındaki peykleriz. Bizim ha- reketimiz o manzümenin sartılmaz ve değişmez hareketine tabidir ve hepimiz bir kül olarak hep beraber dönen ve yaşayan bir âlemiz. Buna her hasigi bir namert hücumün tesir edeceğine aslâ kani değiliz. Fakat yarını düşünen insanlarız, yarınki seslin bu memlekette açacağı idareyi düşünen insanlarız ki onun için buna behemehal şimdiden bir tedbir al- mak iddiasmdayız, İşte hükümetin noktai sazarımı ve bizim nöktai na zarımızı buruda açıkça söyleyerek bu derde şimdiden bir çare bulmak teklifinde — bulumuyorur (alkışlar, bravo seleri): Ahmet İhsan Bey kürsüde Ahmet İhsan B. (Ordu) — Muh- nizde eikâri tahrik eden matbuat hayatı- sin en eakisiyim. Evvelâ Meclisiniz de yeni arkadaşınız olmaktan hasıl ettiğim intibaları söyleyeceğim, son ia matbumta geçeceğim. izde çok dostla- rum vardı ve onlarla konuşurdum. Fakat Meclis haricinde, fırka hari- için, hariçte cereyan eden sözlerin umda yaptığı te siri arzedeyi Bana öyle gelidri ki: Büyük Mil let Mecli 'nde âmirler vardır, işaret ederler, eller kalkar, Efendiler; sizin huzurunuzda af diliyorum. Bu fikrimin yanlı ğunu anladım (Güzel seleri, oldu- alkış» j lar). Gayet samimi müzakerelerin, en serbest sözlerin, en ciddi münakaşa ların içinde bulundum. İki aydır ya- nmızdayım, Buradan hattâ bir gün ılmadım. Bu serbest müna- kaşaları dinleyerek (hayatımın en tatlı zamanlarını yaşadım, Bunu bu kürsüden, benim elli yıldır yazıları mı okuyan, hayatımı tetkik eden ki- n bütün milletime ke mali samimiyetle, cidden yürekten tekrar ediyorum. İnsanlar ki, burada samimi çalışmak ve milletin saadeti- ne koşmak vardır. Hariçteki sözle. rin hepsi herzedir (Bravo sesleri, al kaşlı Dedim ki; matbuatm en emekti? rıyım, Bana şimdi şeyhülmatbunt ta diyorlar. Gazeteciliğe başladığım tarih (302) dir. Yazıya başladığım tarih (300) dür. Künm Pş. (Diyarbekir) — Ya şiniz kaç? Ahmet İhsan B; (Devâmli) Yaşımı merak ediyorsanız; tam at- mış yaşındayım. Hayatımın (43) se mesini Serveti Fününa hasrettim. Başladığım günden bu güne kadar teceddüt, terakki, medeniyet ve ide al peşinde koştum. Bunu anlamak i- çin Serveti Fünunun (84) ciltlik koleksiyonlarına — bakmak kâfi Onların bekçiliğini ettim. Memleke- tin en yülsek adamları geldiler. Be- raber çalıştılar, irfan saçtılar, Bu gayretimin arasında, bu gün idrak ettiğimiz asri, medeni, içtimai kkiyi, torunlarımın torunlarının dahi göreceğini li gün evlâtlarımızın fakat nasılyapıldığını bilmedikleri bu, saadet, kolayca yapılmış bir şey değildir. Eski gazete'er Gazetemin müsaadesini ğim saman, (1302) de verilen ruh satasmede ziruh adam resmi basmı- yacağım yazılı idi (Handeler). Aca- ba ölüsünü basabilir miyim diye sordum, O da olmaz dediler. Niha yet Abdülhamidin oğluna doktor- lar ameliyat yaptılar. Muvaffakiyet- le yapıldı. İlk defa olarak ameliyat yapan doktorların resimlerini gaze- teye koydum. Türkiyede ilk olarak canlı resim o Zaman çıkmıştı. Torun larmmın göremiyaceğini zannettiğim. ya görüyorum, yahut ta yı ya gelmiş bir insan zannediyorum. iyük muharebenin bercü fevkalâde bir surette Gazi yaptı. Gazi milletin bütün arzularını, bütün ihtiyaçlarını hisseli ve felâketlerin önüne geçti. Ne yaptı? bir ksre düş- man çizmesi altında inliyon milleti onların elinden kurtardı. Osmanlı içinde görmediği ürk milletine | Lo- zanda verdirdi. İçtimai inkılâbı yap- tı. Kadınları açtı, fakat onları ancak çalışsınlar diye açtı; çünkü Avrupa” nin kadınları açıktırlar ama onlar- da içtirani hayatın içinde mesaiye iş tirak ederler. Kadınlarımız. kapalı bulunduğu zamanlar yarımez meflüç idi. Sönra beni en çok memnun eden nkılâbını yaptı, Arkadaşlar; u düşündüğüm zaman başka bir his duyuyorum. Çünkü in klüp olmasa idi elde edilen bütün bu canlılıkların tesiri olmayacaktı. Elli senelik ömrümü matbuatın yük selmesine vakfeden bir arkadaşını. zim, Arap harflerine masara yansuru ya 15 — 20 sene çalıştım. Halbuki harf inkılâbı milletin her tabakasına nüfuz etti ve bunun içindir ki mat- buatın ehemmiyeti artmıştır ve mu- zir neşriyatın, terakki ve inkılâp düşmanlarının idare ettiği eşriya- tın tehlikesi çoğalmıştır. Beyefendi. | Adanada barlar vu- kuatı çoğaltıyordu Angaje usulü kaldırılınca barlar | topattı, vukuat azaldı Güzel Adananın çok müsrif olduklarını işittim. O za İ manlar külhanbeyleri ve elebaşıları İ çok olduğundan polis vukuatı da zi- yadece olurmuş! ; Bir takım haşari ve hovarfda kimseler bankadan i tileraz eyledikleri binlerce biraları barlarda angaje ettikleri fahişelerle bir gecede mahvederlermiş! Polis İ müdiriyeti angajrleri kaldırınca ya- İvaş yavaş barlar" sönmüş ve tek bir | bar kalmıştı. Evvelce fahişe ve gar- son kızlarda pek çok imişler! Yür ahde 300 İnhişenin mevcut ol- duğunu işittim! Hay sürüsüne bere- ket! İş azaldıkça garson kızlar da çekilip gitmişlerdir. Evvelce muka- velensinelerle bir takım evlere alı nan fahiyelere de şimdi artık mey- dan verilmemektedir. Bir ay zarfında polis müdiriyetine 4000 muamele gelmiştir İki bu tufanı evrak polis işlerinin me kadar çok olduğuna delilet eder! Karşı yala tarafı da polisin emrine verilmiş ol- duğundan bu ilhak keyfiyeti de işle- rin artmasına sebap olmuştur. Fuhşiyat Umumhaneler olduğu zaman ay- du yeni frengili beş kadar kayıt o lunurken şimdi hergün yeniden frengiye tutulanların miktarı 28 ki İ siye baliğ olmakta imiş! Evvelce li vatalar az iken şimdi piyasada k din gibi 60 kadar müseccel gençle rin bulunduğu ve bunların da frengi W olduklarını kemali esefle işittim! Evvelce 153 fahişe varken bugün polisçe mazbut 283 fahişe mevcut. tur. Bu sermayeler dağınık oldukla- ler; köylüler bu muzır neşriyatı © kudular ve fena haberlerle karşılı tılar. Mesele bunda: dir. Çünkü milleti İ bütün başkadır. Çünkü efendiler, bir köy kahvesinde bir çapkın köy ağasının aleyhinde isnadatta bulu nur ona dil uzatırsa derhal sastaru- har. Bu milletin an'anesi göstermiş tr ki büyüklere dil uzatanlar, rm nüfuzenn halel getirmek istiyen ler bir gün bu teşebbüslerinde mu İ vaftak olabilirler. Bu bir haleti ru- hiyedir. Böyle br haleti ruhiye mev- 'de neşriyata müâaade etmek ve hal- kı zehirlemek hakikaten pek mühlik altında matbuata tatbik edilen sansüre rağ- men yazı yazmış bir şeyhülmuharri- rim, Matbuatta yaptığım bu kadar hizmetlerime, elli senelik mesaime rağmen beni matbuat düşmanı te- lâkki edenlere hakiki bir matbunt| edebi ve matbuat medeniyeti dersi vermek istiyorum. Yoksa ya düşman ellerine âlet olarak, yahut milletin | cahil kütlesini istismara kalkışarak kitaplar gareteler satmak ve dolayı- sile kendilerini göstermek istiyenle. re fırsat ve mkân vermek milleti mat buat aleyhine sevkeden bu sözlerim. ! le hürriyeti metbuat aleyhinde bu- landuğum anlaşılmasın. Fakat hür- riyet matbuat, mutlaka mukaddesa- ta, büyüklere bu Büyük Meclise hür wet, inkılâbı yapana hürmetle kaim» ADANA, — Evvelce Adanalıların | cutken, Hükümet otoritesi aleyhin- |. tarihi kö, rından polis bunları toparlayıp ayeneye sevkedememektedir! Bütçe kabarıyor Fuhşun bu derecelerde ziyadeleşi mesinden dolayı Adana belediyesi Sıhhiye bütçesine 7000 liralık bir zam yanmağa mecbur olmuştur. Do mek ki “ ongi arttıkşa bütçelere zam yapmak mecburiyeti hâsıl olmakta- dır ki bü yüzden hazineye ağır yük- ler binmektedir. Ameleye acımalı Adanaya senevi 30,000 si ihtiyaçtan dolayı gizli ve malül fahişelerle temaslara gelerek frengi- ye tutuluyorlar ve memlek lerine avdetlerinde aileleri arasında vasıtai sirayet oluyorlar. Demek ki Adana Bir merkezi sirayet olmuştur. Bir misal Trahomun Anadoluda soğuk man- takalara kadar sirayet etmesinin 89- bebi şadur ki Mısırlı İbrahim Paşa ordusu Adanaya geldiği zaman hür sene buraya gelen külliyetli asker- den trahom sirayet etmiş ve onlar da memleketlerine avdetlerinde konu komşuya sirayet ettirmişlerdir. İngiltere ve Japonga İngilterenin Oo bir o kanununda; Kadın para ile satın alınamaz ve fa- hiye de telâkki olunamaz, Çünkü bu bir ihtiyaçtır. kaydı vardır. Japow- yada ise erkekler umümhaneye İ rerken muayeneye tabi tutulmakta ömüşler! Bu usulün bizde de tatbiki şayanı arzudur. Çünkü hastalığa tu- tulmamanın çaresi bulunursa hasta- nelere o kadar ihtiyaç kalmaz. Ragıp KEMAL l | | | dir (Alkışlar). Efendiler, bakmız bir misal ar?s- deyim: Geçen gün bir gazete —İK mini söylemiyeceğim— şöyle diyor. Kılıç Ali B, (Gazi Antep) — Söy- leyiniz. Ahmet İhsan B. (Devamla) — A- rarsanız bulursunuz. O gazete diyor ki Taksim âbidesi için para varda verem hastamesi için para yoktur. Bunu yazan muhakkak ya delidir ve yahutta haindir. Ali Saip B. (Urfa) — Misyoner terhiyesi almıştır. fendiler düşünmüyor ki bu âbide, bütün milletin istiklâlini bütün mil. letin gayretinin tümsalidir. Bu yazı ları yazanlar düşünmediler ki altı yedi sene evel hu meydanda altı ye- di devletim, düşman askerleri gezi yordu. Ali Saip B. (Urfa) — Onlar mis- yoner terbiyesi almışlardır. yazabi- lürler. Ahmet Ihsan B. (Devamla) — İş- te Beyolendiler; matbuatın en eski bir müntesibi olarak bu csreyanı çok fena görüyorum. Şimdi size biraz ta- rihi misaller vereceğim: 1908 inklâ- şimdi 23 Temmuzdur — Senei devri. yesi yaklaşıyor. Babrâlinin karşısın- da bulunan matbaamda evvelâ isyan hareketini matbuat namına k benim. Havam var) Ahmet İhsan B. (Devamla) —E-, bi olduğu zaman —ki 10 Temmuzdu. eğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: