Fikir, Asem umdesi “Milliyet” tir 19 EYLÜL 1930 İstanbul 3011, 391 "913 —ş— ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için Hariş işin *400 750 1400 Gelen evrak geri verilmez 1409 2700 Müddeti geçen mashalar 10 kurup bur. Gazete ve matbaaya ait İşler İşin # riyete mürnenat edilir. | Gazetemiz ilânların mee'uliyotini kabul etmez. Buglinkü hava Dün hararet en çok27 enaz 19 derice id. Bugün hava bulutlu olacak rtisgür lodos erecektir. . Telsiz direkleri! X Yalovadan dönerken yolda ie dikilmiş bir takım telgraf el ki, üstlerinde İçimizden birimiz sordu: — Yahu bu direkler nedir? Ben cevap verdim: > f direği! — teli yok? m bırakmadan erbabı fen- İsim meselesi İki gün evvel iki kişi vapurun İnd oturmuş görüşüyor- Birinin elinde kırmızı başlık- bir gazete vardı... Okudular, ler, kızdılar ve nihayet bi- dedi ki: — Şu (Hem nalma hem mı , Tm serlevhasını şuna isim yap lara ni ismini ii tomamma göcerhedim. Telefonda! Şu telefon şirketi pratik adam “0, Jar elinde vesselâm! Her para alışta 75 kuruş reh- VA ber Parası alırlar ve: |; — Biz sonra göndeririz der- r! Ve göndermezler. . « o Ben daha 929 senesinin reh- 1 berini almadığımı söylersem ina nır mısınız? Her gün şirkete telefon | edi- , bam. — Göndeririz! Diyor ve yalan lüyorlar. Hattâ geçende yi- ii ne böyle telefon ederken memiir © — Beyim biraz bekleyin 930| ei rehberini alırsmız! de ? pek uğraş- iylüyoruz, dinlemiyorlar, seler aldatıyorlar.. 'a talepten sonra bir şey elde meyince buraya yazdım. Ba kalım müessir olacak mı? FELEK 1 e Sişiçe ER gr saree ie İsim Hurrem Hâkkının temin et- ine rağmen, içi çürümüştü. 1 , Nevres vacidin aklında n, hayalinden geçiyor mu idi?, | Rasihi takip etmek kabil ol- İ saydı?. Buna, hiç imkân, ihti- il yoktu. Gözler görmüş bile onu takip edebilmek i- bacaklarında, ayni (takati nerden bulacaktı?. Kalp yarışlarında gençlikle bey ölçüşülür mü?. i “e — KüçükBey, Küçükbey. . Rasih Nevres, oda kapısının ahtar deliğinden Eminenin : garip bulmuştu: 400 kuruş Dört | MİL! 19 — EYLÜL Başkalarının aşk macoralarından| bahsetmek büyük bir zevk olsa ge- tek; her halde bunda müstesna bir lezzet buluyoruz. Çünkü hemcinsleri- misin gönül sergüzeştleri kendi ha- tıralarımızı canlandırır.Bir ferdin ha. | yütnı dolduran vak'aların hiç biri diğer bir ferdinkini teşkil eden vak'-| alara benzemez: aşk istisna edilmek şertile. Hepimiz, onun önünde ölü- mün önünde olduğu gibi müsaviyiz; ©, hepimizde ayni şekilde miştir. Onun işin aşk buhsinde her- kes az çok salâhiyet sahibidir. Ve bu bahea kargı hissedilen meyil belki de © salâhiyetten, bilgiden doğuyor. Hümmalı bir şevk ve sübuletle ya- suan kitaplarda aşka dair olanlar de gi mir Edebiyat zaten aşk üzerin kurulmuş bir binader. Amma bu bi- | naya sonraları #lkir, felsefe ve ideo- İlaji girmiş, ne ehemmiyeti var? Göz- Wiklü putlar yemiş ve baharat kokulu putları sarsacak yerde onlara ramol- muşlardır. Her gün intişar eden ki- tapların yokünunu bulun, onların için de aşka dair olanların adedini tesbit edin, ekseriyeti hangi tarafta oldu- ğunu derhal anlarsmız. Demek ki aşktan bahsetmek sev. mek kadar kuvvetli bir ihtiyaçtır. Son zamanlara kadar edebiyat âle-| minde muhayyel şahisların aşk mace| Talarını hikâye ile iktifa ediliyordu. İ Simd ise tarihin büyük simalarının kimi ve nasıl sevdiklerini araştırmak merakı galip gelmiştir. O kadar ki aşka dair romandan ziyade tariht © ser yazılıyor denilebilir. Bunun Ezide inkir olunamaz: Ne denirse den sin, yüksek bir şahsfyetin bu gibi ma Coraları bir çok rormancılarım tahay- yül ettikleri maceralardan daha can- k, meraklı ve güzeldir. Büyük püblik de bu fikirde olsa gerek ki garbin hemen bütün meşri- yat müesseseleri tarihi şahısların aşk larına dair yüzlerce cilt çıkarmakta dırlar. Her halde kitaphanelerin, sanların merakını ve tecessüs hıssini tatmin etmek için yapmadıkları kal- mıyor. Bir gün bu membalar da kuru İyacak. Bakalım o vakit ne gibi bir eğ İence bulacağız. Fakat şimdilik bu zevkimizin tatmin edilmesinden müs- it olalım. Bahsettiğim kitaplar ans bir iki ay evvel intişar eden Prenses Lu- cisn Muratım İsveç kıralıçası Kris- tin'e hasrettiği eser dikkate İder. (1) Prenses Murat, kralıca Kri tinin güzel bir tercümei halini tersi etmiş ve bunda da o garip k aşk vadisindeki hususiyetlerini zarif) bir üslüpla hikâye etmiştir. Biliyor-| sunuz ki Kristin çirkince bis kadın- Mâ biraz da kamburdu. “ dan ziyade erkeği hatmlıtırdı. Fakat Güstev — Adolf'un kızırda bu kusurları örtecek, unuttutacak mezi- yetler vardı: Harikulâde zeki ve bir mahlüktu. Babası öldüğü zaman küçük Kristin altı yaşındaydı. İsveç meclisi prensesi derhal kralıça iin €- İdiyor. Çocuğun tahsiline Axel Oxenm tiern nezaret ediyor. Bu sert «* ha- şin adam, Kristin'i bir türlü inzibat İ altına alamıyor Kristin serbest ruhlu, her fiktinde, her hareketinde müsta- kil bir mahlüktur. Fakat tahı k fennün hususunda bibedeldir. or sex an Ty rli ela Meral 2s ei moureuse de Christine de Suide. Naşi- ri: Flammarion, Paris. Mahmut Yesart — Ağın bir şey söyliyece- gim!, Rasih Nevres. sırf, sevgilisi | addettiği gencin, » bilhassa bu genç — evin beyi, yâhut Küçi beyi olursa — onun yanına git- mek, sabah mahmurluğu ara- sında © sokulmak © için fırsat arayan - hizihetçi (kaprisle- rini bilirdi. Kapıyı, yorgun yor gun açtı: — Ne var?, Fakat Eminenin yüzünü gö- rünce şaşaladı; Emine kekeli- - yordu: — Gecedenberi korkudan tit riyorum. —N tecelli ot- |) Jotururken ne kendi rahat kir yaşına geldiği vakit bir darüliy- nun müderrisi kadar bilgilidir. Sekir lisan öğrenmiş, zsmanmda talim edi- len bütün fenleri öğrenmiş, erkek <.h lu, erkek gibi yaşayan bir nevi deli kanlıdır. O devrede Kristin'in ik aş- kı Magnus de ia Gardie isminde geng bir adam olmuştur. Fakat kibri aşkı na galebe çalmış ve sevdiği erkeğe teslim olmamak için memleketten w zaklaştırmıştır at'nın kitabının en güzel Descartes'ın — Stok holm'a âsveti hakkındaki — fasıldır. Descartes, Holanda'da müsterihane eden, ne kimseye rahat vermöyen Kristin ta- Tafından Stokholm'e celbedilmiş ve ve arrusu hilâfma bu davete icabet! etmiştir. Kralıça Descarton'r fevka- iâde nezaketle kabul etmişti. Fakat, müvazenesi biraz eksik olan Kristin, Descarten'tan hem felsefe dorsi alı- yor, hem ona Tales havalar: i teler yardırıyordu. Krist deti de şafak açmadan kalkmak, sa bakın beşinde Descartos'ı kütüpha- nesine getirerek onunla felsefi müna- kaşalar yapmaktı. Zaten hastalık olan Descartes bir sabah saraya gi- derken soğuk aldı ve on gün sonra öl dü. Descartes, Kristin'in ilk kurba- mıdır denilebilir Nihayet Prens ün birinde, henüz yir- İmi sekiz yaşında iken, Kristin taç ve| tahttan bıkarak terki saltanat etme ğe karar veriyor. Bütün ricalara, is- Farlara rağmen kararını tatbik ede- rek İsveçten çıkıp gidiyor. İlk gitti- ği yer Romadır. Orada, kendine bazı menafi temin maksadile, protestanlı- ğr reddederek Katolik oluyor. Esasen Kristin'de din, itikat filan yoktur. Hiç bir şeye inanmayan bu kadın Ka tolikliği sırf menfaat mülâhazalarile kabul etmiştir. Ondan sonra bir aru- lık Fransaya giderek krala misafir oluyor. Yanında iki İtalyan âşık var -İ der: Santinelli ve Monaldesehi. iBr gün Kristin Monaldesehinin yazmış olduğu ve beniz gönder- mediği bir mektubu ele geçiriyo: Bu mektupta Kristin'in çirkinliğin- den, en mahrem hususiyetlerinden fevkalâde istihfafkâr bir lisanla bah sedilmektşdir.. Tehevvür anlarında hiç bir mülâhaza dinlemeyen Kistin Monaldeschi'yi celbedip ölmesi lâzım geldiğini söyliyerek mahkâmu Santi Bu hâdise, Kristi nn Fransadan çikmasna sebebiyet miştir. Romaya avdet etti ilk işi, papanın duğu Kardinal Azzolini'yi nelliye öldürtüyer tir, Fakat © aralık İsveç kralmın ve-) * ete haberini alarak Stokholm'a av- det ediyor. Orada gördüğü soğuk mu amele üzerine İtalyaya dönerek bir) Römada © ölüyor ve defnedili- müddet sonra San — Pietro kilisesine yor (1689) Prenses Murat Kristin'in aşkları tndan bahsetmiş, onun bir nevi ta rihini yazmıştır. Müellifin bu şekli £ etmesine sebep belki Kristin in hayatında aşkın hâkim bir mevki mamış olmasıdır. Filhakika Kra- uçanın barekditın kalbi değil, dim ğı idare etmiştir. Bu itibarla Krisi kitabında kralıça n ziyade haya- in hayatı. daha derin bir surette ter kik ve hikâye edilebilirdi. Fakat Prenses Murat'nin maksadı bü garip kadınım âşıkane maceralarından bah — Dün gece, siz dışarı çıkar-| ken bir şeye dikkat ettiniz mi? — Neye?. — Köşkün kapısı açıktı. — Bundan ne çıkar?. — Kapı en kapamıştım. — Büşkası açamaz mı? * — Kim açar ki... — Babam, yahut amcam... Emine, düşünmeğe başlamış: ti: — Beybabanız rum. — Neden? — Yukarı katta, onun odası ralında gürültüler duydum. O da kap'sı biriki kere açıldı, ka- pahdı. Düşünme sırası res'e gelmişti: — Nereye çıkar? — Bilmem! Eğer bahçeye çık tı ise, sizi görmüştür. Durdu, kirpiklerini oynattı: — Belki beni de... Rasih Nevres, daha uykuya kanmamıştı, göz kapakları ken- diliğinden kapanıyordu. Uzun esnemeler arasında sordu: Zânnediyo- Rasih Nev- Teşekkür etme Biribirlerini tanıyalı çok olmamış- tt. Bir kmç ay evvel dostlarından bi- rine tesadüf etmişti Bu dostu: — Ben., demişti, yeni evlendim. Gel bizde yemek ye Seni zevceme İtakdim edeyim. İlü unutamıyorlardı. Senelerdenberi hayalinde beslediği kadın bir haki kat olmuş, karşısına çıkmıştı Gü- zellik, giyinmesindeki — zerafet, söz İsöylemesi., Bunlar hep onun istedi- ği, bir kadında aradığı meziyetleri teşkil ediyordu Çok geçmeden anladı ki kendisi de genç ve güzel kadının takdirini cel- - İbetmeğe muvaffak olmuştu O günden sonra üç dört kere da- he biribirlerini gördüler. Bu karşı İisklı beğeni hor dofa daha çok kuv vetlendi. Biriblelerini son gördükleri aman genç kadın kendine hâkim ola . Onu sevdiğini itiraf etmiş- t. Fakat yazın sıcak günlerini gi- dip deniz kenârnda bir yerde geşir- İmek lâzım geliyordu, Genç kadın — Salın, dedi, oraya gelme. Ko- am son derece kıskanç oldu. Senin geldiğini görünce türlü — türlü şeyler düşünür İ 1m Peliyie avdette? — Ah, 6 zaman Bim. Birkaç haftalık ayrilik her ikisi i- gin de pek üzüntülü oldu. Nihayet genç kadın Parise dön- İlk görüştükleri gün genç ka- Gelmem Fakat oradan tamamile seni- dü, ln > — Ben korkuyorum, diyordu, kor- kuyorum. Kocam bunu anlarsa seni öldürmekte tereddüt ( etmiyecektir. İ Belki beni de öldürür. Fakat bunu ben o kadar "düşünmüyorum. As senin için körluyorum. Sonra dedi ki — Ben seni çök seviyorum. Sen | olmazsan hayattan hiç bir saadet duy ıyacağım. Param da var. Gel, gide| Bu ilk ziyaretin hatırasını bir törs| | Genç Aşıkısusmuş. düşünüyordu. | 7 Mizah, Edebiyat, | Ecnebi edebiyatı | Bir tercümeihal kte see kalmış!. » Fransızcadan - gunluğu onu biraz rahatsız etmişti. Genç âşık İ — Parise dönelim, dedi, sana baş- İka yerin havası iyi gelmiyor. — Fakat bizi görür, bulursa? Pariste de insan her- olarak yaşiyabilir. Fakat genç kadının korkusunu ya memedi. Yalnız Parisc gitmemekle — Emin ol, kesten gizli yerleşmeğe karar verdiler. Bir kağ lay orada yaşadılar. Fakat bir gün bir işişin Parise gitmesi lâzm ge- len genç âşık ister istemez gitti Pariste garip bir tesadüf onu esli tanıdıklarından biri ile karşılaştırdı. Bu dostu ona teklifsiz bir tavırla: — Bana teşekkür edecektim, fa- kat nerde olduğunu bilmiyordum ki bir telgraf yollayım, dedi — Nişin?. Sana ne yaptım?. Öbürü gülerek: — Bundan büyük bir iyilik eni o lur, dedi, beni o kadından kurtardın! Bilmecemiz 34567 bilmecemizin erimiş gekli 23415 ği ! 7891011 lim «Seni alığ; kaçacağım. İstediğin (> | ere seni götürebilirim.!. — Hakat bizi takip edebilir. Nere-| arkamızdan gelirse? İ — Hayır, korkmal. Bizi Ben her şeyi halledeceğim ,. ünme? Genç kadın romanlarda okuduğu heyecanlı vak'aları hatırlıyordu. Ken disi de böyle bir roman kahramanı Buhu düşündükçe sevini- ye gideri İmaz Di İ olacaktı. yordu. Artık karar vermişlerdi. Yola çık- İmakta gecikmediler. Yoleuluk — çok tatlı geçti Fakat genç kadının sih- biraz bözulmüştu. Seyahat yor mama az Aleksandr e etmiştir. Fa İhati amam ime setmekti. Bunları, Dumas torzında biki kat bu tarzın, Dumas'nın kahraman- larını hatırlatan kraıça ve dostlarınm imenakibini nakletmek için en uygun terz olduğuna şüphe yoktur. İşte, bu noktei nazardan, Prenses Lucicn Murat'nın eseri lezzetle okunan bir eserdir. REŞAT NURİ 'dı, değil mi? Emine, başını salladı: — Elbette, küçük bey zamanki gibi kapıyı açık tıh. Siz; ariahtarı kaybettiğiniz- denberi kapıyı hep açık bırakı- yoruz. Büyük beyi yahut Hür- rem Bey, bahçeye çıktı ise, nüşlerinde kapıyı açık bulunca hayret etmemişlerdir. — Fakat kapatmaları lâzım- dı. — Beni düşündüren de o ya!.. — Ben, eve girince kapıyı ba !padım. Hattâ sürmeyi de Vvur- dum. — Sabahleyin ona dikkat et- tim. Büyük bey, yahut Hürrem Bey, sizden sönra köşke drndü lerse, zili çalacaklardı. Rasih Nevres'in yavaş yavaş uykusu açılıyordu: — Bu ne karışık iş!... içinden çıkamadım. — Sizin çıktığınızı gördüler ve kapıyı da açık buldularsa,'an Ben, Bugünkü bilmecemiz Soldan sağa ve yukardan aşağı: 1 — Kirli (3). Sopa (3). 2 — Yükselmek (5). Asil (5). 3 nuna bir (Z) geline bir musevi ismi olur (2). 4 — Ayakkabı boyayan (9). $ — Sesli (4). Geçmiş günler (4) 6 — Acaip (5). 7 — Gelir (4). Sakal kat'i (4) 8 — Mesken (9). 9 — Su (2). Bir (M) ilâvesile şöf- faflanır (2). Başına bir (A) gelirse reyler manasına gelir (2). Ba- ğışlama (2) 10 — Geviş getirmiş gibi çiğnenir (5). Halk (5). 1 — Meyan (3). Büyük bir hay- van (3): maz! Emine biraz evvel korktuğu- nu söylediği halde şimdi bü tehlikeyi unutmuşa benziyor, dudaklarında ateşli bir tebes- sümle göz bebekleri kıvılcrmla- narak garip garip bakıyordu. Rasih Nevres, masanın yanın daki koltuğa oturmuş, gerindi- ve birden doğruldu: — Bakalım, kızım, ergeç an- arız. Eminenin bakışlarındaki, gü Jüşlerindeki, mânayı, Rasih Nev tes, çok kolay keşfedebiliyordu. Bir an damarları tutuştu, lâkin derhal kendini topladı: | — Amcam kalktı mr? Ee Bir saat kadar ölüyor. İ — Tabit sokağa çıktı? — Evet. — Ne tarafa doğru gitti, — Zannedersem istasiyona, it; karyolanm ayak ucuna attığı gömleğini aldı: panlar dave lamışlar, kapamamışlar, demek. | Rasih Nevres, can srkıntısı i-, ie gülüyordu: — Nereye gitse bulurum? Eminenin gözlerinde ve dudak lar ndaki ateş sönüvermişti: beraber Fransanın uzak bir yerinde | l 809/011 Nota (2). Başına bir (M) 80-), Rasih Nevres, ayağa kalkmış | Bu MELEK si MUA Temamen (Fransız: Bu film Amerikada tescil odlen v sözlü. fm olduğu - gibi ADC ettiği Sinema yıldızlarının en çek ve )X NEW C BELLONTE İlkyeteni ÇCOSTES ) ve Bugün sast 10,48 de İ Paramunt | YEŞİL Temamen Fransı Mümesetli: Korgedi Ihamra sinemasındi CHARLES ROGERS tarafından (temsil edilen sesli, sözlü ve şark Kartal Yuvaları ? FOX JURNAL halihazet ya havadisleri ile (COSTEB) ve ( BELLONTES ) in Nevyor- m ile kendilerine istikbal merâ- #imi inçibaam. ve MUSİKİ TEDAVİ Fransız muganmisi Çi ÜCOTE ) tarafından o Fransızca sözlü ve şarkılı skeç. Bugün sas 1048 de cenzlli flarle marine Bu akşam Uskudar Hale tiyatro” sunda ( Sekizinci ) yarın akşam Büyükdere bülbül bahçesinde Hilali her menfaatine ( Gayıp araniyor) Bir evin bem neşesi, hem zineti ve hem de kiymetidir. Taksitle ve kefil itaesi sure tile müceddet ve lüks “PHİLP PS,, markalı bir PİYANO satı liktir. İşbu PİYANO her gün sant Elden 12 ye kâdar ve 16 dan 17,30 kadar Guluta'da kürkçübaşt hanında 4 numarada Piyer irimyan tarafından müş. terilere ire olunur, Ankara Vi mes'uliyeti fenni vesikalarının o Vilâyet Nafia edilmi baş ihaleden evvel b mukabilinde alınacak makbuz set bunun teklifnamelere fmda haraket edeceklerin evrakı ceği beyan olunur. nuz? / — Amcamı göreyim. Ondan bir şey öğrenebilirim sanıyo- rum Genç kız, kırık bir sesle sor- du; © — Çaymızı getireyim mi? — Amma, çabuk! Emine, son bir ümitle kap: nm eşiğinde yarı dönüp baktı — Süt, bisküü de ister mi niz? — Yalnız iki bskü. .. Rasih Nevres, acele acele gi- İ yiniyordu: Gece, dışarıya çkanın o, olma- sına pek ihtimal veremiyorum, den... Eğer babamsa? hayret! Ondan, hiç memul edilmez... Boyun bağısını bağlıyamadı, durdu: — Eğer o. ise?.. Ima neler gelmiştir? Kimbilir ak şüpheler! Amcama danışmalı- | yım... Babamın fedakârlığına, | içok nankörce bir mukabele 6- Adolphe Menjou ve Claudette Colbert kendilerine güsterilen istikbal merasimi inribaatı ve şarkılı veryete Evvelce de ilân edilmiş olduğu üzere badema yetçe ihalesi icra edilecek olan bildmum inşaata yi der'uhde edeceklerin ehliyeti fen: leffi lüzumu — Amcam, benden saklamaz. İ fakat bu nezaket, onun jestlerin | Nelerden | şüphelenmiştir? Hem ne ağır; Sar'at gün GO O NEMASINDA MMA ca söz tlminde e maliyesi kusursuz ük Franmsof Öğ ILPHE. MENJOU ) mun cerasil ilk sözlü filmdir. en güzeli olan v oLopurmE COLBERT ) perdede en açık söz söyliyen artistir JOURNAL bavadisleri ie İğ muvasalatları vE İP -x halihazır dür 8 ) in Nüyorka ve sesli temali Himidir. *** HAYAL ızoa konuşan film Franser aptislerinden LUGUET * | Yeni neşriyat TÜRKSPOR Çıktı Türk-Fransız atletizm Kaf” m tafsijât ve bugün ası lerle - beraber etmiştir. Türksporun mühim m arifesinde çıkan bu sayısı makalelerden Avrupa hal rinden maada yevmi bir gü gibi ön son ve cn taze havi leri de ihtiva ediyor. Müvezzilerden isteyiniz. inti KIRALIK YAZİHANELER Bahçekapı'da asansör ve K£” loriferi mevcut birinci Vaki hanında Nemli zadelerin bukt tahliye edecekleri bir salon Ü rinde birbirinden geçilir dö oda ile diğer katlardaki DÜ odalar icara verilecektir. M8 kür handa 18 No müradaat Liseler omübaya: komisyonundan: Olbaptaki © keşif mucibinGiğ Erenköy kız lisesi yatakhan harici boyası, 5-10-930 tarihi müsadif pazar günü sant on uda ihalesi Mera” kılınmak 0 kapalı zarfla münakasaya ko muştur. ti anlamak İste! taliplerin kirabetini müracaatları. lâyetinden:' ir” İyelerini görülüp komisyon mühendisliğince iş olduğu halde yevmi ihalede Encümene tevdi edilecek teklifnamelere merbut olarak getirilmesi ve teminst akçelerinin SÜ mehal Muhasebei Hususlye veznesine - yatını Banka mekt il nedinin veya bir tektücen ilân ve bunun rin Encümence kabul edilemiYiğ 2 ye tarziye verdikten sonr. pıyı açık bırakması, hissetöğ! ni, gördüğünü anlatmak mâ” na da gelmez mi? , Slkünetini kaybediyof & nirleniyordu. Ceketini sü?” giydi. Eminenin getirdiği ağzı yanarak içti, ; “Emine, hizmete hazır bir tte, kurnaz ve mahtel” Emineye göz kırptı: — Sen; yine hiç bir Se İmış, bir şeyin farkında © İsin gibi harekte et. — Büyük bey, sorarsa? — Sormaz. : Emine, Rasih Nevres'i” İsünü gere gere emniyeti verişine hayretten kendini madı; j — Niçin, küçük Bey? ,