Gn m Yı Jel: Kİ NEYİ Amed Okan Ali AL Sayialar, Sadrâzama, uradı bir dal aha muayene Börü iel unu Mini i e edile Doktorlar, Pol aym birinci katında nk, ki İ ıh ee Sare biraderimin ah- : ika hah Si hakkında mugayiri / ie erer işaa etmiş iğ sing, 2. SİZİ re eğ nberi iyilik gör. yz İçin Hi, 2 ve id m olmasını ârzu ei. Kül Onun Ki eleme » filân yere müdür yap'- Si bre Yere müdür aarif me köy- va gerine birer of Şi teveccüh sa- de bu şekil - eld meseleyi gizli- inde, olan Abdülhamidin birine anlatmış ve e sefareti ter- Ya Y Selmeden evvel mu - | g a” de Va 5 lin konserva - yi di iği : emiş! İz on e eler ol- Ül May vi eek entresan d gi n yeke halde yi an Cnlee Tui, eğ: * Ya; n de vaktiyle ; > olam. Her halde bü- a lay iş tiyord SE ik, * Hay, temedi.. Görü; " a da vefak: biz eyiş var?. vi NN Sok iyi dost ola - Yu İn e sıktı, İ il, İla, ora profe öy Bisi ,, “Tamızda bi b? lek başlamı, a bir baba Meransla Ğ la çol EMTLER R il 'Tefrika No, — 48 — vakası Çırağana hücum ve hücum label reisi Al Suadi cümanımın biraderi Stavridis de bulunuyordu. ithat Paşanın söylediği yol - lu bir rivayete göre bir akşam dört kişi i kadın kıyafetine girerek Çı - irmişler, saraym önünde de bir vapur hazır duru - INI | yormuş Sarayın kapısında bulunan nöbetçiler, bu kadınlardan birinin imam e uzun bir sakal görü: şmış ve hepsini ya - halama lele b unlar, Beşinci iracök ve Rüs vapuru li onu Dada götürecekmiş. Di- ğer'bir rivayete göre de Beşinci Muradı değil, o vakit on ee bulunan 2 Salâhaddi - acaklar, araba ile ie Bayağlenlaki Rus sefarethane- sine götürecekletm için de Valde Sultanla konuşabilmek için Adliye Nezareti memurların - dan Üsküdarlı Mehmed Efendi ile i memurlarmdan Bey on gün sarayın önün - de dolaşmışlar. Bunlar Beşiktaş zabıta memurlarından Arif Bey a- dımda birini bulup 300 Jira vermiş- ler, kendilerine yardım etmesini temin etmişler... Bir akşam, iki ka- dın sarayın kapısına gelerek Val- de Sultanı göreceklerini söylemiş- ler. Kapıcılar, Valde Sultanın meş gul olduğunu söyliyerek iki kadını bir müddet bekletmişler, o aralık dışarıda bir araba daha durmuş, içinden Stavridis ile bir Lehli çık- mış, İşte bu dört kişi yakalanarak Dolmabahçe sarayınm Damad zaman bana şak zi m - yor. na Cesa; or, en küçük bilgisizliklerimi elik bir lise hocası gibi inceden inceye an- İatıyor. Az zamanda kendimi tamamen deslerime verdim. emen hemen arkadaşlar arasında eniyi talebe olarak Ve bun şaşıyorlardı.. Profesör (Vaysman) : — Fakülteyi bitirir bitirmez se- ni Türkiyeye göndermem... Hiç ol- mazsa üç.dört sene e çalışı- rız. Bana yardım edersin!.. Diyordu.. Halbuki ben beş uzun senenin bir an evv eçmesini ve bir an evvel de etmeye kavuşmayı dü - me ». Mahmud Paşanın yanına götürül - müş, Bunlar, hâdiseyi şöyle anlat- mışlar: — Maksadımız şehzadeyi kapıdan çıkarıp Rusya pine itürmek, sonra münasip A za - manda Rusyaya ak, ol vaktile şeyh Şamilin oğluna a dığı gibi beylik vereceğini söyle - mişler. Ali Suavi vakası Bu Çirağan vak'ası, büyüm. den önüne'geçilen rize bir veb. dır. Fakat, Çırağan yı önünde bir meydanı harb ala ie çevi - ren ve az “Ali Süavi vak'asi,, diye anı'an baskın, Çirağan tarik: için en mithimmidir. Kısaca bu vak'ayı da anlatalım (1877 - 1294) mayısı içinde bir gün saat üçte elli kadar muhacir, kağan sarayı kapılarından vi . pidaki nöbetçi: — İçeri girmek yasak.. diyince birkaç muhacir, gözyumup açını ya kadar nöbetçinin üzerine atılıp parçaladılar ve tarayın içine dal i dılar. S deki iki nöbetçi de iki tabanca kur ge ile ya? ei sonra Mi Muha- cir kane yüz erdi iÇ av- luda, yüz kadar sokakta toplanmış 8 İşte bütün bunlara Ali Suavi ön ayak olmuş, nutuklarla, Abdülha- midin yerine Muradı çıkarmağa birçok kimseleri ikna etmişti. Ali Beş uzun sene, bir çoklarınm dediği gibi, bir o rüya gibi geç - medi.. Acr olduğu için yudum yu - dum içilen re türlü bitmiyen bir ilâca benz inci sene Al ar dayım Vi «- VEYA geldi.. On beş gün kaldı... bulunmak lâzım geldiği için beraberce mü - zeleri, bahçeleri, opera ve (Muzik hol) İleri gezdim. Üçüncü sene büyük bir arzu ile e döndüm... Ora on beş n kaldım Solma büsbütün boylam Enfes bir mahlük ol- muştu,. Bana: — Hoş geldiniz?., Demek için gelmedi... o Artık çarşaf giyiyordu.. Bu sebeple ba - nda 7 BURUN 4 ŞuBAT 1935 — Duçenin kabinesinde Italyan başbakanının yeni çalışma arkadaşları kii nazırları açıkta bıraktığını bildir - mişlerdi. Son posta ile gelen Avru pa gazeteleri bu hususta şu malü - matı veri; iğ D ki bakanlıktan en mü- bimleri olan yedisini elinde tutu - şeceği yerini korporatif rejime ve- receği sırada ekserisi sendikalist olmak üzere yeni idarecilere yer vermek istemiştir. İşte bu suretle Ziraat sendika - erasyonu rel Mü - ola birer müsteşarlık alacaklardır. Umumi harpten evvel ihtilâlci bir sendikalist olan ve Duçeye genclik mücadedelerinde arkadaş. e 2 bulunan Bay Rossoni Zi- kanlığma tayin edilmiş, Dış isleri Bakanlığı müsteşarı olan Yukarıdan aşağıya en ye - ni, Rossoni, Biyanşini. a Suviç mevkiini muhafaza edi- Maliye Bakanı Bay Yung'un Zirai işler mütehassısı ve Türen valisi olan bayThaon di Revel geçi yor. Vatikanda İtalya hükümeti - nin elçisi olan Bay dö Veçhi Maa- rif Bakanlığına getiriliyor. Televizyon! İngilterede halkın istifade etmeğe başladığı doğru değil Birkaç gün evvel Anadolu Ajan sı Londradan bir telgraf almıştı. Bu telgrafta (televizyon) tecrübe- lerinin umumi hakatta tatbiki hak- LA El til Gi mur bir komisyonun raporu bildi- riliyordu. Bu rapora göre nihayet bir seneye kadar televizyon âletle- aşırı Beşinci Muradla karşilaşın- Mk umuzsun. Bütün millet, Abdülha- midi hal' ile seni m Pig edi- yor. Gel, milletine görü; Bee Murad be ekilde hare- eti doğru Ali Suavi: — Eğer sen kendi arzunla Padi- h olmak i biz seni ceb- ği yaparız... dedi. Beşinci Murad, vaziyetin Sl keli olduğunu görmüştü. cebinden bir tabanca ul, a el süren olursa derhal ateş ederim... diye karşılık verdi. i ( Arkası 3 3 var ) basr benimle görüşmemi doğru bulmamış olmalıydı! Bu aile, he - nüz o sıralarda başlayan ilk yeni- lik hareketlerine katılmış değildi.. Fakat ertesi sabah tırasaya çık- tığım zaman (o penceresinde gör- düm. Genç kızlığı olgunlaşmağa başlayan ve eskisinden daha gü - zel bir gülümseyişle | selâsıladı.. Duyulur duyulmaz, hafif bir ses - le: — Safa geldiniz Vedad Bey1.. Dedi.. Görünmekten ve sesini başka - larına duyurmaktan korktuğu, a- çıkça anlaşılıyordu. Cevab vermeğe ve öteden beri- den bilmek için söz aç - mak istiyordum.. Fakat (Selma birdenbire pencereden çekildi ve | rinden de radyo gibi halk tarafın- dan istifade edilmeğe haşlanabile- ceği anlaşılıyordu. i İşte televizyon işi böyle bir safhada iken dünkü gazetelerden biri Londrada bu usulün tatbikat sahasma girdiğini yazmıştır. Hat- tâ (Times) gazetesinden bir fıkra hil kled, k bu tarhil : si olarak İngilterede aile babala- rının şikâyet bile etmekte olduk - larını, moda er - hal bu vasıtadan istifade ederek en yeni modelleri — kadınla ına göstererek sipai almağa başladıklarını yazmı rin Pize kalırsa televizyon işinin bu malarda görülmekte olan şeylerden daha tehlikeli olmasa ge ktir, bir kaç saniye içinde ayni pencere- de Behice Hanımı gördüm. Çe - kilmek için vakit (o kalmadı.. Bü- munla beraber 6 da gülümsedi . Başımı eğerek selâmladım.. — Bugün hava sıcak olacak!.. Dedi... — Öyle görünüyor efendim.. Rastgele birkaç söz konuştuk. Ondan sonra ise Selmayı - ancak ara sıra uzaktan uzağa (— görebil- dim. Bakışları daha candan, fa - kat hareketleri pek çekingendi... albuki gelirken ne itler beslemiştim.. Hiç olmazsa yıldızlı ği bahsedebileceğimizi ( Arkası var )