İf efrika No: 12 p . Wİ > a kuzu yi çevirme- ie Yunan şarap - Milyie Gemiciler karada ve Kaş Milnlerdir e doğru rüzgâr çı - aaa, ma di Sevay, adadan ayrılarak yollarma Di ki. ed. Gm ası ek ağırdı.. Bi - İyi ine gelebilmişse de, uzun Yen MN iri amıyor ve mütem > 5 söyl alim yanıp tutuştu 10 Bi, Siyah göle © bir karaltı gördüm... * beni © üzerime yürüdü .. im lez samdan vurup kar . Demiş nu seçemedim.. 8 al Rey de bu işle Mahmud- Kum A meşgul oluyordu. ay İn gemisinde böyle bir Yarar, yeğ “uşu Kemal Reisi haklı em e ileştiriyordu.. . Hele v lip, Due "i Yarın sizede kıyabi - Diy Kk, si Kemal ie saatler geç- O bü irtüyord. Bil > in P'gö Bel “mavi hin ad İn arasindan”doğarak bü: mi ii ! gündüze çevirmişti. Aç “niyoralardı kay Seyi e de bu eğlentiye rasında bulunuyor - | nci Mahmud, Hüseyin kale, >—Ba | bi, “ene büyük derdim ki rağ Hüsn Dedi.. Ne Ba, .B ab içti Sar Sa öle lamenik biri iç a, Akça Hüseyinin lümsedi: / | o e ka Çabuk sarhoş kem Hamili 1“€ rüzgür çıkar da bu- U yo, gecede bu çarçabuk ene ei a) Mahmud cüli bir hid- Ye a ni ni lüyorsun, Hüse - Ne ye kız mı getirtti?. tandır ya?. m ilerine uydurdular. şarapları çekip ei Maheug gözlerini aç. KÇB e Teisten efor Elie üseyinciğim! Si - Li İ | Yazan: İshak FERDİ emye kız kapatam Kemal Reisi Bin ink ist yorum, anladın m ? venler bir araya toplana- | Di | nan gibi TAI ei ei tepemize çıkar tahammül pe mia Ak Hüseyin, oMahmudun sarhoşluğundan (istifade ederek ağzından lâf alacağını umuyor - du: — Sinanı sen de sevmiyorsun ga- liba?1.. Diye mırıldandı.. Dümenci Mahmud pos bıyıkla - rını bükerek şarab kadehine sa - rıldız — Ben öyle kahpelerle anlaşa- , Hüseyin! Ben erkek adam - kaş ON var.. Onlardan biri de sen: — in Ibuki ben, senin hiç hoş - lanmadığını sanıyordum... Demek ki yanılmışım.. — Arkadaşlık yolda ve içkide belli olur, Hüseyin!.. Sen merd ve cesur bir erkeksin.. Sana h susta güvenebilirim?... ırrın varsa söyle!.. Baş- ka birine söylersem, dünyanın en alçak kahpesi olayım... ud dumanlı gözlerini o- guşi u: — Sır mı? Öyle ya... İçki ve ka- dın düşkünü bir reisin vücudunu sorladan kaldırmaktan. bahseder - sem, bu elbette bir sırdır, ği i? Hüseyin önüne bakarak cevab verdi: — Yavaş söyle... Yerin kulağı wardır! — Kimseden korkum yok... Bu herfi bizi felâkete sürüklüyor. Bi- zim Endülüste işimiz ne?!, işahı ka: n odur.. Tagi panyada tehlike Seni desey padişah donanmayı bu meri w zak ülkelere gönderir miydi ?. n doğru işte!.. Ben bu noktayı düşürmemiştim.. Öyle- ya.. Sultan Bayazıda: “Bizim ora- larda işimiz yok... Heyete müna - sib bir cevab verip gönderelim!.,, deseydi, Ebukasım gibi sefih bir adam Padi,şaha daha fazla israr edecek miydi?, Padişah ona menfi (cevab verseydi, belki de kanını inkâr e- derek İstanbulda bile kalırdı. sun? Gemide Kemal Reisin burnu- nun dibinden ayrılmıyor. — Endülüsü de böyle batırmış- lar galiba!... Peki şimdi ne yap - mak fikrindesin?. — Sinanı gebertmek istiyen eli ulsam öpeceğim.. Ve yavaşça Hüseyinin kulağına fısıldadı: — Bende-omeçhul el gibi- Kemal Reisi hançerle (o yaralayıp gebertmek istiyorum.. o Anlad mı? Hünyin içinden enim gibi Myülerler de varmı Diyerek geniş bir nefes aldık - tan sonra kadehini doldurdu: — Seninle şu arkadaki çamla - ... .. . Yürümesini öğre- nelim! Geçen gün ME bir havu- zun içinde bir sürü kırmı: lık gördüm. Daracık yerde elli altmış balık muntazam hareket - ler yaparak yüzüyorlardı, biribir- lerine hiç çarpmuıyorlardı. Hal - buki hiç birisi yerinde durmu - yor, mütemadiyen gidip geliyor - lardı. Balıklar arasında bir sey — rüsefer tarifesi olmadığını söyle- meğe hacet var mı Ya biz insanlar? Bizim için türlü türlü seyrüsefer nizamname- leri yapıldığı halde jollarda na - sıl yürüyoruz? Tünelden Taksime yürüyünceye kadar kaç defa çar- pışıyoruz ve tramvaylar, otomo - biller tarafından ir teh- likesi geçiriyoruz? una karşı o denebilir ki biz yolda giderken balıklar ar gibi yal- nız kendi cinsimizden olanlarla karşılaşmıyoruz, araya bir de ma- kine giriyor. Düşünüp taşınma - mız sayesinde icadına muvaf - fak olduğumuz nakil vasıtaları bizi istediğimiz yere kolayca ve rahatça iletiyor. Böyle bir itiraz pek varid ol - masa gerektir. Mademki o maki - neleri icad eden insanlardır, o halde insanla makinenin yolda bir ahenk içinde hareket etmele - rini temin eylememiz lâ: lir. Daha doğrusu büyük şehirler- deki münakale hayatı umumi bir spor haline pi Fakat bu spor oyunu, Lai lerini geç - mesini emreden ni eeliğie mağlâbu ayıran bir spor değil, herkesin bir arada teşkil ettiği, ta - kım azasının berbatlarma en dürüst ynadığı, uy - gun hareketlerden ayrılmadığı disiplinli bir spor ol dır. Bu spor oyununu oynamak için | biraz nezakete riayet etmek bir az da sabırlı olmak kâfidir. Önü- müze çıkan bir adamı itip yürü - mekten ise ona yol versek ne o - ? Keza otomobilde giderken de i hal vakidir. Sabırlı ee di- a liği yol verirsek kazaların ö » ünü almış oluruz. Tabii iki oto- mobil karşılaşacak, daha doğrusu bir köşeden bilesin karşı kar- şıya çıkacak olursa, birinin; lüt - fen evvelâ siz buyurunz demesi, diğrinin de fazla nezaket göster - mek için birincisine: hayır efen- estağfurullah, bendeniz bek- dim, lerim, evvelâ siz buyurunuz de- mesini istemeyiz. Fakat & hakkını gözetmeğe gayret etme - lidir. Küçücük bir otomobil 100 bey- mamalıdır. İn - sanlar lüle erek yaya yü - rürken gerekse otomobille gider - ken olsun, > bir seyrüsefer kai- desini naz: ikkate almağa m an ei otomobil oto - mesi in nsan da insan a muvaffak tim. n olduğumuz için havuzda via balıklardan geri kalmağa utanmalıyr girlik büyük si otomobili geride bır ğa my ikame “rın dib'ne gidip otursak fena ol - mi Mahmud dayı! Orada enine yuna Me ll (ar $ — KURUN 4 ŞUBAT 135 rem Yedi Başlı Ejderha Balkanlar ve Bakanlı Müiletler tay Hatıralar gummmammmmzmaz © Selânik "amm Ahmed Teyfik ihtilâli.. Hasan Fehmi Paşa Bu'gar komite- cilerini bir gecede yo'a getirdi! Selânik valisi Hasan Fehmi Pa- şanın ne kadar bü muru, ne kadar mühim bir siya - set adamı olduğu Selânikte Bul - sn ihtilâl çıkarttıkları gece e ertesi günü bütün cesurane ha- rekâti le tebarüz etti. Vali Paşa, Bulgarların ihtilâl hareketlerine başladıkları Frenk mahallesile Bulgar mahallelerini ! hemen jandarma ile abloka altına aldırdı, pencerelerden jandarma - | ti lar üzerine bombalar yağdıran ih- tlâlcilere mukabele edildi, birçok ları öldürüldü, ihtilâl, çıktığı yer - lerde bastırıldı. Bulgar komitelerinin maksadı bir ecnebi müdahalesini davet et- mek idi. Fakat Hasan Fehmi Pa- şa sabaha kadar her işi bitirmiş, memlekette asayişi mükemmelen iade etmişti. Ertesi sabah Hasan Fehmi Paşa arabasına binerek ya- nma i gibi jandarma sü varisi bile almayarak yaveri ile rıhtım üzerinde göründü. Kapalı çarşıya geldi, valinin geçtiği yer - lerde herk: döküldü. Iı Sokağa çıkmak cesaretinde bulu - nan tüccar ve esnaf kısmı, dükkân larmın mallarınm halini anlamak isteyenler valinin memleketi dolaş makta olduğunu duyunca işleri - nin başına koştular, val'nin araba- sının etrafını sardılar; Hasan Feh mi Paşa müteaşidid nutuklar söy - liyerek halka teminat verdi, öğle den sonra fırmlar, dükkânlar açi mi başladı. B 7 di s m ş EM pg © cüne, alışverişine koyuldu. Hasan Fehmi Pöâşanın icraatı bütün ecnebi konsolosları tarafın- dan takdir edildi, hiç bir sefaret, Babıâliye bu mesle hakkmda hiç birşey yazıp şikâyette bulunama- dı; bilâkis Rusyanın teşviklerile vuku bulduğu anlaşılan Arnavut - luk ve Makedonya hâdiseleri A - vusturya hükümetinin siyasi faali- yete geçmesini icab ettirdi. Selânik ohâdisesinden sonra Bulgar komitelerinin ufak tefek hareketleri daha olmuş ise de oka dar ehemmiyetli değildir o senenin temmuzunda Manastır a di vaktile Tunada yaptı amlara benzer umu- mi bir Ker e isyan oldu ve der- hal yayılmağa| başladı, ve mek istemezdi. Halbuki Bulgaris. tanın Adalardenizine çıkması Bo- ğaz'a hâkim mevkilere kadar gel mesi o vakit, ne Avrupa ve ne de Balkan hükümetleri siyasetine uy- gun olmadığı ve bilhassa Cermen siyasetini tarumar ederek bir vazi yet hâsıl olduğu için devletlerin it- tifakile Ayastafanos muahedesi miş idi. Sonraları Şarki Rumelinin Bulgaristana verilmesine devlet - lerce müsaade olunması Avustur - ya ve Almanyanın Prens Ferdi» nandı kırmak istememesinden ile- kalktığından dolayı asker kuvve- itle Bulgarları Filibeden çıkarmak fakat Osmanlı hükümeti Rusya - dan korkusu, Bulgrların üzerine yürümemesi için hariçten gördüğü teşv'klsre inanmadı; Abdülhamid arki umeli valiliğinide Prens Ferdinanda tevcih etmekle mesele yi s'yasi bir şek'lde hallettiğini zan etti, Bu defa ise Bulgarlar Avustur- ya ve Almanyadan yüz bulamadı- lar. Zir. Sari esaslı siyasetini Firm bittabi tahammül e - dilemi rl bu hususta menfaat- lerine büyük Avrupa devletlerile muahedelerle tanıttırdığı gibi Rus yada İslâv anasırmın hâmisi oldu- ğunu ötedenberi kabul ettirmişti. müttefiki olar Fransa da Rusyaya bu meselede ikisi menfaattar ol - duklarından Osmanlı hükümeti nezdinde iki hükümetin müşterek teşebbüsatta bulunmalarını, ken - dilerinin karışmayacaklarını bil « dirdiler; İngiltere de, âdeti veçhi- le bazı kayıtlar şartlar öne süre - rek razı olduğunu bildirdi. Çar ile Fransova Jozef mülâkat ettiler. Rumelide icra edilecek ıslahata nezaret etmeğe karar verdiler. 11 maddeden ibaret bir program ha- zırladılar. Bu siyasi faaliyeti Os - manlı hükümeti duyamamıştı! Amer var) keri oldu. Arnavutluk'a toplu bulunan or- dular hemen Mulgar ihtilâl mn - takalarına gönderilerek şiddetli muharebelerden sonra ihtilâl bas - tırılabildi. Avusturya devleti başladığı si - asi muhabereler neticesinde ce - nubi Avrupadaki menfaatlerini Avrupa devletlerine kabul ettirdi. Büyük Bulgaristan hülyasında tutuşan ve Ayastafanos muahedesi ni daima heceleyip Makedonya nakaratmı tekrarlayan Bulgaris - ii Berlin kongresindeki siyasi müzakerelere hiç ehemmiyet ver - Çanta bu'undu Pertevniyal lisesi hekimi Bay Ali İsmailin refikası, geçenlerde soakta giderken tanımadığı bir adam birden atılarak kadının elin deki para cantasını kapıp kaçmış- tr, Bayan Ali İsmail, gazetemize gönder1iğ' bir mektupta gümrük nshives' polis komiserli » ğinin ve eski Ali Paşa mevkii ko- miseri İsmail Hakkınm bu işte bü- yük bir faalivet ve d'ravet göste « ara» rersk hırsızı kısa bir zamanda ya kıtayıp cantavı me bil: - diriyor ve teşekkür edi: idik ei ml ike, dilini