TÜRKİYA VE FRANSA Harekat-ı ahire-i milliyenin Fransız matbuatında husule getirdiği tesiratı, irade-i milliyenin şuun sütunlarına derc iderek, bir dereceye kadar Fransa efkar-ı umumiyesinde aleyhimizdeki cereyanların sükunetyab olmaya başladığını mefharetle kaydetmiş idik. Filhakika tarih-i Osmaninin sahaif-i şehadetine müraca'at idilirse, Fransız milleti ile Türkler arasındaki münasebat-ı kadimenin an'anevi bir şekil aldığı tebarüz ider. Bilhassa Tanzimatdan sonra Hükümet-i Osmaniye, Fransa medeniyetinden birçok şeyler almış, Fransa teşkilat-ı askeriyesini, nizamat ve kavaninini, edebiyat ve sanayi'ni adeta taklid etmiştir. Mekteblerimizde Fransız lisanı hakim olmuş, genclerimiz Fransız irfanıyla perverşiyab-ı kemal olmaya çalışmıştır. Fikir ve his itibariyle olan bu taklid Türklerde Fransa'ya karşı öyle bir karabet-i ma'neviye husule getirmiştir ki, Harbi Umumi badiresinin zuhuru bile bu muhabbeti izaleye muvaffak olamamıştır. Türkler şarkda şimdiye kadar Fransa medeniyetinin pişdarlık vazifesini ifa etmişlerdir. Fransa medeniyeti, Fransız milletinin meftun-u hürriyet olan desatiri Türkiye tarikiyle Asya'nın cehl ve taassub içinde esir ve na'lan olan akvam-ı mahkumesinin ruhlarına sirayet etmekde ve bu suretle büyük Fransız milletine olan hürmet ve muhabbet hisleri de bu diyar-ı muzlimde inkişaf bulmakdadır. Türkler kadar Fransızların dahi bu noktayı bilmelerini arzu iderdik. Takdir edilmeyen bir muhabbet nihayet mahkum-u nisyan olur. İhtiyar Klemanso'nun (Georges Clemenceau) şark siyasetini Fransız milleti hesabına biz pek tehlikeli, pek yanlış zannediyoruz. Klemanso Türklerin Harbi Umumi'ye girmesini bu türlü afv idemeyerek Asya'nın bu eski kahraman, bu vefakar milletine karşı açıkdan açığa bir siyaset-i imhaiye takip itmeye ve her hatve-i siyasetini Yunanlılık amal ve efkarına tevfik eylemeye başlamış gibidir. Evet, Türkler Harb-i Umumi'ye girdiler ve en sonra müttefikleriyle birlikde mağlub oldular. Harbe duhul keyfiyeti yine mu'telifeyn siyasetinin netice-i hatasından başka bir şey değildir, yalnız Türklerin değil, yüz milyonlarca alem-i İslamın kıblegah-ı manevisi bulunan ve makarr-ı saltanat ve hilafet olan İstanbul'u, müttefikleri bulunan Rusya'nın tehdid-i istilacuyanesine bırakmasaydılar, Türklerin Harbi Umumi ile hiçbir menfa'at ve alakaları olmazdı. Fransa bu mu'aveneti yapabilirdi. Fransa da, Türkiye'nin tarihi düşmanı olan Çarlık Rusyasıyla birleşerek Çanakkale'ye geldi. Çanakkale muharebatının şiddet ve azametinin esbabını bunda aramak lazımdır. İstanbul'suz Türkiye'nin yaşayamayacağını anlayan Osmanlı ve Müslüman gençliği Fransa'ya karşı Rus tehlike-i istilasından dolayı isti'mal-i silah ve müdafa'aa ettiğinden pek müteessirdi. Fransa rical-i mes'ule-i siyasiyesi isteseydi Türklerin harbe duhulüne mani' olabilirdi. Rus tehlikesini bertaraf etmek şartıyla hiçbir Türk ve Müslüman Fransa'ya karşı mukavemet fikrinde değil idi. Nihayet harb, malum olan netice ile bitddi. Mağlub olduk. Galiblerle Wilson Prensipleri dahilinde akd-i mütareke idildi…. Şerait-i mütareke pek vazıh iken galib devletler meyanında bulunan Fransa dahi,diğer müttefikleri gibi bu şeraite ri'ayetkar kalmak istemedi. Her gün ihlal idilen şeraite karşı ref' idilen protestolara ehemmiyet vermedi. Nihayet kemal-i teessürle söylemek isteriz ki mevcudiyet-i milliyemize tehdidkar bir vaziyet alındı. İzmir'in işgalinde Fransa'nın dahi hisse-i mes'uliyeti vardır. İşgal kararını veren ali komisyonun riyasetinde Mösyö Klemanso'nun bulunması garib bir tesadüfdür. Harb bettikden sonra da Fransa'nın takip-i hatada ısrar ideceğini hiç zannetmiyorduk ve hala da zannetmek istemiyoruz. İngiltere ile Suriye hakkında Fransa'nın bir i'tilaf akd ettiği ve hatta Çanakkale muharebatında bir kolunu kaybeden General Goro'nun bu vazife ile Suriye'ye geldiği malumunuzdur. Suriye hakkında Fransız matmah-ı nazarı pek eskidir. Fakat Suriye'den ma'dud olmayan ve bu kıt'a ile alaka-i tarihiye ve diniyeden başka merbutiyetleri bulunmayan Adana, Maraş, Ayıntab, Urfa gibi aksam-ı Memalik-i Osmaniye'nin işgaline devam olunmasına hiçbir sebeb göremiyoruz. Her ne kadar bunun muvakkat olmadığı hakkında şayiat varsa da, fiiliyatını görmedikce cereyan-ı vakayi buna inanmaktan bizi men' idiyor. Biz Fransız milletine hitab idiyoruz ve söylemek istiyoruz ki bakiye-i vatan dahilinde kalan anasır-ı İslamiye kat'iyen yaşamaya azm ve iman etmiştir ve asırlarca hür ve müstakil yaşamış, hiçbir esaret-i ecnebiyeyi kabul itmemiş olan bu akvam yaşamak için ne lazımsa yapacaklardır. Bu uğurda ölmek, mahvolmak lazım gelirse onu en şerefli vazife-i namus telakki ideceklerdir. Hürriyet-i beşeriyenin mehd-i intişarı olan Fransa'da yaşamak isteyen bir milletin irade-i aliyesinin takdir idileceğine hiç şübhemiz yokdur. Bunun için bazı ihtilatat-ı siyasiyeye hacet kalmadan Fransız kuvve-i işgaliyesinin İngilizlerin eserine iktifaen çekileceklerini ve şerait-i mütarekeye ri'ayet ideceklerini ümit etmek isteriz. Türk dostluğunun ba-husus muharebeden sonra Fransa için nafi' olacağı kanaatindeyiz. Fikir ve his itibariyle merbutiyet-i ma'neviyesini izhar eden bir milletin muhabbeti büyük bir şeydir. Hakk-ı hayat ve bekası uğrunda her şeyi göze aldırmış olan milletimizin amal ve metalib-i samimiyesinin prestişkar-ı hürriyet olan Fransa'da bir ma'kes bulacağı artık bu gayr-ı meşru icra'atdan sarf-ı nazar idilerek şarkda sulh ve sükunetin teessüsüne çalışılacağını beklemekde haklıyız. İşgaller Aleyhinde Mardin: Ana topraklarımız olan Urfa, Ayıntab, Maraş ve Haleb, gazetesinin iş'arına nazaran Diyarbakır vilayetinin Fransız işgal-i askerisine alınacağı yolundaki işaratdan bütün Mardin sancağı ahalisi heyecandadır. Bu işgalleri kabul itmemekle beraber işgalden sarf-ı nazar olunması için bil'umum ahali kendi kanlarını isara amade bulunduğu duvel-i mu'telife mümessillerine ve sadarete prostesto idildi ve önümüzdeki Perşembe günü de büyük bir miting akdiyle ittihaz olunacak mukarrarat hükümete ve düvel-i mu'telifeye ve zat-ı alilerine arz ve tebliğ idilecekdir. Müdafa'aya hazır ve amade bulunduğumuzu arz olunur. Mardin'de Akdedilen Miting 30 - 10 - 35 Haksız, adaletsiz bir sulh mukarraratının alem-i medeniyete refah ve sa'adet bahşedeceği yerde bilakis kanlı bir istikbal bahşedeceği müsellemdir. Tarihi ve tabi'i hukuka istinaden Hilafet-i İslamiye ve selameti vataniye-i Osmaniyenin hakk-ı hayatını kanlarının son katresine kadar muhafazaya mecbur olan milyonlarca Müslümanlar ve Osmanlılar namına yirmi beş bin nüfusun akd ettiği mitingde, Mardin Müdafa'a-ı Hukuk-u Milliyesi de tercüman-ı efkarı olduğu ahalinin teskin-i heyecanı için mevadd-ı atiyeye kat'i cevab istirhamında bulunuyor: 1- Mütareke ahkamı ve prensibleri hilafete ba'del mütareke haksız yere işgal idilen ecza-yı vatandan Maraş, Urfa, Ayıntab livalarının İngiltere devlet-i fehimesi tarafından tahliyeye başlanmasına teşekkür ideriz. Fakat Fransa hükümet-i fehimesinin hiçbir hak ve adalete müstenid olmayarak bu livaları işgal altına almasına teşebbüs itmesini ise şiddetle protesto ider ve millet-i necibenin bu işgallere karşı bilfiil müdafa'a eyleyeceğini beyan iderek bu münasebetle haksız yere işgal altına alınmış olan tekmil yerlerimizin tahliye edilmesini Düvel-i Mu'azzama-yı İ'tilafiye'nin adaletinden sabırsızlıkla intizar ve taleb ideriz. 2- Diyarbakır vilayetinin dahi Fransa saha-yı işgaline aidiyeti hakkındaki şayi'anın tekzibi ile, bu gibi haksızlıkların temadiyesine Millet-i Osmaniyede imkan-ı tahammül kalmadığına itimat buyurulmasını arz iyleriz. 3- Ba'del mütareke, İngiliz ve Fransız işgal-i askerisine ma'ruz kalan Haleb ve Adana'da ihtilaller zuhur ettiği halde, işgale ma'ruz kalmayan mevaki'de Hıristiyan vatandaşlarımıza karşı muhill-i asayiş hiçbir hadise vuku' bulmadığını ve vuku' bulmak ihtimali de olmadığını ve cümlesinin müreffeh ve mes'ud bir halde bulunduklarını alem-i medeniyetin nazar-ı dikkatine vaz' iyleriz. 4- Haksız işgallerin temadisinden birçok ma'sum kanların dökülmesine sebebiyet verilirse bunların maddi ve manevi mes'uliyetinin müsebbiblerine aid olacağının bilinmesini mitingde isbat-ı vücud eden yirmi beş bin halaskaran-ı vatanın a'mak-ı ruhundan yükselen heyecan-ı mukaddese tercüman olan Mardin Müdafa'a-ı Hukuk Cemiyeti protesto ile cihanın mes'ul-i siyasi