Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
a L YA ÜR t T>e U alk Adamı (azan ; İi RASİM ADASAL e RANSIZLARIN Popüler de. W dğkleri halk adamı olabilmek ile büyük adamlar serisi veya Dur vüusse kabilinden kitaplarda yer alan. meşhur — adamalrdan ole mak arasmda (ark vardır, ler dü- hi Populer adam olamadığı Zibi, halkm tuttuğu ve sevdiği her Po« püuler jnsanm da aynı zamanda bü. yük bir şahsiyet olması icap etmerz, Aristo belki dünyamıza gelen en mundar filozoftur; buna — rağnten birçok medeni memleketlerim oü . yük kütleleri bu dâhinin tarihi mevcüdiyetinden — bihaberdir. Ru- bens gibi kudretli bir ressamı her yerde ancak kaljl bir münevverler zümresi tanır, Bizet meşhur Kar. men oöperectinin bestekârı olan mas ruf bir FPransiz musikişimasıdır; Fransanın Brutanya balıkçıları & « rasında varlığından haberdar ola « nı var mıdir? Servantes nammda. ki kiymet'i İspanyol edibi Don Ki- şot gibi çok orijimal bir romanmın muharriri olduğu halde memleke. timizde ismini bilen insanlar çok azdır. Uzağa gitmiyelim ve bütün Bahkesir halkıtı bir ankete davet ederek şöyle bir sual açalım: hü- tip Çelebi kimdir? Bumna niheyet umumi kültürleri genişçe olanlar. dan Mmahdut bir vatandaş zümresi doyuürüucüu bir cevap — verecektir. Hakbuki bu âlim on yedinci asrın başslancıcında dört mülhim eseri Avrupa dillerine nakledilmiş olan büyük Türklerden biridir, Keşlüz. zünün an esamlil'kütübu velfünun” eseri devrinin en şümullü bır an. siklopedisi idi, Her memlekelin ilim ve sanaş tarihinde ve niha - yet beynelmile! dâhiler galerisin. de böyle misaller çoktur. Ancak bu üç dört misalin bize verdiği netice, ilim ve edebiyat ve hattâ bezan harp sahasmda meşhur a - Jam olmak, aymnı zamanda (halkın adamı olmuak) demnek değildir. Koni gibi bir filozofi nihayet lise sınıllarında felsefe dersini takip eden münevverler ve Vaulan gibi maruf bir istihkâm —üstadını İse ancak harp tarihini okumus olan. lar tanırlar, Ona muüukabil beşeri yeya milli hizmetleri itibarile kli- tik kitaplardaki mevkileri cok da. ha tâli olan birçok insanlar bazan bir millet ve bazan da köca bir millet nazarında Popüler yani â- lemsümul bir şöhret almışlardır. Gerçi bu göhret çok defa menfi mahiyettedir. Netekim Kabil Ha, bil kadar meşhurdur, İslâmlık â- leminde İmam Hüseyin kadar Ye- zidi do herkes tanır. Fakat umu-. miyetle ltakiki halk adamı yani is. ter Dir vatanm hadutları ve ister koca bir dünyanm ufukları çevre- sinde maruf olan ve sevilen bir in- san hethangi bir. Şelölde büyük Gütleleri cezteden İnsandır, Tar'« bin büvük kahramanları, hattâ as. ker rTütbesinde de olsa, buniarm basındadır. Fransızlarda Rolund, Almanlar . da Sieğiried, İngilizlerde Robin Kafkasrvalrlarda Seyh Şamil ve bizde Köroğlu gibi., Jan Dark w Telâüde genç bir kadın olarak hak kın sinesinden fışkrran halkla mü. endele etmiş ve halkm aziz bir sembolü krymetinde taârihe Zeçmi'. vr, Nasrettin Hoca bir zamanlar yalnız Küarşehirin bir meddah ve hacavi jken peyderpey Mmahallilik. bilinen bir göhret olmuştur. Filim. leri veya tiyatro temsilleri seyre- dilen artistlerin veyahut da oriji- Hül Tomanlar.yazan muharrirlerin r okdukları kadar Populer de m-ı daha kolaydır. Şatla, %tıı Garbo, Sirlev, Laurel.Hartdi gibi sinema actistleri veyahut da bir ay içinde “Bir rüzgür gibi gece ti” rTomanının yüzbinlerce nüshası satrfan M, Mitdel gibi muharrirler az zermman zarfında Popüler olur « hır, Snorcular da öyle değil midir? Amerikada en meşhür adamı Zonci hnlıı şampiyonu, Almanyada da “ımeHııp:i’r Türkirele — devrinde : i veya Zekiyi bilmiyen ver ııı’ı’&ır? _ Popüler adam olmanın tuhiyatı pilmlara ve gayretlere-bağlı de . gildir; bu hususta şansın ve tesa- düflerin — veyabut da hâdiselerle muhitin mühim rolü vardır, Rowiel muhakkak k; büyük bir kuman « dandır; fakat Libyadan başka bir cephede veyahut Alman ordusun. dan başka bir orduda belki de büe günkü Popüler söhretine mazuar elamazdı, Memleketimizde günün Ücaret vekilidir. B, Uz — İzmirde Bükesma firar feterindle en kiymet- H bir belediye rolaj mabaret ve di. rayetmi göstermleti, Bu şöhret te de olsa müahalij idi, Aynı şehirde iTürk gençliği M 8 ' balk tarafımdan hatıra heykeli dikilmiş olan merhum — operatör Mustafa Enverin maha'li şöhreti gibi.. Lâkin bugün genç vekil Milli Şefimizin irşadları ve müsbet bir hükümet programiyle —yurdun en | hayati bir davasına mesleki pişdar- hik yaptığı cihetle âtideki muvaf - Kukıyetlerine göre daha — şümullü şöübrette bir memleket adamı ola . bilir, Aşağı yukarı üç yüz sene eve vel Fransada ışlahatçı bir — vekil azmj ile sahaya atılan Colbert az zaman zarlfında iflâs — vaziyetinde bir maliye ile ticareti düzeltmiş ve hattâ dolayısile ilmin — inkişafımna yardım ederek mi'li Şühreti sayer sinde ilim Akademisi azalığına se. çiümişti. O zamanm bu maha!'li halk adamı bugün de ismi bilinen bey- nelmilel bir şöhreti haizdir, Birçox mahalli hala şöhretlerini nihayet nihayet bir müddet zarfında pare lar ve nihayet iİsm; unutulur, bir zaman, lar İstanbulu teshir etmiş olan Küe mik Hsandan bi haberdir, Birçok cihan şöhretleri de nihayet kısa bir devrin halk adamları sayılır - lar. Birkaç sene sonra dünyanm en meşhur kalecisi İsapnyol Za . mora büsbütün unutulacaktır. En hakiki ve tarihi balk adamı hem kendi zekâ mekanizmalariylea bir dehâ küdretini gösteren ve hem de güh bir milletin ve cihanım takdir ve hürmetini celbedebilen büyük adamdır, Bunun vetiz misalini bir Var singtondan veya bugünün en Poöpü- ler bir başvekil sayılan Çörçil gibi şöhretlerden almıya lüzum yok . tur. Türk milletinin Ebedi ve Mil. H Seflerji bu yuürdun en güzel ör. vekte ha'k adamları oldukları ka. dar tarihin de ebediyete kadar tanryacağı en popüler simalarından dır, Hattâ diyebiliriz ki bu cihan- sümul şöhrette şefler sayesinde Türk milleti de dünya mikyasında en popüler bir millettir. Vaktiyle Türk gibi kuvvetli derlerdi; bugün aynı zamonda (Türk gibi akıllın da demıyorlıu' mı? Ofis emrinde çalı- şan değirmenler İhtiyaçtan fazlası serbest bırakılacak Toprak Mahsuülleri Ofisi ile de - ğirmen sahipleri arasmda Ankara- da devam eden mürakereler 80 - nunda değirmencilerin kırma c« retlerine bir miktar zam yapılmite sı hakkmdaki müracaatları kabul edilmiş ve kilo başına yirimi para zam muüuvalfık görülmüştür. Halen ofisin emrinde çalışan de“ #irmenlerin Bserbest brrakılması simdilik tetkik olunmamıştır. An« cak toprak mahsulleri ofisini köy- Minün veni mahsulden borçlanmış olduğfu İrsmın tamamen alınmasın- dan sonra görülecek ihtiyaca göre Geğirmenlerden bir”ktsmr ile olan mukavele bozulacak ve bu değir » menler İstanbula verilecek sSerhest | un köntenjanı veva Stir sehir ve kesabalarm ekmeklik unu icin ser best çalısabilecektir. Belçika çok iyi halde İmiş. Bü » yük Britauya umumi karargâhı bu sabah Belçikaya verleşmiş, Belçi. ka ordusu seferbetliğini — bitirmiş gibiymiş. Regi çok emin görünü - yor, Sonra sabahki hava hücumut- dan bahsediyoruz, Ben o sırada U« yuduğumu söylüyorum, Hok otel , de lv;ıe uyanıkmış, bütün kadımlar teh işareti verilince — gecelik el iyle pencerelere fırlamış - lar, Urnakları manikürlü parmak. har gökyüzünü gösteriyor ve “bak bak diyormuş, işte tayyareler.” Maktu fiyatlı bir Tokanta olan Fokona giderken bir Pari Suvar aldım, Güzel haberler doğrusu: Bir çok Fransız şehirleri, bunlar ara -» sında Nansi, Llıkzüv, Pontuaz, Li, Liyop, Kolmar bombardıman edil - üuş, Bana gazete satan ihtiyar ga. zeteci kadın dalgın ve — düşünceli, “Boşlar « Fransız halkr Almanlar. dan bahsederken tezyif ve tahkir maksadiyle Boş der. « yine toprak- larımıza girdi.” dedi, Dikkat et - tim, Almanlar başka — taraf'arda barbederken Parisliler onlardan Alman diye bahsediyorlardı; fakat Fransaya taarruz eder etmez Boş oldular, Bu belki Fransa için kur. fartcı bir aksülâme'dir. Belki de halkımn Fransanın muhakkak istilâ edileceğine inanısadandır, Fokon - da yanmmıezdaki masada üç kadın var, Üçü de cok tederli, Havadan bahtediyorlar fakat içlerinden biri, kısa boylu bir esmer kadım emini . M , &. A ü —. Ayakkabı imalâtında durgunluk Ayakkabıcılara göre Halk kundurasını daha itina le giymeğe başlamış Gecen kış başmdanberi görülme miş derecede bir iş genişliği için- de cok büyük işler yapılan ayak « kabı imalâtında birdenbire bir dur- günlük hüsil olmuştur. Bu ay bas- sindanberi cilhassa şiddetle hissas« lunar bu durgünluük ayakkabıcdarı düşündürmektedir. Öğrentdiğimize göre, durgunluk bilhassa toptan iş denilen hazırcr hktadır, lamarlamacılar nisbeteli kıslık siparişler alarak faaliyetle » rine devam etmektedir, Fakat ons ların da işi eskisi kadar hararetli değildir. Hele etkek ve çöcük &- Yakkabıları satışı çok — azalmıştır, Ayakkabrerlar, bu durgunluğu şu sebenlere atletmektedir: 1 — Çok yüksek fiyatlar halkm gözünü korkutmusş, ayakkabhılar daha büyük bir itina jile ve eskimiş almasına ehemmiyet verilmiyerek giyilmektedir, 2 — Geşen kış başındanberi gçok ayakkahı yavılmış ve satilmiış- tır, Fazla olan bu imalât dolayısile Halkm ihtiyacr uzun bir müddet için tatmin edilmistir. 3 — Mevcut kazançlar bugünün yüksek fiyatlarımı karşılamağa im- kân vermediğinden Mmevsimlik, mo da icabi gibi âmillere fazlu ehem miyet veren kalhmamıştır. o Ticaret Vekâletinde Harp ekonomisi “bürosu kuruluyor İaşe teşkilâtının ilgası kararnamesi çıktı Ankaradan. bildirildiğine güre, iaşe merkez teşkilâtının ılgasx bu le yaprlacağı haktkmdaki koordi « basyon heyeti karari resmi gazete ile neşrolunarak yürürlüğe girmise vir, İaşe müstesarlığmın merkez teskilâtmdakij memur ve müstah * demler, eldeki işler intat ve devri bitinceye kadar vazifelerine de » vam edeceklerdir. Bımlartıı teşki- lâtla ilişikleri kesildikte — Ticaret Vekâleti tarafmdan ketndilerine ay Tti Ayrı tebligat yapılacaktır, Tica- ret Vekâlatinin teskilâtını takviye için bir (harp ekonomisi) bürosu kurulacaktır, Büra 6009 lira aylıklı bir gef, beser yüz ljra aylık!ı 5 mü- gşavir, Üüçer yüz İjira aklıkir 10 mi'e fettiş ve lüzumu kadar memurdan terekküp etmektedir, Büroya bağ" : pronpaganda bürosu sefinin aylr Bi da 8600 lira olacaktır, Son kamp pazartesi başlıyor Üniversite ve yüksek mekteple - rim son kampı olacak bulunan il * çüncü devre kampıma iştirâk ed« cek talebeler pazartesi günil kam” Pa iştirâk edeceklerdir. Yazan! Aleksander Vert yet verici bir haber bekliyen biri- “|teskilüta' nit Vazifelerin üe Hüreee"| sinin çıkarabileceği yalvarsa bir - sesle bana döndü: “İngiliz tayya. releri çok miükemmelmiş öyle mi bayım?” Garson da endişeli, Kızı bu sabah bombardıman edilen Nan- sideymiş. Bürodayız. Yeni bir haber yok. Gazeteme uzun bir telgraf yazdım, hakikatte söylenecek . hiçbir şey yok, Jilber bilhassa Fransanin İç durumundan, Röno ile Daladye ©- rasmdalki atlaşamamazlıktan mü « teessir. Röno basta Petem olmak Ü, Zere bir yüksek harp şürası ktr « mak İsti'yormus, Da'arlşe daima Gamleni tutuyor, Bu akşam öğren. diklerimize göre, Maren ve İbar- nezarenin kabineye girişiyle mesce le kapatılmış, Daladye susmuş ve kabine buhramı önlenmiş, Yalnız başkımandanlık meselesi henüz haedilmemis, Efizeye bircak e& « rarentiz girl'n gelmeler varmıs. Daladyenin Bone İle gürüşmesin - den de birçott müânalar çıkarılryor: A KSN A ll A.&d h eti AA Allah insanı bir defa soğutmasın Ati Karaoğlu, artık metresinden hayır kalmadığını görünce hiç tınmadı, ters yüzü döndü, gitti. ULH ceza mahkemesinin da. vacı yerinde siyah önlüklü, orta yaşlı bir kadın, maznun Mev- kiinde de kısa boylu, tıknazca bir erkek bulunuyordu. Hâkim evvelâ davacı olan kadr- ma Söz verdi, Adının Naile, soya. dınm da Ateş olduğunu söyliyen kadın, yanmdaki mazanunu güste « rerek! — Etfedim, dedi, biz bununla tam üç sene metres hayatı yaşadık. — Niçin nikâh yapmadmnız? — Yapmadık işte, ne o, ne de ben buna lüzum gördük. — AhHahallah, pekiyi, sonra? — Sonra birbirimizden bıktık, daha doğrusu ben artık bu adamla yaşıyamıyacağımı anladım ve ay « rıldım, Ben otellerde kamarotluk yapa» rmnm, Fakat ayrıldığımız günden itibaren de rahatım, huzurum kaç. tı. Her zaman yolumu kesmeğe, tekrar kendisiyle gayri meştu o » turmam için yalvarmağa başladı, Kabul etmiyordum, tabii. Lâkin bu tefer de türlü hareketlerle başla. | dı beni sokaklarda rezil etmeğe, — Simdi bu tarafları bırak da, ests hâdiseye gel, | — Hangi hâdiseye, bir değil, i. | — Canrm dava açtığın hâdisa « ye diyorum, Şey.. sişe meselesine, — Haaa,, Anlatayım, beyim: Vaka sabahr bir müşteriye bira almak için sokağa çıkmıştım, dö « nlışte baktım bu karştma cıktı, Üs zerime atıldı. saçlarımı - kavradı, dövmiye bnşladı beni, Baktım ki, halim kötü. Hemen elimileki'bira gişesini kafasmma frrs lattrm, Lâkin çok - yazık ki, tuttu. ramadım, boşluğa gitti. Kavgamızı işitenler başımıza toplandı, Bu sırada bir polis gö . ründü, Alh bunu görünce ımıı S0 « kağa q:ıpıp knçtı etmiş? — Ya, ya, ölümle de tehdit etti. “Bana bak, vya tekrar bana gelir- sin, yahut da kendini ölmüş bilir- sin" dedi. Hâltim, sus pus oturmuş, suçlu Aliye döndü: — Eh Ali, Karaoğlu, dedi, bak neler yapmıssın. Haydi anlat ba - ka'rm, nasıl oldu bu işler? Soför muavinliği yaptığını söyli. yen Ali Karaoğlu, alelâcele ayağa kaFatı ve telâşlı'bir sesle konuşma, a baş'adı: — Vallahi de, billâhi de hâkim bev hepsi iftira. İki gözüm kör 0'. sun, kardaşlerimin ölüstünü üöpeyim buradan sağ salim çıkmıyayım... Ali Faraoğlu, bu gidişle dünya: Muzaffer Esen « Acaba Rönoya karşı bir pilân mt hazırlanıyor, yoksa daha ulçakça bir şey mi düşünülüyor? Cumartesi 11 mayıs, Bekley'ş günü, Gelen haberler birbirinin aksini söylüyor, Akşam Almanların Alber kanalmı goctiği- ni Öğreniyorum, Poyzar 12 mayıs Rönonun hariciye nezaretinde iş atkadaslarımndan biri olan Düro, ku görmiye gittim. Bu ihtiyar dim- fomata odlasınımn kapısı önünde ras, geldim, Wüzü çok endişe'iydi. "Mu. İino battıma hiülemm ediyorlar,” de. di. i Diroka işlerin nasıl sittiğini sordum, söylediğine kendisi de pek imanmtvan bir tavırla: — Bizim için © kadar fenn de- Bil, dedi, Ru sabah Laheye t lefon “ettim, Felemenldiler dün fena b'r gün geçirmişler, Her tarafa para. sütrüler yağıyormuş, Fakat bunlar Şimdi temizlenmiş bulunuyor, Bi tÜn veniden narastitedi indirl'm? « daki bütün yeminleri sıralıyacaktı, Fakat hâkim bırakmadı: — Yemin istemiyorum, dedi, hâdiseyi anlat, Ali Karaoğlu: — Pekiyi öyleyse, reis bey, de- di, dobra dobra hepsini söyliyece- ğim, Bu kadm yok mu, bu kadım? Ah bu kadın.. başıma 'ne işler aç. tı, ne işler.. hem de bukadar sene benimle beraber yaşadıktan, ek , meğimi yedikten Ssonra.., Haydi hepsinden vazceçtim, di- yelim! Be kadin, ayrıldm, gittik, Bari şu elbiselerimi ver, Hayır! Vermez, efendim, ver - mez, Yalvardım, yakardım, olma. di. Başka da elbisem yok, ne yapa- yım? O gün yolda görünce yanına Bittim: — $Şu elbiselerimi ver! Dedim, Bana kil!l'nimeğe haşladı, Polis ge liyordu, Bir iş çıkmasm, diye ora. dan ayrildım, i — Demek lmşlm bir $ey vnıı. madın ? — Tabif, efondım. T Ölümle de tehdit etmedin mi — Yok, ne münasebet? Hâkim bu sefer Naile Ateşe dön. dü: — Sizi barıştırsam * — Neece, olmaz — vallahi olmaz, artık bu adamın yüzünü görmek istemem, Hem Lana söylediği 1âf- Jarı bir bilseniz... Bir güzel ceza yesin, ki benim o kadmlardan ol. madığımı anlasın, — Pekiyi, öyleyse, Sahitleri ça- Kırmak üzere muhakemenizi gele. tek aya bırakıyonım KRir ae Basta Nüile Ateş, arkada Ali Karaoğlu olüuğür İlıı'lde dişatı çık. tılar, Najile önde kosar gİbI yürü. yor, Ali de arkasından kendisine yetisşmeğe çalısıyordu. Belki de ya-» nına gidip tekrar barışmaları için yalvaracaktı, Fakat kadm, kararı kati olduğundan buna meydan ver memek için merdivenleri üçer, be- Şer atlıyarak iniyordu. Nihavet Ali Karaoğla kendisine ancak adlivenin dış kapısında ye- tisti. Nalle vakalandığını anlayın. ca, hemen bir yarmı tark etti ve ilerde birbirlerivle yüksek ses'e konuşan esnaf kılıklı birkaç kişi. ninyanma gitti: — Merhaba, Ömer, dedi ve elis ni bir erkek tavrivle bir tanesine uzattı, birkaç defa sert Sert sall- yarak kendisivle konuşmağa baş - ledi, Yan göz'e de Aliyi telkik e* diyordu, — i Fena halde bozulan Karaağlu hiç tmmadı, ters vüzü. döndü, git. iğn NİHAT SAZİ yormaş, yalnız Lahey civarımda da laşanı birkaç parasütçi kalnuş, İn- tiliz ve Fransız orduları sşimdi Ho landa ordusu ile irtbat halirde . dir, Sol kanadımız gok süiratli iler ledi. Beklediğimizden daha hrzlı, çok daha hızlı, Holan'lada vaziyet mükemmeldir, — Ya Alber kanalı üzerinde ne. “ Ter oluyor? — Ha, o başka bir hikâye, Niz Ozatenbu kanala güvenmemiştik, Fakat ne olursa olsun Belçikalıla- rım bu kanal üzerinde Alman i'er. lemesini 48 saat durduracaklarını umuyordum, Bu kadarcık zaman da Belçikadaki mevzilerimizi tutmıya kâfi gelecekti, Zaten Belçikalılar bile bu kanalın yurt müdafaası bas kımmdan bir faydası görüleceğine | onu yaparken bile kani değillerdi. Almanlar Alber kanalr üzerinde Maistriht köprüsünü Holnnda as. kerf üniformasımı ziymiş ve Ho - Janda Aiyle konusan bit müfreze ile İşgal ettiler, Bu askerler köprü. yü Almanlara karsı korumak için emir a'dıklarmı söyliyerek oraya yerleştiler. Tayyarelerimiz ve İ giliz tayyareleri bu mmtakada cok siddeti bir fanliyet gösteriyordu. Bu faaliyet büsbütün de netlcesiz kalmadı,” — Peki, ordularımız hangi hatta kadar çekilecekler? — — Gene"îıurmny plânlarımnı hıl— miyorun, —- i (Devnmrı var) îs XĞUSTOS — 1842 HÂDİSELER TARIH Dünyada aşk ölmemiştir ! N XEDİNCİ asırda meşh.r İngi- üz muharrirj Şekspir bir ese- rinjn başında eski asırlara hasret çe ker; “İnsanlar arasında menfaatsiz ve hakiki aşkın henüz yaşadığı, âşlk- larm birbirlerini yalnız birbirleri İçin sevdikleri Mesud zamanlarda,, diye - başlar. Demek ki, Şekspir'e göre o ta rihte dünya yüzünde hakiki aşk kak- mamışti. İhtiyar bir döstüm kirk sene ev velki aşklardan — hararetle bahsetti: şimdi kadınlarla erkekler arasımndaki münasebetlerin bir töccari alış veriş ' mahiyetinde olduğunu söyledi: “Dün- yada artık aşk ölmüştür!,, dedi. Şimdi genç kızlar zengin arıyor larmış; hattâ ihtiyar zenginleri tere cih ediyorlarmış; genç kadınlar zen- gin birjne rastlayınca kocalarını ve çocuklarını yüzüstü —bırakarak ona gidiyorlarmış; delikanlılar ve — genc örkekler Satiki onlardan aşağı kalir- lar mı İmiş? Zengin kız veya kadın myor!nrm! Bir koca kart denecek yaşta bile olsa zengin kadın bulumca evini gterkediyormuş! Hattâ, son — se- nelerde yaşlı bir Misırlı Prenses bir deljkanlıyı Sevmİsş; onun evli olduğu” Diki anlıyml!âı karısıma adam gönder- miş; pazarlık €tmiş ve on bin Ura vererek boşanmaya razı etmiş; deli- kanlı ile evlenmiş! terinden — Teokritos'un bir şlirinden parçalar okudu: “Pelops'un — hazineleri, Krerztla'in Rüzgürlürı geveceğim — diye, onlarla yarış etmeği Aklıma bile getirmem, Fakat bu kayalar dibinde seni kollü- rımm arasma alır, birbirine karışan sürülerimizi gözlerimle - kovalayarak şilrler, söyler, Sicllya denizinin gü: zelliklerini tErEnnüm eylerim.,, Pelops' ve Krezüs, Anadoluda şim- dikt Manisa ve Civarı demek olan Lidya Kraharıdır;. — birincisi Mitolo- Şik'tir ve en büyük Mübüd Jüpjter'in toronu olduğu İddia edilir. Bunlar ta- rihin en zengin hük.mdarlarıdır; İs- 'Jâm mitolojisindeki Karun gibj zen- ginliğe misâl olarak anılırlar, ihtiyar dostüm Böyle hakiki aşk- farmn artık taribe kariştiğini Iddla, e dip dürüyor. Onu aksine Mmandirmak — 'mümkün olmadı. Halbu ki, bir genç ” | kadım tanıyorüm; $Şimdi nfak dene- cek kadar az maaşlı bir mamurla evs lidir; dört çocuğu Vardır; güzeldir: kibardır; zeki ve bilgilidir; dört ço- cuğa bakmak, hele bu sırada muh * rümilyetlere Katlanmak kolay bir iş olmadığı halde, — Kocüsmı daima ve | ayni hararetle sever. Vaktile en az ' Iİkj yüz bin Hralık Ve örta yaşlı, ol- bunun için evlenmediğini, evlenmiye- ceğini ve bekliyeceğini söylüyormuş! Böyle misâller bulmak zor değildir. Bmin olalım Ve teselli bulalım ki, ııenuı yer ırüm"e hakiki aşk- yaşır mme_vm yalnız ışl:tıı_ Kadircan KAFLİ aet Üniversileye imtihanla talehe alınacak Maarif Vekâleti bü yıl üniversi- tenin lâboratuvar çalışmaları olan fakültelerine imtihanla talebe alın ması etrafmda tetkikler yapmak tadır, Hasan Âli Yücel şehrimizde bu- ilunduğu zaman Üniversite rektörü ve Tıp Fakültesi Dekanı ile bu. mevzu üzerinde konuşmuştur. İm » tıhan şekli veya imtihan yerine müracaat Sirası usulünün kabulü üzerinde yapılan temaslar bugün- lerde kati bir karara bağlanacak- — tır, Kuvvetle umulduğuna göre, . eylül içinde bir müsabaka imtiha" nı açılacak ve kazananlardan mu - ayyen bir miktarı fakülteye kabul edilecektir, Hariçcten lâboratuvar eşyasmın Betirilememesi, ilâç ve malzeme yokluğu gözönünde tutularak tale- benin verimini artırmak gayesiyle verilecek bu karardan s#onra lâbo- rütuvar mesaisi olan tıp ve fen fa: kültelerivyle kimya ve nebatat ens titüleri gibi Üüniversite şubeleri iĞarecilerinden bir komisyon kuru- lacaktır, Bu komisyon bilhassa tıp miktarını tesbit edecektir. Tip talebe yurduna almacak ta* tebe miktart ile asker! tıbbiye okü. Iuna yazılacak talebe adedi sıhhat Ve milf müdafaa vekâletleri târa- fından tesbit edildikten sonra tıp fakültesine serbest olarak girecek Ö tüleke miletarı jilân edilecektir. g K :ınvll! S ylık avlık aylık 10 a; dtu T k bir Don lanıns B * hay “ilmiş sÜrü | Voro Ptıiğı İştir, ya Mmda Fddeti lk t ir. Bi irip İğlar lüka: |Uzax Skrar ' l'*in “ülar ü_şle | Bur İhde tü Pstki | biz L . | Sov in € 'Takültesine kabul edilecek tı.!ebe he Si