Dr, SUAT SEREN Üç devir, üç ayrı renk; iç de- vir, üç ayrı yüz taşır: Kızıl. Kâara.. Ak, Durgun, Ölgün.. Pâk. Bir devir var ki: Kızıl, kıpkızıl Hafiye. Sultan. Ölüm. Zindan. Marmara, Fiyzan. Hepsj birbirin- den kötü. Hepsi birbirinden Iğ- reng. Demek ki o da bir zamanmış.. Demek ki o gün de yaşanırmış: Hergün didik didik olmak, her. gün biraz daha ölmek için. Bir devir var ki: Kara, kapka- ra. Hax. Hürivet, Müsavat. Ada- let. Biri yapılırken bir; bozulu- yor. Başlar dönük, Umutlar sö wük. Balkan: kan. Galiçya: Buz. Mütareke: leke. “Baş” lar bir ya Ba... Millet bir yana. Ne bakan var, Ne çeken. Demek ki o da bir zamanmış... Demek ki o gün de yaşanırmış: Her gün başı yerde gezmek, her gün yaşamaktan bezmek için. Bir devir var ki: Aydın, apay. dm. Ne ufuklar kızıl. Ne gökyü- zü kara. Ne boyunlar bükük. Ne gönüller yara. Ne istilâ. Ne belâ. Ne arabın fesi, Ne habeş kölesi, ne Sâdabât lâlesi, ne saray fer. racesi. Sesj gür, kendi hür bir varlık. Bir Ölke ve bir Hâkim: Türk ili. Türk çocuğu... Üç devir, üç ayrı renk: üç de vir, üç ayrı yüz taşır: Kıml. Kara. Ak. Durgun. Ölüm. Pik. Üç devrin bir adamı? Onu, siz de tanırsınız: Sözü değişir, özü değişmez. Yüzü değişir, gözü de- ğişmez. Özü gayyalarda yüzer... Gözü şahikâlarda gezer, Alkış si. lâhiyle namus avlamaya, riya maskesiyle kâşine kurmaya ezel- den yeminlidir. . Onu, başında aziziye fesile sır- mali eteklere kapanırken gör-i düm. Onu, Niyazinin Geyiğine ço. banlık öderken gördüm. Onu, ekmek yerine çamur ye- dirdiği milletin bağrına basa ba- sa Lord Haringtona şampanya taşırken gördüm. Onu gok yerde gördüm. Ve n- cısı şu ki -çok yerde- yine görü- yorum. O, her inkılâbın bayrağım(!) taşır. O, her gidişin önüne çıkar. O, her Gelenin türküsünü söy ler... O, her Gidenin evini yıkar. yak altında dolaşır; Seni beyin » Üstü düşürmek için. Bütün köylerde her türlü toprak mahsullerinin istihsal ve derlenmesi işini kontrol etmek iizere subaşilık iar ve subaşi yardımcı teşkilâtı kurul mssi hakkımdaki kararnamenin me - riyet mevkjine girdiği dün vilâyete bildiritmiştir. Ayrica ba teşkilâtın vazife ve aniâbiyet hudutları üs ça, tışma tarzları ve bilhassa mesuliyet, lerine alt bir taljmalnama hazırlan , mıştır, Ba talimatnamenin bugüzler, de gelmesi beklenmektedir. Istanbul vülyeti dahilisğeki köyler de subaşıtıkların kurulması için ya, pılacak teşkilâta vilâyette vatinin ri, yaseti altında yapılan toplantıda İs sanbul ziraat müdürü Tahsinin me mur edilmesi muvafık görülmüştür. Teşkilât kurulduktan sonra bölge is, şe müdürlüğüne tâbi olarak faaliyet. * bulunacaktır. Subaşılar her muhtarlık mıntaka nın bühanın ziraat işlerinde ihtims sahibi, bizzat bu İşle uzun yıllar meş gul olmuş, tahmini kuvvetli, çiftçi tarafından sevilen ve sayılan İzimise serden seçilecektir. Geniş arazili köy lerde ise subaşı yardımcıları da seçi, lesek bunlar işe yardım edecekler , dir, * Pirimleri veya surprleri berhan. 8İ bir sebeble ödenmiyen hayat sizor. talarının inaraa uğratılması hakkın- da bir koordinasyon kararı neşrolun. muştur. * Dün, Mesidiyeköyünde Kuştepe mezarlığında 6 aylık bir erkek cese, di bulunmuştur, Ceset, morga kaldı. rilmiş, tahkikata başlanmıştır. * Unları kesilen 17 fırın sahibi be- isdiyeye müracaat ederekkararın de- Giştirilmesini istemişlerse de teklif leri reddedilmiştir. * Pnjartesi günü hastane ve mek. teklere kuru fasuiye tevziine başla- Dacaktır, Bu tevziat bittiklen sonra halka fasulye dağıtılacaktır. * Dün, Şişlide oluran Orkide ndm- da bir çocuk, yediği yulaf (Ounundan yapılmış mahallebiden © zehirlenerek ölmüştür. Ceset morga kaldırılmış - ter. * Üsküdar balk tramvaylarınn belediyeye dövri dünkü şehir meclisi toplantısında kabul edildiğinden devir Agierile meşgul olmak Üzere bir heyet” yakmda toplanarak tetkiklere başla. yacaktır, yap! Şunu yapma! Şuna bak, şu aa bakma! der'gibidir. Artık her ricası emir. Her emri bir ricadır. “Yap!” görürsün. “Yapma!” yine görürsün. Birinde yıktığını, birin de yıkıldığını. Yıkılan sen olursun. Yıkılan ö teki olur. O, yine ayakta.. O, yi- ne hayattadır. Sultan: Fiyzan. Balkan: Kan. Mütareke: Leke. Bir ülke, bir hâ- kim. Ne arabın fesi, ne Saray), ferracesi, Üç devri, tiç ayrı renk taşır. Kızıl, Kara, Ak. Üç devir, üç ayrı yüz göste EI üstünde gezer: Seni peşinelrir; Durğun, Ölgün, Pâk. düşürmek için. Senin arabanda efendi... Onun arabasında bey. Ötekinde paşa. Sen yaşa. Sen çok yaşa. Sen çook çook yaşa! Onu, söylerken görün. Söyler- ken dinleyin! Sesi, başlarken i- niltidir, merhamet çeker. İlerle. dikçe sertleşir, sertleştikçe iler- ler, Biterken bambaşkadır: Şunu — Üç devrin bir adamı? Onu Sen de görürsün. Sen de bilirsin: Senin arabanda efendi. Onun arabasında bey. Ötekinde pasa... Sen yaşa! Sen çok yaşa!, Sen çook.. Çook yaşa! “Çığır'dan” ça "li. Ferhat bir felâket haberi almış gibi Iki eliyle yorgun ve sancılı ba. şını tutarak odasına kostu, Kendi sini, şimdiye kadar ask ve zevk kucağı gihi tatlı hulyalar yaşatan yumuşak ve geniş sezlonga attı Elleri hâlâ başındaydı. Gönül?. Gönül?! Ah bu deli, bu çılgm ka, dmla simdi ne yapacaktı? Daha dün akşam derin ve bayılır bir hazla öfkeli ve atesli ihtiraslarına hasret çektiği bu genç kadm ona şimdi bir cadalor gibi korku veri, yordu, Ona ne diyecek? Onunla nasıl başa çıkacak?, Onun aman dinlemiyen ateslerini nasl teskin Yazan: NEZİHA MUHİDDİN den bir hakikatle karsı karşıya kalmıs gibi acı bir gülümseyisle genç yüzü burkuldu, Demek hiç sevmemişti!,, Gönlü hiç sevmedi - Gini itiraf ederken gözlerinin önün, de iki hayal, #i genç kadm ha. yali beliriyordu, Biri sade; saçları Allahım yarattığı gibi siyah, güz- leri gene o renkte, o yürüyüşünde hiçhir “taklit yoktu... İnce fidan gibi bir endam, Fakat hepsinin strafında öyle hir hava var ki, Gö- mül gibi parlak ve monden bir genç kadını bir anda wnuttura - tak kadar İnsanı saran sihirli bir hava,,, Ya sesi? Oh!, Evet evet istanbulda subaşı | #fesralard. teşkkilâktı 7 meş Deli mi, veli mi? SKİLER, saçları, orruzlarında lüle lüle sarkmış, sakalı gü ine kdar uzamış, tirnakları upuzun, sırimda, birçok yerinden yamalı mintan, üstünde bir hayderi yahut c5bbe, yalınayak başıkabak 8okak sokak dolaşan, uzatılan parayı almıyan kimselere: i Derler, bunlardan keramet umarlar, şöyle bir üfletmek, elini sırtına vurdurmak için para, hibe sunarlardı, Bu gibile- rin bazılarına da: — Deli! Damgasını vururlardı, — Bazıları velidir, bazıları da delidir. Sözü, bu gibiler hakkında söylenmiştir, Bunların veliliklerini bilmem, kerametlerine aklım ermez, İnkat birtakım zararsız msczuplardan, oldukları muhakkaktı, Her insanm ananevi hal tercümesi zan) arasında ya'palar, bocalayıp durur, Göz oya ları, leşi kapınca ininde parça saldırmıyan deliler Ciyi zan) ile (kötü an, n ayıyı, leşe ko” lamağa nan kargaları, çobana saldıran kurdu (evliya) saymak saf bir (iyi zan) dan başk bir şey değildir. (Pazarola Hasan) beyi ermiş insan mertebesine çıkaran ns idi? Tanrınm haber delisi (Çıblak Mustafa) hakkında; — Gömldüğü gece mezarıma nur indi, gözümle gördüm, vallah! Diyerek, herifi evliyalığa çıkaran ne id ? Eskilerin meş- hur (Bekri Mustafa) yı (Veli) diye sayma'arınm, saygı gös, termelerinin söbebi ne idi? Fakat hayat sürüp gittikç; e, deli yine deli, sarhos yine #arhoş, edebsiz yine edebsiz, zalim yine zalim, ahlâksız yine ahlâksız, iezil yine rezil! Meselenin n önemli 1, bu kına tsh, bu kisa hayat oyununu terbiyeli, efendice, hakka ve adalete karşı yüz bin kere üstün olan güzel leyli muskal kadar olsun — b şında ölüye (iyi adamdı!) ürmetkâr geçirmekte, Geriye, (iyi zan) dan başarılardan bir şeyler — ve rrakmakta, Yoksa tabutun ba. demek — hoş bu da büyük bir mazharıyettir ya! — Herhalde geride kalanlar yine bir an süren bir teselliden başka bir da.,, tesiri olamaz, Hattâ olamıyor Drebeylerinden biri ölmüş. Bu çok zalim ve müstebit bir adammış, Aradan birkaç gün geçmis, oğlu bir mecliste baba sının ahlâkı, fazileti, hakseverliği hakkmda söz söylerken: — Dün gece, demiş, rüyanda babamı gördüm, Cennette, büyük bir köşk içinde oturuyordu, Etrafında gilmanlar, hu, Kiler vardı, Saz çalıyor, bunlar da oynayor vur patlasm, çal oysasm gidiyordu, Ben de sokuldum, bir kenara oturup bir müdet seyrettim, Meeliste bulunan nükte adamlarından biri: : — Şükret ki sen rüya da olsun, bu kadrini görebilmizsin! « demiş? lus var yery üzünde,., Hele, Av Böyle bir rüya görmeğe teğne, hasret çeken ne kadar o, rTupada,., Bu ne hal, Allahım!,, Dünya, tatlı rüyalara bile hasret kaldı! Sende varken ba eda, bende Göremem ben seni ey mah de bu bahtı vasun, rüyada bili, Mekşi yanların, nebatlar ile maden lerin İştirak edebileceği bir (ga- rabet müsabakası) açmıştı. Bu müsabakada birinci mükâ, fatı bir Meksikolu kazandı; çün kü yüzünde öyle bir leke vardı ki, Meksika cümhuriyetinin ha. ritasını andırıyordu. İkinci mükâfat Sennor Şava, nez'e isabet etti, Ondaki hususi yet vücudundaki seyyale ile ce- reyanı kesilmiş olan elektrik lâmbalarmı yakabilmesiydi. Üçüncü mükâfat, solak olduğu halde, kitarayı mükemmel çalan birine verildi, Bu, hiç şühesiz, bir garabet sn, yılayacak bir şey değil, ama Mek” pijnmasınm ceketin; çıkarıp olar. duğu koltuğu attı, Giyinip çıka - vaktı, Kurtulmak icin bundan mü. kemmel bir çare olamazdı, Azami sürnile bu İşi bitirmeğe çabalıyor du, Pantalonunu ekti, frenk göm leğini giyerken bir saniye dok - tor Turığı düşündü, Bu hatıra sü- ratli bir tedal ile bütün geceyi içine sindirerek hayalinde canlan, Ardı, Aman yarabbi, kıravatı ne « tede?, Tek kıravafı?.. o Öbürleri hepsi valizde, Bugün Yolcu değil miydi ya?!,, Hah, işle kıravas! Tamam, ondan ötesi kolay, Evet, hepsi tamam, Fakst bu karışık sap İar!,, Yalnız seri bir Iki tarak darbesi kâfi, Saçlarım son defa tararken dı. #arda şamatalı bir ses duymes gözleri faltaşı gibi açıldı, “Gönül, ün sesini duymuştu; eyvaht,, Bütün soğuktanlılığım toplıya rak kapıya doğru bir adım atti, Fakat heyhat! Kapı şiddetle ncı « larak Gönlü içeri girdi, Genç ka- dm buğün fevkalâde bir tuvalet içinde parıl parıl parlıyordu, Kar, Şi karşıya kalmes uçları biraz Yu. sikalılar öyle ü » Dördüncü mükâfat, bir taşı nasip olmuş, Bu taşın husisiyeti, ağıza alındığı zaman su, landırırmış, Tam çöllerde seyahat | edenlere yarayacak bir gey... Beşinci mükâfat, 96 olduğu halde, her gün yıkadığı çamaşırın ücretiyle geçinen bir jhtiyar kadını sevindirdi. Altıncı mükâfat, kırmızı bü ber yediği zaman yüzünün yalnız bir tarafı çok terleyen biriyle tamamiyle sağır olduğu halde tel graf yapa bilen di. ğer biri arasıda taksim edildi, Yedinci ve son mükâfat da, iki ko Tu sakat olduğu halde Paçenaro gölünü, altı saatten az bir za. manda göçen bir adama verildi. zerek, gene delikleri kalkık küçük burnunu büsbütün buyalandırıp; — Masallah beyefendi! dedi. nereye böyle?,. Sizin tren -kalkalı tam altı saat oluyor! Ferhat. elini sinma vurarak a - detâ haykırdı; — Ne 0”, Ne söylüyorsun? De, mek şimdi saat tiç ha”. Gönül ae bir kahkaha attı; — Ne zannediyorsun ya? Saat üçü de beş geçiyor. Yoksa sehi bu gece cinler mi çarptı?, Ferhat: — Burak beni Gönül, diye dini kanapeye attı, Cinler mi yok .. er mi çarptı, ben de bil miyorum?, Genç kadm onun yanma du: Parlamak için küçük bir kı - ve bekliyen dinamitli bir ses le: — Hem sana, beni çok ———— Panama kanalı | üçleşiyor Keşifleri ve plânlarının hazırlanması 4 milyon dolara çıkan yeni bir teşebbüs Bugün Panama kanalının bulan duğu yer simali Amerfkayı cenu - bi Amerikaya bağlıyan uzun ber , xahm en dar yeridir. Fakat Ame. tikanın keşfinden 100 sene sonra dahi bu mıntakada Pasifik kıy smdan Atlantik kıyısma geçilmez sanılırdı, 1518 yılında Vasko Nu - nez dö Balbun İsmind, yarı İs panyol yarı Amerikalı bir adam bu sahayı örten aşınmaz ormanlar arasından geçerek İki deniz ara - sında bir kara yolu balmuş oldu. Sonra bu havalide Fransızlar yer, leştiler, Panama kana'ının bulun. duğu sahanm yarısı Fransızların elinde bulunuyor, yarısı ise Ko - lombiya cumhuriyetine tâbi sayılı yordu, Yalnız burada yaşıyan Fran sızlar sivrisinekler, sıtma ve gıda- sulık yüzünden yavaş yavaş öldük leri için Fransa hükümet; hepsini Fransaya çağırdı ve kendi toprak- larını Kolombiyu hükümetine ter, | ketti, Fransız idaresinde yasıyan halk Kolombiya İlaresini beğen - | miyerek 1033 te isyan ettiler ve | Panama cumhuriyetini teşkil etti. ler, Pu daracik foprek parçasının ktsadi ve (sekeri ehemmiyetini anlamış olan Amerika hükümeti derhal yeni Panama cumhuriyeti. ni tanıdı ve bu yeni (o hükümetle dostnnç münasebetler | teminine çalıştı, 28 Şubat 1901 de Amerikan hü- kümeti Panama cumhuriyetinden burada bir kanal açmak müsaade, sile beraber kanalın İki tarafında. Mi & Gilemetrelik araziyi ve kana. Im müdafaası için lâzmm olan bir. kaç kilçük adayı 10 milyon altın dolar mukabilinde satmalâr, Amerikalılar buraya yerleşmez den evvel sıtmanm müsebbibi o « lan sivrisineklere karşi şiddetli bir harp açtılar, Herkes kinin al maya iebar edildi, Amerikan pa, Vsi bu havalide oturan herkese sabah akşam cebren birer bardak Kinin mabloti içirdi, Kaljt “ia » rım Üzerin, petrol döktü, bu Suret 16 kanal havzasında sıtmanın adı bile unutuldu. Amerikanm şark ve garp kıyı. larıarasmdaki yolu 7000 kilometre kısaltan Panama kanalı 15 ağus- tos 1914 de acıldı. Ve kanal açılır açılmaz Amerfn bu kanalı bir barp zamanmda nasıl koruyacağı m düşünmeye başladı. Kanalm geçtiği topraklar husu- si bir idareye tâbidir, Bu mnta - kayı Ware eden vali Amerikan harbiye mazırmın İnhası Üzerine Amerika curmhurrelsi Oİarafından seçilir, Kanal mmtakası dahilinde hiç kimseye toprak satılmaz, bu sust müessese kurulamaz, Tabilye. Hi ne olure olsun kenalda çalış - mıyan hiçbir insan burada otura » maz, Bu toprakların merkezi Pa hamama birez şarlında olan An - kon şehridir, Kanal İdaresinin ka- nal boyunca Kolon sehrinden baş layıp Panama sehrind. biten 76 kilemetrel'k bir de simendiferi vardır, Kanal sahilleri tahkim edilmis tir, Kuvvetli bir askeri garnizon ve İki tayyar, meydanı vardır, Ba bava meydanlırmdan birisi At'an. tik kıyılarında Pranevilt diğeri de Pasifik kıyılarmda ve Balboa te » peleri üzerindeki Albrukfilt mey» Bir diyle alnını tutarak, par - makları ile gözlerini uğusturmağa başladı, Gönül bir gece içinde de, ğişen sevgilisine hayretle balı » yordu, Bu gene İlk defa onun iz - zetingfsini kırıyordu. Birden ka'. binde yakıcı bir İntikam nlevi tu tuştu, Bu acıyla feveran ederek 0 na hücum etmek arzusuna kapıldı, Fekat bu donmus gibi hareketsiş duran genç adama zöz ucuyla bak, tıkinn sonra bundan vazgeçti, Bey hude emek!, Bu kaya parçası ona damar kopmuş gib; bir sızı duy - da; ya bu sevimli, cömert ve zeki sevgiliyi > kaybettiyse?, Oh” bu mümkin mü?. Bir gece içinde? Malbaki daha dün ne hararetle birleşmişler ve ayrılmışlardı?!, Gönül san'i olmıyan tatlı bir so. yim kuluşla ona yaklaşarak eliyle ar kalsımı oksadı: — Ferhat ne oldu sana? Hasta mısm?. Beni korkutuyorsun! Genç adam bu (o samimi hitaba başımı kaldırdı, Gözleri kıpkızıldı, Boğuk bir sesle; — Rahatkzım ve sıkılıyorum, ii S6 MAYIS 1045“. a... danıdır, Bununla beraber bugü | kanal 25 yıllık faaliyetinden ma? ? rumdur, Buna rağmon kanal #8 rinde yeniden birtakım İnşaat vak lamıştır. Kanalda simdiye kadar ili sıra setler vardı. Şimdi üçün eü bir set sırası yapıhyor. Bu b günkü kanalı ayrı ayrı üç parç ayırmak gayesini takip © dir, Bu teşebbüslerden Kanala K” panmnaması neticesi elde e isteniyor, Bugün kanalda bir # mi batacak olursa kanal tamaff tamamına kapanmış olur, i sahile muvasi setlerle kanal Ü parçaya ayrıldıktan sonra bu çalarm birisinde batan gemi niz 6 kısımı kapatır, diğer iki kt sım Amerknın harp ve ticaret * lesuna açık kalır, Yapılmak nen is çok büyüktür, Çünkü nal bütüm boyunca Üç kısma lacak kadar geniş değildir. Get Uği müsalt olmıyan yerler — bunlar kanalm üçte #isini eder — genişletilerek, bı f yeni bir kanal yapılacaktır, B4 ç retle herbirinin o genişliği “ noktasında 41 metreden aşaği miyan Üç kanal vücuda getiri! olacaktır ki bu genişlik en büy” posta vaparlariyle harp zemil& | nin dahi kolay kolay geçmesi”| müsait bulumaentetır, Hatbuki bü. günkil kanalm en dar mokfi yalnız; 38 metre genişliğinde b Tunuyordu, Bu kadar genişlik! 15009 tonluk bir harp gemis geçmesi mmükün değildi. Kı eski transatinntiklerden No . di, Kin Meri, Kuin Elizabet “ Panama kanalıma sığmıyorlardi. Fakat bu büyük işin henöz nz ilk keşifleri yapılmış ve taları hazırlanmıştır. Asıl iş dan sonra haslıyacaktır. kadar 114 milyon dolara n. masraf yokünunun nekadar yö seleceği henüz hesap edilmem | e | | tir, A ei dei i ER iu DAKUÇCUAYLA ty (Gazetemizin birinci vs di başlık yanındaki tarih çerçevesini > üyerek gönderecek u ul i ticari mahiyeti balz olmıyan KUÇÜ |, lnları parasız neştolunur.) y” İş arıyanlar Yi * Tanmmış bir hastanede idare şşlerinde Ccretle çalışan, d t ve eski türkçeyi mükemmel bü ki bay; mübrem alle ihtiyaçlarını lamak için akşamları saat 18 24,30 a kadar her türlü işte çalış istemektedir. (A, Tepedelen) müracaat, * Tecrübeli bir fen memuru İş maktadır. (M.C.) remzine mü Aldırınız: (40.32) (Pembe güly (5,8) “© (&. Ural) (O (K.M. Mehtap) (o (5 (Devlet kuşu) (2, 2, 44) (ir, R. GÜR (HLK) (CM) CAL) OÇEY, B (Oran) (N. 25. T) (AĞ) (8 (Anlaşalım) O(Ciddi) Ci 4Sezen 26) O (Nadide Tp) O DEE (5) (Tercüman) (80) (sU) (Ü (&r U) (HB, S8) RRG) O Üğ (Ciddi söz ver) (NCK) (Şİ (S.C.R.) (Yoldaş) (Tekcan) (#9 (AM.) (502) (Bana ne muti) | La “ N Mi ; ii N ğ dedi. Fakat sen benim gitmedi”. Wi mi kimden öğrendin? — Doktor Tarığa tesadüf © Ri tim, o söyledi, , N Ferhat önünş bakarak : Genç kadın kırık bir sesle di — Demek bunu işiterek geldiğim; memnun olmadın? Ferhat düşünceli bir — Doktor sana başka bir. fi vi söylemedi mi? - diye sordu “il! — Hayır, yala gitmediğiniz — ledi ve ayrıldık, Ben doğru 0 fona koştum, Hayret etmişti” Ne MR e Fe : — Hayret edecek bir 4€9 bunda,, — Daha ne olsum?, yol?” fly lrsm, gizlenirsin!, <1 —'Dahs?, ii (Devamı