57. ok.” zin dünyadan . yol kanımız ui ki gazeteyi diy “> okuyun, ie ağırdı, Hemel 7 aldın, Ba bimiz du. satır, “kuyoruz “0 #arkında “Shan, den sonra “* Bahricedit > XD o, UD zıp kal rm öp SEUL, Supu tasi vim. Bir anda » kederi ve ke, in kâra dü- 5 B iti Odu 5, Bibi v Amcamız A Vah; : in demedin, Da, “ Oz ia İç Üvüz'Gi var Canip Dir, Yaşasın SAPUr Bizi ö- » diye alkışla N z b venler pek h UZ yel İİ ei? Üyük Milli Roman Yazan: MAHMUT ATTİLA AYKUT İ Ortağım beni allı, pullu görünce: | Amanın dostlar üzerime fe nalık geliyor deyip sak diye ba. yılıyordu.., İrfan bey; gene kızdır, hevesi kursağında okalmasın diye hiç bir masraftan çekinmed:, Zerde- li, pilâvlı, çengili, çağnaklı bit yük bir düğün yaptı, Yatsı na. mazımdan sonra eve dunlaria ge- tirildi a için, için acıyan. lardan başka — A. Pekâlâ rahat eder ta- zecik, Bir eli vağda bir eli bal. | da, Başma devlet kuşu kondu Kadrini bilsin de hanım hantm- cak, kadın, kadıncak adamı a 0 Ama kocası şlıcaymış, Erkeğin güzeli çirkini ihtiyarı, genci olmaz. fendimiz bile erkekle kadın ara- * sında on, on beş yaş fark olma. İhdir, buyurmuşlar, biraz muyorum, İşitmiyorum. Merak edip dinlemiyorum bile, Bana en son sözü ve en son teselliyi an. | nem verdi — Necmi kadar çılgmc rükleyen n: bilmiyorum sebep vardı Ölen aşkmı unut mak için ve alemin şüpheli na. zarlarından kaçınmak maksa diyle bunu yaptığını sanı Fakat inan ki evtilik se hi dı başında bu. ediyorum £ bu âlem seni te- selli etmezse de ıztırabını olsun çoğaltmasın Ameanı görme. Sade sinir ol du.. Bir haftadır eve bile uğra. dığı yok.. İçimin rsyanmı h çin kendimi xor Anneme yalvardım -- Nervlüranme-beni'bir kere daha öp. Sana o kadar muhte- cm ki o, ağlamamak için yut- kunur ve gözlerini benden saki ken dudakları — Her zaman 2 rim yavrum,, Üzülme,, Hay birazda tenadüflerin elinde yıp- bir çocuk oyuncağıdır. Fkırmamak tediyorum, Ona; yeniliğinde ve tazeliğinde verdiğimiz (kıymet, sonradan! kaldırm atmamız için bir fren | olamıyor, Amcanla evlenirken e bedi ve mutlak bir saadetin ömrü | müzie beraber yaşayacağını zan | netmiştim, Fakat umulmadık za manda beklenmedik hâdiseler bu ebediyet üzerine kara “ bir gece gibi bir anda çöküveriyor ve bir anda her sey manvolabiliyor,. Annemi selâmetlediğim 7x man, derin bir nefes alâ vallı k koynunda güzelliğini ve rüni ii kocasının ne alçak bir namus hırsızı olduğ ilseydi teselli ettiğ mak için hicap duyacak ve ha- yalindeki romantik mukaddes sevgisi biraz daha alçalarak bü. tin roânasızlığı ve hiçliğiyle gö lerinden ve gönlünden silinecekti. (Devamı var) İ çıplak Ermeni karın; kimdi? ış/ı Iİ / Me Li FR ve MAHMUD SAİM Yazan ve oyniyan: nedamet cden meşhur dolandıncı Mahmur Saim ALTINDAĞ Başrollerde: Mediha, Zeynep, Mahmut Saim. Komik Hasan efenr. Awop,Msddah Kâzım vesaire PERDEYİ AÇIYORU! —Y HOCAMIN NASİHATİ Süt dökmüş hiror kedi gihi Ba yükada i#kele gazinosunda oturu, yoruz. Sanki Mediha bir tokatla hepi mizi diskalifiye etmişti. İmam sakalını sevazlıyor; Züirl. kar bey başmı kasıyor; oMeddsb umla Serı Mustafa dut yemiş bülbüller gibi ses çıkarmıyorlar.. İmam, yedi elif miktarı ağımıa. | sarak: — Allah, Allah, « dedi. İna hir mısmız”.. Ne şuraya gelişim den, ne gidişimden bir şey anla miş değilim, Hani bası aptal a damlar vardır. Dünyaya gelişle rinden bihaberdirler; ben de or | lara döndüm, başımı iki tarafa Mori valishi ben de o öyle? Bir kadm varmış, dediler, kadın kaçmış, gidiyoruz... ik, ha gelmedik mori vak Ya o mezsrdan çikmis yarı Yel, nız bağırması, haykırmasın: işit - tik, Deli var diye bağırıp duru yordu!., İmamla sebık o zapliye &mirine kısa bir isahat vermek Jâzemdi: — Hocam, » dedim; senin an- İtyacağın bu kadın fena yola sap. mış. Şişlinin meşhurlarmdan biri.. İmam bir karış ağımı açtı: — Biri bunun için mi buralara getirdin, faziletlüm... — Evet!, Bir göremedik, | Fakat simdi iş görmüş gibi geri kalan paralarınızı da vereceğim. Hoca paraların verileceğini “İşi, tince o kadar memnun. oldu ki: — Eveti,, Senin de hakkın var foziletlim, « dedi, Biz “sana hiz- met etmeğe mecburduk. Mademki İ muayyen gündeliklerimizi de alı * yoruz; şu halde İtiraza hakkımız yok. Biz böyle konuşurken Agop E fendinin iskeleye doğru gelini gördük, Kâzm beyretle: — Aşop geliyor, . dedi, — Aman çağır!., « dedim. İki dakika sonra Agop gazinoya gelmişti... — Ka ühpar! © Başıma geleni gördünüz? Sabrademeldim : — Daha ne görelim?. Ben sa. na kırk defa tenbih etmiştim, Bir şey içmiyoceksin, bir gey ye miyeceksin... . demiştim, — Ahpar ne dorun? Ne yo . dim, ne İçtim, Sanki ağıma İngi Mx kilidi amsış idim.. Su bilem İ izmiş değil idim, Bebek bahçesi. | | ne gitmiş idik, Orada bir şey ye - memistim, bir şey < içmemliştim. Galatadaki pastahsneye £ gelincos orada de ağzma mek lokma koy. mamısımdır. — Peki nasıl oldu da 6 geldin? — Eva geldik, Madam Mari ka, pman önünde sük pigiriyordu, Ta- zc süt deyi bir bardak ona, bir bardak bana İkram etti, hale olur, deyip duruyordu ——— Sersem Agop, koynundaki karının bile kim olduğunu bil. miyecek kadar uyutulmuş, bir hamlede hem o, hem biz diskalifye edilmiştik — Sen de içtin! — He... — Ziftin kökünü Ne kizorsun âhp: — İnsan bu kadar ahmak mu yabu... Seksen yer gezi nuz, Bir şey içmiyorsun, ni latada pastahanede, Bebdk böhçe de uyutnenk değillerdi ya? Sen asıl evde içmiyecektin? — Agop, derinden , çektikten sonra de vamn etti — Bir kazadır yanımıza olurdu. — Mabedini anlat bakalım — Südü içtim. Yukarı wi giktik, O kadarını bilerum, Sa - bahleyin bir gürültü ile uyandım. Biz gelmiştiniz. Fakat ben te haltettim diye utancımdan karyo- Isdan kakamadım, — Ya o yanmdaki altmış beş lik kart kimdi? — O allahın belâsı da nereden reldi bilemorum, Baktım ki koy. numda altmış beşlik bir cadı, Bu da turu biberi. Amavut Zülfikar kizdı — Mori bu kadm nerede oturu» yor”. — Şişlide! — Peki Şişlide, polis, jandar « ma, zaptiye, kolağısı, binbaşı yoğ mu mori? — Hepsi var, hepsi var bizim işimiz onlarladeği!.. İmam elini kaldırdı: YA sim, “dedi; böpünlik ie karışıyorsunuz?, Bu zavallı ada » min da bası büsbütün sersem olu yor, Mahmut Bey, Şimdi sen bu hususta önce benim söyliyecekles timi dinle, — Söyle hoca efendi! — Evlâdim. Malim ya seyde bir mâneviyat vardır. — Evet! — Sen de maneviyata mulokit hir ailenin evlâdesm. — Yani, vas mı geçeyim de * mek jsâkyorsumuz? — Hayır, İk ewvel maneviyata arayalım. Arnrvnt gidi: — Möri vellahi muska yapa - km diyecek hocam, Hey gidi bo - cam hey, Sen bu Mahmşt Bfendi. yi tanımazsn galiba , Ben kirk sene tansrem vallahi, Ne muskalar yapmış, ne çöşit hocainr olmuş; senölerce Ebülhüde ile iki canbaz gibi uğraşmışlar... Sim: böyle adamı Ç(esten O kerani) meskası olur mu bocam?.. Hoca ağımı yine dört elif mik- tarı açtır: — A!., dedi, Sözümü bitirme - den cevap verip işin içinden çıktır nız, Mahmut Efendiyi sen kirk s9 nedir tanıram, ber Allah rehmet eylesin onun annesini, babasını, oldu, « dedi ve ama, Her çarsini ir uykusuzum. ince uykum — Çok güzelsin de. Marta güldü. — Çok güzelim, öyle mi? — Dedim ya, Senin kadar güzel bir kadma hayatta ilk defa rastladım. — O halde çok talili bir adamsın! — Talili olmasaydım, ya - rışı kazanır mıydım? — Yarışı kazanırdın ama, taliin olmasaydı - beni kaza- namazdın! Feyzullah, Martaya 860» kuldu.. Uzun saçlarını okşadı. — Padişah seni nasıl oldu da verdi bana? — Hâlâ bunu mu düşü. nhüyorsun?! — Evet, Geri alacaklarmış Yazan: İskender F. SERTELLİ - 16 - , garip bir his var içim- — Korkma! padişah sa - raydaki Macar kızlarının hepsini dağıtmağa karar ver. di. Beni nasıl sana verdiyse, diğerlerini de başkalarına he diye etmek'e gecikmiyecek. — Bunun sebehi ne? ne» den dağıtıyor bugüzel çiçek. leri... — Senin bir şeyden habe - rin yok galiba? ! — Hayır. Ben sarayda o - lup bitenleri bilemem. gi de. Marta şu kısa izahatı ver- di: — Padişah yeni bir sefere hazırlanıyor. Timurlenk is - minde bir moğol hükümdarı Anadoluyu istilâ sdecekmiş. Yıldırım bunu duyunca fena halde hiddetlendi.. “Ordu hazırlansın.. Anadoluya geçe ceğiz.,, dedi, — İyi ama. bunun için ya- nmdaki kadınları dağıtma - ğa ne lüzum var? — Bu, padişahın bileceği bit iş. Fakat, bana öyle geli. mn teyzesini, soyunu sopunu tanırım, Benim hukukum daha ©ski, mlarm bopsi mutekit a ahmutçuğum, diniç bir çarei h | radaki ihtilârı halletmeli, Büylk Ayasofya cs Ayasofya camii Arnavut — Mori ne mut efendiye sattıracaksın ?, ushter getir mori, vallahi Mah . mul Saim hem Büyük Ayaso'yayı hem Küçük Ayasofyayı!,. isin alay tarafmdasnız görümle gördüm, Bu zavaliz ızın haline acıdım Bak koskoca insanlarız. Bizi ade» Evlerimizden ma hallelörimizden kaldırdı irdi. Dündenberi o hürcadığı pöranm abi yok, Meğerse bu ser. m elem karıyla gitmiş de bize karıyı teslim ede #, Apor w fehdiye karı değil üç tane kaz versen şuradan vapura gidinceye kadar İkisini kacırır, yine Sen cami dört tanca. tâ seferber etti — Ka yine doi kabak be- nim başıma patlor, Şimdi Aynsof- ya camisinden konuşordunuz. A » gop nerede, Ayasofya camisi ne- rede? — Simdi fazileklüm, Benim sa- | na tavsiyem, kırk glin Ayasofya | camiine gideceksin. Top kandilin altinân Her sabah İlder saat otu. racon, Kırkıncı güne kadar mu- hakkak Hizm Aleyhisselâm görü nürmüş, Hemen sjine (yapışırsın. İ Bu işi sana ancak Hızır eleyhis İ selim halledebilir. Fakat rivayet, İ te ihtilâf var, Bazıları Bü; A. yazolda. diyor, bazıları Küçük A yasofya diyor. Arnavat gülmekten katlıyor » du: — Ne var mori « dedi. Bunda zorluk yok. Kırk gün büyüğüne gilsin; kırk gün kücüğüne, Ondan #oora da sıraya, Beyamt, Yeni cami, Fatih, Topheme camilerini doluşsın! Zaten İstanbıldn topu kaç cami ver ki, İki bin, Kirkar gün dolaşsa ömrü de bi ter, Kendi de kurtulur, Mediha ğı kurtuher, Camiler de kurtulur, Ben ne dersin mori Sar: Mustafa? Hep yan yan bakıyorsun, Ağım - dan 1âf çıkmıyor. Sarı Mustafa cebinden çıkardı - &r rahi sizesini ağzma gölürerek birkaç yudum çekti, İmam bunu ee kaşlarını çatı v6 Surat Aşığı düş nuz. Herif o şaribülleylivennehar, Ala beterinden saklaam, Kendi burnunu görecek bali yok, rr Mustafa güldü: — Şimdiye kadar fikrim gorul. yor ki, Yıldırımm bir takım garip itikatları var: Meselâ, sefere çıkarken fazla kadın la meşgul olmazmış.. sevdi kadınları ötekine berikine çırağ edermiş. — Çok garip... — Ben de garip buldum a- ma.. kime ne diyebilirdim. — Seni bana çırağ edişine memnun olmadın mı? — Elbette memnun olma. dım. Feyzullah kaşlarını çattı: — Padişah saçlı sakallı ve zayıf bünyeli bir erkek, Ben. se geniş omuzlu, uzun boylu, genç, yakışıklı bir adamım. Beni ona neden tercih etmi - yorsun? — Onun yanında çok ra » hattım.. mesuttum.. eğleni - yordum. Saraydan, küçücük bir eve geldim. Burada çok sıkılacağımı zannediyorum. ş sarı Mustafanın eline kalmıştı. ümit ona bağlanmıştı. O, bu iş Agoplarla, magop'arla olmaz, bir şişe rakı ile Ağobün açazağı ki cevap vereyim yürüter gemi, hocsi yelken, Zülfikar B. düreceği dümen, bundan maz. Karşmızda bir 8 tünde kirk perende at var. Mektubunda Oda riyor, Agoba sorunuz ki Mediha, nm elinin parmağın gö- Hi top Har gökten İnmes İmti. zarla olmaz. Bu içi ancak bon ya. pabilirim, Hem neyi, sun? Bir okka rakıyla Hoca gülmeğe haşladı: — Meyhanetiye #orm kıdan bahsetmiş, kas Sormus- isr kuzudan bahsetmiş! Zaten bu »nin böyle olmasının sebebi cu sarhoş » sözünü kesti: m rengin ! Buiş biliyor su, çlar ra» . Belki ondan da Söyle bakalım Mustafa ağa,. Nasil olur mori bu — Ne olacak, Benim gece işçiliği, Bana kapı, çikilmıyacak duv miyecek pencere yol ri gireceğim, Kapıyı öm... Kisaca çare budur e Agoplarle, Magoplaria bu iş hal- lunmaz. Bir okka rakı isterim, © #ndsr, O da kafayı tüssülemeyin- ce İse gidemem de ondan Hoca: — Onu tasdik ederim. Ağlı ba. şında adamın duvarda, pencerede De İşi var, Rakıyı çekccekain Al. Dah aklım: başımdan alacak ki dür duvara tırmanmağa kulkasm?. Zülfikar bir an düşündü, Sonra Sarı Mustafaya elini uzatarak; — Ver şu elini Mustafa, Dedi, Ben kırk sene zeptiyede-amirlik ettim mori, Senin nasıl tilki rusu olduğunu da'bilirim.'"Hara geçmiş zamandır, helâl olsun sapa a7 da Sopa atmadım, Simdi Mah- mut Saim burada yok, Mahmut Saimin vekili benim, Bu gece şu adama mof vallahi aezdım. Rüya- ma bile ginti mori, Yarm seninle buluşacağız. Nerede biliyor mu » sun? Tophanede Kürt Süleymanın Kalesinde, İkimiz başbass konu. şacağız, Ben kapıdan, pencereden, duvardan, damdan İçeri girecek . sin. Bize kapıyı açacaksın, Bu iş başka türlü olmaz. Ver elini Mustafa. Tamam, söz, Mori vali” hi besa,,. Besa k sanatım Fahri Celâl Sinir hastalıkları ve keleişmel tedavisi, Cağaloğlu Faik Pari karşısı, No, 21, GÖZ HEKİMİ Dr. Murat R. Aydın — Alışırsın, Marta! bura- sı küçük bir evdir ama, bura- © da hürsün.. serbestsin! saray» da dört duvar içinde yaşıyor- dun. Buradan her yere, köy- lere, ormanlara, köy dü. lerine gezmeğe gidebiliriz. Daha çok eğlenirsin. Marta susuyordu. Feyzullah sözüne devam etti: — Benim bir arkadaşım var.. Bugün yarışta ikinci ge- len adam.. O da vezir Ah. met paşanın Macar gözdele- rinden Mari isminde bir kızı aldı. Yeni evlendiler. İlk ön ce Mari çok sıkılmış.. Fakat, mdi çok rahat, çok mesut. Marta,Mari adın' duyunca ürperdi (Devami ve») d yi öd € sazan sarun mamadan da ii md Mia ağn by zn «b sağ İM li