Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ÖL üA d d AAA LA S3O Ağ Nasıl başladı, nasıl inkişaf etti ve nasıl bitti? vT i BüyEk zaferin manası 30 Ağustos bir millet harbi, istiklâl ve Nhürriyet harbi, en nihayet Türk askerinin harbiydi 30 ağustosun tek cümle ile ifadesi şudur: Büyük zafer, Türk milletinin nasıl şartlar ve Ü0 İŞ masıet Ve tazyi, | imkânsızlıklar içinde olursa ol. | hu'lliıüm Miltetje, | Süun istipdada hele başka millet- TMücağ lerimi kazan ( lerin tazyıkına kat'iyen taham- ele Gtmeleri | Mül edemiyeceğini ve her zaman © :::e"“hü_ Bu | Kendi istiklâlini kendi bünyesin. .;:ğ:“ kurtulg. ( de yetiştirdisi dehaların ve yurt e b M tayin | Mevzuubahs olduğu vakit de bil- Ğİ tapal dan | tün fertlerin bir. kütle halinde m"h .u“"fı“ tmlg- | yenilmez. mukavemet edilmez hhl'ıı —İlljh himizj | bir kuvvet ve kudret olabileceği. w“lı türçtür ve | Ni isbat etmelztedir. : k.h""-v. l:?nt bir * y * &y y Ct 30 ağustosta sona eren bü- “M"“"i yük başkumandanlık meydan Ve pi, Stik. | muharebesinin en kısa ifadesi t.."*hıuı bazı mil. şudür: Bütulmaa Süret 6 ağustos 1922 de Türk mil- ;.."“ Tazı | letinin mukadderütmı ellerine Niş vül':ınnlı_ alan şefler, gizli bir karar ver. Ve ı"l"hııuş Mu - | diler: Taarruz, 20 ağustos günü | b.::“& bir tari - | başkumandan Mustafa Kemal o $' 'kude bir ı.“’::dîî— tomobille Ankaradan hareket e- Çogpelayş © bir , Sedir. | derek Garp cepbesi — karargâhı. nn bulunduğu Akşehire gitti. İ A ŞED ÖLT SUROR 26 afustos günü ufuklar ağarı nemi bir harp devam ederken ken Türk toplarının yerleri sar- başkumandan, büyük erkânr- ö ' san ateşiyle büyük taarruz baş. harbiye reisi ve cephe kumandanı Mşh' =u B P lamıştr. - Kocatepeden, taarruz sahasındâ İ Mth% "eyyel müj- 26, 27, 28 gün ve geceleri c_îc- bulunuyorlardı. Bu tepede bulu- bti e$ | vam eden harp sevk ve idarenin, nan, kumandanların da meh. —, ; Y- | cesaretin ve ancak Türk milleti- metciklerle aynı safta, Aaynı ne nasip olan kahramanlığın bir destanıdır. 26 afustos rünü sabahı cehen. dehşet içinde — çarpışmaları de- mekti. Bütün bir gün devam &- den bu harp, düşmanın tam bir gö hevi pağalıymk yıkmış ve yak- mıştı. galebe ediyordu. Bir mehmetcik, 4, 365 düşmanın yapamıyacağını yapıyordu. * $ * 27 ağustosta düşman şimale atılmış, şarktan ve cenuptan ikinci ve Üüçüncü — ordularımız, şimal ve garpten süvari kolordu- muzla Aslıhanlar muıntakasında tamamen ihata edilmişti. Artık garbe, İzmire doğru kaçmasına da imkân kalmamıştı. Yapılacak tek iş, Türk topraklarında, Türk milletinin hürriyet ve istiklâlini çiğneyen ve o zamana kadar Türk milletine yapılan zülümler- le de harbin hedefini pek açık olarak anlatan — düşmanı aman vermeden imha etmekti, (Devamı 8 inci sayfada) AAT ea A AF G GF T 10 Sene evvel bunün 30 AĞUSTOS 19831 PAZAR saraydaki dairelerinde meşgul ol « muşlar, akşam saât 18 de motörle Dolmabahçeden ayrılarak Boğaziçin de bir gezinti yaptıktan sonra yirmi buçuğa doğru saraya avdet buyur. muşlardır., Naf —N derea AYi yaş A Üü ORDU Yazan: Casus mektebi profesörl-rinden İsvecli A MENGHAM 107 Çeviren: H. D. SVRNE Fupaya kulu bir kâbus olarak görmekten — cCünya limanlarmdaki istihbarat a- ki!üni kurtulmamıslardır. janlarma t.elsızlg emirler vererek & döndîın Her casus her şeyden ziyade Şutzun herhangi limana çıkar çık»e denale 11— dalma Entelicens servisten, onun —maz gestaponun emriyle diri veya y tuzak ve darbelerinden son deree ölü olarak yakalanması aemrini ""Pîınya_ yılar, verdi. Binaenaleyh hemen bütün İ E“teıpo tw.- Bu hal Kruka da hâkim bulunu- dünya limanlarmda Şutz aranı - ti Verdi ©8 yordu. Onun için Krukun ilk ake — yordu, dan herh z lma gelen Eütelicens servisin Fakat bütün bu araşstırmalar m%iş ar;. Sutyu olde. etmalğ olmasıydi. boğa çıkıtı, tüip 010- O 'takdirde Sutgun kaybolmasın Şimali Fransadan gemiyle ha - öldürüy dAki sebep neyle izah olunabilir - reket etmiş olan bir adamm her. di? hangi bir limana çıkması için o - k lan Kurk Şutz, Entelijens servis tarafım- nun denize atılmış olmasımdan baş ’“dlnıne Mü dan elde edilmiş olsa dahi niha - ka bir imkân bulunamazdı. ei V0 yef gizlice jatihbaratı onlara ve » — Yahut da gestapohun' nüfüz &'« bir iyi S- rebilirdi, böyle adetâ firar vazi - demiyeceği bir düşman meml, - ği- Yetinde hareket etmesindeki hik- keti olan İngiltereye çıkmış ölmüa- #an) Met neydi? sı lâzımgelirdi. Pa "*2 Kruk, gestapoya — şiddetli bir Kruk esasen Şutzd Aî;:'upıı_ ve Ü. fakat o- HMüracaat yaparak Şutzun muhak. Amerika limanlarından hiebirine çıkmadığımı öğrenir öğrenmez mu- avininin İngiltereye kacmış oldu« ğundan kat'iyyen şüphe etmedi, Filhakika Kruk yanılmıyordu. Şutz İngiltereye kaçmıştı. Niçin ? Bu sual Krukun beyninde uzun zaman uğuldayıp durdu. kak dünya limanlarmdan birine Çikatağını, binaenaleyh gestapo - hun bütün ecnebi memleketlerde- ki teskilâtma kat'i emirler veriles rek nerede görülürse tevkif olun- Masmr talep etti, po da hakikaten Krukun' falebini yerine getirerek bütün ——— Tek bir ihtimal vardı: Şutz, Krukun Alman tezgâhla « rında gizlice inşa ettirmekte ol - duğu muazzam denizaltı üssü me selesini İngilizlere haber vermek için gitmiş olabilirdi. Fakat Kruk buna da — imkân düşünemiyordu. Zira Kruk bu tasavvur ve teşeb » büsü tek bir kelime dahi olsa, hiçbir suretle, değil muavinine, yer yüzünde hiç kimseye söyle « memiş, bahsetmemişti. Esasen Kruk her tecrübeli ca. gus gibi son derece ketum bir a - damdı, Bilhassa, yeni harbin deniz hâs kimiyeti meselesini — kökünden sarsacak ve Atlantik — mücadelesi için muazzam bir inkılâp vücuda getirecek olan böyle bir tasavvüs runu hiç kimseye söylemediğine tamamile emindi, Binaenaleyh muavininin bunu haber almış olmasma imkân yok. tu, Acaba Şutz, Krukun piânlara çalıştığı srrada herhangi fevkalüâ- e bir tesadüfle bu — plânlardan haberdar mı olmuştu? Asla! Zira Kruk bu plânları, ne Şute zun, ne hiç kimsenin bilmediği gayet gizli bir yerde hazırlamış, plânları toprağa gömülü —demir bir kasaya koyarak çalışmıştı. Onun için Şutzun — plânlardan haberi olmasına da imkân yoktu, N (Devamı var) üi di di ddi di ddi ö ddi A LA | HAVACILIK HAFTASI BAŞINDA BİR TAYYARE TEDAVİSİ Yavrusuna düşkün bir ba- ba, bugün, küçücük çocuğu - nu beş bin metre yüksekte, tayyare ile Yapacası bir se. yahatle tedaviye teşebbüs et. mektedir. Bu saba'ı saat 840 da havalanacak olan tayva. re, bu baba ile küçücük yav. rusunu taşıyacak. Bağmaca hastalığının ço » cuklarda, ne büyük bir âfet olduğu malümdüur. Bu yav . ra da aynı hastalığa — tutel . muş. Baba hatırlamış ki, bir leketlerde yapılan bir tec . rübe müsbet netice vermiş; boğmacanın bir tedavi tarzı, bir tayyare ile beş bin metre yüksekte seyahatten baska bir şey değil. Baba derhal müddet evvel yabancı mem . . havayollarına — vaşvurara hasta olan çocuğunun tedi visi zımniında yapacağı s€ yahatte, tayyarenin beş b metre yüksekten uçmasımı 1 ca etmiş. Bugünkü tayyan postasında yer olmaması ı alâkayla karşılanması lâzın gelen bu vaka karsısında bı lunulması üzerine havayol ları, derhal bir ikinci tayya re hareket ettirilmesi ve bı nun seyahatinin 5000 metı yüksekten yapmasını emrei miş. Havacılık haftasının baş ladığı, Türkün kuürtuluşum kutladığı bir günde, mini mi ni Türk yavrusunun bu tede viden muvaffak çıkmasını i: fememek elden gelir mi Kim bu küçük yavruya şif, dilemez. Temennimiz yavru nun adı gibi muarmer olma Sı. R. Feriköy Maliye Tahsil Şubesinde Borcumu ödemeye geldim! di: yen mükellefin Parası alınmadı Şahsi gazetemizce malüm bir zat, gazetemize başvurdu. Başından geçen bir vakayı anlattı, Bu, doğru- dan doğruya bir memurun vazifesi- ni ihmal, belki de, vazifesi olmayan şeyleri vaadi yüzünden doğmuş, fa- kat bir tesadüf eseri olarak mükel- lefin izzeti nefsini ve şerefini leke liyocek bir vaziyete dökülmeden halledilmiştir.Hâdisenin, böyle iste miyecek bir şekle girmemiş bulun- ması, bunun tebarüz ettirilmemesi- ni icap ettireceğini sanmıyoruz, Ü- zerinde durulması, ya memurların yapamıyacakları vaadde bulunma - lama müsaade edilmemcsi, yahut, vaad etmişlerse, bu vaadi yerine getirmek zaruret ve Mmecburiye - | tinde bulundukları anlatılmalıdır. Hâdise şudur: Şahsi gazetemizce malum zatın müş, veraset ve intikal vergisi mu miştir, Ancak, babasından intikal eden hisse senetleri önceden kıy - metleri olan beşer liradan tahak - kuk ettirildiği ve vergisi bunun ü. zerinden alındığı halde bilâhare bu nun doğru olmadığı anlaşılmış, ve. fat ânımda, hisse senetleri borsada kaç Üzerinden muamele görüyor - sa o mikdarla hesap edilmesi icap ettiği bildirilmiş, Mükellef: Nasıl hesap edilmek lâzım geliyorsa Öy- le yapılsın, borcumuzu ödemeye ha zarız!,, cevabını vermiştir. Ankara- dan sorulmuş, günün birinde, yani 8-4-941 tarihinde, yeni esasa göre yapılan bir hesap neticesinde mi - rasla alâkalı bulunan dört kişinin melerine lüzüm hasıl olmuş ve 4 mükellefe, Feriköy suhesi ayrı av rı ve üzerlerinde (birinci ihbarna- me) klişesini taşıyan ihbarnamele- ri keserek 12-4-941 tarihinde mü- kelleflerin adreslerine bildirmiş, Diğer üçünün vekâüâletini haiz bulu- nan dördüneü —mükellef - ki bize şikâyette bulunan zattır . bu ih - barnameyi aldığı gün, borclarını ö- demek üÜzere subeye baş vurmuş, Arada şöyle bir muhavoere geçmisş: — Borcumuzu ödemiye geldim, — Bu hesabı daha defterlerimi ze geçirmiş değiliz, Bugün cumar- tesidir de. Pazartesi günü zahmet ediniz. Ö zaman alabiliriz. Mükellef, pazar günü vatani hiz mete cağırıldığı ve pazar günü öğ le üzeri İstanbuldan ayrılacağı İ- — Güzel, ama bendeniz yarın vatani hizmetime hareket etmek Zaruretindeyim. Binaenaleyh pa zartesi günü gelmeme lmkân bu - lunmadığı gibi İstanbula ne zaman Dört ay sonra ise mükellefin ihtiyar anasına sı kâğıt bırakıldı:— Borcunuzu ödemezseniz eşyalarınız haczolunacak. evde bulunmazsanız kapınız kırılarak hazine alacağı temin edil.cektır ! —— Bu nasıl iş !.. ıjöneceğim de malum değildir. D Ber Mükelleflerin ikisi kadın. ü çüncüsü de burada yoktur. Ben ö demek ve çağırıldığım vazifeye r: hat gitmek istiyorum, Aceba bir hal çaresi bulamaz mıyız? Memur naziktir: — Siz gidebilirsiniz, Zaten bi - rinci ihbarnamedir. Biz adresinize mem'uru.m.uzu göndererek evden tahsil ettiririz. Hacizden tekiniyor sa_mz buna mahal bn-akılmaz___ de- miş, Mükellef müsterih axı'ılmış_ evine Bgilmiş ve ertesi gün de askerlik vazifesini yapmak üzere İstanbuldar? ayrılmış, Günün birinde de, yani bu hâdi- Seden tam dört ay so)ı'ıra ıkıncıuğır ihbariyesi d.sşu.bı.esınden bıf hagm 1Darlyesi, ayfiyeden döndüğü bir gün evde bulunan ihtiyar vali- dğ!&’e teslim edilmiş, Ne olduğunu bilmiyen kadıncağız, askerlik vazi fe_sinden Mezunen İstanbula gel - miş l_:ıulunan oğlunun sayfiyeden gelişinde kendisine vermek üzere kâğıdı bir köşeye brrakmış; Kâğıt şudur: 25-8.0d1 saat 9 da F'eriköy icra memurluğuna on se- kiz bin ikiyüz elli iki kuruş öde - Mezseniz, eşyanız haciz olunacak- fır, İkametgâhmızda | bulunmaz Va bir Kimse bırakmazsanız kapınız kırılarak hazine alacağı temin edi- lecektir.,, Oğlu yerine damadı gelmiş, Kâ ğıdı ona göstermiş, Bakmışlar ki paranm yatırılması istenen günde- ler. Ne yapıp yapmısşlar, kan ter içinde götürüp borçlarmı ödemişz - ler. Kanun kapıların kırılmasını isti- yebilir! Fakat bu, borcunu Öde miyecek olanlar için,.. Kimin bor - cunu ödeyin kimin ödemiyeceği ğini ayırmak kanuna değil, memut lara düşer, Böyle olduğu için ola- cak ki, kendisine müracaat edilen memür, evden tahsil ettirebileceği ni söylemiş; ettiremiyeceksa ney” söylemiş, niçin vaadde bulunmuş. Pek âlâ, yapılmamıs, niçin bir i - kinci ihbarname göndermiye lüzüm görülmemiş. Sayfiyeden gelmemiş, kâğıt el- lerine geçmemiş, Gününde ödeye- nunun emri yerine gctir_ı]ec&if. ka- pt kırılacak, eşyalar haciz .edıı_ecek ti; bu bir vatandaşm haysiyetiyle, gerefiyle oynamak sayılmaz mı? Bizce memurlar, ya yerine ge- tiremiyecekleri vaadde bulunmama hlar, yahut söylediklerini yapma ya mecbur edilmelidir. bir şekilde