e se vÜk Milli Roman Yazan: MAHMUT ATTİLA AYKUT hasretle seviyordum. Nazını annesine geçiren şrma | rık bir çocuk gibi onu âdetâ bi raz hırpalar gibi sevdim. Denin, derin içini çekti. Yagi! gözlerime baktı. i Yüzünün hatları gerildi. Göz. lerinin ta,. İçi güldü «Beni hakikaten bu kadar çok seviyor musun Nec Başımı onun zayıf yaslayarak avuçlarım içerisine aldığım ellerini içimi çeke, çeke öptüm. , — Sen o kadar iyi bir annesin ki, Daha fazla bir şev söyliye medim. Şüphe ve üzüntüler içeri- sinde üç gündür taslaşan sinirle. nimin bağı sanki birden kopu- verdi. Ağlayordum. Bu o k tatlı ve o kadar istekli bir ağla- yıştı ki. Hıçkırdıkça ağlamak, Ağladıkça daha çok hıçkırmak istiyordum. İ Hani biribirlerine darılmış ana | evlâtlar ovardır. Dargınlığa ta. bamül gösteremeyip konuşmak istedikleri halde biri saygısn dan biri sevgisinden fedakârlık edemez de, bir vesile arayarak barışırlar. Ve kucaklaşıp öpüş tükleri zaman da dargın Yyaşa| dıkları günlerin hasretini duya” rak daha çok sevişip ağlarlar. Biz de tıpkı onlar gibiydik. Hayriye hanım | — Necmiye yavrum, diy ae | basladı. İ Sen; göründüğünden de saf ve temiz bir çocuksun. Buna kati” | yen inarlım.Sama anlatacak bir kaş sözüm var. Kulak ver bânâ.. Divanın yanmdaki koltuğa o. turdum . — Seni dinliyorum anne. — Ben çok betbaht ve muz rip bir kadınım Necn Hayrttle önü dinliyordum. VE bir sözler önün ağzından bugüne ka ilk defa bövle çıpink ve| kukubir hüviyetle çıkıyordu. | — Hayret ettin değil mi Haklısın.. Suyunu dışına Sızlir- mayan küpler gibi ıztırap ve kahrı içimde saklamak taham. lünü yıllarca yaşattım. Y niz onun için. Yalnız; onun sev gisi ve hatırt için her geye kat landım.. Fakat; bilir misin dün. yada en şey neğir?. Severek sevilmemek.. Ben ilkin severek seviliyor | dum. Fakat; bir gün en yakınım bana en ağır darbeyi öyle ? rinde öyle bir hızla indirdi ki. Bugün hâlâ, o darbenin şiddeti. ni kalbimde duyar ve her hatır İnyışımda içim sızlayarak geçen günlerin gölçesiz hatıralarını en mesut avanım diye anar ağlarım, Annem bir rüya âleminde ya- gıyormuş gibi gözlerini yummuş konuşuyordu.. | : — Amcan Caniple biz, hayatı. mitzın en güzel zamanlannı ne vazık ki üç. beş sene yaşayabil | dik. Buna böyle demiyeyimde ya şatabildim diye söyliyeyim. Vil. kanfre ile hafif kalbi takviye edilen bir hasta vaziyetindey dim. (Devami var) Feyzullah sevincinden çıl dıracaktı, Düğün hazırlıkları başla - mıştı. Aradan birkaç gün geçin- ce, düzdüğü eve annesini ge” tirdi. Ve yeniçeri ağası, ye * ğeninin düğün evini hazırla- dığını saraya bildirdi. , Düğün günü tesbit edilmiş ti. Padişahın Feyzullaha bir cariye bağışladığın: Edirne * de duymıyan kalmamıştı. Herkes merak ediyordu: Acaba bu cariye kimdir? Bir Türk kızımı, yoksa acar mı? , Çünkü, Niğbolu muzaffe- riyetinden sonra saraya yüz” “en fazla Macar cariyesi ge tirilmişti, Feyzullah bütün arkadaş - tarile beraber Rüstemi de düğün günü evine davet et | miz uzak Me LE OB ve MAM SAİM Yazan ve oyniyan: nedamet eden meşhur dolandırıcı Mahmut Selim ALTINDAĞ l 9 “ğe . ; . | Başrollerde: Mediha, Zeynep, Mahmut Saim, Komik Hasar efendı Agop, Meddah Kâzım vesaire ,Baskına, elimi kolumu sallayarak gidemezdim. Bir imam, bir polis ikide şahit bulmak icabediyordu. imam Mehmel efendiye geçen hâdiseden sonra gidemezdim. Ya imam Bekir efendi? —— PERDEYİ AÇIYORUM —iy— | KADINI ÖKSEYE BASTIRMAK İÇİN Yüreğim çarpıyor, o Meraktan gözüme uyku girmedi. Acaba Mes diba yarm Agoba gelecek mi? inin bu sehhar Ve füsunkâr yarın gece b altmış k ahparım kolları arasmda #önlip gidecek mi? Öyleyse ik, Ne kadar yazık Sonra düşünüyorum kim ?,, Acaba her vakit başzasının kolları arasına atılmıyor mu? O halde??. Pastabanenin karşımda, Fer. meneciler sokağının köşesinde ka- pan ecek tilkiyi bekliyen bir eyecania bekliyorum, Mukarrer on dakika var! Agop Ef pastahaneye sirdi pe elbiselerini giymiş. İnşallah Mediha gelmez... Beş dakika var. Gelen giden yok. Hayatta en çok heyecan duy. İuğum dakikalardan birini yaşı yorum, at tamsro, Mediha gel, medi, Kalbim biraz seviniyor. — Geln , « ülyorum. Sas at, beş dakika göçiyor. — Agop daha kiri bekliyor a- enha?.. İşte gelmedi ve gelmiye. cek, Ben bu sigayı dilimde dolaştı. rrken, pastahanenin önünde ma - vii bir kadm durdu, Gözüm tw kadına muhland:.. Dilim .kekeledi: 77 O. Bywnh, geldi, Biran etrafina bakmdı, Ve pastahaneden içeri girdi. Mosrfo- Kalp yine kendi kendi. ne bir teselli aradı" “Mediha ba o mu? Koskoca İstan. svi elbise yalnız ona müm. Bojo pastahanesi gok iyi bir ahpabımdı tim: — Pavli! Ben Mahmut Saim sahibi Parti Telefon et. | Sana küçük bir ricam var. — Buyrun beyim ?.. — Yukarda, bizim Agop Efendi oturuyor, Yanında mavj oibiseli bir kadın olacak, İki kadından şüp he ciiyorum, ikisini de tanır. sm. Biri h Viktorya, , Bir bö haneyle şi yukarı çık, Telefo. nü kapama, Agobun yanındaki; ka» dının kim oldu telefon, heyccanla bek. rum, Bir dakika bana bir sent kadar geldi, Ber dakika sonra | Parlinin sesihi işittim: — Mahmut Saim Bey, Hayır, merak buyurmaymız, Agobun ya. nındaki sizin Madam Viktorya de. ğİl, İstanbulun tamdığı baska bir simadır. — Kim?. güzeli Mediha Hanum Li İmam Bekir Efendi beni görür görmez: “Satıs Kâğıdı mühürleteceksen mühürleri evde bıraktım, dedi. Darılma ama artık sana inanım kalmadı. Mahdum bendenize okutmadan birşey yapamam, — Teşekkür ederim... Telefonu kapadım, Hs nezid, bulunan bir has tadan ümit kesilmlor, Zaten z yaşanır mı7,, Nasil oyüls. sıl yayarıs?, Vektile Ho esm Emrullah Efendi bir gün ders osnasmda talebeye: ““— Dünyada en tatlı o onsuz yaşanılmaz şey madir?,, . diye sor. muştu. En tatlt ve (oonsuz yaşanılmaz bir soy... Kimi, ana, kimi, kadm, kimi de para... Diye cevap verdi, O; cevap. 1 hiçbirisinden memnun olma” le söyledi: Dünyada en it" tir, . dedi, Onsuz yaşanmaz, Beşikten mezara ka dar bizimle beraberdir, Ağopla beraber pastahaneden çıktılar, Otomobillere doğru geldi. ler, Açık renkli bir otomobile bindiler, Pırrr... uçup gitti Evvelâ Bebeğe gidecekler, ora. dan tekrar otomobille Ada vapu. runa geleceklerdi, Sanki tânei vuslata gitmeden evvel gu küçük “tur” yeni evlilerin bir “bel ayr” seyahatine benzemez mi Bizim kumpanya ile de Valide Hanında o buluşacaktık, Ö 7, Sirbaha» kargı, ev sahibi, © kapıyı" o açtıreMimek için ir heyet Hizm değil miydi? Bir mam, bir polis, #kt şa O v kitler böyle baskınlarda muhakkak imam efendi önde bulunurdu Agopla Medihanm girdiği eve sabaha karşı benim girebilmekli, ğim için bundan başka çare bula. mamıştım, Marinin göphelenemi - yeceği yegine tertip bu olabilir. di, Bu plânı üç gün evvel hazırla. müztam : Mediha saçımı, sakalmı kestirt. tiği için imam Mehmet E'endiye yaklaşmak kabil değildi, Zavalk adnmeağız tam bir ay evden dışa. rı çıkamamış; sudan gğmış hindi raziyetiyle ailesi halkına da rezil olmuştu “e Ah © habis elime bir geç. se,,, Daha doğrusu geçmese... Çünkü yetmiş yaşımdan sonra be- ni katil yapacak!, - diyormuş. Artik o tarafa kim yaklaşır ki, Yine bizim hacai dini Bekir E- fendi eksik olmasm, Şakaya geb mez hâ!,.. Ulemsyı benamdandır. Fazıldır, Hel, baklavai şerif (1) kutusunu büyükçe görünce hiç da, yansmaz, Dargmlığı bir mendilin kuruması kadar sürmez, m ağn Yazan: İskender F. SERTELLİ - 113 - O gün saraydan gelen bir ha rem ağası hakikati söyled — Efendimiz çok akıllı ca- riyeleri birer birer saraydan uzaklaştırıyor. Sana en sev - diği Macar gözdelerinden Martayı hediye etti. Feyzullah bunu duyunca kolları kabardı. Hemen, evde bekliyen imama seslendi. Biraz sonra kız araba ile sa. raydan gelir gelmez nikâh kıyıldı. Marta, Feyzullahın meşru karısı oldu. Bahçede şerbetlet içiliyor, davul zurna çalıyor... eğlen * celer, cümbüşler başlıyordu. Davetliler arasınca bulu * nan Rüstemin hâlâ bir şey © den haberi yoktu. Haremağası bu malümalı Feyzullaha mahrer. olarak vermişti. Feyzullas: — Karımın şeceresini âle- me yayacak değilim ya.. Diyordu. Zaten Martanm ismini de değiştirmişlerdi. İmam nikâh k:yarken “Ayşe Binnaz il rarlayınca, hiç yine bizimdir. Babası aklıma geldikçe ağlıy! »r, Bereket versin ağlamağı val Evlât! Kutunun içinde berminval baklava m, tatlesı mı?? Hiddelin sonunu tatlıya bağla mak gerek... Yoksa, hayatta Aşık la mâşuka arasında hile dırtitr o rahmetli & aziz tulumba url — Faziletlüm, » dedi, Yine böy. le yelyepelek, yölkön kürek ziya. reti hakiraneme gelmektle elbette bir mânâ var?. Ha! Onuda ar. mühaber, satış mü, bırakırsın, Eve Ei m, Akşam ma mahdum bendeniz adamaktlir kirnet eder; öyle temhir ederim Çünkü darılma, ertik sana itima. dârm kalmadı Ağıtları okur- ken sun. gibi miihri raları o slip “Gel bakalım imam ayıkla şu pirincin taşmı,,, d lar... — Canım hocam, bana İtima - dın münselip olmasın! — Nasil olmasın e faziletlüm?. Goğenlerds biliyorsun ya, bir sürü küiğrtlar getirmiztin. Bilir miyim İnandım, Ağzıma çabuk gül, ifi tıktın, Ben de başkas'. na okutmadan mühürleri bastım Meğerse, maazallah, çarşıda eli. İemin dükkünm satıyormuşsun. Bilir miyim ben?. On baş gün a kızılca kıyamet koptu, Hem kaç k Tövbe sarabbi!.. İçinde, var; Yahudisi var, Rumu v Arabi var, İranisi var. Kim yoktu ki. Şu bembeyaz sakalım olmasaydı, vallahi herifler beni parçalıya, enklardı. Berezet versin sinrime a, erlar da Üç boş tokatla kurtul dum,, Hele 24 bakalım gu kutu. yu... Melâm ya: “Aç kutuyu; söy. İstme kötüyü..." derler, Tatlı sob- bet tatlı Me başlarmış. Ey... Anlat bakalım, yine ne saytanlık düşün. dün? Bakalım kimin ağacının da. keseceksin yine? — Bunda ne dal var, dak hocam, bir o” zannedip kaz , Sen pa. ben. lm kir Efendi gehir ©$ İadt. ” dlye sano kim söyledi? Yoksa meramın yetmişinden sonra Sultanahmet meydanda beni as. tirmsk mı? — Öyle baskın hocam, Melüm ya, vaktiyle bendeniz de Ağacamlişerifi muhtarı idim, A, deği heye düşmemişti. Dilden dile bir fızıltı yayıl dı: .— Padişah, Feyzullaha bir çerkes halayığı vermiş.. Rüstem de bünu duymuş - tu. Martanın Feyzuilaha ba- gışlanacağını aklırdan bile geçirmemişti. Feyzullah, padişahın en çok sevdiği gözdelerinden Martaya kavuşunca dünya lara kavuşmuş gibi yordu. Düğün evinin bahçesinde gülüp eğleniyorlardı. Bu sırrı saraydan gelen harem ağasından ve Feyzul - j n kimse yok tu. sevini Rüstem kendi karısı “Gük beyaz,,dan çok memnundu. Ona: Seni Ahmet paşa aldat- O ne güne duruyordu çikçesı, kocalı bir kadın var, bunla bun bir eve gidiyor ü kesi — Yavaş söy nladım, « de. Kahveci © işitmesin, Kulağı Onu dün akşam ben de bekçi kletiyorum, bekçi? ımcı Ayşenin evini söy. lemiyor musun ?., Kaltak zâhiren #usam satıyor; evi maşallağı,. ete ei nefisa ile tıklım tıklım... haddi hesabı yok. m budeğil ho, — Büyükadada mı?.. Oranmi, mamı, müezzini, kayyumu, muhta, rı yok mu?,. Bekir Efendiye on uzattım — Hepsi var hocam amina, ben seni İstiyorum, Esasen bu mesele mahkemei geriyenin verdiği bir haktır, Yantmıza bir memur, iki alacağız, usulen gidip lira para Hoca parayı eline almen vermek ister mi hiç?, — Ne vakit olacak bu İşt. — Pazartesi günü akşamı ho- tam, Orada sana on beş lira daha vereceğim, Bekir Efendiyi ikna ettim, Pa. zartesi akşamı Valide krracthane. sinde buluşmak üzere sözleştik Memur rolünü tam mânasile oynıyabilecek yeğüne kims, cek zeptiyeden kadro harici kalmış o lan Arnavut Zülfikar Beydi! Bir, çok arad'ktan sonra Sarsçüzelde oturduğunu haber aldım, Evine gittim, Beni görünce; — Vay Mahmut Salmeiğim » diye boynuma sarıldı, Adetâ ağ- lıyacak gibi oldu: — Hey gidi günler, « dedi, Sen ne adamdın, ne olire Çok ihliyariamışsın, vali, ancak 46. #inden tanıyabildim hocam... firar geri Bey, ? İşİ be Mahmut. Görü, yorsun ki bizi iskoyladılar, Çarşı, da bir 8451 dükkân açtım, Onda da ziyan et Tencereleri dar kaçırdım bre Mahmut, — Veh vah,. Sana biriş için geldim Zülfikar Bey! (Bir aile kadınmı i amma Mahmut, bizim ba. rü arüuk ötmez... Artık Eyüpsul im vapurlarının dülüğüne benze Zilfikar Beye de bir on liralik uzattım, en istersen yaparsın, , de, dim. Orada da on beşlirm dah vereceğim — Peki Mahmut... (o Cidelim, Sen orada niçin polis al - kadada polis, (Lütfen sahifeyi çeviriniz) mış.. Marinin yerine başka bir cariye göndermiş... Deselerdi bile kızmıyacak- tı.. “Gülbeyaz,,ı çok > sevdiği muhakkaktı, Fakat, evvelce çok istediği halde muvaffak olamadığı Martanın Feyzullahu verildi” ğini öğrenecek olursa, kim * bilir, belki kızacak ve kıska- nacaktı. Öyie ya.. padisah Rüs” tem gibi bir kahramanın ta - leplerini reddettiği Lalde, bi icik gözdesini . Feyzullaha neden versindi? z£ Rüstem bunu duyar ve öğ” renirse elbette kızacaktı. O gün, koşuda üzü kazanarak padişabtan ufak bir hediye almış “an Hali) de Rüstemle ber#ber di evine gelmiş bulunuyordu. İçki sofrası kurulmuştu. Gençler içiyorlar dı. (Devamı va