ni HABER — Alşim poslin Amerikan sanayiinin patronlarından Yi Hanri Fabrikaları her ihtiyacını bizzat temin eder Amerikan en ileri gelen sa, ,, ahiplerinden Hanri Fordun ,, #manlarda sik sık ismi geç, ş “uradır, Şöhreti, serveti ve p 2 fevkalâde kuvvetlidir. Vi Amerikanm büyük yar. kürürina kadar fabrikaların, ide altı bin otomobil imal ke ili. Bügün de Fordun alarında binlerce işçi çalış. “A ve İngiltereye gönderile. Olan hafif tankları, tayyare, ŞAL etmektedir. A ii 15 -—- 20 sene kadar ev iç, Xadar yalnızca otomobil e uğraşan Ford, geçen umu sonra tayyare imali, #hemmiyet vermiştir. For. “âyük banrıları sanayi , ör ve sahipleri tarafın. İş !bta ile anılmaktadır. , | 5 Ford Amerikada, N .— €n büyük işlerini ya, i “adamdır, Fordun icat et. mobil Amerikada bir in, pi, Amıştır. dn faaliyetini bir sinema İbi gözden geçirelim. Sevesindeyiz. Ford ilk İNİ yapıyor. Sonra işini W genişletiyor, on sene, bu işi bir şirket haline Ye çok çalışarak niha a, * de on milyonuncu oto, a Yapıyor. Her birini 290 ii Sattığı bu otomobilleri a Sile alabiliyor ve bu 56” Mi, , Mirilürle. gahirliler ara. diş, X kalmıyor. Ticaret bu Por deha fazlalaşıyor. Bay rikalarının en büyüğü Yapılmış bir binadır. ğa 1600 metredir. İçinde” ik, lerin gürültüsü çok v. Mey duyulur. Tabrikasına lâzım olan İ maddeyi bile kendisi Ketirir, Meselâ: Keres, tan alır, kömür lâzim edeni alır, böylelikle bir İ Yapılması için gereken obraktan çıkarıldıktan iç, bil oluncıya kadar en 1s iy yatla temine çalışır. Piya. e İması, yükselmesi ve, 18! bu işlere zarar ver, i fabrikaya lâzım olan N "ün - vapurları ve it gehrine gelir gelmez x, “ Sokluğu dikkatinizi çe. beş büyük bina Popaslak yazılarla yazılmış ii İsmini okursumuz. ak a çalışan işçi. miyet verir,az isçi p m a kralının yeğeni olari ba bir aralık gürültüye Ye» dikkatle Janın yat Na ıktı. Genç ve tecrü” a Prensin, koynunda bir Mi yatıyordu. İkisi .. çok içmişlerdi. İt Jan gözlerini açamr” ty a. * Janın arkadaşi olan , Wvalyesi © ayılmıştı. Ti ayşikler baskın yaptılar. İ İn, , Vermeden * biraz er İlke deceklermiş. Keyfi" z Na Prens Jan, saray” uş < Odasında büyük bir m huzur içinde yatr Da tekrar gözlerini NV, Sonundaki Macar ) ydan daha sarhoştu... avılmamış, hattâ kr FO —. Hanri Fon çalıştırmıya gayret eder, para ve zaman kaybatmiym Lahammml «demez, . Ford fabrikasma lâzem elektriği 240,000 kilovat kuvve, tinde elektrik meydana getiren kendi elektrik fabrikasından alır. Fabrikaya gelen iptidai madde, ler istenilen şekillere sokulur. Fabrikaya en çok lâzım olan şey. ler şunlardır: Demir, kömür ve gm. Fabrikada günde 500 ton demir dövecek çok büyük kazan. lar olduğu gibi elektrikten istifa... de edilerek işliyen fırmlarda da çelik yapılır. Fordun fabrikasında her gey mi Burada her ne su. İe olursa olsun hazır:anan her şey kendi kendine yerine yerle, şir. Meselâ: tekerlekler veya marş kolu hazırlanmıştır. Her işçi ken di önünden geçen ve elektrikle işliyen muntazam »r Üze rine hazırladığı işi koyar. İki ta rafta bulunan işçiler yavaş ve fakat çok dilzrün olarak geçen otomobil iskeletine işçilerden biri çivi taker, biri videlardan birini Buğdaylar, mısırları çuval çuval © taşıyorlar.. pekmez leri süclükle götürüyorlardı. İlk düşman hattındaki bas kınn bu derece muvaffakiyet” İK neticeler vereceğini ummu” yorlardı. Erzakları yola çrkardıktan sonra dönmek istiyen Rüstem birdenbire arkasmda iri boylu bir adam gördü. Bu adam, Rüstemin üzerine yürüyerek: — Davranma! Diye bağırdı" Bu sırada Tuna üzenne pemb bulutlar çökmüştü. Sa” bah oluyor, şafak söküyordu. Rüstemin arkadaşları erzak çuvallarını taşıyorlardı. Rür tem akmcılara: — Haydi, siz yürüyün.. ben srkanızdan geliyorum, de* misti, sıkıştırır. Böylece her gün hareketi. yapan işçi. makinalaşır ve kuvvetinden fazla iş yapar, Fordun otomobillerini maliyet fiyatından fazlaya sattığı ber ta rafta mubalâğa ile anılmaktadır. Bu söz doğrudur. Çünkü Ford Meselâ: fabrikasında her gün ya” nan binlerce ton,kömünün duma, tundan bile faydalanır. Bu duman dan her gün en aşağı 25 ton sül, fot, 90 ton benzol, 25 bin metre küp gaz çıkarır. Büyük fırmlardan çıkan kar. bondioksit'i kömür yakan mah. zenlere gönderir ve o! yakıcı bir madde haline sokar. Bu işlere o kadar fazla itina edi. lir ki 250 ton kömürün yanma. sından 10 kürek bile kül çıkmaz. Fabrikanın temizliği bütün zi, yaretçilerini hayret içinde bıra, kır, Çünkü Fora kirli gördüğü yerler için söylenen hiçbir maze reti kabul etmez, Fordun muvaffakiyet sıriarm, dan biri de işçileri hiç yormama, sıdır, Çünkü demir dalresinden iki parça tekerlek halinde çıkan Yazan: rdi ik işler hemen ölizgün yüzeyler ! üzerinde harekete başlar. İşçile, rin yürümesine lüzum yoktur. Her işçi önüne gelen işi yapar ve yarım saat zarfında otomobil bi. rilecek hale gelir. Bu işler o ka. dar muntazam şekilde yapılır ki kereste, demir, cam, boya, lâstik, muşamba vesâire gibi geyler ya. rım saat gibi az bir zaman zar. fında imşi olunarak yerine yer, leşir ve herşey vaktinde istenilen yere gelir. Yordun fabrikasında her ame lenin işi mahdut ve muayyendir. Kendilerine lâzım olan berşeyi kendileri hazırlarlar. Meselâ: Bütün otomobil fab. rikaları otomobillerinin camları, nı cam fabrikalarından alırlar. ken Ford bu igiçin birdecam fabrikası açmış v e de ihtisas kazanmıştır. Fabrikada senede 90 bin tabaka cam yapılır. Forü fabrikasmın intizamı, i ve teşkilâtı mükemmel. » Herşey yerinde, her işçinin vazifesi muayyendir. Yüzbinlerce amele yapacağı işlerde âyrı ayrı mütereddit değildir. Çünkü bu. ranm insanları da makineleşmiş. tir, Ford çök mütevazi bir adam. dır. Hususl bir dairesi ve yazı, hanesi yoktur. Çok dikkatlidir. Hiç birşeyi gözden kaçırmaz. Her saman işçilerin arasında do. laşır. Fordun f İsbrikaların işlerinden ağırdır. Fakat Ford işçileri çok düşünür. İyi beslenen, iyi bakılan işçi iyi çalişir der ve onun için en aşağı işçisine yevmiye olarak beş dolar yani bizim paramızla 7,5 lira ve, rir, İşçilerinin hemen hemen hep. sinin şahsi otomöbilleri vardır. Ford çok iyi kalbli, çalışkan ve işçilerini dilşimen bir fabrikatör- dü Mükâfatlı müsabaka uzatıldı Usküdar halkevinden: Evimiz dil edebiyat şubesinin Türk kahramanlığı mevzuu Öze rinde açtığı mükâfatı edebiyat müssbakası alAkadarların teklifi üzerine 1 Ağustos 1941 cuma günü akşamma kadar uzatılmıştır. Yarı sahiplerinin gönderecekle- ri şiir, kikâye, piyes ve Türk kah. Tamahlığını belirten her nevi yazı- İsrm mezkür tarihe kadar Dil e debiyat şubesi başkanlığına gön- derilmesi, wi kasının Si pg İskender F. SERTELLİ 33“ bu adam da nerden çıkmıştı? Rüstem birdenbire kılıcını da çekememiş, hasılı boş bulun muşta, İri boylu adan, âdeta kralların cellâdıma benziyordu. Rüstemin yanında bir tek arkadaşı kalmamıştı. Ortalık iyice aydınlanmıştı. Şimdi biribirlerini daha iye gö” rebiliyorlardı. İri boylu adam elini Rüste- min omuzuna vurdu: — Telöş etme! Cesur bir e” dama benziyorsun ama, şimdi elimizdesin! Bizi gafil avladın. Arkadan Yıldırım geliyor dr yerek askerlerimizi kaçırttım! Senin de hileni anladık. Rüstem durduğu yerden atlayıp kaçmak istedi. Birkaç Macar nöbetçisi kargılarmı w zatarak: — Yasak. bir yere mezsin! Diye bağırdılar. Ve birden Rüstemin üzerine attlıp zorla kıhcmı belinden aldılar, Rüstem birdenbire düşman eline düştüğünü anlayınca şa şırdı. Fakat muhakeme ve itr gide- | sm İzi ğ ÖLÜMÜ BEKLEYEN DEREBEYI “Bir ortaçağ masalı, Çeviren: MUZAFFER ESEN — Dünkü nüshadan devam — Elli sene daha geçti, Şimdi on dördüncü asrin ortalarında. yız, Bir akş baştan zi yahlar giymiş, yanık yüzlü za; bir adam sarayın salon geçti, titrek ve soluk beni tiyarın kapandığı odanm eşiğin. de durarak “Kont oÜlrih dedi, seni İ selâmlarım .Ben beklediğin ada. mim, Kiliseyi ve tunç salibi yere İ yıkacak adamım ben., İhtiyar titredi, yüz küsur se, nedenberi ümit ettiği cümleleri nihayet işitiyordu. Iztırapla ba. salladı. Fakat misafirini görmez. dudakları istihfaf. tebessümle bozuldü. İçini çekerek: “Benimle alay ediyorsun, dedi. Yeryüzünün en kuvvetli pehlivanları, yüzlerin den sıhhat fışkıran delikanlı as. kerler, feleğin çenberinden geç, miş âlim ihtiyarlari dev vücutlu derebeyleri böyle bir teşebbüse girmeğe bile cesaret edemediler. Ben hafif, çelimsiz, etsiz ve kan, siz bir insan olduğun halde... Yabancı müteessir olmadan waline devam etti: — Kont Ülrih, ben bu kiliseyi yıkacağım. Şartlarım şunlardır. Msyansb bir kegiş, sihirli bir toz yaptı. Bu tozun her çuvala bir çuval dolusu altın istiyor. Bana para ver. Bu tozdan istediğim kadar alayın, egrisini bana bi. rak. Bu adamin söz söyleyişi kat'i ve garip idi, İhtiyar Ülrih'in ka. famt altüst oldu. Yerinden kalktı, yabancıyı ko. lundan tuttu. Onu kale mazpal. ları altında gizli bir mahzene götürdü, burada cins cins para, lar koyun koyuna yatıyordu: Şarlmanm sikkeleri, üçüncü ot . to'nun altınları, imparator ikin. ci Fredriğin beşibirlikleri, kar. âlnal Vıhman'ın, Brandenburg margraflarınm, Fredrik Barba, Tosun bastırdığı paralar ve da. ha sonra... Kontun ecdadınm şarktan getirdiği, kimsenin tanı. madığı, üzerinde yazıları kimse, nin okuyamadığı altın ve gümüş paralar... İhtiyar Senyor bir hareketle bütün bu hazineyi gösterdi: “Bütün bunlar senindir: dedi, kiliseyi yık... . Esmer adam hiç bir gey söy. lemeden torbasmı altmla dol durdu. ve yakmâz geleceğini yerek gitti; hakikaten üç sonra tekrar geldi, Ve ka. lenin bir duvarma trlannlı toz. larla dolü'bir torba yerleştirdi; sonra ikinci bir torbayı altınla doldurarak tekrar gitti. Bu gi. diş gelişler muntazaman üç ay sürdü; adam her defasında bir dalini çabuk topladı. Yaptığı hizmetin büyüklüğünü ve bir az sonra kale içindeki açların sevincini düşündükçe kalben müsterih bir halde ayakta du ruyor, ve Du işin sonu nereye varacak diye bekliyordu. Keşki arkadaşlarınm bir kıs” mmı yanmda alkoysaydı.. harp zamanında insan nefsine ne kadar güvenirse güvensin, ihtiyatı da elden bırakmamak lâzımdı. Rüstem bu tuzağa nasrl düşmüştü? O hâlâ bir rüya içinde boca” hıyor gibiydi. Yarım saat önce korkarak, çırçıplak kaça nşövalyeleri gö” zünün önüne getirdikçe, kem disinin esir düştüğüne bir tür lü inmıyordu. Acaba bu iri boylu ve zırhlı gömlek giymiş olan adam kim* di? Rüstem: torba toz getirdi, bir torba al, tın götürdü. Ve ancak hazinede tek bir altm bile kalmadığı gün bu taşınma durdu. Sonra kon. tu boş kalan mahzende kilitledi ve ertesi akşama “kadar orada bıraktı, zira esmer adam mâ. betle de yapacaklarını kimseye göstermemek istiyordu. Esmer yarı mahzenden çıkardı ve: “Kont Ülrih dedi. Serin uğ. runda çalıştım. Yaptığım İşten ve kazandığım paradan memnu. num. Allahısmarladık.,, Kapıya doğru yürüdü, sonra durdu ve yeşilimtrak alan yüzünde iki elmas gibi par. layan kara gözlerini ihtiyara çe. virdi, hafif ve alaylı bir sesle; “Muhterem kontı yarım tam iki yüz ellinci yıla basıyorsunuz; bugünü kutlulamak için büyük bir bayram ister değil mi?,, Esmer adam gitti ve kont du. varın arka tarafında bu adamın kahkahalarla güldüğünü işitti, Birdenbire sakin ve sessiz ge, cede bir âkın korkunç gü, rütüsü işitildi, ve alelâcele ko. şan köylüler kilisenin duvarla. rmımn birisinde koca bir delik açıldığını gördüler; bu deliğin ö, nünde ihtiyar Ülrih doğuyordu, fakat artık o, köylülerin tanıdı. ğı beli bükük ve asasma dayan, mış ihtiyar değildi. Hafif vücu. du ihtiyar bir ağac gibi dim dik duruyordü. Birazi sonra yeni bir infilâk oldu. Ateş almış tahta bir heykel bir bomba fırladı ve köyün kulübelerinden birisinin üzerine düştü. Birçok köylüler dökülen taşların altında ezildi, canlarını kurtarabilenler yakım bir tepeye sığındılar ve kıyamet kopuyor diye diz çöküp sabaha kadar dua Patlamalar sür'atle biribirini kovaladı, kilise parça parça yere döküldu. İhtiyar kont, vücudu dim dik, kolları çapraz, yapayal, nız bekliyor, ve ölüme kavuş. mak için bir an evvel çan kulesini yıkılmasını istiyordu. Ateş alan kltibeden yangın bütün köye saldırdı. Yeni bir patlama. Bu sefer çan kulesi temellerin. den sarsıldı ve çanlar adı aci öttü. O vakit kilisenin harabeleri içerisinden, gittikçe sıklaşan a. Jev yığınları srasmdan esmer bir hayalet firladı, açık ve alaycı bir gülüş çınladı ve kont Ülrik kulaklarınm dibinde bir ses igitti: “Kont Ülrin, intikamını alı. (Lütfen sayfam çeviriniz) — Beni bırakın. size zara" rm dokunmıyacak! dedi.. Fa- kat burada alıkoyarsanız, biraz sonra mahvolursunuz! benim esaretim, size tuzluya mal o* har! İri boylu adam: —Sen korkusuz Janı tenr mıyorsun galiba? ! diyerek gül dü Ve elini kendi göğsüne vur du: — İşte, bütün dünyayı tir reten o meshur kahraman bes nim. Rüstem dikkatle bu adamm yüzüne baktı; — Fransız kralını lum, diye övündüğü “sağ kor kahra” man, öyle mi? — Evet, görüyorsun ki, yar nımda ancak dört silâhşör var. Fakat ben onlara veya ordır ma değil, ancak kendime güve- nirim, (Devamı ver)