13 Mayıs 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

%îîstauktan iyile öyle sevindi ki ta- _edemar.sı'n. Asıl dostlu. İŞte bu tarihten itibaren , 'e yırtan bir kurşun 7 n beyninde bir iİs- ön bEhI'dı “Mademki evve, Idı, benim için o kadar gösterdi. Mademki mla büyük dostlu- l sebep benim, nicin bü. ini kardeşime bıraktı kz. bir şey vermedi ?,, i ğ başka bir sual sör- 5. iSinde henüz müphem i Şüphe, — düşünceliden '%n olarak sessiz kal. n sonra sokağa çıktı £ bir yer bulamadığı | €czacı dostuna ugradı. , şda.m cok sevdiği Faru- h Ödle karsıladı. Evvelâ, Onun müstahzar pro. et"îıfım:îa konuştülar. Son- 4 4 Tarıkım miras mese. | he safhada olduğunu, pa- p. Tp almmadığını ve bu 4 bir kaç müphem sual Faruka karsşı düy. | %k dostluk — dolayısiyle W Siyetnamede hatır]anma M bir türlü kabul € * buna pek l—:ız.ıyordu. ONun sesindeki mütered- ten, gözlerinden, dili. A kadar geldiği halde dediği, bu —ihtiyatlı ve adamın hiç bir zaman W Weceği cümleleri keşif, M Sttiğini sanıyordu. — İ Süphesi kalmamıştı. İh. D, Açıkca ifade edemediği GÜ su idi: “Anneniz hav- H dikodu yapılmasına se, olan bu mirası karde- bul etmesine mâni ol. » Hattâ eczacı, Tarr Min oğlu olduğunu bi. “AYordu? Evet, bu zan- ' muhakkaktı. - Niçin BSindi ? İş o kadar müm. Htemel ve açık görünü- | bizzat kendisi üç gün, ini aldatmak için Vvetiyle, evlât kalb'nin bütün hilelerle bu kor- & ile göremiyor muy. - “Dite yeniden yalnız kal- P Srkin meseleyi tek ba. ı ek arzusunu içinde Myîga kalktı, şaşıraa Ve %hu sıkarak — tekrar ı”a bütün servetini niçin e oüka bıraktı?,, suali ona sorduran ' bir kaç gündenberi ttebe başlarsa, bizim va Te olacak? Vaziyetimiz? Kaleden İYorsun? k Etme! Şu karşıki ova- rd—l'%u mağlüp olsa bi- ! kalesi gene düşmana ymîak İşleri yoksa bir hsi_“lEr En sonunda ge- Vere dönüp gidecek- Aüzün galip geleceğin- Misin? :' kadar eminim.. Yıl- *Se bile, düşmanı mağ- y r Türk ordusu yeter. ban lŞeIı görünüyordu, : Y harbi Türklerin ka- , PEden emin olduğunu üeeflıhcleı in benimkins ! Ben çok yer gez- şk lstırap ve hisromanı SAĞ e bulundum. Ham- - __. NAKLEDEN: ethi Kardeş mücadele ettiği bu tabil ve aşa- gıkıl his değildi. Fakaf müthiş bir şey, kardeşinin bu adamın oğlu olduğuna, bizzat kendisi, nin de inanmağa başlaması kor- kusuydu. Hayir, böyle bir şgeye inanma. mıştı. Hattâ bu caniyane suali kendisine soramazdı bile! Bu- | Yazan: Hüseyin oğlu Mehmetle, Meh. met oğlu Mehmet Işılırmak köyünün çocuklarıydı.. Ta rahmetlik — dedelerinin günündenberi aralarında iki dönümlük bir tarla davası güdülüyordu. Hattâ bu yüzden babaları Hüseyinle, Mehmet dö- güşmüşler, mahkemelik olmuş. lardı. Hele rivayete inanmak nunla beraber bu pek hafif, su akla hayale sığmaz şüphenin zihninden tamamiyle sökülüp e. bediyen atılması lâzımdı. Ay., dınlık, kat'i bir emniyet, kalbin. de tam bir sükün istiyordu; güz- kü onun dünyada anresinden başka sevdifi yoktu. Kararını verdi: lâzımgelirse, Hüseyin oğlu Meh- medin koca amcası Himmet ağa Yüceçmar dibinde ölü olarak bulunduğu zaman şehir dokto. runuün raporuna bir türlü inan- mak istememişlerdi. Bu ölümün mutlaka —esrarengiz ve meçhul vasrtalarla düşmanları tarafm. Ve geceleyin deniz kenarmda böyle — dolaşarak hatıralarımı yoklayacak, vaziyeti muhâkeme ederek kat'i bir neticeye varacal: | bir daha bu meseleyi hiç düşün- | miyecekti.. | Düşünüyordu: Evvelâ hâdise- leri tetkik edelim. Sonra onun kardeşime ve bana karşı olan muamelesini hatırlamağa çalışa- cağım. Böylece kardeşimi bana tercih etmesinin sebeplerini bu. lup çıkaracağım... Evet, “Tarık onun eline düşmedi. Kabul, fa- kat beni daha evvelden tanıyor | ve çok seviyordu. Eğer annemi sessiz ve ihtiyatlı bir aşkla sev. miş olsaydı, beni tercih edecek- ti; zira benim sayemde, kızıla yakalanmam dolayısiyle ailemin samimi dostu olmuştu. Şu hal, | de, büyüdüğünü gördükçe Tapim « Karkarşı insiyaki «bir” mu“hsbm—h duyması hali müstesna, mantı. | kan beni kardeşime tercih et- mesi icabederdi.,, Hafızasında bu adamı canlan. dırmağa, görmeğe, tanımağa ve ona nüfuza calıştı. Yürümenin, ayaklarının hafif hareketinin fikirlerini karıştır- | dığını, hafızasını — gölgelediğini hissetti. Fakat maziye dikkatle bakabilmek, hâdiseleri rahatça tahlil edebilmek için yalnız ol. ması lâzımdı. Geçen akşam yap- tığı gibi rihtim boyundaki sıra. lardan birinde oturmağa karar verdi. Önüne ilk çıkan sıraya o. turdu. Ethemi elli yaşlarında bir a. dam olarak tanıyor, daha gencli. ğini hatırlıyamıyordu. Kardeşiy. le beraber onun evine giderlerdi. Tatlı sözlü, müşfik bir adamdı. Hic bir zaman birini ötekine trcih eder görünmemişti. (Devamı var) dolsun şimdiye kadar hiçbir sa- vaştan mağlüp çıkmadım. Kalemiz de bir vıllik erzak var. Fakat ben, bu erzaka değil, düşmanın zaafına güveniyorum, Düşman orduları- nın gerisi çok bozuktur. Herkes zafere kavuşmak hülyasile şimdi- den sersemlemiş... bütün Fransız ve Alman şövalyeleri, peşlerinden getirdikleri yüzlerce kadını ve iç kilerle etrafımızda eğlenip duru- yormuş. Böyle bir ordu nasıl mu- zaffer olabilir? Harp — yapmadan. zafer şenlikleri yapmağa kalkışan ve başmı sevgililerinin — dizinden kaldırmayan şövalyeler ve zabit- ler bu vaziyette olunca, — askerin de mahneviyatı bündan farklı ol- masa gerektir. — Yıldırım, düşmanın bu vazi- vette olduğunu haber alabılse, o- B e ytf w ÜnESMMce Ve aln> Dlsmnan he Üülüsü Uddkikdlen DÜ liasue ist, U! ları yıkmak ve perişan etmek güç bir iş olmıyacaktır. ğunu hâlâ aralarmda iddia edeip dururlardı.. Ormandan odun kesmeğe gittikleri zaman omuz. larmdaki baltaya bir göz atar- lardı. Eh ne olur ne olmaz! Belki tarla komşusu düşmana rastla. mak nasipti!,.. Yıllardanberi bi- lenen dişler kadar baltalarında keskin olması lâzımdı. Bir uçu. Mehmet oğlu Mehmet, Hüse- yin oğlu Mehmedin her yıl gün batrsı tarafında purcak — diktiği dört beş ölçeklik topragğa gözle. rini diker, İlle bu benimdir! diye direnir dururdu. Mehmet oğlu Mehmet de Hüseyin oğlu Meh. medin gün doğusunda ekin ekip işlediği tarlanm — etrafında bir kaplar gibi dolaşır. — Aha bur- dan şuraya kadar bu tarla bana hak mirastır, rahmetliler, bana: Ölürüm de onun yanına komam! der ter ter tepinirdi. Bu beş on kulaşlık toprak par- çası yüzünden kat defalar, bir jandarmanmın iki yanında ta şeh- rin mahkemesine kadar, biribir. lerine diş gicwdatarak — yol al- mışlardı. Hele yakışıklı bir koç yiğit olan Mehmet oğlu Mehme. din bütün kinleri hiçe sayarak fırsat buldukça dilber Kezibana. sevdalı bakışları Hüseyin oğlu mehmedi öfke küplerine bindi- rir. — Bacımı lokma lokma doğ. rar İşilirmağa atarım da gene o doğuza giz vermem! — diye ateşler püskürtürdü.. .. Günlerden bir gün köy meydanında, davullar zurnalar galarak kur'a askerini bir araya toplamağa başladı. — Sapanını, tırpanını atan gençler silâha sa- rilmak aşkıiyle köy meydanına koşuyorlardı. Bu seferki çağrı. lışta yürekleri sarsan başka bir cazibe vardı; Toprak ananın se, si ta hudutlardan geliyordu!.. Hüseyin oğlu Mehmetle, Meh. dan yapılmış bir cinayet oldu- | Yiğit ol;da sen kurtar dediler.. Omm-.öir FNL RRAAN N Mehmetcmgm bayramı Nezihe Muhittin met oğlu Mehmedin srra numa- raları biribiri ardınca cağırıldı. Yanyana durdular.. Birinin sağ omuzu öbürünün sol omuzuna bitişik olarak gür seslerile Türk marşını bir ağızdan söylediler.. İkisinin de yüreği tek yürek gi. bi çarptı.. Gene yanyana yola düzüldükleri zaman arkaların- dan dilber Keziban, bal rengi gözlerinin sağından'kardeşsi Hü, seyin oğlu Mehmet icin, sol ta- rafındaki kalb gözünden de giz. li sevdalısı Mehmet oğlu Meh- met için ayrılık yaşları döktü.. Fakat masum ve körpe yüreği bütün Türkün selâmeti için müu., kades büyük dua ile doldu. Şimdi —yollarda Mehmet oğlu Mehmet sağma, Hüseyin oğlu Mehmet de soluna döndükçe tar- la komşusunu görüyordu. Kuzular gibi yanyana yürüyen bu iki eski hiddetli çapkıım iri kara gözleri, şimdi biribirine i. lişince candan ve yürekten gü- lümseyordu artık... Omuz başla. rında güneş ışığıyla parıl parıl parlayan süngülerinin keskin u- cuna göz attıkça, onlarm nereye saplanacağını! Kalbden — kalbe yel alan bek ahitle kararlaştırı. yorlardı.. Bu kahraman yolculuk ta hududa kadar böyle devam etti: Öyle bir can eşim var, Ondan iyisi bulunmaz. Gökten inse yıldırımlar, O yanımdan ayrılmaz., * sUĞ Ti E Benim yüreğim yanar. Bir damla kanı aksa, Gözlerimden kan akar.. ik Çünkü kbanı kanımdır, Camı, canımdan tatlı. Şanı benim, şanımdır, Topumuz Mehmet Adlı.. * Bir.. ki., üç rap!.. Bir ki üç rap... Bir ki üç rap.. Ta hudut- larımıza ulaştılar Sımnır boyunca konaklar kurulduğu zaman genç bir teğmen erlere gittikce yük. selen sesiyle bir nutuk söyledi. Mehmetçiğin ateşten yılmaz gö- zü düşman hudutlarına dikilmiş. ti. Bütün Mehmetçiklerin yerleri sarsan ayakları birer and âbide- si gibi hudutlarına dikildi: Aha buradan Tatataa aa a... Öte. lere kadar hep benimdir!... Ölü: rüm düşmanı toprağıma sok. mam! Diye gürleyen tunç sesi yalçın kayaların bağrma çarparak gök- lere yükseldi. O gece büyük bir Otel yapılmaya elv 3r . Şii kiralık biına Ankara caddesinin er m.uteber yerinde fevkalâde nazaretli ha vadar ve aydınlık bir bina kitâlrktır, Vakit gazetesi idarehanesine müracaat, Esas No: Yeri parsel 17T 1440 ada 406 pafta 1li, parsel 9 1442 Taksim caddesi . pafta 11, parsel 8 1449 hit Muhtar Hâmit sok. mah, 1455 mit sok.No. eski 3,yeni 8 145T 1459 hit Muhtar mah. 1481 1463 hit Muhtar mah, 1484 1465 1467T ve peşin para ile satılacaktır. 1439 Beyoğlu, Şehit Muhtar Mah. Taksim caddesi No. eski 3 yeni 188, 12/4 ada 406, pafta 11, Beyoğlu, Şehit Muhtar mah. Taksim caddesi — No. eski 3, Beyoğlu Şehit Muhtar mah, No. eski 3, yeni 188, 11,12, 12/6, ada 406, Beyoğlu Büyük Pangaltı Şe. Abdülhak No, eski 8 yeni 2 Beyoğlu büyük Pangaltı Şehit Muhtar mah. Abdülhak Hü« Beyoğlu Büyük Pangaltı şes hit Muhtar mah. — Abdülhak Hâmit sök, No, eski 3 yeni 10 Beyoğlu Büyük Pangaltı şe«e Abdülhak Hâmit Sok., No.eski 3 yeni 12 Beyoğlu büyük Pangaltr şe, 6585.— arma hit Muhtar mah. — Abdülhak Hâmit sok, No. eski 8 yeni 14 Beyoğlu büyük Pangaltr Şöm 6800 — Abdülhak Hâmit sok, No, eski 3 yeni 16 Beyoğlu, büyük Pangaltı gee 6450— arsa hit Muhtar mah, — Abdülhak Hâmit sok. No.eski 3 yeni 17 Beyoğlu büyük Pangaltı şee T8T5.— hit Muhtar mah. Abdülhak Hâmit sok, No. eski 8 yeni 18 Beyoğlu, Büyük Pangaltr şee 6020.— hit Muhtar mah. Abdülhak Hâmit sok. No.eski 3, yeni 19 Yukarda aöres ve tafsilâtr yazırı gayri menkuller açık arttırma usulle Emiâk velnytam Bankasından: cİnsi ATsâ kıymeti TÜÜ.— Mmesahası 85 M2 teminatı TÜ.— 210.— Aarsa 21 M2 2320)— arsa 116 M2 2302— 68833. — arsa 455.50 M2 68580 8780— Aarsa 582 M2 7T880.— arsa 522 M2 Töğ— T15b.— arsa 417 M2 715.50 4390 M2 656850 arsa 680— 4380 M2 645.— arsa 825 M2 7587.50 arsa 1204 M? G602— İhale 15.5.041 perşembe güdü saat ondadır. Arttırma esnasında verilen pey miktarı mukadder kıymeti geçtiği tak. airde teminat akçesi derhal arttırılmıyarak ihale kimin uhdesine icra edilir "#e teminat akçesi öne ikmal etltirilecek ve bankanın göstereı,eğl şekilde Nüe | aerden tasdikli bir taahhültname verecektir. — — ü İsteklilerin teminat akçesi, nÜfus tezkerssi ve üç kita totogratlı. blrıikte bildirilen glin ve saate kadar şubemiz emlâk servisine gelmeleri lâzımdır. (8T5) (8452) VAKIT matbaası Kitap kısmını yeniden tanziım edip açmıştır Kitap, mecmua, gazete hbasar. Tâbiler namına diz?i isleri alır. ateş yaktılar.. Etrafında cura ve tanbura çalıp türküler cağır. dılar.. Elele hora teptiler.. Yur- du korumak aşkiyle yanan yü. rekleri, dalga dalga taşan ateşli kanlarıyla o gece büyük bir şen- lik yapttlad, Gece, hepsinin kalbinde yatan büyük arslanlar çadırlarına ce. KALE İÇİNDE BİR AŞX MACERASI Yazan: İskender F. SERTELLİ < il - Biraz sonra küçük Ali — tekrar geldi: — Demin çok yorgundum... he« yecanlıydım. Bütün gördüklerimi ve duyduklarımı — anlatamadım. Şimdi size gözümle gördüğüm bir sahneden bahsenedeceğim, dedi ve anlatmağa başladı: — Bir köy evinde âhenk vardı. Beni âe köylü zannederek yol ver- ditar, evin bahçesine geçtim. Bu evin gl'ne sahart-dında — bir kaç genç erkekle birkaç kadın içki 1- çerek eğleniyorlardı. Bunlardan birinin prens (Dö Borbon (1) ol- duğuanu anladım. Rüstem sabırsızlıkla sordu: — Onun prens Jak olduğunu ner den anladın? — Yanındakiler kendisine müte madiyen “prensim, diye hitap edi yorlardı. ; — Buraya neden gelmişler.. — ÜOrdu karargâhından. Birkaç kadını bu köye* kapatmışlaf... bir (1) Fransa Kralı Şarl'in üç yeğeninden biri olün Jük — dü Borbon, —— kaç gündür samanlıktan çıkmıyor larmış Doğan bey: — Konuşurlarken sen nerdey- din? diye sordu, Gözcü: — Ben bahçeden gözetliyor ve dinlivoerdum. Kralın küçük veğeni: “Yyılarrrm Beyazıdı ben esir alır- sam, kendisini krala hediva ede- ceğim. Fakat, yüz elli carivelik haremini ben alacağım, diye bağı- rıyordu. Rüstem bü sözlere fena — halde içerledi: — Padişahın, sefere, — kendileri gibi kadınlarla beraber mi çıktığı- nı zannediyorlar? — Evet. Böyle sanıyorlar âsla- nım! Hattâ genç Fransız zabitlerin bana"nediye etmez misiniz, asalet- maab!,, dedi..Prensin vaadleri ve 1]1:—“ «Tarr ” .ğ':._ı"; hyıd_ kı.. »7——1"“1 zabitin ricasıtı is'dı etti:* | ! İ , “MOLi ;; Mehmet — yanıbaşımda — yatan Mehmet oğlu Mehmede uzana- rak yavaşça kulağına fısıldadı: — BSenin tarlan benim, benim tarlam senin bu bu toprak hepi. mizin.. Köye dönünce de Kezi- banı sana vereceğim. Hiç kasa. vet çekme., Can yoldaşım.. Kan kardeşim.. Yurd soydaşım be- kildikleri zaman Hüseyin oğlu, nim!., dedi. Rüstem gözlerini yere — dikmiş düşünüyordu: — Demek ki bu herifler Türk- leri mağlüp edeceklerinden o dere- ce emin görünüyorlar, öyle mi? — Evet. Türk ordusuna şimdi- den nerişan olmuş gözüyle bakıyor lar, Rüstem birdenbire fırladı: — Of, amca! ben bu — iç sıkıcı habetleri daha fazla dinliyemem. Alnımıza ne yazılmışsa, onu göre- ceğiz, onu çekeceğiz. Dua edelim de Yıldırım çabuk gelsin, Rüstem odadan çıktı Küçük Ali, Doğan beye: — Düşmanm iç yüzü böyledir, beyim! diyerek, hâlâ etraftaki köylerde gördüklerini anlatmağa çalışıyor- du. Rüstem odasına tidip yatmıştı. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: