8 NISAN — 191 ETSY TABER — Aksam postam (Nakledeh) LL Radyo başımda oturmuş musi. kinin bitmesini bekliyordu. Mu siki proğramı ve bestekârlarla re alâkası vardı? O ajans ha Büyük hareketli zab'ta romanı | berlerini dinlemek istiyordu; on- —Uü Topal bir yerli onlara iki gün evvel, yanmda bir kadın bulunan bir Avrıpalınm oradan O göğüiğini | ve kendilerine fki şakinin kılavuz- — yaptığını söyledi “— Ne tarafa gittiler?” Sunlini Varboro sormuştu. “— Tüscülarm kullandıkları pa- İkndan dağlara çıktılar, çok acele “diyorlardı.” “Biz de acele etmek mecbu, tiyötindeyiz!” Babşişi vermeyi unutmıyafak atlârs atladılar ve patikanm yo- lanu tuttular, Söyahatlerinin bu kssmmı çok Yorucu idi.: Hep yokuş çikiyor - ardi, Ârazi dağlık ve çok kayalık, İki kere uçuruma yuvarlanmak | tehlikesine maruz kaldılar, İki gün sonr uzaktan bir köy | #öründü, Varboro köyü Büyük | Baba Jaka gösterdi “— Belki orada...” — Zannetmem binbaşım, Baş- ka Yerde olacak. bunlar... .Sonra dikkat etmeliyiz, dağ başmda ge. *eldri müthiş ayaz olur... Burada #oanklamamalıyız. — Silâhlarımızı an hazır bulunduralım.” Yirmi dakika sonra köyün kens- hea gelmişlerdi. Her ihtimale karşı ihtiyatir dav- #anişorlardı. Bifdenhire kulübelerin bi-inden "li föterli bir kadm belirdi Jak İnerini aydınlığında iki katırı gör Ü. Ağnen bağlanmıslardı. | mm kulağına eğilerek fı- ) Binbaşım ; aradığımız katır, İk o büyük evin önünde,” “— Vay canıma!” Köyün sessizliğini bir ezan od Yazan: OTWELL BİNNS mek için yeristedi. Adamlar, onlara, köy ucundaki bir kulübeyi gösterdiler, Hayvanls- râ samanıni ancak para mukabilin- de verebileceklerini söylediler, Varbora atlarma arpa yedirmek istiyordu. Katırları yeni görmüş gi. bi sordu: . “we Köyde bizden başka yaban, cılarda mi var?” — Evet! Allah belâlarını ver- sin. Evliya mezarmdaki arpayı ka» tırlarma yedirdiler, Herifin yakın. da bir de kadm vir!” Varböro yerlinin hiddetine işti, rak etti: .— Çok blyük günah ler,” giemiş- Johanson Waşma”gorap örmüştü, Köyün yeriMeri'çok müutsaser in: Sanlardı ve evliya mezarma konan arpaya el siirmek haramdı, Adam devam etti: “— Yanlarında iki yerli vardı, Fakat ikisi de cezaları hayatları diler,” Varboro göçönleri tahmin edebil, di, Johanşenin “kılavuzları, köy ei, varmdaki mezarlıkta, sarpaları kas tırlars yedirmişlerdi, Herifler, mu- kaddes arpaya el sürdükleri için 6, | dürülmüş olaşsklardı. Sıra Johansene gelmişti. VWarboro istifini bozmadan hid . detle bağırdı: “— Edepsiz köpekler; gebertil- dikleri iyi olmuş! Kadın nastl, genç mi?” ile ödedil “— Her hangi bir erkeği tatmin edecek bir derecede... Esir pazarın- da çok yağlı müşteri bulacağı mu, hakkak?” La Yakâhayı he yapacaksınız?” — “Ölü karlara havale edece. & LAŞİSRA Nİ ları bekliyordu... Müzik çalarken son ayrılış | sahnesini hatırladı, Hristo, vâte. ninın daveti Üzerine cepheye yide cekti. Tayyare meydanının ka. pısma kadar kendisine refakat | etmişti, Arkadaşı oradan filosu” na “Z” filosuna - katılarak ha- reket edecekti Kalbi, vatan aşkı ile çarpan cesur bir tayyare za- biti idi, Ah! Meydanın kapısı önünde. ki o sahneyi Keti hiç bir vakit unutamıyacaktı. Zira ikisi de kargılıklı âynı kuvvetle biribirie | rini seviyorlardı. İhtiyat tayya. reci olan Hristo zengin bir &i” almıştı. Aynı milessesede Keti onun daktilosu olarak çalışmak. şefinin ciddi tavrı, sayı” lı sözlerinin, yakışıklı, güzel g?- rünüşünün, bahusus sonsuz n& zaketinin kendisini bir mıknatıs gibi çektiğini hissediyordu. Bu- na mukabii Hristo da, çekingen zeki uslu ve bazan da melanku- lik tabiatlı kızcağıza hayran ol. muştu. yavaş yavaş kendisi bile farkına varmadan kalbi konuşu” nuş ve Ki sevmişti. ta idi, Ansızm harb çıkmıştı. Kimse nin arzu etmediği, fakat birden bire bütün milleti elektrikliyen harb, Hristo da Üniformasmı giyip tayyare meydanma koştu. Sigorta şirketinin halim ve sulhçu şefini unutmak, gene çetin muharebelere hazır eski filo kumandanı olmak için bir. kaç saat kâfi gelmişti. Keti üzülmedi, zâafa kapılma” *&. Bilâkis hava meydannm rd “Allahuekber, allahı: "elemesi VAİZ BRÜT düyüklü” diparaf”İ Kupısma Kader orna yanyana Jük, Varboroya: *— Köyde gayri tabil bir şey: Etçiyor, Ezan saati olmadığı ie... Her halde müezzin çıldır ıştır, Johanson fena vaziyete iş. olacak.” “— Herif geberse, umurunda 8 değil; Lâkin kadım kurtarma; —. “Nasi kurtaracağız, bilmem İS? Kulübeleri" saydım: Dokuz, “Öyde en Ax on İki erkok var de. olur; bunlarla başa çıkrma "i “— Gecenin karanlığı ve bizez” ik işimizi kolaylaştırır. Tegebbüse girişmeliyiz. Büyük 9s gidip atları getirelim.” |, Varboro ve Baba Jak geriye 45 k atlarma bindiler. Köye at 8, “iade girdiler, Nal seslerini duyan bir kadın Ira bağıra en büyük kulübeye f Kulübeden eli fenerli iki yerli it #rboro, onlara müelümenca bir verdi ve gecâ konaklıyabi!. | > Hayır. Bayram paşa, elen izle beraber sefere gitmişti İba kendisi Bağdıt önlerinde KE olmus. Kati bir O haber yok biz duyduk. i, Lukreçyanm bu t sıkıldı: 5 Bağdat önlerinde ölen bir im vaziyetinden haberdar olu uz da, İstanbulda olup bi- ri nasıl duymuyorsunuz? İşte do buna şaşıyorum. “ Bana inanınız, (sultanım! lahi bir şeyden haberim yok. t, hiç üzü'meyiniz.. Ben şim alde sultana gider, bu mesele İüllederim ve sizi harenvleki za götürürüm! eçya taş odalardan Yat Mansa, eski şerefli o mevkiine Neyi elbette arzu ediyordu. Söz veriyorsunuz, — değilmi ie#im? ne halde bulunduğumu biYorsunuz! Ben buralara düş& Ve mermer taşlar arasında habere Berberi kadınlarınm*erzeklere na” #i işkence ettiklerini biliyordu. a- dam devam etü “.- Görişe dinmeliyim. Ya bancıçok konuluyor... Fakir daha fazla konuş uyacak.” Fener! Varboro ve Jakın yanın, da birakarak karanlıklar içime dal- dı, Büyük Baba Jak“gülerek: “— Jöhansen hapr yuttu, Ber- berfleri çenesile kardıramazsa gün bürtüye”gittiği' gündür." 4 Gigi Bir” kadm” gölgesi” belitmişti, Yabancılara batyurdu. Varbo ro atlar “bakıyormuş “gibi Yapa. rak fenbri kaldırdı. Fenerin ışığı altımdan kadınm pe çeli oldüğune çördü kalti sevinç ten atmiyâ başladı, zira Berberi kadınları peçe'kullanmâz'ardı, Et vrafina baktı, *kimseler'yoktu; ka. dma doğru ilerledi. ve-ingilizc: ha Gif sesle? '— Madam, birini mi artyorsu. nuz?” (Dern var) inme bir kimsemiyim? k etme. diyerek Lukreçyanın yanından ayrıldı. “Mer Luireçya merak ediyordu: caba Eimas'ağa onu , bu mahbes hayatından kurtarabi'ecek mivdi? Yoksa oda: ötekiler | gibi onu teselli etmek için mi gelmişti? Lukreçva bir iki gün bekle meğe kerar vermişti, Zaten beklemese ne yapacaktı” Biz kere 'valdesultanın eline düşmrürtür Sarayın binbir ıstrabiz dolubu odalarından nasılkurtula caktı? Luireçya © gün mazisini hatır lağı: xi» O» esarete ilk defa'düsmüş değildı, Vakti'le nnu Venedikten Akdenizdeki İtalyan «adalarından birine kaçırdıkları zaman, Vene» yürürken içinde bir gurur. bir iftihar uyanıyordu. Kapmm > nünde durdular. Ellerini sıktık- leri vakit en hararetli ve içli kelimelerle sadakâtlerini, aşkla» rını birdaha ifade ettiler. Hristo ciddileşmişti. — Beni dinle, Keti, dedi, Şim, di gidiyorum... Ama senin wi teessir olmanı istemem, Tekrar geleceğime kuvvetle inanmalısın Ve inşallah sağ salim dönersem, artık evlenmemize bir mazeret kalmayacaktır. İlk defa Ketiye evlermekten bahsediyordu... Keti bunu deha önce İşitseydi sevincinden çılâr rirdı; fakat o gün ancak yüzüne bakâabildi.: — Sen sağ, salim gel de, & tesi kolay. Baska bir arzum yok, Hristo.. Ateşli bir ayrılık © “esi bu konuşmalarına nihayet verdi. O Uçuş sahasma diğer arkadaşları” nm vanına koştu; kumandanm kısa direktiflerini dinledikten sonra tayyaresine bindi, | gorta şirketinde iyi bir mevki , Mağrur Elin Kısa bir sessizliği müteakıp oniki motörün valışı, . korkunç gürültüsü.. Tayyareler biribirini takip ederek şeref osomalarına yükzseldiler. Keti caddenin kerarında, par. maklıkların gerisinde (gözlerini gökten ayıramıyordu. Bir aralık sevgilisinin tayyaresini, hattâ bizzat Hristoyu da farkeder yibi oldu. Biraz sonra kartallar siyah bir leke haline gelmiş ve nihayet ufukta gözden kaybolmuştü.. Şimdi radyodan ajans hâberle- rini bekliyor. Resmi tebliğden sonra cephe haberleri: Hücum. lar, bombardımanlar, hava harb leri bildiriliyor. Bütün bunları dikkat ve heyecanla dinledi. sun harekâta sevgilisinin de iştirk ettiğine emin olarak içinde bir merak, bir sıkıntı hissediyor... Neden acaba? Bunu kerdisi ie anlıyamıyor... Kendisi de, bugün ruhunda bu endişeyi tevlit eden amili izah edemiyor... Birdenbire yüreği hopladı T. yo, hava harekâtı hakkında 1“. habirlerin göndendiği haberlerin neşrine başlamıştı. “Son gelen malümata hâzaran hava kuvvetlerimiz büyük mu - vaffakiyetler kazanmıstır. .ir tayyare filomuz düşman tayya relerile giriştiği bir hava har. binde beş düşman tayyaresi uü- şürmüştür. “Z,, Filosu kuman. danı Hristo Maroni'nin bilhassa gösterdiği kahramanlıklar ehem- miyetle tebarliz ettirilmekte ve bir düşnan tayyaresini kovala dıktan sönra üssüne dönmediği bildirifmöğtedir. “ Tayyarcimizin. daha büyük kuvvetlerle kahramanca çarpı şarak şehit düştüğü zannedil. mektledir,,.. Keti fazla dinliyemedi... Bu # rada radyo muvaffakiyetleri saymakta devam ediyordu... Şimdi etrafında bir boşluk his. sediyordu. O güne kadar sevgi" lisini beklemiş, dua, etmişti. |, Fakat şimdi? O, gitmişti, va zifesini yapmıştı. Bu defa sira kendisine gelmiş“ ti, oda vatan uğrur'a bir hizmet. te bulunmak, vatanıma yardim etmek için derhal harekete geç” meliydi. Bir arker kaybolmuş. tu; munhal kalan yerine bir Ji- ğeri tarafından doldudulması lâzımdı Kendisine nastl bir va. zife düşebilirdi? Cephede yara" ların ilk tedaviye ve kadın » seliisine muhtaç oldukları ma halde hastabakıcılık... Bitti. Hastabakıcı sıfatile cepheye gidekti. Arcak bu ş& kilde sevgilisinin başlamış ol- duğu işi tamamlıyabilecekdi. lele -tolürsies ilgi Geli 10) CASUS: LUKREÇY. Dördüncü Murad devrinde bir lendi gövalyesinin kıt Miyiz İSKENDER SERTEL -136- dik di'beri orada da bir şövalvenin eline esir düşmüş evinde o iki yıl oahpus kalmıştı. Bu, ihtiyar bir şövalye idi... A- daya gelen bütün (o korsanlardan haraç alır, mevkiini tahkım eder- di. Şövalyenin yaşı altmışı geçkin olduğu halde Lukreçyaya düşsünlük - göstermesi dilberim © ümütsizliğe du, Luk'eçya, ber zaman, kendisini delice seven bu ihtiyar deniz kur» dunur elinden nasıl kurtulacağını ta Venedi düşürüyor- işünürdü. Osmanlı sarayına (ikinci defa düştüğü zaman, o günleri hatirir yordu: bır gnü şövâlyenın evim bir korsan. gelmişti. Bu adamın kadımisra karşı zaatı yoktu Bü- tün zevki sarı altınları sarı torba. ara doldurup saklamaklı. O. esir düşen veyabut esirciler elinde in tiyen kadınlara çok acırdı. Ketalor yalı 5 korsan olan Miha; bir gür Lukre;ya ile karşılaştı. Şövniye o gün evin üst katınde hasta yatıyordu. Mihal, şövalye yi yoxlamağa gelmişti. Cephe. İleride grammos dağ. ları, solda Sinolika. Gök ku ağır bulutlarla örtülü. Monotor top sesleri geliyor. Kar- şıda ufkun nihayetinde İvan ve Morava'da son dere Fidiletli, çetin ve tarihi wwharebe olmaktadır. Herkes diliyor Ki milletin mukadderatı orada taay yün edecek, Nihayet Şüyitk mü de yetişiyor: Görice düstü! 'T. pelerde, ovalarda hep bu ses a” sediyor,. Arnavutluk dağlarının rüzgür bunu tekrar ederek dur- madan esiyor, Kazanâ'l bir Keti, cephede sıhhiye “aşki. Iâtına intisap etmiştir. Düşma run terkettiği e girip yara. Mları kurtarma! meşgul olu yorlar. Tek tük düşmanm mün. feriden yakalayab'””i yolda yarslı bulunuyor. Sıhhiye teşkilâtı bi lamak ve ilk sıhhi yapmakla uğraşıyor katlanan kadır y da yardım bekliyor. Dudaxlırın dan hiç eksik olmayan bir ebes. siimle Keti teselli dağıtarak bun ları tedavi etmekten zevk vuy, maktadır, Bir saat önce hüriyetins kavu- şan köyün yolunda yerde mecal. 8iz yatan bir ihtiyara tesadüf et mişlerdi. Kendilerini görünce son bir gayret sarfederek güç le bir iki kelime murıldanabildi. — Polis karakolu bodrumun. da bir askerimizi hapsettiler, © nu kurtarın. Hep beraber rumuna koştular. Keti de onlir arasında. Tesa- düf edeceği her asker ona Hris to'yu hatırlatıyor: onlara Yar dım ederken sanki sevgilisine esirler ksrakolun bod. edt. yaşadığına karşı mal “e vür bile — Düşman kovalamakla lüzu. mundan fazla uzaklaşmış bulu- nuyordum. Üç tayyare düşür. za telirdi. Di fetti mecbur çare kalı da, beni buldul: padr'ar. Keti telâşla sordu: — Sağ'amsın ya? O elini sıkarak: — Her zamandan daha iyi ve sağ'amım!. Diye cevap verdi, Bir tek - zum vârsa oda traş olup derhal filoya dönmek, Öyle değilmi, Keti? ç —ö Hristol.. Ertesi gün bu defaki ayrılış sahnesi Görlee tayyare meyda- nında oldu. Hristo (sevgilisini (hare retle kucağımda sıktıktan ve tükten sonra tayyaresine bindi. “Z., Filosu yeni kahramanlıklar yaratmak üzere tekrar havalen- dı. Keti, ufukta kaybolucaya ka. dar onu seyretti Sonra, seyyar hastaneye giden yolu tuttu. Hayır! Zerre kadar müteesrir değildi! Bi'âkis şimdi, kudsi bir vazifemin doğurduğu gururla göğsü kabarıyördu. Çünkü Va tan iki asker kazanmıştı. Sıtdet” ve iftiharla vazifeleri başıma ko. şan iki aske: Yeni harbin KIZIL KITABI Görünmiyen Ordu BLGUNÜN EN TEYL KEL! CASUSLARI Yeni Avrupa harbinin en tehlikeli onsusları, şahsiyetleri, bayatkarı, #arik alâmetleri, tatbik ettikleri usuller, en heyecanlı maceraları... Polonya, Norveç, Holanda, Belçika ve Fransa harplerinde oynadıkları roller En gürkü beynelmilel en tekli keli casus ârın büyük serisi Yazan: Casus mektebi profesörü İsvegi) A. MENGFAM Çeviren: H. D. -—— PEK YAKINDA - HABER, suTUNLARINDA Lukreçya. Kefalonyalı korsan ön edi — Sene bir şey si yorum, Beni diınlemeğe var m? v — Benden altın mı - istiyeceke dn? Ben kıms ç wetmem Yürlyüp geçmek istedi. lemek istr vaktin e, Senden ne aitin Ne yardımı? — Ben: buradan İşte v kâdar. 5 Ve «lerine kapanarak . yalvar- dı: . —Beni bu adadan kaçır da ne reve gölürürser götür Ben bu pinti berite hizmet elmekten w sandım. —iİyi ama, ben şimdiyokada: gemime hiçbir kadın almadım kaçırmak. wreye götüreyim? A adalarnıs götür, O» Seni rada tâbalarım var rlirsen, $ r. veredilirim. Meha! altn iğfim durdu Nerder kese ö'tunı? — Dedim ya arp var. Sana Eğer beni ooraya orada bir ke duyunca bulacaksın bu be benim orada çok engin akra0 gider vaadetLiğun yı vere beni Arşiple çıkarmazsın! reçya bu suretle Mihali kan ihtiyar şövalyenin yanim ğa ve Arşiple gitmeğe Ihtiyar deniz : kurdunun elinden kurtumak kolay bir ış (değildi ücük bir-adaydı. Ya şım- eçye. İstanbu! gibi dünya en büvük şehirlerinden birinde bevunayordu- (Devamı var)