4 Mayıs 1940 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Rü AD e Vazi yht" ajansı da Nor- ' Huh"?e-,y &trafında şu ma- îianmn Andalsnes böl îa 951 Üzerine bu sa. tl şehri Üüzerinde algalanmaktadır. elerde vaziyet DIAL Sökeri mahfellerı, AÂn. UD kızmıa& temiyeti, 1635 ÜÖrtecek eşyası ile ilâ- (ldare etmek üzere üç uğınistğnua Krakaviye ildirmiştir. k | %ui:ızn hakkmda yeni tah- ) '.%Lq ü Hüsüsi — otomobil kh’“'n 'N :; llıı Vei Mir to y:_î;:n 15 hazirana ka- nrduaund;deml_ş eceklerdir. * Bu D iki Südet kü- Vpen Civarında hududu g îakamlaımı teslim w Teğim 1 Südet küçük za- Me alışamadıklarmı L vi ış%mhıîö kömünist — mebus, y ! ve beleciye re- ç l..%ğk Psedilmek O üzere, *U adasımna nakledil- t& “an u ** adasında bir kaleye Pdu.u başkumandanı, İa, OMübillerinde fotoğraf .'l TMasını mehetmiştir. ti remerda cam — veya k* ! fotoğraf makinesi —'%,, ktir, Ecnebi vapurla- k mînyanı'ı 'q m İlarda iktisa- Zâkerelerı t %lhı“ls İman iktrsadi iş İN döktor — Klodiu “te ı'3î:lr<:t nazırlarile akiben kral Bo- j N, abul edilmiştir. Wh YUGOSLAV (şâfl LER! ı“*hüdı*n*î Â.) — Alman - Nü ; iktisat komitesi Ayısta yapacak Te h:;'ılnza M Müstesarı Dr. "“t ettiğ İ ği AL 'rhğ"tıl eıgmda önümüz- p Bünü muvasalat . " he AAAT UD AUK 'ı—'%fşv İ R; “Yetine ticaret na. Tiyaset edecek- Y SNNDA SCISI 1DİM| NU ğ Ü |A Mühi Atıralarımdan © Bi SRim seyler öğ- aA? bi ”“retlı— simdiye hlkt“ r“'“üinf- çalışı- k:ğoıı Pa Ortaya çıka- h Thg Fihi meseleler D ' Nhlqw ben, Hitlerin '% 2na ı"*n—ı istirahat .'*h lik ettim, ken- “&. .l!ıı,n a ve yakm- bir SÖZ — Var- Mh& *llk n“".rmıla hiç İ Adam — olamaz. u““kk kadm olursa, %ım. bir nazarla tahmin ede- başka 80 komünist | Nu Mükineleri Kit altmâ| delsnesden İngiliz kıtalarının çe. kilişi esnasında bir miktar malze- me kaybedildiğini kabul etmek - le beraber (kıymeti takdir edil - miyecek demecede çok ganaim) alındığı hakkında Almanyadan verilen haberleri fantazi mahsu. lü telâkki eylemektedir. Avam kamarasında, Norveç sahillerinde İngiliz bahriyesinin verdiği zaylata dair olarak Al- manlar tarafından bitaraf mem - leketlerde ve ezcümle Balkanlar- da ortaya yayılan — mübalâğalı haberler hakkında iğtihbarat na. zırına suüaller sorulmuştur,. Nazır Sir Jobn Reith, bu sual- lere şu mukabelede bulunmuş- tur: “— Alman haberleri o kadar mübalâğalıdır ki bitaraf mermle - ketlerde ancak istihzalı tefsirata sebep clabilmektedir.,, TAYYARE AKINLARI İngiliz hava kuvvetleri Jutlandın simalinde Ry gölünün sahil'nde bulunan, Almanlar tarafından nor veç haretâtında kullanılan Ry hava üssü ve demiryolunu mu- vaffakıyetle bombardıman et . miştir. Hücumlar, dün akşam başlamış ve bütün gece devam: eylemiştir. İngiliz — tayyareleri — karar. gâhın civarıma dağSıtılmış bir vaziyette bulunan takriben 20 düsman tae(yaresmı bombala - mıslardır. Tavyare karargâhına ve civa- rındaki korulara, keza, tahrip ve yangın bombaları atılmıştır. Sahanın ortasında bulunan iki düşman tayyaresi ateş almıştır. » Stavanger hava-üssüne de gün- düz hava hücumu - — yapılmıştır. Ayrıca “'Stavanger "İle hava meydanları — geceleyin de bombardıman edilmiştir. İngiliz tayyareleri, ayni zaman da bütün gün Andalsnesden ha - reket eden İngiliz kıtalarını ta- şıyan gemiler kafilesini Alman hava kuvvetlerinin hücumlarına karşı müuhafaza için de kullanıl. mıştır. İngiliz hava kuvvetleri, bu ha- rekât esnasında hiçbir tayyare kaybetmemişlerdir. FRANSIZ AJANSINA GÖRE Fransız Havas ajansı da Nor - veç vaziyeti etrafında — şunları büdiriyor: I"ıgıhz kuvvetlerinin - Trond. heimin cenup: mımtakasından ge- ri çekilmesiden sonra, Norveçte- ki harekât devam etmektedir. Bu stratejik hâdiseye Tağmen surasımı tebarüz ettirmek icap €- | der ki, bugün Norveçteki vazi- yet, bundan bir ay evvel Norve- çin Almanya tarafından isgalin « den evvelki vaziyetten sarih su - rette çok daha lehtedir. Mütte- fikler, şimdi, Almanya için haya. bilirsiniz sanırım. Mütecessis na- zarlarım onun en İnce hususiyetle- rtine kadar nüfuz etmiş ve hakiki Hitleri görmüstür: Buğün, Almanyadan kaçmaya muvaffak olmuş — bulunuyorum. Bunları Fransada yazıyorum- Hü- rüm ve her İstediğimi yazabilecek vaziyetteyim. Birkaç gün —sonra Fransadan Brezilyaya hareket ede- ceğim: Bunun için, Fransa gibi bir hürriyet memleketinde — bulundu- ğum şu günlerden istilade ederek, hatıralarımı, Hitler ve Hitler Al- manyası hakkımda bildiklerimi, gördüklerimi, bütün — serbestimle yazmak, bu suüretle dünyanın ha- kiki Hitleri tanımasına yardım et- mek istiyorum: Hatıralarım ara- sında Hitlerin hususi hayatı, ka- dınlarla olan dostlukları, etrafım- daki adamlar, mahut Berhtesrade- nin esrarı hakkında hakikati gös- termeye çalışaca gım- Yazdıklarımım hepsi va gözümle gördüklerimdir, yahut da son de- rece itimadım olan kimselerin gö- rüp anlattıklarıdır: Bunları nakle- derken de son derece — öbjektif kalmaya çalışacağım: Çünkü mak- sadım şu veya bü sebeble yalan söylemek değil, büyük ve samimi bir arzu ile, hakâkati bildirmeklir. Eğer hatıralarım, — Hitlerelliğe karsı mücadele edenlere, hakiki hüviyetini öğretmeye biraz daha 'Forünebu |- B «“de güzel bir delikanlıydı. ti ehemmiyeti haiz olan demir madeninin nakline deniz yolunu kapamaktadırlar. Müteaddit Fransız taburları, halen Norveçteki ha- rekâta girmişlerdir. Vaziyet, bir çok noktalarda, takviye kıtaları- nın ihracı ve bir araya toplanma. si ilerledikçe daha ziyade müsa- it tarzda inkişaf etmektedir. Müttefik kuvvetler, şimdi Nar- vik mıntakâsında bütün noktalar- da Alman kıtalarile temasa geç. miştir. Almanlar, geri çekilmek - tedir, Fransız Alp avcıları keşif kolları, 18 esir almış ve bu su- retle bir keşif kolünun nelere kadir olduğunu göstermiştir. Namsos mıntakasında hiçbir değişiklik yoktur. Almanlar münakale yollarmmı ve Andalsnes, Molde ve Namsos limanlarını bornbardıman etmiş . lerdir. — İngiliz — tayyareleri de Stavanger, Öslo ve Alberg hava meydanlarını bombardıman eyle- mişlerdir. MÜTTEFİKLER NAMSOS- DAN DA ÇEKİLMİŞLER Paris, 4 — Norveç harekâtı etrafında Stokholm membaların. dan gelen haberlere göre, mütte- fik kuvvetler Namsos limanından Trondheimin 12 kilometre şima - line cekilmişlerdir. Aftenbladet tarafından neşre. Gilen bir habere göre, Alman - tayyareleri, İngiliz — kitaatının gemilere irkâb esnasında taarru- za geçmişlerse de ciddi hasarat yapamamışlardır. Bu hücum es- nasında bir İngiliz muhribine bir bomba isabet etmiş oldugu BÖY . AÂAlp avtı “İöhmektedir. ee “ALNIAN RESMİ'TEBLİĞİ - Berlin, 3 (A.A.) — — Resmi tebliğ: Almanlar tarafından işgal edi- len Andalsnes şehri ve mıntaka. sı son İngiliz kıtaatından da tah- live edilmiş olduğundan Norveç - te temizleme hareketi seri terak. kiler kaydetmektedir. Batı Nor - vecinde Norveç kıtalarının terhi. si devamı ediyor. Alman müfre - zeleri bazı yerlerde henüz umu- mi vaziyetten haberdar olmıyan küçük ve münferit Norveç kıta. larının mukavemetile karşılaşı- yorlar. Narvik mıntakasında düşman kıtaları yavaş yavaş mevzilerimi. ze yaklaşmaktadırlar. Düşmanın buradaki hücumları Alman ileri müfrezeleri tarafıtıdan püskür- tülmüştür. Alman deniz kuüvvetleri Ska. jerakta denizaltı takibine muvaf fakıyetle devam ederek iki düş. man denizaltısını tahrip etmiş- lerdir. Alman tayyareleri 1 mayısta düşman filosundan bir grupu dag tmış ve bır tayyare gemisi yardım edebilirse kendimi bahti- yar sayacağım ve Berchtesgadende geçirdiğim senelerin boşa gitme- miş olduğunu düşünerek teselli bu- lacağım- I MÜNİH HAPİSHANESİNDEN TECRİT KAMPINA Hitlerin, Alman meclisine "Baş- vekil” sıtfatile girdifi gün ben Karlsruhede Müllerin kolacı dük- kânında çamaşırcılık ediyordum. Fakat herhalde bu başvekilden daha mes'uttum, çünkü âşıktım! Sevdiğim, yine Müllerin dükkâ- nında camaşırları paket eden, u- faktefek işler yanan, Kurt ismin- Alman- yada, sanki kıyamet kopmuş gibi, bir gürültüdür gidiyordu. Fakat ben, dünyayı görecek vaziyette değildim: seviyordum ve sevgilim- le evlenmek üzereydim. On gün sonra evlendim. Kürt beni aldı, balayı seyahatine, Berli- ne gittik. Berlin, mahşerdi. Fakat biz yi- ne kendi âlemimizde, mes'ut yaşı- yor, gezip tozuyorduk: Bu saadetimiz uzun sürmedi. Bir iki gün sonra bir telgraf aldım. “Baban tevkif edildi. Gel. Ânnen,, 1 çekildikleri bildiriliyor | Türveç Başkumandanlığı karargâhının yeri değiştirildi ile bir destroyeri muhakkak ola. rak, diğer bir tayyare gemisini de muhtemel olarak tahrip et- mıştir. İki düşman avcı tayya- resi düşürülmüştür. 2 mayısta Alman tayyareleri düşmanın — deniz — kuvvetlerine tekrar hücum etmişlerdir. Bir kruvazör ehemmiyetli — surette hasara uğramıştır. Bombaların diğer bir kruvazöre yaptığı te- sir, sis yüzünden tesbit edileme. miştir. Bir nakliye — vapuruna bombalar isabet etmiş ve vapur batmıştır. Norveçte ve Danimarkada bir kaç hava meydanı düşman tara- fından neticesiz bir surette bom. bardıman edilmiştir. # & * Londra, 4 — Norveçte Trond- heimin cenubu .- şarkisinde Aes. terdal'da, Narvik ve Namsos mın takalarında, eskisinden daha şid- detli müsademeler olmaktadır. Narvikte Almanların sahil bo- yunca tahaşşüt eden kuvvetleri üzerine bir hava taarruzu yapıl- mıştır. Norveçliler, Roros'da kazan. dıkları muvaffakıyetten istifade için Asterdal vadisinde şiddetli müuharebelere girişmekte ve biri zabit olmak üzere bir miktar e- sir aldıklarını haber vermekte- âirler. Norveçliler, şimdi topçu kuv - vetlerile de techiz olunarak, Al. manların Trondheime doğru i- leri hareketlerine mani olmak üzere, Tolga - Tysnet hattı üze- rinde kuvvetli surette yerleş. mektedirler. Cenupta harekâtı idare etmek- te olan Norveç kuvvetleri baş- kumandanı, karargâhını başka bir mıntakaya nakletmiştir. Press Assocıation, kral Ha- kon'un hâlâ Norveçte bulundu. ğunu temin eylemektedir. İngi - liz seferi heyeti askeri makam- ları, kendilerinden gerek adet ge rek malzeme itibarile çok faik Alman kıtalarını bir çok defa hırpalamış olan Norveçlilerin kahramanlığını çok övmektedir. İNGİLİZ TEBLİĞİ Dün İngiliz harbiye nezareti şu tebliği vermiştir: “Müttefik kıitaatın Trondheim yakınından geri çekilmeleri hak. kındaki umumi plâna tevfikan, bu küvvetler, dün gece, Namsosdan gemilere irkâb edilmişlerdir. Ge. rek cçekilme hareketi, gerek irkâb ameliyesi tam bir müuvaffakıyetle ve hiç zayiatsız yapılmıştır. Narvik bölgesinde — ilerleyen müttefik küvvetleri, 1 ve 2 mayıs tarihlerinde düşman tarafından mukabil taarruza uğramışlardır. Her iki taarruz da püskürtülmüş. tür ve düşman ileri mevzilerimiz. de birçok ölü ve bir miktar esir bırakmıştır.., Babam sosyal demokrat partisi- ne mensuptu ve ateşli bir adamdı, Neden dolayı tevkif edildiğini bil- miyordum, öğrenemezdim de:- Zira babam gibi daha birçoklarının da tevkif edildiğini duymuştum. Telgrafı alır almaz kocamla be- raber bizim kasabaya —döndük: Doğru annemin evine koştum: ka- pr açıktı ve içersi boştu: Biçare va- ziyetimi gören komşulardan bir kadın, beni teselliye çalışarak: — B'zim eve gel, dedi. Annen volk- Gözlerim yuvalarından fırlıyarak sordum: e oldu? Konîu kadın başını önüne iğdi, sustu. Sonra anlamıştım: Annemi de tevkif etmişler ve meçhul bir yere zötürmüşlerdi. O gündenberi ne babamdan bir “eher alabildim, ne annemden. Kolum, kanadım kırılmış bir va- ziyetteydim: Daha bir gün evvel kendisini dünyanın en mesut İnsanı sayan zavallı ben, şimdi dünyanm en zavallı, en felâketzede kadınıy- dım, Fakat meğerse o ıstırab, o felâ- ket bir şey değilmiş, ondan sonra cektiğim acılar, gördüğüm azab bunu'kat kat geçecekmiş... (Devamı var) Ahlâk ve seciye kusurlarımız Çalışma kudreti- mizi artıralım Yabancı memleketlere ait müşahedeler Bây Ahmet Muhtar Kevakibi ta- rafından gönderilmiştir: Muhtelif ırklardan adamlarda meram, kabiliyet, azim, metanet, tahammül, sebat, ikdam gibi ayni mertebede olmadığı gibi “kudreti sây - capacite.de travail,, in, “ka- biliyeti sây - aptitude au travall,, ın ve “semerei sây - rendement de travail,, m ayni derecede olmadığı aşikârdır- Bu farklar “küv- vei — maneviye - force — morale” nin, “kuvvel adaliye - force mus- culaire” nin, “kuvvei maddiye « force phsigue,, nin ve “kuvvei mu- kaveme - force de resistance” m ayni mertebede — olmasından ileri gelmektedir:- Meselâ Rus amele ne İngiliz, Fransız, İtalyan, Belçikalı, Holan- dalr, Finlândiyalı amele kadar ça- lışabiliyor ve ne —Avrupalı amele kadar iş çıkarabiliyor- Eski Donanma — Cemiyetimiz Armstrong tersanelerine Osmanı evvel, Reşadiye — dritnotlarını 18- marladığı vakit, Rusya hükümeti Karadenizdeki Rus donanmasını kuvvetlendirmek İlâzım olduğunu anlayıp derhal Armstrong şirketi ile Sivastopol tersanesinde iki kuv- vetli dritnot inşa ettirmek için bir mukavele yapmıştı- Bu mukavele- de Armstrong şirketinin bütün malzemeyi ve mühendisleri ve u&- tabaşıları İngiltereden getirmeğe mezun ise de amelenin mutlaka Rus olmak ve gemilerin iki senede ikmal ve teslim edilmek şarlı var- dı. Armstrong şirketi bu dritnotları inşa ettirmeğe başladıktan bir Se- ne sonra Rusya bahriye nezareti- ne müracat ederek ya İngiliz a- mele getirmeğe izin verilmesini ve ya gemilerin üç senede ikmal ve teslim edilmesine müsaade edilme- sini istedi- Rusya bahriye nazırı bu talebin sebebini sorunca Ârmstrong şirketinin — murahhası şu cevabı verdi: “Ustabaşılarımız, ne kadar ne- zaret ve teşyi ederlerse etsinler, fazla iş çıkaranlara mükâfat ver- sek ve iyi çalışm.yanları cezalan » dırsak Rus antelenin İngiliz amele kadar iş çıkaramadığı tahakkuk etti. Rus amelenin sâyi ile bu drit- notların iki senede ikmal edilme- si mümkün değildir.,, Kuvvei maneviye, küvvei mad- diye, kuvvei adaliyenin boy bos, İriyarılıkla münasebeti olduğu da muhakkakattandır- Meselâ gemiler yelkenle yürür- ken Fransadan .(Fıçı) adalarma ancak üç ayda varılabiliyordu ve bittabi yelkenli gemilerin mürette- batı Okyanuslarda her gün çalışıp ziyade yoruluyorlardı, fakat gemi- ler (Fıçı) adalarına vardıkları gün eski tabirimizle (ufaktefek) olan Fransız bahriye neferleri karaya çıkıyorlardı; ve zabitler, Fransız neferler ile (Fıçı) adalarının aha- lisi arasında kuvvet ve küdret mü- sabakaları tertib ederlerdi. Bütün bu müsabakalarda (Fıçı) adalarının yine eski tabirimizle (devasa) iriyarı zencileri, yorgun argiın, ufaktefek Fransız bahriye- lilere daima mağlüb olurlardı. Hangi bir Fransız bahriyeli nefe- rin kolayca elli iki dereceye çıka- rabildiği kuvvet terazisini, en cüs- seli ve en kuvvetli zencilerin, otuz beş, kırk dereceden yukarı çıkara- madıkları görülürdü. En iri ve en kuvvetli zencinin, küçük bir Fran- sız bahriyeli nefer kadar uzun müddet yük taşımağa, ve ağır iş yapmağa tahammül edemediği gö- tülürdü. İngiliz bahriyelileri, Ho- landa ve Portekiz bahriyelileri ile zenciler arasında da daima ayni kuüvvet ve kuüdret ve tahammül farkı görülmüştür- Fransada, İngilterede toprağın birkaç yüz metre altındaki könrür ocaklarında dokuüz saat durmaksı- zın çalışan amelenin, ocaklardan çıkmca gayet iyi yıkanıp ve iyi te- mizlenip ve temiz elbise giyip ve ocaklara epey mesafede bulunan ikametgâhlarıma yaya gidip hafif kahvaltı ettikten Sonra “biraz lâhanalarımıza, prasalarımıza ve çiçeklerimize bakalım,, diyerek şir- ketler tarafından inşa ettirilmiş o- lan küçük evlerinin önlerinde ve arkalarındaki ufak çiçek bahçesin- de ve sebzelikte birkaç saat çalış- tıklarını gördüm. Pariste, Romada, Liyonda, Nisz- te, Napolide, Barselonda, tramvay arabalarındaki vatmanlara ve bi« letçilere hassatan sorardım: “Kaç senedenberi vatmanlık ve biletçi « lik yapıyorsunuz?” Kiminden “yir- mi sene,, kiminden “on beş sene,,ce vabını alınca sorardım: “Bunca Se« ne böyle her gün sıcakta ve soğuk- ta ayakta çalışmaktan yorulmadı- nız ve yıpranmadınız mı7,, Mübalâğasız söylüyorum, ki, hiç birinden: “Şüphesiz — yoruldum, yıprandım, ve bıktım,, sözlerini i- gitmedim; bilâkis bu sualin çoğu- nun hayretini mucib olduğunu gör- düm; bazılarından: “Efendi, bizim işimiz havasız ve güneşsiz kömür ocaklarında kazma ile sert kömür damarlarından koca parçalar ko - parmak veya vapurların altında a- teş karşısında ocaklara muttasıl kömür atmak gibi yorucu ve yıp- ratıcı bir iş değildir:. Temiz havada günde dokuz Ssaat ayakta çalış- maktan, neden yorulacağız ve yıp- ranacağız?,, cevabmı aldım. Pariste bazan şafak sökerken bir caddedeki apartımanın balko « nuna çıkıp sokakları süpüren v& yıkayan adamları seyrederdim va bu adamların şevk ve neşeyle va adetâ zevkle az zamanda koca caddeyi bir köşede toz bırakmıya- rak pek mükemmel süpürüp yıka- dıklarmı görürdüm. Bilhassa bu &- damlardan birkaç kere Sordum: “Kaç senedenberi bu hizmeti yapı- yorsunuz ?,, Kiminden: “yirmi beş senedenberi,, kiminden de: “yirmi senedenberi” cevabını aldım- “Bu kadar zaman, bu ağır işi yapmak sizi yormadı mı, yıpratmadı mı?,, Diye sorunca, bu çalışkan adam- lardan: “Efendi, bizim vazifemiz yalnız sabahları caddeleri ve Bo- kakları süpürmek ve yıkamaktan ibaret değildir. Bir günde daha nice iş yapıyoruz. Bu kadar çalış- mak bizi neden yorsun ve yıprat. Bin ?,, cevabını aldım. Avrupanın hangi memleketinde kaldımsa, o memleketli ahçı kul. landım: Çoğu kadındı-' Hem narin ve zarif kadınlardı. Bu kadımlar, mutfağı, eıkı tabi- rimizle (gül) gibi temiz tutarlar- dı, tencereleri, kuşhaneleri, tava- ları - mübalâfasız - her gün te- mizleyip parlatırlardı. Bir gün ye- mekleri iyi yapmak, diğer gün boz- mak gibi garib tabiatli bir ahçıya tesadüf eylemedim. (Merano) da on yedi yaşında zarif ve narin Tirollü bir ahçı; açık gümüşi keten fistan ve beyaz ipek kumaştan blüz ile yemek pişirirdi. Fistanında ve blüzunda asla ufak bir leke dahi görmedim; mutfağın en kuytu bir yerinde - hassatan sıkça teftiş eylediğim halde » toz ve kir bulamadım. Bu genç Tirollü kız ahçılıktan başka bütün apartı- manı temizler, parkeleri cilâlar, sofrada hizmet eder, gümüş ve ta- bak ve su takımlarını yıkardı. Bu hizmetleri mükemmel yapıp bitir- dikten sonra temiz mutfakta ken- disi ve nişanlısı için (şanday) Ö- rer, dikiş diker veya sofra örtüle. rini ve havlularını ütülerdi velha- sıil bir an boş durmazdı ve iş gör- mekle eğlenirdi. İsviçrede, Tirolde epey köy ve her köyde birkaç ev gezdim. Her evde çam ağacından döşeme tah- talarını cilâlr denecek kadar par- lak ve temiz, mutfağı gül gibi te- miz, evleri frenklerin (grenye) dedikleri çatı katma kadar hayre- ti mucib olacak Gderecede temiz, yatakları, imrenilecek kadar te - miz, kadın ve erkek köylüleri ve bilhassa çocukları gıpta edilecek kadar temiz gördüm- Köylerin &0o- kaklarını, kahvehanelerini, küçü- cük postahanelerini, ufacık beledi- ye dairelerini evler kadar temiz gördüm. Yirmi sene evvel Avrupa- dan avdetimden sonra memleke- timde de senelerce ayni tetkikatı tekrar eyledim. Küurüçeşmedeki kö. mür depolarında çalışan, vapurlara kömür götüren amelenin, işlerini bitirince halsiz ve mecalsız düşüp kömür tozuyla kapkara olan yüzle- rini ve ellerini yıkamaksızın ye - mek yediklerini ve bu halde yat « tıklarmı gördüm. Hangi vatmana ve biletçiye: “Her gün dokuz on saat ayakta Çü- lışmak sizi yormuyor mu, yıprat- mıyor mu,, diye sordumsa: “Bu iş kimi yormaz ve yıpratmaz. Ah, bittim beyim, bacaklarımda der- man kalmadı- Belim ağrıdan kur- tulmuyor- Zaten yedi seneden faz- la dayanan vatman - veya biletçi - pek azdır. Şirket, çeğumuzu yedi senede çürüğe çıkarıyor. Allah be- ni bu işten kurtarsm,, cevabmı aldım. (Sonu yarm)

Bu sayıdan diğer sayfalar: