16 Aralık 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

16 Aralık 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Akşam Postası AMERİKA MEKTUPLARI di 16 BIRİNERKANUNZ Amerika Üniversitesinde ok! yan gençlerin aşk tâbiyele kadınlar | İ ris modasına göre © ve Âmerika yerlilerinin etrafında fır 20 MART. — “Muhtelit üniversi, telerde muaşeret kaideleri” ne dair kitabı İarıştırırken, erkeklerle bet raber tahsil gören genç kızların koca bulmakta çok müşkülüla uğ . radıklarını öğrendim. Arkadaşları - nın verdiği randevulara gitmiyen senç kız, arkadaşları arasında saf ve beceriksiz telikki ediliyormuş ve bu yüzden herkes kendisile alay &diyormuş. HMulbuki randevulara gitse, bu hareketi kendisile evlen » meğe razı olacak ciddi delikanlı » yi ürkülüp kaçırıyormuş. Kitabin rauharririne kalirsa bu meselede hududu muhafaza etmek çok güç oluyormuş. Manmafih bu zorluğu İ, tiraf eden muharrir yine genç kor, lara ikisi ortası bir hareket tarzı seçmeği tavsiye ediyor. Kitap, Amerikan delikanlıların genç kızları başlan çıkarmakta çok becerikli olduklarını söylüyor. A « merikan üniversitelerinde okuyan gençlerin aşk hususunda muayyen tabiye sistemleri vardır. Ömrünü kadın arasında koşmakla geçiren eski bir Don junn aşk harbinde çok müessir birkaç inarruz sistemi ok “duğunu kaydediyor. Bu sistemleri muaşeret kaideleri kitabı şöylece hulâsa etmektedir. Basit usul: “Delikanlı kollarını arkadaşının omuzlarına (sarorak: “Üşüyorsunuz galiba, der, biraz daha yaklaşınız sizi ısıtayım.” Mstihtale asal; “Doğrusu güzelim, ba kadar mutassup bir protestan olduğunuzu zannelmemiştim.,, Riyakâr sistem: “Çok iyi anlıyo. rara, segilim, benden başka kimse, nin yanında bu tarzda hareket el - menize imkân yoktur, fakat bana gelince iş tamamiyle değişir, çün - kü hakkınızda beslediğim hislerin derinliğini ve samimiliğini bildi - Biniz için bana İlimet edersiniz her halde.” Felsefi sistem: “Bagün öpüşme- nin artık eski ehemmiyeti kalma- Belgradı muhasara ettiler, “Artık harbin devamında fayda göremiyen Rusya ve Avustutya sulh müzakeratma yanaştılar. Türkiyenin o müttefiki sayılan Fransa tavassut teklif etti, Ve 1739 senesi eylülünün birinci günü Belgrat muahedesi imza edildi, Bu muahede Osmanlıların Avrupadan yavaş yavaş çekilme: ye başlaklıkları tarihtenberi ilk defa olarak zktedilen galibane bir mwahede idi. miştir. İnsaular birbirinin elini sıkarken kölü bir düşünceye sap - lanmadıkları gibi kucaklaşırken fe- na bir fikre kapılmarlar,” Kitabın mubatriri bütün bu ha- reketlerde mahzurlu bir nokta gör. müyor. Fakat bir delikanlının oğ . zmdan: “Niçin genç kızlarda er- kekler gibi evlenmeden bir tecrü- be subibi olmak hakından mahrüm olsunlar? Ben hislerinden ve huy- larından emin olmadığım bir kızla imkânı yok evlenemem.” tarzında bir cümle işiden genç kıza o deli. kanlı ile görüşmekten vazgeçmesini tsvsiye ediyor. Bu fikirler hiç de yeni değil Eski Roma muharrirlerinden Ovi, din Ars Amatorin isimli kitabında buna benzer tasvirler görmek müm» kündür: “Kadının arkasında otur - muş'adama dikkat ediniz, diyor. Dikkat ediniz ki, diziyle sevgilinizi tazyik etmesin, Hafif ruhlu kadın - ların kalbini kazanmak için köçük şeyler kâfidir.” Münasip bir za. manda bir kadına yanında yer ver, mek, bir aşka başlandıç bile olar.” Ben bir çok mühim futbol maçla - rında, Ovid kitabımı okumamış, battâ Mâtin muharririn ismini bile işitmemiş olduklarına emin oldu - Bum bir çok delikanlıların bu nasi- hale uygun bir şekilde hareket et . tiklerini gözümle gördüm. 21 MART FORT WORTH. — Tek, sasın dört büyük şehri var, Biraz evvel ayrıldığım Dellas bu memle- ketin şarkındadır, Kavuşmak üze- re olduğum Fort Worth bir garp şehridir. Houston bir cenup şehri San Antonlo İse bir İspanyol ve Meksika şehridir. Fort Worth'da in- diğim oteli üniformalı kadınlarla dolmuş buldum. “Beyaz (osalen giymiş, me vi ipekli mantolara bürünmüş, baş, larına sırmalı ve altın #incirli yüksek “kepile» geçirmiş. göğüsle - rinde nişanlarla dölaşan polisler kimdir? diye sordum. Cevap ver - diler: — Bunlar Rebercaslardır.. — Yani? diye sordum. — Bir kran mason teşkilâtının kadın kuludur cevabını aldım. — Bu salipler, bu yıldızlar ne oluyor? Sualim, — Bu teşkilâtın birçok derece ve rütbeleri var, Bu işaretler o rütbe. lerinin alâmetidir. cevabile karşı - Jandı. Bu beyaz askerler arasında sı , kışmış kalmış vaziyette, demokrat bir memleket olan Amerikanın bay- ka isimler altında, aristokrat bir cemiyetin kademelerini yaşatmak - ta olduğunu takdirle seyrettim ve sevindim. İnsanların tablatı tuhaf. tır. Demokrat hükümet ferdin gu - rürunu tatmin edecek unvanlar vermeyince o gururunu tatbik için başka kapılara baş vuruyor. Ralmu bir filminde insanın Obir unvan ihtirasın ne kadar gözel anlatı yor: “Ben unvanı olmuyanların başkanıyım.” Fort Wertda da Dellasda olduğu gibi Avrupa hâdiseleri yüzünden heyecana düşenlerin sayısı bir hayli çoktur, Gaztelerin biribiri ar. kasına çikan tabılarının müvezzi - in elinde görünüşile balk tarafın - dan kapılması bir oluyor. Akşam zeri bir iş adamı bana şu sözleri söyledi: - Yapılacak başka iş kalmadı. Bü adamı durdurmak Jözim, Yavaş yavaş biz de tehlikeyi anlamağaı başladık. Düşününüz bir kere, ya , radılışları itibarile çok neşeli ve nikbin olan çocuklarımız bile mas- ke kullanmayı öğrenmeğe mec - bar oluyorlar. Fransa için çarpış - mak tabii mevzubahs değil Fakat olduğumuz gibi yaşamak için çar - pışmak zahmetine, tehlikesine ve masrafına değer.” Sordum: > — Bu düşünceyi halk nasıl kar , şılar?. — Halk bütün hatalarına rağmen cumhurreisinin arkasından gide - erktir.. Ruzvelt fıkara babasıdır ve böyfe kalıyor, 22 MART SAN ANTONİO. — Çi- çekler arasında kaybolmuş eski bir İspanyol şehri. Her taraf sarı ve penbe gül koruluklarile kapalı. Kiraz ağaçlarını çiçekli gölgesi bir cennet. Fakat tren tarifeleri yüzünden bu güzel şehirde ancak bir kaç saat kalabileceğim. Gider, ken lokanta vağonunda karşı! nda garip bir adam vardı. Ne babasına olursa olsun sulhu muhafaza etmek taraftarı bir adam. Coşkun bir ib - tirasla söz söylüyor, cümleleri ken, disile sanki harbediyor. Yalnız A » merikanın yeni patlayacak bir harpie bitaraf kalmasile iktifa ede- miyor, Avrupa milletlerinin de si, lâhi bırakmasını istiyor, — Ya milletlerin yaşadıkları top- raklara göz dikenlere ne yapmalı? — Bırakmalı, gelsinler, imilâ et. sinler, — Kendimizin, ailemizin çoluk çocuğumuzun esâret hayatı yaşa - masına nasıl tahammöl olunur? — Ben karımın ve çocuklarının bir bomba altında parçalanmala - rından ise esaret buyul yaşamala, rını tercih ederim, Cevap verdim: — Hiç de sizin fikrinizde değilim doğrusu. Bir bomba ile parçalan - mak bir dakikalık ıstıraptır. Bir tecrit kampı içersinde ölmek ise özün ve korkunç bir azap olur. — Mer halde veya gale sa gerek, rakıyor. — Harbin ön lişmak Tüze o yorum, Fakat mü YZAN ArZOSUNA boyun eğmek şanlaj al etmek demektir. Halhuki şantaj harbe çi- kan en doğru yoldur. — Hayır, dedi, Her şantaja işlediği ni vermek mümkündür. — Elinizde değil ki bul Zira siz sefalet ve ümitsizliğe düşünceye ka- dar şantajer istemekten vazgeçmez. Mubatabım inat ediyor ve öfkele. niyordu: — Ölmekten daha iyi her hâlde! — Fakat ne olursa olsun insanda şeref dediğimiz bir his var, Ameri kalılar ve Fransızlar tarihin hiç bir devrinde fikirlerinize iştirak etme- diler, Ye şereflerini muhafaza et meği bildikleri içindir ki bugün milletlere nazaran daha serbest ve daha hahtiyardırlar. —T1 tayyarenin henüz icaf edilmediği zamandan bahseden bir masaldır, Her halde bugün kısa bir zaman içersinde, icap eden feda - kârlıklara katlanarak harpten $a kınmak daha doğ-ı olur. Aksi tak dirde hep makvolacağız. Hem niçin harbediyorsunuz? Demokrasi için mi? Yoksa hürriyet için mi? Ben yer yüzünde bunların olduğuna i - nanmıyorum. Karşımdaki çok O öfkelenmişti. Harp aleyhtarı İle aramızda adeta kücük bir muhsrebâ oluyordu. 25 Mart Tulsa — Konferans- Tarm programında bu ismi okur okumaz, esrarı bir garabetle karşılaşacağımı sezmiş gibiydim. Şimdi Tulsa otelinin on altıncı katındayım, Penceremden Rouen tepelerine benziyen tepeleri gö" rüyorum. Kumlu yatağı Üzerinde Arkansas nehri kıvrılıyor. Uç. suz, bucaksız bir fabrika, kırmızı tuğlalı evler, ilkbahar yeşiline il koruluk yamaçlar.. Ve sonra her yerde, hattâ avlularda, meydanlarda, evlerin etralında saffıharp nizammda dizilmiş bin lerce otomobil... geçmek için ça- w inkâr elmi, dönen | beyaz Tulsa büyük bir şehirdir, nü- fusu Nantes ve Havre kadar.. Fa” kat plânı bu şehirlere hiç benze. miyor, Orta yerde gökleri de- len binaları ihtiva eden merkezi şehrin etrafında otuz sene evvel yapılmış eski şehir var... Dük- kânlar, mağazalar, lokantalar, is” tasyonlar burada. Burası bahçeli yeni şehirle çerçevelenmiş. Bah. geleri al kabul etmiyeceği ka. dar geniş ve İnartlmıyacak kadar çok. Yransada şehir yakınlarında birkaç büyük malikâne bulunur. Fakat burada milyarderlerin bah- gelerinden ibaret Ayrı bir şehi var. Tulsadaki zengin oi b Balzak, Modeste Mignon isimli €setinde anlattığı Havre köşkle damarlarındaki den güzel genç İl nuyor, 25 Mart — Dos ruyorlar: “Hindi # niz Amerikan yerl ister misiniz?,, “Şö Amerikada hâlü ye Şuracıkta o Pavhul kabilesinden kalan & şıyor, 1871 'de hü lenin elinden Kan ların: satın aldığı yerleşmelerine m Fakat bildiğiniz gili larda petrol ma Ve yerliler de # — Yerliler mi. — Evet, bugün i rini andırıyor, Bu şehrin serve. | de müşterek petrol ti denizden gelmiyor, petroldan geliyor. 'Tulsa dünyanm petrol merke. zidir. Bu şehirde üniversiteyi aç- tıran, orkestralar; kuran, ilmi €e miyetleri yaratan petroldur. Rouende asalet ya Jimandan, ya pamuktan gelir, Burada asalet petroldur. Tulsanm prensi, bu. ranm hem Rokfelleri, hem de Meşen ve Sezarı olani petrol kra. k P... dir. Şehrin hususiyeti, yıldıtım gi- bi alabildiğine genişlemesidir. 60 sene evvel burada göçebe halinde yerliler odolaşıyordu. 1882de Misurir Kansas, Teksas hattının mühendisleri demiryolunu, yer- Jilerin dolaştığı bu sahaya kadar uzatmağa karar verdiler. Tulsa bu sayede doğdu. Tabii bir filmin doğuşu gibi, 1589 da Amerika hükümeti, toprağı yerlilerden sa. tın aldı ve işletmek isteyenlere dağıttı. Tulsa büyüdü.. 1894 de bile yerli ahali arasıra $ehre hücum dâiyor, “mağazaları yakıyordu, şimdi pencereden gör- düğüm tepeler eşlaya kaynağı ol. muştu. 1901 de de bin kişi vardı. Bu miktar 1905 de 700 « çiktr. Bugün 150.000 dir. Burada birkaç ay içerisinde bir servet yapılır, yahut servet yi Bir petrol kuyusu insana hamlede 10 milyon dolar çi dırır. Bazan da boş yere kazılan ve içersinden — petrol fışkırmı “ yan bir kuyu ön milyonu iflâsa sürükler, 1939 da benüz elli sene İiz bir şehir olan burada muhte. şem bir kilise, faal bir hava lima- nı, 2000 talebelik bir üniversite var, Golf sahaları üzerinde Pa. PLANŞ 78 » dör Frogucnrmesser, mi8t die Wechselzahi (Sohwingzah), Fre- gusnr, Periodenzah!) des Wechselstromes 0- der des Drehstromex 8. MONTAJ VİNCİ 8. F: in grus de Wonlags 8. 1: the erecting crane 3. A: der Montagekran E Havai tevzlat tesisatı F; L'insta'lat!on cs distritutlon avar 1. TEVZİAT BİNASI (ds hilde, içinde tevzlat tab- tosu bulunur) 1. F: le bâtiment de distri, buton (â Tintöricur: le tableau de cormande) 1. İ: the control house (in the interlor: the con. trol room) 1. A: das Schalthaus (im In. ner: die Schaltwrarte) 2. KOLEKTRİS BAR (çü- buk) (D 5 den gölen al. çak tevettörlü cereyanı (emüne le courant A bas, #. ibre (en pisin sip) The A: Dis Frellufisehsi- se tension de la ginira. trire D 5) 2. İ: the bus bars (convey low « tenslen power from generator D 5) 2. As dio Sammelsehiene İ (fübrt Niederspannıng fl vom Stromerzeuger D6) 3. TRANSFORMATÖR a alçak tevettür (öere yanın girdiği yer) b yüksek tevettür (çıkı. Lu © yağ kabı ve soğutma tertibatı 3. FP: le tranaformateur PLANŞ 73 « İs besse tenslon (ien- trön 1.) b la hante tenslon (la sortle) © l6 ban â hülle avec ls nervureğ de refroldisse- ment 3. İ: the transformer 4. 4. a tbe low.tension side b the higüi -"lenslon side © e oll tank with Tadi- ator flas A: der Umspanner (Transformator. Wand. ler) d die Niederspannungs. seito (der Bingank) b diş Hochspannungssei. ? te (der Ansgang) « der Ölbehülter mit den Kühirippen İZOLAÂTÖRLER (mü, cerriller) mesnedi (seh- pa) a asılı yekpare mücerrit Gizolâtör) F: le chevalet des isola, 4. 5, 5 İ: tbe İnsulator framework (tho insulator supporting bridge) 4 the suzpenslon insula, tor, made İn one pire? A: das Tsolatorengerüst (dle Tsolatorenbrücke) a der Hânge - Iwolator aus cinem Stick YÜKSEK TEYETTÜR ENTERÜPTÖR (düğ- mesi) (tazyikli hava İle işliyen entertiptör) a enterüptör kolu » FP: Tinterrupteur de la hante tens'on (un İnter- rupteur A dötente action nöâ & I'air comprimâ) a lelevier d'interrupteur İ: the high » tension switch (an expanslon circuit. Eresker opers- ted by ec'npressed sir) a the svitıh (or contact) arm A: der He ahspannung. teurs (le portinue des iso, sehniter (*in dureh Yateurs) Druokluft betâtleter 8 Yisolateur suspendu EBxpanslor xehalter) en une pidce a der Sebalthebel 509. Kabilenin müşteref milyon franktan * — Kaç kişidit ve — 309 kadar. kanı bozulmamış Ve çıkar, ya çıkmaz. güzel evleri var, * ke elbise giymiş eder, otomobilleri ©, markalardandır.. ve mütcassıp bit ” başkası milli elbii — Kabile reisin — Kabile reisi © seçilir ve hemen © den olur, Bugün Lvokent isminde * teli sözler söyleye. Pavhuskaya il rol kuyularının g makinelerle doli sana keder veren gayırlıkta direkleri yi ela kuyosu biri ; | il X İ er böceklere sıra son sistem ÖĞ ve petrol tasfiye rastgeliniyor.. ue sarı ve yank. Bir p id Stinkin içerisinde lübeyi gösterdiler; HB lidir. Hastalandı, leri kam milli âdetleri vegbi? sararak kaldırdılâ” tepesine zi cı kuşlar edip el di, Fakat Tah ayık omuzuna aldı v€ Kabile ölüyü ürktü, onu bir ve biç bir vakit lar, İşte o vakit Bi yi elile yaptı « her şey işleri, inciler, ku$ reisine burada Te. tik.. Müze adamdır. Kardeğ hayatına dair gös! mıgtır. Muhafis8, makla beraber 9k var. Reisi, rün sürdüğü mobile geldiler şii yalı bir e oy lerinde ol Selim kar EE Sonra mer reisi kendi Jisa! tuk söyledi. NU er mız ozi Ee : Fakat yerliler, Gia” ( Dovamır karşibi d sütununda),

Bu sayıdan diğer sayfalar: