pl Hindistanda düğyann en eski insanları arasında — Yazan: L. Buseh Sİ BS yalmi vahşiler arsında geçirmiş bir Alman seyyahı ırkların asılları Hindistandadır ki, Ingiliz Imparatorlu- ( şarlar!, n üzerinde duruyor. Bizim bütün cinayet ve günahı A. demelidir ki, dünya Hin ş bildiğimiz şeyleri sırt sevap olâ. 4 l Üstünde duruyvor!.. | ruk yapan insanlar görülür. dünyada her ne yaşamakta Dünya yüzünde -biribirlerile e- &)*ü hâlâ Hindistandadır. | zeli, ebedi dövüşen en zıd ırkla- /$! Hindistanı en eski, en ip- | rın asılları oradadır. Orada bu iki #n vahşi derinisklerinde ta. | düşman insanın ikisi de Hindli - Yeniden keşletmek azmile | dir!. Tâ tulandan evvele ka - l Ben Hindistanda bilhassa dün. | iğ ktm! İ yanın en eski insanlarını aradım. İ A“ tereddüt etmeden diye * | Bunun için senelerce binbir tür - ki, Hindistan hakikaten | lü insan nevileri srasında yaşa - #ti Ademden bugüne ka - | dım. Nihayet tufandan evvelki in | Mebilen ve bugünden tâ | sanları orada keşfedebildim. Ademe kadar gidilebilir | o Onları dünyalarma nasıl gir - bir deklizdir. dim? Alemlerine nasıl karıştım?.. | #hlizde o kandr garip o ka | Nasıl yüzbinlerce asrr geçebildik? Mülmemiş, o kadar umulmaz ! Bunun için duyduğum derin #mülüdür ki, bu esrarı top İ hayretler belki ölünceye kadar de “ğim, görebildiğim, yaşı . | vam edecektir. zim kadar bütün insanlığa Hatıralarım insanlığın tabiat ortasında düştüğü hamakaddere ve biçareliklere karşı dehşet duy. madan, bitaraf bir ruh haliyle o- | kuyanlar âynı hayretleri aynı şid İ #e*le duyacaklardır. (Devam var) $ » anlatmak, föğetmek is - tufan insanlarını tanıdım. tufanını gör * AGARAN SAÇLARA İltanda! “lann hâlâ keşfolunma - “katlerini olduğu gibi bu. K hakikatler bügünün in- nz belki dehştiler verecek, » 7 verecek, nefretler vere A, emin 'olunuz ki, Hirdis - Me$hul hakikatleri henüz “imeyâcaktır. 4 *Dlerimizde okuduğumuz Avrupa teknik cihanını kurduğumuz o Öklides Sinin, nasıl ki, tam aksi de “€ ve ayn derecede haki - | Mindistanda da hayat ve bildiğimiz o böndeseleri ti tamamiyle aksi kazi - aynı derecede hakikattir! yiyen insanlar vardır ki nda insan zekâsının en » derecelerine vasıl olmüş - ne mahlüka kıynamak İvan eti yemiyen insanlar i, dünyanın en vahşi saç Doyaları saçların tabil lerini iade eder. Ter ve yi makla çıkmaz, daima sabit ka ır. Kumral ve siyah renkli sai , Ydaha vahşidirler! Erkek. hi saç boyalarıdır. e e INGİLİZ KANZUK “Ay, > > söle kal ECZANESİ pılan tamamile tersine |. uya © ysraxmı de aynı hakikatle ya- Evlat Demiryolları ve “Limanları ELİE Cİ EİN knhicn bedeli 41.509 lira olan Pafta klavuz vesaire 2/11/1039 ”* günü saat 15/30 da kapalı zarf usulü ile Ankarada İdare bi- h in Imacaktır, ri Ermek İsliyenlerin 4.325 Hralık vesikaları ve tekliflerini Min iğine vermeleri lâzımdır. ümeler 308 kuruşa Ankara ve Haydarpaşa veznelerinde satıl. (1370) nuvakkat teminat ile kanu ayoı gün sant 14,10 a kadar KL A a EK YE | ion np — 13 — 'dda hapishanenin — dahi" j lanan bir adarım ter e benziyen" sesler — geldi. | Yan kulak kobarttı. Son — Havadar dâirede (bugünkü şardiyan biraz kaba ve aksi biri” dir. Mani olmazsam sizin mevku- fu epey hirpalar sanırım. Nobodi kaşlarını çattı: — Aman böyle bir şey yapma” sım, dedi. Bu ona pahalıya mal o labilir. Endişe sezilen bir du: — Daima böyle yapar mı? «- Daima bövle yapar diye mem ama eli ağırcadır. Merak et- meyin, şimdi oraya gidiyorum. İşi yoluna koyarım. — Ben de sizinle berâber geli- | Bile girerim ki bağıran ye Ttr. Aksilik etmiş ola- İk Yesini veriyorlar. Dinle “ bağ tavırla s0r- A bir se hoykerıyordu: , öldürüyorlar, imdat" anahtar o destesini Sp iaz endişeli: P bakalım, re var. de © Mazetet mukamında ilâve gi Fransızlar garpte | HABER — Akşam Postası nasıl ilerliyor? sı, Fransız tamamen Fransız ordusu şimdi Ren ile Mosel arâsında 120 mil mesafe, lik bir hududun hemen kâffesi ü, zerinde bir ileri kol harbiyle meş. guldür. Esasen Zigirid hattı önüne vaze, i dilmiş Alman unsurlarının muka, vemeti, mekânize birliklerin sü, rekli mukabil hücumlarına rağ . men, İki müstahkem bat arasın. daki hali araziyi, Kemen tama » men temizlemişlerdir. Bizzat Zig. frid hattına temas etmişler ve Sar nebrinin sağ sahiline doğru daha ileri tazyikler yapabilecek mevzi. ler elde etmişlerdir. Bu çok müşkül arazinin her yanı Fransızlara malümdur. Çün kü Sar havzasında reyiâma müra. caat edilmeden evvel, bu toprak, lar, Yransız işgali alındaydı. Bu mintaka, bir takım ormanlar ve Sar nehrinin müştekkatı olan mecrâlarla doludur. Vebuor. mânların içerisinde Fransız ordu. sünün ilerlemesine mâni olacak her türlü tedbirler alınmıştır. Me. selâ, makineli tülek yuvaları, tank tuzakları, kara maynları ve yel tahribine yarayacak her türlü vesait mevcuttur. Fakat Fransız kuvvetleri, bu mıntakayı büyük bir ihtiyatla katetmektedirler. Her çeşi! tuza. ğı önceden keşfedebiliyor. Hele, kara maynlarını bularak zârmanın ida patlatıyorlar. Ağır Fransız tankları, maki . neli tülek yuvaların wüpürmüş, gayet alçaktan uçabilen Fransız tayyareleri, tanklara karşı alın. mış tertibatı ehemmiyetli suret te bombalamıştır. Warnd ormanı önünde Cereyan &den omuharebenin pek şiddetli olduğuna şüphe yoktur ve şimdi bu arazi Pransizların elindedir. Alman erkânı harbiyesinin nok tai nazarı, bu örman suntakasın. da vücuda getirdiği (tesisatla Fransız birliklerinin hareketlerini menetmek, onları gafil avlamak ! olduğu anlaşılıyor. Ayni zamanda Fransız mevzi . lerini ve ihtiyat mevkilerini bom. balamak tzere tayyareler de gel. miş de, Fransız takip ve muha. rebe tayyareleri top ateşinin de yardımile bu tayyareleri herhangi bir zarar getirmeden sürmeğe muvaffak olmuştur. Erkek Başgardiyan geri döndü: — Nizamname (mucibince bu yasaktır. İçeri giremezsiniz. Bir dakika, müsaade öyleyse. Nobedi, cüzdarından, . İngiliz armasını taşıyan bir kart çıkaru” rak gardivana vzatir. — Şunu lütfen okuyunuz, dedi. Göreceksiniz kt nizamname bana raci değildir. Başgardiyar kartı alıp okudu: Büyük Britanya, İskoçya ve İr- landa birleşik kraliyeti böşvekâleti Zondra 1 şubat 1916 Bu tezkerenin hamili M. Ceyms Nobodiye büütn kraliyet resmi da irelerinde kolaylık gösterilecek ve emirlerine bizact Başvekilderi geli yormuş derecesinde itaat edilecek- dir. Bu tezkere nazwlar meclisi ka- varile verilmiştir. Loyd Corç Başgardiyan telâşlandı. a yüzünde birbirile döğüşen en Harekât sahası olan Sar mıntaka- Erkânıharbiyesine malümdur Diğer taraftan orman mıntaka, sının hemen eteğinde mevzi almış olan Fransız gamizonlarından açı lan muazzam ateşin tesiriyle AL manların mükerrer mukabil hü. cumları püskürtülmüştür. İ Zigirid hattımın esas İnşaatına benüz bir hücum vaki olmamış. sa da, Fransızların kaydettikleri muvaffakıyetler pek mühimdir. Sarbrük şehrini tehdit altında bu. lundurmaktadırlar. Ve Bücum kuvvetlerini Mosel ile Renara , sındaki bütün müstahkem hat bo, yunca, hattâ kısmen hattın içinde düşmanla temas haline getirmiş. lerdir. Her ne kadar meşhur Zigfrid hattı, 20 mil mesâfelik bir derin. Bğe varıyorsa da, ancak ileri mev kilerinin çok iyi ve sağlam olarak inşa edildiğine şüphe yoktur, Zigirid hattınm geri mevkile rinden bir çoğu henüz tamamlan, mış değildir. Bu sebeple içerisine asker konamaz. Fransızların havadan yaptıkla, n tarassutlar ve geçen haftalar içinde aldıkları fotoğraflar, AL man tahkimatınm bütün teferrüa. tı hakkında bir fikir vermiştir. Onun için bütün ileri hareket - ler, askerlerin uğrayacağı müş. külât göze alınarak ihtiyatla ya. pılmaktadır. Sahte (o siperler, makineli tüfek yuvaları, tank tuzakları, tel örgü tesisatı, keza gayet zekice yerleştirilmiş kara maynları ga. yet aşağıdan uçmağa muvaffak olan tayyarelerden alınmış fotoğ. raflar üzerinde vazıhane - görül. mektedir. Bu fötoğraflârın Ayni zamanda Fransız ağır topları ile i hava bombardımanlarının husule | getirdiği tahribatr göstermek ba | kımından ayrıca faydası dakünu, yor. | — Şunu da hatırda tutmalı ki, Fransızların ileri hareketleri mü » İ him olmakla beraber, bütün bu faaliyetler henüz ihzari mahiyette dir. Umumi hareketler ve savlet, ler henüz vaki olmamıştır. Fransız erkânı harbiyesinin gösrerdiği ihtiyat, düşmanın kuv, vetini tamamen denedikten sonra büyük mikyasta mubarebelere €.. mir vermek içindir. (Daily Mail) den Tel; 20530 diye baktı. Karşısındakini alelâde bir sivil polis sanmıştı, onun bu kadar geniş salâhiyetleri olduğunu pasıl tahmin edebilirdi? o Özürler diledi, nasıl hitap edeceğini şaşır dr. Nobodi: — Çabuk olalım, dedi. kaybetmiyelim. Başrardiyan yerlere kadar iği- lerek: i — Başüstüne © efendim, dedi, İillen beni takip ediniz. Birçok mövetçilerin geçerek koridorları Vakit önünden dolaştılar ve nihayet kalın bir demir kapının ö” süne geldiler. Başgardiyan: — İşte elendim, dedi, burası... Pekâlâ, girelim. Başgardiyan, anahtar destesin- den bir anahtar seçerek kapıyı aç t. İ“ HAYRİYE LİSESİ | ra ilk orta ve lise sınıflarına talebe kaydına başlanmıştır. Ecnebi lisanı ilk sınıflardan itibaren baş a1, Kızların yatılı kırmı temamile âytı bir binadadır. Yatısız talebeyi rakletmek için mektebin husus | otobüs servisi vardır. Tedsisata 25 Eylülde başlanacaktır. Talebe nin mektebe gelmeleri. İ İç sıkıntısı Handan, fevkalâde bir iç #tkın- tesına uğradığını, evliliğin beşin- cira yılı zarfında farketti. Birgün öğleden sonra kocası her zaman- ki gibi işine gittikten sonra yap- tığı bu keşfi daha evvçi hiç bir şey haber vermemişti. Can #ikın- tesisin belli hiç bir sebebi yoktu, Böyle birdenbire farkına varmış- tı. Haftalar, aylar ve hattâ belki senelerdir canr sıkrlıyordu da O bunu şimdi anlıyordu. Acaba neden canı sikılıyordu? Hayattan tam mânasiyle memnün OolmeEsi için ne, si eksikti. Faruklasevi, şerek evlenmişti, veya onu sevdi ğini sanmıştı. Kocası fena bir ko- ça değildi. Çirkin denilemezdi, ahlâkı iyi idi. Kazancı da vardı. İmkün nisbetinde karısının bir de diğini iki etmiyor, genç kadın moda kanunlarını ifratla veya iti- dalle takip etmesine hiç bir itiraz da bulunmuyordu. Evet, Faruk iyi bir koca idi, fakat Handan neden cant sıkılıyordu?. Düştndü, bu haline bir sebep aradı ve akşam kocasına bunu açtı. — Böni dinle Faruk, sana söy- Jiyeceklerim var: Mesudum, bun- dan şüphem yok, fakat canım si- kılıyor. Faruk, sinirlendiğini belli eden bir tavırla: — Canın sıkılıyorsa, dedi, me sut değilsin demektir. Neden ca- nın sıkılıyor? — Bilmem! Galiba pek gezmi yoruz da ondan... Senin için bile bütün gün çalıştıktan sonra, ev- de kapalr kalmak iyi değil... — Fırsat düştükçe ogezmiye gitmiyor muyuz şekerim? Handan dudâk bükerek cevap verdi 5 ALMAK naim nie — Biliyorum, gidiyoruz. Ama genciz, bize eğlence, biraz hare- ket lâzım Faruk sâkin, fakat hiç isteksiz mukabele etti: — Hakkın var. Ben düşüne- memiştim, affet. Bu gece nereye gidelim? Dans mı istersin, tiyat. ro mu, sinema m? k Handan, kocasındaki bu istek sizliği hiç farketmemiş göründü: — Teşekkür ederim kocacığım sen ne şeker şeysin! ... O günden sonra Faruk her sabah karıs'am arzusunu sordu: — Bugün öğleden sonra bir yere gitmek istiyor musun? Yatı muşlar, düşünmek hastasınr bile kaybetmiş görünüyorlardı. Gözle“ ri o kadar cansızdı. Bu gözlerde ancak müthiş bir korku ifadesi o- kıymak mümkündü. Sararmış yüz” leri, azalarının titreyişi, nihayet salondaki korkunç süküt o Ceyms Nobodide öyle bir tesir hasıl et ti,ki, fon Brand mevkullar arı sında bulunmasaydı, büyük detek Gİ kendi kendine, cezanm şiddeti suçla mütenasip midir diye sora&- caktı. Fakat fon Brand mevkullar a- rasındaydı. Onun yaptıklarını dü- şünmesi, işlediği cinayetleri, hatır” laması kalbindeki merhamet his lerini söndürdü. Casusa uzun müddet o baktı. O daha şimdiden yola gelmiş, öte kiler gibi ümitsizliğin ve: Yeisin canir bir heykeli olmuştu. Fakat Yoksa gece mi sokağa çıkmak istersin? Nereye gidelim? Fakat gezmelerde fazla neşeli görünmiyordu. Geceleri gezme- ğe gittikleri vakıt da ertesi sa- bah saat altıda kalkıyor ve “kay- bedilen vaktini telâfi için, ça. lışma odasma kapanıyordu. Bir müddet sonra Handan, e8- ki ve mutad gezmeler dışında gezmeğe gitmeği istememeğe baş Jadr. Can sıkmtısi da arttı ve nihayet tahammül edilmez bir hal aldı. Birgün kocasına: — Faruk, dedi, seninle ciddi konuşmamız lâzım. Ben bir müd dettir kendimi çok yorgun, bit- kin ve sinirli hissediyorum. İki Üç hafta için temiz havalı bir ye. re gitmeliyim. Biraz hava tebdili sıhhatımı düzeltecek. Baksana iştihadan da kesildim. Faruk, bu fikri hoş karşılama- dığı gizlemeğe muvaffak ola madı. Çehresinin aldığı hal, dü- şlincesini belli etmişti. Mamafi fikrini sözle ifade etmedi. — Pakila, dedi, nereye git. mek istiyorsun? — Bursayı düşündüm, buluyorsun? — Çok güzel. Ne zaman git- memizi istiyorsun? Söyle de iş- leri ona göre tanzim edeyim? Handan sükünetini muhafaza eğemiyerek söylendi: — Anlamıyor musun, ben has. tayım! Sinirli oldum, mörasteni galiba... İstirahata ihtiyacım var yalnız olmalıyım. Başka türlü basıl dinlenebilirim? Faruk, uzun uzun karısını süzdü, sonra gene sâkin muka- bele etti 5 — Peki, istediğin gün: gide. bilirsin ? nasıl ... Vapur Yalovaya hareket ettiği zâman, Handan evvelâ müthiş bir sevinç duydu. Faruk onu teş- yi etmiş, vapura da gelmişti. Son dakikaya Iadar, Handan, hare. ketine kocasınm mani olmasın- dan. korkmuştu. Korktuğu başı- na gelmemişti, işte hareket ct- mişti, yalnızdı ve serbestti. Ar. (Lâlfen sayfayı çeviriniz) RAŞİT RİZA E, SADİ TEK TİYATROSU Bu gece Büyükade İskele Gazinosunda Yaran gece: Beylerbeyinde SAÇLARINDAN UTAN hareket olmamışken onun gözle rinde bir kin meşalesi dolaştı. Ceyms Nobodi, şimdi, casusun ruhi aksülümelini tetkik ediyordu. Onun dünyaya yüksekten bakan tavrından, (cüretkârliğından ne kalmıştı hiç! Kapana yakalanmış vahşi hayvanı hatırlatan hali ya niz korkusunu belli etmiyor, ümit” sizliğini ve yelsini de orlaya Vu ruyordu. Fon Brandın kendisini mahvolmuş telâkki ettiği aşikâr di. Birden Ceyms Nobodiye hita- ben haykırdı: — Allaha yalvar ki ben tekrar hürriyetime kavuşmıyayım. Ye- min ederim ki bu o cehennemden kurtulmak rasip olursa (senden müthiş bir intikam alacağım. Gardiyan bağırdı: — Sus! Fon Brand bu ihtara aldırmıya” mr devam etti: a e ak ke”