15 Eylül 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

15 Eylül 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

> 1$ EYLUL —1939 ril ikat Bubanın bir iki kuvvetli yla kâfi derece ayıldı! hazırlıklarımızı ikmalet için o gün akşa- yani Hanalar âyinleri* ci akşam tekrar çalgılar ve horalarına daldıkları sr gizlice yola çıkmış bulu- Mehtap zaman: olduğu n daha serin olan gece seyahat daha elverişliydi. gün kabile reisliği ettiğim a uzaktan parlayan ateş“ dönüp son defa (o baktığım im, yanıbaşımda sevgilisi Cu" göğsüne bastırmış bir hal- igin dalgın yürümekte olan sa derin bir hüzünle dedim ki: ! pe olursa olsun bu da ömrümde bir defa yam lesine reislik o etmiş ol t şimdi obunlardanda insanlar arıyoruz! Bu bir şeyl da kederli bir sesle: , çok garip, kaptan.. de- Fakat, biliyor musun ki, ben i bu âleme karıştım! OŞimdi- lerin çocukları olan in la da Âdeta gayet İyi anlaşa- gm gibiyim? , Hans! Fakat cid- like var, doğrusu! : Ne gibi tehlike! 'E arım sen orada bir goril 'da âşık olacaksın! ih$ gayet bön kahkahalarla Bizim almanca ne konuştu” U anlamadan yüzümüze olan Cuan-giyi göğsüne ha şiddetle sıktı: Iptan! ben mesudum! diye indı. Yalrız bir (endişem irgiyi müdafaa için mi? Biz harp etmeye gitmiyo- ıs! Biz bir keşfe gidiyo i dünyanın en meraklı dünyanm muhakkak z, en meçhül yerine uk. Burasi arzın öyle bir Alrikanın âdeta en şey an yuvasından başka bir —1i— hiddetle cevap verdi: olacaksa olacak! Siz bana Neden bana “katil, di- » Ben kimseyi katletmedim. Aksini iddia etmiyeyim, Fa vorç Bromleyi kim öldürdü? Brand şaşirdı: ısıl? Corç Bromley öldü ü Ay bumu bilmiyor muydunuz katil ithamı (karşısında 5 gibi görünerek; i de beni yeni bir cina- ihtam edecekler? Nobodi gülümsedi: nek Ceyms Nobodi cina- evvel başka bir cinayet B d boş bulunduğunu. “ge; olarak, anladı. İngiliz. LO İörman insanları arasında: 109 Busch 35 yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Almam seyyakı insanların ormanlarına “doğru gizlice yola çıktık | binlerce gorilin yaşadığı bu or manlardan geçememiştir. Zira go riller dünyanın en korkunç hay“ vanı tanılan arslandan daha yır- tıcı ve bilhassa düşmanlarına âde- ta ordular halinde saldıran kor kunç mahlüklardır. Onları mağ- lüp etmek için âdeta orduyla git mek ve harp yapmak icap eder! Sonra burada iklim bir cehem pemdir. Bu havali uçurumlardan lıklardan mürekkep olduğu için buralara canlı bir mahlükun gir mesi âdeta imkânsız gibidir. Bü tün bu uçurumlar kızgın ve çukur ormanlarla kaplıdır. Bu ormanlardaki ağaçların yap” raklarından daima bir buhar tür ter. Bu buhar bu bataklıkları ört müştür. Su buharı bu suretle ha- vayı doldurmuş olduğu için hava âdeta boğucudur. Nefes almamaz. Sular kızgındır. o Bataklıklar kız gındır, Buralara yolunu şaşırarak düşe” cek bir insan veya hayvan ya deli olur, yahut derhal ölüme teslim 9* tur.. Fakat goriller bu bataklıkları nasıl geçiyorlar? o Gorillerden de daha vahşi ve daha içeri orman larda yaşiyan Bada-Bada denilen yarı göril insanlar buralarda nasıl yaşıyorlar? Bunun sebebi de gü- yet basit, Zira göriller ve Bada-Badalar bu geçilmez kızgın, bataklıklı or” manların pek az ve gizli olan geçit yerlerini bilmektedirler. Bu havalide oturan bazı yerlilet de bu geçitleri keşfetmişler ve bu- ralara ancak bu sayede girebilmiş” lerdi, İşte bizi gölüren kılavuzumuz Bazuto da bu geçitleri bilmektey- di. Bununla berâber (O Hanalardan ayrıldığımız gecenin ertesi günü girdiğimiz ormanlar, henüz batak likir ormanlar olmadığı halde bize dehşet vermeye (başlamıştı. Zira boğucu ve yapışkan bir sicak his- setmeye başlamıştık, Ağaçlarda sarktıklarını gördüğü müz gayet iri ve Boa yılanını ar dıran yılanlar bize ilk dehşeti ver- mişlerdi. Gariptir ki bu yılanlar ağaçlardan âdeta ağaç dalları gibi yerlere kadar sarkmakta, sanki baygınmışlar gibi hiç kımıldama" maktaydılar, Hiçbir yılanın buralarda sürat” le gittiğini görmüyorduk. o Sürat, buralarda tamamile kaybolmaya başlıyordu! (Devamı var) iz Z» AN RR AN e A MN Nakleden: Fethi KARDEŞ | detektifi onu galil avlamıştı. Ağ- zinden kaçırdığı itirafı şimdi nasr geçüerek varılabilen derin batak- ( tevil edecekti? Biran, bu hatadan | doğabilecek neticeleri düşündü ve | o zaman, hatanım aleyhinde olmak şöyle dursun belki kendisini müş" kül vaziyetten kurtarmağa yariya- cağına kanaat getirdi. Ayağa kalktı ve Nobodinin kar- şısına dikilerek: — Beni parça parça doğramak” la da tehdit etseniz ilşaatta bu- İunmam imkânsızdır, dedi. Çünkü Berlinde verilen kararlardan an. cak şahsıma taallük eden kısmını biliyorum. Fakat size (o meselenin anahtarını versem, işi idare etmek vazilesini üzerine ala adamın is- mini söylesem ve Bromleyi öldü ren adamı haber versem mukabi- linde bana ne verirsiniz? HABER — Akşam Postası Gece maçlarının dördüncüsü dün akşam deği Galatasaray Perayı 3-1 yendi Oyun çox zevkli va süratli oldu üç bine yakm bir seyirci kalaba” ağı vardı. Takımlar sahaya çıktıkları za, man şu kadrolarin yer aldrlar: Galatasaray : Osman - Farek, Salim , Eş- fak, Enver, Yusuf * Necdet, Sa, lâhaddin, Cemil, Buduri, Bülend (Sarafim). Beyoğlaspor: Çafetinos - Civelek, Hristo * Çiçoviç. Etyen, Tanaş , Amesti, Culafi, Mesinezl, Rotklip. Todori, Hakem: Ahmet Adem, Oyun büyük bir süratle başla * dı. İlk akınların Pera tarafın dan yapıldığını görüyoruz. Fa. kat Faruk ve Selimden müteşek- kil Galatasaray müdafaası rakip. Tere göz açtırmıyor. oPeranm bu ilk hizr geçtikten sonm sarı kır mızılıların kısa paslarla güzel a- kmlar yaptıkları görülüyor. Bu akşam forvet hattında daha iyi bir anlaşma var, Oyunun altmcı dakikasmda sağdan yapılan bir hücumda Cemil sıkı bir süte bi. rinci golü yapıyor. (o Müsabel bu golden sonra daha ziyade sü. ratlendi ve çok zevkli bir şeki) ah dı, Galatasaraylılar sağlı sollu düzgün akmlaria Pera kalesini tehdit ediyorlar. Oyunun $1 inci dakikasında sağdan Necdetin güzel bir inişile ortaya geçirdiği topu Cemil ikin- cl defa Pera ağlarma takıyor. Gülatasarâyın ikinci golü, Oyunun bundan sonraki kismi karşilkir akmlarla nihayetlendi, İKİNCİ DEVRE: Peranm başladığı ikinci kisim yine süratli idi, Altmet dakikada soldan yapilan bir Pera hücu, munda kalenin çok uzağmdan to- pu yakalıyan Mesinezi 20 met . reden çok güzel bir şütle Pera * nm golünü attı, Bu gol iki ta- rafm oyununu da kamyçıladı ve her iki takımı da daha ziyade ça, Isşmağa teşvik etti, Devrenin 14 üncü dakikasında Cemil müdafiin hatali: bir hare - ketiyle ceza çizgisi içinde yere yuvarlandı. Pensjtı, Bu penaltıyı yine Cemil köşeden üçüncü defa Pera ağlarma taktı, Oyunun bundan sonraki kısmı karşılıklı akmlarla ve ayni sürat, le cereyan etti, Bu arada iki te raf da yakaladıkları muhakkak Ceyms Nobodi, biran bile tered- düt etmeksizin cevap verdi: -— Vaadinizi tutarsanız hayatı" nızı kazanırsınız. Casıss rsrar etti: — Şerefiniz üzerine söz mü? — Evet, şerefim üzerine söz ve riyorum. — O hâlde kabul ediyorum. Düşünceye daldı, sonra tekrar söze başladı: — Sizin zan ve tahminleriniz hi- lâfıma, Berlin, ihtilâl meselesini İ- dare etmeğe beni değil, sizlerden birini, halis bir İrlandalıyı memur etti. Bu İrlandalı Dubünin maruf Ailelerinden birine mensuptur ve ismi Sir Roger Casment.. Yanmda iki de yardımcısı var. Bunlardan biri benim; — vazifem de Berlinle Dublin arasında mu — Peki, öteki yardımcı kim? Fon Brand güldü: — Öteki yardımcı mı? Eğer w nu yakalıyabilirseniz sizi dünya nın en mahir polis hafiyesi diye kabul ederim. Fakat yakalamanı- za İmkân yok ki,. O casuslukta i gollük fırsatlardan istifadeyi be- ceremediler, Müsabaka da böyle, çe 3-1 Galatasarayın galibiyetile nihayetlendi. Balkan oyunları yapılıyor Atina, 14 (A, A.) — Yunanis, tan atletizm federasyonu, diğer Balkan memelketler atletizm fe * derasyonlarıyla anlaştıktan #ön - ra, onuncu Balkan oyunlarmın evvelce tesbit edilen 1,8 teşrini. evvel tarihinde Atlinada yapılma. amı takarrür ettirmiştir. Türki * ye, Romanya, Yugoslavya ve Bulgaristan gruplarınm eylül s0- nunda Atinaya muvasalatı bekleri mektedir, Rekor denemeleri Beden Terbiyesi Istanbul Böl . gesi Atletizm Ajenliğından: Onuncu Balkan oyunlarına işti- rakleri muhtemel görünen atlet . lerimize son bir deneme müsaba- ası olacak olan “Rekor deneme- leri” 17 eylül pazar günü saat 16 da Fenerbahçe stadında yapıla - caktır. Bu : müsabakalara cuma akşamına kadar kayıt olan her â - matör atlet iştirak edebilecektir. Müsabaka programı berveçhiati. dir: Saat 16.00 200 M. Gülle atma, yüksek atlama m 16.10. 5000 metre 1635 200 mania, diski 1645 800 metre, uzün at- lama 17.00 Disk atma, üç adım atlama 17.10 400 metre final 17.25 400 manialı final 1740 Bayrak yarışı Aşağıda isimleri yazılı hakem - lerin 17 eylül pazar günü saat 15.30 da Fenerbahçe stadında bu. lunmaları fica olunur, Adil Giray, Ali Rıza, Semih Türkdoğan, Hikmet, Mehmet A- li, Cemal Venç, Hilmi, Y. Skin. dris, Ismail Dikmen, Kenan Ay - kut, Hazım Öğmen, Şevket Yö - rük, Rebii Taras, Naci Algı, Hil. mi Akpeçe, Reşat Erte, Bekir Erkarlı, Şevki Küçükergin, Rifat Vurgun, Yusuf Bozoğlu, Mufah- bam Elman. Yunan benden yüz kat fazla üstattır. Ceyms Nobodi: — Uzun lâfın kısası, dedi, bu a damın ismi ne? — İsmi mi? Fon Salzman; Ro- dolf fon Salzman... — Şimdi nerede bulunuyor? — Kielde... -— Bana adresini veriniz, Casus, bilmem ki manasma bir işaret yaparak: — Hususi adresini bilmiyorum, dedi. Fakat kendisini herhalde 8- mirallikte bulursunuz. Ceyms Nobodi hayretle başmı kaldırdı: — Amirallikte mi? yapıyor? mahir ve Orada ne — Son zamanlara kadar orada , amiral Sekoerin erkânıharbiye re is muaviniydi. — Demek zabit? Fön Brand, gayet tabii bir şey mevzuubahsmiş gibi: - Öyle ya, dedi, binbaşı... — Zahit olduğu halde casusluk yapmağa. böyle karışık işlere ka- rışmağa nası! olup da muvafakat j 2 KORKU Üçü erkek, ikisi kız, beş arka. daş, ayaklarında sekileri, gülerek, konuşarak dağda &ilerliyorlardı. Erkeklerden biri lise son smıfın. da okuyordu. Yüzünün daimi ve lâtif rengi, ince cildi, çilli yanak- ları, ona, ötekilerin hepsinden da ha ağırbaşlı bir bal veriyordu. - Diğer erkek, askeri mektep talebesiydi. Esmer, canlı bir gençti, Gözlerinde kar gözlüğü taşıyan beyaz kazaklı üniversi - teli genç kızla çok alâkadardı. Konuşuşlarında ve biribirlerine sokuluşlarından aralarında bir şeylet olduğunu sezmemek kabil değildi. Arkadaşlardan biri, muhitin €n zenginlerinden birinin oğluy- du. Beşincisi, muallim mektebin . de okuyan dilber bir genç kızdı. Lise talebesi delikaniıyla beraber yürüyorlardı. Akşam olmuş, dağda ayaz baş- lamıştı. Şimdi, mola vetmişler, vüksek (setle konuşuyorlardı. Jepsinin de yüzleri heyecanlı, gözleri parlaktı. Bir aralık, takip edilecek yol- da ihtilâfa düştüler. Liseli genç, muallim mektebi talebesine çok. tan gönül vermişe benziyordu. Münakaşada onun tarafını tuttu, Nihayet, diğer üçü bir başka yol. dan, onlar başka yoldan gitmeyi kararlaştırdılar. Lise talebesiyle genç kız şim. di elele vermişler, sağdaki yola doğru kaymağa başlamışlardı. Kız, alaycı bir tarzda iyi yel - culuk temenni eden arkadaşları - na gülerek haykırıyordu: — Anlaşma zamanımız gel - dil. “Artık İstediğiniz kadar bi- ze imrenebilirsiniz... Liselinin kalbi hızla çarpıyor - du; zira genç kızın, yalnız ka - dınlara hâs o sakin, fakat perva- sızlığı İnsana bayretler veren bir şaka ile ciddi söylediğini anla - muştı. Aralarında söylenmesi İcap eden sözlerin hepsini gözleriyle söylediklerini ve bu sözsüz söy - lenen şeyleri kuvveden fiile ko yabilmeleri için de yalnız müsait bir zamanın hulülünü bekledikle- rini zaten biliyorlardı. İşte o zx- man şimdi ansızm zwhür ediver . mişti. Genç kız yürüyor, konuş- muyordu. Onun bu sükütu iseti, nin heyecanını, şüphesini büsbü- tün arttırıyordu. Acaba yanılı yor muydu? Genç kız hiç konuşmuyordu. Sanki aralarında münasebet yok- muş gibi, sade skilerini sürüklü . yorlardı. ediyor? — Neden muvafakat etmesin? Casusluk da vatana hizmet yolla” rından biri değil mi? Ceyms Nobodi. soğuk bir ta vırla: — Bu bir telâkki meselesi, dedi, bu bahsi geçelim. Şimdi diğer nok- tayı anlatın. Fon Brand tekrar durakladı. Tereddüt etti, Çünkü şimdi baş kası aleyhinde değil, bizzat kendi- si aleyhinde söz söyliyecekti, Ce- za görmeği temin etmiş dahi olsa, bir katil, cürmünü kolay kolay itiraf etmek istemezdi. Nobudi ona cesaret vermeğe teşebbüs etti — Biliyorsunuz ya, dedi, kur. tuluşunuz açık sözlü oluşunuza bağlr... Alman cevap verdi: — Evet, maalesef öyle... Bu - nurla beraber size, şimdi meşgul olduğumuz mesele ile hiç bira - lâkası bulunmayan şayanı tee. sül bir hâdiseden bahsetmsme bilhassa lüzum “r mı diye dü - şünüyorum. Doğru söylemek lâ - Liseli, heyecanından ya su - #uyor, ya biç lüzum olmıyan bir takım manasız şeyler söylüyor du, — Soldan gidelim mi? Bu ta- rafta kar daha fazla... — Hayır, teşekkür ederim. Bu taraf daha iyi... Vücutlarını hafifçe öne eğmiş, sessiz sessiz skilerini sürüklü . yorlardı. Etrafta çam gövdeleri arasında kalan karlar yaklaşıyor, çamlar sıklaşryor ve daha fazla karlarla örtülüyordu. o Akşamm renkleri, ise gittikçe daha fazla hâkim olan mebtaplı bir geceyle yavaş yavaş değişiyordu. Genç kız: — Of, galiba yoruldum. dedi. Ve kızaran yüzünü liseliden taras fa çevirerek hafifçe gülümsedi. — Sahi, nereye gidiyoruz böy. le? Sakın yolumuzu şaşırmıya - ım? Heyecandan liselinin kalbi da- ha fazla çarpmağa başladı. Fakat sesini mümkün mertebe tabii yap mağa gayret ederek cevap verdi? — Azıcık yolumuz kaldı... Ha tırlıyamadınmz mı?.. Bir parça yâvaş. Durun, şöyle bir hizada gidelim. Hah, işte böyle... Meydana çıkıp da karlara gö mülü kanepelerin yanma geldik- leri zaman liseli, genç kızın elini bıraktı, Ancak ellerini bıraktık tar sonradır ki onü tutmanın ne büyük bir saadet olduğunu ve bir kadın vücudunun bütün güzel liklerinin bu ellerde toplandığı” nın farkına vardı. Liseli, kanapenin (etrafındak' karları ayaklarile bastırdı. Kuru kar döküntülerini de mendiliyle temizledi. Genç kız oturdu. Bir dakika, mesut mesut gözlerini ks padı. — Oh ne güzel!... Bu me ses - sizlik böyle?,. Ne kuşları bun. Jar?... Liseli cebinden küçük bir ta. banca çıkardı. — İster misiniz, size bir tane- sini vurayım? Genç kız tereddütlü bir tebes sümle: — Hayır, istemem! dedi, Kuşlar şimdi daha alçaktan uçuyorlardı. — Görüyorsunuz ya, kendilik. lerinden ölüme koşuyorlar. Bir tanesini vuracağım. — Yok, yok... Olmaz. — Korkuyor musunuz? — Hayır; yalnız... İstemiyo « rum, (Sara varın) e vaktinizi pe yere İS” raf etmek istemiyorum. Başka bir vaziyette olsa, bU sözleri (o özerine, Nobodi Fon Brand yüzüne gülüverirdi. Fa * kat vaziyet şimdi çok ciddi idi. Bu sebeple gayet ciddi olarak: — O cihetten müsterih olun, dedi, ancak bana vazifemi kolay» laştırmağa yarayacak olan itiraf * larınızı dinlerim. Sonra cigara tabakası Fo Branda uzatarak ilâve ei: — Sizi dinliyorum. Alman artık kaçamak yolu Esi madığını anlamıştı. Söze başla * dı: — Ancak geçen cümartesiden ” var bulunmakiz beraber iki ay - dır İrlandadayım, Geçen senenir «on kânun ayınm ilk günlerinde Ostandda bindiğim M-b.t3 Alman denizaltı gemisi beni Dub: linden birkaç kilometre Horth » Head'de karaya çıkardı. (Devamı pa”

Bu sayıdan diğer sayfalar: