12 Temmuz 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

12 Temmuz 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

! l'ıkışetle.r dilerim, ' Yazan' RAHMİ YAGİZ LA E'm **“FW'— TEYUT Y ÇOT -—ABER — Akşam PFostası Un umiharbıin, bombalardan daha 2 .— Ders ve tatbikat uçuşları tabur mesal pro. _' d;ı:ınımı göre muntazaman devam edecek, meydan - âmiri halftanınm iki gününde ikişer saatlik ders u- ( guşları yapacaktır. Şimdilik birinci bölük kuman- & "ı_da.ııııım güstereceği günlerde uçuşlara iştirak ede- 3 — Arkadaşlarıma yeni vazifelerinde muvaf- Hava tabur kumaudanı namma Binbaşı Cevdet Fazıl emri okuyup bitirince Mecdi önündeki | havluyu masanm üzerine fırlattı. Sevinçle yerin- — den kalktı, meşin ceketini, başlığını, gözlüklerini ,_fyı.knladı, Fazılı beklemeğe lüzum görmeden dışarı — dığrarken haykırdı: — Bölüğümün başına, uçuş kıt'ama gidiyo- : İngiliz erkânıharbiyesinin Çanakkaleyi deniz. |— den, karadan ve havadan zorlama projesi tatbikatı — iHflâs ettikten, köhne Osmanlı imparatorluğunun pa- ' ' yitaht kapıları ilk tehlikeyi atlattıktan Sonra mev- - gilerde yerleşen, general Hamilton kumandasında. — | ki lord Kiçner orduları siper muharebelerine baş- | Tamışlar, Türk süngüsü önünde bir adım ilerle- i mege muvaffak olamıyan Ayvustralya ve Senegal | kolorduları köstebek gibi toprağa — gömülmüşler, Çanakkale sırtlarmın, Soğandere, Arıburnu, Ki- — reçtepe, Conk bayırı kıtalarında yerleşmiş kalmış- — dardı. İki taraf da günün muhtelif saatlerinde biri. 'ihirlertne ateş baskını yapmak için fırsat kollu« | — yor, donanmanın ve hava kuvvetlerinin de iştira- — kile yapılan itilâf kuvvetlerinin ateş taarruzları ö- — Hüm sağanakları meydana getiriyordu. Siper muharebelerinde obüs bataryalarile ha-. van topları, Karakedi adı verilen bomba makinele- rinin endaht ettiği uskurlu bombalar, Türk siperle- - rinin Üzerinde kanlı badireler yaratıyordu, Düş - | — drman tayyarelerinin |- gâha arka arkaya raporlar gönderiyor, — man hava filoları da gökten ateş yağdırmayı ih- — mal etmiyor, gündüzden keşif tayyarelerinin tes- bit ettiği mukavemet merkezleri, istinat noktala, rı, istihkâmların cephanelikleri gece, ağır bombar- muftelif sikletteki başka başka bombalariyle alt üst ediliyordu. Cephe kumandanı Esat paşa umumi karar- *“düşman 0 tayyarelerinin verdiği zayiat karşısında —müdafaa —— — Niçin sevmiyeyim.. Çiçek diye bayı- ve mukvemet imkânlarının çok güçleştiğini,, baş. |— kumandan vekiline anlatmağa çalışıyor, Çanakka- - le müstahkem mevki kumandanlığında bulunan “Alman amirali Özidom da ayni mealdeki şikâyet- lerini rapor rapör üzerine yağdırarak buna bir ni- - bhayet verilmesini rica ediyor, bu arada zaruri ted. birleri de ihmal etmiyordu. Amiral Ozidom, “ucağa karsı ucak,, tabiyesi- - hin mürevviclerindendi. Bu formülü esas olarak kabul eden Alman amirali, mevkii müstahkem emrine verilecek Gtayyarelik bir filonun düşman hava hücumlarını karşılamak için kâfi geleceğini Lırım demiş ve bu sözlerindeki samimilik © çok tesirli kuyruklu çivileri ileri sürüyor, bu kuvvetin tedariki ile gönderilme- sinde ısrar ediyordu, Umumi karargâhtan son raporuna şöyle bir. cevab verildi: KALEİ SULTANİYE MEVKİİ MÜSTAHKEM KUMANDANLIĞINA ”Makammızca düşman hava taarruzlarınm menini derpiş eden mülâhazat tetkik edildi. Tekli- finiz makul ve yerindedir. İzmir müstahkem mev. kil emrindeki hava taburu kursu nihayetlendikten sonra İstediğiniz müfrezenin gönderilmesi mukar- rerdir. Müfrezenin istikmalen izamma değin şim- dilik eldeki mukavemet unsurlarile vaziyetin ida«- mesi hususunda icab eden tedbirlerin almması lü, zumu ehemmiyetle tavsiye olunur.,, BAŞKUMANDAN VEKİLİ ENVER Umumi! karargâhm bu iş'arı — gerek Özidomu, gerek Esad paşayı bir müddet için daha mukave- mete icbar etmişti. Düşman hava kuvvetleri Malta ve Tenados a- dalarındaki hava üslerinden günün muhtelif saatle- rinde uçuşlar yapıyorlar, Çanakkale müdafilerini bombalariyle, çeşit çeşit hava silâhlariyle yokla. maktan geri kalmıyorlardı. İngiliz tayyarelerinden atılan kuyruklu çivi- ler, siperlerde, tüfenk kundağı üzerine — yaslan- mış düşman gözliyen — Mehmetçikleri hırpalıyor, mühim zayiat meydana getiriyordu. Kuyruklu çiviler, umumi- harbin ihtiraların. dandı, “ Bunlar 20 santimetre uzunluğunda, bir. santim kutrunda ucu sivri demir çivilerdi, —niha- » getlerinde; ,çocukların;ucuna iğne takarak duyvar- . lara sapladıkları ağaç oyuncaklarda, olduğu gibi bezden birer pervanemsi kuyruk bulunuyordu. Bu kuyruklar, çivilerin bütün hızıyla ve sivri ucu üzerine amuüden inmesini temin ediyordu. Bombalardan çok zayiat verdiren işte bu çi. vilerdi. 1000 metre ve daha yüksekten — torba torba siperlerin üzerine atılan bu çiviler, insan, hayvan demiyor, başından saplanınca ayıklanndan çıkıyordu, Ateş hatlarınım üzerine her gün 'bırkaç defa bu çivilerden boşaltan düşman tayyareleri çok muvaffakıyetli neticeler alıyor, Türk hatlarında mühim zayiat yapıyorlardı. Esat paşayla amiral Ozidom, başkumandanlı- ğm gönderdiği tahriratı kıtalara günlük emirlerle . tebliğ ettiler. Herkes, düşman hava filolarının faaliyetine ni- hayet verecek olan Türk ve Alman tayyareleri. nin gelmesini sabırsızlıkla beklemeye koyuldu. Bidayette, Maltada tesis edilen İngiliz hava üssünün boğaz forseleri muvaffakıyetsizliğe uğ- radıktan sonra mühim bir kısmı Tenados adasıma nakledilmişti. (Devamı var) — Bunlar bir şey değil, daha fe- nası var. İşgal edilen arazide Fran: sızların casuslukla müaçdele teşki- lâtı bürolarından birinde, — ancak Sen Korenten merkez kumandanir ğinda olan iki vesikanın fotoğrafı ile gene oradan alındığına şüphe ol- mıyan bir plân bulduk. Fotoğraflardan biri 9 mayıs 1915 de şehirde bulunan askerleri karar- gâh kurmuş bir halde — gösteriyor. Diğer fotoğraf, sizin — mıntakanıza ait ve 9 mayıs günündeki vaziyete göre işaretlenmiş bir Alman askeri haritasının kopyesidir. Mühimmat ve benzin depoları hep gösteriliyor Bu harita düşmanın on beş güm dür süren bombardımanının ve tay- yare hücumlarının muvaffakiyetli oluşunu izah etmektedir. Diğer vesikaya gelince, bu da 9 mayısta yol ve demiryolu faaliyeti" ni gösteren bir şemanın resim kâ- iıdı üzerine çizilmiş bir müsvedde- dir. Bu vesika — kumandanlığımı- zın maksatlarını düşmana belli et meğe kâfidir. Ne dersiniz bu işlere? 'Titriyen ve ayakları kendisini çe- kemez bir hale gelen kont — Niders- tof, âmirinin davet etmiş olmama: sına rağmen, koltuğuna çöktü. Bir den ihtiyarlamıştı. Ştroberg ise sinirli ve kesik kesik öksürüyordu. Haymın, ağzında bir kemik kırıyormuş gibi dişleri gicir diyor, bir nevi hıçkırık bütün vücu- dunu sarsıyordu. Yalnız Şmit sa- kindi. halde beyhude vakit kaybetmiyelim Size mücrimi yakalamak — için on Vwün| "teskilâtımızı castslüktân mak için de beş dakika mühlet ve- riyorum. ÂAksi takdirde.. Bir. plânı- nız var mı? Kendisini ilk toplayan Haym ol- du. Generalden söz müsaadesi isti: yerek aldı: — Ekselâns,bu şehirde Alman aley tarx faaliyeti ancak bir tek — tedbii önliyebilir: Kısmi sevkiyata rağmen şehrin en fazla olan erkek nüfusu- nu sürmek... — Güzel fikir., Yeni işçi kafilele- ri teşkil edin. Kumandanlığın pren sipi evvelâ tenbellikle mücadele et mektir. Bütün fenalıklar böş geçen zamanlarda akla gelir. — Fakat ekselâns, çalışmağı red- dediyorlar. — Onun da çaresi var: — Açlık! Buüu çare de muvaffak netice vermez- se iş kafilesi disiplin kafilesi haline getirilir. İyi ama bu tedbirler ası! — Bir şey — söylemiyorsunuz. C" selesinin hallinde ileri götürecek şer ler değil ki... Epey müddet düşündü, sonra <- vam etti: — Kolonel Niderstof, insan ida- re ettiği şehri. tanımalı, —bu Ş*i ahalisinin kalbinde, kafasında, hat- tâ midesinde olanları — bilmelidi: Bu bakımdan en küçük bir işaret'- shemmiyeti vardır. Meselâ burada “intikâam,, isminc bir gizli cemiyet olduğunu bana ha ber verdiler. Bu cemiyet azaları ge celeri sizin sadece müsaade etmekli kalmıyarak tekrar açılmasını iste- miş olduğunuz Fransız hastanesin de, muntazaman toplanıyorlarmış. Cemiyetin ajanları elde ettikleri ma 'Amatı, müessesede şişirdikleri İn- viliz sistemi baloncuklarla itilâ! <-— Jularr — hatlarına — gönderiyorlar Fransızların cevapları taze tavşar derilerine sarılarak — tayyarelerder atılryor, terbiye edilmiş — köpekle bunları toplayıp — getiriyorlarmıs Teşkilâtın şefi hâkim Düponmu: Haym hürmetle sordu: — Bir sual sormama — müsaad- eder misiniz ekselâns. Bu malüme- tın nereden geldiğini bilmemiz ... Durdu, bir tereddüt geçirdi, son- ra cesaretle devam etti: —Hikâyenin çocukça bir masa olduğunu göstermek için — lâzım... General irkildi. Sonra Hayma ilx defa alâka ile bakarak gülümsedi. — Asker olmadan evvel ne iş ya- pardınız? — Sivil polistim, komiser.. — Pekâlâ... Birinci mülâzim, siz acele hüküm veriyorsunuz. Kanaa: tinizi neye istinat ettiriyorsunuz? Mlar zeki oldufunu bildiğ'm İçin SÖ" 'edim ekselâns.. Bu mıntakada ek- seriyetle garp ruzgârları eser. Bu i* tibarla itilâf orduları — hatlarından bu tarafa balönlar propağanda risa- leleri gönderilmesi kabildir. Çünkiü bu balonların bu tarafta, muayyan bir yere gitmesi şart değildir. Hal- buki, işgal edilen arazide bir casu: teşkilâtının hava rasat merkezi bile olsa şarktan garba balonla malümat göndermeğe teşebbüs etmez, Sebebi, kıymetli malümatın yüzde doksan dokuz bizim elimize geçmesi ihtima- lidir. — Benim bunları anlayamıyacak kadar budala olduğumu mu söyle- mek istiyorsunuz birinci mülâzim? — Estağfurullah — ekselâns! Bu masalı, en manasiz şayiada bir ha- kikat hissesi bulunabileceğini düşü: nerek naklettiğinizden eminim. Bu hakikat parçası iyi istismar edilir- | ve acele iş olan evrak hırsızlığı me- Se.. ka- | Holandadan gönderilmiş Çeviren: Fethi KARDEŞ — Evet, çok doğru.. Bu malümat “dinin en mühim hakikatleri,, isim li fransızca bir risalenin — satırları arasına yazılmıştı. İşte bakın.. Gör rüyorsunuz ki üzerinde Sen Koren- ten hapishanesinin mühürü var. Bunu, hapishanenin Fransız adliye- öne bıraktığımız ve Fransız memur 'ar idareqinde bulunan — kısmında, yaptığı bir teftişteordu papazı Hup nenslaht görüp almış. Üzerinde ken di simine bir etiket de varmış. Bildifiım bundan ibaret, Mülâzim Kompars, bu masaldaki — hakikat pâayını size anlatsın, mülâzim Kom- pars umumi karargâh istihbarat teş kilâtiına mensuüptür, buraya hususi vazile ile gönderildi. Sizinle — temas halinde kalarak çalışacak. Merkez kumandanlığı — zabitleri, odaya girdiği zamandariberi ağzını açmamış olan yeni geleni merakla süzdüler. Bu, sempatik, güler yüz- lü bir gençti. Haym, “meslekten ol- masa gerek, galiba amatör,, — diye lüşündü. Fakat zabit — konuşunca canaati değişti. -—Düşmanlarımız muhakkak mu saberelerini havadan — yapıyorlar. Delili şu: Burada 9 ve 10 mayısta ılıman fotoğraflar Fransız istihbarat teşkilâtının tali derecede ve epey u- zakta bir şubesi tarafından 14 ma- yısta kullanılmıştır. Ajanımız bun- ları orada görmüştür. | “Cam veya pelikülleri, Sen Koren | tenden Fransaya geçirmek, develop pe etmek, kopyelerini çıkarıp her tarafa dağıtmak hep dört — günde “apılmış. Normal yollarla, meselâ İ'bü iş sekiz on gün sürerdi. ;Kullanılan vasrta nedir? Güver- zin mi? Hayır. Çünkü yol demiryo- lu faaliyetini gösteren — şemanın *esim kâÂğıdı üzerine yapılmış müs- veddesi bir tek kâğ.ttan — ibharettir, Parçalara ayrılmamış. Bu kâğıt ise bir güvercin tarafından — götürüle- miyecek kadar büyük ve ağırdır. | Ben bu vaziyette kullanılan vasıta- nın ancak tayyare olabileceğini sa- nıyorum, Haym, tükürür gibi, mırıldandı: — Pek hayali, ! — Hayır, kendimi bu memleketi i- yi bilen, burada büyümüş, burada askerelik yapmış bir düşman yerine koyuyorum. Bu takdirde dahi işga- lin ilk günlerinde buraya — tayyare ile gelip casusluk teşkilâtı kurmak ve arada sırada gelip malümat top- lamak arzusunu yenemezdim. idealimden elimde ne kalacak! saadet varlıktan bir gaye (Devamı var) Hakiki beklemektir. — biraz evvelki istihzanın Behirede bıraktrr — ği gölgeyi silmeğe yaramıştı, Fakat Be- — hire Nihadın o günkü alayını hiçbir za- - man tamamile unutmuş değildi . - İşta tesadüfün sevkile karşıladığı Paris- — te tahsil görmüş bu büyük ressam da tıp- . kıi Nihat gibi söylüyordu. İkisinin de zev- ki arasında hiçbir fark yok.. Biri mimar, biri ressam, Fakat ikisi de his ve hayal iklimlerinden uzakta yaşıyorlar. # Şisman ressam Behirenin gözleri önün- den silindi. Şimdi ayni koltuğa nişanlısı" nr oturmuş farzediyordu. O da tıpkı bü ressam gibi üzerinde yüzlerce genç kızın | hfülyalı dimağlarından toplanan — binbir - — manarım çizgi ifadesi bulunan bu elişleri- O ne lâkavt lâkayt bakıyor ve: D — Maaülesef müdür beyefendi, bunlar — aradığım orijinal sanat eserleri değil, di- rordır. t Şişman ressamın karşısında takındığı - hürmetkâr vaziyetini bir dakika için ter- - İeden müdür, Be'jirenin odada bulundu- ; o tunu nihavet görebildi; o vakit genç kıza O dönerek, — Behire hanım, dedi, sergi şeyler getirehildiniz mi? *— Ben mi müdür bey. el Dlüm l n çi eef d T d r <a din 4 için bir _!Hjl A.ı- b MASAL ÇOCUKLARI H.A BIRR! Behire yavaş yavaş müdürle —misafiri- nin oturduğu masaya yaklaşıyordu. Fa- kat birdenbire kamçı yiyen bir hayvan gibi silkindi. Ve çok acı bir lisanla: — İşlerimi göstermeği faydasız buluyo- rum, müdür -bey dedi. Beyefendinin onla- ri beğenmiyeceklerinden esasen eminim, İşlerimde, ne kübizmini izleri, ne de süre- alizmin ıntıbaları vardır. Ben yalnız ta- biatten moödel almakla iktifa eden eski za- man kızıyım.. 'Şahlanan çizgilerden ör- nek alan yeni zevk sahiplerini beyefendi Avrupaya ısmarlasınlar. Behire bu sözlerden Pariste tahsil gör> müş şişman ressamın kızacağını, kendisi” ni azarlıyacağını umuyordu. Fakat hiçte öyle olmadı. Ressam müdüre döndü: — Mademki küçük hanımın bana gös- terecek işleri yok, o halde ben gideyim artık.. Müdür derhal makine — İle müteharrik Nakleden : IN AŞK VE HİS ROMANI: MUZALLER ESEN gibi yerinden sıçradı, göğsünü ilikliyerek misafirini kapıya kadar teşyi etti, — elini sıkarken yerlere kadar iğildi. Müdür misafirini kapıya kadar uğurla- dıktan sonra yerine oturduğu vakit Be- hireye âdeta minnettar gözlerle — baktı.. Nezaket ve tevazuunun söylemeğe mani olduğu şeyleri, ilk defa karşılaştığı bir a- damın yüzüne karşı söyleyiveren Behire- nin bu hareketi müdürün çok hoşuna git- mişti. Behireye: — Kızım, dedi. Bu adam yeni orijinal eser arıyor. Esasında haklı.. Fakat yeni ve orijinalin ne olduğunu bilmiyor.. Ta- biati eskimiş sanıyor, oradan alman mo- tiflere hor bakıyor.. Halbuki tabiat dai- ma yenidir. Genç kız, müdürün bu güzel sözlerine havran oldu ve düşüncesi bir dak ka ice- risinde gene Nihada doğru uçtu: * ik nt Ti n ai pi Şi ge B e D ll 27 “Niçin yeni yetişen bu adamlar tabi- âtin zengin ve bol güzelliklerini görmü- yorlar da güzeli kafalarının — içinden çı- kardıkları bir takım çizgilerin yerleşmesin de arıyorlar. Nihad da böyle!,, Şimdi Behirenin kafasında garip endişe ler dolaşıyordu: “Ya evlendikten — sonra Nihat yaptığım işlerle alay ederse... Bu zevklerimizin aynı olmadığını anlatmaz mı?,, Nişanlısının ilk işini gördüğü vakit söy lediği cümle simdi kulaklarında çınlıyor: — Fena dağil, Behire bu çiçekler doğ- rusu güzel şeyler... Genç kız bu düşünceler içerisinde çok muztaripti: “Bir kaç sene sonra Nihat da Paristen gelmiş bu meşhur ressam kadar kabalaşacak mı yoksa? Eğer — düşüncele- rimle, sözlerimle, sanatimle tıpkı bu a- dam gibi alay edecekse bugün bana yaşa mak ve hayatla döğüşmek kudretini veren FUF E SA — SAA0 P Fd 1880 e C l elit a sülrl lli Bu gaye insanı besler, kuvvetlendirir, cesaret verir, güzelleştirir. Hayata sabrı ilâve eden de bu gayedir, Eğer Nihat be- ni tatmin eden mütevazi işlerimle alay et- mekte devam edecekse insan oğlunun ya- şamak için ihtiyacı olduğu ülküyü ve r- şığı nerede bulacağım?.,, Düşüncesi gittikçe mübhemleşerek ka- rarıyordu. Sevgi henüz kalbine girerek ©- na bu suale verilecek kati cevabı tam bir formül halinde verdiremiyordu: “Nihat yanımda olduktan sonra kâina- tın ne kıymeti var!,, Henüz Behire bu işi bir mestle halinde düşünmüyordu. Fakat gül renkli dudakla- rının yan tarafındaki kıvrim genç kızın önündeki yolun karanlık gölgelerle dolu olduğunu anlatıyordu. Fakat kalbde sezi" len bu ıstırab henüz kati bir fikir halin- de beyne kazılmış değilidr. IX Çıngırak sesine odada olan — hizmetçi kadın koştu: — Vay siz misiniz Nihat bey.. Fakal ne kadar ıslanmışsınız.. Herhalde araba: nızı bir yerde bırakmış olacaksınız. (Devamı var) olsşaydı. .. ! —a aa z —ds

Bu sayıdan diğer sayfalar: