Umumiharbin, bombalardan daha SABER — Akşam Postası Yazan: RAHMİi YAĞIZ çok tesirli kuyruklu çivileri 7.— Ders ve tatbikat uçuşları tabur mesai pro, granıma göre muntazaman devam edecek, meydan © Amiri haftanın iki gününde ikişer saatlik ders u- .guşları yapacaktır. Şimdilik birinci bölük kuman- danının göstereceği günlerde uçuşlara iştirak ede- o vektir. 3 — Arkadaşlarıma yeni vazifelerinde muvaf- fakyetler dilerim. Hava tabur kumandanı namma Binbaşı Cevdet Fazıl emri okuyup bitirinee Mecdi önlindeki havluyu masanm üzerine fırlattı. Sevinçle yerin- den kalktı, meşin ceketini, başlığını, gözlüklerini yakaladı, Fazıl beklemeğe lüzum görmeden dışarı © uğrarken haykırdı: — Bölüğümün başıma, uçuş kıt'ama gidiyo- rum! İngiliz erkânmharbiyezinin OÇanakkaleyi deniz. © den, karadan ve havadan zorlama projesi tatbikatı © inmişlar, “kile yap van topları, Karikedi adı verilen bomba m “Arlâs ettikten, köhne Osmanlı imparatorluğunun pa- yitabt kapıları ilk tehlikeyi atlattıktan sonra mev- “ilerde yerleşen, general Hamilton kumandasmda. ki lord Kiçner orduları siper muharebelerine bağ- Türk süngüsü önünde bir adım ilerle eğe muvaffak olamıyan Avustralya ve Senegal kolorduları köstebek gibi toprağa o gümülmüşler, Çanakkale sırtlarmın, Soğandere, Arıburmu, Ki- reçtepe, Conk bayırı kılalarmda yerleşmiş kalmış- Tardı. İki taraf da günün muhtelif saatlerinde biri, “birlerine ateş baskını yapmak için fırsat kollu. yor, donunmanın ve hava kuvvetlerinin de iştira- ilâf kuvvetlerinin ateş taarruzları ö- lart meydana getiriyordu. Siner muharebelerinde obüs bataryalartle. Ba inele- Küm sağana © rinim endaht ettiği uskurlu bombalar, Türk siperie- tinin üzerinde kanlı badireler yaratıyordu. Düş - maa hava filoları da gökten ateş yağdırmayı ih- mal etmiyor, gündüzden keşif tayyarelerinin tes- bit ettiği mukavemet merkezleri, istinat noktala, p, istihkümların cepharelikleri gece, ağır bombar- ömnan tayyarelerinin o muhtelif sikletteki başka başka bombalariyle alt üst ediliyordu. Cephe kumandanı Esat paşa umumi karer- gâha arka arkaya raporlar gönderiyor, “düşman fayyarolerinin verdiği zayiat karşısında müdafaa ve mukvemet imkânlarınm çok güçleştiğini,. bas. ç kumatıdan vekiline anlatmağa çalışıyor, Çanakka- le müstahkem mevki kumandanlığında bulunan Alman amirali Ozidom da ayn! mesldeki şikâyet- lerini rapor rapor üzerine yağdırarak buna bir wi- hayet verilmesini rica ediyor, bu arada zaruri ted. birleri de ihmal etmiyordu. Amiral Ozldom, “uçağa karsı uçak,, tabiyesi- nin müreyviclerindendi. Bu formülü sas olarak kabul eden Alman amirali, Omevkii müstahkem emrine verilecek Gtayyarelik bir filonun düşman hava hücumlarmı karşılamak için kâfi geleceğini ileri sürüyor, bu kuvvetin tedariki ile gönderilme- sinde ssrar ediyordu, Umumi karargihtan son raporuna cevab verildi: şöyle bir. KALEİ SULTANİYE MEVKİİ MÜSTAHKEM KUMANDANLIĞINA "Makammezca düşman hava taarrozlarnım menini derpiş eden mülâhazat tetkik edildi. Tekli- finiz makul ve yerindedir. İzmir müstahkem mev. kli emrindeki hava taburu kursu nihayetlendikten sonra istediğiniz müfrezenin gönderilmesi mukar- rerdir. Müfrezenin istikmalen fzamma değin şim- dilik eldeki mukavemet unsurlarile vaziyetin ida- mesi hususunda icab eden tedbirlerin alınması Hi. chemmiyotle tavsiye olunur.., BAŞKUMANDAN VEKİLİ ENVER Umumi karargâhı bu Iş'arı (gerek Ozidomu, görek Esad paşayı bir müddet için daha mukave- mete icbar etmişti, Düşman hava kuvvetleri Malta ve Tenados a- dalarındaki hava üslerinden günün muhtelif saatle- rinde uçuşlar yapıyorlar, Çanakkale o müdafilerini bombalariyle, çeşit çeşit hava silâhlariyle yokla. maktan geri kalmıyorlardı. İngiliz tayyarelerinden âtılan okuyruklu çivi- ler, siperlerde, tüfenk © kundağı üzerine o yaslan- mış düşman gözliyen (Mehmetçikleri hupalıyor, mühim zayiat meydana getiriyordu. Kuyruklu çiviler, umumi harbin İbtiraların. dandı, * Bunlar 20 santimetre uzunluğunda, bir santim kutrunda ucu sivri demir çivilerdi, niha- yetlerinde; .çocukların ucuna iğne takarak duvar- lara sapladıkları ağaç oyuncaklarda, olduğu Kibi bezden birer pervanemsi kuyruk bulunuyordu. Bu kuyruklar, çivilerin bütün hızıyla ve sivri ucu üzerine smuden inmesini temin ediyordu. Bombalardan çok zayiat verdiren işte bu çi. | vilerdi, 1000 metre ve daha yüksekten torba torba siperlerin üzerine atılan bu çiviler, insan, hayvan demiyor, başından saplanmca ayaklarından çıkıyordu. Ateş hatlarının üzerine her gün birkaç defa bu çivilerden boşaltan düşman tayyareleri çok muvaffakıyetli neticeler alıyor, Türk hatlarında mühim zayiat yapıyorlardı. Esat paşayla amiral Ozidom, başkumandanlı- ğm gönderdiği tahriralı kıtalara günlük emirlerle tebliğ ettiler, Herkes, düşman hava filolarmın faaliyetine #i- hayet verecek olan Türk ve Alman o tay'yareleri nin gelmesini sabırsızlıkla beklemeye koyuldu. Bidayette, Maltada tesis edilen İngiliz hava üssünün boğaz forseleri muvaffakıyetsizliğe uğ- radıktan sonra mühim bir kısmı Tenados adasına aakledilmişti. (Devamı var) — Bunlar bir şey değil, daha fe nası var. İşgal edilen arazide Fran sızlarm casuslukla müacdele teşki- lâtı bürolarından birinde, o ancak Sen Korenten merkez kumandan! ğında olan iki vesikanın fotoğrafı ile gene oradan alındığına şüphe ol” mıyan bir plân bulduk, Fotoğraflardan biri 9 mayıs 1915 de şehirde bulunan askerleri karar gâh kurmuş bir halde (gösteriyor. Diğer fotoğraf, sizin omıntakanıza ait ve 9 mayıs günündeki vaziyete göre işaretlenmiş bir Alman askeri haritasının kopyesidir. Mühimma: ve benzin depoları hep gösteriliyor Bu harita düşmanım on beş gün dür süren bombardımanını yare hücumlarınm muvali oluşunu izah etmektedir. Diğer vesikaya gelince, buda 9 mayısta yol ve demiryolu faaliyeti" ni gösteren bir şemanın resim kö ğıdı üzerine çizilmiş bir müsvedde" dir. Bu vesika (o kumandanlığımı zın maksatları düşmana belli et meğe kâfidir. Ne dersiniz bu İşlere? 'Titriyen ve ayakları kendisini çe kemez bir hale gelen kont (o Niders- tof, âmirinin davet etmiş olmama sına rağmen, koltuğuna çöktü, Bir den ihtiyarlamıştı. Ştroberg ise sinirli ve kesik kesik öksürüyordu. Haymın, ağzında bir kemik İdiyor, bir nevi hıçkırık bütün vücu dunu sarsıyordu. Yalnız Şmit Sx kindi, — Bir şıy o söylemiyorsunuz. C halde beyhude vakit kaybetmiyelim mak için de beş dakika mühlet ve riyarum. Aksi takdirde.. Bir plânr üz var m1? Kendisini ilk toplayan Haym ol du. Generalden söz müsaadesi isti yerek aldı: — Ekselâns,bu şehirde Alman aleyk a; fasliyeti ancak bir tek (otedbii önliyebilir: Kısmi sevkiyata rağmer şehrin en fazla olan erkek nüfusu nu sürmek... — Güzel fikir., Yeni işçi kafilele (ri teskil edin. Kumandanlığın pren sipi evvelâ tenbellikle mücadele et mektir. Bütün fenalıklar boş geçen zamanlarda akla gelir, — Fakat ekselâns, çalışmağı ted dediyorlar. — Onun da çaresi var: Bu çare de muvaffak netice vermez" se iş kafilesi plin kafilesi haline getirilir. İyi ama bu tedbirler asıl ve acele iş olan evrak hırsızlığı me Açlık! rıyormuş gibi dişleri gıcır-| Size mücrimi yakalamak (için İrini Teşkilâtmin carat > Harımlarımızın.. a, selesinin hallinde ileri götürecek şe: ler değil ki... Epey müddet düşündü, sonra d: vam ettiz - Kolonel Niderstol, insan ide- re ettiği şehri. tanımalı, bu şi ahalisinin kalbinde, kafasında, hat-| tâ midesinde olanları (o bilmelidi Bu bakımdan en küçük bir işaret shemmiyeti vardır. Meselâ burada “intikam,, İsminc bir gizli cemiyet olduğunu bana ba ber verdiler. Bu cemiyet azaları ge celeri sizin sadece müsaade etmekli Imıyarak tekrar açılmasını iste miş olduğunuz Fransız hastanesin muntazaman toplanıyorlarmış Cemiyetin ajanları elde ettikleri m satı, müessesede şişirdikleri İn viliz sistemi baloncuklarla itilâ! - #uları (o hatlarına (gönderiyorlar Fransızların cevapları taze tavşar | derilrine sarılarak © tayyarelerder atılıyor, terbiye edilmiş (köpekle i bunları toplayıp < getiriyorlarmıs Tı tm şefi hâkim Düponmur 'Haym hürmetle sordu: — Bir sual sormama (müsaad eder misiniz ekselâns, Bu malüme #in nereden geldiğini bilmemiz ... Durdu, bir tereddüt geçirdi, son ra cesaretle devam etti: —Hikâyenin çocukça bir mass »kluğunu göstermek için (lâzım. General irkildi, Sonra Hayma il defa alâka ile bakarak gülümsedi. — Asker olmadan evvel ne iş ya pardınız? — Sivil polistim, komiser.. —Pekâlâ... Bi acele hüküm veriyorsunuz. Kanas tinizi neye istinat ettiriyorsunuz? dar zeki OX inu bodiğim © edim ekselâns.. Bu mmtakada ek| seriyetle garp ruzgârları eser. Bu İ tibarla itilaf orduları o hatlarındar bu tarafa balonlar propaganda risa leleri gönderilmesi kabildir. Çünki bu balonların bu tarafta, muayy< bir yere gitmesi şart değildir. Hal yuki, işgal edilen arazide bir casu: teşkilâtının hava rasat merkezi bile olsa şarktan garba balonla malümat İ göndermeğe teşebbüs etmez, Sebebi, pa inalümatın yüzde doksan dokuz bizii elimize geçmesi ihtima lidir, — Benim bunları anlayamıyacak İkadar budala olduğumu mu söyle ek istiyorsunuz birinci mülâzim? — Estağfurullah » ekselâns! Bu masalı, en manasiz şayiada bir ha kikat hissesi bulunabileceğini düşü” nerek naklettiğinizden eminim. Bu hakikat parçası iyi istismar edilir m. i ! idealimden elimde ne kalacak! Çeviren? Fethi KARDEŞ Evet, çok doğru. Bu malümat 'dinin en mühim hakikatleri, isim li fransızca bir risalenin o satırları arasına yazılmıştı. İşte bakın. Gö” rüyorsunuz ki üzerinde Sen Koren- ten hapishanesinin mühürü var. Burnu, hapis in Fransız adliye- ine bıraktığımız ve Fransız memur "ar idaresinde bulunan o kısmında, yapi teftişte ordu papazı Hup enslaht görüp almış. Üzerinde ken li simine bir etiket de varmış Bildiğim bundan İbaret, M Kompars, bu masaldaki (hakikat payını size anlatsın. mü'âzim Kom i karargâh istihbarat ıdaya girdiği zamandariberi ağzını açmamış olan yeni geleni merakla üzdüler, Bu, sempatik, güler yüz” ü bir gençti. Haym, “meslekten ol- masa gerek, galiba amatör, diye lüşündü. Fakat zabit (konuşunca sanaati değişti. -Düşmanlarımız muhakkak mu salerelerini havadan © yapıyorlar. ddili şu: Burada 9 ve 10 mayısta man fotoğraflar Fransız istihtarat Atınm tali derecede ve epey u- rakta bir şubesi tarafından 14 mx yısta kullanılmıstır. Ajanımız bun- arı orada görmüştü Cam veya pelikülleri, Sen Koren Fransaya geçirmek, develop pe etmek, kopvelerini çıkarıp het (a dağıtmak hep dört günde apı'mış. Normal yollarla, meselâ Holandadan gönderilmiş olsaydı. süse sekiz ön gün Sirer Kullanılan vasıta nedir? Güver zin mi? Havır, Çünkü yol demiryo” tu faaliyetini (ogösteren oşemanın esim kâğıdı üzerine yapılmış müs veddesi bir tek köğ.'ttan (ibarettir. Parçalara ayrılmamış. Bu kâğıt ise bir güvercin tarafından o götürüle- miyecek kadar büyük ve ağırdır. Ben bu vaziyette kullanılan vasıta” nın ancak tayyare olabileceğini sa” nıyorum. Haym, tükürür gibi, mırıldandı: — Pek hayali, | - Hayır, kendimi bu memleketi i- yi bilen, burada büyümüş, burada askerelik yapmış bir düşman yerine koyuyorum. Bu takdirde dahi işga” lin ilk günlerinde buraya (o tayyare ile gelip casusluk teşkilâtı kurmak ve arada sırada gelip malümat top- 'amak arzusunu yenemezdim. (Devamı var) Hakiki biraz evvelki istihzanın Behirede bırakır ğı gölgeyi silmeğe yaramıştı, Fakat Be- hire Nihadın o günkü alayını hiçbir za- man tamamile unutmuş değildi . İşte tesadüfün sevkile karşıladığı Paris- te tahsil görmüş bu büyük ressam da tıp kı Nihat gibi söylüyordu, İkisinin de zev- ki arasında hiçbir fark yok.. Biri mimar, biri ressam. Fi ikisi de his ve hayal iklimlerinden uzakta yaşıyorlar, pe ressam Bel in gözleri önün silindi. Şimdi koltuğa nişanlısı nı is farze: , O da tıpkı bu » genç kızm ağlarından toplanan binbir mananın çizgi ifadesi bulunan b elişleri” ve lâkayt 'âkayt bakıyor ve: — Masles:f müdür beyefendi, bunlar sradığım orijinal sanat eserleri değil, di- zorda Şişman reisamın karşısında takındığı “ürmetkâr vaziyetini bir dakika için ter aden müdür, Be in odada bulundu” *unu nihayet zörebildi; o vakit genç kıza tinerek, — Behire hanım, dedi, sergi şeyler çetirebildiniz mi? «— Ben mt müdür bey. için bir MASAL ÇOCUKLARI HABER'IN'AŞK VE:HİS ROMANI “mms Nakleden: 'Behire yavaş yavaş müdürle misafiri» nin oturduğu masaya yaklaşıyordu. Fa- kat birdenbire kamçı yiyen bir hayvan gibi silkindi. Ve çok acı bir lisanla: — İşlerimi göstermeği faydasız buluyo” rum, müdür bey dedi. Beyefendinin onlâ' ri beğenmiyeceklerinden esasen eminim, İşlerimde, ne kübizmin izleri, ne de süre“ alizmin ıntıbâları vardır. Ben yalnız ta biatten model almakla iktifa eden eski za- man kısyım.. *Şahlanan çizgilerden ör nek alan yeni zevk sahiplerini beyefendi Avrupaya ısmarlasınlar, Behire bu sözlerden Pariste tahsil gör“ müş şişman ressamın kızacağını, kendisi” ni azarlıyacağını umuyordu. Fakat hiçte öyle olmadı. Ressam müdüre döndü: — Mademki küçük hanımın bana gös“ terecek işleri yok. o halde ben gideyim artık.. Müdür derhal makine (#fe müteharrik MUZA gibi yerinden sıçradı, göğsünü ilikliyerek misafirini kapıya kadar teşyi etti, elini sıkarken yerlere kadar iğikdi. Müdür misafirini kapıya kadar uğurla- dıktan sonra yerine oturduğu vakit Be- hireye âdeta minnettar gözlerle (baktı, Nezaket ve tevazuunun söylemeğe mani olduğu şeyleri, ilk defa karşılaştığı bir a- damın yüzüne karşı söyleyiveren Behire- nin bu hareketi müdürün çok hoşuna git- mişti, Behireye: — Kızım, dedi. Bu adam yeni orijinal eser arıyor, Esasmda haklı, Fakat yeni ve orijinalin ne olduğunu bilmiyor. Ta* biati eskimiş sanıyor, oradan alınan mo” tflere hor bâkıyor.. Halbuki tabiat dai- ma yenidir. Genç kız, müdürün bu güzel sözlerine havran oldu ve düşüncesi bir dak ka ice risinde gene Nihada doğru uçtu: ça EFER- ESEN “Niçin yeni yetişen bu adamlar tabi- atin zengin ve bol güzelliklerini görmü- yorlar da güzeli kafalarının e içinden çı- kardıkları bir takım çizgilerin yerleşmesin de arıyorlar. Nihad da böyle, Şimdi Behirenin kafasında garip endişe ler dolaşıyordu: “Ya evlendikten sonra Nihat yaptığım İşlerle alay ederse... Bu zevklerimizin aynı olmadığını anlatmaz mi?,, Nişanlismın ilk işini gördüğü vakit söy lediği cümle eimdi kulaklarında çınlıyor; — Fena değil, Behire bu çiçekler doğ- rusu güzel şeyler... Genç kız bu düşünceler içerisinde çak muztaripti : “Bir kaç sene sonra Nihat da Paristen gelmiş bu meşhur ressam kadar kabalaşacak mı yokta? Eğer odüşüncele" rimle, sözlerimle, sanatimle tıpkı bu x dam gibi alay edecekse bugün bana yaşa mak ve hayatla döğüşmek kudretini veren saadet varlıktan bir gaye (beklemektir. Bu gaye insanı besler, kuvvetlendirir, cesaret verir, güzelleştirir. Hayata sabrı ilâve eden de bu gayedir, Eğer Nihat be- ni tatmin eden mütevazi işlerimle alay et mekte devam edecekse insan oğlunun ya şamak için ihtiyacı olduğu ülküyü ver şığı nerede bulacağım?.,, Düşüncesi gittikçe mübhemleşerek ka- rarıyordu. Sevgi henüz kalbine girerek o na bu suale verilecek kati cevabı tam bir formül halinde verdiremiyordu: “Nihat yanımda olduktan sonra kâina- tın ne kıymeti ver!,, Hentiz Beltire bu işi bir mesele halinde düşünmüyordu. Fakat gül renkli dudal rının yan tarafındaki kıvrım genç kızın önündeki yolun karanlık gölgelerle dolu olduğunu anlatıyordu. Fakat kalbde sez” len bu ıstırab henüz kati bir fikir halin de beyne kazılmış değilidr. IX Çıngırak sesine odada olan (hizmet; kadın koştu: — Vay siz misiniz Nihat bey,. Fakaf ne kadar ıslanmışsınız.. Herhalde araba nızı bir yerde bırakmış olacaksınız. (Dovsin var)