12 Temmuz 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A AKSŞAM POSTASI Sahibi ve Neşriyat Müdürü . Hasan Rasim Us ğ ".EARE EVİ : Istanbul Ankara caddesi İutana : İstanbal 2A Telgraf adresi: İstanbul KABER Yan işleri telefonu: — 23872 are , . : 24370 aö « S n 320906 ÜABONE''SARTLARI | T Cenein ğ : :ıııııı. 1400 Ke. — 3zc0ke, Ğ D Şirik — 1s0. 1400 » tiylik — 400 £ 5.00 » i ı-"'-'ı'ıııı'ı' a Hayata dait: Tarih hakkında düşünceler ÂARINI hazırlamak için dünü $ iyi bilmek lâzım — geldiğini SÖylerler, Bu söz; yarını hazırlama" Din bizim elimizde olduğu nisbette Oğmdur. Gerçi yarının bugünden OSacağı, bugünün tesirini taşıya- CaAğı muhakkaktır; fakat yarın, sa: dece bugünün ve dünün bir neticesi Jeğildir; onda elbette ki sırf ken Tine mahsus, şimdiden kestirilmesi Sabil olmıyan bir hal bulunacaktır & Bunu tarihle izah etmeğe, hazır: ?'mağa vVeya önüne geçmeğe imkân â?ktur. Mazinin hiçbir devresi, ken: ':ıznden evvelki devrelerin sarsıntr he, Katıksız bir neticesi — değildir; psınm asıl çehresini, kendilerin beliç Cei devrelerin — tesiri deği, © Tecekleri evvelce tahmin edile- nırııreın hâdiseler teşkil eder. Fransa: 1789 fnp_araıorluk muharebelerinde, H ihtilâlinin, daha evvelki devir- buln derin, hazırlayıcı — tesirlerini nnmhîk elbette kabildir; fakat onla: Pizi ber vermediği Bonaparte'r kal hareîık olursanız - artık © mu> tcel “leri, onların sebeb olduğu ne- "Ti anlayamazsınız. Bonaparte' | M Zuhuru işe tahmin edilemiyecek F y bir hâdişedir. — Tarihi bilmeğe şüphesiz — lüzum Vardır; o bilgi olmayınca ne bugün Anlaşılır, ne de yarın hakkında, az | ğu,z ea SOk doğru çıkacak tahminlere giriş Mek imkânı olur. Fakat bugünü an- kirak, yarın hakkında tahminlere 8'rişmek için tarihi bilmenin kâfi Celdiğine inanmak doğru değildir. ümğt”ş:inin yalnız kaldığı, sezgi ile, biıâk-ııe. zenginleşmediği — zaman dükü is ihsanı çok büyük — hatalara li î;"?w. bugünün en ehemmiyet- Sebebdlülerini görmemeğe, — inkâra dit ki olması kabildir. Bunun için- tarihe fazla bağlananların ço zi Amanlarının en mühim cereyan fa Na, en esaslı inkılâplarına istih- kallş slar, insan oğlunun mu- *ratında en derin tesirleri br- îîîîk hâdiseleri kıymetsiz, ferda- bi AYmışlardır. Nasıl ki tarihi hiç de , b Ona hiç itibar etmiyenler bü'yük nün en küçük hâdisesine Me b_ll' ehemmiyet — atfetmeğe YYaldirler, TORTAN bir tekerrürden iba 'bazı TCF olduğu iddia edilir. Gerçi Cekileri selerde, kendilerinden ön” kat ğ“ andıran bir hal vardır. Fa- eskişi VA kapılıp da yenisinin, tıpkı rini vâlbl b_ıteceğini, onuün neticele- He ; mahgia'iSede muhakkak — kenedine S !Jll' faraf bulunur, — hiç ol- T “nuance,, ; asıl neticeler- de w » rurdbeuîdan doğar, Tarihin bir teker- sni ibaret olduğunu, fazla ina- etm öylemek, “nuance, lara itibar ba%*si myla ten gelir; yani — zihniyetin M _ğıne delâlet eder. Tarihte, ay- Mmiş hidî başlayıp ayni şekilde bit- Mi odnr büyük hâdise gösterile- ibara; Dalde tarih bir tekerrürden yen değişi':dır. çehresi — mütemadi- . TÜSEN anlamak için buşir Bü iyi bilmek lâzımdır. Nrullah ATAÇ i sanmak — yanlıştır.| MHüdiseler, bikitler Fransız ihntilâiinin 150 nci yıl dönümü mümnasebetile 18 1nci asır fikir cere- yanlarına bir bakış Yazan: SUAD DERVİŞ Yüz ellinci yıldönümü kutlulanan Fransız ihtilâli, dünya tarihi mik . yasında mühim bir hâdisedir. Çün- kü, o, dünya yüzünde halk kütlele- rinde şuur uyanışının ve halkın kendi hak ve mukadderatına hâkim olmak isteyişinin ilk işaretini veren ve müthiş bir volkan gibi aşağıdan yukarıya doğru fışkıran bir küd- retin, bir hürriyet aşkmın, bir mü- savat isteğinin kütlede doğan in. san olmak, insan gibi yaşamak üaz- minin muazzam bir tezahürüdür. Fransız ihtilâlinin üzerinden yüz elli yıl gelip geçmiştir. Halbuki bu ihtilâl ve bu ihtilâli yaratan fikir- ler ve âmiller hâlâ nazaralrımızı ü- zerine alâkayla çekecek, hâl aktü- el bir mevzu gibi tetkik edilecek kadar prensiplerinin tazeliğini mu, hafaza etmiştir. Çünkü Fransız ih - tilâlinin yüz ellinci yıldönümünü id vak ettiğimiz 1939 senesinde bu ih- tilâlin yüz elli sene evvel kabul e- dilmiş, yüz elli sene evvel insan kütleleri için uğrunda can verilen bir ideal olarak telâkki — edilmis, ve bizce birçokları köhneleşmiş o- lan prensiplerini kabul etmiyen ve hâlâ onlarla mücadele halinde bulu nan bir zihniyetin Avrupanın bazi noktalarında hâkim olduğunu gör- mekteyiz. Meselâ, bundan yüz elli sene ev- vel kabul edilmiş olan hukuk be - yannamesinin 3 Üncü maddesinde: “Her nevi hâkimiyet sadece mil- letindir. Hiçbir — teşekkül, I_ılçhlı' ferd döğrüdan döğruya halkın için. den gelmiyen bir hâükimiyete sahib olamaz.,, Denilmişti. Bugün Avrupanın bazı yerlerin- de, bu hükmün kabulü, medeniye- tin vahsşete bir galebesi olacaktır., demek, bilmem ki yanlış olur mu? 18 inci asır Fransız materyaliz- mi, insanlık fikir tarihinin çok de- ğerli bir faslıdır. Çünkü 18 inci asır mütefekkirlerinin Fransız (tiers &tat) sı üzerinde tesirleri çok bü. yük olmusştur ve ancak bu tesirle- rin sayesile Fransada mutlakıyet idaresi ve derebeylik devrilebilmiş- tr. Fransız ihtilâlinin — öncülüğünü yapmış olan 18 inci asır fikriyatının mümessilleri içinde Voltaire asrınm antiklerikal mücadelesinin başında olarak Monteskiyö mutlakıyet ida- resine karşı yaptığı kuvvetli ten. kidlerle, Diderot, inkılâpçı ve ateşli yazılariyle olduğu kadar ansiklope. di etrafında da derebeyliğin ve ki- lisenin düşmanları olan ielri düşün- | celi mütefekkirleri toplıyara.lş ve Russo'nun dahi esiri kaldığı denizm hudutlarını aşıp materyalist fel- sefenin proğramını —hazırlıyarak: Helvetius, Holboch ve La Mettrie, bu materyalist felsefenin doğuşuna yardım ederek Fransız inkılâbının bayraktarı olmuşlardır. Russoya gelirtce: Onun da çok inkılâpçı telâkkileri vardı, Russo- nun fikri ve prensipleri Fransız in, kılâbınım en ileri inkılâpçıları için bir ilkam kaynağı olmuş, 1813 ka- nunu esasisinin maâddelerinden bir- çoğu bu tesir altında kaleme alm- miştır, 18 inci asır fikir âleminin en mühim simalarından biri olan Vol- taire 1694 de Pariste doğmuştur, 17T13 te ölmüştür. Kendisi Şatöelli bir noterin oğlu idi, İyi bir tahsil gördü. Tahsilini bitirdikten sonra edebiyata heves etti. Daha çok küçük bir delikanlı iken babasımın salonlarında devrin tanilmış bazı muharrirleri ve şah- siyetlerile tanışmıştır. Genç yaşm- da yazdığı hicviyeleri onun menfa- ya sürülmesine sebeb olmuştur. Bir müddet sonra affolunup — dönünce kalemini tutmamıştır. Ön dördüncü Luinin devrini hicveden bir yazısı- nin en son misral: “Bütün bu — fenalıkları gördüm, -Henüz yirmi yaşında değilim.,, “Diye bittiği için bu defa sürgüne değil Bastil hapishanesine atılmış- tır. Bastilde Henriade — ismindeki eserini yazmıştır. Bastilden çıkarı- Irp babasmiın yanıma sürüldüğü sı- ralarla “Teatr Fransez" de ilk e- seri temsil edilerek büyük muvaf- fakıyet kazanmıştır. İşte o tarihten sonra ÂArouet olarak kullandığı im. zayı değiştirerek Voltaire ismini kullanmağa — başlamıştır. Esasen AÂrouet ismi onun kendi ismidir. Operada geçen bir hâdiseden da- layı şövalye dö Rohan'ımn adamları tarafından tutulmuş ve şövalyenin gözü önünde kırbaçlanmıştır. Bu- nun üstüne şövalye ile düello et- mek istemiş, ikinci defa Bastil hea- pishanesine atılmış, sonra kendi ta. lebiyle İngiltereye — sürülmüştür. Hayatı mütemadiyen bu nevi hâdi- seler içinde geçmiş, nihayet Alman- ABER — Akşam Postası ee el İllallah bu haşarattan! nudur!.. Belediyemiz evvelâ sinema, xriyeti vazedilmelidir. Bu haşaratsa insan yiyor!... Bir pire, tahtakurusu mücadelesi hâlâ açmayacak mıyız ? Yazan: M. DALKILIÇ STANBULDA hayvanat bahçesi yapıyoruz ama cevvelâ şu İstanbulda hayvanat evlerini kaldıralım!... Hangi ev, han- gi otel, hattâ hangi sinema, hangi gazino, hangi umumi ve hususi bina vardır ki şu pire, tahtakurusu gibi hayvanatın vıcır vicir kay- ' nadığı yer olmaktan kurtulmuştur?.. Bugün bilmiyen, işitmiyen kalmamıştır zannederim ki medeni memleketlerde bu haşarat bit kadar ayıb ve hattâ kanunen mem- | Bizde, insanların rahat ve huzuru için insan haşeratile müca- dele eden kanun bu haşaratı affetmişstir. Fakat, affedersiniz, bu ayıb, artık uzun boylu devam ede, mez, edemiyecektir. Nasıl ki bir zaman İstanbul sivrisineklerden geçilmez bir şehirdi. Fakat sistemli ve teknikli bir mücadele, biz- zat hükümet ve belediye tarafmdan yapılarak, blduyn sivrisinekten hiç de daha aşağı olmıyan bu haşarata karşı da şiddetli, kahredici bir mücadele açmak clzemdir. mi mahallerden başlıyarak bu mücadeleye bina sahiblerini de, mu- ayyen tekniği dahilinde mecbur tutmalıdır. Tedricen bütün ev ve bina sahiblerine ayni mücadele mecbu- Tahtakurusu İle mi mücadele edemiyeceğiz, bu işe henüz bir türlü başlanmamıştır bile.. Baylar! Çekirgeleri yüz binlerce lira sarfiyle imha ediyoruz. Fakat onlar ekin ve ot yiyorlar... Hot kısmen muvalffak ötel, gazino, pansiyon gibi umu- anlamıyoruz, ki den Voltaire zamanla bu hayattan tiksinmiş, ona bu hayat da acı gel- miştir. Berlin tecrübesinden sonra edib kendi kendinin efendisi ola . rak yaşamağa karar vermiştir. Bun dan sonra hep çalışarak İsviçrede yaşamıştır. Parise son seyahatini 1778 de yapmış ve o tarihte Paris- te ölmüştür. Voltaire'in eserleri içinde sayısız hicviyeleri, birçok şiirleri, birçok piyesleri ve tarihi eserleri, roman- ları vardı. O bütün buü yazılarile dalma felsefesini yapmağa gayret etmiştir. " Asarmı tetkilk Lettiğinliz. 'Zzamlan; görüyoruz ki her şeyden evvel an- tiklerikaldir. Hristiyanlığı insanla- rı taassub içinde tuttuğu için itham eder. Dide ve ahlâkta biraz ge - nişlik ister ve insanlardan mezheb ve din farklarmı hiç nazarı itibara almadan beraberce iyi geçinmeleri. ni, iyi anlaşmalarını taleb eder, E- sasen yalnız hristiyanlığın değil mevcut bütün dinlerin düşmanıdır. Voltaire terakkiye de inanır ve ona yardım etmek ister. Devrinde insanlar üzerinde yapılan işkence - nin, sansür tazyikinim, — cezaların reformunu ister, Felsefesine gelinde © Dekartı Locke için, yani tecrübeye müste- nit felsefe için terketmiştir. Fakat antiklerikal mücadelenin başı ol - masmma rağmen kendisi Allaha ina. nır Deist'tid; Ate değildir. Ve işte kadaşları gibi din meselesinde faz- la ileri gidememiştir. O da diğerle- ri gibi: “Avamı nas!” m idaresi -. çin dinin bir dizgin gibi kullanıl- ması zaruretine kanidi, — Fakat ne de olsa o ve arkadaşları antikleri- kal mücadelenin ilk adımını atmış- lardır. Volter için bir tezaddır di- yebiliriz, onun hem ileri, hem geri tarafları vardı. Kiliseye karşı, feo- dalizme karşı mücadele ettiği, fikir ve matbuat hürriyetini istediği, rüh ban arazisinin istirdadını taleb et - tiği zaman progresisttir. Fakat di- ni; halk için bir dizgin olarak mü- dafaa lettiği, ietimaf ' müsavatsızlığı hönüne geçilemez bir zaruret olarak kabul ettiği vakit bir mürtecidir. Voltaire için ansiklopedistlerin pi- ridir diyebiliriz. Fakat ondan son- rakiler Diderot'lar, Holbach'lar onu cçok geçmişler ve ansiklopedist hareketin sol kanadı- nrı teşkil etmişlerdir. Voltaire onla- ri takipetmedi, Takip edemedi. O, sonuna kadar siyasi ve içtimal ka- naatlerini olduğu gibi muhafaza et- ti. Sonuna kadar kralr ve dini bir ihtiyaç olarak siyasi programında muhafaza etti, Voltaire burjuva - laşmış asilzadelerin resikârda bu - lunduğu ve halkı idare ettiği bir hükümet şekli isliyordu. Fikirlerile bu zümreyi temsil ediyordu, Fakat buna rağmen kuvvetli tenkidlerile mümtazları çok ' hırpalamış, onlara gösterilen eski hürmeti sarsmağa muvaffak olmuştur. SUAD DERVİŞ yaya, Büyük Fredrikin sarayma gi- bunun için Monteskiyö ve diğer ar- (Devam edecek) Sulhün bağlandığı şehrin uğuru ÜTÜN dünyanm gözleri lü olmuş bulunuyor!. a Herkes Almanlarm Danzigi: mutlaka bir punduna getirib cebren kız kaçırır gibi alrvereceğini sanıryordu, Fakat başvekili Çerberlayn İngilterenin Danzige yapılacak tecavüzü mahalli hâdise sayma- dığını, Danzige tecavüz — suretile Avrupa sulhünün ihlâline asla müsaade etmiyece- ğini kat'i ve haklı olarak bildirdi, Şimdi tut bakalmm kelin perçemin. den!... Danziğ dünya sulhünün —işaret kulesi haline girdi demektir ve sulh cephesi tara- fmdan pokozlandı. Ona dokunuldu mu harb patlıyor. Bu durumda herhangi bir tecavüz ih- timali ortadan kalkmıştır. Fakat şu Danzig şehrinin dünya sul- hünün anahtarı ve sembolü oluşuna ne buyrulur? Garibdir ki bu şehir meşhur bedbinlik felsefesinin mucidi olan Sechoppenhauer'ın doğduğu ve büyüdüğü şehirdir!.. Yani, Sehoppenhauer'ı çevrildi. Baltık denizinin bu surat- sız şehrin buğün dünya sulhünün sembo- dünyaya bed- Danzige binlik felsefesi icad eden bir şehir!.. Allah bu şehre tutunan Avrupa sul, hünün encammı hayretsin!,. *& * * Hodri meydan AZETELER haber veriyor: Emirgânda da oradaki tarihi yalı ve camli korumak İçin Tıhtımla camiin İngiltere Rasgele edecek kadar bedbin güzell.. önü doldurularak bir meydan vücuda geti- rilecekmiş... Desenize ki orada da bir Eminönü meydanı peyda oluyor!... .Buranm önü emin, bari oranım arka- sı emin olsa!... Min gayrihaddin Elz: sek ya!., * * & Kâr - yılıdır ÜN yine İstanbulun muhtelif semt- lerinde otomobil kazası olmuş.. Yahu, hazır İstanbulda her gün bu kadar otomobil ezmesi oluyor. Bu kadar otomobil ezmesini ihraç et- | kardeşini bir şey arzedece- OZAN'da eski Kabasakal bir hiç yüzünden bir Vapur dolusu halk köprü üstüne çıkarsa ÜJDE: Kadıköy iskelesinde maya karar verilmiş. İskelenin merdiyen- leri yükseltilip köprüye bağlanacak ve vapurlardan çıkan halk doğruca köprü ü. zerine çıkacaklar.. O halde tramvaylar ve otomaobiller de halkm üzerinden geçecek demektir. tadilât yapıl- Ne * * * İki hiçten olamaz köyünde adam — kız öldürmüş. Biz, şimdiye kadar bizde iki hiç yü- tünden adam öldürüldüğünü görmedik!.. * * * Deniz mevsimidir OPPALA.,.. Denizde de başladı: Cibali iskelesi önünde iki Haliç va- puru çarpışmışlar, halk müthiş bir ve heyecan geçirmiş.. Hele bakım, onlar da hevese geldi. Hay bücürük deniz tramvayları hay! telâş Mim Helvetius'lar, | V BO-İTİKA | Tehlikeli yaz! “Bütün demokrasiler ve kapi - talist devletler bizim için fena âki- betler hazırlamakla meşgul., Fa « kat bütün bu kötü niyetler Al - man ve İtalyan milletlerinin kuv- veti karşısında hiçbir iş yanamı - yacaktır. Alman ve İtalyan ihti - lâli, müşterek ideallerden, müşte- rek kararlardan ve iki milletin ce- saretinden kuvvet alarak her tür- lü hasmane hareketleri yıkıp ha - rap edecektir..,, Hitler 25 haziranda Münihe gelmiş olan eski İtalyan muha - riplerine hitaben söylediği nutuk- ta aynen bu cümleyi kullanmıştır. Bu nutuk nasyonal sosyalizmin propaganda maksadile, Alman mil letini harp fikrine ısındırmak ve harbin mesuliyetini peşinen İde - mokrat milletlerin sırtına yükle - mek için hakikatin tam aksini söylemeğe çok güzel bir ör - | nektir. Almanyada halkın günden güne artan korkusu ve ıztırabı karşı - sında bazı Alman devlet adamla - rt harbin mahdut bir sahada kala- eğimı mümkün görüyorlar. Bu id- diayr öne sürenlerin bir kısmı samimidir. Hitler altr hafta içer - sinde Lehistanr tamamiyle istilâ edeceğine ve Leh ordusunu har- bedemez bir hale getireceğine ka- nidir. Bu müddet içersinde Sığıf- ritin çelik ve beton tabiyeleri Fran sız ordularını olduğu yerde mıh - layabilecektir. Almanya İngiltere üzerinde müessir olacağına inan- mıiştir, İngiltereyi tehdit etmek i- çin gu usulü kullanıyor? Eğer Almanya ile Lehistan arasında şi- lâhl ihtilâfa İngiltere müklahale etmeğe kalkarsa İtalya da har' girecektir. İtalyanın harbe-müd halesi bütün insanlığın harbe sü - rüklenmesi demektir. İngiltere bu tehdit karşısında hareketsiz ka - lırsa o vakıt Lehistanı işgal eden Almanya demokrat milletlere dö u nerek kendilerile sulh halinde ya « şamak istediğini söyliyecek, ve bu suretle Avrupadaki Alman tefev - vuku bir emrivaki olacaktır. Son- ra Almanyanın bütün müstemle- | kelerini yeniden işgal etmesi hak- İr bir iş görülecek, ve İtalyaya da bu taksimden münasip bir hisse verilecektir. — Almanyanın bu suretle hare - |ket eden propaganda sistemine karşı demokrat hükümetler, Al - man milletine gireceği bir harbin ne kadar tehlikeli olduğunu gös - termek maksaldile bütün siyasi faaliyetlerini açık diplomasi yo - luna dökmüşlerdir. Demokrat dev- letler siyasetlerini bütün dünyaya ilân ediyorlar. 23 haziranda Fransa Türkiye ile anlaştı. Alman propagandası bu anlaşmadan Fransaya bir hakaret vesilesi bulmak için istifade etti. Alman radyoları Fransız zafını bütün dünyaya seslendi. Bu, Al - manyanın, Fransa - Türkiye - İn- giltere anlaşmasından ne kadar kuşkulandığını gösterir. Romanya Yunanistan ve Mısır bu anlaşma- yı memnuniyetle gördü. Balkan ittifakı yeni bir hayat — kazandı. Halbuki İtalya Arnavutluğa ayak bastığı gün Balkan ittifakını par- çaladığını sanmıştı. 24 hazizanda Çemberlayn Kar- difte bir nutuk söyledi. Aklı ba - şında adamlara hitap eden çok hakimane bir nutuk. Bu nutukta Çemberlayn Almanyaya ikho2i | anlaşma teklif etti; “Yer yüzüwt » bir takım değişikliklere muh #| değiliz. Çünkü tekâmülü inkâr dla miyoruz. Dünya daima değişir, Fakat yer yüzündeki deği, -ecrin silâh kuvvetiyle yapılmasına mu- arız bulunuyoruz. Yenilikler ko - nuşma ve anlaşma yoliyle yapıl - malrdır.,, Fakat Berlin bu açık beyanatı (Lütfen sayfayı çeviriniz)

Bu sayıdan diğer sayfalar: