7 Temmuz 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

"â"E'F'. H! B EL B tın i ol Al Sulf Ba De Libb telir ine * d nuka , — sani (3) Refet, 1ı ' " HABER — Akşamı Postas » G ) âüâtl W JJ-HIRIİIU'H —ızm Alman hava mütehassısları hergün imtıihanlara başlamıyorlardı — Trüyet sahasr geniş evlerin, fabrikaların na, minare şerefelerine, Beyazıd ve Galata kulele- rine makinelitüfekler ikame edildi. Birkaç projek- | törün de gece hücumlarma (1) karşı kullanılmak — üzere Davutpaşa, Beyazıd, Fikir tepe bataryalarıma - ilâvesi unutulmadı, Hava hücumlarını karşılıyacak du, — celbetti. Daha ilk aylarda hocalarıma parmak ısırtacak — bir ilerleyişle havacılığın teknik ve taktik huşusla- Bu iptidai tayyarelerle ya.pılan uçuşlar çok — tehlikeliydi. Motörler sik sık pan yapıyor; hoban . -|- lar (4) hafif fırtmalarda koupyor, bazı /— tr hiç umulmadık zamanlarda parçalanıyor, — cıklarla (5) iniş tertibatı çok kereler lövye (6) © ye itaat etmiyorlar. Bu yüzden çakılmalar, ekil - — meler eksik olmuyordu. 4 Çalışmaların üçüncü ayında İzmirde talim gö- | ren li tayyare zabitinden 6 sı kazaya uğramış, /| büunlardan 4 tanesi Kudret, Zekâi, Sadri, Ecvet şe- ç *hit düşmüş, Vedatla Cemalettin sakatlanmışlar, | jğyer hizmetine ayrılmışlardı, İ Kurs bittikten sonra deniz tayyarelerine ayn; Iııılır İzmirde kalacak, kara tayyarelerine seçi. “lenler de İstanbüla, Ayastafanos (7) daki tayyare ) _müfreıesiue gönderileceklerdi. F Kurs müddeti tamamlanmış, imtihanlarm ya. |— pılması, brövelerin dağıtılması -— Mütehassıslarından avcılık muallimi Fon Rabhe ile — bombardıman öğretmeni Tedy her gün bir bahane — İle imtihanlara başlamıyorlar, ihtisas brövesini âl- —mak, göklere atılmak, vatan müdafaasına, yurdu — koruma kavgasma bir an evvel katılmak. arzusile kalmıştı. v Ve bu lâkaydi ile izzeti nefsinin kamçı- $ landığını seziyordu. V « ' daldan dala koşuyordu: “Bana ehemmi- -— yet vermiyor, bu muhakkak ne güzelliğim, Behirenin düşüncesi bir kelebek — gibi ne de ince ve hassas ruhum onun nazarı dikkatini çekemiyor. Yalnız beni alelâde — bir kadından üstün buluyor.., Behire kendisini öteki kızlardan daima * |üstün tutan gururunu şimdi bile âdeta takdis ediyordu. Annesinden kalan irat, — el işlerinin getirdiği para onun bugün bi- le her arzusunu yapmasına hizmet ediyor. | Behire hâlâ bir masal çocuğudur. Fakat Nihat onun bu tarafını biç anlamamışa |— benziyor. “Nihat kendinden ne kadar emin. Her / vakit'ikimize bol bol yetişecek kadar para kazanabileceğine inanryor. Benim zengin —olup olmamama hiç kıymeat vermiyor. An |— laşılryor ki Nihat benim yalnız iyi bir ev kadını olmamı istiyor. Ömrüm ev işlerini yapmakla geçecek. Onün nazarında haya- tın Manası sadece bu.. Şu halde Nihadın tahayyül ettiği saadet cennetine girebilme &i için mutlaka benimle evlenmesi şart de Bi. O herhangi bir kadınla tasavvur etti- ği hayatı yaştyabilir.,, Behirenin dalgın ve karanlık düşünce- damları. .. en iyi — tayyaredir. Bu keyfiyet büyük harbde de malüm- Onun için bu tertibat almiırken Osmanlı im- — paratorluğunun müttefiki Kayzer Enver paşanın 4 — Müracaatı üzerine tayyare vermeği kabul etti, İlk pırtıde i8 tayyareyle 4 muallim gönderildi. Bun. Inr evvelâ İzmire -getirildiler, müstahkem mevki ' emrine verildiler. 6 danesi de Yeşilköyde - şimdiki — tayyare meydanimm bulunduğu yer ve pavyonlar- - da - tesis edilen hava istasyonunda faaliyete geç- n Ordudan hava sımıfıma ayrılmak isteyen su- Jııylır sıhhi muayeneden geçirildikten sonra bu. — raya gönderildi, İzmir ve İstanbulda faaliyete ge- — gen havacılık kursları uçucu yetiştirmeğe başla- İlk ağızda tayyareciliğe koşanlar arasmda /| yüzbaşı Mecdi, Fazıl, Kadri, Vedat, Kudret, mü- — Iâzimi evvel (2) Raif, Zekâi, Hikmet, mülâzimi : Cemalettin, Ecvet, Cevat Ruhi ile |— başçavuş Lütfi, Murat, Vecihi de bulunuyordu. Bunlar İzmirdeki mevkii müstahkem tayyare kırargthında talim ve terbiye görmeğe başladı - : Jar. Türk subaylarının göz pekliği, kavrayış ve is - /| tidatları muallimlerinin çarçabuk — nazarıdikkatini Yazan: RAHMiİ YAGIZ * bir bahane ile sabırları tükenen gözüpek Türk subaylarının içleri içlerine siğmıyordu. ' İşte tam imtihanlara hazırlandıkları sıralarda bir felâket daha olmuş; o sabah uçuş tatbikatın - dan dönüşte bir mektep tayyaresi daha düşmüş; kursu sağ ve salim bitirmek taliine ulaşan beş ar - kadaştan Cevat meydânm ortasıne çakilmış, ya - nmdaki Alman muallim başçavuş Volf ile ölüm ha- linde yaralanmış, herkesin kalbinde bir acı brraka- rak hastaneye kaldırılmışlardı, Yüzbaşı Mecdi ile Fazıl meydandan ayrıldık - tan sonra odalarma geldiler, İki arkadaş kursa geldikleri zamandanberi aralarında kavileşen bir samimiyetle her işlerini beraber görüyorlar, aynı odada oturuyorlardı, Mecdi, İstanbulluydu. —Mülâzimliğini “maiyeti seniye,, bölüğü adı verilen saraya mensup süvari a. layının bir bölüğünde yapmış, Balkan harbinde Âh- met Abuk Paşanm süvari kolordusile Kırkkilisede harbe iştirâk etmiş, büyük harpten evvel de Kuru- dağdaki süvari livasında bölük kumandanlığında bu- lunmuştüu. silâh Mecdi, yaradılıştan atak tabiatli, gözünü bu - daktan sakınmaz çok cesur bir subaydı. Balkan muharebesinde, Edirnenin sukutu sıralarında, E- dirne civarında bölüğile muhasara edilmiş, kendi . sini saran iki Bulgar piyade taburile şafakla bera- ber müsademeye tutuşmuş, gece, karanlık basın- caya kadar kahramanca karşı koymuş, yeğitçe dö- vüşmüş. Gece, karanlıktan İstifade ederek müuha - sara hattımım bir tarafına hücüm etmiş, —yarmış, çıkmış, bölüğünü kurtarmış, bu hizmetine mükâ - faten de yüzbaşılığa terfi edilmişti. Mecdinin zekâsmdan üstün de cesareti vardı... Buü İki imrehildcek hüsüsiyetin” | birleştiği vücudü dâa”küvvetli Ve "gürbüzdü. - 'sl) <- ( Devamı var) fas gue e çım b tesisa. kanat- (1) Bu projektörler faydadan ziyade zarar verdiler. Sahaları kısa olduğu için tayyarelerin bu. lunduğu yeri aydınlatamıyor, çıkan ışığı ile kendi yerini, bataryanım mevkiini düşmana belli ediyor- du. 4 (2) Şimdiki üstteğmen rütbesi, (8) Halen teğmen ismi verilen rütbe, riıni kavrayışları havacılığın tarihini yaratan, bu yaratışa Toros dağlarma çarparak parçalanan mü- tevazı tayyarelerinin kırık pervanelerile ilk âbideyi diken kahramanların kardeşleri olduklarmı isbat etti. (4) Hoban: Kanatlar arasma konulan dikme- lerin ismidir. (5) Kanatçık: Esas kanatlar üzerin- de ayrılmış küçük ve müteharrik kısımlardır. Bun- , lar tayyarenin yan yatışlarında ve keskin dönüşler. de muvazeneyi temine yararlar. (6) Lövye pilotun tuttuğu otomobil vitesine benzer bir demirdir. Tay- yarenin sevk ve idaresinde muvazeneyi temine, i - nişi, kalkışı tanzime yarar, (7) Şimdiki Yeşilköyün eski ismi, Alman Hapishaneyi ziyaret'etmiş — olan Alman papazıro sabah hiddetle me: kez kumandanlığına dönmüş, doğ ruca birinci mülâzimin odasına gi dip oturması teklilini soğukça red- detmişti. Ve işte bir çeyrek saatten beri Fransız papazının serbest bı akılmasını şiddetle talep edip du ruyordu. Şaşırmış olan Haym onu Jir türlü atlatamıyordu: — Halıkınız var efendim. Fikrini ze çok büyük bir kıymet veriyorum. Fakat bu henüz şahsi bir kanaatte;, ıbarettir.. Merkez kumandanına Fransız papazının masum olduğu nu söyilyebilmem için elimde henüz maddi deliller yok. —- Fakat sizin elinizde onun aley | hinde hiçbir delil yok: Mülâzim Şmit müdahale etti: — Hâü'se hakkında malümat sa- hibi görünüyorsunuz. Maznunu sık sık görüyor musunuüz? — Tabii; hergün.. Bu benim va- zilem, Haym irkildi. Aklına bir fikir gel- mişti. Bunu kendisine saklayamadı: — Kanaatinizde o kadar kuvvet: li görünüyorsunuz ki papaz Gay yard günah çıkarırken dinlemiş ol- duğunuza hükmedilebilir. Eğer böy le ise.. Huppenslaht kızdı: — Birinci mülâzim Haym, böyle bir sual cevaba, hattâ sadece — bir “hayır,,a bile lâyık değildir. Ben papaz Gayyardın masum - olduğu- ha eminim. Size değil doğrudan doğ ruya kolonele müracaat etmelimi- şim, Şimdi onun yanına gidiyorum.: Kümandanın, papazın telkinleri- ne kapılacağını pek iyi bilen Şmiit atıldı: pi Bir dakika müsaade.; - Şimd: totepsi "raporunu: almıştık. «Raporur tetkik sedelim, belki yeni malümat elde ederiz. Askert hastane başhekımı teknik mahiyetteki, bu raporu herkesin anlayabileceği şekilde izah eden bi de mektup leffetmişti. Haym yük sek sesle işte bu mektubu okudü: — “Cesedin suda birkaç gün kal- dığı anlaşılmaktadır. — Ceset suya I1 mayısta, en geç 12 mayısta atıl- mıştır.,, Şmit: — Böyle bir işi gündüzün yap- mak ihtiyatsızlığı — gösterilemezdi. Elbet. Ö civar çok kalabalık. Bu vaziyette hâdise 11-12 mayıs gece- 3i olmüş demek. — — ;'Ölümün suda boğulma neti- sesi olduğu muhakkaktır. Boğazda i sıkma izleri ile vücudundaki sn rıklar daha evvele aittir.Bu sıkma- nın ölümü mucip olmadığı — fakat »| odanın — İ|6 — maktulün kuvvetini keserek muka- vermetini azalftığı-anlaşılıyor.,, Şmnit: — Stifeli adamakıllı döğdükten sonra kanala atmışlar; dedi. Meselt sundan ibaret, Haym itiraz etti : , — Yahut iyice döğzüldükten son: <a kendiliğinden kanala düştü. Ra pora devam edelim: “Bu muühteli. işaretler ölümün . bir intihar — veya «Aza eseri olması ihtimalini hemel, hemen tamamile uzaklaştırmakta dar. — Nasıl ben demedim mi? — Fakat dostum Şmit, rapaorda: ki “hemen hemen,, tabirini unut- ma..: Devam edelim! “İzah edeme- diğim başka bir noktayı işaret etme den geçemiyeceğim. Midede sü i- çerisinde gayritabii miktarda klorü dö potas buldum., hi Alman papazı şaşırdı: — Klörür dö potas mı? Yani Ja vel suyu. Bundan içmiyordu ya Sti- fel! l:aym kahkahayı bastı: — Fevka'âdeden olarak İl mayıs ta içmiş olabilir.. Hatırlıyor musun Şmit, geçen gün araştırdığımız han da ispirto ile Javel suyu halitasın” dan bir içki bulmuştuk. Kadın bu mayii -Javel suyu etiketi — bulunan şişelere koymuştu. İçkiden verecek- ken aldanarak - Stifele hakiki Javel suyu vermiş olabilir. Ertesi gün sorguya çekilen Fran- sız kadınmın ifadesile teyit edile - cek olan Haymtin bu izahatı Alman. papazını-alâkadar etmedi: — Stifelin ölümile papaz Gay - yard arasında ne münasebet var ki bu bahs üzerinde bana izahat veri- ı_vorsuı,ıuzı Sizinle- uuııamwaim Ben! Kolonelin, nyamna ——gıd&yn;'um, Allaharsmarladık.. . Kapıyı vurarak çıkıp gitti. Şmıt — Büununla . beraber hâdisenin baş şahsiyeti bence papaz Gayyard, dedi. Ben bunu hissediyorum, Haym bikmış bir . tavırla cevap verdi: — Hissetmek kâfi değil, delil lâ- zım, Fakat herkesin bu papazın kö, rükörüne müdafaasmı yapmasına akıl erdiremiyorum, doğrusu, Ayağa kalkarak, elleri arkasımda, içinde dolaşıyordu. Şmit sordu: : — Sizin bir düşündüğünüz var, — Evet. Köpeklerinizin Freri 8o- kağındaki eve ve sahibine göster - dikleri alâkaya farzla ehemmiyet vermekle budalalık etmedik mi di- ve düsünüyorum. — Siz başka bir iz görüyor mu - sunuz? — Evet, Meselâ Liyön... * Çeviren: Fethi KARDEŞ — Stifelin metresi olan kadın mı? — Evet. Bu kadın dün peşin 20 bin mark vererek bir ev satın aldı ve binayı beş bin mark mukabilin- de tamire teşebbüs etti. Ne dersi - niz bu işe? — Hayret! — , — Ya!. Bü para.:y'ı. I..iyon Sti- i *elden gizli nasıl toplıyabilir? Top- lamasına imkân var mı? Şimdi Sti: felin evinde bulduğumuz defterleri de hatırlarsanız şöyle bir hükme varabiliriz: Stifelin halktan harac olarak aldığı para bu kadının eline geçmiş bulunuyor. Bü iş sizi çok a- iâkadar ettiğine göre, meselenin bu cephesini aydınlatmak lütfunda bu- lunursunuz. Şmit tereddütle cevap verdi: — Hay hay. Fakat bir şartla... — Nedir o şartınız? — Papazla bir kere de ben gö - rüşmek'istiyorum, Onu kendi usu- lümle isticvap edeceğim. — Faydasız. Hiç bir netıce ala . mıyacaksıniız, Smit ısrar etti ve Haym nıhayet razı olarak, onunla beraber tekrar hapishanenın yolunu tuttu, Papaz Gayyard her zamanki gibi şakindi. İki zabiti selâmladı. Söze başlıyan $mit oldu: — Dün âmirim size itham edil- diğiniz suç hakkmda malümat ve - receğini vaadetmişti. Bunları anla - tlacagmı dam Lösajın evinde gizli itilâf dev- letleri askerlerini iaşe etmekle suç- lusunuz, Fakat asıl büyük suçunuz Stifelin katlinde medhaldar olmak. tir. O sizden uzun zamandanberi şüphe Ieniyordu li mayısta sizi takip et- Ltü, Tebdili kıyafet — etmişti, . Fakat Lğşdam Lösajın ya,nmdan çıktıgm,ız Faımds. tanımakta güçlük çekmedi - niz, Bunun üzerine onu, şüpheli hiç bir şey olmıyan yerlerde dolaştır - dınız, meselâ dış mahalledeki hana kadar götürdünüz, Stifel buna rağmen epey malü - mat toplamış ve sizi mahküm etti - recek bir çok deli! elde etmişti. E , vinize geldi ve sizi suçlu bulduğunu söyledi. Çok şeyler biliyordu. Or - tadan kaybolması lâzımdı. Öyle de- ğil mi? Bir şey mi söylediniz? — Hayır, devam ediniz, — Bu söylediklerini ispat edeceği mi söylemeğe tabil lüzum yok. Sti - fel yakalandı, mukavemet edemi - yecek hale getirildi ve 11 - 12 ma, yıs gecesi Vale kadar götürülerek kanala atıldı, Stifel kurtulmağa sa- vaştıysa da yüzüne vuruldu, boğazı sıkildı. :Doğulduüuğu zaman baygin - (Devamı var) - Evvelâ şehirde ve bilhassa Na - — HBA ğl di da aai l MASAL ÇOCUKLAF HABER'IN AŞK VE Hİs ROMANI: Nakleden : sinden bu acı kararlar damla damla rıur huna dökülüyor ve üpkı bir taş üzerine dökülen asit damlaları gibi bu ruhu ka- bartarak yıptsatıyor. Fakat bu düşünce- lerini Nihada söylemiyecek, hattâ hiszet- tirmemeğe çalışacak. Nihadın bu düsün- celeri öğrenir öğrenmez kendisi için yok olacağını da sezmektedir. Binaena'eyh başını doğrultarak, gülme- ğe başladı; ve bi:az istihla'lı bir. tavırla: — Demin de söyledim ya, dedi, Neclâ mübalâğa ediyor, beni çok sevdiği — için vaziyeti olduğundan daha ağır görüyor; bir defa daha tekrar edeyim. Paraca hiç sıkıntım yok, vaziyetim Netlânın dü- şündüğünden çok daha iyi, hiçbir — şeye ihtiyacım yok, hattâ ufak bir servetim de var diyebilirim. F — Mükemmel, sevgilim... Artık içim ta mamile rahat etti,. Delikanlı genç kızdan, bu teminatı a- İmca nişanlısımın evinde durmadı artik. Derhal işinin baştta çgitmek için müsda- de istedi. Malemki Belirenin parava ih- tiyacı yoktu. Aztık iş &aatinde - *onunla kon:-—anın maratı külmamıştı. Nihat gittiktan sonra genç kız bir hay- li zaman hareieetsiz Laldı. Beliite — şimdi dalgın ve düşüncelidir. Nihadın — çıktğı kapıya dikilen gözlerinde yok olan bir havale ağ'avan bir keder ifadesi yanıp tutüşuyor, ağıımda yarı yeis, yarı istihza eden bir tesessüm d-)î'ı—:ıyor Duda/'darın- daki — istihza, şımdı âarlık buüu ©- dada olmiyan adamın — kıymetsizliğini, 'eis de verdiği kıymette aldanan bir genç kızın ümitsizliğini anlatıyor. — Halbuki Behire bu tecrübeyi — yaptır- mak için Neclâyı ne kadar — zorlamıştı. Şimdi bu tecrübeden çıkan neticeye göre 22 MUZLART UN ESEN genç kız bütün tasavvurlarında aldanmış olduğunu sanıyordu, Geanç mima-ın âlicenab ve nazik hare- keti Behireri sevindiretek ve tatmin &d- c:k yerde elemili düşünczre sevketmiş o- " luyor. VU Günler gözivor. Nocdet uğ amıyor bi'e... Behire kendiz'nin da tdmam'la anlavar madığı ga.ip bir. rtt d9 içewisindedir. Bir taraftan Nesleti örzlüvor, onun gel mesini, gene kejdisine eki hatrraları an latmasını istiyor, bir ta-alftan da Necd-tin gelmeyişinden de moamhnundu-.. Mazinin bir hayal halinde bile olsa Nihatla kendi arasında gerilmesini ıstmııyor hattâ ara sıra, Necdete bir mektup. yazmak, bir da ha kendisini ziyarete gelmemesini rica et- mek istiyordu. Fakat bu karar dimağında Behirenin evine canlanır canlanmaz heyecanlanıyor, evve lâ kalbi hız'ı hızlr çarpıyor, sonra bu çar- pıntılar yavaşlıryor, bütün göğsü bir de- mir mengene içinde sıkılıyor. Ve “artık her şey oldu, diye düşünüyor, Necdeti bir daha göremiyeceğim,, Behire genç doktorun yokluğunu ken- disine bu kadar kuvvetle hissettiren sebeb leri tahlile pek lüzum görmüyor? bu öz- leyişin Necdetin annesini tanımış olma- sından ve ilk geldiği gün uzun Uzadıya bugün toprak olan bu aziz varlıktan bah- sötmosinden ileri gekliğini — zammnediyor. Necdetin döstluğunun =a.1cc_ bu annesin den balıetmak iht'yacnı tatmin için kıy” metli olJugu“ıu sanıy'o: dü. Bıı tÜn akşam üÜzeti, yeni bir. yastık örneğinin motillesi üzezinde yapayalnız dî'ı_.u dürken kapı çalındı. — Behire gü- nün bu geç saatinde kimsayi beklemiyor- du, hu vakilsiz mizalir olsa olsa — Necâ o'abilirdi. Sıba.ı_ta—ı akşama kadar — ya" nız gözen günün bütün sıkmtıları, bütün . yorgan'ukları sinirlerinde toplanan geç kız bu ihtimalle sevindi, bu sevinçle ka- pıyı açmağa koştu, kapıyı açınca - Necdet- le karşılaştı. h (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: